Tumgik
#en iyi diziler
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
2 notes · View notes
bluesyemre · 1 year
Text
Sinema endüstrisinin en kıdemlilerinin seçtiği 21. yüzyılın en iyi 100 dizisi
Sinema endüstrisinin en kıdemlilerinin seçtiği 21. yüzyılın en iyi 100 dizisi
1)The Wire- IMDb:9,32)Mad Men- IMDb:8,63)Breaking Bad- IMDb:9,44)Fleabag- IMDb:8,75)Game of Thrones- IMDb:9,26)I May Destroy You- IMDb:8,17)The Leftovers- IMDb:8,38)The Americans- IMDb:8,49)The Office (UK)- IMDb:8,510)Succession- IMDb:8,7 11)BoJack Horseman- IMDb:8,712)Six Feet Under- IMDb:8,713)Twin Peaks: The Return-IMDb:8,514)Atlanta- IMDb: 8,615)Chernobyl- IMDb:9,416)The Crown- IMDb:8,617)30…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
gay-sohbet · 2 years
Text
Black Butler - Gay melekler var!
Black Butler dizisi Şeytanla anlaşma temalı en iyi filmlerden olmaya aday. Bu müthiş anime seride olaylar müthiş işleniyor. Dizideki eşcinsel melekler konu değil ama başından beri gay melekler var. Bu anime estetiğin tavan yaptığı bir seçim.
Black Butler aka: Kuroshitsuji, Yana Toboso tarafından yaratılan anime dizi serisi. Zaman olarak İngiltere’de Kraliçe Victoria döneminde geçer. Hikayede Şeytani kahya Sebastian Michaelis, Ciel Phantomhive ile yaptığı bir sözleşme nedeniyle on yaşındaki Earl Ciel Phantomhive’a hizmet etmek zorunda. Ciel, Şeytani Kahya Sebastian’ı, kendisini aşağılayan, işkence eden ve ailesini öldüren insanlardan…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
slowandangry · 2 years
Text
Black Butler - Gay melekler var!
Black Butler dizisi Şeytanla anlaşma temalı en iyi filmlerden olmaya aday. Bu müthiş anime seride olaylar müthiş işleniyor. Dizideki eşcinsel melekler konu değil ama başından beri gay melekler var. Bu anime estetiğin tavan yaptığı bir seçim.
Black Butler aka: Kuroshitsuji, Yana Toboso tarafından yaratılan anime dizi serisi. Zaman olarak İngiltere’de Kraliçe Victoria döneminde geçer. Hikayede Şeytani kahya Sebastian Michaelis, Ciel Phantomhive ile yaptığı bir sözleşme nedeniyle on yaşındaki Earl Ciel Phantomhive’a hizmet etmek zorunda. Ciel, Şeytani Kahya Sebastian’ı, kendisini aşağılayan, işkence eden ve ailesini öldüren insanlardan…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
yasamsallik · 2 months
Text
SOSYAL ENKAZ ❗️
Üç çocuk annesi kaynana, damadıyla kaçıyor…
24 yıllık evli olan 43 yaşındaki kaynananın, kızı hamileyken, damadıyla sarmaş dolaş öpüşerek fotoğraf çektirdiği ortaya çıkıyor.
Kaynananın babası, kaynanayla damadı aynı odada uygunsuz vaziyette basıyor, torunun yuvası yıkılmasın diye ses çıkarmıyor.
Kaynananın damadıyla birlikte ev kiraladıkları, evsahibine damadını “oğlum” diye tanıştırdığı anlaşılıyor.
Kaynanayla damadın aslında çoook eskiden beri birlikte oldukları, rahat rahat görüşebilmek için kızını damadıyla evlendirdiği iddia ediliyor.
Üstelik… Damadıyla kaçan kaynana, canlı yayına katılıp, kızıyla yüzleşiyor, bunların hepsini şakır şakır ekranda anlatıyorlar.
Dört çocuk annesi kadın, kocasını ve en büyüğü beş yaşındaki çocuklarını terkedip, internette tanıştığı 15 yaşındaki çocuğa kaçıyor.Kocası “karım bana geri dönsün” diyerek, televizyon programından yardım istiyor, kadın canlı yayına telefonla bağlanıyor, “15 yaşında ama ergenliğe girmiş, kocamdan iyi” diye anlatıyor.
15 yaşındaki çocuk reşit olmadığı için ekrana çıkartılmıyor, onun yerine babası canlı yayına katılıyor, “oğlum memnun, istenirse imam nikahı kıyarız” diyor.
Netflix'te yayınlanan marjinal kurgu diziler değil bunlar… Türkiye gerçekleri, Türkiye'de yaşanıyor.
