Tumgik
#Vecihi
kendiyazar · 1 month
Text
0 notes
proofhead · 2 years
Text
İnanç'la "Velesbid" Turlarımız & Arabasız Gün Turu
İnanç’la “Velesbid” Turlarımız & Arabasız Gün Turu
Bu yıl sevgili İnanç sayesinde, aslında yıllardır Eskişehir’de bisikletli yaşam ve bisiklet kültürü üzerine önemli etkinlikler yapmakta olan VelEsbid grubuyla turlara katılmaya başladım. Arkadaş gruplarımda bisikletle haşır neşir olan çok az kişi var. İnanç sayesinde uzun mesafeleri rotalarda artık yalnız başıma olmuyorum. Geçtiğimiz haftalarda VelEsbid’in artık bir klasik haline gelmiş ve…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
doriangray1789 · 4 months
Text
18 aralık 1973 İlk Türk denizaltısının yapımına Gölcük tersanesinde başlandı... Gölcük Tersanesi'nde üretilen ilk Türk denizaltısına TCG Yıldıray ismi verilmiştir.
Tumblr media
1954 yılında tarım alanında da kullanılmaya uygun olan Jeep modellerinin Türkiye'de üretilmesi için Tuzla Jeep Fabrikası kurulmuş ve Türk Willys Overland askeri cip ve kamyonetleri ile Büssing kamyonlarının yapımına başlanmıştır.
Tumblr media
Cumhuriyet döneminde havacılık çalışmalarının ilk bilinen ismi Vecihi Hürkuş’tur. 20 Aralık 1923 yılında hükümet, Avrupa devletlerinin havacılık çalışmalarını incelemek üzere içinde Vecihi Bey’in bulunduğu bir heyeti Avrupa’ya yolladı. Vecihi Hürkuş Türkiye’ye dönüşünde ilk Türk tipi uçağı Vecihi K-6’yı inşa etti.
Cumhuriyet Devrindeki havacılık konusundaki ilk resmi çalışma ise Atatürk’ün emriyle 15 Mart 1925 tarihinde Türk Tayyare Cemiyeti’nin kurulması ile başladı. 7 Eylül 1925 tarihinde Kayseri’de Tayyare ve motor Türk Anonim Şirketi (TOMTAŞ) ve fabrikası kuruldu. Alman Junkers Uçak fabrikası lisansı ile Milli Savunma Bakanlığı ortak üretim yapmaya başladı. Vecihi Hürkuş Tomtaş fabrikasında görevlendirildi.1936 yılında İstanbul’da Hava harp akademisi kuruldu.1938’de Türk hava kuvvetlerinin savaşan 215 uçağı vardı.İlk traktör fabrikası 1955 yılında Ankara'da Minneapolis-Moline Türk Traktör ve Ziraat Makineleri adı altında açıldı.1992'de özelleştirilen şirket, günümüzde Koç Holding ve CNH Industrial ortaklığında faaliyet göstermektedir. Peki Türkiye'nin "ilk yerli" savaş gemisi Berk'in hikayesini bilirmisiniz Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ilk savaş gemisi TCG Berk..TCG Berk, ismini Osmanlı Donanması'nda 1908'de hizmete giren Berk-i Satvet'ten almıştı.kızağa konulduğunda takvim 1967'nin mart ayıdır.. peki ya Devrim Arabaları? Ayrıca, açılan banka ve finans kurumları, kumaş, basma, maden kağıt fabrikaları,Bursa Süt Fabrikası, Zonguldak Taş Kömür Fabrikası, Barut, Tüfek ve Top Fabrikası, Bitlis Sigara Fabrikası, Malatya Bez Fabrikası ve İzmir Klor Fabrikası vb. çok sayıda fabrika haricinde askeri alanda hizmet veren kimyasal maddeler fabrikaları; askerî fabrikalar içinde önemli bir yere sahiptir. Kırıkkale Barut Fabrikası, Bakırköy Barut Fabrikası, Elmadağ Barut Fabrikası, Konya Güherçile Kalhanesi, Mamak Gaz Maske Fabrikası vb..
11 notes · View notes
yorgunhamza · 2 months
Text
'Sana bu lisansı veremeyiz'' sözleri bir devrimi başlattı!
