Tumgik
#duraksama
seslimeram · 11 months
Text
Debelenip Duruyoruz
Tumblr media
Düşüncenin önüne çekilen setlerle var edilmiş, yalıtılmış bir gerçeklik dahilinde didinip, debelenip duruyor şu ülke. Dönemeçleri hızlıca aşıp dururken, hep engellerin aşıldığını bir biçimde zikrederken muktedir, farkına varılsın ya da tersi bir çürümeye rehin kılınıyor bir menzil, bir yer, bir yurt. Düşündürmeyen, sorgulama gayretine yer bıraktırmayan, soluk dahi baskılayan, ötekileştiren bir yerin hakikatinden bahsediyoruz. Hayat hiçbir ama hiçbir zaman olmadığı kadar ehveninden ırak / öte ve yerle bir edilmenin esareti altında. Bugün bu raddede, şu kadar afaki bir biçimde, kelimesi kelimesine bir yönelim, yenilenme değil olduğu gibi apaçık bir yıkımın ta kendisine yol bilinendir, yön tespitine neden teşkil edendir. Düşünce eylemine ket vurulup, öcü ilan edilerek, men edilmesinin güzergahında her güni her yeni hamle biraz daha bariz bir cerahati günceller. Bunun için asırdır yerinde saymaya devam eder işte ülke. Yönetim katının, tebaa ilan etiği halka tam ve doğrudan var ettiği cürümlerle mukabele ettiği yerde hayatiyet ayaklar altına alınmıştır kesin bilgi. Düzlemde, mana, yorum, akıl kuşatılmış, sebatkar olmasından öte sorgusuz bir halde biate odaklanılan bir zeminde yeni ülkenin hal ve istikameti de düşündürücü değil midir? Neredeyse her anlamda tehdide, teröre rehin olan bir yerde hayat nerededir, her nedir?
Yalıtımın tam teşekküllü bir sonuca evrildiği bir zeminde, hayat terörle birleştirilirken ol cürümler, şu sancılar, bitimsiz nefret ve hiddet var edilip, televizyonlardan tam tekmil bir halde yaygınlaştırılırken nereye varır hayat? Baş efendinin seçim sonraları klasik kılınmış ol konuşmaları, yemin törenlerinde zikrettiği bütünlüklü, birleştirici, kapsayıcılığının açık bir cendereden ötesini var etmeyecek olduğunu göstere gelen karşılaşmalar, karşıtlıklar ve hiç bitimsiz müdahaleler söz konusuyken hayat ne haldedir? "Hangi siyasi görüşe mensup olursa olsun 85 milyonun tamamını bağrımıza basacağız. Nefreti, öfkeyi, husumeti öne çıkaran değil; muhabbeti, hoşgörüyü, kardeşliği yücelten bir anlayışla hareket ediyoruz." Bu bahsin edildiği yerde, ötekilerin haklarını gasp etmek konusunda aralıksız bir biçimde tahakküm / tehditler bina edilirken yol sahiden nereyedir ki, derin bir girdaptan gayrı. Bir biçimde yorumlanabilir olmaktan öte, öngörülebilir bir cerahati var edip, rıza imal etmeyi her zaman tercih etmiş olagelen baş efendinin, tehdit, küfür, hakaretler silsilesi içerisinde o karşıtı / ötekisini def etme çabasına bir son verilebildiğinden bahis açılabilir mi? Yersiz nedensiz değil daha seçimin hemen ertesinde Dersim’e giden bir yolcu otobüsünü yakma çabasına düşenlerle, Colemerg’te ev baskınları ile gözaltına alınan insanlara var edilmiş o işkencelere, aralıksız kapatma davası sürdürülen Halkların Demokratik Partisine yönelik, linç siyasetine ve nicesine bir tek doğru konulmamış zeminde, düşüncenin önüne setlerin nasıl çekildiği dert değil midir, halen değil midir?
Gazete Karınca’dan aktaralım: “Kadın Savunma Ağı’ndan bir kadının evinin penceresine astığı “Her yer Taksim, her yer direniş” afişinin “çocukların okuyup etkilenme olasılığı” gerekçe gösterilerek polise şikayet edildiği ortaya çıktı.
Gezi Direnişinin 10. yıl dönümünde, Ümraniye’de bir kadının evinin bir penceresine astığı “Her yer Taksim, her yer direniş” afişi polisler tarafından kaldırılmak istendi. Polisler gerekçe olarak “site içinde oturan ailelerin çocuklarının okuyup etkilenme olasılığı” üzerine yaptığı şikayeti öne sürdü.
Kadın Savunma Ağı’nın 3 Haziran’da akşam 20:50’de yaşandığı belirtilen olayı sosyal medyadan duyurdu. Kadın Savunma Ağı’nın aktardığına göre, bir kadının İstanbul Ümraniye’deki evine giden üç sivil polis, afişin kaldırılmasını istedi. Kadının afişin neden kaldırılması gerektiğini sorması üzerine polislerin “site içinde oturan ailelerin çocuklarının okuyup etkilenme olasılığı” yüzünden afişin şikâyet edildiğini söylediği belirtildi.
Kadın Savunma Ağı tarafından Twitter’dan yapılan açıklamada şunlar denildi: Gezi’den Feminist Gece Yürüyüşlerine, pridelardan Mor Festlere yasaklarınızla, yarattığınız muhbir vatandaşlarınızla, sindirme politikalarınızla bizleri direnmekten, kendimizden ve hayatlarımızdan vazgeçiremeyeceksiniz. Umuyoruz ki sadece sitedeki değil, tüm Türkiye’deki çocuklar Gezi’den de, mücadelemizden de etkilenir. Bunun için mücadele etmeye devam edeceğiz.”
