Tumgik
#ayçiçekleri
resimlerin-dili · 2 years
Photo
Tumblr media
1K notes · View notes
yurekbali · 9 months
Text
Tumblr media
“Bizi fotoğraflara geçirin!” diyor da başka bir şey demiyor şu ayçiçekleri. 🌻
18 notes · View notes
sedthegogh · 2 years
Text
.
1 note · View note
koalaakizz · 3 months
Text
Ayçiçekleri yüzünü hep güneşe dönerler, oysaki isimlerindeki ayı bile yok sayarlar. Bazen hayat böyledir. Bize aitmiş gibi görünenlerle aslında hiçbir bağımız yoktur.
21 notes · View notes
kimsegibi · 19 days
Text
Sen, sen ve daha çok sen… İyi ki sen. Her şeyim, her zerrem sen işte. Öylesine seviyorum ki bazen kendimden sakınacak kadar, o kadar çok seviyorum ki kelimelerim tükeniyor. Anlatamıyorum, söyleyecek tek söz bulamıyorum. Seni yazmak o kadar zor ki sevdiğim, aklım almıyor. Uçsuz bucaksız aşkım yetersiz sanki. Benim için değerli birisi bana bir şarkı önermişti; "Van Gogh'un Ayçiçekleri". Bu şarkıda da geçtiği gibi "Hayatımı mahvedebilecek bir yüze sahipsin". Öylesine doğru ki. İnsanlar Aşk'ın olmadığını söylüyorlar. Saçmalık. Koca bir saçmalık sevdiğim. Aşk yoksa eğer, benim bu hissettiklerim de ne? Sana bir kere bile dokunmadan, kokunu duyamadan, sana olan bu bağlılığımı, bağımlılığımı nasıl açıklayacaklar? Zıt kutuplar birbirini çeker mi sevdiğim? Biz çok farklıyız, zıtız. Ama aslında o kadar aynıyız ki… Seni ne çok, ne de az seviyorum. Bu kelimeler basit kalıyor, sana olan sevgime hakaret sayıyorum. Seviyorum işte sevdiğim. Her bir zerrem ile seviyorum. Gözlerine bakarken söylemek dileği ile… Meysa°
7 notes · View notes
petrichor-h · 2 years
Text
vâr olduğun günün sabahı, tüm ayçiçekleri sana yönelmiş.*
141 notes · View notes
cansincanimsin · 4 months
Text
az önce var olmayan evim için trendyol'da koleksiyon hazırladım ve evde olmasını istediğim bütün eşyaları seçtim. . koltuk takımından tuvalet kağıtlığına kadar enn ince ayrıntıya kadar düşündüm. ee fiyat performans yapmadan olmazz. sonra gözümü kapatıp eşyaları eve yerleştirdim, bu burda olmadı diyip yerini değiştirdim sdfghjklş evi bir hafta içinde istediğim şekilde hazır edince bir sabah yeni aldığım sepetli bisikletimle yaklaşık 45dk süren bi seyahat yaptım. bulduğum küçük samimi seramik kursuna gittim, kayıt oluşturdum, insanlarla tanıştım kurs günlerini öğrendim ve tekrar görüşmek üzere ordan ayrıldım. kulağımdaki kulaklıkta en sevdiğim şarkı eşliğinde merkeze gidip gezdim biraz. bir kafe buldum sonra. vitrindekiler çok ilgimi çekti. bisikletimi dükkanın önündeki direğe zincirledim ve içeri girdim. tatlılar çok güzel görünüyordu. magnolya ve çay istedim tatlı inanılmaz güzeldi ve fiyatı da uygundu. garsonlarla samimi bir sohbet ettik ve içimden 'burası benim mekanım olacak:)' dedim. tekrar bisikletimle gezmeye başladım. saat geç olmaya başladığı için eve dönüş yoluna gireyim artık dedim ve bir çiçekçinin önünden geçtim. o kadar güzel çiçekler vardı ki... papatyalar, ayçiçekleri, laleler, begonyalar... küçük bir buket yaptırıp yaşlı teyzeye çok teşekkür ettim, buketteki kokuyu içime çektikten sonra sepetime koydum. yine kulaklığımı taktım ve eve doğru yol almaya başladım. sahil yolundan eve gitmek istediğim için biraz uzattım yolu. kafelerin önünden geçerken içeriyi görmeye çalıştım ancak o benden önce davranıp 'ne o, bana mı baktın:)' dediği sırada irkildim ama bu tatlı bir