Tumgik
#ölüm yıl dönümü
yurekbali · 4 months
Text
Tumblr media
BEHÇET NECATİGİL (1916-1979) 1916’da İstanbul’da doğduğunda (o gün onunla dünyaya gelen çocuklar arasında) “Yüzü yüzüne en çok benzeyen çocuk!” diye bir kayıt düştüğü söylenir babasının, Takvim-i Ragıp’ın bir kıyısına. Gözleri (o pek azınızın usunda olan gözleri) biraz odanın, biraz da dışarısının karanlığını kuşanır. Vücudu İstanbul’un o eski sokaklarının, evlerinin esmerliğini alınca bildiğimiz o sureti çıkar. Evlerin dip odalarında gider gelir. 1930’larda bu durgun çocuk, hem okula gidiyor, hem annesiyle sokakta top oynayan çocuklara bakıyordur (Kabataşlı anneler o zamanlar çocuklarıyla pencerelerden ayrılmazlardı). Gider üstünü değişir: İlk basılı şiirini okuyordur çünkü (Varlık, Ekim 1935). 1940-1943. Kars’ı Zonguldak’ı görür. - Öğretmenim! diyorlardır çocuklar. Askerken ilk ata bindiği söylenir (görenler beyaz bir at diyorlar). Artık otlar, karıncalar, devedikenleri, hanımböcekleri, Pan’ın teneffüsü, çalılar, kuşlar, ikindi vakitleri okşamaktadır yüzünü. Kapalı Çarşı diye on bir heceli bir sözcüğü hecelediğinden mi? Öyle olmalı: İlk gözağrısı (1945). Biliyoruz kırları severdi en çok. Ve sıradan böcekleri. Ama birden yere yüzükoyun uzanıp “tabiatla haşir neşir” olmak yetmiştir. Gökleri, yıldızları geç bir kalem, der, Beşiktaş’ta, Barbaros meydanında dolaşırken (Çevre, 1951). Ve yavaş yavaş evlerle savaşa başlamıştır artık, düştüğünden yüzü. ‘Şayet aşk’ dese de... İlk arkadaşlıklar (o zaman Abasıyanık 1906, Külebi 1917, Akbal 1923, Birsel 1919, Dağlarca 1914, Aksal 1920, Tirali 1925 midir?). Daha çocukken, “Savrulan karlara bakacağım,” diye tutturmuştur. Ama Fikret gibi evlere kapanmaktır en iyisi (her gün üç paket cıgara ve çocukluğu). İnerse Beşiktaş’a iner artık. Elinde filesi. Yaşlılığında birçoğumuz gibi gözlüğü hep yanında dururdu. Şiiri mi? Şiiri yükseklik korkusunun şiiridir. 1955’lerde duvarlarda gergef işi bir levhanın önünde yazacaktır (annesinin elinden çıkmış). Araf’lar açıklanmalıdır çünkü (1958). Dar Çağ’la hesaplaşmış bir dergâha (sevgili içine) yazılacaktır. Kitaplarda mı ölmek istiyordur? Yeryüzü -neden söylememeli- birden yeryüzü olmaktan çıkmıştır. Hem ne zamandır ellerini cebine soksa cıgaralar, akşamüstleri, kâğıtlar, ıssız kırlara bakan Pan, aşkın hiçlikleri, Panik (ki Divançe diye bir kitaba girecektir) sağır duvarlar, şiirlere üşenmelerimiz, kurşunkalemler, bir teyel. Ve Yaz Dönemi. Ve En/Cam ve Zebra. En çok sevdiği çiçek mi? Gecesefaları elbet. Okurken biraz önüne bakardı (ölümlerde, aşklarda). Bir çilehane özlemi mi? Bir Eski Toprak’lı. Uzatmalı bir nefer. Çünkü nice yollar gidilmiştir (çokken bir şiirin tarihinde ve bankalar gibi bir bilanço yapılmalıdır Aktif-pasif görünmelidir). Bu hınçla sarılır Beyler’e (1978), çünkü ta gerilerden (bir geri hizmetten) Necatî Fâriğiz edemeyiz kimseye tâpû beyler diyordur. Hiç bıyık bırakmış mıdır? Hayır. Ama sakalı hep uzamıştır. Şiirleri (İlhan Berk’e göre) en çok üstüne başına benzeyendi. Çocukluğunun sağlık raporlarında hızlı atıyordu kalbi deniyor. Biliyoruz hep bir ayraç bırakmıştır şiirlerde bir gün dolduralım diye biz. Sunu Bir gün öldü. Gidip geldiği sokaklar, bir kırlangıç, bir kâğıt, bir ıstampa, bir kalem/alkol yanmasında/bir fotokopi, bir kumsaati, yarım kalmış bir şiir, bir patika, cenazesinde bulundu mu? bilmiyorum. Bir bulut bir süre onu izlemiş. Geçerken parmağını kaldırmış bir çocuk. Bir deniz parçası, bir ağaç büyümesini bir an bırakmıştır. Masası uzun zaman kendine gelememiştir. O gün gök açıkmış diyorlar. - İlhan Berk, Behçet Necatigil (1916-1979) (Deniz Eskisi) (Aşk Tahtı / 1976-1982 / Toplu Şiirler II) - Görsel: Behçet Necatigil (Kalender Dergisi, Sayı:6, Mart-Nisan 2019, İki Aylık Edebiyat Dergisi)
17 notes · View notes
mavisimsblog · 9 months
Text
Hayatımın en zor 5 yılı, sensizliğimin 1826 inci günü. Derler ya Ateş düştüğü yeri yakar, işte benim sana olan özlemim böyle Anne.
