Ne bilirim ki ben, yaşamak nedir. Sürekli ucundan tutmaya çalıştığın ama elinden kaçıp giden, uçarı kaçarı yaramaz bi çocuk mu bu hayat. Ya da ninelerin torunlarını uyutmak için anlattıkları gerçek olmayan bir masal mı?
Yaşamak nedir bilmiyorum ben. Bir uçtan bir uca gerilmiş ipin üstünde cambazlık yaparak yürümek çabası benim hayatım...
Bazen düşünüyorum da hayat sanki ilişkilerle dolu bir sahne ve içerisinde yer alan eş, dost, arkadaş, akraba ve diğerleri ise bu oyunun bir parçası. Oyun ise senin zihninde başlıyor ve senin hayatında yer alan her bir kişi almış olduğu rolü dahilinde oyunun akışını belirliyor. Neticesinde insanız ve birden çok duyguya sahip varlıklarız. Mesela bazen aşkın verdiği coşkuyla dans ederken bazen de dengeyi kurmaya çalıştığımız bir ip üstünde cambazlık yapıyoruz. Aşk dediğimiz bu duygu bazen bizi doruklara çıkarıp bazen de derin uçurumlara sürükleyebiliyor. İşte o zaman dengeyi sağlamak bir sanat hâline geliyor. Kendi iç dünyamızdaki karmaşayı anlamlandırmak için çabalarken bir yandan da dışarıda ilişkilerimizi dengelemeye çalışıyoruz. Arkadaşlık ve dostluklar da bana kalırsa hayatın en güzel renklerinden biri. Samimiyet, güven ve bağlılık gibi duyguları dengelemeye çalışırken bazen hayatın kesişim noktalarında dengede durmak için bazen oldukça zor kararlar almak gerekiyor.
Yapılması gereken bir işi yapmamak için kırk takla atan insanlar, mevcut çalışma hayatını bırakıp sirk gösterisine katılsa attıkları taklalar cambazlık alanında değerlendirilir hiç olmazsa.
birini değil birini sevmeyi seviyorum. sevginin dünyayı biraz olsun güzelleştirdiğine dair hala saf bi inancım var. kim olursa olsun birini sevdiğimde kırılmaya ramak kalmış fay hattı gibi ince bi ipte cambazlık yapıyorum. onların heyecanı, benim şovum. kendimi bu kadar sevebilseydim ölümsüzdüm. -oysa savaşmaktan ve sevişmekten bihaber bi çocuk kadar iyimserim sadece-.
Sanki her şey yolundaymış gibi sanki hiçbir şey olmamış gibi sanki hiç sensiz kalmamışım gibi güneş doğuyor, ay batıyor her gün sıcak ekmek çıkarıyor karşı ki fırın mektepte dersler devam ediyor tuhaf işmiş doğrusu ayrılık dedikleri şey. Kan revan içindeyiz ikimiz de ama kimse ölmüyor nefes alıyoruz ama kimse yaşamıyor cambazlık yapmak gibi bir şey bu sensizlik için kan ağlasa da yüzün gülüyor..
Sanki her şey yolundaymış gibi.. Sanki hiçbir şey olmamış gibi, sanki sensiz kalmamışım gibi.. Güneş doğuyo, ay batıyo, her gün sıcak ekmek çıkarıyo karşıki fırın, mektepte dersler devam ediyo. Tuhaf işmiş doğrusu ayrılık dedikleri. Kan revan içindeyiz ikimizde ama kimse ölmüyo. Nefes alıyoruz ama kimse yaşamıyo. Cambazlık yapmak gibi bi şey bu sensizlik. İçin kan ağlasa da yüzün gülüyo.
Bir Sezen şarkısı, uzun yol, uzun bir turne, zaman az mekan çok delicesine kayıplar verilen bir yolculuk.
Merhaba dünya, rota karışık, Sakarya'dan İzmit"e, Balıkesir'den İzmir'e. Şimdi ise Çanakkale'den İstanbul'a. Hım şey diyebiliriz "Merhaba ege, Marmara, kalbime dokunursunuz bir ara."
