Tumgik
#doğu kudüs
nevzatboyraz44 · 2 years
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
1-GanjaliKhan Mosque Kirman, İran'da bir cami
2-Arg-ı Bem;Bem, İran'da bir tarihi yer
3-David Şehri (İngilizce: City of David İbranice: עיר דוד) Kudüs bir arkeolojik bölge.
4-Pakhlavan Mahmoud Mausoleum
Anıt mezar,Özbekistan
47 notes · View notes
newsfindy · 2 years
Link
Ürdün 98 yıldır Kudüs'teki kutsal mekanları koruyor
0 notes
kudusdavam-00 · 11 days
Text
Filistinlileri unutmayın!
Artık bunları unutmayın.!
Yarın onları unutmayın.!
Bir hafta sonra onları unutmayın.!
Bir ay sonra onları unutma.!
Gelecek yıl onları unutmayın.!
5 yıl sonra bunları unutmayın.!
Tarih kitapları güncellenmeye başlayınca oraya yalan koymalarına izin vermeyin.!
Belgeseller çıkınca bunu İsrail'in zaferi diyenleri boykot edin.!
Askerlerin Filistin'deki kişisel deneyimlerini anlatan kitaplar yayınlandığında, kurbanları hatırlayın. Gerçeği hatırla.!
Gördüklerimizi unutma.!
Duyduklarımızı unutma.!
Filistin hakkında yalan söylemelerine izin vermeyin.!
Dünya bunu ortadan kaldırmaya çalışırken Filistinlileri unutmayın.!
10 notes · View notes
sonerabanoz · 2 months
Text
Tumblr media
2 notes · View notes
altinovaguncel · 2 years
Text
İslam'a adanmış ömür: Ömer Döngeloğlu
İslam’a adanmış ömür: Ömer Döngeloğlu
Ömrünü İslam’ı anlatmaya adayan ve televizyon programlarında yaptığı dini programlarla tanınan ilahiyatçı-yazar Ömer Döngeloğlu’nun ölümünün üzerinden bir yıl geçti. Eşinin sıla-i rahime çok önem verdiğini, her fırsatta başta memleketi olmak üzere uzak-yakın demeden akraba ve dost ziyaretleri yaptığını, onların maddi manevi yanında olmaya çalıştığını dile getiren Döngeloğlu, merhumun, ailesine…
Tumblr media
View On WordPress
2 notes · View notes
katreinur85 · 18 hours
Text
Kudüs Filistin Gazze Doğu Türkistan 🤲🤲🤲🤲
📝📚🌎
11 notes · View notes
ayten-ali · 1 month
Text
Tumblr media
YA RABBİ Ramazan-ı Şerife Girdiğimiz Bu Gece Şuara Süresi 227 Ayetinde Bildirdiğin “ZULMEDENLER HANGİ AKİBETE UĞRAYACAKLARINI GÖRECEKLERDİR” Ayeti Celilesiyle Gazzeye Bomba Yağdıran, Filistinli Kardeşlerimizi Yerlerinden, Yatlarından Eden, Doğu Türkistanda, Miyammar'da Hindistan'da Dünyanın Her Köşesinde Müslümanlara Zulmeden Bütün Zalimlere EL KAHHAR İsminle HÜKMEYLE. Mazlumları Zalimlerin İnsafına Terk Etme. İslam Davasında Ümmetin Mücahidlerini Kâfirlere Ve Zalimlere Karşı Muzaffer Eyle. Kâfir Kavimlere Karşı Alemi İslami Bir Binanın Tuğlaları Gibi Birbirine Kenetle. Şu Mübarek Gün Ve Geceler Hürmetine İlk Kıblemiz Mescid-i Aksa'yı,
Peygamberler Şehri Kudüs'ü, Bütün Filistin Topraklarını, Doğu Turkistanı Ve İslam Beldelerini Zalimlerin İşgalinden Kurtar ALLAH'IM.