Kalbim sanki yerinde yok atmıyor. İçimde kocaman kara bir boşluk var. Adını haykırıp da dışa vuramadığım o kelimenin her şeyden değerli olduğunu nasıl anlatır ki insan?
Her insanı boş verip hayatımdan sildim tek tek , fakat bir annemi bitiremedim içimde. Çok ağladım gecelerce adını haykıra haykıra annem diye. Ama ne bir cevap geldi geçti kızım ben burdayım diyen bir ses nede onun o eşsiz kokusu nede teninin sıcaklığıyla atan kalbinin huzuru....
sadece kocaman bir boşluk oldu anne kelimesi içimde.
Kimi zaman bir uçurumun ucuna gidip atmak istedim umarsızca fakat yapamadım , olmadı. Hep annem olsaydı şu an yanımda dur kızım derdi, yapma, beni sensiz bırakma derdi ama. Ben sözlerine değil de akıttığı gözyaşlarına açısına üzülürdüm.
Anne kimi insan için , bir dert
Anne kimi insan için , huzur
Ama benim için anne, kocamn bir bilinmezlik gibi ..
Anlatılamayan sözler gibi ..
Bana anneni anlat deseler denizi mürekkep yapar yıldızlara yazardım annemi ama anlatmaya yetmez ki annem. Dayanmaz denizler mürekkep olmaya .
Sanki uyumak bana haram, ellerim soğuk, ruhsuz, anlamsız, boş, kimsesiz, çaresiz, renksiz, yorgun, suskun, kırgın, uykusuz ....
çimde fırtınalar kopuyor , ağlayamıyorum sadece susuyorum. Sonra dışarı çıkıyorum ne çok mutlular el ele kolkola, çok mutlular gülüyorlar sohbet ediyorlar.
Ben. Uzaktan bekliyorum geleceği günü, saati, dakikayı, saniyeyi, saliseyi bekliyorum. Bekliyorum da gelmeyeceğini biliyorum. Uyusam yine uykusuz kalkıyorum, yine bir yanım eksik. Ellerim ve ayaklarım yine soğuk bana bağırmasını bekliyorum çorap giy üşütürsün diyen. Meleği bekliyorum. Yağmur yağarken sıkı giyin şemsiye al diyen. Mutluluğu bekliyorum .
Dışarı çıkarken bana sarılıp yanaklarımı open dikkatli ol diyen. Huzurumu bekliyorum. Ağlarken kokusunu içime çekip boyun girintisine başıma koyup annem diye dakikalarca ağlayıp yine çocuk olup o kucağında uyumayı özlüyorum.
Keşke zamanı geri alıp her saniye ona sarılıp kokusunu doya doya içime çekip teninin sıcaklıyla ısınıp gözlerindeki ışıltıyla yeniden doğup ellerini yeniden tutup öpmek istiyorum fakat olmuyor be anam!