Güçsüz sandığım bedenim düşündüğümden çok daha ötedeymiş. Kollarım lipozdan ibaret değilmiş.
Yaklaşık 7 saat sürecek olan bı yolculuğumda sık sık yazmak istiyorum. Dertleşecek, anlatacak çok şey var.
Üzerimde Çeşme denizinden kalan Deniz tuzu, saçlarım ıslak, klima açıp hasta olmak istermişcesine bu sıcakta üşüdüğüm içi hayatımdan daha boktan hale gelmiş kiralık bir araba. Bir de Sezen Aksu tabi. Yanımda da turneci bı genç.
Yolculuk huzur, güven ve tecrübedir. Yola çıktığın insanı daha iyi tanırsın. Hep öyle derler. Yolda bulduğunu yola çıktıklarınla değişme de derler. Derler de derler yahu! Kimse de yolun aminakoyim dememiş.
"Yolun amına koyayım, bendeniz iki üst satırda bahsi geçen turneci genç. Ege çizgisinden ayrılmadan İstanbul'a gidiyoruz, hayatım hep bundan ibaretti zaten, hep çizgilerde yürüdüm. Cambazlık güzeldir fakat, kalbine biri dokunuyorsa hayat ölümden beter olur."
Tilki yine kürkçü dükkanında, yolculuk bitti, yol yorgunluğu denen o şey var ya ,
Türk Pop Müziği’nin başarılı ismi Deniz Seki, “Cambaz” isimli yeni şarkısını Poll Production etiketiyle müzikseverlerin beğenisine sundu. Söz ve müziği Selahattin Sarıkaya’ya ait olan şarkının düzenlemesi Murat Yeter imzasını taşıyor.
Gazapizm “Yine Edemedik Dans” Diyor!
“Cambaz”ın video klibi Serdar Seki’nin yönetmenliğinde Cahide Palazzo’da çekildi.
Deniz Seki'den Yeni Single “Cambaz”
Deniz Seki – Cambaz
Başın darda kalınca
Koşuyorsun bana sen
Söyle canım söyle bana
Yedek parça mıyım ben
Sen cambazsın ben cambaz
Aşkta cambazlık olmaz
Bilmez misin bir telde
İki cambaz oynamaz
Darılmak yok sözüme
Gülme artık yüzüme
Duyduklarım doğruysa
Hiç görünme gözüme
Sen cambazsın ben cambaz
Aşkta cambazlık olmaz
Bilmez misin bir telde
İki cambaz oynamaz
Söz – Müzik: Selahattin Sarıkaya
Read the full article
zor oldu bu. öyle değişken ki her şey, ne için sorduğunuzu da bilememem cabası. üniversitem yüzünden sevmediğim çok an, ama onun sayesinde de sevdiğim çok an var. karışık. isteyerek mi yazdım evet, siyaseti sanatlaştırdığım anı çok seviyorum. televizyonda görüp, haber sitelerinde tık tıkladığınız insanlar değil benim sevdiğim. büyük insanların bahsi, masalsı anlatılar. maverdî, farabî, hobbes, nizamülmülk, tonyukuk, aristo, ibn haldun ve dahası.. küçükken, babam masal anlatırken prensese, prense değil de hükümdâra dikkat kesilirdim. yönetmek, incecik bir ipte cambazlık. çok iyi kıvıranlar, sahtekârlar, dolandırıcalar, adil olanlar ve hükümdâr peygamberlerimiz var. öyle ki, yüz binlerce yıl sonra hâlâ anılanlar var. bilmiyorum, ya san’ata vakfolacaktım ya tarihe ya da insanlara. hepsini birden seçtim sanırım.
