Tumgik
#görmüyorsun değil mi?
eylences-blog · 9 months
Text
Görme Engelliye Am Verdim Millî Ettim! 1 (Sibel 33 Y., İstanbul)
Selam arkadaşlar. Ben de başımdan geçen hikayemi anlatmak istiyorum. Ben Sibel, 33 yaşındayım ve 15 yıldır evliyim. Aslında benim hikayem çok ilginç. Benim kocam otobüs şöförü, bazen haftanın 4-5 günü eve gelemiyor. Benim 2 çocuğum var, kızım 13, oğlumsa 8 yaşında. İşte benim hikayem de oğlumu okula götürürken başladı. Her sabah saat 7'de oğlumu okula götürüyordum. Bizim karşı apartmanda, Cem isminde görme engelli bir genç oturuyordu. Cem, Üniversitenin görme engelliler için açtığı özel bir bölümde okuyor, ve sabahları Şehir içi otöbüsle Üniversiteye gidiyordu. Otobüs durağı da oğlumun okulunun yanındaydı.
Ben sabahları oğlumla evden çıkarken genelde Cemle karşılaşıyordum ve ona yardımcı oluyordum, durağa kadar götürüyordum. Aşağı yukarı 10 dakika birlikte yürüyorduk. Rahat yürüyebilmesi için Cemin benim dirseğimden tutması gerekiyordu. Cem çok konuşkandı, çok ta şakacıydı. Hiç körlüğüne üzülmezdi. Ama herşeyden öte, Cem çok yakışıklı bir gençti. Cemden çok etkileniyordum, hatta itiraf etmeliyim ki, dirseğimden tutunduğu zamanlarda bana birşeyler oluyor, birlikte yürürken amım kabarıyor ve sulanıyordu. Bir seferinde orgazm olup boşalmıştım bile. Artık öyle olmuştu ki, evden çıkarken Cemi görmesem onun çıkmasını bekliyordum. Yaklaşık 3-4 ay böyle sürüp gitti, Cemle çok samimi olmuştum. Kocam da onu tanıyor, o da Cemin iyi bir insan olduğunu söylüyordu.
Mayısın sonlarıydı, kocam seferdeydi, oğlum dışarıda oynuyordu. Akşam olmak üzereydi, oğlumu çağırmak için dışarıya çıktım. Karşıya geçtiğimde Cem de evinden çıktı. Merhabalaştık, "Nereye gidiyorsun Cem?" diye sordum. O da, "Bizimkiler memlekete gittiler, ben de buradaki restorantlardan birisinde yemek yiyeceğim abla." dedi. Ben de, "Sen burada bekle, ben oğlumu bulayım, birlikte bize gider, bizde yemek yeriz." dedim. O da, "Tamam abla!" dedi. Oğlumu buldum ve üçümüz birlikte evime gittik. Cemi oturma odasına oturttum, ben de yemek hazırladım. Kızım da ders çalışmayı bıraktı ve o da oturma odasına geldi. Yemekti, hoş beşti derken saat 22:00 yi geçmişti. Kızım ve oğlum erken kalkacakları için uyumaya gitmişlerdi. Cemle ben yalnız kalmıştık...
Ceme, "Kız arkadaşın var mı?" diye sordum. O da, "Hayır yok abla." dedi. "Kız arkadaşın hiç olmadı mı?" dedim. "Hayır, maalesef olmadı abla." dedi. O anda aslında Cem için üzüldüm, "Belki sana birisini buluruz." dedim. Cem bu sözüme çok sevindi. Ben bu sefer merak ettim, acaba Cem hiç cinsel ilişkiye girmişmiydi. Bunu nasıl soracağımı da bilmiyordum. Sorayım mı, sormayım diye düşünürken, ağzımdan birden çıktı, "Cem sen hiç cinsel ilişkiye girdin mi?" deyiverdim. Cem yine, "Hayır hiç girmedim abla. Daha Millî olamadım!" dedi, başını da önüne eğdi, utanmıştı. "Anladım..." dedim ve içimden Cemi nasıl Millî yaparız diye geçiriyordum. Ceme bir soru daha yönelttim, "Senin görme engelin doğuştandı değil mi? Doğduğundan beri hiç görmüyorsun, öyle mi?" dedim. "Evet abla, doğarken kör doğmuşum." dedi. "Ozaman sen kadın organının nasıl birşey olduğunu da biliyormusundur?" dedim. "Bilmiyorum abla. Arkadaşlarım anlatıyorlar, şöyledir böyledir diye, ama ben bilmiyorum." dedi...
Cem gerçekten çok utanmış ve kızarmıştı, "Artık kalkmak istiyorum, müsaden varsa gideyim abla." dedi. Ben kafama koymuştum, bir şekilde Cemi Millî etmeliydim. Cem benim dirseğimden tuttu ve Cemin evine geldik. Bana yemek ve sohbet için teşekkür etti. Ama benim aklımdan hiç çıkmıyordu, Cemin kadın organının nasıl olduğunu bilmemesi. Evinin kapısında Cem bana teşekür ederken benim kafam başka birşeyle meşguldü, aslında ben Ceme organımı gösterirsem birşey olmaz diye düşünüyordum. Sonuçta Cemin kadın organını görmesi için dokunması lazımdı. O anda orda kapının ağzında kararımı verdim, Ceme organımı gösterecektim, yani elletirecektim. Ceme, "Teşekkür etmene gerek yok, bir kahve ikram edersen teşekkür yerine geçer!" dedim. "Tamam, içeriye buyur abla, ama ben yapmasını bilmiyorum, sen yaparsın." dedi...