Mekanin Cennet Olsun Annem
4 notes · View notes
vaveyla01 · 2 years
Text
Bu acı bana fazla,çok fazla’
7 notes · View notes
cinaraslan · 2 years
Text
DEVRİMCİ, SOSYALİST,LENİNİST-MARKSİST,KOMÜNİST YOLDAŞLARIMIZI ÖLÜM YILDÖNÜMLERİNDE SEVGİ VE SAYGIYLA ANIYORUZ. 3 FİDANI GÖK TENGRİ UÇMAĞA VARSIN 🙏🏻
DENİZ GEZMİŞ ( 50.YIL)
YUSUF ASLAN( 50.YIL)
HÜSEYİN İNAN(50.YIL)
BABA, SANA HER ZAMAN MÜTEŞEKKİRİM. ÇÜNKÜ KEMALİST DÜŞÜNCEYLE YETİŞTİRDİN BENİ. KÜÇÜKLÜĞÜMDEN BERİ EVDE DEVAMLI KURTULUŞ SAVAŞI ANILARIYLA BÜYÜDÜM. VE O ZAMANDAN BERİ YABANCILARDAN NEFRET ETTİM. BABA, BİZ TÜRKİYE'NİN 2.KURTULUŞ SAVAŞÇILARIYIZ ELBETTE Kİ HAPİSLERE ATILACAĞIZ, KURŞUNLANACAĞIZ DA, TIPKI 1.KURTULUŞ SAVAŞI'NDA OLDUĞU GİBİ. AMA BU TOPRAKLARI YABANCILARA BIRAKMAYACAĞIZ. VE BİR GÜN MUTLAKA YENECEĞİZ ONLARI.
DÜŞÜN BABA, BUGÜN HÜKÜMET, İŞİNİ, GÜCÜNÜ, BIRAKMIŞ BİZİMLE UĞRAŞIYOR ÇÜNKÜ BİZDEN BAŞKA GERÇEK MUHALEFET KALMAMIŞ DURUMDA. VE HEPSİ KEMALİST ÇİZGİDEN SAPMIŞLAR. VE TARİH ÖNÜNDE HÜKÜM GİYMİŞ DURUMDADIRLAR. BİZ ÇOKTAN ONLARİ TARİHİN ÇÖPLÜĞÜNE ATMIŞ DURUMDAYIZ.
BABA, MEKTUBUMA SON VERİRKEN SENİ, ANNEMİ, BORA'YI,HAMDİ'Yİ, DEVRİMCİLİĞİMİN OLANCA ATEŞİYLE, KUCAKLARIM. (DENİZ GEZMİŞ)
BAĞIMSIZ TÜRKİYE , GERÇEKTEN DEMOKRATİK TÜRKİYE VE HALKA DÖNÜK ÜNİVERSİTE(DENİZ GEZMİŞ)
DENİZ GEZMİŞ: HALKA DÖNÜK 1961 ANAYASASI ELBİSE DEĞİŞTİRİLİR GİBİ DEĞİŞTİRİLMİŞ, BUNUNLA DA YETİNMEYEREK HALKIMIZA,ANAYASAMIZCA TANINAN HAKLARI TAMAMEN ORTADAN KALDIRMAK İÇİN YENİ ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNE GİDİLDİ, SIKI YÖNETİM MAHKEMELERİNDE MİT AJANLARINA MAHKEMELERİN TEMSİLCİSİ GÖRÜNTÜSÜ VERİLMEK İSTENMİŞ VE ANARŞİST DEYİMİYLE DEVRİMCİLERİN KATLİNE GİDİLMİŞ AYNI NEDENLERLE SİYASİ CİNAYETLER İŞLENMİŞTİR.