#Ramazan #Gazze #Filistin #Kudüs #DoğuTürkistan #Turkiye
16 notes · View notes
biseydicemm · 13 days
Text
Özgür Kudüs ve Doğu Türkistan+hayırlı eş+ huzurlu yuva + helal kazanç + rahat binek + geniş bi ev + bereketli ömür + aklı selim dostlar + kibirden arınmış kalp + göz aydınlığı evlatlar + imanlı ölüm… Kadir gecesi duasıdır.
5 notes · View notes
muslumannotdefteri · 11 months
Text
Müslüman Gençler İçin Uğruna Mücadele Etmeye Değer 10 Madde:
1-Önce Müslüman fert: Ahlak ve Maneviyat, Nefis terbiyesi ve Allah'ına kul olmayan davasına er olamaz bilinci için mücadele etmeye değer.
2-Müslüman aile: LGBT'ye, İstanbul sözleşmesine, Feminizme, Ahlaksız dizi ve filmlere, boşanmayı ve aldatmayı teşvik eden yanlış aile politikalarına karşı mücadele etmeye değer.
3-Müslüman toplum: Tevhid, Hak, adalet, merhamet ve yardımlaşmaya dayalı, ırkçılığın veya fosilleşmiş beşeri ideolojilerin değil, İslam kardeşliğinin hakim olduğu bir toplum için mücadele etmeye değer.
4-Müslümanca bir düzen: Rüşvete, torpile, akraba kayırmacılığına, iltimasa, haksızlığa ve adaletsizliğe karşı mücadele etmeye değer.
5-Müslümanca bir ekonomi: Faizsiz bir ekonomik sistem için, adil bir ekonomik sistem için, hakça paylaşımın olduğu ekonomik bir sistem için mücadele etmeye değer.
6-Müslüman ümmet: İslam Birliği, İslam Birleşmiş Milletleri, İslam Barış Gücü, İslam Kültür İşbirliği Teşkilatı ve Yeni bir dünya hedefleri için mücadele etmeye değer.
7-Kudüs ve Filistin davası: Kudüs'ün doğu ve batı olarak ayrılmasına ya da Filistin'in iki devlet olarak tanınmasına ve Siyonist İsrail'le dostluğa karşı mücadele etmeye değer.
8-Emperyalizme karşı mücadele: Amerikancılığa, Avrupa Birlikçiliğe, NATO'culuğa, Reel politikçiliğe, Batıcılığa, dünyevileşmeye karşı mücadele etmeye değer.
9-Bu milletin dinine, kitabına, mescidine, başörtüsüne, toprağına, değerlerine düşmanlık edenlere, din düşmanlarına ve de din istismarcılarına karşı mücadele etmeye değer.
10- Siyonist Hedefler: Transhümanizm, Metaverse, aşılar, çipler, dinsiz, ırksız, cinsiyetsiz, tanrısız bir toplum ve Siyonizm'in Yeni Dünya Düzenine karşı Mücadele etmeye değer.
| İşte bu hedefler uğrunda mücadele etmeye, yazmaya, konuşmaya, tartışmaya değer.