Evvela devrimi devirdi köhnemiş zihniyetin tüm taassuplarını tüm karanlık düşüncelerini tarihe gömdü...
VE.....
Türkiye'nin ilk yerli askeri uçağını tasarladı
Tarih senin adını altın harflerle yazdı halkın bağrına sen rahat uyu #VecihiHürkuş torunların artık uçak yapıp gökyüzüne
✔️ Yaşasın Türk Teyyareciligi✔️ yazarak başardı...!!!
Mekanın cennet olsun
" Vecihi Hürkuş "
#Köklerden
#Göklere...
#YaşasınTürkTeyyareciliği...
Tumblr media
5 notes · View notes
hafifmesrepkvl · 11 months
Text
ben bu kadını yedi yaşımdan beri okuduğum kitaplardan, beş yaşımdan beri kurduğum hayal dünyalarından tanıyordum. onda Halit Ziya'nın Nihal'inden, Vecihi Bey'in Mehcure'sinden, Şövalye Büridan'ın sevgilisinden ve tarih kitaplarında okuduğum Kleopatra'dan, hatta mevlid dinlerken tasavvur ettiğim, Muhammed'in annesi Amine Hatun'dan birer parça vardı. o benim hayalimdeki bütün kadınların bir terkibi, bir karışımıydı.
10 notes · View notes
ozlemayral · 1 year
Text
ERİBE HÜRKÜŞ; BABACIĞIM, ÜZÜLME, İYİYİM
6 Ocak 1896 tarihinde İstanbul'da doğdu. Yeşilköy'deki Tayyare Mektebi'ne girerek pilot olarak mezun oldu. Gökyüzü tarihimizde ilklere imza atan bir pilottu.
1917'de, Kafkas Cephesi'nde ilk Türk hava zaferini onun sayesinde kazandık.
1918 yılında, Ruslar'dan ele geçirilen Nieuport uçağının bozulan pervanesinin yenisini yaparak bir ilki gerçekleştirir.
Kurtuluş Savaşı'nda; uçakların kanatlarının onarımı için gereken jelatin ve emait maddelerini üretmeyi başarır.
İzmir'e ilk giren ve hava meydanını işgalden kurtaran pilotumuzdur.
Kurtuluş Savaşı'nın ilk ve son uçuşunu da o gerçekleştirir.
TBMM takdirnamesini 3 defa kazanmıştır.
1924 yılında , İzmir'de ilk Türk uçağını yapmıştır.
1930 yılında, İstanbul'da tarihimizdeki ilk sivil uçağı yapar.
1933 yılında, ilk deniz uçağını yapar.
1934 yılında , ilk kadın pilotumuz Bedriye Gökmen Bacı'yı yetiştirir.
1936 yılında, uçan ilk Türk planörlerinin uçağını imal eder.
1954 yılında, ilk Türk özel hava yolu kuruluşunu kurar.
Türkiye'de toprak altındaki radyoaktif zenginliği keşfeden uçağı kullanan pilottur.
Hayatı acılarla doludur. Kızkardeşi Remziye Hanım'ı, Yunan savaş uçaklarının 12 Ocak 1921'de Eskişehir'e yaptığı hava saldırısında kaybeder.
Babaları Binbaşı Bedri Bey, Kurtuluş Savaşı'nda şehit düşüğünden öksüz kalan Emel, Nahit ve Eribe adlı üç yeğenini yanına alır. Emel yolda can verir.
29 Ekim 1936 yılında Cumhuriyet'in 13. yılı kutlamalarında bir uğursuzluk yaşanır. O gün, Türkkuşu Başöğretmeni Vecihi Hürkuş'un eğittiği paraşütçülerin atlayışı vardır. O'nun aklı öğrencilerinin arasındaki 17 yaşındaki bir kızdadır. Bir kez deneme atlayışı yapan kız, hastalanınca gösteri için yeterince hazırlanamamış fakat böyle önemli bir günde atlayış yapmak için Hürkuş'tan yalvar yakar izin koparmıştır.
