Tumgik
melisaamakedyolan · 3 years
Text
yazı hissetmeyi özledim... Çok bisey değil sadece yazı hissetmek... yaz, kışın şortla oturup dondurma yerkende hissedilmez mi? 😢
6 notes · View notes
melisaamakedyolan · 3 years
Text
Kalbime bir yarabandı yapışmış gibiydi, biri dokunsa yarabandı kopacak, vazgeçmenin verdiği ağır yük oradan kafasını uzatacaktı. Geleceğim bana merhaba diyecekti, ben ise kafamı çevirecektim; çünkü kimse sonunun ne olduğunu bildiği bir öyküyü okumazdı. Ben geleceğimin ne olacağını öğrenmek istemiyordum, başıma geleceklerini öğrenmekten ziyade, vazgeçmek zorunda kalacağım şeyleri bilmek ağır gelecekti.
Yinede yaşatacaktı.
Kalbimdeki yara bandıyla...
8 notes · View notes
melisaamakedyolan · 3 years
Text
Birini kaybetmek çok zordu, daha zor olanı da birini kaybettiğini zannetmek ama aslında onun bir türlü seninle olmamasıydı.
33 notes · View notes
melisaamakedyolan · 3 years
Text
Tumblr media
Ateşten çok korkan bir çocuk olmuştum. En çok ateşten değilde, ateşin bıraktığı izlerden korkuyordum. Küllerin boğazıma kaçmasından, alevlerin derimi yakmasından...
Bugün bir şey yaşadım... karşıma bir ateş kıvılcımı çıktı, onun üzerinden geçmek istedim. Ateş benim korkularımdı... Boğazım yanana kadar nefes almadım, en sonunda dayanamadım ve kül kokusu ciğerlerime hapsoldu. İşte o an ben bir şeyden vazgeçtim, korkularımdan. Kendi kendime dedim ki, 'madem ben ateşin üzerinden atlayamıyorum, o zaman içine girer ve onu yok ederim'. Sonra içine girdim, elimi sımsıkı bir el tuttu, beni bırakmadı, destek oldu. Avuçlarımda külleri hissettim...
Elime bir kova su aldım ve korkularımı söndürdüm. Ben, ateşe dönüştüm. Korkularımı içimdeki tabutlara kilitledim, sonra da onları kendi ateşimle yaktım. Korkularımdan vazgeçtim, gelecekteki sonuçlarını bilmememe rağmen bunu yaptım. Sizde elinize bir kova su alın ve korkularınızı söndürün, merak etmeyin sizinde bir gün hayatınıza biri girecek ve avuçlarınızda, ateşin küllerini birlikte hissedeceksiniz.
5 notes · View notes
melisaamakedyolan · 3 years
Text
Tumblr media
Zaman, boğazımıza; gözkapaklarımıza, geçtikçe çöken bedenlerimize takılan kelepçelerdi. Zaman kelepçelerinin anahtarları ise saniyelerin arasındaki tabutlarda gizliydi. Tabutların içindeki cesetlerde, zamanın içine sığdıramadılarından ibaretti sadece. Zaman, içine sığdıramadığı yaşamları tabutlara sığdırıyor, yükünü yeraltına bırakıyordu.
Yeraltı dışlanan cesetlerin iskeletleriyle doluydu tarih boyunca. Ve bence yeraltı, gökyüzünün devamıydı. Yeraltı ve gökyüzü arasındaki bağ yağmurlardı, yağmur gökyüzünden inip yeryüzüne, sınıra ulaşıyor. Oradan da yeraltı olan dünyanın ikinci yarısına. Yeraltına yavaş yavaş damlayan yağmur damlaları, cesetlerin çürümüş bedenleriyle buluştuları an zaman duruyor. Dakikalar, arasındaki saniyeleri yakalamaları için cesetlerde fırsat veriyor. Ölü ruhlar ya saniyelerin içerisindeki tabutlarının anahtarlarını alacaklar. Ya da yeraltına ait hapisanede, kemiklerine takılan demir kelepçelerle yaşamaya devam edecekler...
3 notes · View notes
melisaamakedyolan · 3 years
Text
Tumblr media
Hem sinana hemde felsefesine aşığım 🥶
6 notes · View notes
melisaamakedyolan · 3 years
Text
Ben, küçük bir kız çocuğuyum. Seneler öncesinde elinden aynası alınıp yere fırlatılan, gözleri önünde camların şiddetle paramparça oluşunu izleyen kişiyim. Kalbimin kıyametin olduğuna inanan küçük kızım, aynı zamanda içimde koskocaman bir şehir kuran ve orayı pamuk şeker tarlalarıyla süsleyen kişiyim.
Ben aslında kimim biliyor musunuz? Biliyorsunuz tabi. Ben senim, sen bensin. Noldu şaşırdın mı? Yoksa yanıldım mı? Herbirimiz içimizde çığlıklar saklamıyor muyuz?
Ve aynı zamanda ben kimim biliyor musunuz? İçimdeki çığlıkları tabutundan çıkartan kişiyim.
Kalbim, zihnime bazı çığlıklar gömmüştü seneler öncesinde. Acılarım ise avuçlarımdaydı. Avuçlarımda hayal kırıklıklarımın külleri kaldı. Beni baştan aşağı saran hüzün, gözlerimden avuçlarıma damladı. Küller ıslanarak kendilerine avuç içlerimde ıslak bir yuva kurdular. Küllerimi üflemek istemiştim çocuk aklımla, ellerimden kurtulmalarını istedim. Oysa hangi ateş kıvılcımlarının başladığı yuvadan tamamen ayrılabilir ki?
Avuçlarımdaki yaralar derinleşti, acının izleri kaldı. Ateşimin külleri bedenime daha çok bir bıçak gibi saplandıktan sonra dizlerimin üzerine çökmüştüm. Çığlık atmadan, sessizce.. Şimdi olsa boğazım yırtılana kadar çığlık atar, içime hiç bir şey gömmezdim. Ama bilmiyordum ki işte yıllar sonra acısını daha kötü çıkaracağımı.
Buğulu gözlerimle avuçlarımdaki yaraların kapanmasını izledim, küller derimin altında kaldı. Kendilerine adetâ ellerimde bir yuva kurdular, yerleştiler. Onları oradan çıkarmayıp, yaşamalarına izin vermiştim. Her his, yaşamaya değerdi bana göre.Ve hala orada yaşamaya devam ediyorlar, ama dediğim gibi ben onları oradan çıkaracak kişiyim. Çünkü ben kendimi düşünmezsem, yaralarım orada derinleşmeye devam edecekler, kaldıramam. Ama artık bitti, geçti. Olacağı varmış ve oldu işte masallarda da dediği gibi, olacağı varmış olmuş. Onu seviyorum ve kalbimde gömülü olan her bir tabutun kilidini beraber açacağımıza inanıyorum.
Nasıldı?
16 notes · View notes