Şairin aşık olup övdüğü falan veya filan değil bizzat güzelliğin kendisidir. Divan şiirinin idealist algısına göre, asl olan güzelliğin kendisidir. Bu güzellik, bir kadında da olsa, bir çocukta da olsa, bir padişahta veya bir şeyhte de olsa övülmeye değerdir ve övülmelidir. Hele hele güzelliğin en çok ön plana çıktığı kaş, göz, dudak, yanak gibi yüze ait unsurlar daha çok merkeze alınmalıdır. Zaten bunlar üstte olan, üste ait olan yani yukarıda olan, yukarıyı temsil eden, dolayısıyla Yaratıcıyı anlatan unsurlardır.
Divan Edebiyatı'nda “Güzellik” İdeali / Hüseyin Bayçöl
Bazen avucunun içinde tuttuğun kelimeler içinde bulunduğun durumu anlatmaya yetmez, elini sıkarsın ve kelimeleri parçalarsın; o parçalar dökülürken buna sessizlik derler. Dilinde birikmiş yüzlerce cümle vardır ama hiçbiri dudaklarından kurtulup karşındaki insana hesap soracak kadar güçlü değildir.
Sana oradakiler daha yakın: tenine, sesine, saçlarına, gözlerine, dudaklarına, gülümsemene, ellerine, gitarına, bakışlarına...
Tenine dokunmak istiyorum, sesini canlı duymak istiyorum, saçlarını okşamak istiyorum, gözlerine doya doya bakayım istiyorum, dudakların beni öpsün istiyorum, gerçek gülümsemeni görmek istiyorum, ellerine dokunmak istiyorum, gitarını bana öğretmeni istiyorum, o bakışların bana değsin istiyorum. Çok şey istiyormuşum..