Tumgik
#akademik bok
orendast · 3 months
Text
Berabat bi' insanım. Ne akademik ne sosyal bi' başarıya sahibim. Hiçbir yeteneğim, herhangi bir özelliğim yok. Aileme yük olmaktan başka hiçbir bok yaptığım yok.
"Benden bir bok olmaz" diye şaka yapardım önceleri. Yaş aldıkça bunun gerçekliğiyle yüzleşiyorum. Bi' şaka değilde, beni tanımlayan bir cümle olduğunu, acı ama gerçek olduğunu öğreniyorum.
Nefes almamayı diliyorum çoğu zaman. Zaten hiç yaşamamış olan ruhumun silinip gitmesini istiyorum bu diyardan. Bu kadar başarısızlığı, bu denli beceriksizliği kaldıramıyor artık bünyem. Ben, en çok kendime tahammül edemiyorum artık. Kendi sesimi duymak, yüzümü görmek midemi bulandırıyor. En çok kendimden nefret ediyorum ben.
11 notes · View notes
kafkaslordu · 1 month
Text
Lisedeki arkadaşlarım hepsi bir yerlere gelmiş ben bok gibi ortada kaldım hepsi neredeyse işini kurmuş ya nişanlı yada evlenmiş akademik kariyer yapmışlar ben ise kocaman bir harabeye dönmüşüm ağlamak istiyorum...
12 notes · View notes
nefesalzombi · 2 months
Text
Selam aile içi ilişkilerim düzeliyor gibi görünüyor umarım güzel bir yaz olur çünkü koca bir kış hiç kimseyi adam akıllı görmediğimi fark ettim iki ablam ünide babam şehir dışında çalışıyor ben tüm gün kütüphanede ya da dışarıdayım abimde ya dışarıda ya da işte sonuç olarak evde 9 kişi var olsa bile aslında 3 kişi var o da dedem babannem ve küçük kardesim aysema. Aysemanın okul çıkış saatiyle annemin iş çıkış saati denk geliyor arada akşam 6 pff cidden tam bir karmaşa. Yinede iyiyiz iyii!! Maşallah diyimde nazar değmesinn zaten çok yakın hissetmesem bile benim adıma bi şeyler yaptıklarında çok iyi ve özel hissediyorum kendimi, biraz duygusala bağlayıp dram kasabilirim çünkü daha reglın 2. günü. Öyle bi yazasım geldi sizden ne haberrr nasıl gidiyor ailenizle arkadaslarınızla akademik olarak iş hayatı olarak hayat düzeniniz olarak sosyal hayat olarak genel olarak nasılsınız?? Ben 10 üzerinden 7 veriyorum :) iyileşiyor gibi hissediyorum ve hayır bok gibiyim cevabı kabul edilemez ve evet biraz olumlama yapınca polyanna olmuyorsunuz. Günümüz çok ama çok ama çok güzel geçsinn sizi seveni üzmeyin düzene uymak zorunda değilsiniz!! hem ne demiş Ursula k.; "Haksızlık kuralları yaratır, cesaret ise onları yıkar." cesaretli olunn byee!!
12 notes · View notes
eskibirhirka · 9 months
Text
Çalkala hadi adamım...
Anam çok uzun zaman olmuş be yazmayalı. Neyse ki ot gibi bir hayatım var da değişen bi bok olmadı. En son yazımdan bugüne hala aynıyım. Maymundan evrilen atalarımız beni görse "buna mı evrildik la biz şimdi?" diyip evrilmekten vazgeçerler.