Düzenin çektiği setlerin her nerelerde, her ne şekillerde var edilebildiğine de bir örnektir şu yukarıdaki haber metni. On yıl kadar önce ülke tarihinde görülüp görülebilecek, yaşam sathı mahallinde var edilebilecek en büyük ortaklaşma çabası Gezi Başkaldırısının alenen savunduğu, sınırlandırmaya itirazlar bugün yeniden boğulmak istenir. Toplumsal kesimler arasında nihayetinde bir bağ kurulmasına vesile olan, üç beş ağaçtan! başlayarak bugünün o akp iktidarının suna geldiği zorbalık / tahakküm / denetim eksenli neoliberal hükümran, hanedanlık karşısında bir itiraz halen kırmızı çizgileri harekete geçirmeye kafi görülendir. Bugün on koca sene sonra bırakalım Gezi Başkaldırısına dair kelamı, eylemi, en ufak bir itirazın dahi var edilemeden / görülmeden imhası yolunda ilerlenmektedir. Cumhuriyetin, halkın halka yönetim anlayışını, en demokratik perspektiften sunumu olarak zikredenlerin suna geldikleri yegane şey bir kağıda yazılmış olan her yer Taksim, her yer direniş iminin dahi yok edilmesini önceler. Bu haller, şu şartlar dahilinde hayat her nereye konumlanır, hiç hayattan mesel olunabilir mi sahiden? Adaletin, hürriyetin, hakkaniyetin bütünüyle ve tam tekmil ekonomik darboğaz içerisinde bir lokma, bir hırkaya razı ettirilen “asgari ücret sınırlarında” hayatta kalmaya çalışanlara bir de böylesi bir baskılama ile hangi yenilik var edilebilir, ya da edilebilir mi; zorba aynı zorbayken.
Evrensel Gazetesinden aktaralım: “Mehmet Şimşek Hazine ve Maliye Bakanı olurken ekonomistlerden “Ortodoks politikalarla hem makroekonomide dengeleri sağlamak hem de yerel seçimlere vatandaşın hayatından memnun gireceği bir çözüm bulmak olanaksız” yorumu geldi.
Seçimlerden sonra beklenen yeni kabinenin belli olmasının ardından bakanlıklarda devir teslim törenleri yapıldı. Yeni Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, görevi Nureddin Nebati’den teslim alırken törende konuşan Nebati “Son beş yılda bir yandan küresel ve bölgesel gelişmelerin neticesinde karşı karşıya kaldığımız zorlu sınamaları aşmak bir yandan da yerli ve mili bir üretim ekonomisinin ülkemizde giderek güçlenmesini sağlamak için mesai arkadaşlarım ve milletimizle yan yana esaslı bir mücadele verdik” dedi.
Şimşek: Rasyonel Zemin Şart
Şimşek ise “Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönmekten başka çaresi kalmamıştır” derken “Sosyal refahı artıracağız. Bu hedefe ulaşmada şeffaflık, öngörülebilirlik, uluslararası normlara uygunluk temel hedefimiz olacaktır. Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır. Enflasyonla mücadele temel politikamız olacak. Hükümetimizin temel hedefi toplumsal refahı yükseltmektir. Vakit kaybetmeden orta vadeli program çalışmalarımıza başlayacağız. Orta vadede enflasyonun tek haneli rakamlara indirilmesi ülkemiz için hayati önem taşımaktadır” ifadelerini kullandı.
Kozanoğlu: Bir Çözüm Olanaksız
Mehmet Şimşek’in bakan olmasını Evrensel’e yorumlayan Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu “Ortodoks politikalarla hem makroekonomide dengeleri sağlanacağı hem de 2024 yerel seçimlerine sade vatandaşın hayatından memnun gireceği bir çözüm bulmak olanaksız. Ekonominin durumu zaten çok kötü. Emekçilerin satın alma güçlerinin azalacağı, kemer sıkma politikalarının zeminleri görülüyor. Şimşek’le birlikte ‘Yabancı sermaye gelecek’ deniliyor. Yabancı sermaye bir yere girdiğinde yerel paranın değer kaybetmesini ister. İştahlarını açacak faiz olmasını ister. Şimdi politika faizi 8.5 civarında. Yani hem döviz kurunun oynaması hem de faizlerin artması gerekir. Bu da dövizin sıçraması, kısa süreli enflasyon demek. Mevcut borçlar şu an kısa vadeli. Faizler yükselirse borçların ödenmesi zorlaşacak, bazı iflaslar yaşanacak. Krediler zor ödenecek. Tüm bunlar yerel seçimlere giderken Erdoğan’ın istediği bir manzara değil. Şimşek ve Erdoğan, piyasalar ile Erdoğan arasında ciddi çelişkiler var.” dedi.
Çelik, "Rasyonel Zemin"i Yorumladı
Twitter’dan açıklamalar yapan Prof. Dr. Aziz Çelik de “Şimşek'in ‘rasyonel zemine dönme’ mesajının ne anlama geldiğini 7 maddede anlattı. Çelik “Ücret ve maaşlarla ilgili konularda Çalışma Bakanı değil Mehmet Bey belirleyici olacak. Asgari ücrette eskisi gibi artışlar biraz zor. Memur asgari maaşının 22 bin liraya yükselmesi epeyce tartışmalı olacak. Diğer memurlara makul maaş artışları daha da zor. Emekli aylıklarında ciddi bir iyileştirme ve intibak düzenlemesi çok daha zor. Kademeli emeklilik meselesi bir başka bahara kalabilir.
Enflasyonu düşürmek için işsizlikte bir miktar daha artış söz konusu olabilir.” dedi.
