Tumgik
sayiklamalarim · 3 months
Text
1 note · View note
sayiklamalarim · 3 months
Text
There’s one thing you should know:
Rain will turn into snow.
All the rain turns to snow.
3 notes · View notes
sayiklamalarim · 3 months
Text
undefined
youtube
Günler sonra nihayet bardaktan boşanırcasına yağıp şehri yıkayan yağmur durmuş bulutların terk ettiği gökyüzünü güneş devralmıştı. Dalgalarıyla kıyıyı döven Akdeniz de sakinleşmiş, sokaklar insan kalabalığı ile dolmuştu.
Sabahın erken saatlerinde uyandık. Mutfakta ayak üstü yaptığımız kahvaltıdan sonra sırt çantalarımızı eski bir çadırla, kamp eşyalarıyla, yedek kıyafetlerle, türlü türlü yiyeceklerle doldurup çıktık evden.
Yol bizi bekliyordu. Biz yeni bir yolu bekliyorduk..
“You put a big bird in a small cage and it will sing you a song.”
5 notes · View notes
sayiklamalarim · 3 months
Text
Kays artık mecnundu. Leylâ'nın gelip gelmemesinin önemi kalmamıştı. Bilinen şeydir ki ateş, hamurun pişip ekmeğe dönüşmesini sağlayacak yegane kaynak olmakla birlikte ekmek için artık geçmişte kalmış bir detaydan başka şey değildir.
5 notes · View notes
sayiklamalarim · 3 months
Text
Aşkın bittiğini sana yalan söyleyebildiğim gün anladım.
4 notes · View notes
sayiklamalarim · 3 months
Text
undefined
youtube
Tramvaydan inmeliyim akşam üzeri. Bir kaç saniye kararsız kalıp şemsiyemi açmalı montumun bütün düğmelerini kapatmalıyım yağmurdan korunmak için. Botlarım, fırtınada denizin hırçın dalgalarının arasında kararlılıkla yüzen gemilere öykünüp basmalı su birikintilerine. Ara sıra vitrinlere takılmalı gözüm. Mankenlerin üzerindeki elbiseleri inceleyerek geçmeliyim caddelerden.
Sonra.. Sonra sokağına geldiğimde evinin pencerelerine bakmalı ışığının yandığını görüp mutlu olmalıyım. Apartmanın önünde zile basmalı “kim o” diyen metalik sese, “benim” demeliyim sadece. Anında açılan kapıdan geçip merdivenleri çıkarken şemsiyemi kapatıp sallamalıyım üzerindeki yağmur birikintisini dökmek için. Evinin eşiğinde kapıyı açmış beni beklerken bulmalıyım seni. Aceleyle içeri girip montumu çıkarmalı ardından sarılmalıyım sana. Sarılmalıyım sanki bin yıldır görmemiş, bin yıllık bir özlem son bulmuş gibi.
Burnumda kokun, beynimin bütün hücrelerinde bayram havası, neden sonra dudaklarım buluşmalı dudaklarınla. Üşümem anında geçmeli. Soyunmalıyız alelacele. Yatağa uzanırken usulca, kalp atışlarının hızlandığını hissetmeliyim.
Koşu atları kadar yorulmalıyız yatakta. Nefeslerimiz birbirine karışırken afrikanın uzak çöllerinde güneş altında kalmış gibi yanmalı tenlerimiz şehvetin içimizde yaktığı ateşten.. Soluk alışverişlerimiz yetmez olunca ciğerlerimize, bırakmalıyız kendimizi uykunun merhametli ellerine.
Sonra bulutlar çekilirken aydınlık bir gün doğmalı pencerelerden. Erken uyanmalı yüzünde tatlı bir tebessüm uyurken izlemeliyim çıplak bedenini. En çok dudaklarını ve göğüslerini.. Şiirlerden güzel. Taş heykeller kadar asil.. Duymadığını bile bile ağzımdan dökülmeli “seni seviyorum” cümlesi. Yeniden, yeniden öpmeliyim seni. Uyanmalı, giyinirken “kahvaltıya ne istersin” demelisin. “Farketmez” diye cevaplamalıyım gözlerim gözlerine kitlenmişken.