O kadar otum ki bir çiçek bile açmadım sayın ahali. Aksine tam soluyordum ki "başlarım lan böyle işe!" diyip solmaktan vazgeçtim. Güzel bir depresyona girdim önce. Üstüme gübreler yağdı. Bir parça psikiyatr biraz antidepresan. Dedim olmaz böyle bıraktım kendi kendime hem terapiyi hem antidepresanı. (Tabi siz evde denemeyin.) Yaptığım şey büyük bir cahillikten başka bir şey değil aslında ama sinirim bozuldu. Aslında psikiyatriye gitmeye karar verdiğimde çok kötü bir durumdaydım. Depersonalizasyonum şaha kalkmış, sosyofobikliğim içimi çürütmüş, depresyonum cesede dönüştürmüştü. Ne ev işi ne yemek, hiç bir şey yok. 10 kilo falan verdim. Annem halime acıyordu. Batu'nun huzuru kalmamıştı. O yüzden gideyim dedim. Psikiyatri'ye ilk gidişim olmadığı için bana neler olduğunun farkında birisi olarak gittim azıcık akademik dille tüm anamnezimi (hasta geçmişi) anlattım. Fazla mı akademik konuştum nedir, "kitab-i bilgilerle gelmişsin." dedi doktor. Batuşu çağırdı görüşmeye bu da "bence Pınar'ın bir şeyi yok tembellikten hep." demez mi? Ulan dedim öyleyse başlarım böyle işe. Benim kafamı dinlemeye ihtiyacım var. Evden bir çıktım çıkış o çıkış. Anam leyleği havada mı gördüm nedir? Önce Elazığ, sonra Samsun ardından Marmaris tekrar Samsun oradan Artvin bir daha Samsun derken sonunda evime döndüm. Çoh da iyi geldi ha! Tabii bu süreçte aslında hep antidepresan kullanıyordum daha yeni kendi kendime bırakma evresine geçtim. Muhtemelen ilaç vücudumda etki göstermeye başladığı için de iyi gelmiş olabilir. Bilemiyorum. Bırakınca göreceğiz bakalım ebesininkini!!!!
Ben Samsun'u Karadeniz sanıyordum meğerse Karadeniz Samsun'dan sonra başlıyormuş. Artvin Kemalpaşa'da arkadaşım var ona ziyarete gittim. "İşte!" dedim "Karadeniz böyle olmalı." Her yer yeşil yahu. Gözlerim bayram etti. Nereye gitsem çıldırıyordum. "Oha burası çok güzel", "Lan burası da çok güzel.", "Anam avradım olsun burası da harika." demekten kendimi alıkoyamadım her gittiğim yerde. Ha bu arada Karadeniz fıkralarında anlatılanlar hiç bir şeymiş. Adamların kendisi komple fıkra. Biz tam Kurban Bayramı zamanı Artvin'deydik. Kemalpaşa da Artvin'in Gürcistan ile arasındaki sınır ilçe. Sarp sınır kapısına 5km falan. Bu kadar sınıra yakınken bir de Batum'a geçelim diye düşündük. Trafik falan olur diye de kendi arabamızla değil de taksiyle gidelim dedik. Bindik taksiye "sınır kapısına" diyince adamın suratı düştü direkt ama el mahkum devam etti yola. Anam bir trafik var görmeniz lazım. Tüm Türkiye Batum'a gidiyor sanki. Maksimum 10 dakikada gideceğimiz yolu 1 saatten fazla sürede gittik. Şoför de Karadeniz şivesiyle konuşup durdu yol boyunca. Bir ara trafikte giderken arkada başka bir taksi ufak bi kaza yaptı. Meğer bizim şoförle aynı durağın taksisiymiş. Adam bir anda indi taksiden. Gitti baktı kazaya sonra uzaktan Batu'ya "sen kullan" diye işaret yaptı. Anam benim Batu'm Batum yolunda bindiğimiz taksinin şoförlüğünü yapmaya başladı. Biz bayağı ilerledik adam arkada kaldı. Tünele girdik çıktık falan bir baktık adam geldi bu sefer de diyor ki "Ben bir sigara iççem sen devam et ben yetişirim sana." Batu da devam etti. Neyse tüm uğraşlardan sonra sınıra zor bela geldik. Arkadaşımın eşi sınırda jandarma. Önce onun yanına uğradık o da demez mi "girişler şu an çok kalabalık. Sıraya girseniz 2 saate anca geçersiniz kapıdan. Dönüşte de bir o kadar beklersiniz, bence girmeyin." Batu ve ben... Sıra beklemek öyle mi? Hah! Mümkünatı yok bacım! Biz döneriz geri. Eskişehir'e kadar gidip sıra var diye Balmumu müzesine girmemiş insanlarız biz. Batum'a mı gircez? Ben kendi memleketimi gezerim anam kalsın. Öyle de yaptık sınırdan geri dönüp Artvin'de gezmediğimiz yerleri gezdik, mutlu mesut döndük evimize.
