Tumgik
duvarlakonusuyorum · 3 years
Text
gömüldüğümde, bir kare düşlüyorum nedense. köşeleri var ve çok sivri, benim gibi. 
bakış açım karelenir bazen, göremem. başka seçenek düşleyemem. başka açı yoktur sanki.
sonra bir adım atıyorum, görüyorum.
neleri sığdırmışım o kareye?
içeridekine mi, dışarıya mı üzülmeli?
0 notes
duvarlakonusuyorum · 3 years
Text
hissiyatımı kendime saklamanın ve onu belirli sınırlar içerisinde yaşamanın beni hep daha güçlü göstereceğini düşünmüştüm. 24 yaşıma çok az kala, nasıl da yanıldığımı fark ediyorum ama?
asıl güç dahil olduğum aura’yı en dengeli bir şekilde deneyimlemek ve ona zarar verebilecek her şeyden korumakmış. 
alter ego’nun en çok hatırlattığı, sahip olunamayan karşısında duyduğu öfkedir. o öfkeye yenilmemek benim sınavım oldu.
olmak istediğim kişiye varana kadar, bugünden bile daha zoru deneyimlediğim oldu. bir süre sonra insan, tüm kazanımlarını ne için feda edebileceğini sorgulamaya başlıyor.
kimin için ve ne için?
aşk, affetme ve özür. beni bu hayatta daha fazla rahatlatan ve parmak uçlarımın yere değmeyeceği bir anı yaşatan başka kelimelerim olmadı. her birine yaklaştığımda, kendimi daha fazla tanıma fırsatı buldum.
kelimelere dökülüp onları bile okumaya utanan ben, sonunda açıklığın getirdiği iç huzuru ve elinden geleni yapmış olmanın farkıyla rahatça oturuyorum koltuğa.
sözümdür, ego’nun içimi kemirdiği durumlarda, aşk’ın verdiği farkındalığı hatırlayacak ve bir an olsun hissiyatımdan aldığım zevkten sapmayacağım.
benim sınavım bu.
her sabah, kendini hayatın değerliğine ikna etmeye çalışan ben, bir konuşma sonrası güneşin daha parlak olduğuna şahit oldum. fiziksel bir parlaklıktı bu, varsayımsal değil.
nasıl bir tavsiye vermek istersin? vermek istediğin tavsiyeye uygun biri ol.
seni, günün dakikalarına hapseden birine uyumlanma.
orda dur, kendini öncele.
önce, kendini.
sonra, sana, iyi geleni.
0 notes
duvarlakonusuyorum · 3 years
Quote
As you are shifting, you will begin to realize that you are not the same person you used to be. The things you used to tolerate have now become intolerable. Where you once battled and argued, you are now choosing to remain silent. You are beginning to understand the value of your voice and there are some situations that no longer deserve your time, energy, and focus.
Unknown (via deeplifequotes)
899 notes · View notes
duvarlakonusuyorum · 3 years
Text
unutmak, insanlığa verilmiş en büyük hediye olmalı. unutmak zorunda kalmak ya da zorunda bırakılmak.
seçeneğin yok. devam etmek zorundasın.
0 notes
duvarlakonusuyorum · 3 years
Quote
You can love someone, forgive them, let them go, and never want to see them again.
Unknown (via deeplifequotes)
3K notes · View notes
duvarlakonusuyorum · 3 years
Quote
At your absolute best, you still won’t be good enough for the wrong person. At your worst, you’ll still be worth it to the right person.
Karen Salmansohn (via deeplifequotes)
7K notes · View notes
duvarlakonusuyorum · 3 years
Photo
Tumblr media
0 notes
duvarlakonusuyorum · 3 years
Text
ah benim uykularım, en şanslı siz. bir dakikanın neticesi unutulmak ama değerli. bizlerinki muamma.
