Şehadet Numaraları... 😥🤲
"Ve bunlar o mu'cizelerin derece-i kıymet ve azametine ve Sultan-ı Ezelî'nin azametine derece-i delaletlerine kesb-i vukuf ettikleri nisbetinde derece ve numara aldıktan sonra yine Sultan-ı Ezelî'nin memleketine dönüp gideceklerini anlar."
Şualar
157 notes
·
View notes
Atatürk ile büyüyen bir çocuksanız
Masallardaki kahramanlara ihtiyaç duymazsınız
8 notes
·
View notes
Hayv Kahraman🎨
Hayv Kahraman
Hayv Kahraman
Hayv Kahraman - Musical Chairs - 2010
Hayv Kahraman - Levelled Leisure - 2010
Hayv Kahraman - Dymaxion - 2012
Hayv Kahraman - Draped by Antibody, 2021 - 70 x 70 in
Hayv Kahraman
Hayv Kahraman - Migrant 11 - 2009
Hayv Kahraman - Fold - 2020 - 75 x 45 in
Hayv Kahraman - Entanglements no.1 - 2021 - 70 x 70 in
Hayv Kahraman - The Translator - 2015
Artist born in 1981, Baghdad, Iraq. Lives and works in Arizona
Hayv Kahraman’s paintings are a refined confluence of cultures, an ‘otherworld’ where different pictorial traditions meet, and every picture tells a story. Intensely personal, her paintings are concerned with understanding the politics of tradition and gender. Born in Baghdad in 1981 during the Iran-Iraq War (1980–88), Kahraman spent her formative years in exile.
Kahraman’s early works range in their references from Japanese sumi-e painting, Arabic calligraphy and Art Nouveau.
Her figures are placed in seemingly impossible poses akin to circus performers or contortionists, attracting the voyeuristic gaze through an eroticisation and fetishisation of the ‘other’. Yet their faces stare plainly back at us; the gaze is tolerated.
Painting has become Kahraman’s place of protest (as much as it is her salvation). Women - grieving mothers, displaced and alienated girls - take centre stage in her pictures which represent, and therefore advocate for, those silenced by their gender, oppressed by politics or, through no fault of their own, caught up in the consequences of war.
4 notes
·
View notes
işte benim kahramanım
işte benim kahramanım videodaki arabalara müdahale eden bu adam... Dörtyol meydanda kendilerinden başkasını yok sayıp sözüm ona drift yapan eşkiyaları millet çaresizce izliyor. çoğumuz gibi içinden sövüyor, tam sopalıklar diye hayıflanıyor, şimdi bişey desem dayak yerim, rezil olurum korkusuyla öylece sinip meydanı boş bırakıyorlar adeta
ama sonraa
Bir yiğit çıkıyor, sonunu düşünen kahraman olamaz deyip arabalara dur işareti yapıyor. bunlar adama çarpıyor ama her şeyi göze alıp kimseden beklentisi olmayan kahramanımız kalkıyor ve arabadaki kalabalığa tek başına dalıyor
görüntüyü çeken ödlek bile hala korkarak geri gidip kadrajdan çıkıyor. tekrar olay yerini çekmeye başladığında kahramanımızdan güç alan vatandaş da serserilere dalıyor
sonuç
arabaları bırakıp kaçıyorlar, millet de arkalarından kovalıyorl
3 notes
·
View notes
Sonunu düşünen kahraman olamaz ama başladım ders çalışmaya;(((
2 notes
·
View notes
O beyaz atlı prens gelmeyecek!
O beyaz atlı prens gelmeyecek!
En aklı başında, en güçlü kızlar bile içten içe beyaz atlı prenslerini bekliyorlar. Bir kahraman gelecek ve hayatlarını değiştirecekler. Bir çoğu buna inanmış durumda. Kendileri için hiçbir şey yapmadan öylece bekliyorlar. Hayatlarını başkasına teslim etmeye hazır halde bekliyorlar. Hayatlarının gidişatını ellerine almak, güzel bir hayat için çaba sarfetmek zor geliyor. Bunu onlar için bir…
View On WordPress
8 notes
·
View notes
20 yaşıma kadar hayatımda beni kurtaracak birçok kahraman aradım ve çoğu zaman bulduğumu da sandım ama şimdi kahramanımın her zaman yanı başımda olduğunu fark ettim:
Sen benim kahramanımsın anne...
(Ve senin özel gücün sevgin.)
20 yaşındaki ben
5 notes
·
View notes
“
Dahası, macerayı tek başına göze almamız dahi gerekmez; çünkü her çağdan kahramanlar bizden önce gitmiştir; labirent iyice bilinmektedir; bize kalan yalnızca kahramanın yolunun ipliğini izlemektir. Ve nerede bir nefret bulacağımızı düşünürsek orada bir tanrı bulacağız; nerede bir başkasını öldürmeyi düşünsek orada kendimizi öldüreceğiz; nerede dışa doğru yol almayı umsak orada kendi varlığımızın merkezine geleceğiz; nerede yalnız olduğumuzu sansak orada bütün dünyayla birlikte olacağız.
- Joseph Campbell, Kahramanın Sonsuz Yolculuğu
6 notes
·
View notes
Kaç yıl yaşadığından ziyade, ne kadar yıprandığınla boyu ölçülüyor hayatının! Öyle ya, elde avuçta bu kalıyor; tecrübe…
Sahi, tecrübe neydi?
Biriktirdiğin mutluluklar mı?
Göz yaşların,
Yaraların,
Hüzünlerin,
Sevinçlerin,
Aşkların,
Lüzumsuz kahkahaların,
Görmezden geldiklerin,
Göz yumdukların,
Mücadelen,
Hırsın,
Kaybedişlerin,
Kazanımların,
…
Hepsi mi?
Hiç birisi mi?
Ne kalıyor geriye, kağıda dökülmemiş ancak inkar edilmeyecek bir diploma; tecrübe…
Sonra bundan kazanımlar bekleyen birileri ya da bir kaç kişi…
Kendi hayatında mağlup, başkalarında kahraman…
2 notes
·
View notes