Tumgik
kedimik · 8 years
Text
Profil fotoğrafınızdan karakterinizi tahlil edin!
Bu testler ile bize anksiyete seviyemizi söylüyorlardı ve yüzümüzden karakter tahlili yapıyorlardı. Bir başkası hangi ülkeye ait olduğumuzu söylüyordu bize. Hangi ülkeye? Batısının doğusundan bir haber olduğu, terminatörlerin insanları öldürdüğü ve şişko amcaların televizyon karşısında bu haberlere “Ama onlar da hendek…” dediği bir ülke olabilir mi ait olduğumuz? Eğer öyleyse bu tavırlarından şişko amcaların karakter tahlili yapılabilir mi? Yabancılaşmanın bir doruğu varsa eminim böyle bir ülkede yaşanır.
0 notes
kedimik · 11 years
Photo
I will miss you guys
Tumblr media
Braking Bad
348 notes · View notes
kedimik · 11 years
Photo
Tumblr media
Bosporus Bridge is #occupied
1K notes · View notes
kedimik · 11 years
Photo
Tumblr media
Yes the Istanbul police is definitely ‘just doing their job’…
14 notes · View notes
kedimik · 11 years
Photo
Tumblr media
893 notes · View notes
kedimik · 11 years
Text
Bu ülkede bir gün bi uyanırsın sokağa çıkma yasağı, bir uyanırsın alkol yasağı, bir uyanırsın... kim bilir?
0 notes
kedimik · 11 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
The films of Marilyn Monroe | 1953 - 1961.
13K notes · View notes
kedimik · 11 years
Video
youtube
Cocorosie sen ne güzel şeysin... Hele bi de 29 Haziran'da İstanbul'a geliyormuşsun ya, dadından yenmezsin :)
0 notes
kedimik · 11 years
Photo
Tumblr media
Vapurda yalnız ve hüzünlü bir çocuk görünce dayanamayıp fotoğrafını çekmek istedim. İzin almak için etrafta ailesini aradım ama kimse yoktu. Kendisine sordum öyle utangaçtı ki suratıma bile bakmadı. Sonra fotoğraflarını çekmeye başladım. Önce utangaçlığını sürdürdü. Sonra poz vermeye karar verip 3 numaralı bakışını takındı. Ya da fotoğrafını çekmeme kızdı bilemiyorum :)
2 notes · View notes
kedimik · 11 years
Photo
Tumblr media
Radyolu, kitaplı ve kedili yıllar= Mükemmel
15 notes · View notes
kedimik · 11 years
Photo
I'll be one of the victims of these lights one day :) I still strongly believe it :)
Tumblr media
Photographers lining up to capture the best moments on the red carpet.
27K notes · View notes
kedimik · 11 years
Text
Yunanistan Günlükleri-1
Sadece kızına kendi babasının ana dili olan Türkçeyi öğrettiğim için beni özel olarak Yunanistan'a davet eden ve beni devlet başkanıymışım gibi karşılayan İshak Bey... Sonraki günlerde kendisine 'Babacım' diye seslenecek samimiyeti kazandık :) Eve girer girmez bahçe duvarına yanyana astığı Yunan ve Türk bayraklarını gösteriyor hemen bana...Ardından da hemen İbrahim Tatlıses'ten 'Yallah Şöför Yallah' şarkısını açıyor.
Tumblr media
Küçük Yunan köyüne Türkiye'den biri geldiği haberi tabii yayılmış hemen. Biraz dinlendikten sonra bir kaç ziyaret yapıyoruz. Her gittiğim evde illa bir şeyler yemek zorunda bırakılıyorum. Tabii hiç şikayetçi değilim. Cupcake'ten lokuma çeşitli yiyeceklerin hepsinin tadına baktım. Zira önümdeki 5 gün de sabahtan akşama yemek yemekle geçicekti. Yemeklerle ilgili bu yazıda çok fazla ayrıntı vermeyeceğim. Yoksa sayfalarca yazmam gerekebilir. Sadece yemekler için ayrıca tekrar yazabilirim belki. Herkes benimle çat pat Türçe konuşmak istiyor. Köydeki hemen hemen herkesin büyük dedeleri, anneanneleri, v.s. mübadele zamanında Türkiye'den göç etmiş. Geldiklerinde çoğu tek kelime Yunanca bilmiyormuş. Acıklı göç hikayelerini de dinledim. Dinlemekle yetinmeyip kaydettim.