Samsun'a dönüş yolunda Sümela'ya gitmeye karar verdik. Daha doğrusu ben Batu'ya ısrar kıyamet kabul ettirdim. Bizim araba da 1.2 motor. Balataları daha yeni yakmışız. Sümela yolu yokuştur araba zorlanır diye Batu istemedi. Hele ki orada da trafik varsa balatalar bir kere daha yanar diye endişelenmeye başladı. Ben çok ısrar edince gönülsüzce kabul etti. Tüm bunları düşünerek erkenden yola çıkmaya karar verdik böylece trafiğe falan yakalanmadan Sümela'yı gezip Samsun'a dönecektik. Planladığımız gibi de oldu. Trafiğe yakalanmadan Manastır'ı gezdik döndük. Dönüş yoluna girdiğimizde Sümela'ya girişte 3km falan trafik oluşmuştu. Batu manyağı bir anda sinirlenmeye başladı. "Görüyorsun işte ben sana dedim trafik olur. Ya biz de bu trafiğe yakalansaydık. Arabanın balataları yanardı kalırdık burada." Dedim ki "Canım o karşının trafiği biz ne alaka? Zaten o yüzden erkenden geldik. Yakalanmadık işte." Bizimki de hala ısrar ediyor "Yakalanabilirdik" diye. - Ama yakalanmadık-, - ama Yakalanabilirdik - mevzusundan bir kavga etmeye başlamışız... Evlere şenlik! Lan karşının trafiği bizi gerdi resmen. Herif manyağa bağladı. Sinirden ağlamaya başladım da o an sonra çok dalgasını geçtim ama. Arkadaş ortamında bire bin katarak anlatıp ortalık mezesi yaptım. Oğluuummm benimle uğraşmaya çalışma! Üzerim!
Bunlar da Artvin ve Sümela'dan çektiğim fotoğraflar. Batum'a girip ayfon alaydım daha iyi çekerdim.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Bu arada Sümela'da su 20 TL, limonata 98 TL, kola 50 TL. Alın şimdi bu bilgiyle naparsanız yapın.
Tumblr media
11 notes · View notes
flirt-with-pain · 11 months
Text
ya bi kiz guruhu var surekli 'diger kizlar asiri ozeniyorlar, cok susleniyorlar, model gibi giyiniyorlar biz cok rahatimiza duskunuz esofmanla gidiyoruz her yere' diolar. benim de comfort zoneum kombinime cok ozenmek belki. belki bu beni hayatta tutuyor🤡 belki intihara asiri meyilliyim, hayatim bok gibi, akademik basarim yok, belki kimse beni sevmiyor, sosyal hayatim sifira indi, belki ailevi probl
8 notes · View notes
gecesayesinizz · 5 months
Text
Herşey bok yolunda ilerliyordur ama sen hem sınavlara köpek gibi çalışmalısındır, akademik hayatını yoluna sokmalısındır, temizlik yapmalısındır, sorumluluklarını yerine getirmelisindir, ailene hiçbirşey olmamış gibi davranmalısındır, yemek yapmalısındır, ve en önemlisi, gülümsemelisindir.
4 notes · View notes
bembeyzam · 5 months
Text
Geçen yıl beni başarısızlığa sürükleyen insanlardan kurtulduktan sonra gelen akademik başarının verdiği gururu yaşıyorum. Onlar hâlâ aynı bok ve bu bana aşırı zevk veriyor.
6 notes · View notes
acid-gramma · 2 years
Note
Aminakoyim dehbli olmak bok gibi olmalı zaten allahuteala tarafından atanmış üstün bi zekanız yoksa akademik kariyer konusunda direkt eleniyorsunuz gibi oluyor
sahsen tanidigim bildigim neredeyse en zeki akilli ve akademik olarak alaninda basarili insanlarin (celal sengor mesela) dehb gibi bi ortak ozellikleri oluyor. sanirim kullanmayi ve bununla yasamayi bilmekle alakali. rezil de edebilir vezir de
8 notes · View notes
mutlupennywise · 2 years
Text
işyeri desen ayrı dert aşk yok meşk yok akademik hayat bok ben napim ağa napim ya aileyi söylemiyorum bile offff
2 notes · View notes
bahainorge · 3 months
Text
Viktig bok for å takle religiøst hat og vold
«Det er en bok som beriker, inspirerer og også utfordrer oss. Den byr på en fornyet mulighet til å bedre globalt takle spørsmål rundt religiøst hat og vold».
Det sa Nederlands ambassadør Bahia Tahzib-Lie under lanseringen av boka «Religion, Hateful Expression and Violence» på et møte i FNs hovedkvarter i New York i desember med Norge som sponsor og som ble åpnet av den norske diplomaten Monica Furnes.  