İki elti, yufkacıya kaçıyorlar.
Biri iki çocuk annesi.
Öbürü üç çocuk annesi.
İki elti, yufkacı eltilerin abi-kardeş kocaları, eltilerin anneleri, hep beraber canlı yayına çıkıyorlar.
Büyük elti anlatıyor, “cep telefonu aldım, kocam faturalarını ödemedi, elin adamı yufkacı ödedi, aşık oldum, yufkacı ve eltimle çok mutluyuz” diyor.
Küçük elti daha ikna edici izah ediyor, “evdeyken bayılmalarım oluyordu, doktora gittim, bir şey bulamadılar, yufkacıya kaçtıktan sonra bayılmalarım kesildi” diyor.
Eltiler aynı ismi taşıyor, yufkacı bu sebeple tarif ederek anlatıyor, “ben sadece gözlüklü olanla beraber oldum, öbürü ben de geleyim dedi, peki dedim, bayılmaları oluyormuş, kendisine nazar duası okudum, muska yazdım” diyor.
Yufkacının dükkana gelen evli kadınlara kendisini hoca olarak tanıtıp, yufka büyüsü yaptığı iddia ediliyor, yufkacı bunları reddediyor.
Bu arada, büyük eltinin aslında yıllar önce boşanmış olduğu ve kocasıyla imam nikahıyla yaşamaya devam ettikleri ortaya çıkıyor.
Neticede, küçük elti yufkacıyı terkediyor, kocasına dönüyor, canlı yayında romantik müzik eşliğinde birbirlerine sarılıyorlar.
Büyük elti yufkacıyla evleniyor, altı ay kadar sonra boşanıyorlar.
Senaristlerin yazmaya cesaret edemeyeceği tuhaf ötesi ilişkiler, her gün televizyonlarda yayınlanıyor, ana haber bültenlerinden katbekat fazla izleniyor, haber kanallarının 10 misli izleniyor.
Çünkü, hiçbir haber, Türkiye'nin somut gerçeğini onlar kadar şeffaf yansıtmıyor.
Üç çocuk babası evli adam, dört torun sahibi evli anneanneyle kaçıyor.
35 yıllık kocasını terkederek, kendisinden 15 yaş küçük adamla kaçan anneannenin, henüz 14 yaşındayken imam nikahıyla evlendiği ortaya çıkıyor.
Anneanneyle kaçan adamın ise, yıllar önce kızkardeşinin kayınpederini ağaca bağlayıp, cinsel organını yaktığı, bu yüzden hapse atıldığı, af'la çıktığı anlaşılıyor.
Bu adamla anneanne canlı yayına çıkıp “niye utanacakmışız, bizim aşkımız dünyadaki denizler kuruyana kadar bitmeyecek” diyor.
25 yıllık evli, dört çocuk üç torun sahibi babaanne, 30 yıllık evli, yedi çocuk dört torun sahibi adamla kaçıyor.
“Nasıl tanıştınız?” diye soruluyor, adam izah ediyor, “tiktok'a video koydum, bu denk geldi” diyor.
Babaannenin okuma yazma bile bilmediği, whatsapp'ten sesli aşk mesajları gönderdiği anlaşılıyor.
Babaannenin kocası canlı yayına çıkıyor, “karım evine dönsün, internetten tanıştığı adamdan hayır gelmez”diyor iyi mi.
18 yaşındaki kız,altı çocuk babası 70 yaşındaki adama kaçıyor.
Adamın kızı kendine bağlamak için muskayla büyü yaptığı iddia ediliyor, muska denilen paket stüdyoya getiriliyor, canlı yayında makasla kesiliyor, cips kağıdına sarılı at yarışı bülteni çıkıyor.
Dizilere yasak koyan Rütük bunların yayınlanmasına izin veriyor.
YILMAZ ÖZDİL
VALLAHİ BRAVO ŞAHSEN
EĞER ŞEYTAN OLSA BÖYLE
ÇALIŞAMAZDI
22 SENEDİR TOPLUMU
AHLAKSIZLAŞTIRMAK İÇİN
SÜPER ÇALIŞMIŞLAR
BU BOPÇULAR
23 notes · View notes
geceyeasikbirisi0 · 25 days
Text
Nasılsınız sınavlar nasıl alısabildinizmi acık ucluya acıkcası ben alısamadım sınavlarım kötü gectı dinden 40 aldım yani kaldım arkadaaım 41 aldı offff koymuşum dıo annem azıma sıctı bikaç gün daha benden haber alamaya bilirsiniz bu öldümü aomına demeyın olmedım ama ölebilirim her insan ölebilir bu normal bişey her neyse size boş şans diliyorum umarım en düşük sınavınız 80 olur.
