Tumgik
#köpek resimleri
triptoartsworld · 9 months
Text
Tumblr media
Dog
30 notes · View notes
miaminks · 1 month
Text
Tumblr media
Thought I looked cute in this pic and wanted to post it.
I love snow. It’s so nice to walk around in. It’s so refreshing on my face, and I even met some new friends along the way. Say hi guys!
Hold up. ... (" . _. )
Oh no.
Tumblr media
43 notes · View notes
doriangray1789 · 1 year
Text
Vladimir Vladimiroviç Mayakovski
hayatın en hüzünlü anı, mevsimine kapıldığın kişinin bahçesinde açabilecek bir çiçek olmadığını anladığın andır… bırak, gitsin… bırak, git… dedi ve gitti Mayakovski... Aşkta da devrimini yaptı sevdiği kadın Lili'ye intiharıyla. 1918'den itibaren propagandalar için gittiği ülkelerden sevdiği kadına 12 yıldır yazdığı mektupları kesti ölümüyle, kendi kanıyla sonsuza dek Lili'nin posta kutusunu mühürledi. Sevdiği kadından geç gelen cevaplar, umursamaz halleri ya da evli Lili'ye çıkmaz aşk bu noktaya getirdi..  Oysa  "Alanlar fırçamız, sokaklar paletimiz." demiyormuydu Mayakovski? Ülkeleri rengarenk boyarken; bir tanem, pisim, yavrusum, seni hasretle bir milyon kere öperim dediği kadının yüreğine aşkın fırça darbelerini atıp, yüreğinde devrim yapıp yanına getiremedi. Sevmek herşeyi göze almak demek değilmiş Lili için belki de... Mayakovski şunu unutmuştu propaganda yaparken herkes nasıl göze alamıyorsa devrimi, ardından gelecek ölümü; Lili de göze alamadı belki bazı şeyleri, oniki yıl boyunca mektuplaşmayla yetindi...  Öyle güzel bir aşkla yazılmış mektuplarki bunlar bıkmadan usanmadan "senin kuçun" diyecek kadar büyük bir aşk... Mektupların başına, altına, kenarına çizilmiş kedi köpek resimleri, kendi üzgün olduğunda üzgün suratlı adam resimleri. Bazen bir iki cümle, bazen sayfalarca, bazen şiirler, bazen piyeslerden oluşan bu mektuplar....  9 Nisanda, Plehanof Ulusal İktisat Enstitüsü öğrencilerine şöyle seslenir : "Arkadaşlar, bu akşam beni güçlükle getirdiler buraya. Konuşmak istemiyordum, konuşmaktan bıktım çünkü..."  Artık bunaldığının göstergesiydi bu ve veda mektubunda :  "Ölüyorum, bundan ötürü kimseyi suçlamayın. Gereksiz şamata da yapmayın. Ölen adam bundan tiksinirdi çünkü..."  Lili' ye : "Lili, sev beni..."  Ona ne aşk yaradı, istediğini alamadığı devrim.
7 notes · View notes
kolaycizimler · 4 months
Text
Sevimli Bulldog Köpeği Nasıl Çizilir?
Çocuklara hayvanları sevme alışkanlığını kazandırmanın diğer bir yolu ise; Onlara Hayvan resimleri çizmeye teşvik etmektir. Bunun için hazırlamış olduğum Bulldog Köpek Çizimi ve Yazdırılabilir boyama sayfası içeriğimiz.
0 notes
irtifuck · 7 months
Text
Tumblr media
Tom ve Jerry, günümüzde yapılan pek çok kötü kedi-iyi fare şeklinde kodlanan çizgi filmlerin atasıdır... Kendisiyle hemen hemen aynı dönemde izleyicisiyle buluşmaya başlamış Sylvester ve Tweety'den en büyük farkı, bu çizgi filmde hiç diyalog olmamasıdır. Yani Tom ve Jerry'nin konuştuğunu görenlerin sayısı, muhtemelen Şirinler'i ormanda görenlerden daha azdır... Tom ve Jerry'deki ironi de, yüzünü göremediğimiz karakterleri konuşur görmemiz. Örneğin Tom'ın sahibi -daha doğrusu onu kullanan kadın- yüzünü gören cennetlik onun. Belki de bu yüzden Sylvester ve Tweety her daim daha sempatik geliyor, çünkü Tweety'yi konuşurken duyabiliyoruz. Onu sevimli bulmamız için bir sürü sebep var, tek cümleyle özetlemek gerekirse, "Biy kedi göydüm şanki."