Uçak ; Ankara Hipodromu'nun üstüne gelir, kız kapıda belirir. Vecihi Hürkuş yüreğinde bir şüphe ve sanki pişmanlıkla bakar ; kız kendini boşluğa bırakır.
Hürkuş; ciğerleri parçalanırcasına bağırır ''Açççç Paraşütünü açççç...Aç artıkkkk...'' 800 metreden atlayan genç kız hızla yere düşmekte ve paraşütü açılmamaktadır... Düz bir şekilde başlayan düşüş esnasında paraşüt devreye girmediği için, havada dengesini kaybeden genç kız taklalar atmaya başlar... Paraşüt yere 100 metre kala açılsa da, sert bir şekilde çamur zemine düşmesine engel olamaz.
Vecihi Hürkuş, yanına koştuğu genç kıza sıkıca sarılır. Ağzından kan gelirken '' Babacığım , kabzayı çektim , çektim , çok uğraştım ama paraşüt açılmadı, '' diyerek kendini teselli emeğe çalışan ve kaldırıldığı hastahanede son sözleri '' Babacığım , üzülme iyiyim,'' olan genç kız , kız kardeşi Remziye Hanım'ın çocuğu Eribe'dir.
Yaşamının son yıllarında kurduğu hava yolu şirketinin kapanmasına yönelik baskılara ve suikastlara dayanamayan Vecihi Bey iflas eder ; borçlarından dolayı Kurtuluş Savaşı'nda gösterdiği kahramanlıklardan dolayı bağlanan maaşına bile haciz konur...Ve , Ankara'da anılarını yazarken beyin kanaması geçirir...16 Temmuz 1969'da 73 yaşında iken hayata gözlerini kapar.
Sunay Akın - Ay Hırsızı
Vecihi Hürkuş, Bir Tayyarecinin Anıları: Yaşantı, İstanbul, YKY, 2000
Görsel : Edibe Kartal Hürkuş
İlk Kadın Havacı Şehidimiz
Tumblr media
2 notes · View notes
lolonolo-com · 1 month
Text
Yer Hizmetleri 2022-2023 Vize Soruları
Yer Hizmetleri 2022-2023 Vize Soruları 1. 19. yüzyıl öncesi uçma denemeleri gerçekleşmiş ve çeşitli eserlerde belirtilmiştir. Ancak havacılık literatüründe uçak ile uçuşun …… tarafından gerçekleştirildiği kabul edilmektedir. Yukarıdaki boşluğa aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) Vecihi hürkuş B) Oliver kardeşler C) Sabiha gökçen D) Scott kardeşler E) Wright kardeşler Cevap : E) Wright…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
hasanakbal19 · 3 months
Text
Retrobüs Grubunun Yeni Şarkısı “Hatun” Yayında!
WAV: https://we.tl/t-TLcbaIQSwI MP3: https://we.tl/t-4vEFpvR2BJ GÖRSEL: https://we.tl/t-qfQKT5weze Retrobüs, “Hatun” adlı yepyeni şarkısını 19 Ocak’ta müzikseverlerin beğenisine sundu! “Platonik Vecihi”, “Ankara Rüzgarı” ve “Bu Son Olsun” gibi şarkılarla tanınan ve son olarak 2023 yılının ekim ayında “Dinle” isimli parçayı sevenleriyle buluşturan başarılı grup Retrobüs, “Hatun” teklisi için…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
kunyekultursanat · 3 months
Text
Retrobüs Grubunun Yeni Şarkısı “Hatun” Yayında!
