"Kakülleri ve iri gözleriyle sevimli mi sevimli bir acem kızıdır kendisi, sesi ise su gibi akar içinize."
"bizim ev uzakta uzakta, sabır dağlarının ardında altın ovalar’ın boş çöllerin ardında, suyun öbür tarafında yorgun dalgaların sedir ormanlarının ardında, uykudaki bir rüyada mavi okyanusun ardında, armut bahçelerinin, üzüm bağlarının öbür tarafında arı kovanlarının arkasında bulutların ötesinde özlemimizin, ıslak caddelerin ve yagmurun ve denizin ardında, evimizde hikayeler var."
Güler Yücel, Çocuk Eğitimi kitabında “Çocuğun çalışmasının doğasını bilmek gereklidir. Çocuk çalıştığında yaptığı işin ötesinde bir amaç gütmez. Çalışmasının bütün amacı, çalışmanın kendisidir. Bir alıştırmayı tekrar ede ede çalışmalarını sona erdirdiği zaman, eriştiği sonuç ‘dış etkenler’den bağımsızdır. Çocuğun kişisel tepkilerini incelediğimizde, görürüz ki işe son vermesi yorulduğu için değildir. Çünkü çocuk, elindeki işi bıraktığında tazelenmiş, yenilenmiş ve enerjiyle dolu haldedir.” diyor.
Ne kadar güzel anlatmış değil mi?
Güzellik sonrası gerçekler denilen o kara bulutların içerisinde buluyoruz kendimizi…
Nedir bu kara bulutlar diye soran olabilir; toplum baskısı, gelecek kaygısı, makineleştirilmeye çalışılan hayatlar ve dahası…
Şimdi size sorsam, elinizdeki işi bitirdiğinizde aynı hissiyat kaçımızda oluyor? Ya hiç, ya %1…
Gerçeklerin acıdan ibaret olmasına bir türlü tahammül edemedim. Yazıda da geçtiği üzere, dış etkenden ziyade yolun başındaki kendimizi etken olarak görmememiz de gelecek kaygısına yol açabiliyor.
İyi bir çocuk yetiştirmek için iyi bir eğitim şart mı? Gerçekten bilmiyorum. Uzmanı ile görüşülmesi gereken bir konu! Ben şunu biliyorum; bir çocuk doğayı sevmeli, taraf olacaksa tarafı burası olmalı. Kim aşılayacak bunu, biz! Ne kadar başarılı olacağız? Bunu da “bekleyip göreceğiz” dedikleri “zaman” belirleyecek…
Dünyadan uzaklaştığımız bir an var bulutların da ötesinde...
Bir insan bu kadar derin bakabilir mi ? Çok yara almıştık her ikimizde büyük bir meydan savaşı gibiydi çok kayıp yoktu belki ama büyük kayıplar vermiştik yarası yarama denkti .. o kadar tanıdıktı ki yüzünü ezbere biliyordum... yeni bir savaşa hazır değilim dercesine bakıyordu savaşmadığımızı anlaması biraz sürdü... O kadar Haklıydı ki ortalık kan gölüne dönmüştü
Derin bir nefes aldım ben adına sabır dedim o delilik .. başladım meydanı toplamaya bakma benim içinde zordu .. Bir ileri iki geri derken indirdi süngüsünü o da başladı kendi meydanını toplamaya etraf açıldıkça görüntü netlesti , sesimiz yükseldi birbirinizi duymaya görmeye anlamaya beraber gülmeye başladık..
Kim bilir belki bulutların üstünde o kimsenin bilmediği sadece ikimizin bildiği yeni bir kraliyet kurarız ?? Bunun için neler mümkün?
Şahsen ben, birine sarıldığım zaman tüm sorunlarımı bir kenara bırakırım. Birkaç saniyeliğine bile olsa, kendimi bulutların üzerindeymiş gibi hissederim. Daha da ötesinde, başkalarının sıcaklığını hissetmek de oldukça güzel.
Bir köşeye çekiliyosun, belki de bir durar dibine... Sonra uzun uzun bakıyosun gökyüzüne. Bulutların ötesinde bir ışık görmek istercesine bakıyosun ancak ne kadar bakarsan bak, hep aynı kasveti görüyosun. Nefret saklandığı yerden çıkıyor, kuşatıyor seni. Özlemini çektiğin her şeye duyduğun büyük, yakıcı bir nefretten bahsediyorum. Bir süre sonra kabullenip asla güzel şeylere sahip olamayacağını anlayarak hayattan beklentilerim düşüyor. Geriye kalan tek şey ise dayanma gücü veren yaşanmışlıklara olan nefretin oluyo. Sahip olduklarımız ve asla sahip olamayacağımız şeylere duyduğumuz nefretti bize kalan.