Paskalya döneminde ordaydım bu yüzden akşam kiliseye gidip İsa'nın ölümü ve cenazesinin yeniden canlandırılmasına katıldık. Kilisede başlayan tören çiçeklerle süslenmiş sembolik tabutla köyü baştan sona dolaşmamızla devam etti. Yürüyüş sırasında sembolik tabutu dönüşümlü olarak 4 adam taşıyor. Önde çocuklar byük bir haç ve tam olarak ne olduğunu bilmediğim şeyler taşıyorlar. Tabutun arkasında da yine çocuklar ellerinde çiçek yaprakları sepetleri ve mumlarla yürüyor ve çiçekleri yola döküyorlar. Çocuklar her şeyin fotoğrafını çeken bu garip misafir için poz vermeyi kabul ettiler :)
Tumblr media
 Söylediklerine göre Peder gidilecek yolu her yıl değiştiriyormuş ve ondan başka kimse nereden gidileceğini bilmiyormuş. Nedenini sordum hastaların, yardıma ihtiyaçların evlerinin önünden geçiyoruz böylece onlara da dua ve iyi dilekler taşıyoruz diye açıkladılar. İnsan konvoyu kiliseye dönünce kilisenin kapısında sembolik tabutun altından geçerek tekrar içeri girdik. Tabutun içinde bulunan çiçeklerden bir adet alıp saklamak da geleneklerden biri. Ama bu çiçeği atmamak gerekiyormuş. Eve götürüp yakabilir ve kokusunu tütsü olarak kullanabilirmişsiniz ya da çiçeğin yapraklarını ekmek hamurunun içine katabilirmişsiniz. Kutsal sayılan bu çiçek yaprakları ekmeği mucizevi bir şekilde mayasız olarak kabartabiliyormuş....
Kilise ayini sonlanınca bir şeyler içmek için köyde bulunan küçük bir puba gittik. Evet köyde pub hatta bar var :) O akşam Ursus diye bir içkinin varlığını keşfettim. Özünde ahududulu votka. Üzerine Sprite ekleyip içtiğinizde hem lezzetli hem de hafif bir yaz içkisine dönüşüyor.
Ertesi sabah kahvaltıda Bugaça yiyoruz. Bugaça yiyeceğimizi ilk söylediklerinde 'aaa kesin bizim bildiğimiz poğaçadır' diyorum içimden çünkü yemekler çok benzer. Ama tahminimde yanılıyorum çünkü peynirli olanı bizim karaköy böreğini andırıyor lezzet olarak. Amaüstüne puda şekeri serpilen kremalı ve tarçınlı olanı çooooook güzel ve bizim mutfağımızda bildiğim kadarıyla yok.
Tumblr media
Kahvaltıdan sonra biraz alışveriş yapıyoruz. Alışverişte Paskalya için Vaftiz annelerin Vaftiz çocuklarına hediye olarak gönderdikleri Paskalya mumlarından ben de alıyorum. Çünkü çok güzeller. Akşam İsa'nın yeniden doğuşunu canladırırken bu mumlar yakılacak. Kilisedeki törenden sonra eğlence için Yunanistan'da oldukça meşhur bir gece eğlencesi olan Buzukeye gideceğimiz için kadınlar olarak kuaföre gidip süsleniyoruz. Kilisedeki törene gece 12de katılıyoruz. Yanımıza İshak Bey'in deyimiyle azık alıyoruz:) Azığımız yumurta ve yufkadan oluşuyor. Törende Kudüs'ten getirildiği söylenen 'Holly Fire' ile herkez özel tasarımlı, cicli bicili mumlarını yakıyor. Bu mumları söndürmeden evlerine götürüp evin içinde haç işareti yapınca evin korunduğuna inanıyorlar. Yine bazıları bu mumda taşıdıkları kutsal ateşle evlerindeki özel hazırlanmış mumu yakıyorlar ve bütün bir yıl hiç söndürmüyorlar. 