Bu hedeflerin olmadığı yerde ise parmağını bile kıpırdatmaya değmez... a.kıransal
2 notes · View notes
thegazete24 · 1 day
Text
BM’den Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Gazze için 2,8 milyar dolarlık yardım çağrısı
Birleşmiş Milletler (BM) işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ün yanı sıra Gazze Şeridi’ndeki 3,3 milyon kişinin ihtiyaçlarını karşılamak için …BM’den Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Gazze için 2,8 milyar dolarlık yardım çağrısı
View On WordPress
0 notes
fisiltihaberleri · 10 days
Text
Tumblr media
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan Ramazan Bayramı Mesajı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ramazan Bayramı dolayısıyla yayınladığı video mesajda, "Gazze'de akan kan duruncaya ve Filistinli kardeşlerimiz 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan özgür Filistin devletine kavuşuncaya kadar desteğimizi sürdüreceğiz." dedi. Mesajında ekonomiye ilişkin de mesajlar veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Uyguladığımız ekonomi programının olumlu etkilerini yılın ikinci yarısından itibaren net bir şekilde görebileceğiz." diye konuştu. Mesajında İslam aleminin Ramazan Bayramı'nı tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir Ramazan ayını daha geride bırakarak hep birlikte bayrama vasıl olduk. Bayramın ülkemiz, milletimiz, İslam dünyası ve tüm insanlık için barışa, huzura ve esenliğe vesile olmasını diliyorum. Bizleri sevdiklerimizle beraber sağlık ve afiyet içerisinde bir bayrama daha kavuşturduğu için rabbime hamd ediyorum.” diye konuştu. https://www.fisiltihaberleri.com/haber/cumhurbaskani-recep-tayyip-erdogandan-ramazan-bayrami-mesaji-10809.html
#FısıltıHaberleri #ramazanbayramı #bayram #ramazan #Ankara #iyibayramlar #instagood #turkey #şekerbayramı #ramadan #türkiye #eidmubarak #travel #ankara #instagram #ramazanbayramınızmübarekolsun #izmir #like4like #mutlubayramlar #islam #ramazanbayrami #ramazanayı #turkiye #huzur #sekerbayrami #holiday #happy #bursa #likeforlike #photography
0 notes
Text
Barışa Yolculuk: İsrail’in Oslo Anlaşmaları ile Yolculuğuna Daha Yakından Bir Bakış
Oslo Anlaşmaları, İsrail ve Filistin arasındaki ilişkiyi nasıl etkiledi?
İsrail, barış oyununu stratejik ve taktiksel bir şekilde oynadığı şeklinde tanımlanmaktadır. Orta Doğu tarihinde yeni bir dönemi işaret eden 1993 Oslo Anlaşmaları, İsrail ve Filistin arasında barışa doğru önemli bir adım olarak görüldü. Ancak, İsrail’in barışa yaklaşımının samimi olmadığı, aksine taktiksel bir manevra olduğu öne sürülmektedir. Filistin Otoritesi ile yapılan barış anlaşmaları ve müzakereler, barış görüntüsünü sürdürme aracı olarak görülürken, Filistin topraklarının işgaline devam etmektedir. İsrail’in barış arayışının, çatışmayı çözme konusunda gerçek bir taahhütten ziyade, iç Filistin dinamiklerini ve uluslararası algıları manipüle etme stratejik bir hamle olduğu ima edilmektedir.
1993'te imzalanan Oslo Anlaşmaları, başlangıçta Orta Doğu’da barış için büyük bir coşku ve umutla karşılandı. Ancak, yıllar geçtikçe, anlaşmaların İsrail-Filistin çatışmasının adil ve hakça bir çözümüne yol açmadığı açıkça görüldü. Anlaşmalar, Batı medyası ve Orta Doğu’daki bazı barış arayan gruplar tarafından barışa doğru önemli bir adım olarak sunuldu. Ancak, gerçeklik bu tasviriyle örtüşmedi.
İsrail’in, Filistin’e devletlik sunuyor gibi görünmesine rağmen, aslında Filistinlilere hak ettikleri talepleri vermediği ve bunun yerine sembolik tavizler önerdiği iddia edildi. Oslo Anlaşmaları’ndan hemen sonra Kudüs çevresinde yeni İsrail yerleşimlerinin inşası, her adımın daha büyük bir stratejinin parçası olarak dikkatlice planlandığını gösteren kasıtlı ve stratejik bir hamle olarak görüldü.
Bu nedenle, Oslo Anlaşmaları’nın İsrail ve Filistin arasındaki ilişkiye etkisi, başlangıçtaki umut ve beklentilerin altında kaldı. Anlaşmalar, çatışmanın adil ve hakça bir çözümüne yol açmadı ve anlaşmaların ardından tarafların eylemleri, barışa olan taahhütlerinin samimiyeti hakkında sorular ortaya çıkardı.