0 notes
duvarlakonusuyorum · 3 years
Text
ağrıyorum ama vücudumun hangi tarafında bu ağrı kestirebilmiş değilim. boş şişeler ama ben bir o kadar dolu. temiz hava, bitik bir nefes. farkındalık rahatlatmış, yine de ben bir o kadar titrek.
ellerim soğuk, ben ise bir o kadar yanıyorum hislerden. uyuyamıyorum.
yarın yine en sevimli elbisemi giyip, en koyu rujumu sürüp en kalitelisinden bir kahve demleyeceğim.
sonra evden çıkıyorum.
0 notes
duvarlakonusuyorum · 3 years
Link
0 notes
duvarlakonusuyorum · 3 years
Text
anlamanın külfeti
kendimi çözümleme üzerine olan bir olgu üzerine yazdığımı fark ettim, ondan. koskoca beş yıl geçmiş üzerinden uyuşukluğumun. ben, ne ile telafi etmiş olabilirim ki hissedebilmenin güzelliğini?
öyle bir şey ki aşk, senin canın acırken, senin acının sonuçları ona zarar verir mi acaba diye düşünmek. senin mutlu olman yetmiyor, o seninle ise, onun mutluluğu ve mutlu olma yolları üzerine kafa yorup duruyorsun. her şeyi iki kişilik diliyorsun hayattan. babamın bir anı defterine annem şunları yazmıştı, hatırlıyorum:
“mutlulukların en güzelini sana dilemiyorum, umuyorum ki onları beraber yaşayacağız.”
evet bencilce ama bir o kadar nasıl da önü görülebilmiş bir cümle. çünkü onun ruhunun güzelliği karşısında, senin ona olan tek yönlü dileklerinin hiçbir anlamı yok.
herkesin duyduğu hislerinin sorumluluğunu alması gerektiği zaman, işte, o özgürken, sensizken, “zaten” o kadar güzel ki, onun benliğine karışmak bile istemiyorsun bazen.
sadece, yanında kalmasını diliyorsun. kalabilmesini ya da kalmayı seçmesini.
istemezse, üzgünsün. ama onu öyle, o olarak tanıdın. bu senden o kadar bağımsız bir süreçti ki, senin dahil olduğun o sayımlı zaman, hayat bazında o kadar değersizdi ki, daha fazla “orada” olmasını umuyorsun sadece.
paylaşmak, her detayı, her güçsüzlüğü paylaşabilmeyi umuyorsun. güçlü olduğu durumları paylaşamaz zaten insan. insan, güçlü olduğunun farkında olamıyor çoğu zaman.
o izin verdiği derece ve süreçte, avucunda tutmak istemenin manasızlığını kavradığında, onun katıksız güzelliğinin farkına varıp sadece duruyorsun.
sonra serbest bırakıyorsun o sevdiğin şeyi, o sadece geldi sana. seninle olması için almadın sen onu hayatına. kimseye söz verip sözü olmadan devam etmek istedin. umdun, olacak ya da olmayacak.
senin yönetebileceğin sadece kaynağını oluşturduğun hislerin. davranışlarını bir doza göre ayarladın, o doz aşılır ya da doz yerine varmaz ise yine senin yönetiminde o hisler. sürdürmek, yok saymak ya da yok etmek. bağım değil bu, arkasında durmak. hissetmekten korkmamak, kaçmadan olduğun yere çöreklenip şükretmek sahip olduklarına.
bu kumar, iki seçeneği kabul etmekle başlıyor. riski almakla. mutlu duyum ya da acı, hangisi olacağını kim bilebilir? 
aşk, bu yarıya bölünen yüzdede, bilmeden ama kocama adımlarla ilerlemek. kontrol, aşk olamaz belki de.
ben yeniden hissedebiliyorum, ben uyandım.
ben bir dilek diledim, onu tanımadan hatta onun varlığından haberdar dahi olmadan. bilmek istedim yeniden, bende neyin eksik olduğunu, neden hep öfkeye tutunduğumu.
sevme eksikliğinden.
hissetmenin keyfine, uykularımın bölünmesinden, döktüğüm gözyaşlarından ve çektiğim huzursuzluk sancısından varıyorum.