irkilmeydi. ayaküstü biraz sohbet ettik ona buketimden birkaç çiçek verdim. sabah kahvaltı yapmak için sözleştik birbirimizi sevdiğimizi söyledik ve huzurla sarıldık. eve geldim sonra. bisiklet sürmekten bitap düşmüş halde evin önünde bisikletten indim. garaja koydum bisikletimi. buketimi aldım eve doğru ilerledim. kapıyı açtığım sırada ayaklarıma kedim dolandı ve mırlamaya başladı. belli ki gün boyu özlemişti beni. bende onu tabii. önce pijamalarımı giydim sonra buketteki çiçekleri yeni aldığım vazoma özenle yerleştirdim. güzel bir akşam yemeği hazırladıktan sonra en sevdiğim dizinin yeni sezonunun çıktığını hatırladım ve keyifle koltuğuma çöktüm. televizyonu açtım kedim de ayaklarımın dibinde yemeğimden istedi. onu yaş mamayla kandırdım, karnını doyurunca bana salça olmaktan vazgeçti ve kucağıma yatıp uyumaya başladı. keyifle yemeğimi yedim, dizimi izledim. kedime baktım ve içimden 'işte huzur, ,işte hayat bu ya...' diye geçirdim. kedim ayaklanınca bende bulaşıkları toparladım. evdeki ışıkları loşlaştırdım. pikabıma rahatlatıcı müziklerin olduğu bir plak taktım ve yeni başladığım kitabı okumaya devam ettim. kedim kucak gördü mü dayanamaz hemen gelip atladı kucağıma:) birkaç saat bu şekilde kitap okuduktan sonra artık yatmaya karar verdim. yatağıma girdiğimde o kadar huzurluydum ki. eşyalarını benim seçtiğim ve benim yerleştirdiğim evimde, yatağımda, kedimle, samimi insanların olduğu, herkesin birbirini tanıdığı küçük sahil kasabasında yaşadığım için o kadar huzurluydum ki. işte bunları düşündüm gözlerim kapalıyken. bu hayata ne zaman ulaşırım acaba...
4 notes · View notes
mrsgoddesla · 12 days
Text
Ben bir bisikletle tüm hayallerime gidebilirim.
Çimli yollar, ayçiçekleri ve gün batımı, hepsi umudum olur.
3 notes · View notes
rauhnachte · 10 months
Text
sevgili ayçiçekleri diye söze giricem sandım son anda kurtardım
10 notes · View notes
Text
On martı on bir marta bağlayan gece saat iki buçuk üç suları etrafta hiç bir ses duymuyorum kulağımda canlanan tek ses var o da hoş şeyler söylemiyor bugün başım dönüyor ciddi bir şekilde başım dönüyor bayılacak gibi hissediyorum. Dünyadan soyutlanmış gibiyim sahi züm zaten ne zamandır böyle değil misin? Nesin ki sen artık. Ağlayan iki damla göz yaşından ibaret değil misin? Fazlan var mı bu saatten sonra fazlası olanlar hep eksilmedi mi zamanla. Nesin ki sen? Ait olabilir misin ki artık bir yere? Bir kalbe? Bir isme? Bir eve? Kimdin? Kimi bitirdin? Nesin? Neyi bitirdin? Farkındayım tüm olanların ve bu farkındalıkla başbaşa kaldım yine sevmiyorum bunu beni kendimle başbaşa bırakmayın demiştim. Ben eksiden de Böyleydim ki bu sadece kısa süreli Bi iyileşmeydi biliyordum zaten. İnsan insana ilaç olurdu. Oldu da. Hangi ilaç ömür boyu içilir? Hangi hasta ilaçsız yaşayabilir? Sorular sorular sorular... Bu saatten sorna hep sorular. Kendime sorduğum sorular, gaybına sorduğum sorular. Sarılmadan beklenilen duraklar. Avuç içleri öpülmeyen eller. Beraber oturulmayan banklar. Beraber izlenmeyen göletler. Beraber oturulmayan kaldırımlar, sokak taşları ve merdivenler. Bir daha hiç kavuşmayacek tenler. Silinmeyen göz yaşları. Tutulmayan eller. Sarılmayan bedenler. Bizi özleyecek sokaklar. bizi özleyecek duraklar. Bizi özleyecek kediler. Bizi özleyecek yeryüzü. Bizi özleyecek gökyüzü. Bilinmezlik. Hayatın bundan sonrası sadece