Tumgik
#Kaf dağının ardındaki prenses
perdesizkelimeler · 2 months
Text
sessizlik sestir duyamamak engel değildir.
10 notes · View notes
parcalaryokolus · 4 months
Note
Çok eski zamanlarda küçük bir köyde güzel bir prenses yaşarmış. Bu prenses kendini sürekli yalnız hissederken uzak diyarlardan, kaf dağının ardından bir mektup almış. O mektupta prensesin artık yalnız olmadığı yazıyormuş. Prenses buna inanmamış ama kaf dağının ardındaki gizemli şövalye ile mektuplaşmaya başlamış. Yavaş yavaş gerçekten yalnız olmadığını hissetmeye başlamış. Günlerden bir gün şöyle düşünmüş: “bana iyi gelen kişi kaf dağının ardındaysa o kaf dağı aşılmalı. Ben iyi olduğum insanın yanında olmalıyım.” Bu şekilde kaf dağının ardına gitmeye karar vermiş bu güzel prenses.
Uzun yollar aşmış, büyük zorluklar atlatmış, ölümlerden dönmüş ve sonunda kaf dağına ulaşmış haftalar sonunda.
Kaf dağının ardına geçmek için bir kapı varmış, o kapının önünde de bir bekçi. Bekçi prensese şöyle demiş: “sana mektup yazan şövalye bu kapının ardında bir evde. Şövalyene kavuşmak için bu kapıyı geçmen gerekiyor. Sana tek bir seçim hakkı sunuyoruz: ya bu kapıdan geçip aileni bir daha görmeyeceksin ya da şu ana kadar aştığın yolları geri dönecek ve şövalyenden haber alamayacaksın.” Prenses düşünmüş ve kararını vermiş. “Ben,” demiş bekçiye, “şövalyem bana mektup yazana kadar ailemin yanında yalnızdım. Şövalye bana arkadaş oldu, dost oldu. Yanımda olmadan yanımda hissettiğim birisi benim gerçek ailemdir. Ben bu kapıdan geçmek istiyorum, ne olursa olsun…” Bekçi bu sözler üzerine kapıyı açmış ve prenses kaf dağının ardına geçmiş.
Kaf dağının ardını geçer geçmez yemyeşil güzel bir köy görmüş. Bu köy şövalyenin ona anlattığı köymüş. Prenses kapı kapı dolaşmaya başlamış ve sonunda çaldığı bir kapıyı şövalye açmış. Şövalye prensesinin onu bulmasına hem sevinmiş hem şaşırmış. Ona “Neden ailenden vazgeçtin ve beni seçtin?” diye sormuş. Prensesin gözleri dolmuş ama ağlamamış. “Çünkü,” demiş; “ben kalabalıklar içinde yalnızlık çekerken sen beni yalnızlığımdan kurtardın. Sen benim derdime çare oldun. Ve çünkü… prenseslerin yeri şövalyelerinin yanıdır.” O an birbirlerine bir söz vermişler ne olursa olsun beraber olacaklarına dair. Prenses şövalyesinin elini tutmuş ve o eller kenetlenmiş. Bir daha hiç ayrılmamış. Çünkü sözler tutulmak için varmış. Bir ömür birbirlerinden güç alarak mutlu mesut yaşamışlar.
-💫
Ama bu çok güzel bir yazı olmuş öncelikle çok hoş olmuş.Ben kendime çok benzettim bu yazıyı bu yüzden de çok sevdim.Teşekkür ederimmm🙂☺😊
4 notes · View notes
Note
Çok eski zamanlarda küçük bir köyde güzel bir prenses yaşarmış. Bu prenses kendini sürekli yalnız hissederken uzak diyarlardan, kaf dağının ardından bir mektup almış. O mektupta prensesin artık yalnız olmadığı yazıyormuş. Prenses buna inanmamış ama kaf dağının ardındaki gizemli şövalye ile mektuplaşmaya başlamış. Yavaş yavaş gerçekten yalnız olmadığını hissetmeye başlamış. Günlerden bir gün şöyle düşünmüş: “bana iyi gelen kişi kaf dağının ardındaysa o kaf dağı aşılmalı. Ben iyi olduğum insanın yanında olmalıyım.” Bu şekilde kaf dağının ardına gitmeye karar vermiş bu güzel prenses.