Ama Allahın lağım faresi Jerry'de böyle bir durum yok. Sempatik olması için kahverengi olup sürekli sırıtması sağlanmış ama kaç kişi farelerden tiksinmez ki? Fare fobisini normal bulmaktan alamıyorum kendimi. Bildiğiniz üzere OrtaÇağ'da 2. Dünya Savaşı'ndakinden bile daha çok insanı öldürdüğü söylenen bir veba gerçeği vardı ve her ne kadar doğru olmasa da vebanın farelerden bulaştığı bilgisi yaygındı . Yani bugün fare korkusu olan insanların bu fobisi genetik olabilir - kimse bilemez kökenlerinin nereye dayandığını. Ha'di bugün OrtaÇağ'da vebadan ölen bi' İngiliz asilzadesinin torunu yaptım sizi bendensiniz. Şaka BİR yana, fare uğraşılması zor bir hayvandır. Evime girdiğini hayal edemiyorum. Ona zarar vermeden ondan kurtulmak mümkün olmazdı herhalde. Ya fare zehri, ya kapan kullanılır böyle durumlarda... başka n'apılır ki? Valla başka BİR çözümü olsa keşke...
Neyse efenim, kediler öyle mi? Kediler , genetik olarak bize farelerden daha az benziyor olsalar bile onlara olan sevgimizi de tarihsel açıdan inceleyebilirim, ama boş verin, çünkü "nasty" konuları genetikle falan açıklayarak sizi aydınlatmak daha eğlenceli. Evet, ben lamba gibiyimdir, beni tanıdıkça aydınlanırsınız, ama lamba da elektrikle çalışıyor di mi?... kedi fanları olduğu kadar anti'leri de mevcut LOL. :( Dünyanın düzeni böyle. Bence kedileri sevmeyenlerin bi' incelemeye/açıklamaya ihtiyacı yok, onlar direkt hayvanları sevmiyor çünkü... kedinin bizlere genetik açıdan daha az benzediğinden dem vurmuştum, bu nedenle de nefret edilebilir, ama benim iddiam şu ki, kedinin antisi = hayvanın antisi; çünkü Sokrates'ten ötürü... mantık çok basit değil mi? İnsanlar kedilerden nefret eder. Kediler hayvandır. Öyleyse insanlar hayvanlardan nefret eder.
Tom ve Jerry'nin yapımcılarının Jerry'yi bol bol kayırıp Tom'ı bu kadar "eziklemesinin" başka bi' izahatı olamaz. Yapımcılar kedilerden nefret ediyor... dolayısıyla hayvanlardan da...
Hayır, bu kadar basit olmayacak, merak etmeyin. Kedilerin, fareleri yemediği bilinir - yiyenine şahsen rastlamadım. Ama onları sadece "Bu mekân benim" gibilerinden öldürürler... dolayısıyla bu şovda da Tom'ın Jerry'yi yeme gibi bi' amacı yok. Öyleyse Tom'ın Jerry'nin peşine düşmesinin bi' dayanağı olmalı. Jerry, Tweety gibi öyle kafeste beslenebilecek bi' hamster falan olmadığı için, evin deliğinde yaşıyor, ve Tom'ın elektriklerini üzerine çekebilmek için, Tom'la mütemadiyen uğraşıyor... Tom'la Jerry'nin dost dost geçindiği ponçik ama nadir bölümler, şovun bayağı bir ilerleyen bölümleridir, başlangıçta bu ikisi bittabi kedi-köpek gibidirler... "No pun intended..."