1 note · View note
habersonik · 2 months
Text
Türkiye, Uluslararası Adalet Divanında İsrail'le ilgili duruşmada beyanda bulunacak
Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 52 devlet ve 3 uluslararası kuruluş, Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD) İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarındaki uygulamalarının hukuki sonuçlarını tartışacak istişari görüşüne ilişkin duruşmalarda sözlü açıklama yapacak. UAD, İsrail’in Doğu Kudüs de dahil olmak üzere işgal altındaki Filistin topraklarındaki uygulamalarının hukuki sonuçlarına…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
esmhaber · 2 months
Text
🇸🇦 Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı:
“1967 sınırlarında başkent Doğu Kudüs olan bir Filistin devletini tanımadan İsrail ile diplomatik normalleşme yoluna girmeyeceğiz.”
0 notes
altinovaguncel · 2 years
Text
Bakan Çavuşoğlu: İsrail'le birçok alandaki ilişkilerimize yeni enerji kazandırmada hemfikir olduk
Bakan Çavuşoğlu: İsrail’le birçok alandaki ilişkilerimize yeni enerji kazandırmada hemfikir olduk
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, “(İsrail’le) Pozitif bir gündem üzerinde çalışmak anlaşmazlıkları da yapıcı şekilde ele almamıza yardımcı olabilir.” dedi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid ile Batı Kudüs’te gerçekleştirdikleri ikili ve heyetler arası görüşmenin ardından ortak basın açıklamasında konuştu. Farklılıklara rağmen sürdürülebilir diyaloğun devam…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
hetesiya · 4 months
Text
Gözler Gazze’deyken Suriye’de neler oluyor?
Fehim Taştekin
Gözler Gazze’deyken Suriye’de neler oluyor?
Dünya Gazze’ye kilitlenmişken Suriye’de cephesine göre durulmalar ya da yükselmeler yaşandı. Aktif cephe hatlarının başında Fırat’ın doğusu geliyor.
İsrail’in Gazze’deki soykırım savaşının bölgeselleşmesi halinde ateşin sıçrayacağı yerler arasında ilk sırayı Lübnan, ikinci sırayı Suriye’nin alacağı öngörülüyor. Gelişmeler bu senaryoya varmadan da taşların ne yönde oynayacağı belli oluyor.
Dünya Gazze’ye kilitlenmişken Suriye’de cephesine göre durulmalar ya da yükselmeler yaşandı.
Aktif cephe hatlarının başında Fırat’ın doğusu geliyor. 7 Ekim Aksa Tufanı’ndan tam bir hafta önce PKK’nin Ankara’da İçişleri Bakanlığı’na düzenlediği saldırıyla birlikte Erdoğan yönetimi, 2019’da M-4 yolunda önü kesilen Barış Pınarı Harekatı’nı kaldığı yerden devam ettirmek için yeni bir bahane yakalamıştı. Özerk yönetimin kontrolündeki elektrik, gaz ve petrol istasyonları dahil altyapı tesislerini hedef alan bir operasyon geliştirdi. Fakat Erdoğan muhtemelen Gazze’de ağır suçlar işleyen İsrail’le kıyaslanmaktan kaçınmak için hemen vites küçülttü. Halk Koruma Birlikleri’nin (YPG), Türkiye’nin güdümündeki Suriye Ulusal Ordusu (SMO) milisleriyle kesişme noktalarındaki çatışmaların yoğunluğu da epeyce azaldı. Bununla birlikte SİHA’larla suikast girişimleri kesilmedi. 16 Kasım’da Kobani’de Suriye Demokratik Güçleri’nden (SDG) 3 kişinin öldüğü bir saldırı oldu. 22 Kasım’da Kamışlı’da 3 saldırıda iki kişi öldü. 23 Kasım’da Amude’de yeni evli bir çiftin aracı vuruldu, bir kişi öldü. Bu yıl içinde düzenlenen SİHA saldırılarının sayısı 100’ü geçti. Gazze gündemi dağılır dağılmaz Erdoğan takıntılı Suriye planlarına tekrar asılabilir. Bunun için bahse gerek yok.
