Tumgik
#açıksözlü
Text
Tumblr media
Neydi anlatılmak istenen? İki meleğin bir bütün olması mıydı aşk? Yoksa iki kişinin bir olması mıydı yaşam.. Karşılıklı tek kanadı kırılmış iki insan bir gün bir yer de karşılaşıp bir bütün olabilir miydi?
Melek; iyi niyetli, dürüst, açıksözlü olduğu için mi iyiydi şeytan; hak edene hak ettiğini gösterip,gamsız, bencil olduğu için mi kötüydü?
Ey sevdiğim... neydi doğru olan sen mi ben mi?
Kanadım kırıldı artık bir Melek değilim :)
59 notes · View notes
fatomahperi · 1 year
Text
● Utanmaya yüzü olmayan da,
kendini açıksözlü sanıyor..! 🙃
21 notes · View notes
gozlerimdekiparilti · 10 months
Text
Benim kötü bir huyum var fazla açıksözlü olmak. İstersem manipüle edebilirim. "mış" gibi gösterebilirim ama olmak istediğim insan bu değil. Olmak istediğim kişi aklıselim, kendinden emin, güvenilir, cesur, açık yürekli ve kararlı biri. Olmadığım biri gibi yaşamaktan çok sıkıldım. İnsanların istediği gibi görünmeye çalışırken çok sıkıldım artık yalnızca kendi vicdanıma hesap vereceğim. İnşallah.
8 notes · View notes
aybarskagan · 7 months
Text
Dünyanın hiçbir ülkesinde bu olmaz!
‘Türkiye destekli Azerbaycan Ermenistan’a saldırmış, etnik temizlik ve soykırım tehlikesi varmış’ diye Uluslararası örgütlere ‘kurtarın’ çağrısı yapan 128 ‘hak savunucusu’ çıktı!Emperyalizm uşağısınız anladık da, kaç paralık adamsınız onu söyleyin!
Aha liste de burada: A. Serdar Koçman, Abdullah Demirbaş, Adil Okay, Adnan Cangüder, Ahmet Hulusi Kırım, Ahmet Konuk, Akın Birdal, Akın Atauz, Akup Alakuş, Ali Ekber Kaypakkaya, Ali Gökkaya,  Anjel Dikme, Ari Günter, Aris Nalcı, Armen Korkmaz,  Atilla Dirim,  Attila Tuygan, Ayşe Hür, Aziz Tunç, Baskın Oran, Burak Demir, Cengiz Aktar, Cengiz Gültekin, Demir Sönmez, Denis Dreisbusch, Dilek Ak, Dinç Dinç, Doğan Özgüden, Emre Uslu, Enver Enli, Eren Keskin, Faruk Mızrak,  Fatime Akalın, Fatin Kanat, Fatma Gök,  Ferhat Umruk, Ferit Barut, Feyyaz Kerimo, Fikret Başkaya, Garo Kaprielyan, Gülseren Yoleri, Gün Zileli, Güngör Şenkal, Hacı Orman, Hakan Tahmaz, Haldun Açıksözlü, Halil Savda, Hanife Elmadağ, Haydar Doğan,  Hosrof Köletavitoğlu, Hovsep Hayreni, Hrant Kasparyan, Huriye Şahin, Hüseyin Habib Taşkın, Hüseyin Karakuş, Hüseyin Şenol, Hüsnü Öndül,  İlyas Danyeli, İnan Gedik, İnci Tuğsavul, İshak Kocabıyık, Jan Beth-Sawoce, Kasım Ergün, Kayuş Çalıkman G., Kazım Gündoğan, Kemal Bilget, Kenan Yenice, Kuvvet Lordoğlu, Leman Stehn, Lerna Ekmekçioğlu, Mahinur Şaşmaz, Mahmut Konuk, Mahmut Uzun, Mazlum Çetinkaya, Mehmet Ali Orğun, Mehmet Onur Yılmaz, Mehmet Tursun, Mehmet Uluışık, Memik Horuz, Mihail Vasiliadis, Miran Afşar, Murad Karakaş, Murad Mıhçı, Murat Polat, Necati Abay, Nedim Durmuş, Nevzat Onaran, Nuran Yüce, Nurten Kırmızıgül, Ohannis Conkar, Onur Hamzaoğlu, Osman Tiftikçi, Pınar Ömeroğlu, Ramazan Gezgin, Recep Maraşlı, Sait Çetinoğlu, Sarkis Adam, Selahattin Esmer, Selay Ertem, Sibel Perçinel, Sinan Canlı, Süleyman Eryılmaz, Şaban İba, Şanar Yurdatapan, Şenol Karakaş, Şiar Rişvanoğlu, Şükriye Ercan, Şükrü Hamarat, Taner Akçam, Tufan Sisli, Tuncay Yılmaz, Ufuk Güneş, Ülkü Çevik, Veysi Sarısözen, Yalçın Ergündoğan, Yasemin Balıkçı, Yasemin Çongar, Yıldız Aydın, Zehra Kabasakal Arat, Zeki Kahraman, Zeliha İkizer, Ziya Özder…
2 notes · View notes
horoscopseverything · 11 months
Text
Koç burçları kadar açıksözlü ve samimi bir burç yok 🧡
2 notes · View notes
dusunenyorgun · 1 year
Text
Durgunluk
Şimdi saat 03:37, balkondayım az önce kahve yaptım onu içiyorum. Karşımdaki camdan dışarıyı izliyorum içimden bir melodi mırıldanıyorum, riitme göre tırnağımı masaya vuruyorum. Durgunum biraz içimde bi boşluk sanki hiç kimse hiç bişey dolduramıcak o boşluğu. Nedeni ne onu da bilmiyorum neden bilmiyorum bana ait bi duygu değil mi ilk benim bilmem gerekmez mi ama bilmiyorum Film izlicem birazdan ordaki kızıda çok benimsiyorum açıksözlü duygusuna yer vermiyor ve hırslı oda durgun hayat enerjisi yok olsun bunuda halledicez umarım olsun bunuda aşıcaz zamanla her şey zamanla...