Kaç kez Jerry'nin, durduk yere Tom'ın bıyıklarını çekmesiyle başladı BİR bölüm ? Kaç kere, o yüzsüz (literally) sahip/sahibe, Tom'a Jerry'yi yakalama, vesaire görevi verdi ve Jerry, yapımcılardan torpilli bi' lağım faresi olarak, Tom'a yakalanmadığı için Tom bu sahibin istismarına uğradı? Tom yeri geldi dayak yedi, yeri geldi aç bırakıldı (balık ve sütten bahsediyoruz) yeri geldi sokağa atıldı... ve bütün bunları yaşarken hiç kimsesi yoktu Tom'ın. Jerry'nin müttefiklerine bi' göz atalım.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Bakınız, resimleri konuşmaya gerek yok, zaten onlar Tom'ın müttefikinin olmadığının bir tescili adeta... sayılarının bu kadarla sınırlı olmadığına emin olduğum "yan karakterlerin" hepsi Jerry denilen lağım faresinin tarafında. Bu kadar "müttefiksizlik", Selena'daki Hades'te yoktu azizim...
Söyleyin bana, bu şovdaki asıl kurban kim ? Doğanın kendisine emrettiği şekilde sıçanın tekini yakalamaya çalışan Tom mı, yoksa güya "ezilenleri/sefilleri" temsil eden Jerry mi?
Kedilere duyduğu nefret, Tom ve Jerry'yi izlemesinden mütevellit bir çocukla karşılaşırsanız, onun izlemesine izin verilen programları bir gözden geçirmek isteyebilirsiniz sevgili okuyucular...
Emin olun, Squid Game'i izleyip gaza gelen nesilden daha tehlikelidir bunlar. Çünkü kedileri hedef alıyorlar.
İmza: Bodrum Masalı denilen rezil rüsva dizinin sadece Aslı denilen yaratığı kayırması nedeniyle Uzay denilen sefilden de tiksindirmesi sonucu Ateş ve Alara gibi pamuklara sarmak istediğim ponçik karakterlerin daima yanında bir muhafız gibi dikilen, Caed "Torpil Düşmanı" Lera.....
0 notes
minente · 9 months
Text
20
çok fazla şaşırmış gibi açıyorum gözlerimi... ama uyanmış gibi, yıllardır komadaymış gibi açıyorum bir anda... nerdeyim ben? etrafıma bakınıyorum, bir süper market... elimde bir votka, bir bira ve bir sardalya ile kasaya yaklaşıyorum. bir an içimi bir fenalık kaplıyor. buraya nasıl geldim?
en son nerede uyandım ve en önemlisi; bunlar elimdeyken cebimde param var mı? üşümüş gibi ellerimi ceplerime atıyorum; 120 kuna çıkıyor ceplerimden... o an halen zagreb'de olduğumu anlayabilecek kadar kafam basıyor. sağıma soluma göz gezdirmeye başlıyorum... insanlar alışveriş yapıyorlar ve sıradışı bir şey görmüyorum... önümde sıra bekleyen amcanın elinde bir fiş var... sanırsam sokaklarda boş şişe toplayıp makineden geçirmiş ve fişini almış. 3.5 kuna... demek ki 7 şişe toplayabildi. neyse... sıra bana ve ona gelmeden hemen elime aldıklarımın toplamını hesaplamaya çalışıyorum. 50 kuna votka, en fazla 10 kuna bira, yine en fazla 10'da sardalya... sigaram var mı diye cebimi yoklamadan "illa bir daha alacağım!" diyerek bir de sigara parası ekliyorum üstüne.. "toplam 90 etmeli" diye geçiriyorum içimden... hemen önümdeki amcanın boş torbasına ilişiyor gözüm... kaşla göz arasında cebimdeki 120 kuna'nın 20'liğini poşetinin içine sallayıveriyorum. amca 3.5 kunasını alıyor ve hesap ettiğim gibi benim aldıklarım da 100 kuna ile ödenebilir çıkıyor. çıkıyorum marketten...
