Tumgik
#epikuros
huzursuzlugun-blogu · 1 month
Text
Tumblr media
Acı duyduğun birçok durumda Epikuros’un şu deyişi sana yardımcı olacaktır: Acı ne katlanılamazdır ne de sonsuz, onun sınırlarını bildiğin ve onu hayal gücünde abartmadığın sürece.
14 notes · View notes
yorgunherakles · 7 months
Text
herkes yararlı olmanın yararını bilir ancak yararsız olmanın yararını kimse bilmez.
zhuangzi - the perfect man
17 notes · View notes
forislynx · 6 months
Text
I denna frihet ligger mycket av den epikureiska filosofins egenart. Världen är full av människor som förefaller upptagna av bestämda mål, som de på alla sätt strävar efter att förverkliga. De vill nå ära och berömmelse. De vill bli rika. De jagar en lycka som hela tiden försvinner bakom nästa kulle - de nöjer sig inte med nuet utan tycks determinerade av sin strävan. Men vi är, hävdar Epikuros, i varje ögonblick fria att välja vårt öde. Det som vi upplever som nödvändigt är inte det. Det finns, heter det i en sentens, 'ingen nödvändighet utom nödvändigheten att leva'.
Ronny Ambjörnsson, Europas idéhistoria. Antiken, Människors undran
0 notes
dipnotski · 1 year
Text
Kolektif – Doğa ve Evrim (2023)
Biyolojik evrim ya da kısaca adlandırıldığı şekliyle evrim, yeryüzündeki canlıların belli mekanizmalar dâhilinde değişip dönüşmeleri olgusunu ifade eder. Bu içeriğiyle evrim, bir kuram değil bir olgudur. Bu olgu tarihin çok erken dönemlerinden bu yana farklı düşünürler tarafından gözlemlenmiş, anlamlandırılmaya çalışıldı. Evrim olgusunu yönlendiren başlıca mekanizmalardan birisi olan doğal…
Tumblr media
View On WordPress
1 note · View note
1-ruhubozuk · 1 year
Text
"her oyuncu hayatın ona dağıttığı kartları kabul etmelidir. ama bir kere kartları eline aldığında oyunu kazanmak için onları nasıl kullanması gerektiğine kendisi karar verir. payımıza düşen kartlar kaderimizse kazanmak için onlarla yapacağımız hamleler bizim irademizdir." diyor Volteire.
peki kartları hiç almadan kendi kartlarımızı oluşturup oyuna başlarsak? peki, Aristippos veya Epikuros gibi istediğimiz şeye, istediğimiz zevke veya haza varınca oyun biter mi? söylesenize bayım, seçimler mi önemliydi, oyunlar mı kaderimizdi?
6 notes · View notes
radiogornjigrad · 5 days
Text
KONTAKT GRUPA „RAMMSTEIN“ - ANĐELI ILI TERORISTI?
Na koncu konca nije ni bitno „je li ili nije“, mnogo je važnije pitanje imamo li hrabrosti izgovoriti istinu koju slutimo. Možda je ipak najbolje ćutati, u ćutanju je sigurnost. Treba ostati „nevidljiv“ i držati se Epikurovog (Epikuros) principa: „láthe biósas – živi skriveno“. U Danteovom „Infernu“ je zapisano: Ne koristi doduše, ali hvaliti se treba. Znam čovjeka u Kristu: prije mnogo godina –…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
hetesiya · 4 months
Text
pixelfed
Epikuros der ki:
"Hastayken bedenimin acılarını hiç dile getirmedim, beni görmeye gelenlere böyle şeylerden söz etmeyip bir konu üzerinde özellikle durarak doğa felsefesinin esaslarını tartışmayı sürdürdüm: Zihnin bedenin hissettiklerinin, hareketlerinin bilincinde olmasına rağmen bunlardan etkilenmeyip, kendine has iyiliği muhafaza etmesini. Herhangi bir durumda yaptıkları gibi doktorların küstahlaşmalarına da müsaade etmedim, yaşamımı olması gerektiği gibi güzel ve iyi sürdürdüm..."