Bir zamanlar Afrika’da kayıp bir kenti aramakta olan arkeologlar, yanlarındaki yükleri katırlar ve yerli hamalların yardımıyla taşıyarak uzun bir yolculuğa çıkmışlar. Kafile çetin doğa koşullarında balta girmemiş ormanların içinde ilerleyerek günlerce yolculuğuna devam etmiş. Fakat bir gün yerli hamallar aniden durmuşlar. Yüklerini yere indirip oturmuşlar, derin bir suskunluk içinde öylece oturup beklemeye başlamışlar. Ulaşmak istedikleri yere bir an önce varmak isteyen arkeologlar, bu duruma bir türlü anlam veremeyip yerli dilinden anlayan rehbere geciktiklerini söylemişler. Zaman kaybettiklerini, bir an önce yola devam etmeleri gerektiğini anlatarak yerlilerin neden durduklarını öğrenmek istemişler. Rehber, kararlı bir suskunluk içinde oturmuş bekleyen yerlilerle birkaç cümle konuştuktan sonra, durumu onların ağzından şu şekilde ifade etmeye çalışmış:
“Çok hızlı gidiyoruz. Ruhlarımız geride kalıyor.”
Yaşamın rastlantıya bağlı olduğunu gözlerim yaşarmadan düşünmem mümkün değil. Çünkü aynı sözcülerle olmasa da, bunu bana sen öğrettin.
Sen meraklı kadın. Gözü yolda kalan kadın. Ya da sözü zenginleştirmek için: "Gözleri yolda kalan kadın."
Hür Yumer, Ahdım Var s.10 "Mesed"
Fotoğraf: Michelangelo Antonioni & Wim Wenders’in 1996 ortak yapımı, “Par-delà les nuages” (Bulutların Ötesinde) filminden, (Irène Jacob & Vincent Pérez).
Bir köşeye çekiliyorsun, belki de bir duvar dibine...
Sonra uzun uzun bakıyorsun gökyüzüne. bulutların ötesinde bir ışık görmek istercesine bakıyorsun ancak ne kadar bakarsan bak , hep aynı kasveti görüyorsun.
Bir köşeye çekiliyorsun, belki bir duvar dibine.. sonra uzun uzun bakıyorsun gökyüzüne. Bulutların ötesinde bir ışık görmek istercesine bakıyorsun ancak ne kadar bakarsan bak, hep aynı kasveti görüyorsun.
Bir köşeye çekiliyorsun, belki de bir duvar dibine... Sonra uzun uzun bakıyorsun gökyüzüne. Bulutların ötesinde bir ışık görmek istercesine bakıyorsun ancak ne kadar bakarsan bak, hep aynı kasveti görüyorsun
Gökyüzüne ne olmuş? Aurora! 2015’te yakalanan bu aurora, hızlıca ortaya çıkması ve çok parlak olmasıyla İzlandalıların dikkatini çekmiş. Aurora bir güneş fırtınasından, yüksek enerjili parçacıkların Güneş’ten dışarı fışkırması ve birkaç gün sonra da Dünya’nın koruyucu manyetosferindeki bir çatlaktan içeri girmesinden kaynaklanmış. Spiral bir yapı görülebilse de yaratıcı insanlar, karmaşık ışıltıyı gökyüzünde ortaya çıkan herhangi bir şekle benzetebilirler. Görüntünün ön planında Ölfusá Nehri var. Işıklarsa Selfoss Şehri’ndeki köprüyü aydınlatıyor. Alçak bulutların hemen ötesinde neredeyse dolun haldeki Ay var. Güneş’in hareketliliği ve muhtemelen sonuçta Dünya’da görülen Auroralar, Güneş bir minimumdan, 11 yıllık döngüsündeki sessiz bir periyoddan çıkarken yavaşça artıyorlar.
Görsel & Telif: Davide Necchi
Yazarlar & Editörler: Robert Nemiroff (MTU) & Jerry Bonnell (UMCP) NASA yetkilisi: Phillip Newman Özel haklara tabidir. NASA Web Gizlilik Politikası ve Önemli Bildirimler Bir ASD at NASA / GSFC & Michigan Tech. U. hizmetidir.
İzlanda Üzerinde bir Spiral Aurora yazısı ilk olarak Uzaydan Haberler sayfasında göründü.