WAV: https://we.tl/t-TLcbaIQSwI MP3: https://we.tl/t-4vEFpvR2BJ GÖRSEL: https://we.tl/t-qfQKT5weze Retrobüs, “Hatun” adlı yepyeni şarkısını 19 Ocak’ta müzikseverlerin beğenisine sundu! “Platonik Vecihi”, “Ankara Rüzgarı” ve “Bu Son Olsun” gibi şarkılarla tanınan ve son olarak 2023 yılının ekim ayında “Dinle” isimli parçayı sevenleriyle buluşturan başarılı grup Retrobüs, “Hatun” teklisi için…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
gundemarsivi · 5 months
Text
Tumblr media
Aklın Kanatları ve Kanat Sesleri
✍🏻 Hayrettin Geçkin
https://www.gundemarsivi.com/aklin-atlari-ve-kanat-sesleri/?amp=1
Birkaç günüm hastanede geçecekti nasıl olsa. İyi ki Nusret Ertürk’ün adıma imzalayıp gönderdiği, çoğu 2003-2014 yılları arasında Cumhuriyet Gazetesi’nde yayımlanan yazılarından oluşan o iki kitabını da yanıma almışım. Ruhuma çok ama çok iyi geldiler, sağalttılar beni adeta: Aklın Atları ve Kanat Sesleri…
Aklın Atları’nı ameliyat öncesi bitirdim nerdeyse. Sonrasında da Kanat Sesleri’ni… İlginç olan; pek çoğunu yayınlandığında okuduğum, anlaşılır ve derinlikli bulduğum, güncelliğini bugün de yitirmemiş yazıları hemen anımsayışım ama aynı zamanda ilk kez okuduğum birer yazı gibi de algılayışım… Kafamdaki bu karışıklık Kanat Sesleri‘nin girişinde gözüme ilişen C. Connolly’dan yapılan şu alıntıyla bir çırpıda dağılıverdi neyse ki: “Edebiyat, ikinci kez okunacak; gazetecilik ise bir defada anlaşılacak şeyi yazma sanatıdır.” Her iki kitabın da niteliği aslında bu ifadede dile gelmiş.
Birinci kitabın bir yerinde karşıma çıkan bir yazıdan ötürü yaşadığım şaşkınlığı anlatmasam olmaz: Çanakkale’de yaşamaya başladığım ilk günlerde tanıştırıldığım kentin önemli simalarından, aydınlanmacı, kültür insanı ve bir doğa aktivisti olan Hicri Nalbant, ikinci karşılaşmamızda cebinden çıkardığı gazete küpürünü elime uzattı. Baktım 01.05.2011 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’ndeki bir yazı. Şair Ahmet Özer’le uzun uzun kulaklarını çınlattığımız, aynı zamanda hemşerim olan Nusret Ertürk imzasını taşıyor. Hızlıca ama daha çok da merakla okumaya başladım yazıyı. İlk paragrafta şu satırlar yer alıyordu: “Eğitimci yazar Vecihi Timuroğlu, 1969 yılında Artvin Lisesi Müdürü’dür. Timuroğlu, okuldaki bir bayram töreninde toprak reformuna dokunur. Vali Babür Ünsal, anında konuşmayı kestirir, müdürü kürsüden indirir. İçeri girerler. Timuroğlu orada valiye unutamayacağı bir ders verir. Vali, soruşturma açar. Timuroğlu yıllar sonra şöyle der: ‘Artvinli il müdürlerinin hiçbiri valiye yağcılık yapmadı. Aklandım. Artvin’in doğası güzeldir ama insanı daha güzeldir.’ Bu sözler Artvinli için onur belgesidir.” Yazının devamını okuyup bitirdiğimde Hicri Nalbant’ın yüzüne baktım. “Artvinlileri ben de çok severim. Siz hem Artvinlisiniz hem de şairsiniz. Uzun zamandır sakladığım bu yazıyı sizinle paylaşmak istedim.” Vecihi Timuroğlu’nu tanımış olmanın, onun yazı ve şiirlerinin hayranı olmamın ve Çanakkale’deki hayatıma böyle güzel bir başlangıç yapmanın heyecanıyla mıydı bilmiyorum, bir süre Hicri Nalbant’a (ağabey demeliyim) ağzımı açıp da bir şey söyleyemedim. Sözcükler dilimin ucuna gelip orada taş kesildi adeta. Kitaplarda bu yazıya rastladığımda da benzer duygular yaşadım.
Nusret Ertürk; cumhuriyetçi, aydınlanmacı, çağdaş ve demokrat bir yazar. Meslektaşım üstelik; Türkçe öğretmeni.