Bide gitmeden önce çok beğendiğim kdrama onerem
The penthouses (WAR IN LIFE) (3 sezon)
The uncanny counter(2 sezon)
Çok iyi diziler mutlaka izleyin derim
~Owen
16 notes · View notes
Photo
Tumblr media
1 note · View note
yazmasamaglayacaktim · 9 months
Text
bir sokakta tüm sesleri birbirinden ayırmaya başlamışsın. beklediğin yardım sen kendin ayağa kalktıktan sonra gelmiş her seferinde. ve artık denize bakarken bile boğuluyorsun. gerçeklerin yerini hayaller alırken seni de bu odadan atmışlar. fazla bir eşya gibi ortasındasın hayatın. eskiden her şeyini sevdiğin sokaklarda yürümekte zorlanıyorsun. kedileri sevesin gelmiyor. yardım istemiyorsun. zor durumdasın. önce canını yakmışlar. canını soğutup soğutup umut etmişsin. kalbini kırmışlar ve kırgın kırgın umut etmişsin. kemiklerini kırmışlar alçılarla umut ettirmişler. hislerini almışlar hissiz de devam etmişsin. çok acımış ve geçmiş. daha çok acımış ve daha çok geçmiş. bu geçerse daha büyüğü gelecek diye bir acının geçmesini hiç istememişsin. ama geçmiş. kendini asarken bile sağlam gırtlak istiyor senden hayat. ses tellerin kopmuş çoktan. sessiz kalmışsın. söyleyebilsen söyleyeceksin, en kötüsü eksile eksile ölmektir diyeceksin. kafamı kaldırıyorum: buradan atlasam ölür müyüm diye binalara bakarken mutluymuş gibi gökyüzüne diyeceksin. demiyorsun ama. ben söylüyorum. ismimi. cismimi. tenimi. saçlarımı. görüntümü. her şeyi silmek istiyorum. siyasi kimliğimi köpeklere yedirmek istiyorum. ellerimi kırmak. ağzımdan iyi niyet cümlelerini tükürmek. dilimi yırtmak. karakterimden. kendimden. aynalardan. cinsel kimliğimden etimle beraber kurtulmak istiyorum. bütün kimliklerimden kurtulmak istiyorum. doğduğum gibi, ortasında yalnızlığın, bir evse hüzün, köşesinde çıplak kalmak istiyorum. insan kavramlarından uzak. nefretten bile beslenmeden. acıdan bile kurtularak. savaşlarda ölerek. barışlarda güzelleşerek. her şeyden ama. sokağa çıkmaktan. gittiğim şehirlerden. televizyon programları. diziler. şarkılar. konserler. nefes al bırak. nefes al bırak. bu kadar. devamı sosyalleşme adına yapılan her türlü işkencedir insanın kendine ettiği. bırak. bırak diyorum. hayatı sevebilenler sana ne derse desin. yanlış desin. sev desin. çık desin. gez dolaş desin. denedim diyemezsin. bir parçası da sensin bunun diyemezsin.
30 notes · View notes
endergelisenataklar · 1 month
Note
Saçma sapan diziler yüzünden böyle bir toplum olduk. Kurşun sıkmak serbest, öpüşmek yasak. Gençler ehliyetsiz araba sürüyor, silah bulup kullanmak çok kolay artık, uyuşturucu falan da öyle. Nereye gidiyor sonumuz Allah aşkına ya
lafım bizzatihi sana değil ama olan biten her şeyi dizi veya filmlere bağlamak, kolaya kaçmak gibi geliyor bana biraz. o bahsettiğin bütün mafyatik, gangstacılık oynayan; uyuşturucudan, kadından, kumardan dem vuran popüler türk dizilerini izledim. kurtlar vadisi'ni izleyen kişi ali'nin polat'a evrildiği meşhur kazasında, doksanlarda yaşanan susurluk olayına dem vurulduğunu anlayamayan biri, onun yerine mafyaya özeniyorsa kurtlar vadisi ne yapsın mesela? en çok tartışılan, koca bir nesili zehirlediği iddia edilen sıfır bir dizisi mesela. bi' 4-5 defa izlemişimdir. izlenmesi gereken bir dizi midir, değildir. benim 4-5 defa izlememin nedeni, yaşadığım coğrafyayı kısıtlı imkanlarla, güzel bir şekilde anlattıklarına olan inancımdı. sıfır bir'i izleyen herkes bilir ki; sıfır bir'in amacı, bizim yaşadığımız hayatın sonu ya dört duvar arasında özgürlüğe hasret olmak ya da kara toprak olmaktır. bu mesajı almak yerine ben cio olacağım diyorsa nesil, suç sıfır bir'in mi, nesilin mi? şu anda da tüm zamanların en iyi dizisi olarak bilinen breaking bad'i izliyorum, ikinci sezonunun ortasındayım, ve bay walter white bana kimya yerine uyuşturucu nasıl yapılır, uyuşturucudan nasıl para kazanılır onu öğretiyor. pardon? abi niye namluyu kötü taraflarımıza doğrultmuyoruz ki. internette her haltı halleden, ama evde iki yumurta kıramayan bireyler haline geldiysek, bunun suçlusu internet, telefon, teknoloji değil, bizleriz. kimse kusura bakmasın.