Bazen hayat bizlere birçok kapı sunar .. İçerisinde ne olduğunu bilmediğimiz dostluklar , sevdalar , lezzetler , kayıplar , fırsatlar ve nicesi. Seçtiğimiz her kapının bir hikayesi vardır .. Kapansa da bir tecrübesi vardır bir rengi bir dokusu.. Hırçınla kapattığımız kapılar bazen kulpsuz kalır bir daha açılmayarak kapanır . Bazısına rüzgar çarpar göremeyiz bile . Bazısı hep açık kalır asla kapanmaz .. Uzunca bir yol ve birçok sayısız kapı birçok hayat .. Cambazlık yapıp yürüdüğümüz bu hayat meşgalisinde birçok kapımız olacak . Ama ne olursa olsun asla pişmanlık duymayın kapılarınızdan . Edindiğiniz tecrübelerden , yaşanılan acılardan, hüzünlerden , mutluluklardan.. Çaresizlik duyduğunuz anlar olacak anahtarını kaybettiğiniz kapılarınız .. Bir hayat nasıl bir kapıyla bağdaştırılabiliyorsa zor sanmayın o hayatı .. Umut dolu açılan kapılarınıza..
Dün Cemal'le Bostancı'da buluşup alışverişimizi yapıp tek molayla araziye vardık.Bu sefer çok çocukluyuz. Gün, yerleşmeye çalışarak, yemek hazırlayarak, az yürüyüşler yaparak geçti. Akşam komşuda yemeğe gittik her yemek politikasına uygun mantı yendi, çocuklar yamaçtan aşağı sürekli oyuncaklarını, toplarını kaydırmaca, atma oyunları oynadılar ve Ekin her birini gitti geri getirdi, onlarca kez. Gün içinde yanan sobalar küllerinden harlandırıldı ve yatıldı. Hem Çak evi hem kulübe dolu.
Bugün gün Eskavatörle başladı. ÇAKev etrafı peyzaj çalışması uzundur gündemde, ama bi türlü sıra gelmiyordu. Evin önünde gün batımı çaylarını artık yamuk masa sandalyelerde cambazlık yaparak içmeye son! Recep sağolsun çarşaf gibi yaptı. Evin önü 2 kademeli, merdivenli ve çocuk kulübesine doğru bi kademe daha taraçalandırıldı. Ana alana giden patika yol genişletildi ve artık böğürtlen çalılarıyla boğuşmadan yürünebilecek bi hale geldi. İlk açılan ve su çıkan foeseptik kapatıldı, aktif kullandığımız foseptik sonradan toprakla kapatılmamıştı ve tehlikeliydi, hem o işlem yapıldı hem de hayrattan akan ve foseptiği dolduran kanal başka yöne çekildi.
Serkan'la budadığımız ağaçların arası böğürtlenler, çalılar temizlendi, hamak etrafı yolu toparlandı, ardiyeye giden yol bi mini kazındı ve en son Suat'la aramızdaki kaynak suyu sorununa çözüm bulana kadar minik bi akar yol yapıldı., suya yön verildi. Tüm bunlar olurken çocuklar her yerdeydi bazen açlık ve çamur ve eskavatör sesleri birbirine karışıp "maşmelon var mı akşam?" sorusuyla başka bi gündeme çok hızlı giriliyordu ve tüm gün sanki bu olaylar ve absürt sorular silsilesi durmadan devam etti. En son İznik Gücü ve Beyaz Diş dün geceki mantı süresince planlanan maç için ana alanda karşı karşıya geldi ve şaibeli sonuçlara göre 7-7 beraber kalındı, biraz sakinlik ve akşam ateşler yakıldı. Evet, o maşmelonlar yendi.
yeni doğdum ben, cahil, hafızam kayıp, sen büyüttün beni, öncesi yok. olasılıklar yabancı ve ben talep nedir bilmem, doğrusu yanlış. ağıt yaktığını duydum ve şimdi bir dikenin üstünde cambazlık yapacağım bunun üzerine. tekbir, tekrar, ben gibi, genç, cahil ve suskun renkleri, bakınca lanetli diyeceğin, laneti göreceğin türden, acı çekiyor, ölüyor ve yeniden doğuyor, ve kararlı görünüyor yeniden ölmeye. devamını ver. kendi cehennemini öv, benimkinden daha sıcak, daha çok hiçlik var içinde, öldüğünü hatırla ve tükür beni bünyenden. anlama beni ki hapis edeme. girmeyeceğim leş midene.