"Hiper Başkanlık Olgusu Unutulmamalı"
Dr. Ali Rıza Güngen de “Heyet, toplu olarak yöneten kurul, hükümet anlamları yaşıyor kabine... Hiçbiri Erdoğan yönetimi altında (post-2018) kullanılamaz. Hiper başkanlık rejimi altında olduğumuzu unutup bir önceki rejimin terimlerini kullanmayalım. Şimşek faiz artışı isteyince, Merkez Bankası yapınca Erdoğan’a rağmen yapmış olmayacaklar. İş dünyası yönelimden memnuniyet açıklayınca Şimşek’ten değil Erdoğan’dan ve bu rejimden razı olacak. Rejimin karakterini gören esnekliğini, esnekliği teslim eden karakteri anlamıyor” dedi.
Ekonomist Uğur Gürses de Şimşek’le ilgili şu yorumu yaptı: “Devasa enkazı kaldırmak için Şimşek arenaya sürüldü. Kendisi de farkındadır ki “tek iradenin” gölgesinde doğru olduğunu düşündüğü kararları alması kolay olmayacak. Hele ki 9 aylık bir ufukta yerel seçimler görünürken. Albayrak ve Nebati’nin enkazı Şimşek’in kucağında...”
Düşüncenin önüne setler çekiliyor aralıksız. Daha yakın geçmişte, ihanetle suçlanan bir temsili yeniden yönetim katına buyur eden bir cinnet yurt tahayyülü gerçek kılınıyor. Ol giden Nebati efendinin, beni ingiliz vatandaşı ile kıyaslamayın çıkışının da hiçbir halta yol vermediği, dahası baş efendi için önemsiz bir teferruat olduğu zikrediliyor. Ardıl sıra, behemehal Şimşek efendinin suna geldiği projeksiyon da o gerçeklik ötesi akp zihniyetine karşı hakikatin doğrudan nasıl var edileceğinin suali de örtbas edilmeye çabalanıyor. Geri kalan kısımlar sıradan insanların daha derin / kalıcı ödeyeceği bedeller ilan ediliyor. Her şey ama her bir şey geriye sararken, ol muktedirin yeniden oyuna dahil ettiği temsilin bir sihirli değneğe sahip olduğu zikrediliyor. Hepi topu bariz / düzgün / anlamlı bir hayatı dahi çok görenler elinde, onca laf salatasının ötesinde ortaya çıkan yegane gerçeklik bir tek iyi günün bırakılmayacak olduğu gerçekliğidir. Bunu anlamak için de ekonomist olmak gereksinim duyulmayandır. Yıkıcılığın kıyısında, hepsi hepsi bir gıdım hayatın ta kendisinin dahi çok görüldüğü, her gün bir yerin, yanının tırtıklandığı yerde bunları görmek için alim olmaya gerek kalmayandır, bu memlekette. Her şey alenen ortadayken...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2023
Görsel: Illustration: Mariya PETROVA via/ Zaborona
0 notes
life-spire · 5 months
Text
Tumblr media
@ duraksama
22 notes · View notes
duraksama · 6 months
Text
en sevdiğim şairin en sevdiğim şiirlerinden biri.
30 notes · View notes
hizmetsartlari · 1 year
Text
Okeyy - Silver
Okeyy net  ile farklı bir site deneyimine hazır mısınız? Okey oynamak mı istiyorsunuz? Dördüncü kişiyi bulmakta mı zorlanıyorsunuz? Yoksa okeyi bilmeyenler ve sizi dakikalarca bekletenlerden mi sıkıldınız? Mükemmel bir okey oynama sitesi için yeriniz hazır bulunuyor.
Farklı odalarda hem sohbet hem oyun keyfi yaşamak için siteyi ziyaret edebilirsiniz. Okey oynamaktan daha önce keyif almadığınızı düşünebilirsiniz. Hızlı altyapısı ile duraksama ve bekleme olmaksızın oyun oynama deneyimini elde edebileceğiniz bu sitede, değerli bir zaman geçireceksiniz. Siteyi ziyaret etmek için beklemenize gerek yok. Giriş yaparak eğlencenin tadına varabilirsiniz.
237 notes · View notes
wongkarwaitobe · 7 months
Text
ağzım iyi laf yapmıyor. hoş, süslü cümleler dökülmüyor dudaklarımdan. yalnız pespaye sözcükler ve birkaç virgül, yutkunma, duraksama, iç çekme ve susmak. içimdeki boşluk kulaklarımı tıkıyor kalbimi dolduruyor. maddesel olmayan en ağır cisim bu. yine de süzülüyorum bir noktada. insan görmez işitmez hissetmez olunca bastığı yeri yerden üstündeki kayaları yükten sayamıyormuş.
