Tumgik
#kovalamak
trcoffeebyefe · 7 months
Text
Motivasyonu kıran 5 alışkanlık
Motivasyonun kaybolmasına sebep olan 5 kötü alışkanlık #motivasyon #disiplin #motivasyonukaybetmek #çokfazladüşünmek #çokfazlayenihedef #sevmediğinişiyapmak #eğiticipodcast #türkçepodcast
Herkese merhabalar, yeni bir yayına daha hoş geldiniz. Bugün motivasyonu kıran en temel 5 alışkanlığını ve bu kötü alışkanlıklardan nasıl kurtulabileceğimizi inceleyeceğiz. İsterseniz buyrun hemen yayına geçelim. Bu arada yaptığım yayınları beğeniyor ve yeni yayınları kaçırmak istemiyorsanız dinlediğiniz platformlardan abone olarak tüm yayınlara anında ulaşabilir veya [patreon] üzerinden bana…
Tumblr media
View On WordPress
1 note · View note
ruhumdasavas · 3 months
Text
İçindeyken güvende hissettiğim ve iletişim kurarken taktik kovalamak zorunda hissetmediğim yani tamamen kendim gibi davranabildiğim ilişkiler istiyorum. Sevgisini kabul edebildiğim ve sevgimi kabul eden, sevgiyi doya doya yaşayabileceğim ilişkiler. Azı beni kesmiyor artık.
114 notes · View notes
gokkusaginda · 13 days
Text
Mutlu olmak bir süre cok sıkıcı değil mi söyle bi genel olarak düsününce hicbir heyecanı yokmus gibi geliyor klise mi olur bilmiyorm ama gercekten hayati anlamlı kılan seyin acılarımız olduğunu düsünüyorm sürekli mutluluğu kovalamak da asırı sacma diğer duyguların tadı da cok güzel gercktn akısına bırakıp anın tadını cıkarmak gerekiyor sanırım öyle iste
19 notes · View notes
dolunay66 · 10 months
Text
Tumblr media
Genç kız Moda Atıfet sokakta kaldırım kenarında bir taşın üzerine oturmuş biraz ötesindeki karga yavrusunu gözlüyor... Bir fevkaladelik olduğu belli..
- Ne o, uçamıyor mu yoksa, diye soruyorum...
- Uçamıyor, diyor, annesi de ağacın tepesinde ben yaklaşınca üzerime doğru geliyor...
- Ne yapmayı düşünüyorsunuz?
- Kediler yaklaşınca onları kovalıyorum, diyor, başka ne yapabilirim...
Ertesi gün aynı yerden geçerken bu defa aynı yerde bir delikanlı var. Genç hanımı soruyorum. O yameğe gitti, diyor, nöbeti ben devraldım...
- Siz arkadaşı mısınız?
- Ben eşiyim...
- Öyle mi ne kadar gençsiniz?
- Biz de yeni evliyiz zaten...
Karganın uçamadığın görmüşler. Onu kedilerin insafına terkedip gitmeyi duyguları kaldırmamış. Onu korumaya almışlar.
Genç adam bir yandan benimle konuşurken bir yandan da yaklaşan kedileri kovalıyor... Gitmeyen olursa elindeki su tabancasıyla su sıkıyor.
- Gece ne yaptınız?
- Aldık onu eve götürdük bir kafese koyduk sabah yine buraya getirdik...
Genç adamın adı Efe Tuzcu... Eşinin adı İlkem Tuzcu... Efe İBB'de, İlkem ise Apple şirketinde çalışıyormuş. Hafta sonunu yavru karganın başında geçiriyorlar.
Üçüncü gün aynı yere gidiyorum. Tuzcu çifti yine olay yerinde.
- Nasıl durum?
- Bugün yatay olarak uçtu ama havalanamadı, diyor Efe...
- Acaba bir sakatlığı mı var?
- Öyle görünmüyor, sanırım bir iki güne kadar uçacak...
Eğer uçmazsa Efe yıllık iznini kullanarak karganın başında beklemeye devam edecekmiş...
Genç adam:
- Eğer bizi burada bir daha görmezseniz bilin ki yavru uçup gitmiştir, dedi gülerek...
Kolay gelsin deyip yanlarından ayrıldım...
Bir yavru karganın başında sabahtan akşama dek bekleyip sürekli kedileri kovalamak ve onun uçmasını beklemek... Bu zahmeti hiçbir karşılık ve beklenti olmaksızın sadece bir insani sorumluluk olarak üstlenmek... Ne yüce bir duygu... Ne derin sorumluluk...
Yavru karga bugün yarın uçup gidecek...
Geriye sadece iki genç insanın anlayabileceği ve sadece onların paylaşabileceği büyük bir mutluluk kalacak... Tarifsiz bir mutluluk...