***
Beri tarafta Heyet Tahrir el Şam’ın (HTŞ) kontrolündeki İdlib’de cihatçı kümeler ‘fırsat bu fırsat’ havasında çatışmaları tırmandırdı. Bir taraftan İsrail, Suriye’nin Şam ve Halep havaalanlarını felç eden saldırılar düzenlerken diğer taraftan HTŞ’nin başını çektiği Feth’ul Mubin koalisyonu Halep, Hama ve Lazkiye kırsalında Suriye ordusuna yüklendi. El Kaide-IŞİD artıklarının Suriye’deki varlığı, ABD-İsrail ikilisinin çıkarları açısından önem taşıyor. Suriye felç edilsin de kim ederse etsin; ister NATO üyesi Türkiye ister cihatçılar! Terörle mücadele edildiğine dair yalanlarla sabaha uyanıp aynı yalanlarla yatağa sızanlar Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler gibi Suriye yönetiminden ‘teşekkür’ bekleyebilir. Ayrıca Orta Doğu toza dumana karışmışken Türk askeri-istihbarat unsurları, Fırat’ın batısında boş durmayıp muhalif güçlerin sivil ve askeri kanatlarını yeniden organize etmek için balçıklı patikada yine patinaj yapıyor.
***
Gazze’nin doğrudan yansıması olarak tırmanışın görüldüğü diğer yerler Deyr el Zor, Haseke ve Tanaf hatları. Amerikan güçlerinin konuşlandığı bu alanlara yönelik Irak ve Suriye’deki İran destekli milis güçlerinden gelen saldırılarda ciddi artış görüldü. Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin öldürülmesinden bu yana Amerikan güçlerinin bölgeden gitmesini temin için izlenen bir strateji zaten var. Fakat ABD’nin İsrail’e kalkan olan askeri-siyasi angajmanı Amerikan varlığına düşman milisleri caydırmak yerine daha da kışkırttı. Saldırılar ivme kazandı. Iraklı gruplar 9 Aralık’ta Irak ve Suriye’de Amerikan güçlerine 11 saldırı düzenledi. İki gün sonra Şedadi ve El Ömer’deki güçler hedef alındı. 17 Ekim’den bu yana düzenlenen saldırı sayısı 94’ü buldu. Amerikalılar roket saldırıları artınca Şedadi’nin yanı sıra El Ömer petrol sahası ve Koniko gaz sahasındaki üslere takviye yapmıştı.
***
Bu tırmanış Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) üzerinde oturduğu zemini de oyuyor. Geçen yaz patlak verip ABD’nin ağırlık koymasıyla gerileyen aşiret isyanı alttan alta körükleniyor. 27 Ağustos'ta Deyr el Zor Askeri Meclisi Komutanı Ahmed el Halil’in (Ebu Havle) gözaltına alınmasının ardından Ukeydat (Akidat) kabilesi SDG’ye savaş açmıştı. SDG’ye göre isyanı İran ve Suriye körüklüyor. SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi, Al Monitor’a verdiği röportajda, “Bölgemizin ABD ile İran destekli milisler arasında bir savaş alanına dönmesini istemiyoruz. Bunu onlara da söyledik” dedi. Kobani, İranlıların kendilerine, “Biz sizin güçlerinizi hedef almıyoruz. Deyr el Zor saldırılarına karışmıyoruz” dediklerini ama SDG’nin bir silah deposunun da SİHA ile vurulduğunu belirtti. Kobani açıkça aşiret isyanını İran destekli milislerle birlikte Suriye yönetiminin kışkırttığını öne sürerken Ankara, Şam ve Tahran’ın Amerikalıları bölgeden çıkarma hedefinde birleştiğini vurguladı.