yurda dönmek için sola dönmem lazım... gerçi en son orada mıydım bilmiyorum ama sol gömlek cebimde anahtarım olduğuna göre halen oraya dönebilirim. hemen biraz sağıma ilişiyor gözüm; demin poşetine 20 kuna salladığım amca ise sağa dönüp merdivenleri ağır ağır çıkıyor. içimden bir ses diyor ki: "oğlum, poşetinde votka var, bira var, sigara var... daha neye ihtiyacın olacak lan! git peşinden... yeni bir hikâye takip et.!"
kaşla göz arasında, saniyenin 10'da 1'inde dün geceyi düşünmek istiyorum. neredeydim en son? biriyle sevişiyor olduğum sanırsı gelip gidiyor... ya da birini mi seyrediyordum? kimi? güzel bir şeyler oluyordu ama hatırlamıyorum. zaten hatırladığın kadar yalandır her şey... o yüzden dün gece kocaman bir gerçekti her neydiyse... neyse, her neyse...
saniyenin 10'da 1'i, 10'da 1'ini biraz aşıyor ve biraz daha aşarsa poşetine para attığım o amcayı kaybedeceğim... kararımı verdim, peşinden gideceğim.
o önde, ben arkada yürüyoruz. önce ana caddeler, herkesin yürüdüğü, herkese ait sokaklarda yürüyoruz... sonra ara caddelere giriyoruz amca ile... ama sadece yürüyor. niye şişe filan toplamıyor, niye yürümek dışında başka bir şey yapmıyor anlamıyorum. ben de yürüyorum. o biz dışında kimsenin yürümediği ara sokaklardan birinde anlıyorum ki kafam açılıyor. demek ki o amına kodumun marketinde uyandığımda kafam az çok güzeldi ve daha çok içmeliydim; belki yine her ne cehennemin dibindeydiysem oraya o yüzden geldim. "sorun değil" diyor, önce votkayı açıp dikiyorum biraz kafaya... 15 yaşımdan beri sek votka içiyor olmamın bereketi; kafam da, takip mekanizmam da git gide kendine geliyor 5-6 yudum sonrası... artık hem daha sarhoş, hem daha ayık, hem daha yorgun, hem daha dinç takip edebiliyorum amcayı...
artık saatler mi sürüyor, dakikalar mı, saniyeler mi bilmiyorum ama bir yerlerde duruyor amca... ben de onun beni göremeyeceği, benim onu görebileceğim bir yerlerde bekliyorum. girdiği yer nedir tam anlayamıyorum; veteriner midir, pet shop mudur nedir burası? kapıda tabureler, boş bira bardakları var ama vitrinde de papağan, köpek ve kedi resimleri var... adam elinde ufak bir poşetle çıkıp içinde ne varsa benim 20'liği attığım torbaya boca ederek yürümeye başlıyor. ben de peşinden...
votka bitti bitecek, keza gün ışığı da bekaretini vermek üzere bize... "hay sikeyim!" diyorum, devam ediyorum. son votka yudumunun da gırtlağımı deşmesine sebep olduktan sonra iyice siyah bir sokak arasına giriyoruz. hani olur ya; biri usturayla karşına çıkar, ya canındır tercihin, ya malın öyle bir yer... amca poşetini kaldırımın kenarına fırlatıyor, elindeki poşeti açıp hiç anlamadığım dilde birilerini çağırıyor... 3 köpek geliyor uzaktan ama nasıl koşarak, nasıl gözleri yaşlı, nasıl mutlu geliyorlar... adam bir-iki saat önce o ne idüğü belirsiz dükkandan aldığı şeyleri benim de parayı attığım poşetle önlerine döküyor.
doyuyorlar. doydukça adamın gözleri doluyor. doldukça gözlerim kamaşıyor. beyaz, yaş, dolu, kar... gözlerim artık nesnel şeyler göremez oluyor. dalıyor muyum, ölüyor muyum, kararıyor mu.. siyah mı? gölge... ne?