İçeri geçtik, ben kahveleri yaptım, oturma odasında oturduk. Kahvelerimizi içerken ben bütün cesaretimi topladım ve "Cem, kadın organı görmek istiyormusun?" diye sordum. Cem biraz duraksadıktan sonra, kısık sesle, "Evet, isterim abla, ama haliyle görmek için dokunmam lazım yani..." dedi. "Ben sana benimkini göstereceğim, yani dokundurtturacağım, ama sen beni rahatsız etmeyeceksin, sadece bakacaksın. Unutma ki ben evliyim!" dedim. Cem yutkunarak, tamam diye başını salladı. Hemen pantolonumu ve külotumu çıkardım, Cemin yanına oturdum. Cemin elini tuttum ve amımın üstüne koydum. Cem de nasıl birşey olduğunu anlamak için elini tüylü amımda gezdirdi. Ben de bu arada Cemin önüne bakıyordum, önü kabarmıştı. Cem amımı ellerken içimden bir şeyler akmaya başladı, amım ıslanmıştı, amımın suyu dışarı çıkıyordu. Cem bir parmağını amıma sokunca ben kopmak üzereydim, hafif hafif titreme sardı beni...
Cem bacaklarımın arasına diz çöktü ve amımı daha yakından icelemek için iki elini de kullanmaya başladı. Ceme, "Sen göğüs de görmemişsindir! Göğüslerime de bak istersen!" diyerek, memelerimi de yoğurması için, bir elini tuttum memelerime getirdim. Daha sütyen tişört üstümdeydi, bir çırpıda onları da çıkarttım. Cem memelerimi de icelemeye aldı. Artık bende film kopmuştu, ben de elimi Cemin kemerine götürdüm. Cem, "Abla eğer kemerimi çözersen kendime hakim olamam!" dedi. "Tamam Cem kendine hakim olma, artık kendine hakim olmanı da istemiyorum, ne istersen yap, seni Millî de yaparız!" diyerek Cemin kemerini çözdüm. Külotunu çıkartınca da ağzım açık kaldı. Orda bir hazine yatıyormuş da kimsenin haberi yok! Bizim görmel engelli Cemde, abartmıyorum öyle bir yarak vardı ki, en az 20-22 cm. Kocamınkinden bile büyüktü!
Cemi tamamen soyduktan sonra koltuğa sırtını yasladım ve yarağını ağzıma alıp yalamaya ve emmeye başladım. Bunu neden yaptığımı bilmiyorum ama, kocamınkini hiç yalamamıştım. Cemin yarağını bir süre yaladıktan sonra, "Abla ben de seninkini yalamak istiyorum, arkadaşlar hep anlatırlar am yalamak çok zevkli diye!" dedi. "Tabii hayatım!" deyip Cemi yere halıya yatırdım ve ters olarak yüzüne oturdum (69 yaptık), amımı ağzına dayadım, klitorisimi ağzına verdim ve "İçinden nasıl geliyorsa yala hayatım!" deyip, ben de Cemin baston gibi yarağını elime aldım, yarağının başını da ağzıma soktum. Biraz 69 yaptıktan sonra o hazineyi amıma gömmem lazımdı, içimde hissetmek istiyordum. Fakat Cem daha amımı yalamak istiyordu. Benimse artık dayanacak takatım kalmadı...
Üstünden inip halıya sırt üstü uzandım ve Cemi üzerime, bacaklarımın arasına çektim. Kıllı yarağının başını elimle amımın ağzına sokar sokmaz, Cem birden öyle bir abandı ki, çığlık attım. Tabi bu başlangıçtı, ondan sonra darbeli matkap gibi amımı sikmeye başladı. Her sokup çıkardığında nefesimi kesiyordu, benim çıkarttığım sesler de pørnø filmlerinde oynayan yıldızların çıkardığı sesleri bastırırdı. Cem 15-20 dakika hiç durmadan amıma pompaladı en sonunda içime boşaldı. Beni siktiği bu sürede ben kaç kere boşaldığımı hatırlamıyorum. Üstelik boşaldığı halde yarağı inmemişti ve daha sikmek istiyordu. Ceme başka bir pozisyonu göstermek için, busefer ben onu sırt üstü yatırdım ve yarağının üstüne oturdum. 10-15 dakika ata biner gibi yarağı amımda Cemin üstünde zıpladım. Yarağı dahada inmeyince yine üstüme onu çıkarttım. Bir 10-15 dakika daha amıma pompaladıktan sonra artık ikimizde de hal kalmamıştı. Sabaha kadar birlikte yattıktan sonra birkez daha sikiştik ve birlikte boşaldık. Sonra yıkanmadan eve gittim.
Sabah oğlumu okula götürmeliydim, oğluma kahvaltı hazırladım, ben de oğlumla yedim çok acıkmıştım. O kadar yorgundum ki, ayağa kalkacak halim yoktu, oğluma, "Sen bugün okula yalnız git, ben hastayım, yatacağım." dedim. Oğlum evden çıkınca pencereden baktığımda, Cem de durağa yürüyordu ve çivi gibiydi.
İlerleyen günlerde Cemle sikişmelerimiz devam etti. Haftada bir iki kere Cemle sabaha kadar uyanık kalıyoruz. Hatta bir keresinde kocam uzun yola gittiğinde çocukları dedelerine gönderdim ve Cemle 3 gün evden çıkmadan sikiştik. Bilmem iyi mi yapıyorum ama, Cemden vazgeçemiyorum!