Sen de hastalandığında ya da başka bir durumda Epikuros'un yaptığını yap. Çünkü ne olursa olsun felsefeden uzak kalmamak, sıradan ya da cahil biriyle gevezelik etmemek tüm felsefi disiplinlerin ortak ilkesidir. Yalnızca şu anki eylemine ve o eylemde kullandığın alete ver dikkatini. (s.98)
Marcus Aurelius
Kendime Düşünceler
0 notes
lolonolo-com · 5 months
Text
Siyaset Felsefesi Ünite -7
Aristoteles’in Politikası Aristoteles’in Politikası 1) Köleler, kadınlar ve çocukların politik karar alma süreçlerinden dışlanmaları gerektiğini düşünen ilkçağ filozofu aşağıdakilerden hangisidir? A) Sokrates B) Platon C) Epikuros D) Aristoteles E) Diogenes Cevap : D) Aristoteles 2) Aşağıdakilerden hangisi Aristoteles’in hocası Platon’a yaptığı eleştirilerden biridir? A) Evrensel ve kalıcı…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
olumsuzsozler · 5 months
Text
Tumblr media
Eínai anoisía na proséfchetai énas ánthropos stous theoús gia káti pou échei ti dýnami na apoktísei mónos tou.
Epíkouros
Bir insanın kendi başına elde etme gücüne sahip olduğu bir şey için tanrılara dua etmesi aptallıktır. Epikuros
0 notes
okaycaybahcesi · 8 months
Text
epikuros adam mıdır?
Güya dünyadaki en büyük mutluluk sıkıntıların yokluğundan gelirmiş, yani gerek bedensel gerek ruhsal açıdan hiç bir şekilde bir derdin tasan yokmuşsa eğer, o zaman yeryüzünde görülmüş en büyük mutluluğa sahip olacakmışsın, daha doğrusu, içini öyle bir his kaplayacakmış. Bu fikirde önemli bir nokta da şuymuş: ufacık bir derdin dahi olsa bu histen mahrummuşsun. Benim çok derdim yok, bir iki tane anca var diyorsan yine olmazmış. Bu işin bir ortası yokmuş; ya bir sonsuz saadet halinde, ya da acınası bir mutsuzluk, çaresizlik içindeymişsin. Evet, epikurosa göre böyleymiş.
Peki, kabul ettim. Ne yapıcaz o zaman?
Mutluluklar yaratmaya çalışmak yerine, var olan mevcut problemlerimizi yok edeceğiz. Nedir bunlar? Maddi sorunlar, manevi sorunlar, Afrika'daki açlar, akademik sorunlar, cinsel sorunlar, hastalıklar, varoluşsal sorunlar, küresel ısınma, kıskançlık?, yapay zeka, doğal zeka, senin sorunların... ve daha neler neler. Bu sorunları aşmanın bir yolu yoksa geçmiş olsun, öldük. Ama bunları aşmanın bir yolu varsa eğer, o zaman günün birinde huzura erme ihtimalimiz de var demektir. Ayrıca, çeşit çeşit  sıkıntı saydık iyi güzel, ama yine de sorun demek ne demektir, onu bilmemiz gerekiyor ki, kim sorun kim değil bilelim, vaktimizi boş yerlere harcamayalım. Neyse, biz yine de tanımını yapmaktan vazgeçip farkındalık ve sevgiden bahsedelim.
Farkındalık: hem kendimize, hem de etrafımıza karşı olan farkındalığımız ne kadar yüksekse, hem büyük hem de küçük resimleri o kadar çıplak görebiliyoruz. Bu olmazsa hiç bir şey olmaz, ancak sorunların asıl kaynağı bu değil. Mesela bizim ihtiyar Hüsniye teyzenin gamsızlığı genç kızlığından beri meşhur, hiç bir şeyi kafaya takmadığı gibi, insanları üzerek, canlarını acıtmaktan keyif alıyor, hatta duyduk ki, geçenlerde bunu itiraf da etmiş. Kendisi çok da zeki bir kadın, yani her şeyin farkında. Geliniyse bu epikurosçu kaynana sayesinde anti-depresan kullanımında dünya rekoruna koşuyor ve o da çok akıllı.