Uzun yollar aşmış, büyük zorluklar atlatmış, ölümlerden dönmüş ve sonunda kaf dağına ulaşmış haftalar sonunda.
Kaf dağının ardına geçmek için bir kapı varmış, o kapının önünde de bir bekçi. Bekçi prensese şöyle demiş: “sana mektup yazan şövalye bu kapının ardında bir evde. Şövalyene kavuşmak için bu kapıyı geçmen gerekiyor. Sana tek bir seçim hakkı sunuyoruz: ya bu kapıdan geçip aileni bir daha görmeyeceksin ya da şu ana kadar aştığın yolları geri dönecek ve şövalyenden haber alamayacaksın.” Prenses düşünmüş ve kararını vermiş. “Ben,” demiş bekçiye, “şövalyem bana mektup yazana kadar ailemin yanında yalnızdım. Şövalye bana arkadaş oldu, dost oldu. Yanımda olmadan yanımda hissettiğim birisi benim gerçek ailemdir. Ben bu kapıdan geçmek istiyorum, ne olursa olsun…” Bekçi bu sözler üzerine kapıyı açmış ve prenses kaf dağının ardına geçmiş.
Kaf dağının ardını geçer geçmez yemyeşil güzel bir köy görmüş. Bu köy şövalyenin ona anlattığı köymüş. Prenses kapı kapı dolaşmaya başlamış ve sonunda çaldığı bir kapıyı şövalye açmış. Şövalye prensesinin onu bulmasına hem sevinmiş hem şaşırmış. Ona “Neden ailenden vazgeçtin ve beni seçtin?” diye sormuş. Prensesin gözleri dolmuş ama ağlamamış. “Çünkü,” demiş; “ben kalabalıklar içinde yalnızlık çekerken sen beni yalnızlığımdan kurtardın. Sen benim derdime çare oldun. Ve çünkü… prenseslerin yeri şövalyelerinin yanıdır.” O an birbirlerine bir söz vermişler ne olursa olsun beraber olacaklarına dair. Prenses şövalyesinin elini tutmuş ve o eller kenetlenmiş. Bir daha hiç ayrılmamış. Çünkü sözler tutulmak için varmış. Bir ömür birbirlerinden güç alarak mutlu mesut yaşamışlar.
-💫
Vay bee prenses gibi prenses şövalye gibi şövalye helal
1510
4 notes · View notes
hayatveolumarzusu · 4 months
Note
Çok eski zamanlarda küçük bir köyde güzel bir prenses yaşarmış. Bu prenses kendini sürekli yalnız hissederken uzak diyarlardan, kaf dağının ardından bir mektup almış. O mektupta prensesin artık yalnız olmadığı yazıyormuş. Prenses buna inanmamış ama kaf dağının ardındaki gizemli şövalye ile mektuplaşmaya başlamış. Yavaş yavaş gerçekten yalnız olmadığını hissetmeye başlamış. Günlerden bir gün şöyle düşünmüş: “bana iyi gelen kişi kaf dağının ardındaysa o kaf dağı aşılmalı. Ben iyi olduğum insanın yanında olmalıyım.” Bu şekilde kaf dağının ardına gitmeye karar vermiş bu güzel prenses.
Uzun yollar aşmış, büyük zorluklar atlatmış, ölümlerden dönmüş ve sonunda kaf dağına ulaşmış haftalar sonunda.
Kaf dağının ardına geçmek için bir kapı varmış, o kapının önünde de bir bekçi. Bekçi prensese şöyle demiş: “sana mektup yazan şövalye bu kapının ardında bir evde. Şövalyene kavuşmak için bu kapıyı geçmen gerekiyor. Sana tek bir seçim hakkı sunuyoruz: ya bu kapıdan geçip aileni bir daha görmeyeceksin ya da şu ana kadar aştığın yolları geri dönecek ve şövalyenden haber alamayacaksın.” Prenses düşünmüş ve kararını vermiş. “Ben,” demiş bekçiye, “şövalyem bana mektup yazana kadar ailemin yanında yalnızdım. Şövalye bana arkadaş oldu, dost oldu. Yanımda olmadan yanımda hissettiğim birisi benim gerçek ailemdir. Ben bu kapıdan geçmek istiyorum, ne olursa olsun…” Bekçi bu sözler üzerine kapıyı açmış ve prenses kaf dağının ardına geçmiş.