16 notes · View notes
huseynmammad · 7 days
Text
6 notes · View notes
benmisim · 1 year
Text
double datelerden nefret ediyorum
dünyanın en saçma konsepti...... akşam dışarı çıktık bi çiftle. kendileriyle ikinci buluşmamız ama ilkinde bir başka çift daha vardı o yüzden bu dünkü buluşma benim için biraz gergin geçti. hani daha az insanız ve sohbet daha zor anlıyo musun :D “ikinci kez gördüğüm, ilk görüşmede de çok bişey konuşamadığım biriyle şimdi ne paylaşıcam ne konuşucam neyden laf açıcam?” falan gerginliği. ve gerçekten sosyal yetilerimi kaybetmişim gibi hissettim ya. konuşamadım, doğru düzgün cümle kuramadım, tepkilerimi falan doğal şekilde ayarlayamadım :D ömerle oğlan sigara içmeye dışarı çıkıyor mesela, ben kızla yalnız kalıyorum. kızın çalıştığını biliyorum bak, kız avukat, diyorum ki “ee çalışıyo musun, gidiyo musun işe, gidiyosundur gerçi de, nasıl gidiyo?” ksdfkjajga falan gibi saççççma sapan şeyler söyledim ya :DD kız anlatıyo, sonra bana “sen neler yapıyosun?” diyo. gözlerimi tavana dikip düşünmeye başlıyorum, “napıyım bişey yapmıyorum boş boş oturuyorum evde sıkılıyorum......” diyorum, kız sadece mimik yapıyo cevap yok, devam ediyorum, “doktorada şimdi yeterlilik dönemindeyim ona hazırlanıyorum kitap falan okuyorum, ama sınava bu dönem girmicem, hocama söyledim, yazın hani....” bi duraksama ?? düşünüyorum ?? “aslında sınava gireceğim döneme denk gelmiyo doğum ama 8-9 aylık olmuş olacak artık o halde de uzun yola çıkamam” falan filan saçççma sapan şeyler anlatıyorum, cümle sonunu başına bağlayamıyorum, ne anlatıyorum ya ben şu an diye düşünüyorum falan... kız da ufak bir tebessümle “hıhım” gibi tepkiler veriyo.... başka bir yere gidiyoruz, 101 falan oynuyoruz, çocuk diyo ki “bi gün balık yemeye gidelim”, “hmm nereye gidiyosunuz nerede ne var” gibi bişey soruyorum, mekanı söylüyo, “hmm bilmiyorum orayı ama gidelim tamam güzel, gidelim, balık önemli çünkü” falan gibi ajdngjdfgn saççma sapan şeyler diyorum yine. ya bakın gerçekten abartı saçmalamışım gibi hissediyorum ya. diyalog kuramadım insanlarla. yok yani. ama kendime de çok yüklenmiyim, bence problem bağlamdan kaynaklanıyo. bu şekildeki tanışıklıklar bana çok yapay geliyo, doğal bir karşılaşma değil bu. eşin ve arkadaşı bir gün konuşuyorlar diyorlar ki hadi eşlerimizi de alalım dışarı çıkalım tanışalım falan. saçma yani. bu şekilde gerçekleşen hiçbir buluşmada rahat hissetmedim bugüne kadar. bu konsept bence zor tutar :D ben de mesela zamanında kız arkadaşlarımla böyle bir buluşma ayarladığımda, kız arkadaşım ve onun hiç tanımadığımız erkek arkadaşıyla bir araya geldiğimizde, yine tuhaf oluyor doğal olmuyor kasıntı oluyor yani o buluşma. ama mesela mevzuya partner kişileri hiç dahil olmadığında sıkıntı olmuyor. yani mesela ben, ömer ve benim arkadaşım, okey. ya da ömer, ömerin arkadaşı ve ben, yine okey. ama arkadaşımızın hiç tanımadığımız o partneri dahil olduğunda cidden tutmuyo ya. ortamda birbirine yabancı insan sayısı fazla kaçıyor, akmıyor........
5 notes · View notes
tamamsenkazandn · 2 years
Text
Yazmak istediğim satırların arasında çok fazla duraksama var.
8 notes · View notes
Text
Vücudumun dinlenmeye ihtiyacı olduğunu hep hasta olduğumda hatırlıyorum -_- . Dünden beri yataktan çıkamıyorum, bi duraksama anı bırakmadan her ��eye yetişirim hallederim dememek lazım.
8 notes · View notes
seslimeram · 11 months
Text
Sus, Konuşma!
Tumblr media
Bariz bir denklem var ediliyor. Bütünüyle kıyıcı, yıkıcı, tüketen bir medyumun ortasında, hayat ehveninden alıkonulurken, susun buyruluyor, bu sizin işiniz değil. En küçümen hal ve yaşlardan kazık kadar insanı suretlere dönüşmüş olsanız da asla geçerliliği eksilmeyen bir önerme, ön alma hali her gün yeniden biçimlendiriliyor. Evden, okula, okuldan kışlaya ya da staj yapılan iş yerlerine, bunlar aşıldığında da gündelik yaşam pratiğinin evi kılınan o iş yerlerinde hep ama her dem sürekli güncellenen bir meselle sus konuşma vaz ediliyor artık. Kes, kopyala, yapıştır söylem yığını içerisinde müşterek itiraz hakkının, ortaklaşma halinin var ettiği sorgulama önceliğinin önü alınmak istenir. Belirsiz, nedensiz, yok yere değil tam da doğrudan bir müdahale istemine sahip çıkarak / arka çıkarak topyekun itiraz da imkansız kılmak istenir. Her güne içkin kılınan tahakküm / tehdit ve bir dolu yönelim, uyarı ve ikazlarla birlikte bu cerahat sarmalı haline dönüşmüş ülkede susun buyrulur.
Gelişigüzel değil doğrudan bilinçli bir yönelim hali içerisinde memleket sathı mahallinde itiraz hakkı gasp edilir. Sus konuşma, aman düşünme, bırak şimdi ağzımızın tadı / tuzu da kaçmasın, şöyle olursa bu, böyle olursa şu evlerden ırak gibi silsile halinde bir tepkimeler ile var edilmiş olan katran karanlığı es geçilsin istenir. İyi de sadece son birkaç aylık değil aşağı yukarı yirmi bir koca yıllık bir iktidar pratiğinin günbegün var ettiği hemen hemen her şey bu ön alma / engel / takoz olma halleriyle bir bilinci hücceten yok etmiştir. Hepsi bir, hep birden var edilmiş olagelen denklemlerle / yapılandırma ve büyük bir korku hali içerisine rehin ederek bir ülkeyi bildiğimizi var saydığımız eleştirinin de köküne kibrit suyu dökülmesi sağlama alınır. Bugün, son kertede pazarlıklar, şöyle dedik böyle oldu hal ve istemlerinin kıyısında canhıraş bir biçimde hayat hakkı yerle bir edilirken buna itirazın dahi var edilemediği bir yurt / ülke / yer gerçek kılınmaktadır. Üstümüze biçimlendirilip, her gün bir yerinden teyellenen demokrasi mefhumunun böyle bir şey olmadığı ilkten bildirmek farzdır!