Sevgi ise tüm üzüntülerin anasıdır. Kalbinde zerre kadar sevgi barındırmayan birisi, neden ve ne için üzülecektir? Gerçi çok zengin ve kötü kalpli bir adamın bütün parasını hüp diye elinden alsan o da üzülür, ya da sadece sinirlenir? Gerçi o da paraya karşı sevgi besliyor, ya da para ile yediği haltları kaybedeceği için bozulabilir morali, bu da bir sıkıntı sayılır sonuçta. Anlamadım burayı, ama bahsettiğim sevgi insana karşı olan sevgi aynen neyse.
Sevdiğimiz müddetçe derdimiz başımızdan eksik olmayacak, öyle gözüküyor.
0 notes
ege-t0nc9y · 8 months
Text
Siz de fark etmişsinizdir belki, çok okuyan, araştıran, sorgulayan insanlar biraz daha mutsuz olurlar genellikle. Çünkü çok şeyin farkındadırlar. Bazı güzellemesi yapılan olayların altındaki kökeni, nedeni bilebilirler. Ancak insanlar bunun farkında değildir... "İNSANLAR NEDEN APTAL?!" diye düşünür durur belki. Geceleri bir olayı anlayabilmek için kafayı yer durur...
Bahsettiğim insan portresi az çok kafanızda belirmiştir. Ben de bu tiplerden biriyim. İyi ki mi desem, maalesef mi desem bilmiyorum ama sanırım iyi ki diyeceğim :D Sanatçıların, yazarların büyük çoğunluğu bu kafadadır aslında.
Peki gelin düşünelim: Gerçekten cahillik mutluluk getirir mi?
Bu biraz doğru bir laf evet. Cahillik mutluluk getirebilir, fazladan özgüven de getirebilir. Bazı sosyal etkinliklerde cahillerin başarılı olmasının sebeplerinden biri de aslında bu özgüvendir.
Bu biraz bize öğretilmiş de bir şeydir aslında. "Cahillik mutluluk getirir." diyerek sadece cahillerin mutlu olabileceği düşüncesi kafamızda canlanabilir belki, herkeste olmasa da. İster istemez insan "Ben zekiyim bundan dolayı mutsuzum çünkü çok şeyin farkındayım." diye düşünebilir ve kendini buna göre ayarlayabilir. Mutluluğu bir cahillik belirtisi olarak görebilir. Ee, zekiler mutsuzluğa mahkumlar mıdır o zaman? (Biraz saçmalıyorum farkındayım ama konuyu getirmek istediğim yere getireceğim şimdi.)
Aslında bu bizim bakış açımıza bağlı olan bir şey.
Ben bir insanın rüyalar aleminde yaşamaması gerektiğini, kendisinin saf gerçeklikle yüzleşmesi gerektiğini düşünüyorum. Yani duymak istediklerini duymasın, görmek istediklerini görmesin; gerçeği bir kabak gibi görsün. Kendimizi kandırmanın anlamı yok. Ancak şöyle bir şey var: Gerçekler "genellikle" acıdır(Mutlu eden gerçekler de vardır elbette). Bizi üzebilirler. İşte tam bu noktada bakış açımızı biraz değiştirebiliriz. "Gerçekler çok acı!" demek yerine şöyle demeyi deneyelim mi: "Ben, gerçeğin farkındayım. Beni ne kadar üzse de ben korkak davranmadım ve onunla yüzleştim. Onu olduğu gibi kabul ettim. Bunu yapamayan çok insan var ancak ben yapabilenlerdenim."
Nasıl oldu? Karamsarlıktan biraz daha uzaklaştık gibi değil mi? Bu bana birazcık daha mantıklı geliyor. (Elbette bunu okuyan olursa katılmayabilir.)
Burada yaptığım şey hayatı olumlama çabasından başka bir şey değil aslında. Daha önce de çoook insan yaptı bunu, özellikle filozoflar. Mesela Nietzsche, Epikuros...
Bir de bu yönle bakmayı deneyelim mi? Ne dersiniz?