Tumblr media
Kilisedeki törenden sonra herkesin masalarda dans ettiği sanatçılara kilo kilo çiçeklerin saçıldığı çiftetellili zeybekli gece eğlencesi Buzuke'ye geçiyoruz. E tabii ben de onlarla dans ediyorum. Zeybek yaptığımı görünce çok şaşırıyorlar. Şarkıcı Türkiye'den misafir olduğunu duyunca İbrahim Talıses'ten 'Mavi Mavi'yi söylüyor. Anlayacağınız İbrahim Tatlıses baya bi popüler :)
Sonraki günler ve daha fazla ayrıntıyı başka bir yazıda anlatmaya karar verdim. Ama zaten ne kadar yazsam da orada nasıl bir içtenlik, samimiyet ve misafirperverlikle karşılaştığımı aktarabilmem pek mümkün değil. Son olarak paskalyaya gidip de paskalya yumurtası yemeden olmaz diyerek bir paskalya yumurtası fotoğrafı aktarıyorum.
Tumblr media
Yumurtaları organik olması için soğan kabuğu ile kaynatarak boyuyorlar. Şekilleri vermek içinse yumurtayı kadın çorabının içine yerleştirip arasına maydanoz gibi bitkiler koyuyorlar. Yumurtaların kırmızıya boyanması gerekiyormuş. Yani asıl gelenek buymuş. Hikayesi ise şöyle: İsa'nın yeniden canlandığı haberi şehirde yayılır. Bir kadın kucağında yumurtalarla İsa'nın Havarilerinden birine haberi aktarır. Havari 'Bu mümkün değil inananmam' deyince kadın 'Doğru söylüyorsam kucağımdaki yumurtalar kan rengi olsun' der ve gerçekten yumurtalar kıpkırmızı olur. Sonra da yumurtaları kırmızıya boyama ve ardından işin eğlencesine kaçıp yumurtaları rengarenk boyama geleneği başlar. Ama Ortodoks olan Yunanlar geleneğin orjinalini sürdürmekte kararlı bu yüzen yumurtaları sadece kırmızıya boyuorlar. Sonra bu yumurtalarla kim kimin yumurtasını kıracak oyunu oynanıyor. Ertesi gün çeşitli şekillerde (yumurta salatası ya da yufka içi yumurta gibi) değerlendiriliyor. Tabii süs için hazırlanan ve gerçek olmayan ymurtalar rengarenk olabiliyor. Bunları genelde kapılarına koydukları Paskalya ağaçlarına asıyorlar.
Tumblr media
Şimdilik benden bu kadar:) Yases (Hoşçakalın)
1 note · View note
kedimik · 11 years
Text
Yunanistan rehavetinden Adana'ya dönmek...
Çok akıllıca verilmiş bir karar değildi. Mecburiyetten yapıldı.