[Sibel]
48 notes · View notes
kimsegibi · 7 months
Text
Anne, beni herşeyden soğuttun. "İyiliğimi düşünmek" adı altında yaptığın herşeyden bıktım. Hani diyor ya şarkıda "Sevgim değil, sabrım tükendi." Öyle işte. Çığlıklarımı duymuyorsun. Battaniyenin altında döktüğüm göz yaşlarımdan haberin bile yok. Senin için çabalıyorum anne, neden görmüyorsun? Beni tehdit edebileceğin tek şey telefonum. Neden? Çünkü kendimi iyi hissedebildiğim küçük bir dünyam var ve sen onu da seni kötü etkiliyor diyerek el koyuyorsun. Yoruldum, anne. Çok yoruldum. Kimse duymasın, görmesin, bilmesin. Umrumda değil. Ama sen annemsin kendi kanını, canını nasıl bilemezsin? Canıma kıyabilirdim, kendime zarar verebilirdim ama bilirsin ben bu kadar aptal değilim. Yapamam değil mi? Canım tatlıdır benim. O gün, ayağımın yanındaki camlardan birisini bedenime dokundurmayı çok istedim anne. Yapmadım, yapamadım. Seni omzumda ağlatmak yerine omzunda ağlayacağım bir hayatım olsun isterdim. İyi bir evlat olamadım, iyi bir kız olamadım, iyi bir abla da olamadım. Özür dilerim, anne.
40 notes · View notes
shatteredbrokenheart · 8 months
Text
Sen duymuyorsun ama ben hep seninle konuşuyorum, adına şiirler yazıyorum her gece. Sen bilmiyorsun ama bir sana anlatıyorum her şeyimi, sana seni. Benimle konuşmuyorsun ama bir sen konuşuyorsun benimle. Sen görmüyorsun ama bir sana gösteriyorum sevgimi. Yanımda değilsin ama benimlesin anlıyorsun değil mi
7 notes · View notes
biseneksiktinberfin · 11 months
Text
Bu kadar zor muydu yani? İlla kelimeleri mi dökmeliydik her şeyi? Ne olurdu yani gözlerime bakıpta her şeyi anlasalar? Ne olurdu yani beni bu yalanlara mecbur bırakmasalar?
Bağırıyor işte gözlerim. Bağırıyor işte acı çekiyorum diye. Neden anlamıyorlar?
Belki de gelmemiştir kimse hayatıma beni gözlerimden tanıyacak. Belki yoktur kimsem ki beni söylemeye mecbur bırakmasın.
Gözlerinin içlerine bakıyorum. Neden anlamıyorlar? Neden izin vermiyorlar ağlamama?
Anlayın işte. Anlayın ki bitsin bu sırlar. Anlayın ki uzun zamandır saklayıp sanki koruyormuşçasına sarıp sarmalayıp kendime bıraktığım gözyaşlarım açığa çıksın.
Anlayın ki artık güçlü durmak zorunda kalmayayım. Aralayın artık şu içimdeki asla dokunulmadığı için tertemiz kalan perdeyi. Hatta kirletin o perdeyi. Kirletin ki temizlik yapabileyim. Kullanılmeyecaksa ne anlamı var o perdenin? Zaten neden var ki o perde?
Duruyor karşımda buz gibi bir soğuklukla peki ben benim içimde yanan ateşe ne olacak? Ateş değil misin sen?
Ben olur sanmıştım. Sana karşı olan ateşim ateşinle karşılık bulur sanmıştım. Ateşin sen sonuçta. Öyleyse neden karşılık vermiyorsun ateşime? Neden görmüyorsun içimde yanan şeyleri. Yakında aralayamadığın perdemi de yakacak. O zaman söndürecek şey şu olmayacak. Tek çare ateş olacak. Tek çare sen olacak.
Cehennem olacak her yer. Anlasana işte. Anlasana gözlerimden. Anlasana. Anla. Yalvarırım anla.
Cehennem olmadan cennetimiz olsun. İçimdeki perdeyi arala ki yaşayacağımız yere asalım o perdeleri.
Neden hâlâ buz gibi bakıyorsun bana.? Bakma öyle anlatamam içimdekileri. Seni seviyorum cümlesinden çok öte içimdekiler. Anlatamam işte. Anlatamam. Senin anlaman lazım. Dökemem kelimelere,senin o kelimeleri kendin yazman lazım tıpkı benim kaderimi tekrar yazdığın gibi.