0 notes
yorgunherakles · 5 months
Text
hiçbir melankolik yanım olmadığına göre, önemli biri sayılmamın olanağı yok.
cicero - catilina söylevi
12 notes · View notes
forislynx · 4 months
Text
Att vara rik betyder inte någon lättnad utan bara att man byter bekymmer, säger Epikuros. Och det är faktiskt inte fattigdomen utan snarare överflödet som alstrar girighet.
Michel de Montaigne, Att smaken av ont och gott till stor del beror på vilka åsikter vi har om dem (ur Essayer 1)
0 notes
michalgavlas · 1 year
Text
ÚVAHA ČTYŘ STÁ PADESÁTÁ ŠESTÁ - RADOST A BOLEST
Celý náš život prožíváme ve stavu, který není ani moc radostný nebo bolestivý. Provádíme většinou rutinní úkony, které nás udržují pří životě, od péče o vlastní tělo až po vydělávání peněz, abychom v materialistické společnosti neumřeli hlady a nespali na ulici. Naše intenzivní vnímání našeho života je potlačeno do jakéhosi somnambulního stavu. Jsou však momenty nebo období, která nás nutí vnímat jak sebe, tak i své okolí intenzivněji, a to v souvislosti s radostmi nebo bolestmi, které občas prožíváme. Smutnou skutečností je, že těch momentů radosti je u většiny lidí výrazněji méně než těch bolestivých.
Přichází často nečekaně, většinou bez našeho přičinění, nebo se tak alespoň domníváme. Jsou samozřejmě radosti a bolesti, které si dovedeme způsobit nebo přivolat sami, ale většinou tyto stavy nedovedeme ovlivnit v duchu filozofie stoika Epikteta. Můžeme se snažit žít zdravě ze všech sil tak, jak to přikazuje současná móda zdravého životního stylu, která je zdrojem velikých zisků lidí a společností, které ji propagují. Přesto nepředvídatelným a nevyváženým výkyvům radosti a bolesti se stejně nevyhneme. Není, a asi nikdy nebude v naší moci si naplánovat výrazně radostnější život na úkor toho bolestivého.
Lidé se po staletí snaží hledat, jak si uměle navodit stavy radosti na úkor bolesti s pomocí různých cvičení a omamných prostředků, ale skutečné přirozené řešení se ještě nenašlo. Silou vůle můžeme některé momenty, zvláště bolesti potlačit nebo tolik nevnímat, ale jejich přítomnosti se stejně nezbavíme. Drogy a alkohol nám mohou na chvíli ulevit od bolesti nebo zapomenout na tvrdou realitu, ale procitnutí z jejich vlivu je často nepříjemnější než potlačovaná bolest. Řešením není potlačování bolesti, ale hledání její příčiny. Podobně jako při určení správné zdravotní diagnózy je i v dnešní přetechnizované době těžké určit příčinu nemoci, tak je těžké specifikovat příčinu vnitřní radosti nebo bolesti.
Dnešní moderní doba klade hlavní důraz na splnění všech možných, ale i nemožných, materiálních požadavků člověka, ale zcela zanedbává jeho duševní potřeby. Je mu vnucována lež, že pokud budou uspokojeny jeho materiální potřeby bude šťastný, bez pocitů bolesti a smutku. Je pravda, že po jistou dobu se dá hmotnými statky vyplňovat prázdnota, dokořán zející duševní jeskyně, ale ne na dlouho. Věčné nakupování nového a vyhazování starého člověka neudělá šťastným, ani ho nezbavuje bolesti. Nemoci a různá neštěstí se nevyhýbají ani bohatým. Je pravda, že mají více prostředků na lepší zdravotní péči, ale nakonec se bolestem a konečné smrti stejně nevyhnou.
Současný člověk zpohodlněl a chtěl by prožívat život jako jeden velký, nekončící festival radosti a na místo toho je to pouhý festival marnosti. Chtěl by mít vše jisté a zabezpečené, ale především pojištěné dopředu. Je mnoho věcí, které svým uváženým myšlením a jednáním může ovlivnit nebo jim předejít. Potom je však mnoho věcí, které jsou nevyzpytatelné a v případě věřících lidí jsou v rukou Božích.