Kaf dağının ardını geçer geçmez yemyeşil güzel bir köy görmüş. Bu köy şövalyenin ona anlattığı köymüş. Prenses kapı kapı dolaşmaya başlamış ve sonunda çaldığı bir kapıyı şövalye açmış. Şövalye prensesinin onu bulmasına hem sevinmiş hem şaşırmış. Ona “Neden ailenden vazgeçtin ve beni seçtin?” diye sormuş. Prensesin gözleri dolmuş ama ağlamamış. “Çünkü,” demiş; “ben kalabalıklar içinde yalnızlık çekerken sen beni yalnızlığımdan kurtardın. Sen benim derdime çare oldun. Ve çünkü… prenseslerin yeri şövalyelerinin yanıdır.” O an birbirlerine bir söz vermişler ne olursa olsun beraber olacaklarına dair. Prenses şövalyesinin elini tutmuş ve o eller kenetlenmiş. Bir daha hiç ayrılmamış. Çünkü sözler tutulmak için varmış. Bir ömür birbirlerinden güç alarak mutlu mesut yaşamışlar.
-💫
Ailemsin değerli prensesim... Beni sensiz bırakma olur mu?
Senin tenini hissedene kadar ölmeme izin verme...
1 note · View note
1lonely-queenn · 4 months
Note
Çok eski zamanlarda küçük bir köyde güzel bir prenses yaşarmış. Bu prenses kendini sürekli yalnız hissederken uzak diyarlardan, kaf dağının ardından bir mektup almış. O mektupta prensesin artık yalnız olmadığı yazıyormuş. Prenses buna inanmamış ama kaf dağının ardındaki gizemli şövalye ile mektuplaşmaya başlamış. Yavaş yavaş gerçekten yalnız olmadığını hissetmeye başlamış. Günlerden bir gün şöyle düşünmüş: “bana iyi gelen kişi kaf dağının ardındaysa o kaf dağı aşılmalı. Ben iyi olduğum insanın yanında olmalıyım.” Bu şekilde kaf dağının ardına gitmeye karar vermiş bu güzel prenses.
Uzun yollar aşmış, büyük zorluklar atlatmış, ölümlerden dönmüş ve sonunda kaf dağına ulaşmış haftalar sonunda.
Kaf dağının ardına geçmek için bir kapı varmış, o kapının önünde de bir bekçi. Bekçi prensese şöyle demiş: “sana mektup yazan şövalye bu kapının ardında bir evde. Şövalyene kavuşmak için bu kapıyı geçmen gerekiyor. Sana tek bir seçim hakkı sunuyoruz: ya bu kapıdan geçip aileni bir daha görmeyeceksin ya da şu ana kadar aştığın yolları geri dönecek ve şövalyenden haber alamayacaksın.” Prenses düşünmüş ve kararını vermiş. “Ben,” demiş bekçiye, “şövalyem bana mektup yazana kadar ailemin yanında yalnızdım. Şövalye bana arkadaş oldu, dost oldu. Yanımda olmadan yanımda hissettiğim birisi benim gerçek ailemdir. Ben bu kapıdan geçmek istiyorum, ne olursa olsun…” Bekçi bu sözler üzerine kapıyı açmış ve prenses kaf dağının ardına geçmiş.