2 notes · View notes
byrhyman · 1 year
Note
lan sen neden herşeyi beğeniyorsun da bana bildirim geliyor ya bitek sen, ama başka kimse yok bu nası bişiy olum
Bilmem demeki gizli değilmişim :)bidahakine gizlenirim açıksözlü olmak iyidir dökül yiğidim😅
2 notes · View notes
gecedekayipbirruh · 6 months
Text
Şunu iyi bilin ki gösteriş budalası insanlardan, gösterişli laflardan, gösterişin kendisinden hiç hoşlanmam bu bir. Kibirden, kendini beğenmişlikten, bütün bu dağları ben yarattım havalarından ve süslü kişiliklerden nefret ederim bu iki. Yalakalardan, yalakalıktan yalakaca edilmiş laflardan ve davranışlardan da nefret ederim bu üç. Dördüncüsü gerçeği içtenliği ve samimiyeti çok severim ve Dostoyevski’nin dediği gibi gerçeğin, her şeyin üstünde, zavallı egoların bile üstünde tutulmasını isterim. Arkadaşlığın, karşılıklı, açıksözlü ve yalansız olanı için canımı veririm. Evet buna bayılırım.
0 notes
pi-no · 6 years
Photo
Tumblr media
'Açık sözlü olmak iyidir iyi, en kötü ihtimalle sonradan kaybedeceklerini en başta kaybedersin.'
Mark Twain
33 notes · View notes
merkuryen · 4 years
Photo
Tumblr media
Günün yorumu #Atak, #cesur ve #hareketli olacağımız bir gün. Güzel konuşmalar, karşılaşmalar, tanışmalar, anlaşmalar sosyal medya üzerinden olabilir, yaşanabilir. Yeni haberler alabiliriz. #Sabırsız ve #açıksözlü olacağımız durumlar var. #Eğitim ve #ticari konularla ilgili yeni bir şey başlama isteğimiz ve araştırma ihtiyacımız artıyor. Yeni bir döneme başlama ile ilgili fikirlere açığız. #duaet#sev#güzel#güneşjupiterkavuşumu#olumludüşün#niyet#niyetzamanı#astroloji#astrolog#şuledolaşır (Istannbul Ataşehir) https://www.instagram.com/p/CAUn9AJFKGa/?igshid=17z9oy88wrqcu
0 notes
nefss-blog · 2 years
Text
Rahat olmak lazım azizim,
Ama vurdum duymaz değil,
Dürüst, açıksözlü olmak lazım,
Fakat hadsiz değil,
Sevmek lazım azizim,
Fakat çıkar için değil.
Işığı önde aramak lazım
Gölgelere bakarak değil
7 notes · View notes
dengesizim · 3 years
Text
açıksözlülük bi erdem sayılırken neden kimse açıksözlü olmuyor
36 notes · View notes
istanbuldndr · 2 years
Text
Tumblr media
" MART KADINLAR GÜNÜNDE ERKEKLERE BİR MEKTUP "
” B İ L İ S T E D İ M “
Beni tanımaya çalışma;
Anlamaya çalış, anlayışlı ol.
Çünkü erkek mantığı ve kadın mantığı pek birbirine benzemez.
Erkekler daha dingin ve sade, kadınlar daha derin ve karmaşık duygularla yaratılmış.
Benim mantığımı sorgulama;
Mantığımın seninki gibi ihtiras ve uygulamadan oluşumunun aksine; duygu, düş ve akıldan oluşmuş bir karışım olduğunu kabul et.
Hislerime güven;
Ben doğaüstü 6. hissimle görünmeyenin ötesine de geçebilirim.
Kendi mantığın ile benimkini kıyaslama;
Senin hayatında bir küçük güzellik olarak kabul edip sev beni.