8 notes · View notes
silikmumisigi · 1 year
Text
Merhaba ben silikmumisigi.bu hayatta siyaha çok bulaştım.acıya da bir o kadar fazla.sevdiğim insanların beni kanatmasını izliyorum son dokuz senedir.dokuz sene diyorum size az buz değil.az yara değil.içimde o kadar çok kasırga oldu ki hiç birine mani olamadım.zamanında diziler izledim filmler izledim onlara sığınmaya çalıştım sonra baktım olmuyor vazgeçtim bunlardan.kitaplara sığındım.karakterlere,olay örgülerine.en çok müziğe sığındım.ama en çokta şarkılara güvendim.çoğu sözü canımı yaksa da insanlar kadar güven kırmıyorlardı.tabii bu arada büyüdüm.güzel bir genç kız olduğumu söylüyorlar ama aynadaki yaralı ruh bana içimin çokta iyi hissetmediğini söylüyor.aynadaki yansımam bazen çok canımı yakıyor.o yüzden fazla aynaya bakmamayı tercih ediyorum.ben bir çok sokaktan iki kentten geçtim.sırtımda yığınla anı taşıyorum.can yakan anılar,kanatan ve delik deşik eden anılar aklımın en kuytusundalar.onun dışında ruhumun dinlendiği zamanlarım da oldu az da olsa oldu olmadı diyemem.son yedi senedir sigara kullansam da son üç yıldır ayrı bir sigara bağımlılığı kazandım.hatta yılbaşına girerken bile sigara içerek girdim.sigara ciğerlerimi mahfetse de kötü olsa da herkes bırak dese de acılarımın en büyük tanıdığı oydu.kimse yokken bile çakmağım ve sigaram bir adım uzağımdaydı.sanırım acıma bu kadar tanık olduğu için kurtulmuyorum ondan.beni bir gün çok hasta edeceğini bilsem de bırakamıyorum onu.ama her şeye tüm bu yaşanan sancı dolu dokuz yılıma rağmen hala ayaktayım.hiç yılmadım.hiç savaşmaktan geri durmadım.daima ileri baktım.çünkü başka çaresi olmaz bazen insanın.dik durmak ve dik oturmak zorunda kalır.savup savuşturmak zorunda kalır insanları çevresinden.katlanamaz kendi kendine.ne kadar zor olsa da neden beni tercih ettiler neden benim der insan hatta sorar bazen kendisine neden beni seviyorlar yada cidden beni seviyorlar mı.hayatım hep karmaşa ve kafamdaki sorularla sürdü.yine hep her zaman öyle olacak eminim...
21:44'
1.2.23'
20 notes · View notes
dolunay-surat · 4 months
Text
2023 çetelesi.
bu sabah yeni evimizde ilk kahvaltımızı yaptık. christmas temalı servislerimiz, az ama öz kahvaltılıklarımızla yeni mutfağımızda ilk kahvaltımızdı. bir hafta süren temizlik+yerleşme sürecinin sonunda temiz bir eve uyanmak rahatlamış hissettirdi. her ne kadar henüz bu ‘yeni’ eve tam alışamamış olsak, eski sokağımızdan geçerken içimiz burulsa da buraya da alışacağız, biliyorum. mutfakta yemekler piştikçe, yatağımızda uyandıkça, salonda yeni filmler-diziler izlendikçe, muhabbetler edildikçe burası da zamanla anılarla bir yuvaya dönüşecek.
eve yerleşince kendimi de bakıma aldım hemen ^.^ şimdi kuaförde manikür-pedikürüm yapılmış, saçlarım boyanmış, kahvemi içerken biraz döküleyim istedim.
bi bakalım madde madde 2023 nasıl geçmiş?
