“…Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla! Ve bizi takvâ sahiplerine önder kıl!” (el-Furkân, 74)
Kadın, bir “rahmet insanı” olacak, bir “rahmet zürriyeti” yetiştirecek. “Göz nûru” bir zürriyet yetiştirecek. Bu nesil, topluma takvâda önder olacak. Cenâb-ı Hak bizden böyle bir toplum istiyor.
Allah bize bir yol nasip etmiş. Bizler tasavvuf yolundayız, takvâ yolundayız.
Tasavvuf, takvâ ne demek?
Günahlardan dilini, gözünü, elini, ayağını, her âzâsını korumak demek. Tasavvuf; takvâ yolu demek, takvâ da günahlardan korunmak demek. Harama bakmayacak, haramı görmeyecek, haramı söylemeyecek, haramı dinlemeyecek, harama el uzatmayacak, harama, günaha varmayacak, harama kuşak çözmeyecek. Hep her türlü günahtan kaçınacak. Takva bu, takvâ yolu bu, tasavvuf bu.
Bizim en çok dikkat etmemiz lazım. Ah bizim kafalar, vah bizim nefislerimizden çektiklerimiz. Allah bizi ıslah eylesin.
O, gökleri ve yeri hiç yoktan, eşsiz ve benzersiz şekilde yaratandır. Eşi olmadığı halde O’nun nasıl çocuğu olabilir ki? Her şeyi O yaratmıştır ve O her şeyi hakkiyle bilendir.🥀🪷
Size hem edep yerlerinizi örtecek bir elbise, hem de giyinip süsleneceğiniz bir elbise indirdik. Takvâ elbisesine gelince, en güzel ve en hayırlı elbise işte odur.
Allah'a varmak isteyen kimse seher vakti uyanmalı, bu vakitte uyuma huyundan vazgeçmelidir. Çünkü seher vakti şaşırtıcı bir gelişme zamanıdır. Böylesine şaşırtıcı bir gelişme ve Allah'a doğru yol alma başka hiç bir za man meydana gelmez.