Bana sevdiğini söyle ve dokunurken saygı duy;
Sevildiğimi hem duymak, hem de görmek isterim.
Değerli olduğumu hissettirmeyi ihmal etme.
Ancak sen değerli bulursan kıymet verilir bana.
EN ÇOK ZAYIF ANLARIMDA İHTİYACIM VAR SANA !
Üzgün iken;
Bana sarıl ve saçlarımı okşarken her şartta yanımda olduğunu söyle.
Hasta iken;
Sıcacık bir çorba ikram et. Kanapede uyuyup kaldıysam üstümü örtersen mutlu olurum.
Hamile iken ve doğum yaptığımda:
Bil ki en hassas ve yardıma muhtaç zamanlarımdır. Bu dönemlerimde rutin düzenimiz bozulsa da elimi tutmayı unutma.
SENİN İLE BENİM BEDEN DİLİM DE BEYİN DİLİM DE FARKLI !
Benim sağ ve sol beyinim arasındaki elektrik akımları seninkine nazaran çok hızlı çalışır. Bu da beni iletişimde iyi yapar.
Çok konuşabilirim belki, hoş karşıla.
Senin de aynı iletişim düzeyinde olduğunu sanabilir açıksözlü olmak yerine imalı konuşabilirim, anlamaya çalış.
Beni bütün bir yaşama odaklaşmış halinle ve detay olarak gördüğün şeylerle hayal kırıklığına uğratma.
Benim lügatım ve kelime haznem çok olsa da senin izah etmek istediğin şeyleri kullanabileceğin lisanı anlamam için yardım et.
YENİDEN BİR DAHA BİR KEZ DAHA TANIŞALIM SENİNLE
Seninle ruhen ve bedenen tek yürek olup tanışabilmek için fırsat ver.
Ruhumun iltifatlarla beslendiğini unutma.
Arada sırada olsa da hoş sözcüklerle ipeksi ruhumu okşa.
İçimde barındırdığım binbir çeşit değişkenlik ve zıtlık ile;
Ben hem kolay, hem de çok zor…
Bazen saf, bazen kurnaz…
Bazı zaman bencil, bazı zaman çok fedakar olabilirim.
İstediğim an canına can da katabilirim.
Şunu unutma sakın;
Bereketli toprak gibiyim…
Senin emeğin, şefkatli ellerinle ektiğin her tohuma bin gül verebilirim.
…ve
Senin hissettirdiğin kadar güzel ve senin dokunduğun kadar kadınım.
ÇOK ŞEY DEĞİL İSTEDİĞİM
Sadece 8 Mart/larda değil…
Sana ve sevgine her zaman hasretim…
B i l İ s t e d i m !
NUR SAYLAN ~☆☆
1 note · View note
idydla · 3 years
Text
↝ megumi fushiguro x reader
wattpad: idydlaa
tür; sfw, fluff.
word count: 1265 kelime.
Güneşli ve boğucu hava içini eritse bile sesini çıkarmadın, onun binbir güzel düşünce, büyük bir heyecan ve sonsuz hevesle yaptığı bu anı hiç bozmak istemezdin.
Arabadan indiğiniz anda seni kucaklayarak ormanın içine kadar taşımıştı, ne kadar direnirsen diren seni sımsıkı sarmıştı. Örtüyü serip yere oturduğunuzda elindeki sepeti yere koydu ve içinden meyveler, cipsler, sandiviçler, tatlılar ve içecekleri çıkarttı.
Yaptığı bu jesti çok beğenmiştin, son zamanlarda ikiniz de yoğundunuz ve değerlendirebileceğiniz anlar çok kısıtlı oluyordu. İşleriniz yüzünden o kadar az görüşüyordunuz ki, her buluştuğunuzda Fushiguro bundan dert yanıyor ve sana söyleniyordu.
Piknik de onunla yapmak istediğin bir etkinlikti, birlikte yapacağınız tüm aktiviteleri not aldığınız o defteri okumuştu demek...
Bu düşünce yanaklarının kızarmasına neden oldu.
"Seni seviyorum, Megumi Fushiguro."
Sen bunu söylediğinde Megumi'nin yüzündeki gülümseme büyümüştü ve görülmeye değerdi. Ellerini arkasına yasladı, kafasını gökyüzüne kaldırdı ve büyük bir kahkaha kopardı.
"Şu an o kadar mutluyum ki Y/N..."
Megumi, seni dudaklarından öptü.
Arkasında bir kutu vardı, ellerinin titremesinden dolayı veremediği bir kutu. Lacivert, üzeri altın renkli işlemeli, sert kapaklı, kare bir kutuydu bu. Saatlerdir avucunda saklıyordu, kalbindeki yarışı ve ellerindeki terleri durdurabilirse sana verecekti.
Aslında buna alışkın değildin. Fushiguro hep cesur, utanmaz, açıksözlü ve sabırsız biriydi. Kutuyu ve içindekini Yūji sayesinde bilmene rağmen buraya geldiğinizden beri suskundu.