Kaf dağının ardını geçer geçmez yemyeşil güzel bir köy görmüş. Bu köy şövalyenin ona anlattığı köymüş. Prenses kapı kapı dolaşmaya başlamış ve sonunda çaldığı bir kapıyı şövalye açmış. Şövalye prensesinin onu bulmasına hem sevinmiş hem şaşırmış. Ona “Neden ailenden vazgeçtin ve beni seçtin?” diye sormuş. Prensesin gözleri dolmuş ama ağlamamış. “Çünkü,” demiş; “ben kalabalıklar içinde yalnızlık çekerken sen beni yalnızlığımdan kurtardın. Sen benim derdime çare oldun. Ve çünkü… prenseslerin yeri şövalyelerinin yanıdır.” O an birbirlerine bir söz vermişler ne olursa olsun beraber olacaklarına dair. Prenses şövalyesinin elini tutmuş ve o eller kenetlenmiş. Bir daha hiç ayrılmamış. Çünkü sözler tutulmak için varmış. Bir ömür birbirlerinden güç alarak mutlu mesut yaşamışlar.
-💫
Aayyy çoook güzeell teşekkür ediyorummm🌼🤍
1 note · View note
perdesizkelimeler · 7 months
Text
benim koşarak gittiğim yollarda da bana yürüyerek gelen insanlara tahammülüm yok
14 notes · View notes
perdesizkelimeler · 6 months
Text
Ansızın aklına geleyim sızlasın için... Cemal Süreyya geldi yine benim yazma saatim. Gözlerimin doluşudur kanıtım. Yazıyorum çünkü içinde kalan zehir ancak insanı zehirler bu yüzden haykırmalıdır insan bildiği şekilde... Zaten her gün haykırmıyormuş gibi bu gün bir ayrı akıyor gözyaşlarım. Onlar da artık isyan ediyor kalbime aklıma yaptıklarıma yapamad��klarıma ama en çok yapabilecekken yapmadığım hatalara. Evet hatalara eğer yeterince hata yapmış olsaydım büyürdüm. Böyle çocuk gibi ağlamazdım. Bu akan on dokuzuncu yaş yirmiye ilerliyor. Ama aklım beşinci yaşımda haykırırken akmıştı o onun tuzlu tadı hala dilimde. Neden diye sormayı bıraktım kader kadar oluyor her şey. Öyle yüksekleri felan da istemiyorum. Büyüyen yanlarım da oldu ama insanlara daha az güveniyorum kırılmamak için ve kimseden de sevgi dilenmiyorum. bir şeylere aşırı heyecanlandığımda belli etmiyorum. Her sevdiğimi herkese söylemiyorum. Sevgi silahmış... Bu yüzden sevgilerim sevdiklerime. Yaşam yükü mü beni buraya getiren? güçsüzlüğüm mü beni bu kadar inciten? çocukluğum mu insanlara hala umutla bakan?sanırım burası bitiş kelimem kalmadı. fesleğenler gibi kokun gelincikler gibi asil bir duruşunuz. siyah güller gibi tek bir toprağınız olsun.
7 notes · View notes
perdesizkelimeler · 6 months
Text
Bir yanım devlet devirir bir yanım kendine yenilir.
7 notes · View notes
perdesizkelimeler · 3 months
Text
ağladım da geldim bayım. insanlara tabi ki de göz yaşımı göstermedim. kendi kendime ağladım. bir sürü dua ettim. üstümdeki şeyin kolları ıslandı ama yine de devam ettim. şimdi nasıl mıyım? duygularım akmış gibi. ne sinir ne öfke ne bir sevgi ne de bir varlık. yok gibiyim zaten öyle çok da var gibi bir hayatım olmadığı için önemli bir detay değil bence bu durum. bayım ben artık yaşamak için sebepler bulamıyorum. yirmi yıldır yuvarlana yuvarlana geldim bir şekilde ama artık öyle gerçekler var ki beni boğuyor. aldığım çantanın parası sofradaki varlığım okulumun parası. ruhum artık dayanmıyor. kalbim beni bırakalı ise uzun zaman oldu. aklı gelgit içerisinde. kendimi bulamıyorum. ama bir şey var ki şu anlattıklarımı yanına koy şükür sebebi olur. annem beni sevmiyor. gözlerimin dolmasına sebep olan bu cümle kalbimde herhangi bir etki yapmayacak kadar alışıldık. aklım ise tepkisiz. annem beni sevmiyor. sevmek için de bir sebebi yok ben başarısızım çirkininim hiç bir güzel yönüm yok bunlarına bana o öğretti. ağzını açarak gülme çirkinsin. yılanın başı sensin senin okulun borç. sen kimsin ki. bir de karşıma geçip benim sana yaptıklarımı kimse yapmaz deyişi evet anne kimse beni senin kadar sevgisiz bırakamazdı. keşke karşı komşunun kızı senin kızın olsaydı gerçi onun annesi onu bırakmaz o güzel başarılı ben senin başına gelmiş bir felaketim
6 notes · View notes
perdesizkelimeler · 9 months
Text
Neydi o bilindik söz ''Belirsizlik yorar. '' Şu an ben bu cümle de nefes alıyorum. Çok istediğim bir bölüm var geliyor ama şehrimde değil. Hayat şartları beni çok korkutuyor. Ailemden ayrı kalmak istemiyorum ve tabi ki de onlara yük olmak istemiyorum. Bu düşünceler ile uyuyup bu düşünceler ile uyanmak mahvediyor psikolojimi. çünkü sığamıyorum ne aklımın içine ne kalbimin kalın duvarlarına ne de içinde bulunduğum bu dünyaya. Üstümde kara bulutlar da var ama hani bir yandan da güneşi görebiliyorum. Çok büyük dileklerim de var ama küçükleri ile de mutlu olmayı bilirim ben.