herkes yaşattığını yaşıyor ise, bu da benim bedelim olmalı. yoksunluk. tüm bu yoksunluk, tamamen tek tarafın kendi farkındalığını yansıtan, karşının sorumluluğundan çıkmış, karma etkisinde bir olgu olarak bana, beni ve iyilik yönetimimi nasıl kurmam gerektiğini anımsatıyor.
beklentiler indirilmiş, bir durum eminliğini kapsayan ruh halimde, ben, yeniden hissedebilmenin hazzıyla kavruluyorum.
bu duruma rağmen, beklemediklerimin gerçekleşmesi için, dahili bulunduğum evrene tüm enerji ve umut parçamı yolluyorum.
her mutluluk parçasına heyecanlanıp ardından kutlama getirmeme rağmen, bir kere olsun, sadece kendim olduğum için gururlanmamanın üzüntüsünü de içimde barındırdığımı itiraf etmeliyim. o yüzden, bir kez olsun, kendim için kadeh kaldırıyorum.
sadece birinin gülüşünü düşünerek coşkulanan ve ardından dans etmeye kalkan bu bedeni kutluyorum.
ben, kimi, neye, nasıl ve en önemlisi “neden” ikna etmekle uğraşmalıyım? 
vermeyi kabul eden bu beden, ardından oluşacak olana nasıl karışabilir?
kocaman bir dünyanın, küçücük parçaları olan bizleriz.
ben saf ve egolardan arınmış olan hislerimle, olmakta olduğum insan olmaya devam ediyor ve şükrediyorum.
boşa harcanmak üzere, bu duygularım kullanılamayacak.
beni ben yapanı, kimseye vermiyorum.
zarar üzerine bir sevgi, tüm yazdıklarımı boşa çıkarır.
aşk, günlerin anlamını belirliyor.
0 notes
duvarlakonusuyorum · 5 years
Text
herkes aptallığını bir kenara bıraktıysa şayet, devam edebiliriz.
0 notes
duvarlakonusuyorum · 5 years
Text
sinek azabı
bireyin kendini eğitmesi cidden çok mühim. çabanın ve sabrın karşılığı nasıl alınıyorsa, yapılan hataların bedeli de olgunca ödenmeli. kimsenin torpili yok bu hayatta. ben mızıklanayım da her şey düzelsincilikten vazgeçilmeli. diğer insanlara zarardan kaçınmalı. dört yıl olmuş aptal bir acının üzerini kapatalı. hala burdayım.
olacağım.
0 notes
duvarlakonusuyorum · 8 years
Text
Hepimizin kötülükleri var, önemli olan nasıl telafi ettiğimiz.
0 notes
duvarlakonusuyorum · 8 years
Text
Her uyandığımda gözlerimi kapadım ve uyumaya devam ettim. Güne kötü başlayacağımı biliyordum, hatırlayamadığım rüyalarımdan ötürü. Özenle hazırladığım kahvaltıyı pek yemedim. Kahvemi zevkle içtim. Üstüne bir sigara yaktım. Yaklaşık bir aydır elimi sürmediğim odama şöyle bir baktım. Odayı bok götürüyordu, şimdi daha iyi. Salona geri dönüp tavana baktım. Bir sigara daha mı yaksam?
0 notes
duvarlakonusuyorum · 8 years
Text
Büyüdüğümüzü ne zaman anlıyoruz?
3 notes · View notes
duvarlakonusuyorum · 8 years
Text
Gerçek acı sessizdir demişti Montaigne. Sizin hiç kafanız savaş alanına dönmüşken sadece uzaklara baktığınız oldu mu? Sadece gökyüzüne belki de? Hiç gözyaşı akıtmadan, sakince. Bir sonraki adımı beklemek belirsizce. Ama o adıma hazır olup olmadığınızı bilmeden. Yine de inatla aynaya bakıp  “Hayır, bu hayat benim ve iyi olacak!” derim.
1 note · View note