Kobani’nin değerlendirmesi olası bir tırmanış ya da Amerikan pozisyonundaki değişimlere bağlı olarak öngörülebilir bazı tehlikelere işaret ediyor. 27 Ağustos’tan itibaren 3 isyan denemesi, ortalık karıştığında ya da Amerikan koruması sona erdiğinde özerk yönetimin geleceği açısından kırılma noktalarını işaretliyor.
İlk isyanın ardından Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi aşiretlerin güvenini kazanmak için bölgede çok sayıda toplantı yaptı. Altı ay içinde sivil ve askeri konseylerin yeniden düzenlenmesi kararlaştırıldı. Yine de yeni bir sayfanın açılabildiği söylenemez. Nitekim Ukeydat’ın lideri İbrahim Abbud el Hafil 11 Kasım’da 11 grubun birleşmesiyle “Aşiretler ve Kabileler Ordusu” kurulduğunu ilan etti. Kendisini başkomutan olarak sundu. “İşgalci” olarak nitelediği SDG’yi bölgeden çıkarmak için seferberlik çağrısı yaptı. Bu çağrı Hafıl’ın Doha’da yaşayan kardeşi Musab el Hafıl’ın arabuluculuk girişiminin başarısız olmasının ardından geldi. Amerikalılarla doğrudan görüşmek isteyen Musab el Hafıl’ın Semelka’dan Suriye’ye sokulmadığı aktarılmıştı.
İbrahim el Hafıl’ın çağrısını takiben aşiret savaşçıları Şuheyl, Carzi, Sağir el Cezire ve Havaic gibi yerlerde SDG’yle yeniden çatışmaya girdi. Amerikan güçlerinin SDG ile birlikte Ziban, Tayyana ve Şuheyl’de hava destekli iki devriye turu atıp gözdağı vermesi de durumu değiştirmedi. Hafıl’ın ekipleri 6 Aralık’ta Deyr el Zor Askeri Konseyi Üyesi Rone Welat’ı (Şirvan Hassan) da öldürdü. El Ömer bölgesinde köprüye yerleştirilen mayınla hedef alınan Welat, SDG’nin önde gelen komutanlarından biriydi.
11 Aralık’ta daha geniş bir saldırı dalgası geldi. Al Vatan gazetesine göre aşiret savaşçıları Deyr el Zor’un doğusunda Ebu Hardub, Carzi, Tayana, Ziban, Havaic ve Şaffa ile vilayetin batısındaki Hassan’da SDG noktalarına eş zamanlı olarak RPG’lerle saldırı düzenledi. Deyr el Zor’un batısında bir tuz madeninde konuşlu SDG güçlerine saldırı oldu. Aşiret isyanını tamamen İran-Amerikan hesaplaşmasına bağlamak yanıltıcı olabilir. İsyanın kaynağında petrol sahaları ve Arap bölgelerinin kontrolünde Kürtlerin üstün rolüne karşı bir rahatsızlık var. Buna ilaveten IŞİD’le mücadele çerçevesinde yürütülen gözaltı operasyonları kızgınlığı büyütüyor. Suriye yönetimi de ülkenin zenginliklerini çalmakla suçladığı Amerikan güçlerinin bölgeden çıkarılması için aşiret isyanını değerlendiriyor. Bölgedeki Amerikan askeri varlığı, Kürtler ve Arapların SDG çatısı altında birlikte hareket etmesine dayanıyor. Arap-Kürt ayrışmasıyla SDG’nin çözülmesi ve Amerikalılar açısından sahanın güvensiz kılınması gibi bir hesap güdülüyor.