Tahzib-Lie mente boka «virkelig er betimelig ettersom vi globalt er vitne til en økning i religiøse hatytringer, vold og diskriminering, både online og offline, som fordyper sosiale fraksjoner. og økende splittelse og polarisering. Krisen i Midtøsten og økningen av antisemittisme og islamofobi rundt om i verden er et av de siste eksemplene. Jeg håper derfor virkelig at boken vil bli bredt spredt, referert til og brukt».
Morten Bergsmo har delt redaktøransvar for boka med briten Kishan Manocha. Bergsmo har arbeidet for internasjonale domstoler i Haag i 12 år, vært akademiker i Kina, USA og Europa og leder tankesmien Centre for International Law Research and Policy (CILRAP), med base i Firenze i Italia.
«Hvis religiøse ledere ikke klarer å forhindre eller redusere hatefulle ytringer i deres trossamfunns navn, forråder de ikke bare tilliten som fromme, fornuftige troende har gitt dem, men de svekker evnen til normene og idealene som læren deres fremmer for å ha en gunstig samfunnsmessig innvirkning. De risikerer å gjøre narr av den åndelige praksis i kjernen av deres tro, verktøyene som tilbys de troende for å forbedre seg selv», skriver Morten Bergsmo i kapittel 1 av boka.
Lanseringsmøtet i FNs hovedkvarter ble filmet og kan ses her. Innleggene inkluderer bidrag fra ICCs sjefsanklager Karim A.A. Khan KC, FNs spesialrapportør Nazila Ghanea (professor ved Oxford-universitetet) og Bani Dugal (som leder Bahá’í International Community’s kontor i New York). Sitater fra møtet finner du her.
Antalogien er på 1146 sider fordelt på 30 kapitler og er skrevet av 40 ledende eksperter, inkludert Bani Dugal og Nazila Ghanea. I tillegg til detaljerte case-studier og analyser av normative rammer og motivasjoner bak hatytringer i religionens navn, inneholder antologien mer enn 230 sider om tiltak som religiøse ledere kan bruke for å redusere hatefulle ytringer som stammer fra deres trossamfunn.
Utgivelsen online som gjør den gratis tilgjengelig for alle interesserte, ble spesielt ønsket velkomment på møtet.
Presentasjonen av nordmannen Bergsmo på CILRAPs hjemmeside fremholder at hans publikasjoner «argumenterer for at verdien eller interessen ‘menneskehetens enhet’ bør anerkjennes tydeligere også i internasjonal strafferett; at internasjonale domstoler og organisasjoner ikke kan oppfylle mandatet med mindre deres ledere respekterer integritetsstandarden; at kvasi-hegemonisk praksis innen internasjonal rettspleie bør erstattes av mer genuint globale tilnærminger; og at religiøse ledere bør bruke et bredere spekter av mer effektive tiltak for å forhindre eller redusere hatytringer fra egne medlemmer eller i navnet til deres trossamfunn».
0 notes
olumcagrisi · 8 months
Text
Kendime Söylevler -2
Tek günlük işler, birkaç haftalık ilişkiler, anında kaybolan paralar, her gün değişen zevkler, her gün bambaşka bir şekilde uyanmak ne garip bir adam oldun sen. Ne kadar günlük ne kadar değişken bir adam oldun. Hatırlasana her gün aynı saatte aynı çizgi diziyi izlemek için uyandığın günleri. Günlük yaşam kafanı dağıtıyor evet ama artık onu toplamak zorundasın biliyorsun. Kaç tane iyi kalpli insanı ezip geçtin farkında bile değilsin ama ben senin zihninin en karanlık köşesi olarak onların ve onlara yaptıklarının hiçbirini unutmadım. Biliyorum çok kötüsün ve kendini başta türlü iyi hissedemiyorsun ama artık 20 yaşındasın ve kaybecek zaman falan kalmadı. Yetmedi mi son 6 yılını bu ruh haliyle geçirmen? Doymadın mı mutsuzluğa depresyona zihinsel sorunlara? Bu bitmek bilmeyen derdin kaynağı ne nereden geliyor bu ucu olmayan keder? Hepsinden öte neden düzeltemiyorsun bunu? Bunlar gelip geçecek artık akademik hayatına odaklanmak zorundasın daha da bok etmeden. Saçma sapan birinin peşine takılıp yarısını hiç ettin zaten hiç değilse geri kalan harabeyi topla. Merak etme her şey geçecek ve çok başarılı olacaksın. Sadece artık geçmişi unut çocuk değilsin büyüdün, bu sorumluluğu kavra ve önüne bak emin ol her şey daha kolay olacak ikimiz için de. Artık eskisi gibi kötü hissettiğinde okuldan kaçamazsın, iyi hissetmek zorundasın. Dışarıdaki herkesin aslında seninle aynı olduğunu, herkesin geçmişi özlediğini, aslında kimsenin iyi hissetmediğini ve sadece varoluşsal olarak sahip olduğumuz hayatta kalma güdüsüyle yapmacık gülümsemeler takındığını anlayınca bu çok daha kolay olacak. Hepsinin zamanı gelecek şimdilik sadece büyüdüğünü sindirmeye bak.