Bianet’ten Evrim Kepenek’in haberini aktaralım: “Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mitinglerde Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nu PKK’lilerle birlikte gösteren ve gerçek olmayan montaj olan videoyu göstermesi TRT Haber'de Abdülkadir Selvi'nin programında da konu oldu.
Selvi, "Konuşmanızda iki defa 'bunlarla video çekmişlerdir' dediniz. Ben onu tam anlayamadım. Yani kim, neyle video çekmiş?" sorusuna Erdoğan'ın "Kılıçdaroğlu'nun Kandil'dekilerle [...] ama montaj ama şu ama bu video çekimlerini yaptılar" şeklindeki yanıtına, Kılıçdaroğlu "Montajcı sahtekâr" ifadesiyle karşılık verdi.
Ayrıca senarist Murat Çobanoğlu da sosyal medya hesabından bugüne kadar Kılıçdaroğlu ile ilgili yapılmış olan montaj video ve fotoğraflara dikkat çekti.
Peki AKP iktidarının “dezenformasyonu engellemek” adına çıkardığını iddia ettiği “Dezenformasyon Yasası”nda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “montaj” diye açıkladığı videonun bir karşılığı var mı?
İfade Özgürlüğü Derneği Başkanı Prof. Dr. Yaman Akdeniz ve İstanbul Barosu eski başkanlarından avukat Turgut Kazan bianet’e yorumladı.
“Türkiye açısından çok tehlikeli”
Prof. Dr. Yaman Akdeniz de bianet’e şu değerlendirmeyi yaptı:
“Dezenformasyon suçunu Meclis’ten geçirenlerle dezenformasyon suçunu işleyenler aynı kişiler. Mesela dezenformasyon suçuyla ilgili ilk soruşturma Kemal Kılıçdaroğlu hakkında açılmıştı. Uyuşturucu haberiyle ilgiliydi. Hem Emniyet Genel Müdürlüğü hem de Jandarma hem tweet atmış hem de suç duyurusu yapmıştı."
“Bir taraftan dezenformasyon içermeyen ve üst düzey bir ana muhalefet partisi liderinin sözlerine dezenformasyon olarak kabul ediliyor. Tabii dokunulmazlığı olduğu için soruşturma havada kaldı. Fakat yine de bu soruşturmanın gündeme gelmesi dahi facia. Ama bir diğer taraftan Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi mevcut Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gerçek olmadığı çok belli, muhalif kesim tarafından bilinen bir video hakkında bu şekilde konuşması bir dezenformasyon. “O videolar var. Biz bunları görüyoruz” dedi. Bunu TRT'de canlı yayında söyledi."
"Gerçek olmayan bir videonun gerçek olduğunu beyan etmiş oldu. Çok tehlikeli ve Türkiye'de Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında soruşturma açacak herhangi savcı yok. Mesela pazar günü seçilemezse sade vatandaş olacak. Hakkında bir soruşturma açılacak mı? Bilmiyoruz."
“Biz şu anda uzun zamandır Türkiye'de olanları hukukçular olarak hukuk bilgisiyle açıklayamıyoruz. Mümkün değil. Buradaki paradoksu ortaya koymak lazım. Bir tarafta Kemal Kılıçdaroğlu hakkında soruşturma açılırken dezenformasyon soruşturması açılırken Cumhurbaşkanı Erdoğan istediği şekilde dezenformasyon yapabiliyor. Tabi çok tehlikeli bir durum.”
Kazan: Bunların inancına göre düşmana karşı her şey mübah
İstanbul Barosu eski başkanlarından avukat Turgut Kazan da şunları belirtti:
“2017 referandumunda yalnız Cumhurbaşkanı'nın yetkileri artmadı bir de korumaya alındı. O yüzden Cumhurbaşkanı için suç işlediği yolunda bir girişimin ulaşabileceği bir durum yok. Meclis’te 400 oyla Yüce Divan’a sevki gerekir. Bir cumhurbaşkanı için sözünü ettiğiniz öyle bir yaklaşım ve öyle bir ifade kullanmış olmak da inanılır bir şey değil."
“Çünkü Cumhurbaşkanı bir çeşit devletin başıdır. Devletin başı herkese örnek olmalı olmak zorundadır. “Böyle bir yaklaşım asla kabul edilemez. Demek ki siz bunu hem yaptınız yaptığınızı biliyorsunuz. Üstelik de savunuyorsunuz. Çünkü karşı taraf onlar açısından düşmandır. Bunların inancına göre düşmana karşı her şey mübahtır."
“O yüzden hiç şaşırmadım. Ben zaten Cumhurbaşkanlığı'nın işte kendisini eleştiren herkesi düşman saydığını görüyorum. O yüzden de şaşırmadım. öyle bir yaklaşım içinde bulunmasına yani onu ifade etmesine şaşırmadım. Zaten kendisi de gayet doğal olarak. ‘Evet, evet, evet...'Biz bunu hep böyle yaparız demiş oluyor.’ Ne yazık ki. Ama siz bunu eleştirirken biraz daha sert ifadeler kullanırsanız, yargılanma tehlikesi ile karşı karşıya kalırsınız. Cumhurbaşkanı bu yaptığı şeyi inanılmaz gayet doğal sayıyor. Siz Cumhurbaşkanını eleştiremezsiniz ama o size her türlü hakareti edebilir. O yargılanmaz, siz ona ‘dezenformasyon yapıyorsun’ derseniz yargılanırsınız. Türkiye'de rejim budur.”