bu. Sen varsın. Evet sen. Ama nerede? Kiminle? Nasıl? Artık neleri seversin? Neleri terkettin? Neler geldi başına? Neler gitti senden? Şimdi sana söylediklerim bak hep karşı duvara çarpıp bana sekiyor. Bak bunu ıskalamadım işte. Hayatı hep ıskaladım ama. Benim işte. Kurcalamayın fazla. Ben de kurcalayamam. Altında kalırım. Görmezden gelin. Benim bana yaptığım gibi. Zaten sizde görmezden gelirdiniz beni. Ben hayatı hep ıskalarım. Hayallerim gibi. Çok şey kurmuşum zamanında. Çok acıtıyor işte onlar şimdi bu zamanda. Nerden nereye getirdi bak dünya. Üç yanlış Bi doğruyu da götürdü sonunda. Bir ev hayali kurmuştum. Mint yeşili dolapları vardı. Ahşap mobilyaları. Kocaman bir duvar dolusu kitaplığı. Bol güneş alırdı. Ev hep çiçek kokardı. Senin aldığın ayçiçekleri hep salondaki köşe de olurdu. En sevdiğimiz olan köşe. Biz vardık. İki kişi. Ve kedimiz. Hayat zor değildi. Sen vardın çünkü. Biz vardık. Durağandı bu yüzden. Sen işe giderdin saatler geçerdi gelirdin. Ben seni beklerdim saatler geçerdi yine beklerdim. Ama bu hayal hep kavuşmayla biterdi. Güzeldi. Üç gibi. Güzeldi. Güzeldir. Süregelen Bi güzelliktir. Sen yine gittin ama seneryo farklı. Evin Terası boş kaldı. Benim için gittin. Ben beceremediğim için. Yükü sen aldın. Ağlamışsın da bu sefer. Ben seni yine bekledim. Saatler geçti. Günler geçti. O günler ay oldu. Aylar yıllar oldu. Ben hep bekledim. Hayattır işte. Her şey sarpasarabilir. İhtimaldir. İhtimaller güzel şeylerdir. Ama yalnızca trmavay duraklarında güzeldir. Çünkü Belki sen başkasını sevdin. Belki ben başkasını sevdim. Belki sen bunu hiç bilmedin. Belki ben bunu hiç bilmedim. Belki bir kaç zaman sonra birimiz öldü ve diğerimiz bunu hiç bilemedi. 'Vasiyetimdir. Dalgınlığına gelmek istiyorum. Ve kaybolmak o dalgınlıkta.' sana yazdığım ilk mektup değil son mektup da değil sana da değil en çok kendime. Kendimi anlamdıramadığım kendime.
2 notes · View notes
resimlerin-dili · 8 months
Text
Tumblr media
145 notes · View notes
izahtanvareste · 6 months
Text
Ellerinde ayçiçekleri açıyor.
Hep başladığım yerden kaybediyorum kendimi.
Belirsizlikler dünyasına açmışım gözlerimi yeni yaşım kefen beyazında.
Doğdun dediğin gün ölüyorum.
Avuçlarından akıyor sözcükler.
Toprağa düştükçe filizleniyor umutlarım, bekliyorum çiçek versin bana bakan gözlerin.
Yaşlar akıyor gözümden Hisar'ın sularına karışıyor ölçülerim
Toprağı toprağa, denizi denizle ölçsem ne olur?
Aşkını aşkımla ölçemedikten sonra
Sen Şairlerin Kadını! Ben şiirlerin yenicisi
Bir İstanbul sabahında üstümde ince ceket, ayağımda bilindik kösele, en unutulmuş yalnız adamdan daha yalnızım.
Yürüdüğüm yollar varmıyor ya sana
Kaçıyorum kalbinin kalabalığından
Anlatacak ne çok şey var
Sol yanım darmadağın..
Işıklarını yakmış oturmuşsun kalbine, bekliyorsun kim sever
Çok şiirden değil, yalnızlıktan öldü Cansever.
2 notes · View notes
bulutlara-hayran · 6 months
Text
Tumblr media
Ben, hâlâ günbatımlarının peşinde koştuğum yaşlarımdayım, tıpkı güneşi takip eden ayçiçekleri gibi 💛💛
3 notes · View notes
doriangray1789 · 1 year
Text
Her zaman ki gibi konuyu kendi üslubumca anlatacaktım.Farklı bir şey yapalım.Konuyu şematik anlatmak istiyorum.Sorunuz olursa,detaylı cevap veririm. Başlayalım 14 Ekim günü Just Stop Oil adlı gruba üye iki kişi Van Gogh’un Ayçiçekleri tablosuna konserve atarak eylem yaptı.