12 notes · View notes
perdesizkelimeler · 2 months
Text
Sorarlarsa, "Bitti" dersin "Ben vazgeçtim, o gitti" dersin. "Çok ağladı, üzülmedim. Arkasından ittim" dersin Ferhat GÖÇER - Sorarlarsa
1 note · View note
perdesizkelimeler · 2 years
Text
Ruhum kirli reçete renkli...
20 notes · View notes
perdesizkelimeler · 3 years
Text
Durdum ve duydum kalbimin sesini. İnsanların fısıltılarını bile duyan ben kendi kalbinin sesini duyamamışım. Kendine sağır olduktan sonra dünyayı duysan en olur ki? Dedim kendime...
sen de kendi hikayenin esas karakterisin kendini duy olur mu?
53 notes · View notes
perdesizkelimeler · 3 years
Text
Her şey üstüne üstüne geliyorsa, belki de sen ters gidiyorsundur.
Karşıma çıkmadı bu söz ben aradım ve buldum. Öyle ya bazen arayıp da bulmalıyız bazı şeyleri nedensiz yorgunluklarım birikti heybemde bir de içimde kara bulutlar var. Yağmur yağsa geçecek gibi bir toprak kokusu saracak etrafı esir kaldığım o zindandan çıkacağım. Boğuluyorum bayım yok oluyorum.
31 notes · View notes
perdesizkelimeler · 3 years
Text
Öyle bir uzaklaşmışım ki kendimden artık hiçbir yerdeyim. İşin kötüsü bulamıyorum kulağımı okşayan sessin dediği gibi ‘’İki koca deniz geçip geldiğim yer de nesi?’’ Ben neredeyim, ne yapıyorum, ne yapmalıyım bilmiyorum ama bilmek istiyorum ben yaşamak istiyorum kendimi düzene feda etmek istemiyorum. Ben kendimi iyileştirmek istiyorum. Ben kendimi bulmak istiyorum, ben bir şeyler bırakarak bu dünyaya veda etmek istiyorum. Öyleyse şimdi dursun zaman bana beni kendime getirinceye kadar akmasın. Sırtımda koca koca yükler başlıyorum adım atmaya durmayan bu zaman inat. Başarımı istediğim gelecek hem de zaman akarken gelecek ve ben yaşayacağım. Ruhum mu hasta iyileşecek şurada kısacık hayatlar yaşıyoruz ben bu hayata güzellikler bırakacağım ben bana umut vereceğim.
33 notes · View notes
perdesizkelimeler · 3 years
Text
‘’Bazen yanlış tren doğru istasyona götürür. ‘’ Diyor bir Hint atasözü. Ben sanırım trene binmeye korkuyorum ama binmeliyim öyle değil mi? En azından denemiş olarak ayrılmayım trenden. İstasyonda doğru treni bekleyerek zaman kaybetmemeliyim. En fazla felaketime kollarımı açarım.
37 notes · View notes