POLİS YUVAMIZ TERKEDENE KADAR MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ. ZAFER BİZİMDİR. YETER Kİ, SİZLER İNANÇLI OLARAK MÜCADELENİZE DEVAM EDİN ASLAN KARDEŞLERİM. EYLEMİMİZ TAM BAĞIMSIZ VE GERÇEKTEN DEMOKRATİK TÜRKİYE MÜCADELESİNİN BİR PARÇASIDIR. DEMOKRATİK ÜNİVERSİTENİN GERCEKLEŞTİRİLMESİ İÇİN GİRİŞTİĞİMİZ MÜCADELEDE HALKIMIZIN MİLLİ DEMOKRATİK DEVRİM MÜCADELESİNDEN AYRILAMAZ. ÖĞRETİM ÜYELERİNİN DAVRANIŞLARI BİZ GENÇLİĞİN SİNDİRME YOLUNDA BİR ADIMDIR. BUNA KARŞI SONUNA KADAR DİRENMEMİZ GEREKİR. SAVAŞIMIZ SENATO VE ARKASINDAKİ EMPERYALİZM VE İŞBİRLİKÇİLERİ İLEDİR. TÜRKİYE'NİN BAĞIMSIZLIĞI İÇİNDİR. BİZ AMERİKAN EMPERYALİZMİNE VE ONUN İŞBİRLİKÇİLERİNE KARŞI SOKAK, MEYDAN VE ÜNİVERSİTELERDE SONUNA KADAR TAM BAĞIMSIZ VE GERÇEKTEN DEMOKRATİK TÜRKİYE İÇİN SONUNA KADAR DÖVÜŞECEĞİZ(DENİZ GEZMİŞ)
BEN HALKIMIN BAĞIMSIZLIĞI VE MUTLULUĞU İÇİN ŞEREFİMLE BİR DEFA ÖLÜYORUM, SİZLER BİZİ ASANLAR ŞEREFSİZLİĞİNİZLE HER GÜN ÖLECEKSİNİZ. BİZ HALKIMIZIN HİZMETİNDEYİZ, SİZLER AMERİKA'NIN HİZMETİNDESİNİZ. YAŞASIN DEVRİMCİLER KAHROLSUN FAŞİZM (YUSUF ASLAN)
9 notes · View notes
ben-yalniz1-insan · 2 years
Text
21 Temmuz 2022 Perşembe
Benim son günüm olacağını asla tahmin edemezdim ~...
Belki de böylesi daha iyidir. Belki artık yük olmam kimselere, dünyaya...
Belki daha mutlu olurum öbür dünyada...
Bu son seçeneğimdi ve sanırım birazdan daha mutlu olacağım...
Tumblr kullanırken gönderilerini en çok sevdiğim bir Tumblr Blogger vardı @luisaas-blog sana burdan selam olsun kardeşim kendine her zaman iyi bak... Mutlu olmayı hak eden bir insansın sen. Sakın hayata karşı pes etme! Benim gibi...
5 notes · View notes
venusunruhu · 3 months
Text
Tumblr media
Bugün Salvador Dali, Edvard Munch, Joseph Beuys, Gustave Doré ve Pierre Bonnard'ın ölüm yıl dönümü.
Hayatıma kattıkları anlamlı şeyler için hepsine teşekkür ederim🌸
11 notes · View notes
mybeingthere · 7 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Bedri Rahmi Eyüboğlu, born in Görele, Turkey, in 1911, was a painter, ceramicist and poet. He often used traditional Turkish elements in his works. While he was a student at Trabzon High School, he became interested in painting influenced by his teacher Zeki Kocamemi. After graduating from the Academy of Fine Arts in 1931, he moved to Paris. In 1936, he married Ernestine (Eren), who was also a painter. They had a son Mehmet Hamdi.
10 notes · View notes
1vaveyla · 1 year
Text
Tumblr media
Silinmez anılar vardır, karşı konmaz özlemler..
Cemal Süreya
Bugün Cemal Süreya'nın ölüm yıl dönümü, saygı ve özlemle anıyoruz..
25 notes · View notes
nefss-blog · 1 year
Text
9 Ocak Cemal Süreya'nın ölüm yıl dönümü...
O edebiyatımızıda, en sevilen isimlerinden…
Şiirlerini ezbere bildiğimiz, yaraları yaralarımıza benzeyen, acımızı da aşkımızı da bizden daha iyi anlatan şair...