Tumblr media
Eylemin ana teması; Petrol ve gaz üretimine son verilmesi gerektiğini savunmaları. Fakat eylem süresi boyunca herhangi bir devlet, şirket, kurum ismi verilmedi. Öznesi ve faili belirtilmeyen bir eylem yapılmış oldu. Aslında ilk eylemleri değildi. Fakat cam çerçeve ile korunan ve çorba konservesi fırlattıkları tablo Van Gogh’a ait olunca, protestoları dünya gündemine oturdu. Ufak bir araştırma yaptığımda anladım ki Just Stop Oil bir grubun Britanya ayağı. Batılı birçok ülkede farklı isimlerle eylemlerine devam ediyorlar. Yani anlayacağınız neredeyse küresel diyebileceğimiz bir organizasyonun bir ayağını görmüş olduk bu eylemle.
Tumblr media Tumblr media
Just Stop Oil grubunu Climate Emergency Fund (İklim Krizi Fonu) finanse ediyor. Climate Emergency Fund (İklim Krizi Fonu) ‘’enerji dönüşümü’’ konusu üzerinde hızla harekete geçilmesi gerektiğini savunuyor.
Tumblr media
Climate Emergency Fund (İklim Krizi Fonu) kurucusu kim? Aileen Getty. Aileen Getty kim? ABD’nin en zengin hanedanlarından Getty hanedanının varislerinden biri. Getty hanedanı servetlerini neye borçlu? 1942’de kurdukları Getty Oil petrol şirketine. Climate Emergency Fund sadece Just Stop Oil’i değil, başka çevreci gruplara da fon desteği veriyor. Extinction Rebellion gibi. Petrol devi bir ailenin varisi neden temiz enerji davasına bu kadar finans desteği sağlar?
Tumblr media
İklim Krizi fonu'nun wep sitesinde bazı faaliyetler özetlenmiş. Bu faaliyetlere baktığımızda 2019 senesinden sonra 91 örgüte fon desteği verilmiş. 1 milyondan fazla eylemci ile çalışmışlar. 10 milyon insan ile iletişime geçilmiş. 22.000 eylemciye eğitim verilmiş. Medya organlarına 10.000 den fazla özgün içerik üretilmiş. 7 milyon dolar hibe edilmiş. Ve bu rakamları 2022 senesine paralel olacak şekilde artmış olarak hayal edin! İklim Krizi Fonu bağışçılarına baktığımızda Adam McKay’i de görmek mümkün. Kendisi Don’t Look Up filminin senaristi. İklim Krizi Fonu'na en çok destek verenlerden bir diğeri Equation Campaign’in kurucuları.
Tumblr media
Equation Campaign’in kurucuları ve Aileen Getty’nin ortak özellikleri, Rockefeller’lere mensup olmaları! 1870’te Standart Oil şirketi kuruldu. Kurucu kişi John D. Rockefeller. Equation Campaign’in kurucuları ise Rebecca Rockefeller Lambert ve kuzeni Peter Gill Case. Burada sorulması gereken bir soru var. Bu pek hayırsever zenginler, neden bu küresel eylem guruplarına böylesine devasa fonlar ayırıyor? Oldukça basit anlatmaya çalışayım; McKinsey isminde bir yönetim danışmanlığı şirketi var.( bu şirketin adını yakın zamanda “Türkiye’yi denetlemesi” içşn tutulan şirket olduğunu duymuşsunuz dur bkz:Bakan damat dönemi )
Bu şirketin kuruluşu ve kurucuları için ayrıca bir bilgisel yazılır. Şirket 2050 senesine dair bir rapor hazırladı. 2050'de sıfır karbon hedefine ulaşabilmenin koşullarını tespit etti. İlgili rapora göre bu hedefe ulaşabilmek için devletlerin, şirketlerin ve kişilerin
enerji ve arazi kullanım sistemlerini değiştirmeleri gerekiyor. Bu değişimin hem rejimsel hem de ekonomik bir takım gereklilikleri var. Ekonomik gerekliliklerinden biri; toplam küresel harcamanın her yıl 3,5 trilyon dolar arması gerek!
15 notes · View notes
efruzkyev · 11 months
Text
“ Ayçiçeklerinin hepsinin güneşi takip etmediğini öğrenmiştim ve bu bilgiye bayılmıştım. Genç ayçiçekleri gün boyunca güneşi takip ederlerken yaşlı ayçiçekleri yönleri doğuya doğru olacak halde beklerler. Yönleri daima doğana ve yeniden başlayanadır.
Güneşin peşinde yeterince koştuktan sonra durup doğuda dinlenen ayçiçekleri bize ne söyler…”
5 notes · View notes
melodininrengi3 · 2 years
Text
Ayçiçekleri kadar yanlış anlaşılmıştık ismimiz ayçiçeğiydi ama güneşe aşıktık…✨
3 notes · View notes