Bir solukta okuyacağınız ama aklınızı kurcalayacak yazılarına giren sözcükler sanki dağların sazağından çekilip alınmış, tipilerde bekletilmiş, derelerin ayazından geçirilmiş, suların akışında yontulmuş. Aşkla, sevgiyle ve umutla yoğrulup büyülü bir hale getirildikten sonra da adil, demokratik, özgürlükçü bir dünya için yola çıkarılmış. Hepimizin anlayabileceği ama hiçbirimizin kolayca yazamayacağı kısa yazılar, Ertürk’ün yazıları. Bir yazıyı okuyup diğerine geçemiyorsunuz kolayca. Her birinde bambaşka dünyalar çıkıyor karşınıza çünkü. Derin anlamlar, yepyeni düşler, düşünceler… Yazılara yedirilen öykücükler ve kısa şiirler konuyu hem anlaşılır hem de unutulmaz yapmış. Sanata, edebiyata yaslanmış her bir yazı. Oralardan doğmuş, onlarla beslenmiş, onlardan uç vermiş.
Yazıların yüzü aydınlığa dönük. Bir tür günebakan çiçekleri.
Cumhuriyetin kazanımlarını, kültürümüzün güzelliklerini ve düşlerimizi yansıtıyorlar. Ülkemizin ve insanımızın içine düşürüldüğü kıstırılmışlık ve kuşatılmışlıktan çıkış yollarını görüyorsunuz yazılarda. Ama bu görme işini sizin duyarlıklarınıza bırakmış yazar. Gezi Parkı olaylarıyla ilgili yazılar bambaşka boyutta. Okuyunca diyorsunuz ki: Bir bildiği varmış o çocukların. Köy Enstitüleri’yle ilgili yazıları da çok keyifle okuyor ama arkasından bir sancıya yakalanıyorsunuz ister istemez. Sadece bu kadarla da değil.
“Öğrendikçe bilmediklerim çoğalıyor,” sözünü kim söylemişse doğru söylemiş. Adını bildiğim, şu ya da bu ölçüde tanıdığım, kitaplarını okuduğum yazarlar, şairler, bilim insanları, düşünce adamları, gazeteciler, sanatçılar ve felsefeciler hakkında o kadar yeni bilgilere, güzel sözlere, farklı düşüncelere ulaştım ki her iki kitapta da… Keşke onlara da yer verme olanağım olsaydı burada. Bu iki kitap yaşama tutunmam ve yaşamı yeniden anlamlandırmam için önüme öyle sağlam halkalar attı ki… Açıkçası dile getirmem hiç de kolay değil. Edebiyat açısından, dili yalın kullanmanın, bir şeyi estetik olarak ifade etmenin tadını yaşattı her şeyden önce. Kitaplar beni aldı ve adını şu an anımsayamadığım bir felsefecinin; “Estetiğin, en son varacağı nokta sadeliktir” sözünün yanı başına bıraktı. Yazıların hepsini birer deneme tadında okudum. Altını birkaç kez çizmediğim hiçbir yazı yok nerdeyse. Altını çizdiğim pasajlardan bazılarını, ister sizi üzsün, ister sevindirsin, üzerime düşen sorumluluk neyse onu da alarak burada paylaşmak istiyorum:
“Köleye sormuşlar: ‘Özgür ve zengin biri olsan, ilk neyi elde etmek isterdin?’ Köle hiç düşünmeden yanıtlamış. ‘Çok kölem olsun isterdim!’…” Aklın Atları, Sayfa 74.
“Sivas’ta yakılan Behçet Aysan işsiz kaldığında Ankara’da simit satmaya çıkar. Ondan simit almaya pek az kişi gelir. Yakındaki simitçiye sorar: ‘Kardeş, sen simit satıyorsun, ben satamıyorum. Nedendir? Simitçi, “Sende simitçi tipi yok ağabey’ der.” Aklın Atları, S:108.
“Almanya’da bir sokak taşıtlara kapatılmış. Nedeni sorulduğunda, ‘Burada bir yazar oturuyor. …” yanıtı verilmiş.” Aklın Atları, S:117.
“Çocuğun biri, vitrinde resmi ağabeyine almak için aylarca para biriktirir. Sonunda sevdiği resmi almaya gider. Ressama, ‘Bu paramın tümü, şu resmi almak istiyorum’ der, avucundaki paraları masaya bırakır. Sanatçı, hiç düşünmeden tabloyu paketler, verir. Çocuk resmi alır almaz sevinçle uzaklaşır. Orada bulunan ressamın bir tanıdığı, çığlık atarcasına, ‘Sen ne yaptın?’ diye sorar. Ressam öyle düşünmez: ‘Dünyada kaç kişi, parasının tümünü bir resim için elinden çıkarır?’…” Aklın Atları, S: 76.