0 notes
ankaferd · 1 year
Text
Bazen cidden düşünüyorum neden akademi olsun diye. Saygınlık. Tek açıklaması bu olmalı. Artık öyle bir durumdayız ki her şeyi çözmüşüz gibi geliyor. Ama hiçbir şeyi çözemediğimizi de farkındayım. Bunu yazarken bile, bir yanım diyor ki ama ile cümleye başladın, ama ile cümleye başlanmaz! Edebiyat hocaların fark edecek diyorum. Sonra bu yazdıklarıma bakıyorum, felsefeciler herhalde baştan direkt es geçerler herhalde, "he üslup kötü" "a hiç akademik yazı dili yok" vs vs. Bir sürü şeyi bir sürü insan diyebilir. Ve malesef ki bu hayatta da öyle. Ulan üniversitelerde hata yapmaktan korkar oluyorsun. Öyle bir aşağılama var ki. Sıfır hata ve yüzde yüz monotonluk, yüzde yüz aynılaştırma süreci. Herkes cidden aynı seylere gülüyor, aynı şeylerden etkileniyor aynı şeyleri sevmiyor. Sıfır ya. Sıfır. Kendimi gerçekleştirmem için teşvik sıfır. İcraatte bulunduğumda bunu önemli gören sıfır. Tam tersi geriye çekme, salak bir rekabet duygusu. Sidik yarıştıran akademisyenler. Üslup üslup üslup. Ne üslupmuş bu. Bu üslup fetişiniz yüzünden çok güzel bir üslup ile bok yiyin gibisinden bir cümle edeceğim a ne güzel ifade etmiş bak tüm kurallara uygun diye düşüneceksiniz. Ne söylediğim o kadar umurunuzda değil ki o kadar nasıl a takılı kalmışsınız ki bu yüzden hep suçlayıcısınız. Biz de işte bu yüzden sırf yerinde sayıcıyız. Evet öyle sürekli yerimizdeyiz. Neden? O kadar diyorsunuz ki yanlışını düzelt böyle ifade edilmez diye, hep aynı noktada kalıyoruz. Şu anı hep geriden takip ediyoruz. Şu ana göremeyince de gelecek hiçbir zaman gelmiyor bizim için. Bu yüzden gençler hicbir zaman gelecekte değil ve bu yüzden aşırı korkuyorlar gelecekten. Çünkü sizin yüzünüzden sizin geçmiş manyakliginiz yüzünden geleceğe dair hiçbir fikrimiz de yok. Bu yüzden deli dehşet korkup "e kanka bu gece ne içiyoruz, sabahlar olmasın yok yok yarınlar olmasın" hayat tarzını benimsiyoruz.