- Her şeyin başı sağlık! 2023’te pek hasta olmadım. Sırt ve boyun ağrılarım oldu bol bol. Emara giremedim ve ilaçlı emara girmek zorunda kaldım. R. bu yıl çok hasta oldu ve ara ara bizi korkuttu. hele ki yılın bu son haftalarında bitmeyen hastalıklar bizi epey yordu.
- 2023’te içsel olarak çözümlemeler, değersizlik ve kendini kanıtlama (özellikle çalışma hayatında) ve bazı bocalamalarla geçti. pek çok şeyi kendimi kanıtlamak, ortaya koymak ve ne kadar yetenekli biri olduğumu göstermek için kullandım. bu yüzden bazen insan ilişkilerinde sorun yaşadım. yılın son zamanlarında şunu fark ettim; ne kadar kendinden, zamanından verirsen ver kendini gerekenin üzerinde yormak sana hiçbir şey kazandırmıyor. seni daha değerli bir insan haline getirmiyor.
- Bu yıl çok çok çok çalıştım! Çok mesai yaptım. Çok iş hallettim. Bu yüzden yollarda hep uyukladım, çok yorgun hissettiğim, sinirlerimin harap olduğu zamanlar oldu. Kendimi kendime kanıtladım. İşimde ilk yılım doldu! Başarılı ama çok yorucu bir yıldı iş konusunda. Ve belki de kişisel olarak en önemlisi kendi alanımla barıştım. İstanbul’u gezmeye başladım ve bundan çok keyif aldım. Bu yıl çok şey öğrendim.
- aşk konusunda ne diyebilirim ki! çok mutluyum. her geçen gün ilişkimiz daha da rayına oturdu ve kendimiz olarak, iki arkadaş olarak, sevgili olarak birbirimize ayna olduk ^*^
- bu yıl arkadaşlarımla çok vakit geçiremedim ama işim dolayısıyla yeni insanlar tanıdım ve bazılarını çok sevdim.
- 2023 artısıyla eksisiyle, doğrusuyla yanlışıyla güzel bir yıldı. kendim olmaya daha çok yaklaştığım, kendimi daha yakından tanıdığım, İstanbul’a daha çok alıştığım, yeni yerler gördüğüm, çok çalıştığım bir yıl oldu. Her şey için kendime teşekkür ediyorum. Çok yoruldun, çok şeye koşturdun, iyi bir insan olmaya çalıştın, hatalar yaptın ve kendin olarak bu dünyada var olmaya çalıştın.
2024’ten neler bekliyorum peki? Daha doğrusu bu yeni yılda kendimden neler bekliyorum? Açıkçası çok büyük şeyler beklemiyorum. Hayattan, küçük şeylerden daha çok keyif alabilmeyi, gün içinde güzel şeyleri fark edebilmeyi diliyorum. Bir de kendimi çok eleştirmeden hatalarımla kabul edebilmeyi istiyorum. Bunlar dışında her şey değişebilir, her yıl yeni hedefler belirlenebilir ama önemli olan bunları keyifle yapabilmeyi, hayattan tat alabilmeyi becerebilmek!
Herkese gönlünden geçenin gerçek olduğu, sağlık, güven, mutluluk dolu bir yıl dilerim! 🎄
Tumblr media
2 notes · View notes
Text
Dizilerde kitap okuyan oyuncu olmaz.
Dizilerin önemli karakterleri toplumsal olaylara değinmez,
Senaryolarda hayatın gerçeklerine vurgu yapılmaz, hep bir hayal dünyası ve mutlu sonlar vardır.
Dizilerdeki sözde fakirler bile bizden daha zengindir, ama perişandırlar, sürekli büyük sorunlar ile boğuşmaktadırlar. Yani fakirlerin yaşamaya hakkı yoktur. Ve zenginlik hep ön plandadır, yatlar katlar villalar v.b, v.b...
En güzel kızlara ve en yakışıklı erkeklere hep rol verilmektedir. Çirkin rolunu oynayanlar bile manken. O derece!
Toplumda mevcut olan tüm ahlaksızlık, pislik, kötülük, düşmanlık, kavga, monotonluk, israf ve benzeri yanlışların hepsini bu dizilerden öğrenmişizdir...
Anlayın ve uyanın artık!
Diziler bizi hipnoz ediyor ve sadece tüketmeye, eğlenmeye, malayani işlere teşvik ediyor. Üretmeye, okumaya, geliştirmeye ve iyi şeyler yapmaya teşvik neredeyse hiç yoktur.
Diziler bizi; ailemiz, dostlarımız, işimiz, eşimiz, gelirimiz ve benzerleri ile yetinmemeye teşvik ediyor.