çok fazla şaşırmış gibi açıyorum gözlerimi... ama uyanmış gibi, yıllardır komadaymış gibi açıyorum bir anda... nerdeyim ben? etrafıma bakınıyorum, bir süper market... elimde bir votka, bir bira ve bir sardalya ile kasaya yaklaşıyorum. bir an içimi bir fenalık kaplıyor; buraya nasıl geldim? en son nerede uyandım ve en önemlisi; bunlar elimdeyken cebimde param var mı? üşümüş gibi ellerimi ceplerime atıyorum; 100 kuna çıkıyor ceplerimden...
0 notes
halilyuceer · 1 year
Text
Kendi Hayatımıdan kısa dem
Benimde umudumu hayallerim çalanlar oldu malesef
Ama her hayal kıraklığı hayatın zirve noktası bittiği anlamına da gelmez
Her doğan güneş yeni umutlandır aslında ne hikmetse işle meşgul yalnız yaşayan manitası olmayan bir varlık ben varım bu alemde
Canım sıkılıncada sosyal medyada vakit harcıyan sabah olunca işle meşgul olan yine aynı zamanda o sosyal medyada kedi köpek resimleri yada hikayeleri beni mutlu ediyor olması
Bazen işyerinde istediği gitmediği zamanlarda beyim her ne kadar dur 🛑 çekiyor olsa bile belli bir zaman sonrası geldiği vakit o sabırla ferahlıyorum ve sonra diyorum ki kafama takmadan boşver ben mi kurtaracam dünyayı diyip işe kaldığımız yerden devam ediyorum... ✍️
KÖŞE YAZISI YAZAN : HALİL YÜCEER
0 notes
dogtrainingblogs · 2 years
Text
Weimaraners İçin En İyi 9 Evcil Hayvan Sigorta Planı (2022)
Weimaraners İçin En İyi 9 Evcil Hayvan Sigorta Planı (2022)
iHeartDogs okuyucu desteklidir. Sitemizdeki bağlantılar aracılığıyla satın aldığınızda, size hiçbir ek ücret ödemeden bir ortaklık komisyonu kazanabiliriz. Weimaraner sevimli bir gölge gibidir ve her zaman yanınızda olma eğilimleri, bu köpeklere “Gri Hayalet” takma adını kazandıran şeydir. Fotoğrafçı tarafından ünlü oldu William Wegman’ın Weimaraner resimleri, Bu köpek az bakım gerektirir,…
Tumblr media
View On WordPress
1 note · View note
kangal588 · 2 years
Link
https://www.kangalyavrusu.net/?SyfNmb=1&pt=Anasayfa
0 notes
solukbirgolge · 4 years
Text
Tumblr media Tumblr media
Bunu yiyebiliyozmu??
8K notes · View notes
triptoartsworld · 3 years
Text
Tumblr media
Geçmiş yıl şimdi ki dönem
past year current period
504 notes · View notes
berat-im · 3 years
Text
Tumblr media
Anlamıyorsun beni hayvan diye kızdığımız insanlar oluyor...
Yanlış telafuz..!
Biz hayvanları anlamıyoruz..
Bir kilim.
Bir battaniye..
Bir halımı serdik bu soğukta altlarına..??
Hangimiz düşündük hayvanları..
Yada sokak hayvanlarını...?
Berat Selçuk Ceyhan
25 notes · View notes
Text
Tumblr media Tumblr media
26 notes · View notes
kolaycizimler · 8 months
Text
youtube
Köpek Çizimi - Çocuklar için Kolay Yoldan Köpek Nasıl Çizilir? Adım adım Köpek Resmi Çizimi
Çocuklar İçin Köpek Resmi Çizmenin Kolay Yolu. Adım Adım Köpek Çizimi Nasıl Çizilir? Çocuklar İçin Köpek Boyama Sayfası Çizilmesi kolay şeyler 👉 https://www.kolaycizimler.com/ #kolayçizimler #nasılçizilir #köpek #çocuklariçin #çocukşarkıları Çizime yeni başlayan arkadaşlar için kolay çizim fikirleri. Adım adım çizim videolarımızı izleyerek Hayvanları, Sevimli ve Kolay Resimleri nasıl çizeceğinizi öğrenin 😊
0 notes
masumprensink1z1 · 3 years
Text
Tumblr media Tumblr media
2 notes · View notes