"Uhm... Tanıştığımız ilk günü hatırlıyor musun?" dedi, Megumi.
Bilet bankosundan ayrıldığın sırada, sen boş koridorda yürürken biri, sana bağırıyordu.
"Hey! Durun!"
Arkadan gelen bir erkek sesi vardı, nefes nefese kalmıştı. Adımlarının sıklığından ve çantadaki metal anahtarlığın çıkardığı sesten dolayı koştuğu anlaşılıyordu.
Koridorun diğer ucundaki lacivert saçlı adamı fark ettin, adımlarını durdurdun, arkanı döndün ve onun koşuşunu izledin. Yanına vardığında, ellerini dizlerine koyarak eğildi ve derin nefesler aldı. En sonunda, vücudu dikleştiğinde, karşındaki adamın kıpkırmızı yüzünü gördün.
"Elinizdeki bilet... Ona çok ihtiyacım var. Lütfen, istediğiniz kadar para vereceğim, lütfen... Onu bana verin, lütfen..."
Kaşlarını kaldırarak o adama baktın, yalvaran gözlerle sana bakıyor ve ağladı ağlayacak gibi gözüküyordu. Bu kadar mı ihtiyacı var, diye düşündün.
"Haftalardır... Haftalardır, bu fakülteye adım attığımdan beri, bu semineri bekliyorum. Lütfen... Vize ödevim için bu seminere çok ihtiyacım var..."
"Matematik mi okuyorsun?" diye sordun, şaşkınlıkla.
"Evet... Hoca vize için tez istedi ve-"
Lafını kestin. "Ama ben seni hiç sınıfta görmedim," dedin hâlâ şaşkınlığını geçirememiş bir şekilde.
"Ah, sen de mi matematiktesin? Belki de aynı sınıfta değilizdir. Ben Matematik B'deyim," diye yanıtladı verdiğin cevabı es geçerek.
"Ah, görmemem çok normal, ben de A'dayım," dedin gururlu bir edayla.
"Akıllısın," dedi seni süzerek. "A'ya geçmeyi nasıl isterim bilemezsin. Hoca bana gıcık olmasa şimdiye ezmiştim herkesi," dedi yere bakarak, üzüntüyle. "Lütfen... O bileti bana ver."
İçindeki merhamet duygusu yer alırken, kendi zorunluluğunu neredeyse unutuyordun. Senin de aynı hoca yüzünden verilecek bir vize ödevin vardı, bunu az daha unutacaktın. Tam vermeye yeltenirken başında şimşek çaktı.
"Ben... Benim de ödevim var," dedin pişmanlıkla. "Ben gideyim, semineri sana anlatırım."
"İşitsel olarak anlayabilseydim emin ol istemezdim. Kontenjan dolu, en son alan sensin." Alnına vurdu. "Salak kafam! Evden daha erken çıksaydım bunlar olmayacaktı."
Vicdanın konuştu ve elindeki bileti ona verdin. "Sınıf düşmem sanırım, birinciyim." Onun gözlerindeki mutluluk ve azim, doğru bir karar verdiğinin teminatıydı.
"Çok teşekkür ederim!" dedi ve elini tuttu. O, bileti alarak hızlıca koşarken, elini tuttuğu elin ısınmış ve yanakların kızarmıştı.
"Unutmam mümkün değil," dedin mutlulukla. "Eğer o bileti sana vermeseydim, şu an böyle olamazdık. Ne kadar doğru bir karar verdiğimi idrak ediyorum. O sınıfı atlayamasaydın ve aynı yere düşmeseydik, yanında olamazdım belki de. Ve senin bana yaptığın o iyiliği unutmam mümkün değil."
"Aman tanrım! Çok teşekkür ederim!" Mutluluğun yüzünden okunuyordu. Karşındaki çocuk da tebessümü ile seni karşıladı.
"Rica ederim, benim için bir zevkti." Yasak olduğu halde, telefonu ile semineri video kaydına alıp sana izletiyordu. Bu, sana kendini değerli hissettiren küçük bir eylem ve kalbinin deli gibi çarpmasını sağlayan bir şeydi...
"Beraber çalışalım," dedin gülerek. Telefonu ortanıza alıp ödevlerinizi yaparken Megumi aslında telefonu değil, seni izliyordu.
"Ödevini yapsana," dedin öğüt verir gibi. O ise önündeki bomboş kağıda baktı. "Ben izledim zaten, gerek yok," dedi cesurca. Yanakların kızardı, utandın ve tekrar tekrar teşekkür ettin. Ondan hoşlanmaya başlamıştın, bu küçük, ince hareketi bile seni mest etmeye yetmişti.
Anlık bir cesaretle onu yanağından öptün. Şaşkınlıkla yüzüne bakarken gülümsüyordu, ama bu onu tatmin etmemişti sanki. Dudaklarına bakmaya başladı, sanki senden izin bekliyordu. Gözlerini 'yap' edasıyla kırptığında, dudaklarına yumuşak bir öpücük kondurdu.