“28 Mayıs seçimi bizim önümüzde demokrasiye ve hukuk devletine giden yolun açılabilmesi için son şanstır. Bu şansla kullanılamazsa doğru kullanılamazsa sandığa bir daha sandık yoluyla Türkiye'yi değiştirebilme imkanı da kalmayacaktır."
Ne olmuştu?
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim öncesi mitinglerinde ve gençlerle buluştuğu programda gösterilen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun montajlanmış bir videosu dün tekrar gündeme geldi.
Pazartesi günü TRT ortak yayınında Cumhurbaşkanı Erdoğan soru üzerine, “Kılıçdaroğlu'nun Kandil'dekilerle video çekimleri var. Ama montaj ama şu ama bu” dedi.
Erdoğan’ın bahsettiği görüntünün orijinali, Millet İttifakı’nın 2023 Türkiye Genel Seçimleri için yayınladığı kampanya filmi. Bu kampanya filminde Kılıçdaroğlu’nun arkasına Murat Karayılan’ın da aralarında olduğu PKK’liler montajlanmıştı.”
Bütünüyle haber metni meramını var ediyor. Sorgusuz, sualsiz demokrasicilik oyununa devam derken Baş Efendi, montaj bir kayıtla, yılların sultasına dur demeye gayret eden, artık birbirinin gırtlağına çöktürülmekten, düşman, hain, mihrak bilinip, atanmaktan da fevkalade yorulan / bıkan bir halka çözümü sulhu vaat eden Kılıçdaroğlu hedefe konulur. Mesele her zamankinden farklı olarak aidiyeti, kimliği, inancındaki farklılıklarla yara bere içinde konulmaya devam denilen bir menzilde, ilk defa halkın haklılığından dem vurup, mevzuyu hakkaniyetle yüzleşmeye getirmek isteyen bir temsile bir de böylesi bir kuru iftira ile hayat dar edilmek istenir. Cerahat eli yükseltildikçe, montajsa montajdan, Kandil’de dağdakilerle görüştü bahsine bir şecere ortaya karışık dökülüverir. Biteviye hiç kesintisiz bir biçimde noksansız bir kötülük haliyle Baş Efendi, Soylu, vekil bozuntusu kimi tiplemeler, Fahrettin Efendinin beslemesi troller, nice yüreğini kine boğdurmuş, aklını çoktan ipotek altına almış temsiller ve nicesiyle ve o herkesi kuşatan yavşak medya eliyle Kılıçdaroğlu’nun umudu var etme istemi yok sayılır. Yok olsun istenir. Hukuki hal, var edilmiş cerahat çeşitlemesi bir yandan, bir de böylesi bir toplumsal ayrıştırma gayreti o darbeleri yok ettik, demokrasiyi var ettik diyen AKP’nin aslında nasıl da despotizmin ta kendisi olduğunu da ifşa eder.
Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’den başlayarak, yıllar yılıdır sürdürülen ötekileştirme, HDP ve tüm öncüllere reva görülen ‘terörist’ bunlar şartlanmışlığı bir kere daha utanmazca birinci elden işlenir. Bütün bunların gümbürtüsü kafi gelmez, ekonomik çöküş konuşulmasın varılan ülke dert edilmesin diye çıkagelen tüm ikazlar engellenir. Dahası seçimin son dönemecinde Kılıçdaroğlu’nun aksettirdiği, ne yapacağına dair o kısa mesajların dahi yollanmasına mani olunur. Televizyon ekranları baş efendi için sonuna kadar açıkken, bizatihi o montaj lafzını iftiharla paylaşırken dahi göründüğü TRT ekranlarında Kemal Kılıçdaroğlu’nun varlığı %1’i bile geçmez. Bütünüyle, her şekilde cerahat politikasının üstünde, kötücül, nefrete tutunan bir dille, aralıksız ayrıştırma hallerinin ortasında bir seçim / tam da Kemal Kılıçdaroğlu’nun bahsettiği gibi / referanduma dönüştürülür. Ya sonrası...
Seçim öncesindeki son yirmi dört saate sığdırılan, hedef almalar, gözaltılar, tehditler ve ekranlardan neredeyse hiç inmeyen baş efendi, baş faşistin son mitingleri, son en son dakika çıkagelen geçen Ayasofya’da, şimdi Eyüp Sultan’da gerçekleştirilen camii-miting tahayyülleri, yine buralardan verilen mesajlar ve nicesiyle, arasız, fasılasız ötekileştirmeyi önceleyip toplumu hedefe koyan bir zihni garabetlik ve ötesiyle seçim sathı mahallinde son düzlük tamama erdirilir. Nihayetinde bir beş senenin daha nasıl yönlendirileceği her nereye doğru koşulduğu zaten kendiliğinden ortaya dökülürken, paldır küldür var edilen her tahakküm veçhesi, her biyopolitik hamleyle birlikte sorgu / sual bitirilmeye çalışılır. Dememiz odur ki, susun buyrulur, itaat etmenin ötesindeki en ufak itirazın zapturaptının her ne olduğuna dair emareler belirir. YSP gibi CHP de tüm ortaklarıyla birlikte bir terör organizasyonu ilan edilip, terörize edilirken sonuç Bakur Kürdistan’ında biber gazlarıyla müdahale ve gözaltılar, şehri İstanbul’da sırf Soylu efendiye eliyle kalp yaptığı için bir gencin darp edilerek gözaltına alınmasına mahal verdirir. Demokrasi hep bir beden büyük, hep bu ülkeye fazla diye bildirilir. Bunca düşmanlaştırmayla yol nereyedir ki bir katran karanlığından gayri.