“Farketmez, artık ayrılmayalım”..
Sen ve ben, iki yelken
Açık denizlerdeyiz.
Korkusuz gidiyoruz dalgalar arasında
Nefes nefese kaldık fırtına ortasında
Yıkılmadık, ayaktayız
Sen ve ben, hep yolumuzuda..
3 notes · View notes
sayiklamalarim · 3 months
Video
youtube
Hayal kırıklarıyla beraber cam kırıkları da biriktirmişim içimde. Her adımda daha çok batıyor duvarlarına kalbimin. Kanla karışık hasret çiçekleri açıyor kırmızının en koyu tonunda. Neden sonra fark etmişim. Bir yok oluş bahçesi bütün hikayem.
Sonbaharın yalnızlığına bulanmış küçük bir sahil kasabasındayım çoktan. Sokaklar, evler, eğlence yerleri, kafeler, teknelerin uyuduğu liman, plastik çöplere ev sahipliği yapan kumsal bomboş. Sessizliğin hükümranlığında gece. Belki şimdi, belki dün buralarda bir yerlerde ağzımdan çıkan kelimeler karışmış dalgalara. Okyanusun derinlerinde dibe çökmüş denizaltı gibi çaresizliğim. Tuzlu bir zamanın gelgitlerinde unutmuşum kendimi. 
Bin yıl var aynı kısır döngüde, dehlizlerinde anlamsızlığın, zirvesinde sayısız kaybedişlerimin. Bin yıl var kitaplara dipnot diye yazılmış kimsenin umursamadığı biçare tarihim.
Gücümün kalan son kırıntılarını da harcayıp elimi uzatıyorum uzağa. Umarsızca. Çekip al diye beni bu bitmez savaştan.
Gözlerinde yıldız kalabalığı, saçlarında mevsim değişimlerinin ılık rüzgarları, parmak uçlarında eski demirci ustalarının kutsal ateşte var ettiği sarı kılıçlar kadar keskin dokumuşların, defterinde milyon kelimeye eş dizelerin, dudaklarında tan yeri ağarmaya yakın taze öpücüklerin, yanağının en güzel yerinde, en güzel doğa olayını kıskandıran gamzenle gelip kurtar, yeni bir hayat bağışla, yeni umutlar yeşert avuçlarımda.
Meydandaki sinemaya yeni bir film gelmiş bu akşam. Gidenlere el sallayan insanlar doluşmuş otogara. Toplu göçlerin faili olmuş otobüsler. Ve yollar.. Yollar aramızdaki mesafeleri çoğaltmış, imkansızlığımızı kalın harflerle kazımış toprağa.
Sonra işte ben, kasabayla paylaşıp yalnızlığımı, uzun uykulara dalmış kısa rüyalar görmüşüm hiç hatırlamayacağım.
1 note · View note
sayiklamalarim · 3 months
Text
Tumblr media
"Evvala gittiğin yöne bak, bu bakış bile yolun yarısı eder."
312 notes · View notes
sayiklamalarim · 3 months
Text
biri vardı..
0 notes
sayiklamalarim · 3 months
Text
Bir zamanlar birlikte dinlediğimiz şarkı artık acıtmıyor. Bil istedim..
1 note · View note
sayiklamalarim · 3 months
Text
Fizik'te ters kare yasası diye bir şey vardır Şeyhim. Belirli bir büyüklüğün şiddeti, o büyüklüğün kaynağına olan uzaklığın ters karesiyle orantılıdır. 150 milyon kilometre uzağımızda içine yüz tane dünya sığacak kadar büyük, cehennem sıcağına sahip güneşimiz bu yasadan dolayıdır ki yaz günü aşırı terlememize neden olmaktan başka bir etki gösteremez. Elbette aynı şey yıldızlar için de geçerlidir. Lakin bir kibrit alevinin ısısı yara açabilir cildinde. Denemek istersen.
Ses de, sıcaklık gibi uzaklığın mahkumudur aynı sebepten. Yeteri kadar uzağındaysa bir atom bombasının sesini bile duyamazsın. Ama kulağının içi kadar yakın küçücük bir kulaklık bir bombanın sesi kadar zarar verebilir.