"Ah... Çok hızlı olduğunu biliyorum ama eğer pısırık olsaydım bana asla benden hoşlandığını söyleyemezdin," dedi haklı olarak.
Sana döndü, boğazını temizledi ve örtünün üzerinde dikleşti.
"O günden sonra, vücudumda büyüyen bir his vardı, kalbimi delip geçen ve içimi yiyip bitiren bir his... Kalbimi bir yarıştaymışcasına deli gibi çarptıran o duygu... Yatarken yüzün önüme geldiğinde, odamdaki boş duvarı izlerken yüzün bir tablo gibi duvara çizildiğinde, her matematik dersinde kapıdan girip bana baktığında, güldüğünde, vize ve finallerinden aldığın iyi notu duyduğundaki o sevinçte, benimle çıkmaya başladığın anda, bana, benden hoşlandığını söylediğinde, mezuniyetimizde benimle dans ettiğinde, mezun olduktan sonra iş bulup bana heyecanla koştuğunda, kısacası her günümde, her sabahımda ve her akşamımda... Hayallerimi süsleyen bir insana denk geldim, sana."
Boğazını tekrar temizledi ve yutkundu, kafasını eğdi, sonra dikleştirdi ve konuşmaya devam etti.
"Ben en son biriyle konuşurken ve başbaşa kalırken ne zaman bu kadar utandığımı, en son ne zaman bu kadar her bir hareketimi elli bin kere tarttığımı hatırlamıyorum. Senin yanındayken elim kolum bağlanıyor sanki, sana layık olabilmek için kendimle savaşıyorum."
Eli arkasına gitti, lacivert kutuyu arıyordu.
"Bir yıldır, sırf okulumuz bitsin ve senin karşında cesaretimi toplayabileyim diye bekledim. Bu konuşmayı yapabilmek bir yılımı aldı. Şu an çok pişmanım, keşke bunu daha önce söyleseydim sana."
Kutuyu kaldırdı ve açtı, içindeki yüzük güneşte pırıl pırıl parlıyordu. Alyansın üzerindeki pi sembolü (π), eski bir anıyı hatırlatıyordu.
Oturma odasında otururken Megumi'nin yanına gelmesini iple çekiyordun. Canın sıkılıyordu, onu istiyordun. Ona kırgın olsan da bunu belli etmeyecektin, bugün bitene kadar hâlâ içinde bir umut vardı.
Büyük bir kutu ile yakınına geldi, bir elinde pakete sarılmış o kutu varken diğer elinde de bir pasta vardı.
"İyi ki doğdun, Y/N; iyi ki doğdun, Y/N..."
Fushiguro bu şarkıyı söylerken şaşkınlıktan elini ağzına götürmüş halde durdun.
Pastayı önüne getirdiğinde tebessüm etti ve sana sarıldı. "Mutlu yıllar, sevgilim..." diyerek kafasını boynuna gömdü ve seni boynundan öptü.
"İlk önce hediye," dedi. "Adeti bozmak istemem ama hediyeye vereceğin tepki benim için daha önemli..." dedi gülümseyerek.
Paketi açtığında içinden bir bilgisayar kutusu çıktı. Gözlerine inanamadın, geçen hafta bozulan bilgisayarının karşılığında sana bu son model bilgisayarı hediye ediyordu.
"Buna hiç gerek yoktu ki..." dedin kısık bir sesle. "Hayır," diyerek sertçe böldü seni, sitem eder gibiydi. "Bilgisayarın benim yüzünden bozuldu, bunun üzüntüsünü yaşayamazdım... Ek olarak, dosyalarını kurtardık. Sunumların ve öğrencilerinin vizeleri kaybolmadı yani... Aslında... Bu yüzden bu kadar uzun sürdü," dedi biraz buruklukla. "Hatamı ancak böyle telafi edebildim."
"Cidden, hiç gerek yoktu ki sevgilim... Çok teşekkür ederim," dedin minnetle. Sonra pastayı eline aldın ve büyük bir heyecanla üfledin.
"Dilek tuttun, değil mi?" dedi soru sorarcasına. "Tabii ki," diyerek yanıtladın onu otuz iki diş sırıtırken.
"Biliyorum, dilekler sorulmaz ama... Söyleyemez misin?" diye yalvardı sana.
"Dedim ki... Matematikle ifade etmem gerekirse... 'Pi sayısı kadar sonsuz olsun birlikteliğimiz.' Dileğim buydu."
O da tebessüm ederken, hızlıca onun dudağından öptün.
"Pi sayısı kadar sonsuz olsun birlikteliğimiz. Benimle sonsuzluğu paylaşır mısın?"
Gözlerin dolarken boğazın düğümlenmiş gibiydi, konuşamadın. Sadece hızlı hızlı başını sallamakla yetindin.