“Şerefli hırsızı boşuna aramayın, bulamazsınız. Aisopos’un sözüdür: ‘Hırsızın küçüğünü asarız da büyüğünü baş tacı ederiz.’ …” Aklın Atları, S:106.
“Yaşamdan içtenliği çıkarırsanız, geriye elle tutulacak bir şey kalmaz. Acılarımız ondandır.” Kanat Sesleri, S:67.
“Gezi ile ilk kez eleştiri sokağa indi.” Kanat Sesleri:S:48.
“Taksim Gezi Parkı direnişiyle dilimize giren Duran Adam’ı, biraz da ölçüsüz konuşmalara tepki diye mi sevdik?” Kanat Sesleri, S: 64.
“Tıraş bitinceye değin ağzını açmaz, bakışları aynı noktaya mıhlanırdı. Çalışırken işine içtenliğini, yüreğini katar, tıraşını tamamlar kalkardı. Behçet Usta, küçük dokunuşlarla görünüşünü güzelleştirmenin yolunu açıyordu. O, alacağından çok vereceğini düşünüyordu.” Kanat Sesleri:S:76.
“Nelerden mi davacıyım?
Suyu bulandırandan; suya, sabuna dokunmayanlardan davacıyım.
ODTÜ ormanlarında otoban yapılıyor. Gençler: ‘Ağaç kesme, metro yap’ diye pankart açtılar. Ankara’nın bozkırında ağaçlara sarılıp sahiplenen gençlere, ‘Ormanı seviyorsanız gidin ormanda yaşayın’ diyenlerden davacıyım.”
“Soru, çekirdeğinde ışık taşır.” Kanat Sesleri, S:12.
“Kuzu gibi olun diyorlar
Büyüyüp ortaya çıkınca
Koyun gibi gütmek için” Aklın Atları, S:128.
Daha bunlar gibi nelere yer vermek isterdim burada. Ama diyeceğim şu: Bir elimde serum bir elimde bu kitaplar vardı. Okuyup bitirdiğimde, Cumhuriyet İçin Yazılar, cumhuriyeti geri kazanmak için bir yol haritasına dönüşmüştü kafamda.
Baktım ki önce, Rıfat Ilgaz’ın, “Aç iki kolunu iki yanına /Korkuluk ol” dizeleri, sonra da Metin Demirtaş’ın şu dizeleri tütmeye başlamış duyarlıklarımda:
“Karıncanın ise
Bir eli yağda
Bir eli balda
Ama ne şiir, ne şarkı var hayatında
Mutsuzdur…
Bu yüzden uzun kış geceleri
İçi sıkılır durur
Çünkü yaşamında
Arpa buğday kadar
Önemli bir yeri var
Şiirin ve şarkının da”
Ameliyat başarılı geçmişti. Hastaneden taburcu olup eve dönerken yüzüne baktım Zeynep’in. Dedim biliyor musun, şehirden uzak oturuyoruz. Bir iki gün sonra da senin doğum günün. Bahçemizde bu mevsimde ne çiçek olur, ne de gül… Birkaç gün içinde bir yere çıkıp sana armağan da alamam . En iyisi sen hastanede geçen günlerimizi doğum günün nedeniyle üç beş günlük tatile çıkarmışım gibi kabul et. Bir de okurken sık sık altını çizdiğim ve gelen ziyaretçilerime içinden pasajlar okuduğum çantamdaki kitapları… Çiçek niyetine…
Gülüştük…
(Aklın Kanatları, Nusret Ertürk, Payda Yayınları, 2013, 272 Sayfa
Kanat Sesleri, ,Nusret Ertürk, Payda Yayınları, 2015,208 Sayfa)
Hayrettin Geçkin
0 notes
cuneytyardimci · 5 months
Text
Vecihi Hürkuş ‘u Nasıl Bilirdin Ey Türk Halkı...