0 notes
karanfilsin · 2 years
Text
her şey bok gibi ama akademik olarak ilerleme katettiğim için geri kalan her şeye gözümü kapatıyorum 🥲
1 note · View note
Text
Yeşilyurt Belediyesi Yaz Spor Okulları Tamamlandı, Sertifikalar Dağıtıldı
Tumblr media
Yeşilyurt Belediyesinin gençlerin yaz tatillerini en verimli şekilde geçirmelerini sağlamak, sportif yeteneklerini gün yüzüne çıkarmak ve toplumsal iletişimlerini geliştirmek amacıyla düzenlediği Yaz Spor Okullarındaki 13 farklı branştaki eğitimlere katılan 4.000 sporcuya düzenlenen törenle sertifikaları dağıtıldı. Yeşilyurt Belediyesi Gençlik ve Spor Hizmetleri Müdürlüğü tarafından organizasyonu yapılıp, İl ve İlçe Gençlik ve Spor Müdürlükleri, Yeşilyurt İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ile Yeşilyurt Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünün katkı sunduğu Yaz Spor Okullarında; futbol, yüzme, basketbol, voleybol, masa tenisi, tekvando, karete, cimnastik, kick-boks, curlıng, kort tenisi, badminton ve vushu branşlarında eğitimler verildi. Yakınca Spor Salonunda düzenlenen Yaz Spor Okulları kapanış ve sertifika takdim törenine; Yeşilyurt Belediye Başkanı Mehmet Çınar, Yeşilyurt Gençlik ve Spor İlçe Müdürü Mehmet Özgül, Yeşilyurt Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Nogay, Numan Özcan, Cavit Aslan, Yeşil Spor Kompleksi Genel Müdürü Nusret Aslan, Yeşilyurt Belediyesi Gençlik ve Spor Hizmetleri Müdürü İbrahim Bingül, antrenörler, sporcular ve aileleri katıldı. Yaz Spor Okullarına katılan bütün sporcuları tebrik eden Yeşilyurt Belediye Başkanı Mehmet Çınar, 13 farklı branşta 23 merkezde gerçekleşen kurslara 4.000 öğrencinin katılmasının önemli bir başarı olduğunu söyledi. Yaz Spor Okullarının Yeşilyurt’u spor kenti yapma hedeflerine büyük bir katkı sunduğuna dikkat çeken Yeşilyurt Belediye Başkanı Mehmet Çınar, sportif hizmetlerdeki başarı çıtasını her geçen gün yükselttiklerini ifade ederken, gelecekte ülkemizi ulusal ve ulusal arası şampiyonalarda temsil ederek Milli Takım forması giymeyi hayal eden gençlere Yaz Spor Okullarıyla güzel bir imkân sunduklarını söyledi. Gençlerin sosyal, kültürel ve sportif yönden gelişim süreçlerine katkı sunacak etkinliklere aralıksız devam ettiklerini söyleyen Başkan Çınar, “ Yeşilyurt Belediyesi olarak spora, gençlere ve doğal olarak ta geleceğimize yatırım yapmaya çok büyük önem veriyoruz. Hepimizin göz bebeği olan çocuklarımızın ve gençlerimizin doğru, güzel ve sağlıklı bir hayat yaşamalarının yanı sıra vatana ve millete yararlı bireyler olarak yetişmeleri için sosyal, kültürel ve sportif hizmetlerimizi sürekli geliştirip, ilerletiyoruz. Çocuklarımızın yaz tatillerini en verimli şekilde geçirmelerini sağlamak, sportif yeteneklerini gün yüzüne çıkarmak ve toplumsal iletişimlerini geliştirmek amacıyla düzenlediğimiz yaz spor okullarımızı bugün itibariyle tamamlanmış bulunmaktayız. 13 farklı branşta 23 ayrı merkezde dört bin sporcumuzun katılımıyla düzenlediğimiz ve oldukça verimli geçen Yaz Spor Okullarımızda geleceğin Milli Takım sporcularını yetiştirdik. Buradan yetişen sporcularımızın hayalini kurdukları noktalara ulaşmaları içinde desteklerimiz devam edecektir. Biz geleceğimiz olan çocuklarımızın her alanda başarılı olmasını, her alanda kendilerini ifade edebilmelerini arzu ediyoruz. Bu manada spor çok önemlidir. Çocuklarımızın sporda başarılı olması, sporda kendilerini ifade edebilmeleri aslında akademik anlamda da onların başarısını arttıran birer unsur olarak ön plana çıkmaktadır. Hem kişisel gelişimleri, hem vücut gelişimleri, hem psikolojik gelişimleri hem de akademik gelişimleri açısından çocuklarımızın spor yapmasının çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Çocuklarını spora teşvik ederek kurslarımıza gönderen ailelerimize teşekkür ediyorum.