Parmağına yüzüğü taktı, seni ayağa kaldırdı ve kucağında döndürdü, kahkahalarınız ormanda yankılanıyordu.
3 notes · View notes
Text
Şişman Sevgilimle Çılgın Seks Fantazileri! (Taner 33 Y., Ankara)
Ankara'dan merhabalar. Ben Taner. 33 yaşında, 1.80 boyunda, 82 kiloda, esmer, atletik, yakışıklı biriyim. Üniversite mezunuyum ve ciddi bir sektörde çalışıyorum. Sosyal ilişkilerim kuvvetlidir. Birçok bayan arkadaşım olmuştur, fakat ben aşırı kilolu şişman bayanlardan hoşlanmaktayım. Bu arzumu gerçekleştirmek için internette vakit geçirirken bir bayanla tanıştım. Kendisi 42 yaşında, kocasından boşanmış, Ankara'da yalnız yaşayan bir kadındı. İnternet üzerinden sohbet etmeye başladık. Gayet hoşsohbet, güvenilir ve açıksözlü bir kadındı.
Zamanla iyice samimi olmuş ve daha derin konulardan bahsetmeye başlamıştık. Kendisine kilolu bayanlardan hoşlandığımı, ancak başka ilişkilerim olsa da böyle bir arkadaşımın olmadığını ve çok arzu ettiğimi anlattım. Henüz kameradan da, yüzyüze de görüşmemiştik. Her ilişkimde olduğu gibi hiç acelem yoktu, karşımdakine öncelikle güvenmek istiyordum. Kendisi de bana ilişki aradığını, fakat çocuk sahibi olduğunu, çevresinden gizli yaşaması ve güvenmesi gerektiğini belirtti. Onun da benim gibi çekinceleri vardı ve ona hak veriyordum. Zamanla sohbetlerimiz biraz daha cinsel konularda olmaya başlamıştı. Sekste isteklerimizden, arzularımızdan ve fantazilerimizden bahseder olmuştuk.
Ben, birçok insan istediği gibi fit vücutlu güzel kadınlar yerine, kilolu ve kusurları olan kişilerden hoşlandığımdan bahsediyordum ona. İnandırıcı olmayacağını biliyorum, fakat gerçekten böyle hissediyordum. İnce bir belin yerine, yumuşacık büyük bir beli, göbeği hayal ederdim. Dik göğüsler yerine sarkık büyük göğüsler beni cezbederdi. Pürüssüz vücutlara bakmaz, göbeğinde, kalçalarında ve bacaklarında selülitler bulunan kadınları arzulardım. Kusursuzluk değildi aradığım, kusurlar, yaşanmışlıklar istiyordum. Birbirinin aynı kadınlar yerine, şişman kadınları istiyordum. Onlarla birlikte olmak, nasıl arzulandıklarını onlara hissettirmek, kendilerini dünyanın en güzel kadını gibi görmelerini sağlamak istiyordum. Taparcasına arzuluyordum böyle bir teni, böyle bir vücudu. Kendini beğenmeyen, vücudunu beğenmeyen kadınlardı aradığım. Zayıf kadınların giydikleri sexy çamaşırların içine girmeyi isteyecek, çekinmeyecek ve utanmayacak bir kadın arıyordum. Jartiyer, külotlu çorap gibi sexy kıyafetler içinde bunlardan taşan vücudunu görmek istiyordum.
Ben isteklerimi anlatırken, onu görmemiş olduğum için sanırım inandırıcı geldi ve Ben öyleyim! dedi. Kalp atışlarımız hızlanmıştı ve ilk kez kameradan görüşmeye karar verdik. Kamerayı açtığımızda büyülenmiştim. Sonradan söylediğine göre 1.64 boyunda ve 85 kiloydu. Siyah saçları ve bembeyaz teni vardı. Gözlüklüydü. Çok insan için güzel sayılmayacak yüzü ve vücudu olmasına rağmen, benim için tam bir ilaheydi. İlk kamerayı açtığımızda üzerinde bir tişört vardı. Altını göremiyordum, ama tişörtünün üzerinden bile çok belli olan kocaman memelerini seçebiliyordum. Kollarını kaldırdığında neredeyse benim bacaklarımın kalınlığındaydı. Yanında olmak ve ona dokunmak için neler vermezdim ki. Kameradan birbirimizi görünce arkadaşlığımızı daha da ilerletmiş, samimileşmiştik. Seks fantazilerimizi birbirimizin üzerinde anlatmaya başlamıştık. Bu konuşmalardan sonra yarağım o kadar sertleşiyordu ki, arzularım en üst seviyede olyordu. Beni en çok çıldırtan lafı ise, çok ıslandığı oldu. Amının normalden fazla ıslandığından şikayet etmiş, rahatsız olduğunu söylemişti. Ama ben o ıslaklığı emmek, yalamak, içmek istiyordum, her bir damlasını ziyan etmeden. Dakikalarca.