Ailemizi, çocuklarımızı, anne baba ve hatta eşimizi bile beğenmemeyi bize dayatıyor.
Ne giyeceğimize, yiyeceğimize ve ne kullanacağımıza bile diziler karar veriyor.
Nasıl aşık olup, nasıl seveceğimizi ve hatta bize bir birimizi aldatmanın yollarını bile bu lanet diziler öğretiyor.
Hatta aldatmayı hayatın cilvesiymiş gibi gösterip, en sadık eşimize karşı bile bizi şüpheye teşvik ediyor.
Çocuklarımızı bizden alıyor, eşlerimizle aramıza mesafeler koyuyor!
Komşu, Dost ve Akraba ilişkilerimizi baltalıyorlar...
Diziler ile huzurumuzu bozuyorlar...
Aynı evde olduklarımız ile bile aramıza mesafeler koyuyorlar!!!
Evinizde bir ay boyunca TV'i yi hiç açmayın. Hiç olmazsa bu yerli ve milli dizileri izlemeyin, aile huzurunuzun kesinlikle artacağına kefilim!
İşin kötüsü hepimiz bu tehlikenin farkında olduğumuz halde izlemeye ve çocuklarımıza izletmeye devam ediyoruz.
Yahu misafirliğe bile gidince tv izliyoruz. Madem tv izleyecektik, evimizde izlerdik, niye misafirliğe geldik ki?!
Cenabı Allahın bizlere basiret vermesi ve bizi yozlaştıran bu melanet dizilerden muhafaza etmesi duası ile...
Nurettin Güneş / Güncel ve Dini mevzular
16.10.2018
Tumblr media
20 notes · View notes
Text
bu kadar kimsenin cesaret edemediği kadar kalbimi olduğu gibi dökmeye cesaretim varsa bu sefer yds olursa hiç başlamadığım yeni bir hayata başlamaya da cesaretim olur olmazsa yine inadına akademik kariyer için daha çok çalışmaya da. Elinde bir şey olmadan kimseler seni görmeden yaşayabilmek de bir cesaret belki de. Ve ben yıllarca yolumdan şaşmadan öğrenme aşkımı kaybetmeden ama mantıklı ve bilimsel sevgiye odaklı yanlarımla zıt ama hayatı da yumuşatan kalbimin aklımı bulandırmalarıyla baş etmeye çalışarak her şeye çok çalıştım çok çabaladım. Hayatın içinde sağlam güzel başarılı ama en önemlisi iyi kalbini yitirmeyen bir hayat olarak kalma çabası. Aynı şeyleri sayıklayınca değersizleşmesin lütfen. Kalpten çıkan böyle hep. Kalp aynı şeyleri sayıklayınca hatta sadece kalp değil akıl, ruh her şey. Yani her şey hani resmin içinde resim olur ya. Şöyle düşünelim tablonun içinde bir de o tabloya bakan insanların resmi var. İşte o baktığı tabloyu da bakan kişinin resimde görünmese de yüreğini de güzel tutma ferah tutma çabası. Çok karışık anlattım belki de. Tek tek açmak en iyisi olacak. Diyelim ki kalp görünmüyor ama nasıl bir kalbi olduğu şapkasından ne biliyim, kıyafetinden, saçının renginden bir renkle yani rengin ruhuyla yansıtılabilir. Ben de anlamıyorum içimden geliyor bu şekilde yazmak. Durduramıyorum. Durdurmak da istemiyorum. Durdurmak istesem durdururdum. Durdurunca yaşayamıyorum. Böyle seviyorum. Böyle yaşadığımı hissediyorum. Resim içinde resim yani biz buna edebiyatta hikaye içinde hikaye yani helezonik olay örgüsü diyoruz her ne kadar ekonomi ve yönetim, uluslararası ticaret, işletmecilik, pazarlama, müşteri ilişkileri yönetimi, küreselleşme vs. öğrenim alanlarıyla yeni bir dünyaya başlamış olsam da edebiyat çalıştığım dünyamdan bazı bilgiler de hafızamda kalıcı kalmış iyi ki de kalmış. Zaten bence sancı da burada başlıyor. Çok şey var ve ifade edemiyorsun bir odanın içine tıkılıp kalmışsın ama şükredip o odada da sürekli kendine yeni bir evren ütopya adı her neyse yaşanabilir sevilebilir kendi dünyam haline getirmişim bir şekilde. Ne diyordum resim içinde resim. Tabloya baktığında da yüreğinin güzel olduğunu ve hayatında hiçbir şeyi harcamadığını, hayallerini, hedeflerini gerçekleştirdiğini ama yine en başındaki kalple kalarak gerçekleştirdiğini