0 notes
kedimik · 11 years
Photo
Tumblr media
4K notes · View notes
kedimik · 11 years
Photo
<3
Tumblr media Tumblr media
726 notes · View notes
kedimik · 11 years
Text
Adana - 101
Ankara'dan Adana'ya uzun ve de geçici bir süreliğine (geçiçci olduğuna ısrarla inanasım var :)) göç ederseniz tespit yapmadan duramıyorsunuz. Öncelikle bozkırdan güneye gidişin heycanı kaplıyor her yerinizi. Ağaç görünce şaşkına dönüyorsunuz, hele bi de baraj gölünü görünce aptala bağlıyorsunuz. Ağaçlara sarılıp, yapraklarını kokladım önce mesala. Çukuroava Üniversitesinin kampüsünde vakit geçirdiğim saatlerdi bunlar. Zira ilk gördüğüm yer orasıydı. En son kahkahalar atarak ormana koşmaya kalkınca yanımdaki arkadaşım "kendine gel artık başına bi iş gelicek" dedi, hak verdim ve sakinleştim :) Ağaç gören masum Ankaralı saatlerini atlattıktan sonra böceklerden,, üstüme yapışan bitki parçalarından ve de cehennem sıcağından şikayetçi olmaya başladım. Tam ankara'da böyle değilki karşılaştırmalarımı yapacaktım ki Ankara'ya gelen gençlerin ilk zamanlarındaki "yaaaa burda deniz yok, çok sıkıcı" triplerini hatırlayıp kendime geldim. Ankaralı olmayan biri olarak ben bile onları denizde boğmak istediğime göre Adana'da aynı tribe girmemeliyim dedim. Zira Adanalıların öfkesi korkutucu.
İki gün sonra kampüsün dışına çıkıp şehir merkezine geldim. Amacım interneti olan bir kafede biraz vakit geçirip arkadaşlarımı beklemekti. Fakat Adana'da interneti olan bir kafe bulmak çölde su bulmaktan daha zormuş. Bu şehrin internetle imtihanı ne yav hakketen? Kampüste internet yok, şehirdeki kafelerde yok. İnternetten ve internet kullanıcısından pek haz etmediklerini düşünmeye başladım. 1 saatlik arayışım sonuç verdi ve Tokana Mantı Evi diye bir yer buldum. Medeniyeti bulmuş kadar sevindim. Garson sakinleştirdi. Bir Ice Tea alıp çöküşe geçtim. 
Mekanı bulmak için bir saat harcamamın sebeplerinden birisi de insanların 300 metreyi 20 dakikada yürümesi. Sıcaktan mıdır nedir herkes öyle yavaş yürüyo ki. Ağır çekim video modunda yaşadığınızı hissedebiliyorsunuz. Ankara'daki hızlı hızlı yürüme temposuna alışkın biri için zor tabii. Bi de aynı tempoyla insanları sollayarak yürüdüğünüzde ters ters uzaydan gelmişsiniz gibi bakıyorlar. Ben de dayak yemeyim dedim ve kalabağın temposuna mümkün olduğunca uymaya çalıştım.
Bi de tabii Ankara nezaketinin burada garip kaçması durumu var. Aldığınız bir hizmetin sonucunda 'teşekkür ederim' dediğinizde şaşırıyorlar ne cevap vericeklerini bilemiyorlar. Cevaben 'Asl ben teşekkür ederim' diyeni bile oldu :)
Son olarak vedalaşmalar... Biriyle yol ayrımında vedalaşmanız 20 dakika ila 1 saat arasında değişen bir zaman alıyor. Konuşma şu şekilde geçiyor:
A: Hadi görüşürüz
B: Tamam hadi hoşçakal
A: Kendine iyi bak
B: Hadi sen de kendine iyi bak.
A: Hadi görüşürüz
B: HAdi Allah'a emanet ol
B: Hadi sen de 
A: Haydi hoşçakal
B: Bye Bye
A: Eyvallah. Bye Bye
B: İyi akşamlar
A: Hadi iyi akşamlar
...
Konuşmanın türevleri ve daha uzun olanları mevcut. Siz bu uzun vedalaşma kültürüne alışkın olmadığınızda Hoşçakal deyip yürümeye kalkarsanız durduruyorlar. Alakasız şeyler sorup tekrar veda faslını başlatıyorlar. Ki bu da şu demek "Adana'daysan vedalaşmayı öğreneceksin arkadaş!" :) ben de öğrenmeye çalışıyorum.
Şimdilik benden bu kadar.
Dağılabilirsiniz :)
3 notes · View notes
kedimik · 11 years
Photo
Tumblr media
2K notes · View notes