Elbette şeyhim, kibrit yakmayabilirsin. Ya da kulaklık kullanmayabilirsin. Çözüm basit.
Peki, ya sıcaklık kalbinin orta yerinde, gürültü kafanın içindeyse ? 
youtube
2 notes · View notes
sayiklamalarim · 4 months
Text
Anlamak çoğu kez sonuçları tekrarlamak ya da ebedileştirmek amacına değil, o sonuçları değiştirmeye çalışma amacına hizmet eder. İşte bu yüzden psikologlar katillerin ve tecavüzcülerin ruhlarını anlamaya çalışır, toplumsal tarihçiler soykırımları anlamaya çalışır, doktorlar hastalıkların nedenlerini anlamaya çalışır. Bu araştırmacıların amacı cinayeti, tecavüzü, soykırımı, hastalıkları haklı göstermek değildir. Tam tersine onlar, zincirleme nedenleri anlayarak bu zinciri kırmak isterler.
0 notes
sayiklamalarim · 4 months
Text
"Peki nedir asıl neden?" "Tabii ki bütün intiharlarda asıl neden gururdur. En azından kadınlar bunun için intihar eder!" "Aşkta gururu kırıldığı için mi?" "Hiç anlamıyorsunuz!" dedi Kadife. "Bir kadın gururu kırıldığı için değil, ne kadar gururlu olduğunu göstermek için intihar eder."
2 notes · View notes
sayiklamalarim · 4 months
Text
"Fakir ve önemsiziz, bütün mesele bu," dedi Fazıl tuhaf bir hırsla. "Bizim zavallı hayatlarımızın insanlık tarihinde hiçbir yeri yok. En sonunda şu zavallı Kars şehrinde yaşayan hepimiz bir gün geberip gideceğiz. Kimse hatırlamayacak bizi, kimse ilgilenmeyecek bizimle. Kadınlar başlarına ne örtsün diye birbirini boğazlayan, kendi küçük ve saçma kavgaları içinde boğulan önemsiz kişiler olarak kalacağız. Herkes unutacak bizleri. Bu dünyadan böyle aptal hayatlar sürerek hiçbir iz bırakmadan geçip gittiğimizi görünce hayatta aşktan başka bir şey olmadığını da hırsla anlıyorum. O zaman Kadife'ye duyduğum şey, bu dünyada yalnızca ona sarılarak teselli olabileceğim gerçeği bana daha da acı veriyor ve o gözümden hiç gitmiyor." "Evet, bunlar bir ateiste yakışan düşünceler," dedi Ka acımasızlıkla.
1 note · View note
sayiklamalarim · 4 months
Text
"İnsan mutluyken mutlu olduğunu bilmez. Yıllar sonra, çocukken mutlu olduğuma karar verdim: Aslında değildim. Ama sonraki yıllardaki gibi mutsuz da değildim. Mutlu olmakla ilgilenmezdim çocukluğumda."
1 note · View note
sayiklamalarim · 4 months
Text
"Bütün hayatım yoğun bir kayıp ve eksiklik duygusuyla yaralı bir hayvan gibi acı çekerek geçti. Belki de sana bu kadar şiddetle sarılmasaydım, sonunda seni o kadar kızdırmaz, başladığım yere, on iki yılda bulduğum dengeyi de kaybederek geri dönmezdim," diye yazmıştı Ka. "Şimdi içimde gene o dayanılmaz kayıp ve terk edilmişlik duygusu var, bu her yerimi kanatıyor. Bendeki eksikliğin bazan yalnız sen değil, bütün dünya olduğunu düşünüyorum," diye yazmıştı.
3 notes · View notes
sayiklamalarim · 4 months
Text
"Tarih ile tiyatronun aynı malzemeden yapıldığını ilk Hegel fark etmiştir," dedi Sunay. "Tıpkı tiyatro gibi tarihin de birilerine 'rol' verdiğini hatırlatır. Tıpkı tiyatro sahnesi gibi, tarihin sahnesine de cesurların çıkacağını da…"
5 notes · View notes