Smyslem většiny světových náboženství a filozofií je mimo jiné pomoci člověku vypořádat se s převládajícím množstvím utrpení a bolesti nad vzácnými momenty radosti, spokojenosti, štěstí a klidu. Snaží se člověka naučit se smířit s tím, co ho potká a snášet svůj život se vším tím dobrým i zlým. Bez ohledu na to, zda osud člověka je od začátku předurčen nebo ne, je vrcholným uměním života se s ním klidně a pokorně vypořádat. Můžeme před ním utíkat po celém světě, ale náš osud nás nemine. Možná bude mít jiný scénář a kulisy, ale obsah zůstane stejný.
Mistr Eckhart, ale nakonec i Schopenhauer říkají, že pokud nás potká nějaké neštěstí, tak je z těch možných v danou chvíli vždy to nejmenší. Pokaždé se může stát něco horšího. Možná je to v mnoha těžkých okamžicích slabá útěcha, ale je pravdivá. Protože ten nejtěžší okamžik, kterým je smrt, na který bychom se měli připravovat celý život, protože může přijít nečekaně kdykoliv, se nás už netýká. Jak říká Epikuros: „Když jsme tady my, tak tu není smrt a když je tady smrt, tak už tu zase nejsme my“. Život se smrtí se míjí, dokonce přímo vylučuje.
Je to velice tvrdá, ale pravdivá skutečnost, že člověk se musí s bolestí a starostmi vypořádávat postupně jak přijdou. Žádná z nich se nedá posunout, obejít nebo přeskočit. Někdy se nám to daří s větší důstojností, někdy s menší, podle toho, v jakém psychickém a fyzickém stavu se právě nacházíme. Žádné vynálezy našeho digitálního věku nám od této skutečnosti nepomůžou. S prožíváním bolestí a radostí jsme na stejném úrovni s prvními lidmi druhu homo sapiens. Určitě máme lepší zdravotnickou péči, tak že můžeme předcházet některým nemocem a zmírňovat bolesti, ale v celkovém dopadu a nerovnoměrném rozložení většího množství bolesti na úkor radosti jsme na tom stejně.
S vědomím této skutečnosti, bychom si měli o to více a intenzivněji uvědomovat každou chvilku radosti a štěstí, které nám život tak skoupě přiděluje. Měli bychom se naučit v pomíjivých chvilkách každodenního života vyhledávat věci, které nás dělají radostné a šťastné. Jsou to většinou maličkosti, kterých si nevšímáme a nepřikládáme jim většího významu, jako je například zářivé letní ráno, rozkvetlá třešeň nebo předoucí kočka na terase. Tyto drobné radosti nám pomohu udržet nás šťastnými, když už nemůžeme očekávat větší radosti v osobním nebo profesním životě, protože jsme zestárli, anebo jsme se o to dost nepřičinili.
Bolesti, i bez našeho přičinění bude vždy dost, podobně jako zla a nenávisti, ale radost je třeba za všech okolností vyhledávat a snažit se jí oživovat naši smutnou duši.
0 notes
micomtr · 2 years
Text
Empirizm Nedir, Temsilcileri Kimlerdir?