7 notes · View notes
Text
Sevgilim,
Bu mektubu okuyorsan, muhtemelen ben artık hayatında değilim. Ya yollarımız ayrıldı, ya da ben artık seninle aynı dünyada değilim. Eğer artık aynı dünyada yaşamıyorsak, üzülme. Ben beni sevdiğin her saniye için seni gökyüzünden sarıp sarmalayacağım. Her şeyden önce, sana veda etmeden önce teşekkür etmek istiyorum. Gittiğimiz her konser, ettiğimiz her dans, gezdiğimiz her yer, beni öptüğün her yerim için. Kahkahalarımızın doldurduğu her an için. Ağlarken açtığın omzun, şefkatle sarmalayan kolların için. Göğsümde huzurla uyuduğunda saçlarınla oynayabildiğim için. Kabus görüp her korktuğumda bana daha da sıkı sarıldığın için. Her düştüğümde, kolumdan tutup beni kaldırdığın için. Benimle çocuklaştığın için. Ama en çok da, beni kimsenin sevmediği gibi sevdiğin için. Bunu ne zaman anladım biliyor musun? Benim hastalıklarım yüzünden benimle hastane hastane gezdiğinde değil. O hastalıklar yüzünden pes ettiğimde, benimle ağladığın gün. Benim için ağladığın sabah. Ben doğduğumdan beri bu hastalıklarlayım, ne ailem ne de arkadaşlarım hiçbiri ağlamadı. Sen ağladığında, duygusal biri olmamana rağmen benim canım yanıyor diye ağladığında hiç hissetmediğim kadar sevildiğimi, değerli olduğumu hissettim. Biliyorum, bana aşık değilsin. Ama bana değer verdiğini de biliyorum. O yüzden sana veda etmek o kadar zor ki benim için, sana bakarken bile sarhoş olan ben artık o güzel gözlerine doya doya bakamayacağımı düşünemiyorum. Seni senin yanındayken bile özlerken, seni bir daha öpemeyecek oluşumu hayal edemiyorum. Bana “Sen siyah değilsin.” demiştin sevgilim. Ama ben siyahtım. İlk tanıştığımızda öyle bir karanlıktaydım ki, seni de o karanlığa çekmek istemedim. O yüzden hep kaçtım ya senden. Sadece sana ışık saçtım ben. Sadece aana teslim oldum. Çünkü geçmişimden o kadar kaçıyordum ki, o karanlıktan o kadar korkuyordum ki. Seninle beyaz olmak istedim, bembeyaz bir sayfaya başlamak istedim. Kendi kirimi, karanlığımı siyahımı sürmeden. O yüzden sen benim siyahımı görmüyorsun. Gösteremem. Seni de kendimle o bataklığa çekemem. Eğer artık senin başının altında atamıyorsa kalbim, sırf ben gittim diye düşme o karanlığa olur mu? Sadece güzel anlarımızı hatırla, ilk tanışmamızı hatırla. O üç şarkıyı hatırla. İlk elimi tutuşunu. İlk öpücüğümüzü. Sadece güzel anlarımızı. Hastanelerde gezişimizi, canım yanıyor diye ağlayışlarımı, hastalık yüzünden mahvettiğim konserleri ve dansları unut. Beni hep ışık ve neşe saçan hallerimle hatırla sevgilim. Ve aşık ol. Biliyorum bana olmadın. Aşık olma düşüncesinden ne kadar uzak olduğunu, aşık olursanız saygınızı kaybedeceğinizi düşündüğünü biliyorum. Ama öyle değil. Bana olmadın ama umarım bir gün aşkı tadarsın. Çünkü hayatımda ikinci yalanımı söyledim ben. Sana yalan söyledim. Sana 4, 5, 7, 11, 12, 14, 18, 21 yaşlarımın aşık olduğunu ama 22 yaşımdaki benim aşık olmadığımı söylemiştim. Yalandı. 22 yaşımda aşık sana. Sadece aşkımla korkutmak istemedim seni. Ve çok güzel bir duygu aşk. Tek taraflı bile olsa. Bana yaşattığın aşk o kadar güzel ki… Söz veriyorum, korkulacak bir şey değil. Güven bana ve aşık olmaktan korkma lütfen. Çünkü hayat çok kısa sevgilim. Bir gün aşık olduğunu fark ettiğinde, her şey için çok geç olabilir. Aşık olduğunu fark ettiğin kadını kaybedebilirsin ve asla ona aşık olduğunu söyleyemeyebilirsin. Bu mektup eline geçtiğinde, yani her şey için çok geç olduğunda bana aşık olduğunu fark ettiysen; üzülme sevgilim. Hayat pişman olmak için çok kısa. Çok sevdiğim bir söz var; ‘Günler uzun, yıllar kısadır.’ Bizim seninle günlerimiz hep uzun ve dolu dolu geçti, bilmiyorum yıllar geçirebildik mi ama geçirdiğimiz günlerimiz en güzel günlerimdi. Hiç üzülme o yüzden belki bana benim sana olduğum gibi aşık olmadın ama bana hayatımın en güzel anılarını yaşattın. Yollarımız ne şekilde ayrılırsa ayrılsın, çok mutlu ol. Seni sevdiğim şekilde sev ve sevil. Ama bir isteğim var sevgilim, beni hiç unutma olur mu? Bu çocuk kalbiyle seven kadının yerini, ayrı tut kalbinde. Lütfen, lütfen beni kalbinde herkesleştirme. Çünkü ben seni herkesten çok başka sevdim.
Hoşçakal sevgilim, burnunun kenarından göz pınarından öpüyorum. Seni her zaman ve sonsuza dek seveceğim.
9 notes · View notes
lavinsiyam · 2 years
Text
Gözyaşlarım istemsizce akıyor, titremelerimi durduramıyorum, dizlerim beni taşıyamıyor artık, aldığım hiç bir nefes bana yetmiyor her biri soluk borumda tıkanıyor nefes alamıyorum...boğuluyorum görmüyorsun, halbuki gözünün önündeyim, avazım çıktığı kadar çığlık çığlığa senin adını haykırıyor sadece sesim değil kalbim de dahil olmak üzere tüm benliğim ama herkesi duyan kulakların bana gelince sağırlar...artık dayanamıyorum bu kadarı bana bile fazla dünyaları içine sığdıran kalbime bile fazla bu kadarı neden görmüyorsun niçin bakmıyorsun o kadar mi çirkinim yoksa o kadar mi nefret ediyorsun da benden, bu acıyı yaşamama göz yumuyor hatta yangınıma bile isteye odun taşıyorsun....
BEN SANA NE YAPTIM LAN ALLAHIN CEZASI, BEN SANA NE YAPTIM!!!!!