Çocuklarımız ve gençlerimiz yapılan eğitimlerde bir yandan eğlenirken diğer taraftan öğrenerek faydalı bir tatil dönemi yaşadılar. Okulların açılmasına az bir zaman kala kurslarımıza katılan çocuklarımızı her yönden eğitmeye, onların sağlıklı ve dinamik bir hayat yaşamalarına katkı sunmaya çalıştık. Hizmete sunduğumuz yeni spor tesislerimizi de düzenlenen eğitim çalışmalarımızla daha aktif ve ilgi duyulan noktalar haline dönüştürdük. Bugünde burada hakikaten çok güzel bir manzara var, velilerimiz, antrenörlerimiz ve sporcularımızla birlikte Yeşilyurt’un sportif alt yapısının ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiş oluyoruz.” diye konuştu. Gençlere ve spora yaptıkları dev yatırımları Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan aldıkları başarı plâketi ile taçlandırdıklarını hatırlatan Başkan Çınar, “12 ay boyunca devam eden bu tür spor kurslarımız sayesinde inşallah Yeşilyurt’u spor kenti yapmak ile Milli Takımlara sporcu gönderme hedeflerimize mutlaka kavuşacağız. ‘365 Gün Spor 365 Gün Dinamik Hayat’ anlayışıyla hareket ederek sportif hizmetlerimizin sayısını artırmaktayız. Gençlik ve Spor İl ve İlçe Müdürlüklerimizle işbirliği halinde düzenlediğimiz 40 farklı branşta ki kurslarımıza katılan 52 bine yakın vatandaşımıza güzel şartlarda spor yapma imkanı sunuyoruz. 40 farklı branşın 23 branşı ve 25 bin sporcusu da Yeşilyurt Belediyespor çatısı altında yer almaktadır. Çocuklarımıza ve gençlerimiz ne kadar aktivite alanı açarsak, onları geleceğe ne kadar iyi hazırlarsak, onları farklı branşlarda eğitip uzmanlaşmalarını sağlarsak, onların kendilerine olan güvenlerini ne kadar artırırsak kendimizi en o denli başarılı sayarız. 3,5 yılı geride bıraktığımız görev dönemimizde hayata geçirdiğimiz spor yatırımları, açtığımız kurslar ve gençlere yönelik etkinliklerimizle bu alanda örnek alınan bir hizmet yapısını ön plana çıkardık. Sosyal yönü güçlü, hayata umutla bakan, sağlıklı bir zihne ve bünyeye sahip bir gençlik içinde ilçemizin dört bir tarafını spor sahalarıyla donatıp, gençlerimizin hayallerine ve hedeflerine ulaşmalarına destek veriyoruz. Okullar açıldıktan sonra kurslarımıza ara vermeyeceğiz. 17 Eylül itibariyle kış dönemi spor kurslarımızı başlatacağız. Çocuklarımız bir yandan derslerine çalışırken diğer taraftan spor kurslarına devam ederek kendilerini en iyi şekilde geleceğe hazırlamış olacaklar. Gençlik ve Spor yılı olarak ilan ettiğimiz 2021 yılındaki sportif yatırımlarımızı Cumhurbaşkanımızdan aldığımız ödülle taçlandırmıştık. Gençlerimizle, çocuklarımızla, antrenörlerimizle ve velilerimizle el ele vererek bu başarımızı daha kalıcı hale getirmeye ve daha nice ödüller almaya devam edeceğiz. Her başarının altında çalışmak vardır, bizler çok çalışıyoruz, emek veriyoruz, uğraşıyoruz ve karşılığını işte bu güzel tabloyla alıyoruz. Yaz Spor Okullarının düzenlenmesinde büyük emek sarf eden başta Gençlik ve Spor Hizmetleri Müdürlüğümüze ve değerli personelleri olmak üzere Gençlik ve Spor İl ve İlçe Müdürlüklerimize, İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerimize, İlçe Halk Eğitim Merkezimize, antrenörlerimize, sporcularımıza ve aile mensuplarına teşekkürlerimi sunuyorum.” diye konuştu. Yeşilyurt Belediye Başkanı Mehmet Çınar’ın konuşmasından sonra Yaz Spor Okulları kapsamında düzenlenen turnuvalarda dereceye giren antrenörler ve sporculara kupa ve sertifikaları takdim edildi.   Read the full article
0 notes
lilithsscream · 2 years
Note
Geçmiş olsun kuzum inşallah çok güzel geçer sınavın sarıldım sana iyi hisset
Teşekkür ederim inşallah her şey bok gibi bari akademik başarım olsun kendlfmdkd
1 note · View note
siktirboktanbihikaye · 9 months
Text
Olm kitap okuyamıyom. Akademik okuyunca başım ağrıyo, roman okuyunca boşa okuyomuşum gibi geliyo falan. Gece dışarda değilsem evde kitap okumak en büyük vakit geçirme kaynağım. Ne bok yicem
1 note · View note