Tumblr media
İnsanlık var olduğu günden beri kendini ve çevreyi sorgulayan bir canlı olmuştur. Felsefe de bu tür bir arayışın sonucudur. Bilgi, hayatın temeli olarak düşünüldüğü için bilgiyi nasıl elde ettiğimiz her zaman felsefenin öncelikli konusu olmuştur. Bazıları bilgiyi doğuştan bildiğimizi, bazıları düşünerek bulduğumuzu, empirizm ise var olan tüm bilginin kişinin deneyimleri sonucu edinildiğini söylemektedir. Empirizm, akılcılık olarak bilinen rasyonalizmden farklıdır. Çünkü empiristler düşünerek değil, deneyimler ve duyumlar yoluyla bilgiyi edindiğimizi söylerler. Tarih boyunca pek çok temsilcisi olan bu felsefi görüş, bazılarına göre ateizmin bile temelini oluşturmaktadır. Biraz karışık görünüyor olabilir. Gelin herkesin anlayabileceği şekilde empirizm nedir, temsilcileri kimlerdir, neleri savunurlar tüm detaylarıyla görelim. Empirizm nedir, neyi savunur, temsilcileri kimlerdir? Empirizm nedir? Empirizm neyi savunur? Empirizm temsilcileri ve öncüleri kimlerdir? Empirizmi formülize eden isim, John Locke Modern empirizm Empirizm ve rasyonalizm farkları nelerdir? Temelden başlayalım, empirizm nedir? Deneycilik ve ampirizm gibi adlarla da anılan empirizm; bilginin duyular ve deneyimler yoluyla elde edildiğini söyleyen felsefi bir görüştür. Bilgi deneyimler ve duyumlar yoluyla elde edilidiği için insan ilk doğduğu anda tabula rasa yani boş bir levhadır. Yaşadıkça bu levha dolar ve insan bilgi sahibi bir kişi haline gelir. Evet, bilgiyi deneyimler sonucu elde ederiz ne var bunda diyorsanız bekleyin, empirizmin bilgi hakkında ince bir düşüncesi daha var. Bilginin deneyim yoluyla elde edilmesi yetmiyor, o bilginin doğru olup olmadığı da deneyle ölçülüyor. Yani ben duyumlarıma ve deneyimlerime göre böyle bir bilgi sahibiyim derseniz, empiristler gelir ve hadi göster bakalım derler. Bu noktada akılcılıkla aralarında büyük bir fark vardır. Empirizm felsefesinin etimolojik kökeni, pek çok benzeri gibi Yunancaya dayanmaktadır. Yunanca deneyim anlamındaki empiric kökünden gelen empirizm, o zamanlar eğitim almadığı halde pratik yapması sayesinde bir uzmana dönüşen hekimi anlatmaktaydı. Zaman içinde bu tanım gelişerek tüm sosyal bilimler ve hatta hayatın kendisi için uygulanabilir hale geldi. Empirizm neyi savunur? Empirizm sezgileri, akılcılığı ve vahiy yoluyla gelen bilgiyi reddeder. Bilginin temelinde deneyim olduğunu ve elde edilen bilginin doğruluğunun da ancak deney yoluyla ispatlanacağını savunur. Bu nedenle bilim deneye dayalı bir alan olduğu için başlı başına empirik olarak kabul edilir. Empiristler için bilginin nasıl elde edildiği son derece önemlidir. Ben düşündüm ve bunu buldum gibi bir açıklama yeterli değildir. Nasıl buldun göster, biz de görelim ve kabul edelim düşüncesi baskındır. Bilginin elde edildiği duyum bir his olmamalı, herkes tarafından da duyu organları ile anlaşılacak bir durum olmalıdır. Empirizm temsilcileri ve öncüleri kimlerdir? Empirizm temsilcilerini basit bir liste olarak vermek, onlara haksızlık olacaktır. Çünkü ilk çağlarda ortaya çıkmış empirizm hakkında her birinin yaptığı benzersiz katkılar vardır. Empirizmin temelleri ilk çağda Demokritos ve Epikuros tarafından atılmıştır. Her ikisi de düşüncelerini, o dönemki bilimin kanıtları üzerinden sunmuşlardır. Empirizmin temel kavramlarından bir tanesi olan tabula rasa, 11. yüzyılda İranlı filozof Avicenna tarafından ortaya atılmıştır. 12. yüzyılda Arap filozof İbn Tufail, tabula rasa kavramını bir deney ile ispat etmiştir. Bu deney sonucunda, ıssız bir adada yaşayan bir yetişkin ile küçük bir çocuğun benzer bir zihinsel yapıda olduğunu yani bilginin deneyimle kazanıldığını ortaya koymuştur. Empirizmin bir metodoloji haline gelmesi ise İngiliz Okulu tarafından gerçekleştirilmiştir. 