Ben artık eski ben değilim bu ben olamam ben bu kadar aciz biri değilim ben bu değilim ben birinden sevgi dilenemem ben birinden merhamet dilenemem ben artık eski ben değilim...
Artık görecek misin beni?
Görme!!
Sesimi mi duyacaksın?
Duyma!!!
Merhamet mi edeceksin?
Etme!!!!
Sevecek misin ?!
Yeltenme bile!...
Kendine gelmenin zamanı geldi de geçiyor Nazlı. Benliğine dön ve burada ona ait hiç bir şey olmadığını gör ve ona göre davran....
Çünkü her ne kadar çok sevsemde ben artık eski Nazlı yı istiyorum...
Gülen yüzü solmasın etrafına mutluluk saçmaya devam etsin yeniden istiyorum, ben onu artık gözyaşlarının sadece mutluluk için aktığını görmek istiyorum...
Çok mu şey istiyorum?
Sedece unutmak istiyorum.....
Sadece bir parça huzur istiyorum...
78 notes · View notes
askyolundaa · 6 months
Text
Merhaba. Su an nerdesin, ne yapıyosun, nasıl hissediyosun, Hava aydınlık mı yoksa karanlık mı bilmiyorum. Yıldızlar mı yoksa güneş mi paylaşıyor yalnızlığını, bilmiyorum. Saat kaç, zaman senin için nasil ilerliyor, bir şeylere geç mi kaldın yoksa bir şey mi bekliyosun inan bilmiyorum. Ama bu satırları okuyorsan bil ki bir şeylerin zamanı geldi. Yetmedi mi geç kaldığın? Son günün bu gün farkında değil misin? Ayağa kalk, silkelen. Atmaya çekindiğin o mesajı at, ilgini çeken o spora başla, annene, babana, sevdigin o çocuğa yada kıza. onları sevdigini soyle. Sevgiline sarıl, onu hisset, son kez sarılıyormus gibi sarıl ona. Cunku hayat sandığından daha kısa. Çünkü gercekten son kez sarılıyorsun ona. Her gün son günümüz aslında. Bir şeye geç kalırsan telafisi yok çünkü zaman geri alınamıyor. Ben bunu çok acı bir şekilde öğrendim. Sen geç kalma. Hissetmeyi öğren. Teninle değil. Ruhunu hisset. Yaşadığını hisset. Sevdiğini sevildiğini hisset. Eğer şimdi yapmazsan birdaha yapamayacaksın çünkü bugün senin son günün. Bundan sonrası, öncesi yok. Bugün var. Yarın yok. Birseyler yapmak için çok zamanın yok. Zaman değerli. Boşa harcama. Görmüyorlar mı seni? Anlat kendini. Sevdigin seyleri, izlediğin filmlei, gittiğin yerleri, kokladigin çiçekleri, sevdigini, nasıl sevdigini, nasıl kırıldığını, neden ölmek istediğini, neden yaşadığını.. anlat ki anlasınlar. Anlat ki görsünler seni. Herkese değil. Sana kendini anlatanlara. Sana kendin açanlara aç kendini. Gökyüzüne cevir gözlerini şimdi. Yıldızlara bak. Şu an hava aydınlık mı karanlık mı bilmiyorum. Ama bir önemi yok. Yıldızlar hep orada. Sen görmüyorsun diye onlar yok olmuyor. Sen gibi. Başkaları seni görmüyor diye kendini yok sayamazsın. Hava karacak, insanlar karanlikta kaldiginda senin gibi görülmeyi bekleyen binlercesi parlayacak karanlığın ıçinde. İnsanlar karanlikta kaldiginda görecek isiginizi. Siz hep karanlıktaydınız. Aydınlıkta olanlar görmedi sizi. Ama siz vardınız. Ve parlıyodunuz tüm gücünüzle. Yarın yokmuş gibi parlıyodunuz. Çünkü hep dediğim gibi.. Yarın yok. Bu gün son gününüz. O yüzden, son kez parlayın.
2 notes · View notes
seyymasensei · 6 months
Text
"-ya bak vallahi enişte olarak kabul ettiğim tek kişisin ... -ben sizi her gördüğümde maşallah diyorum gerçekten. ... - KOCAMI ÖZLEDİİİİİĞMM ... -ya lütfen şu kızı bi bırak özel birşey anlatıcam lütfen ya ... -ş. nah çekiyo bak görmüyorsun sen ... -ayyy saçları ne kadar güzel, özellikle şu tutamı çok güzel değil mi? +evet öyle.... herşeyi öyle"
2 notes · View notes
darkparadisepoetry · 7 months
Text
Ah ah neden seviyorum seni? Neden yani... Beni umursamamana ve hatta hatırına getirmemene rağmen bu sevgim neye? O güzel sesini mi sevdim senin yoksa naifliğini mi? Canım yanıyor görmüyorsun. Bu senden çok benim suçum belki onu da bilmiyorsun. Her haliyle ve delicesine sevmeği yaşamak çok zor biliyor musun? Sevgin bana değil... Ama vazgeçemiyorum, kıyamıyorum sana. Sana olan sevgimi öldüremiyorum...
4 notes · View notes
Text
Yalan
Acılarımın örtbas gecelerinden sıyrıldım sevdiğim; senin bende ölebilmek asaletini nihayet bağışladım gecelerime. Geliyorsun, hayalet varlığının perisiz köşkünde, perişan beni görmüyorsun.
Parçalarım etrafa saçıldı, yine yanıldım. Olmazların körebe oynayıp bir beni tuttukları izbelikte çaresizliğime sükut oldu seni hatırlamak.
