seni sen giderken gelen yağmurlara emanet ettim, o çok sevdiğin kır çiçeklerine; vazgeçirip sonbardan seni taze ilkbaharlara emanet ettim, seni çıkmaz sokaklardan uzun yollara, karanlıktan aydınlığa emanet ettim, derinlerden bulutlara, siyahlardan beyazlara emanet ettim, tüm yazgıları silip ellerimle; seni başka bir kadere emanet ettim, seni kendimden sakınıp bir başka kalbe emanet ettim, seni bir felaketten esirgeyip bir umuda emanet ettim.
bir yerde okumuştum'' olurda bir gün bana bir şey olursa, hayallerim sana, sende Allah'a emanetsin. hasretini helal et.'' bu sözün ağırlığı yüreğimi acıttı. kaldıramadım, yutkunamadım bir müddet. Ölüm vardı ve her geçen saniye dahada yaklaşıyordu enseme. Ölüm vardı ve görmemiştim hala seni , hala senden özür dileyememiştim. Ölüm vardı ve haykıramamıştım seviyorum diye özlüyorum diye ne olur dön diyememiştim sana. Ölüm vardı ve düşmüştüm bir uçurumdan aklımda kalansa o güzel gözlerindi. söylesene bir daha bakacak mısın bir başkasına öyle, cehennem esasen bu dünyada başlarmış. Ruhum yüzlerini asmış , kalbim hala çocuk gibi her gördüğünde sana yine çarpar küçük bir çocuğun annesinden istediği oyuncak gibi, diyorum ki artık olmaz kalbim ama hala ister ya çocuk aynı öyle, ya ağlar gözlerim ya bakakalır bir resmine vazgeçer sonunda ama esirgemez hayallerini bir gün kavuşacağının hayaliyle yatar kalkar. Söylesene bu kalp nasıl unutur seni? İstemem başka yıldız bir gözlerin gelsin bana. Biliyorum bir gün geleceğim aklına sızlayacak için, gülümsersin belki, dersin kısacık ama güzeldi. Olabilirdi olduramadık... Ruhum ruhuna elzem, tenim tenine hep hasret ve sen ban hep ukde kalacaksın.