görmek çabası hem de tabloya bakan kalbin baktığı tablo gibi ferah olma çabası. Belki yine de anlatamadım. Zihnim çok karışık olduğundan. Metaforlarla ve imgelerle örülü olduğundan ya da sembolleştirmeden anlatamadım işte. Anlaşılsam da anlaşılmasam da benim anlatma şeklim böyle. Ben kendimi keşfetmek için yazıyorum. Keşfetmek dedim discover dedim kelime tekrarı yaptım beynimin içinde keşke sadece yetse böyle bilmek soru çözerken birleştiremeyince hevesim kuruyor. Dedim ya dün kayboldum. Kaybolduysam en başa dönmek tek çare. O yüzden belki de en başından başlamayalım kelime tekrarından sonra gramer tekrarından sonra belki denemeler yetişmezse yetişmediği halde sınavda bir mucize olur mu bu sefer ne biliyim olmazsa yine en başından başlarım daha uzun sürede bir yandan yüksek lisans dersleri var diye üzülüyorum ama belki o beni kamçılar bir an önce dersin yapıldığı merkezde olmak isterim. Daha çok çalışırım. Bilmiyorum ama Rüya nereye dalsa neyin içine girse hep sevecek bir şey buluyor. Hem uyumsuzu hem uyumlusu oluyor. Anlıyor ve dürüst oluyor her şeyde. Hiçbir işte çalışmazken evde de mutluydu. Hayatında ilk defa hiçbir zorunluluğu olmadan dayatılan şeyler olmadan rahat rahat hem ders çalıştı aceleye getirmeden, hem kitap okudu istediği kendi seçtiği kitapları hem filmler, diziler izledi. Yoga yaptı, online kurslar aldı. Aslında hiçbir zaman durmadı. Sohbet sitesinde bile boş boş takılmadı. Sevdiğini bulduğunu onun da onu bulduğunu en başından bağlantı kurduğu her şeyin tamamlandığını hissedene kadar ondan sonrası zaten boş değil. Sevmek, sevdiğinle güzel vakit geçirmek neden boş olsun. Bir de ben meydan okuyucu bir karakter olduğum için inadına her şeyi denedim ve zamanla seve seve yaptım. Beni boğan benim dışımda şeyler. Hayatın klişe zorunlulukları.
2 notes · View notes
bihunimeksik · 1 year
Text
NetFlikş alternatifi uygulamalar
Malum zamlar ortadayken ben de kullandığım uygulamaları buraya yazayım. Paylaşacağım uygulamaların bazıları legal, bazıları illegal. Benim tercihim illegal olanlardan yana :)
1 - Stremio: En çok kullandığım, arayüzünü beğendiğim uygulamalardan 1. Sırayı Stremio alıyor. Gelelim özelliklerine. Öncelikle hem Android, hem Windows hem de IOS üzerinde çalışıyor. Arayüz kullanımı oldukça anlaşılır ve kolay. Filmleri torrent siteleri üzerinden çektiği için arşiv anlamında çok iyi. Film kalitesi seçimi konusunda bonkör. Gayet başarılı.
2 - Yidio: Aradığınız filmleri bulabileceğiniz en doğru adreslerden birisi. En büyük özelliği birçok film uygulamasından içerik topladığı için devasa bir film arşivi bulunmakta.
3 - TeaTV: Filmleri Web yayınları üzerinden çektiği için geniş bir yelpazeye sahip diğer uygulamamız. AndroidBox'ta kendi player'ı üzerinden sorunsuz çalışmakta. Filmi ve kalitesini seçtikten sonra altyazıyı seçmeniz gerekiyor. Tabii ki free :)
4 - Popcornflix: Oldukça geniş bir yelpazeye sahip uygulamamız. Yüzlerce filmi ücretsiz olarak izleyebilirsiniz.
5 - TubiTV: Kategorilere ayrılmış bir çok filmi yine ücretsiz olarak sunmakta.
6 - Pluto TV: Arayüzü ve kullanımı oldukça basit. İçerik konusunda da başarılı uygulamalarımızdan birisidir kendileri :)
7 - Vudu: Harika bir koleksiyona sahip ücretsiz platformumuz. Kalite seçimi yapabileceğiniz sitemiz. Sürekli güncellenen platformlardan birisi tek eksisi fazla reklam yayınlaması.
Yukarıda saydığım programların en büyük dezavantajı: Türkçe film yok, dublaj seçeneği de yok. Orijinal dillerinde ve altyazılı izlemek zorundasınız.