Sen, başka kolların duacı seferinde; ben, hayaletin vuslata eremeyen gecesinde gölgeme denk getirilen acımasız yokluk içinde...
Her yerdeydin, hiçbir yerliydin; kalbimin evinde mabede varıp şükür duası eden martıların yollarını şaşırıp bende seni sevmenin en Müslüman oldukları hallerindeydin.
Gözyaşlarım şimdi bir ceviz büyüklüğünde.
Mutluluktan ağlamayı öğrendim sanmıştım seninle; yine acı düştü kalbime...
Erdim, muradımın sahte gerçekliğinde sana.
Kayıp ilanı verdim, gönlünün bana varmayışında. Meğer karakollar toplasa da beni, sen orada bana faili meçhul bir serseri...
Ölüm yıl dönümünde rahmetle anacağım seni, söz veriyorum. Gitmek, hiç bu kadar sahici bir ölüm olmamıştı.
Teşekkür ederim; bir an için hep olacaksın sandığım o yaban günlerin adına.
Sevgili hiçim; ellerinin türküsünü başkası seslendirsin. Ben Beste ile güfteyi ayırdım aşk inancımdan; bir daha kalbimi hiçbir şarkının layık olmadığım nakaratında unutmam.
Do re mi fa sol la si karşılaştı ikinci Do ile.
Kalın ve yoksun bir hayalin hayalet ecnebisiydi.
Çıkardık müziğin sen notasından.
Do re mi fa sol la ve ‘si’nin yanına yalan eklendi.
Hiçbir şarkı dürüst çalmayacak bir daha.
Hiçbir şarkı yalansız hatırlatmayacak seni.
Kaz ayakların başkasına dokunan bir gerçek şimdi; kırışık sevgilerin ütülenmesin hiç.
Do re mi fa sol la si yalan; ölmen de ayıp değil artık kalbimde.
Anacağım; yalancı seni...
Pinokyo’nun zaferleri senin olacak.
Cebimdeki sensizliği attım denize; başkalarının olsun. Başka dilde ölümsün; Türkçe sevemem artık seni...
Dilara AKSOY
9 notes · View notes
goxumer · 10 months
Text
Buraya bakmıyorsun ve böylelikle görmüyorsun. Zaten bakmamalısın, öyle değil mi ?
3 notes · View notes
liberavianimam · 9 months
Text
07.08.2023 | 03.21
Neyin cezası bu,hangi suçun bedeli,ne yaptım da bu kadar acı sonuçlanıyor?Kötü biri değilim ben,seni sevmekten başka da bir şey bilmem.
O hâlde niye bu içten gelen gaddarlık,neyin acımasızlığı?Beni seven yüreğini nereye gömdün,kim sarf ediyor kurşundan sözleri,hangi yüzün eline almış sıkıyor kalbimi,sen mi göze alabiliyorsun beni öldürmeyi?
Ben kıyamıyorum sana,incitemiyorum seni.Bile isteye üzemiyorum.Kendimi öldürebilecek kadar nefrete sahipken senin tenine dokunmaya korkar bir şefkatim var.
Bensiz yaşayamayacağını beni öldürerek mi kanıtlayacaksın bana?Hani yapamazdın bensiz,hani her türlü severdin beni?Hani bile isteye incitmez,hani kıyamazdın?
Nereye sakladın vaatleri,niye tutamıyorsun yaşamaya umut yeşerten sözleri,niye duramıyorsun arkasında dimdik aşk için ölmeye hazır adam gibi?
Yazacak mecalim de yok artık,eskisi gibi uzun uzun.Sensizlik beni bitiriyor,sürekli içimde bir korku.
Eriyorum mum misali ateşinde,senin için yanıyorum.Ne benimle beraber atlıyorsun o ateşe,ne de üfleyip söndürecek cesareti gösteriyorsun.Kalbindeki tüm kötülüğü bana ayırmışsın sanki,tahtımı oraya kurmuşsun.Gözlerim acıyor,açıp da bakamıyorum ekrana.Kaç saat sana ağladı bu gözler sayamadım.Miladını gittiğin vakit olarak alalım,hesabı zor olur.
Her şeyimi seriyorum uğruna,feda ediyorum kendimi.
Korkaklığım,cesaretim,acizliğim,yüceliğim, sevincim,hüzünlerim hepsi sana ama körsün işte.Tek bir isteğine beni yakıp kül edecek kadar merhametsizsin.Bir kez olsun okşadığının hayaliyle baktığım saçlarım avuç avuç dökülüyor ellerime.Bu dünyada bir tek seni görsün istediğim gözlerimin beyazı kırmızıya çalıyor.
Hak etmiyorum bunları,hak etmiyorum sensiz bir mutsuzluğu.Beni bırakıp gitmelerine dayanamıyorum.Kalbim acıyor kalbim.Öldürmek istiyorum kendimi.Bu işkenceye son vermek istiyorum.Sadece seninle kurduğum hayaller ip olsun dolansın boynuma istiyorum.Acıtacağına öldürsün istiyorum.
Katlanamıyorum görmüyorsun,nefret etmek istiyorum beceremiyorum bilmiyorsun.
Kendimden nefret ediyorum.
Mutlu olmamıza izin vermediğin için saf öfke doluyum.
Düzgün de yazamıyorum ellerim titriyor.
Beni üzmemen dışında bir şey isteme hakkım olsaydı bu dünyada yemin ederim ki beni üzdüğünde ne hâle düştüğümü görmeni çok isterdim.
Nasıl ağladığımı,nefes bile alamadığımı gör isterdim.
