Çocuğun ağlıyor. Duymuyor musun? Gece yarısı o çığlıkları duymuyor musun? Şu acıyı görmüyor musun? Yüzlerinde, hareketlerinde, derilerinde çok açık bir şekilde işaretlenmişti. Açıkça belirtmediler mi? Çocuğunuzun yaptığı her şeyden dolayı hayal kırıklığı içinde orada duruyorsunuz.
Elinden gelenin en iyisini yaptığını düşündün değil mi? Belki bizim de duygularımız olduğunu hiç düşündünüz mü? Rüyalar mı? Hırslar mı? Belki de dinlemeyi öğrenmelisin. Çığlıklarımızı duymak için. Çünkü biz sadece senin mutlu olmanı istiyoruz. Sadece gurur duymanızı istiyoruz. Sadece anlamanızı istiyoruz.
Keşke bir gün uyandığımda 2014 yılının ağustos ayında bir öğle vakti sıcaktan kaçmak için oturduğumuz mahallede ki kocaman kayısı ağacının altında uyuyakaldığımı fark etsem
Yok olma, geberip gitme arzusu. Hemen yanında yaşama hevesi, gelecek merakı. Büyüme sancısı, ilk defa tanıştığım sorumluluklar. Kendi kendine yetme hissinin gururu ile hâla ilgiye ihtiyaç duyduğunu fark ettiğin o aciz an. İçimdeki küçük Ahu gerçeklerin sancısıyla oturmuş bi bebek gibi ağlarken yine içimdeki güçlü ve kendi kendine yetebilen bi kadın olan Ahu ise bebek Ahuyu avutup susturmakla meşgul. Hani içimizdeki çocuk bizi ayakta tutacaktı?
Sonra annem gitti, tüm anneler yara oldu bana. Anne sözü sızı oldu içime. Anneler günü kara gün oldu. Ben yeri geldi annesine koşup sarılan küçük çocuğa düşman oldum. Bu eksiklik hiç bitmeyecek.