Bizler Vecihi Hürkuş ‘u hep Türkiye’nin ilk uçak tasarımcısı ve ilk yerli uçağı üreten kişi olarak biliriz. Oysaki, Emin olun Pilot Vecihi bundan çok daha fazla ilke imza atmıştır.
VECİHİ HÜRKUŞ ‘UNASIL BiLİRDİN EY TÜRK HALKI… Vecihi Hürkuş ismini muhtemelen hemen hemen herkes duymuştur, Çünkü onun adı Türk havacılık tarihi ile bütünleşmiştir. Ancak, Bizler Vecihi Hürkuş ‘u hep Türkiye’nin ilk uçak tasarımcısı ve ilk yerli uçağı üreten kişi olarak biliriz. Oysaki, Bu yazıda ağırlıklı olarak Sunay Akın’ın Ay Hırsızı isimli kitabından paylaşacağım alıntıları okuduktan…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
1970-fa-re · 6 months
Text
Vecihi Timuroğlu
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
mehmetkali · 11 months
Text
0 notes
geliyoomcom · 11 months
Text
Tepebaşı Belediyesi Erken Çocukluk Eğitim Merkezlerinde Ön Kayıtlar Başlıyor
Tumblr media
Tepebaşı Belediyesi'nin Erken Çocukluk Eğitim Merkezleri için 2023-2024 dönemi ön kayıt işlemleri başlıyor. Merkezlerden 36-57 ay arasındaki, tuvalet eğitimini tamamlamış çocuklar faydalanabiliyor. Tepebaşı Belediyesi, çocuklara yönelik projelerinden biri olan Erken Çocukluk Eğitim Merkezleri'ni sosyal belediyecilik anlayışıyla hayata geçirdi ve bu merkezler çocukların çok sevdiği mekanlar olarak hizmet vermeye devam ediyor. Tepebaşı Belediyesi Erken Çocukluk Eğitim Merkezi için yeni dönem ön kayıt işlemleri başlıyor. İsmail Hakkı Tonguç, Canan-Şükran Şeker, Sabiha Gökçen, Aşağı Söğütönü, Yarbay Hüseyin Vecihi ve bu eğitim öğretim yılında hizmete açılacak olan Fevzi Çakmak Erken Çocukluk Eğitim Merkezi olmak üzere 6 farklı yerde hizmet veren merkezler için ön kayıt işlemleri 15-19 Mayıs 2023 tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Merkezlerde, 36-57 ay arasındaki, tuvalet eğitimini tamamlamış çocukların ön kaydı alınacak. Tepebaşı Belediyesi yetkilileri, kontenjanların sınırlı olduğunu ve dolması durumunda kesin kayıtların noter huzurunda kura ile belirleneceğini kaydetti. Ön kayıt formuna görselde bulunan karekodu okutarak veya www.tepebasi.bel.tr web adresinden ulaşılabiliyor. Kayıtlar hakkında detaylı bilgi almak isteyen veliler, Tepebaşı Belediyesi Hizmet Binası'nda bulunan merkeze 0 (222) 211 40 00 / 1190-1191-3410 numaralı telefondan ulaşabiliyor. Erken Çocukluk Eğitim Merkezleri; mevzuata uygun şekilde, çocukların gelişim alanlarını destekleyici bir hizmet anlayışı ile eğitim veriyor. Donanımlı iç alanlarıyla, okul öncesi eğitime uygun şekilde tasarlanan merkezler; çocukların en iyi şekilde eğitim almasını sağlamak amacıyla çalışmalarını sürdürürken, merkezlerden faydalanan öğrenciler ve velileri de memnuniyetlerini ifade ediyor. Read the full article
0 notes
Link
#Gündem
0 notes
mutludegilim · 9 months
Text
Kendimin zıttı insanlarla takılınca onlara benzeyeceğimi sanarken onlar bana benzio bu iyi bi şey mi onlar için Vecihi her sabah benimle kahvaltı yapıyor mesela kız her sabah kola ve simit yiodu bi arkadaşım da simsiyah giyinşrken diyor ki senle takıldığımdsn beri renklendim gençleştim pembe elbisler almoş ay mutlu oldum ya
2 notes · View notes