Bir süre daha internet üzerinden görüştükten sonra reelde görüşmeye karar verdik. Kendisi beni evine davet etti. Ankara'da Batıkent'te oturuyordu. Sözleştiğimiz gün, yanıma 2 şişe kırmızı şarap alarak, evinin yolunu tuttum. Heyecandan ölecek gibiydim, sanki Lisede aşkıyla buluşacak ergen bir genç gibi hissediyordum kendimi. Kapıyı çaldım ve benim ilahem kapıyı açtı. Gerçekten muhteşemdi. Kameradan gördüğümden daha kiloluydu. Üzerinde dizlerinde bir etek ve blüz vardı, ayakları çıplaktı. İçeriye geçtik. Biraz sohbet ettik. Şaraplarımızı yudumlarken birbirimize ısınmıştık. Yanına oturdum ve yüzünü yüzüme çevirip gözlerinin içine bakarak dudaklarından öpmeye başladım. Zaten çıldırmak üzereydim. Dudaklarını doya doya öptükten sonra boynundan kulak memelerinden öpmeye başladım. Aynı anda elimi kıyafetinin üzerinden göğüslerinde gezdirmeye başladım. O kadar büyüktü ki memeleri, tam istediğim gibiydi.
Daha fazla dayanamayıp, o koltukta otururken ben onun ayaklarının dibine diz çoktüm ve ayaklarına yavaşça masaj yapmaya başladım. Yıllardır arzuladığım vücudu, ayak uçlarından başlayarak her noktasını öpmek yalamak, acele etmeden saatlerce doyurmak, doymak istiyordum. Ayaklarını elime aldım ve ayaklarına masaja devam ettim. Kalın ayakbilekleri vardı. Ayak başparmağını ağzıma alarak emmeye başladım. Tüm ayağını yalıyordum, emiyordum. Heyecanlandığını, zevk aldığını hissedebiliyordum. Ayaklarını emerken eteği açılıyordu. Bacaklarının içini görebiliyor, ama amını göremiyordum. Kalın bacakları birbirine yapışmış, kasıkları da amını görmemi engelliyordu. Ayaklarını yaladıktan sonra ayağa kalktım, şaraplarımızdan biraz daha yudumlamaya başladık...
Slow bir şarkı çalmaya başlamıştı. Dans etmek isteyip istemediğini sordum, kabul etti. Ayağa kaldırdım ve dans etmeye başladık. Ben 1.80 o 1.64 boyundaydı, sarıldım ve dans etmeye başladık. Yarağım o kadar sertleşmişti ki, onun şişman göbeğine değiyordu ve çıldırıyordum. Belinden kavramaya çalışıyordum, ama kollarım yetmiyordu. Ayakta hem öpüşüyor, hemde benim yarak onun yumuşak muhteşem göbeğine baskı yaparken dans ediyordum. Sırtında ve sütyeninin altında, görmek için dayanamadığım yumuşaklık vardı, kat kat olmuştu, sütyeninin askısından kurtulan yerler fışkırmış gibiydi, delirdim. Ve öylece öpüşerek, dans ederek yatak odasına doğru gittik. Onu yatağa yatırdım. Öylece bana bakarken soyunmaya başladım ve sadece Boxerımla kaldım. Yarağım Boxerımdan fırlayacak gibiydi...
Yüzüstü yatmasını söyledim. Ve yavaş yavaş ayaklarından başlayarak öpmeye başladım. Dizlerinin arkasını yalıyor, eteğinin üzerinden kalçalarını, poposunu okşuyordum. Selülitli bacaklarını ve kalçalarını görmek için sabırsızlanıyordum. Öperek yukarıya doğru çıkıp bacaklarını okşadım. Kalçaları açılmıştı. Eteğini beline kadar sıyırdım, kocaman selülitli muhteşem kalçalarını okşamaya başladım. Masaj yapıyor, zaman zaman kalçalarını yalıyor, öpüyordum. Yüzünü döndürmeden üzerindekini çıkardım, sadece sütyen ve külotuyla kalmıştı. Beyaz bir takım giymişti, külodu oldukça büyüktü. Ben de Boxerımı çıkarıp çıplak kalmıştım. Kalçalarının üzerine oturdum. Yarağım onun müthiş kalçalarına değiyor, sıcaklığı yumuşaklığı beni çıldırtıyordu. Aynı anda eğilip sütyeninin arkasını çözdüm. Sırtını belini yalayarak yukarıya doğru çıktım. Ensesini öpüyor yalıyordum. Müthişti.