17. ve 18. yüzyılda ortaya çıkan bu akımda John Locke, George Berkeley ve David Hume gibi isimler vardır. Bu isimler Descartes, Leibniz ve Spinoza gibi akılcılara meydan okuyarak empirizmi savunmuşlardır. Empirizmi formülize eden isim, John Locke: İngiliz filozof John Locke için ayrı bir başlık açmak gerekiyor çünkü kendisi empirizmi 1690 yılında kaleme aldığı İnsan Anlayışına İlişkin Bir Deneme adlı yazısında formülize etmiştir. Tabula rasa kavramını savunan Locke, bir deneyime atıfta bulunmadan herhangi bir şeyin bilinebilir olduğunu reddetti. Tanrı varlığı bilgisi de dahil. İrlandalı filozof ve piskopos George Berkeley ise Locke’un bu görüşünün ateizme zemin hazırlayacağından endişe ederek 1710 yılında İnsan Bilgisinin İlkeleri Üzerine İnceleme isimli yazısında farklı bir empirizm biçimi ele aldı. Deneyimin, deneyin ve duyumun bile bizzat tanrının ispatı olduğunu iddia eden Berkeley’in bu yaklaşımı daha sonra öznel idealizm olarak adlandırılmıştır. İskoçlu filozof David Hume, Locke ve Berkeley’in fikirlerini geliştirerek empirizm düşüncesine şüpheciliği de ekledi. Hume, bilgiyi fikir ve olgu olarak ikiye ayırdı. Olgular deneyimle kolay bir şekilde elde edilebilirdi. Ancak fikirler böyle değildi. Benliğin varlığı gibi temel düşünceler bile akılla kesin olarak kurulmayacağı için onları içgüdülerimizle kabul ettiğimizi savundu. Modern empirizm: 17. ve 18. yüzyılda yapılan çalışmalar ile formülize edilen empirizm, 19. ve 20. yüzyılda olgunlaştı. John Stuart Mill, 19. yüzyılda ortaya koyduğu çalışmalarla Hume ve Berkeley’in düşüncelerini bir adım daha ileri götürerek matematik dahil tüm tümevarımsal akıl yürütmelerin duyumun kalıcı bir olasılığı olduğunu savundu. Bu düşünce fenomenalizm yani aşırı empirizm olarak adlandırılır. 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında, pragmatizm adı altında birleşen düşünce biçimleri ortaya çıktı. Pragmatik düşünceler, birbirine zıt iki düşünce olan empirizm ve rasyonalizmin ortak yanlarına odaklanıyordu. CS Peirce ve William James gibi isimler, radikal empirizm olarak adlandırılan bazı düşünce biçimlerini ortaya çıkardılar. 20. yüzyılda empirizm üzerine çalışmalar yapan İngiliz deneyciliği yeni anlayışlar kazandı. Mantıksal pozitivizm olarak da adlandırılan mantıksal deneycilik bu dönemin ürünüdür. Gottlob Frege, Bertrand Russell ve Ludwig Wittgenstein gibi isimler genel kabul görmeyen bazı aşırı empirik düşünceler ortaya koydular. Empirizm ve rasyonalizm farkları nelerdir? Empirizm, bilginin duyu ve deneyim ile kazanıldığını savunurken, rasyonalizm, bilginin sezgisel olarak ve akıl yoluyla kazanılacağını söyler. Radikal olmadığı sürece rasyonalistler duyu ve deneyimi inkar etmezler ancak bunların yaşandığı sırada bilginin elde edilme sürecinde sezginin ve aklın rolünü ön plana çıkarırlar. Pragmatizm, her iki düşüncenin de doğru yanları olduğu söyleyerek orta yol bulmaktadır. Bilginin duyum ve deneyim ile elde edilerek deney yoluyla ispatlanacağını savunan empirizm nedir, neyi savunur, temsilcileri nelerdir gibi merak edilen soruları yanıtlayarak konu hakkında bilmeniz gereken detaylardan bahsettik. Empirizm felsefesi hakkındaki düşüncelerinizi yorumlarda paylaşabilirsiniz. Read the full article
0 notes
erenist · 3 years
Text
Ben bu yıl yarimden ayrı düşeli Her günüm bir yıla döndü gidiyor Yine zından oldu dünya başıma Gönlüm ataşlara yandı gidiyor Ömrüm boş hayale kandı gidiyor
-  Epikuros
6 notes · View notes