Her şeyim üzerine yemin ederim -ki bu sen oluyorsun- "Ne yapmışım ben?"derdin.
"Nasıl bu hâle düşürürüm?"derdin.
Benim ağlamaklı hâlimden değil beni ağlatan kendinden nefret ederdin.
Vicdanını sorgulardın.
Bana değil,bana asla değil kendine acırdın.
Kendini küçümserdin.
Andım olsun çocukluk yaptığını düşündüğün o kadını alır bağrına basardın.
Bu dünyadaki tek serveti sen olan o kişiyi alır göğüs kafesine saklardın,başka bir şey yapmayı aciz bulurdun.
Bana değil kendine üzülürdün.
Beni sevmeyi değil kendini sevmeyi bırakırdın.
"Bir insan bir başkasına bunu yapmamalı,yapamamalı."der insanlığa dahi aykırı bulurdun.
Abartı olduğunu dile getireceğin her cümle boğazında takılır kalır,yutkunmak isteyip de yutkunamazdın.Öylece içinde bir yere batar,acıtırdı.
Ve yine her şeyim üzerine yemin ederim ki ben seni hayatımın hiçbir noktasında,hiçbir zaman bile isteye üzmedim.Canını yakmaya çalışmadım.
Aksine bundan deli gibi korkar oldum,önce kendimi kaçırdım her sinirlendiğimde sonra aklımı ama seni incitmeyi denemedim bile.
Hâlâ yediremiyorum ama sen bunu bile isteye,kendi dileğinle yaptın.
Pişman olayım diye yaptın.
Seni incitme ihtimalimin olduğu en ufak olayda bile kendime verdiğim zarardan haberin yokken seni üzdüğüm için beni pişman etmeyi denedin.
Kendime vereceğim cezalar aklının ucundan dahi geçmezken kendince beni cezalandırmaya kalktın.
Benim bu dünyada bir sana merhametim,şefkatim ve sevgim çoktur bir de bana acımam yoktur.
Sana bir şey olacak olsa bana çoktan olmuş bil.
Ve sen yaşa diye kendimden geçebilecekken sen bunu yapayım diye kendi ellerinle ittin beni.
Acı çekmemi istedin,üzülmemi istedin.
Oysa ben kanatlarımı kıracak olsan dahi güzel meleğin olmak istedim sana.
Sense bana cenneti yasakladın.
Söyle şimdi böylesi bir cehennemde yaşamak reva mı bana?
Ölüm yanmaktan tatlı ceza değil midir kanatları kopmuş olana?
-Şimdi sen söyle bana cennetim diyen sen değil miydin?-
~Matmazel
@yildiztozu
5 notes · View notes
Text
Sunak
Ahmet Şerif Doğan'a
düşüyor yıldırım sokakta oynayan çocukların başına
geriye sadece onlarca ölü çocuk
ve kanlı bir kol saati bırakıyor
artık sabah olmasın rabbim
çünkü bütün cesetler
karanlıkta hayaletlere dönüşürler
göremem
ama annemin elleriyle sardığı
hiç olmayan kardeşimin kefenine
nasıl olur da yok derim.
annemin ellerini
buruk kefeni
ve ölü kardeşimi nasıl
reddedebilirim?
mahfil cesetlerle uğraşıyor
kimisi namaz kıldırıyor
kimisi ise sela okuyor
hiç bir şey bilmeyenler ise
ağlıyor rabbim.
sen hangisini duyuyorsun?
sen hangi kuluna acıyorsun?
şol cehennemin ırmakları
ağlıyor tanrım
cennetten haberim yok
yanmakta kanımdan akan düşler
sen neredesin?
bu kanlar
bu ev
bu haciz
bu kullar senin değil mi?
sen konuşmuyorsun, o halde dilin yok.
sen duymuyorsun, o halde sağırsın.
sen görmüyorsun, o halde beni nasıl vurdun?
öyleyse kalbimden vuran kurşun serseridir
hiç inanmasam da!
3 notes · View notes
elfidasthings · 1 year
Text
"Konuşman lazım,kelimeler ağzında ama konuşamıyorsun.Dudaklarında bir şey var.Dikişler.Dikmişler mi?Onları söküp atmak,bağırmak mı istiyorsun?Elin dudaklarına gidiyor, dönüp de aynaya bakmıyorsun...Seni susturan dikişler değil, ağzına örttüğün elinmiş... Görmüyorsun,kimse seni susturmayor,sen susuyorsun.Çünkü kalbin o kadar çok kırıldı ki; konuştukların yüzünden öldürmektense,susarak ölmeyi tercih ediyorsun.Kimsenin cinayeti olmuyorsun,kendi intiharını gerçekleştiriyorsun..."
2 notes · View notes
whathappenstous · 2 years
Text
Nereden ve nasıl başlayacağımı İnan bilmiyorum.Sevgi gibi bir duygu var eminim haberdarsındır. Sana aylardır farklı bakıyorum bilmem anladınmı.Sen beni görüyorsun ama korkuyorsun sanırım.Neden peki, bir kere şans versen kendine bana kısacası bize ne olur ki.Ben ilkleri hep merak ederdim ama ilkimin böyle zor olacağını hesaba katamamışım sanırım.Bir kere benle konuşsan bir kere bana baksan ne olur sanki.Kimsenin bana bakmasından hoşlanmazken sen bana bak diye yalvarıyorum neredeyse. Bir şansımız olsa fena mı olur yani. İllede karşına geçip sana aşığım mı demem gerekiyor zaten belli olmuyor mu gerek halimden gerek gözlerimden. Neyse öyle işte. Görmüyorsun ya da görmezlikten geliyorsun.