8 - inattv: Bu uygulama sürekli kendisini güncelleyen, canlı maçlar, canlı kanallar (yerel tvler) türk platformları (exxen, blutv, gaintv vs vs) ve diğer platformlardaki yayınları izleyebileceğiniz uygulamamız. Filmler ve dijital platformlar için dil seçeneği birçoğunda mevcut. Dezavantajlarına gelirsek sadece androidbox ve mobil cihazlarınızda çalışıyor. Filmler ve diziler her zaman güncel değil. (Ben maç izlemek için kullanıyorum.)
Netflikş 100 TL olduğuna göre diğer platformlarda zamlanacaktır. Bu alternatifler işinize yarayacaktır. Benim farketmediğim ya da kullanmadığım platformlar varsa önerebilirsiniz :)
7 notes · View notes
harfzen · 1 year
Text
dalga 34
Vermek neden keyiflidir? Birini mutlu etmek. Hayatında bir fark yaratmak. Vergi verirken de aynı hissi duyuyor musun? Hayır. Bunun iki tarafı var tabii, birincisi verginin zorla alınıyor olması. Diğeri de bürokrasinin soyutluğu. Kendini soyut bir bürokrasinin kölesi gibi görerek mutlu olabilmek, anlamlı bir hayat yaşayabilmek, iyi bir insan olabilmek mümkün müdür? Deprem sonrası yardım kuruluşlarına yaptığım yardımın, şahıslara gönderdiğim kadar mutlu etmediğini farkettim. Kuruluşlara güvenmediğimden değil. Güvenmediğim kimseye zaten bir şey göndermiyorum. Kuruluşların soyut olmasından ve yardım dediğimizin de banka hesabındaki bir hareketten ibaret olmasından. Bu genelleştirilebilir. İnsanın hayatı kolaylaşırken sosyal ihtiyaçları da makineler veya makineleşmiş bürokrasiler tarafından ikame ediliyor. Sadece sosyal medya gibi eğlencelik iletişim değil, yardım gibi konular da böyle artık. Devletten yardım bekliyoruz, başka insanlardan değil. Hayatımızı işgal eden en önemli kurum o çünkü. Devlet olmazsa da ona benzer bürokrasiler, soyut bürokrasiler bize yardım etsin. Hayat biçimimizi artık başka insanlar değil, isimsiz ve resimsiz insanlardan oluşan bürokrasiler belirliyor. Bunları kişileştirmek mümkün olduğunda, Kızılay başkanı veya Tayyip Erdoğan şeklinde bir kimlik verebiliyoruz. Çoğu zaman bu mümkün değil, devlet mekanizmasından sadece Erdoğan sorumlu değil, milyonlarca isimsiz neferden oluşmuş insanların elinden çıkmış bir organizma. Sen burada, onun bir parçası veya onunla simbiyoz yaşayan bir kölesin. Onun sana ihtiyacı olduğundan daha fazla senin ona ihtiyacın olduğu için onunla denk bir ilişki kuramıyorsun. Bürokratik organizma, kişilerin hiçbirine tek tek bağlı değil. Theseus'un gemisi gibi o insanların hepsini değiştirsen, yine organizma yaşamaya devam edecek. Maddi imkanlarımızı sağlıyor ve biz de bu büyük organizmayla ilişkimize sakin sakin devam ediyoruz. Ne şekilde kullanıldığını bilmediğimiz vergiler veriyoruz, çalışıyoruz, günümüzü sakin ve Netflix'te hepsi birbirine benzeyen diziler seyrederek geçiriyoruz. Kime ne faydası olduğunu bilmediğimiz işlerde çalışıyoruz. Başka insanlarla işimiz yok. Şahsen kimseye ihtiyaç duymuyoruz. Bizi besleyen bir organizma var. Haklarımız var çünkü. Bu hakları kazandıkça da hayat manasını kaybediyor. Herhangi bir sosyal etkileşim olmadan ye, iç, hayatını geçir, hasta olduğunda seni tanımadığın birileri tedavi etsin ve kimseye eyvallah etmeden göçüp git. O boşluğu da (zamanın ve imkanın varsa) sanat, sepet, bir takım ucu bucağı gelmez eğlenceyle doldur. Deizm'in makul görünmeye başlaması da bundan. Tanrı fikri her zaman zamanın iktidar anlayışına göre şekillenir. Mutlakiyetçi bir düzende yaşar gibi tek tanrıcı olamazsın. Musluğu açtığında su akıyorsa, artık yağmur duasına da çıkman gerekmez. Tanrı bürokrasiye benzeyen ötelerdeki birine dönüşür. via Zamansız Mektuplar https://eminresah.com April 19, 2023 at 02:39PM
4 notes · View notes