#CemalSüreya
22 notes · View notes
cokseyyapmasstuff · 3 months
Text
ARKADADLARRR yarın depremin üzerinden tam 1 yıl geçmiş olucak koskoca 1 yıl ve ben hâlâ her gece acaba bu gece deprem olur mu diye kendi kendime soruyorum unuttuğum bir gün sizin de yok onlarca kişinin yarından sonra ölüm yıl dönümü biz unutmayacağız ama unutturmayacağız da çünkü eğer unutursak yazıklar olsun bize sabahtan beridir deprem videoları görüyorum 1 yıl olucak diye unutmadıkları için sevindim biz unutacak bir şey yaşamadık hâlâ daha devam ediyor arttçılar daha dün gibi herkes hatırlıyor Allah bir daha hiç kimseye hiç bir ülkeye deprem acısı yaşatmasın insanlar akıllansın daha sağlam ev yapalım travma hâlâ devam ediyor herkes de atlamayız biliyorum ama yaaa of biomiyorum işte yazmak istedim çünkü bu gece çoğu kişinin uyumayacağını biliyorum biliyoruz saat tam04.17 de tüm camilerde sela okunacakmış galiba dua edelim bir daha yaşayamayalım çünkü bir daha olursa kaldıramayız hiç birimiz Allah'a emanet olub hepiniz hadi eyvallah
6 notes · View notes
yurekbali · 10 months
Text
Tumblr media
“küçük İskender” anısına... (28 Mayıs 1964, İstanbul - 3 Temmuz 2019, İstanbul) * * * küçük İskender'in Walizi - Haydar Ergülen “İskender de Attilâ İlhan gibi bir ‘şair-i maderzat’ bence, yani ‘anadandoğma şair’, o nedenle yazmak için yaratılmış olanlardan, yani yazmamak elinde değil! Üstelik de çok yazmasının kime zararı var, doğrusu bunu da bilemem, Enis Batur çok yazıyormuş, ne güzel demek ki yazabiliyor, istediğini okursun, tümünü senin okuman için yazmıyor, işte İskender de öyle. İskender Türkçenin en zeki şairlerinden, yazarlarından. Onun şiiri bir ‘gökkuşağı’ tam anlamıyla. Renkli, farklı, zengin, çeşitli, yüksek, doğal, yalın, derin, katmanlı, coşkulu, düşündürücü, zevkli, enerjik, akıllı, duyarlı, komik, ironik, lirik, epik, erotik, eleştirel, sivri dilli, yaramaz, asi, tehlikeli, korkusuz, pervasız, argolu, sokak dilli, koyu, bireysel, toplumsal, tümüyle laik bir şiir; evrensel, kalıcı ve evet herkese göre bir şiir. Daha doğrusu çok şiir! İskender’in sözgelimi “uzun yazlardan sözeden kadınlardan korkacaksın/ hani bir de ağustos köpek gibi sarhoşsa ayakbileklerinde” dizeleriyle başlayan “Uzun” şiiri (ki çok severim, hatta en sevdiğim şiirlerinin başında gelir; tek kusuru, yıllar önce İskender’e de söylemiştim, ‘kısa’ olması; şaka gibi, adı ‘Uzun’, kendisi ‘kısa’ bir şiir) ‘çok’ ve ‘çoğul’ şiirinin örneklerinden biridir. “leyla, sen bir heves değilsin baharda/ çiy değilsin, kırağı değilsin,/ mahmurluk hiç değilsin sevdada!” dizeleriyle başlayan “leyla”, onun çok şiirinden bir başka örnektir. Ya da “Meleğin mesleğini sordunuz bana;/ Camcılıktır o, dedim. İnsan ham ışıktan/ yapılmıştır ki bu da/ suyun gizlediği mürekkep ve sıla” dizeleriyle başlayan “kalbin ders saati” ise çoğul şiirinden bir diğer örnektir. İskender yüksek, çok, çoğul ve sürekli şiiriyle hem kendisine hem başka şairlere yol ve alan açan bir olanaktır. Yalnızca şiir yazan biri değil bir ‘şiir açıcı’dır ki, şiirini bir olanak olarak sunan, var eden tüm büyük şairler, onlarca yıl belki bir yüzyıl sürecek bir etki alanı oluştururlar. Büyüklükleri yüzyıl ya da yüzyıllarla ölçülür, ki onlara ‘yüzyıl şairleri’ denilse yeridir. İskender de benim “1980 Yüzyılı” olarak tanımladığım kaotik yüzyılın şairidir, belki de yüzyılın damgasını en çok vurduğu ve yüzyıla damgasını en çok vuran şairlerden. Cumhuriyet dönemi şiirinin o okunmadan eksik kalacağı bir şair. Yıllar önce, şimdi aramızda olmayan bir şairimiz bir ‘Cumhuriyet Dönemi Türk Şiiri Antolojisi’ hazırlamıştı. Gençlerden, o zaman gençtim, beni de almıştı antolojisine, fakat baktım küçük İskender yok, o zamanlar Varlık’ta ya da Radikal gazetesinde, ‘benim antolojiye alınmamın önemli olmadığını, fakat küçük İskender’in antolojiye alınmamasının çok önemli olduğunu’ yazmıştım. Hâlâ öyle düşünürüm. 