***
Aşiret isyanı bu düzeyde kaldığı sürece bölgedeki denklemin bozulması zor. ABD’nin Suriye ve Irak’tan çekileceğine dair öngörüler daha çok temennilere dayanıyor. Geçen hafta Cumhuriyetçi Senatör Rand Paul’ün 7 Ekim’den sonra daha fazla saldırı altında oldukları gerekçesiyle Suriye’deki güçlerin çekilmesi yönünde sunduğu öneri 13’e karşı 84 oyla reddedildi. Öneriye karşı çıkanlar bunun İran’a hediye olacağını savundu. Tabii, Amerikan medyasında çekilmeyi salık veren yazılardaki artış da dikkat çekici. The American Conservative’de çıkan bir yazıda bölgedeki Amerikan askerlerinin ABD’yi cezalandırmak isteyenler için kolay hedeflere dönüştüğünü yazdı. “Çekilme hem Amerikan yaşamları hem de çıkarlarına öncelik veren tek yoldur. Bu aynı zamanda ABD'ye İsrail-Hamas savaşı ve İran ile artan gerilim karşısında daha fazla manevra alanı sağlayacaktır. ABD, Irak ve Suriye'den çekilerek, İsrail'e verdiği destek nedeniyle savunmasız Amerikan askerlerine misilleme yapılmasından endişe etmek zorunda kalmayacak” denildi. Foreign Affairs’de yayımlanan bir yazıda ise Orta Doğu’ya daha fazla asker ve teçhizat yığmanın ucu açık güvenlik yükümlülüklerini artırdığı ve bölgesel savaşı önleme adına yapılan sevkiyatın, kaçınılan şeyi kışkırttığı not edildi. Yazı ‘Orta Doğu’dan çıkıp Çin’le yüzleşmeye bakalım’ mesajını da içeriyor.
***
Amerikan-İran diyalogu ve Suud-İran normalleşmesinin neticesinde İran’ın Suriye’de gerileyeceği öngörüsü Gazze savaşıyla birlikte tersine döndü. Yine beklentilerin aksine Suriye, Arap Birliği’ne dönerken İran’la bağları zayıfladı. Esad yönetimi, İsrail’in saldırganlığı karşısında Rusya’ya bel bağlayamıyor. Çünkü Moskova, Tel Aviv’i kayırıyor. Beri taraftan Suriye, Gazze savaşı sürerken Golan’dan cephe açılabileceği senaryolarına karşın epeyce dizginlendiği izlenimi verdi. Şam’a BAE dahil farklı kanallardan ‘İranlıların cephe açmasına izin verme’ diye telkinlerin gittiği aktarılıyor. Esad’ın Dışişleri Bakan Yardımcısı Eymen Susan’ı Riyad’a büyükelçi ataması da Araplarla normalleşme sürecinin rayından çıkmasını istemediğini teyit ediyor. Yani Esad Rusya, İran ve Arap bloku arasında birini ötekine feda etmeden yol almaya çalışıyor.
***
Öte yandan ABD’nin Gazze savaşına yoğunlaşmasına bağlı olarak Ukrayna’da eli rahatlayan Rusya, Suriye dosyasına biraz daha ağırlık verebilir. Bu da Amerikan güçlerini bunaltacak taktiklere dönüleceği anlamına geliyor. 11 Aralık’ta Suriye Halk Meclisi'nde Suriye-Rusya Dostluk Komitesi'nin toplantısı vardı. Burada Rusya’nın Şam Büyükelçisi Aleksander Yefimov Suriye'ye her türlü desteği sağlamaya hazır olduklarını söyledi. Rusya lideri Vladimir Putin, Türkiye’deki seçimlerden önce Ankara-Şam barışı için ağırlığını koymuştu. Seçimden sonra süreç çakıldı. Şimdi Putin marttaki başkanlık seçimlerine hazırlanıyor. Belki seçimden sonra Rusya, İran ve Türkiye üçlüsü arasındaki mekanizma yeniden canlandırılabilir. Amerikan siyasetindeki belirsizliklere karşın Putin’in tam da seçimlerin ilan edildiği gün Riyad ve Abu Dabi’ye tantanalı bir çıkarma yapması Rusya’nın Orta Doğu gündeminden kolayca çıkmayacağını gösteriyor.
0 notes