Yüzünü dönmesinin zamanı gelmişti. Yüzünü döndü ve beni daha da çıldırttı, sütyeni de çıkarmış, sadece küloduyla kalmıştı. Sırtüstü yatıyor olmasına rağmen memeleri ve göbeği kocamandı. Dayanamıyordum, o büyük göğüslerini öpmeye, yalamaya başladım. Göbeğini okşuyordum. Yumuşacık göbek deliğine dilimi sokuyordum. Bir elimle de aşağılara inip, amını okşuyordum. Amı okadar etli ve büyüktü ki. Söylediği gibi çok fazla ıslanmıştı. Külodu daha önce hiç görmediğim kadar sırılsıklamdı. Ben onun külodunu çıkarmadan önce amını külodunun üzerinden iyice okşamak, külodunu daha da ıslatmak, amının kokusunu küloduna geçirmek istiyordum. Kollarını geriye doğru uzattım ve o kalın kollarını öpmeye başladım. Koltuk altı hafif kıllıydı, sanırım 3-5 gün önce traş etmişti, birazda terlemiş ve ıslanmıştı. Ama kadınımın ter kokusu bile benim için bir Afrodizyak'tı, koltuk altını bile yaladım. Hoşuma gidiyordu tadı ve kokusu. Amının yakını, bacak içleri ve koltuk altı kilolarından dolayı hafif kararmıştı, bu görüntü beni iyice tahrik ediyordu...
Yavaşça sırılsıklam olan külodunu çıkarmaya başladım. Sessizce yüzüme bakıyordu. Çıkardığım külodu alıp yüzüme, burnuma yaklaştırdım, kokladım külodunu, amının değdiği yerleri yaladım. Amının tadına ve kokusuna ilk önce külodundan bakmak istiyordum. Gözlerim onun gözlerinde, müthiş tahrik olduğunu görebiliyordum. Bu kadar arzulanmak, hayal edilmek, istenmek hoşuna gidiyordu sanırım. Külodunu iyice yaladım. Ama artık amının tadına bakmak istiyordum. Eğildim, göbeği biraz amının üzerine düşüyordu, az kıllı ve kocamandı. Bacaklarını ayırdım ve kafamı bacaklarının arasına soktum. Amı müthiş kokuyordu. Am dudakları çok etliydi, tüm avcumu dolduruyordu. Amının içini yalamak istiyordum. Amının dış dudaklarını elimle ayırıp, en iç, en sulu noktalarını yalamaya başladım. Sırılsıklamdı amı. O kadar sulu ve ıslaktı ki, içiyordum sanki, müthiş tadı ve kokusuyla susuzluğumu gideriyordum...
Dakikalarca bu pozisyonda kaldım. Onun inlemelerini duymak, zevk aldığını görmek beni daha da kamçılıyordu. Kölesi olmak istiyordum, ne isterse, ne arzularsa, aklında ne varsa, en ayıp, en pis, en çılgın fantezileri yaşatmak istiyordum ona. Fazla dayanamadı ve ağzıma boşalmaya başladı. Hepsini yuttum içtim amının suyunu, ama susuzluğum dinmedi, dilimi vücudunun her noktasına değdirmek, yalamak istiyordum. Sonra ben uzandım, onun tuvalete oturur gibi yüzüme oturmasını istedim. Amını yalayarak devam ettim. Yüzüm amıyla kaplanmıştı...
Daha sonra kalktım ve o yatakta köpek pozisyonuna geçti. Kalçalarını okşamaya başladım. Amını ve göt deliğini okşuyordum. Elleriyle kalçasının yanaklarını ayırmasını istedim, yaptı. O büyük kalçalarında götünün deliği küçücük görünüyordu. Göt deliğine dilimi yaklaştırıp yalamaya başladım. Dilimi o küçük noktadan içeriye sokabildiğim kadar sokuyordum, çıldırmıştı. Dilimle sikiyordum göt deliğinden. Dakikalarca göt deliğini yalarken, o da amını parmaklıyor, klitorisini okşuyordu. Ve bu şekilde de boşaldı. Ve ben yine yaladım, amının suyunu içtim. Sesi, çığlıkları çok hoştu. Artık içine girmem için yalvarıyordu. Bense ona daha çok zevk vermek, ne yaşamak isterse gerçekleştirmek istiyordum. Kendi zevklerim onun zevk almasından çok daha önemsizdi. O zevk aldıkça, inledikçe, ben de zevk alıyordum...
Sırtüstü yattı ve yarağımı eliyle okşayıp etli amına yaklaştırdı. Amına girmeye başladım. Amının içi alev gibi yanıyor, yarağımı kavrıyordu. Tamamen içinde gidip geldikçe, yüzüne bakıyor, inlemesinden, bağırmasından ben daha da coşuyordum. Onun boşalmaları devam ederken, 10 dakika sonra ben de boşalacaktım. Sarsılarak, bağırarak, şişman sevgilimin sıcacık amının içine patladım. Çok zevk almıştım, ama asla bitmesini istemiyordum...
Kalkıp şarap içmeye devam ettik. Sohbet ediyorduk. Onun kölesi olduğumu, ne isterse yaşatmak istediğimi söylüyordum. Daha sonra banyoda küvette, hatta klozette bile, gün yüzüne çıkmamış fantazilerle devam ettik. En tabu seks fantazilerimizi bile yaptık...
[Taner]
40 notes · View notes