80 Kuşağı diyelim birkaç büyük şair armağan etmiştir Türk şiirine, bunların başındaysa küçük İskender gelir, Birhan Keskin gelir, Ahmet Erhan gelir... Waliz Bir’de (Can Yayınları, Kasım 2016) “Bazı şeyleri öğrenmeyi reddettiğim için bağımsızsam, imgelerin kontrolü kolaylaşıyor. Hayal gücünü sıfırlamaya çalışan sistemli öğretilerden saklanan hayvanları arıyorum hayatıma sızan. Biz büyük bir aileyiz.” (s. 44) diyordu. küçük İskender’in bavulunda, ‘waliz’inde en azından bir yüzyıla yetecek şiir ve dize var. Yazıları ise şiirini sardığı kâğıtlar gibi daha yolda okumaya başlanacak türden. küçük İskender: Bağımsız, eliaçık, gönlüaçık, cömert bir şair. Şairlerin en zengini.” - Haydar Ergülen, küçük İskender’in Walizi (Şairin Bavulu / Portreler) * * * uzun - küçük İskender   hüseyin alemdar’a uzun yazlardan sözeden kadınlardan korkacaksın hani bir de ağustos, köpek gibi sarhoşsa ayakbileklerinde; hani bir de masada rakı, aşkta endişe tükenmişse uzun yazlardan sözeden kadınlardan çok korkacaksın bir ağaç, gece vakti tırmanmaya kalkışmışsa ölü ren geyiklerine! uzun yolculuklardan sözeden erkeklerden korkacaksın hani bir de taşlı tozlu yollar, deli gibi koşuyorsa gözbebeklerinde; hani bir de devrimde inanç, vücutta takat tükenmişse uzun yolculuklardan sözeden erkeklerden çok korkacaksın bir çocuk, gece vakti sapanla vurmaya kalkışmışsa sınırdaki askeri! uzun şiirlerden sözeden şairlerden korkacaksın hani bir de intihar, fiyakalı bir sustalı gibi duruyorsa arka ceplerinde! hani bir de kâğıtta mürekkep, kâinatta şiddet tükenmişse uzun şiirlerden sözeden şairlerden çok korkacaksın bir mecnun kul, gece vakti tanrıyla peygamberin arasına girmişse! uzun sözcüğünden korkacaksın hani bir de kısaysa yazılırken bile! - küçük İskender, uzun (lezzetli tümörler lokantası / gözyaşlarım nal sesleri) - Görsel: Mehmet Adıyaman (küçük İskender)
11 notes · View notes
1-ruhubozuk · 10 months
Text
yine sesiyle uyutmasını istiyorum, nerdesin be adam. canım yanıyor, hissedip pişman oluyor musun ya da özlüyor musun? beni neden bırakıp gittin? yaklaşıyor, ölüm yıl dönümü yaklaşıyor...
4 notes · View notes
perge · 1 year
Text
çok sevdiğim iki insanın yıl dönümleri bugün. Recep Tayyip Erdoğan’ın doğum günü Allah uzun ömürler versin. Ali Tekintüre’nin ölüm yıl dönümü Allah rahmet eylesin
17 notes · View notes
venusunruhu · 1 year
Text
Bugün Salvador Dali, Edvard Munch, Joseph Beuys, Gustave Doré ve Pierre Bonnard'ın ölüm yıl dönümü.
Hayatıma kattıkları anlamlı şeyler için hepsine teşekkür ederim🌸
Tumblr media
7 notes · View notes
mavibizdehuydurazizim · 10 months
Text
Tumblr media
Bugün Barış Akarsunun ölüm yıl dönümü. Lösemili çocuklar yararına verdiği konsere kendisi bile bilet alacak kadar gönlü zengindi. Konserle kalmayıp, kendi doğum günü partisini de lösemili çocuklar için yardım kampanyasına çevirmişti. Kısacık hayatında yaptıklarıyla, sevdiklerinin kalplerinde derin izler bıraktı. 16 sene oldu yokluğuna alışamadık. özleniyorsun...
Göz yaşlarım süzülüyor düşündükçe hep seni...
3 notes · View notes
bounass · 2 years
Text
Chester'ın ölüm yıl dönümü yaklaştığı zaman etiketlerde dolaşırken gördüğüm özlem ve anma tweetleri üzerine her gece yaşadığım üzüntü ve girdiğim bir takım depresif haller..
(bunu hiçbir zaman aşamayacağız sanırım)
Tumblr media Tumblr media
12 notes · View notes