En çokda ne koyuyor biliyomusun senin yanında olmak o kadar kolyaken ikimizde bunu zorlaştırıyoruz. Yokluğunla geçen saniyler nasıl geçti bilmiyorum ama şimdi öğreniyorum yavaş yavaş. Geçmiyormuş. Hayat bazen bazı şeyleri öyle normal yollarla öğretmez insana. Bir şeyin olmayacağını kafana vura vura öğretir sen öğrenene kadar hayat sana bu zulmü yaşatır, bunu yapmaktan asla sıkılmaz yorulmaz ama sana o şeyin her ne olursa olsun olmayacağını öğretir istesende istemesende artık anlamışsındır,zorla güzellik olmuyormuş.Nasipte varsa en güzellerini yaşarsın yoksa nefes almak anlamsızdır. Öğrenirsin ama zamanla.Ben bizden olmayacağını anladım ama yinede vazgeçemiyorum unut gitsin demekle unutulmuyor.En azından ben yapamıyorum.
Şarkılar çok şeyi anlatır mesela. Mutluyken sadece şarkının melodisini dinlersin ama üzgünken şarkının sözlerinde kendini görürsün ve sadece sözlerini dinlersin o sözler kalbine bir ok gibi saplanır ama elinden bişey gelmez. Eskiden anlamsız gelen o şarkı sana milyonlarca şeyi anımsatır. İşte o zaman anlarsın ki sen gerçekten sevmişsin. Ama mutlu değilsin. Her şarkı bir şeyi anlatır, bir cümle o anki halini kısa ama net bir şekilde özetleyebilir. Sana bir kaç örnek vereyim mi?
Mesela, Bağzıları'nın dediği gibi Zaten Kırılmış Bir Kızsın gibi ya da Yerine Koyamadım Hiç Kimseyi dahası da var
Eskitilmiş Yaz; Uyursam Geçer mi diyor tıpkı sarhoş olunca herşeyi unuturum sanmak gibi ama ayıkınca her şeyin aynı olduğunu anlamak gibi,
Zerrin Özer Şimdi Uzaklardasın Hayallerdesin Rüyalardasın derken seni unuttum silip attım demiyor, derinlerde seni hala deli gibi seviyorum ama bunu sadece hayallerimde yapabiliyorum çünkü sen izin vermiyorsun diyor. Düşlerim bitmek bilmiyor, yüzüm gülmüyor diyor ya işte bu benim net bir özetim malesef.
Sözler ağlıyor derlerdi de inanmazdım ama yüreğimi sızlatıyor içimdeki ses, susmak bilmiyor, gönlüm kanatlanıyor uçmak istercesine,ölmek istiyor hiçlikte içim, uzaklardasın çokta değil hayallerimdesin. Hayallerim bitmediği sürece hep oradasın,Korkma ama hayallerim bitmez ancak eğer ölürsem sen aklımdayken seninle öleceğim.
Emre Aydın Her şey Biraz Hala Sen derken Herşeyin hala sen olduğunu söylüyor biraz değil hep senin olduğunu söylemeye korkuyor çünkü. Her şey hala sen. Hala sen diye haykıran küçük masum bir sevgi var karşında ve birde bunu görmeyen sen
Tuğkan Kusura Bakma Unutamadım Seni derken masum bekleyen bir aptal gibi göründüğümü nereden bildi bilmiyorum ama sanırım bu benim hatam ne yapsam olduramadım. Seni görünce kesilir nefsim diyor ya bu yine ve hep ben. SENİ BIRAKAMADIM.
Gözden ırak olunca gönülden ırak olur diyorlar ya o yalan işte. elbette sen gibi bakamaz ama yanından geçen biri senin gibi yürüyor senin gibi bakıyor sonra unuttuğun her şey boşa gidiyor. Sana anlatacak çok şeyim var ama önce gelmen gerek.Fotoğraflarını yakmak imkansız zaten aklımdaki resmini sesini hissini sevgini bakışlarını silemedikten sonra fotoğraflar kalsada olur yansada. İnsanlar nefes alırken de ölebiliyormuş öğrettin.Bazen kalmayı çok istesende yüzüne bakmadan gidilebilirmiş. İnsanı aşk değil gururu yakarmış ne garip ben gururu yaktım sırf senin için. Hem zaten ben seni sensizken sevmedim mi.Neyse sen sevgimden harcarsın zaten ceplerinde kalsın gurur. Sarılsak geçer gibiydi ama imkansızdı işte. Seni seviyorum şimdi ve gelecekte.Sen ne zaman ismin gibi aşkla barışırsan o zaman bizden olacak be çocuk.
2 notes · View notes
vernemnihadenn · 2 years
Text
Tanrım lütfen gelmeme izin ver. Lütfen beni bu hiçlikten kurtar. Beni yanına al tanrım, ben bu yabancılara ayak uyduramıyorum. Ben onlar kadar iyi rol yapamıyorum. Beni yanına almaya sen bile layık görmüyorsun Tanrım. Sen söyle onlar nasıl arasına alsınlar? Seviyorsun beni değil mi Tanrım? Ben seni seviyorum. Beni bu denli iğrenç bir hayata mahkum etmene rağmen seni seviyorum. Sende beni sev olur mu Tanrım. Ben kirli değilim. Sen verdin bu hayatı bana öyle değil mi? Kirli olmama müsaade etmezsin sen değil mi..? Özür dilerim Tanrım. Lütfen affet beni uslu bir çocuk olacağım, lütfen affet beni...
2 notes · View notes