Susun denilmeye devam ediliyor. Siyasetin hayatın politize edilmiş olagelen güncesindeki varlığı, gölgesi, değdiği yerdeki yaraların akıbeti merak edilmesin isteniyor. Bir oy verilip geçilip gidilsin isteniyor. O oyun kullanıldığı sandıklardan başlayarak, türlü çeşit avantür, tam da şarka özgün hile / hurda, toplu oy kullanmalardan, oy kaydırmalara, torba torba oy hazır etmelere, yurt dışında kullanılan oyların tasnifleri sırasında araya kaynatılan temiz, pak, helal oyların(!) sayıma dahil edilmesine, eski istihbaratçı bir temsilin var ettiği trajik müdahalelere kadar geçişken bir yıldırı tezgahta işlenirken, susup durmak bir şeyleri sahi ama sahiden de değiştirecek midir? Seçimin son düzlüğünde, görünen köy kılavuz istemiyor artık. Kurduğu şematik yapısıyla, dün o bu şu bugün bambaşka temsillerle var ettiği akçeli işleriyle, beşli çetesinden uyuşturucu ticaretinden silah tüccarlığına yolunu kesiştiren, bir biçimde dünyanın çöplüğü kılınmış bir rantiye pazarına dönüştürülen ülke gerçekliğini koruyor. Yoksullaştırılan halkın gözlerinin önünde sergilenen nefret halleri, o, bu, şu terörist, bu, beriki hain, mihrak, militan, ipe çekilesi korkak vesaire tanımlarıyla birlikte üç otuz kuruşluk demokrasi de sizlere ömür kılınmak isteniyor. Gidilen istikametin bir karanlık mı, uçurum mu, girdap mı, cehennemin ta kendisi mi olabileceği vurgusu unutturulup her şey güllük gülistanlık denilirken ortaya çıkan irin konuşulmasın istenir. Hal de, gidişat da, yönelim de, projeksiyonuna devam olunan yüzyılın yenisinin de nereye doğru olduğu 28 Mayıs gecesi belirli olacaktır. Susun karışmayın buyuranlar, ne etsin sıradan insanlar bunca kapkaranlık karşısında, sahiden ne!...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2023
Görsel: Getty Images via The Middle East Institute
0 notes
doriangray1789 · 1 year
Text
ÇELENGİ NEREYE KOYARSANIZ KOYUN! 18 Mart Çanakkale Zaferi'nin yıldönümü nedeniyle Gelibolu Yarımadası'ndaki şehitliklerin bulunduğu yerde düzenlenen anma törenine Atatürk de çağrılı bulunuyordu. Törene, Çanakkale'de dövüşen ve on binlerce kurban veren devletlerin temsilcileri de gelmiş. Ortalık çelenkten geçilmiyordu. Fransız ve İngiliz meçhul asker anıtlarına çelenkler konulmuş, ulusal marşlar çalınmış, fakat henüz bir Türk anıtı olmadığından Mehmetçik çelenginin konacağı yer konusunda bir duraksama olmuştu. Çanakkale Savaşları sırasında düşmana atılan mermilerden meydana getirilmiş piramit şeklinde bir de Türk anıtı vardı ki, zamanla bozulmuş, kalıntıları da kaybolmuştu. Atatürk'ün o zamanlar bu anıta çelenk koyarken çekilmiş bir fotoğrafı da Harbi Umumi Mecmuası'nın kapağında yayınlanmıştı. O günkü törende çelengi koyacak bir yer bulunamayınca hemen Atatürk'e koştular: -“Paşam, bizim çelengi nereye koyalım?” diye sordular. Tarihin en korkunç savunma ve hücumunun geçtiği alanda, o günleri yaşar gibi dalgın gözlerle ufka bakan Anafartalar Kumandanı, kendisinden cevap bekleyen Vali, komutan ve beraberindekilere dönüp: -“Türk kanıyla sulanmış bu toprakların her köşesi, bir Türk abidesidir. Çelengi nereye isterseniz oraya koyun, fark etmez” dedi.
Tumblr media
3 notes · View notes
yoruldumarkadaslar · 1 year
Text
Hayatımıza birileri girip çıkar...Bu döngü hep devam eder.Ama sizi o duraksama dönemlerinde bile bırakmayacak belki bir belki de birkaç kişi olur. O kişilere gerçekten değer verin.
3 notes · View notes
duraksama · 6 months
Text
dünyayı hele bi barış olsun da gör*
15 notes · View notes
ronaartn · 2 years
Text
fânî âlemde kollarımızı gök dolusu kadar açıp sarıp sarmalasak dahi parmak uçlarımıza çizilmiş bir sınırla yüzleşiyoruz. eksiliyoruz. insandır bu, kayıp gider. bizde gideriz,. kırgın bir ikindi sonrası yahut ansızın. kaygısı içimizde hiç sönmeyen meşâle gibi yanan dertlerin aslında o kadar önemli olmayışını farkettiğin o an. yakıcı bir duraksama. toprağı iğneyle eşelemekten farksız geçen zamanda itidâllik arayışı. ve,. ölüm. bir lâhza.
2 notes · View notes
dislanmisbiri · 2 months
Note
İyi ol iyi ol
Etrafa bakmak için durmak önemli tabi yoksa yaşadığımız hayattan hiç bişey anlamayız
Ama her durduğumuzda yaralar alıyosak pek bi anlamı kalmıyo
Ama devam illaki yaralarmızı iyileştirmekte yardımcı olacak biri çıkar
pek tabii, her duraksama kendisiyle sonuçlar getirebilir fakat önemli olan bunları anlamlandırabilmek. alışık olduğumuz sonuçlara da bir süre sonra aldırış etmemeye başlıyoruz. iyileştirmek için illa birisini aramak daha da derinleşmesine sebep ola bilir, bunu da unutmamak gerek. asıl olay ifayı kendi içinde bulmak.
0 notes
cointahmin · 4 months
Text
Altcoin piyasası, 13 Temmuz’un Ripple zaferi akabinde bir ölçü ivme kazandı. Lakin tahliller, DOGE için bir duraksama periyoduna işaret ediyor. Bu esnada hudutlu sayıda altcoin kazanım elde etmeyi başarıyor.Dogecoin (DOGE) önümüzdeki saatlerde 0,07152 dolara düşebilirTeknik analist Danielle du Toit, DOGE grafiğinin %4,5’luk yükselişin akabinde durakladığını bildirdi. Bugün birden fazla altcoin kırmızıda süreç görüyordu, lakin DOGE şanslı tokenlerden biriydi. Son 24 saat içinde bir noktada 0,0733 dolara tırmandı. Bu yükseliş DOGE’nin haftalık performansını %12.01’e ulaştırdı.DOGE’nin fiyatı, günlük en yüksek düzeyi olan 0,07466 dolara ulaştıktan sonra biraz geri çekiliyor. Bu hafif düzeltmeye karşın, günlük taban düzeyi 0,0672 dolardan hala bir ölçü üstte süreç görüyor. DOGE için birinci kritik takviye, 0,07322 dolar bölgesi olacak. Ayılar bu seviyeyi kırarsa, DOGE fiyatı önümüzdeki birkaç saat içinde daha evvel belirtilen 0,07152 dolar düzeyine düşebilir.Öte yandan, sonraki 2 saatlik mumları 0,07322 doların üzerinde kapatabilirse, boğalar sıradaki direnç düzeyi 0,07409 dolara yönelecek. 0,07152 dolara düşüş beklentisi, DOGE’in gün içi rallisinin akabinde fiyat hareketlerini soğutmasından kaynaklanıyor.Lens Protokol, NFT fiyatlarının 50 dolara düştüğüne şahit olduÇinli kripto araştırmacısı Colin Wu’nun raporuna nazaran, NFT’ler için tanınan platform olan OpenSea’deki Lens Protocol Profiles NFT’lerin taban fiyatı değerli bir düşüşe şahit oldu. Kelam konusu dijital koleksiyon geçen hafta %60’ın üzerinde düşüş yaşamıştı. NFT’ler şu anda yaklaşık 50 USDC olarak fiyatlandırılıyor. Taban fiyatın şu anda satış için listelendiği en düşük fiyat olması dikkat cazipti.https://twitter.com/WuBlockchain/status/1680074341789356032 Bu beklenmedik düşüş, Lens’in test daveti sisteminin 13 Temmuz’da piyasaya sürülmesiyle ilişkiliydi. Bu ortada, öbür bir mümkünlük da, NFT piyasasının genel olarak son haftalarda düşüşte olması. Bilgilerine nazaran, NFT piyasası son 24 saatte yaklaşık %20 düştü.Wu’nun tweet’ine karşılık olarak bir yorumcu, mevcut durumun bu NFT’leri indirimli bir fiyata almak için elverişli bir fırsat sunduğunu belirtti. Ferdî görüşünü söz eden Twitter kullanıcısı, “Bence, bir iş bulmak için yeterli bir zaman” dedi.https://twitter.com/RuzhyoX/status/1680078121729511424 DOGE düşüş sinyali verirken bu coin’ler ivme kazanıyorÖzellikle Optimism (OP), son 24 saat içinde elde ettiği %8’lik yarar ön planda. Fiyat artışına ek olarak, OP’nin 24 saatlik süreç hacmi de geçtiğimiz gün boyunca %90’dan fazla arttı. Böylelikle haftalık performansını daha da yeşile çekerek %23,44’e çıkardı.Son ivmeyle birlikte OP, güçlü bir direnç düzeyi olan 1.478 doların üzerine çıkmayı başardı. Şu anda bu kilit noktanın üzerinde süreç görmeye devam ediyor. Devreye giren boğalar fiyat daha sonra 1.557 dolara çekmeye çalışacaklar. Bu düzey OP için değerli bir takviye düzeyidir.SHIB ve BONESHIB ve BONE fiyatları da bugün piyasa genelinden müspet ayrışıyor. Shiba Inu’nun test basamağında olan Katman-2 Shibarium “Puppynet”’in süreçleri, yükselişle eş vakitli dönüm noktasına ulaştı. Datalar, Puppynet üzerindeki süreç sayısının 30 milyona yaklaştığını gösteriyor.Puppyscan’e nazaran, Shibarium beta Puppynet, 11 Mart’taki lansmanından bu yana 30 milyon süreci tamamladı. Böylelikle, 20 Mayıs’ta 10 milyon sürece ve 11 Haziran’da 20 milyon sürece ulaştı.Bununla birlikte, baş geliştirici Shytoshi Kusama’nın Ağustos ayındaki Blockchain Fütürist Konferansı sırasında Shiba Inu ekosisteminin Worldpaper’ını, tüm Shibarium ortaklarını ve TREAT token’ını ifşa etmesiyle süreç oranının ve cüzdan adreslerinin artması bekleniyor. Shiba Inu’nun üçüncü yıl dönümüne denk gelmesi ve tıpkı vakitte Ethereum’un doğum yeri olması nedeniyle, uzun vakittir beklenen Shibarium muhtemelen 16 Ağustos’ta piyasaya sürülecek. cointahmin.com olarak detaylara bu yazıda yer verdik.https://twitter.com/Shibtoken/status/1680171527793156096 Gelişmeler esnasında SHIB fiyatı %2,5 yükseliş kaydediyor. BONE fiyatı da bir noktada %3,5 seviyesinde kazanım elde etti.
0 notes