Melih Aşık
56 notes · View notes
wolfblackwhiskey · 8 months
Text
kaçanı kovalamak tarzım değil bana arkasından koşturan değil yanımda duran lazım
23 notes · View notes
gezegen-gezginn · 1 year
Text
"Emre Aydın ünlü olmadan önce, üniversitede bir kızla aşk yaşar
Emre Aydın'ın ilk sevdiği kadındır.
Fakat her aşkta oldugu gibi, onların ilişkisinde de sorunlar vardır. Bir yandan şarkıcı olma hayali ve bu doğrultuda yaptığı çalışmalar bir taraftan da aşk ve okul hayatı..
Her üniversitelinin hemen hemen yaşadığı şeyler.
Amacı universiteden sonra sevdiği kadınla evlenip yuva kurmak sonra hayallerini kovalamak...
Ama kadın onu bırakıp başkasıyla evlenir okul biter bitmez.
Emre ok zülür, günlerce üzüntüden dışarı bile çıkamaz
Sonra herkes gibi " terkedilmenin acısını hafifletmek için, zaten pek de mühim degildin benim için" der gibisinden şu satırları besteler.
"Git gideceksen bekleme, farklı degilsin sende Gideceksen bekleme."
"Beş para eder mi varlığın ?
Ki yokluğun beni acıtsın "
Ama içi içini yer Emre'nin...Her tartışmalarında
Emre'ye, adam olmaz senden diyen sevgilisine yine besteyle cevap verir.
"Adam olmaz, dedin senden Adam nedir, dedim içimden Farketmezdi, değişseydim
Güvenseydim yada salıverseydim.
"Ve devam eder:
"Adam olmadı hala benden
Adam kölen olsun senin, ben olmam"
Aradan biraz zaman geçince ayrılığın ve yalnızlığın acısı Emre'yi sarmalar. İyice sevdiği kadından umudunu yitirince bu sefer sevdiği kadına bir gün pişman olacağını hatırlatır.
"Belki bir gün özlersin
Başka adamlarla
Başka şehirlerde "
Sevdiği kadının evliliğinden 2 yıl sonra Emre bu sefer bunları yazar ona:
"Evlenmişsin, nasıl oldu?
Bulabildin mi sonunda?
Hep anlattığın o meşhur huzuru"
Haberi yokmuş ve sonradan öğrenmiş gibi bir de bestesinde "miş"ekini kullanır. Burada da gururunu düşunüyor, oysa işin gerçeği tam tersidir. Emre sevdiği kadının evlendiğini ilk başından biliyordur.
Ünlü olunca, hayatı değişir. Para, şöhret ve hayatına giren yeni kızlar ona her şeyi unutturur.
Emre artık gününü gün ederken, her şeye sahipken, elini sallayıp ellisiyle birlikte olurken, bir gün huzurlu olmadığını fark-eder. Hiç kimsenin ve hiçbir şeyin universitede sevdiği o ilk aşk kadar ona huzur vermediğini anlar.
Ve bunu da besteler.
"Hiç kimse olmadı senin gibi, olmayacak biliyorum"
Olmaz, olamaz
Aşk karın doyurmaz belki, ama aşksız da huzur olmaz."
(Erme Aydın.. hoşçakal)
youtube
Tumblr media
69 notes · View notes
yemektarifim · 2 months
Text
Afrika misk kedisi
Afrika misk kedisi (Caracal), genellikle Afrika kıtasında, Orta Doğu'da ve Hindistan'ın bazı bölgelerinde yaşayan bir yırtıcı hayvandır. Bu kediler, çeşitli yaşam alanlarında bulunabilirler. İşte Afrika misk kedilerinin yaşam alanları ve fiziksel özellikleri:
Tumblr media
Yaşam Alanları:
Çeşitli Habitatlar: Afrika misk kedileri, genellikle çeşitli habitatlarda bulunurlar. Bu arasında ormanlar, savanlar, çalılık alanlar ve dağlık bölgeler bulunabilir.
Ormanlar: Bu kediler, ormanlık alanlarda yaşayabilirler, ancak genellikle yoğun ormanlardan ziyade daha açık ormanlık alanları tercih ederler.
Savanlar: Afrika misk kedileri, açık savanlarda ve otlaklarda da rastlanan hayvanlardır.
Fiziksel Özellikleri:
Büyük Kulaklar: Afrika misk kedilerinin büyük ve dik kulakları vardır. Bu, avlarını tespit etmelerine ve duymalarına yardımcı olur.
Uzun Bacaklar: Uzun bacakları, bu kedilere çeviklik kazandırır. Hızlı koşuculardır ve avlarını kovalamak için bu özelliklerini kullanırlar.
Kısa Kuyruk: Görece kısa bir kuyruğa sahiptirler, bu da avlanırken denge sağlamalarına yardımcı olabilir.
Göz Alıcı Renk: Afrika misk kedilerinin kızıl kahverengi veya sarımsı kürkleri vardır, bu da onlara çevrelerine uyum sağlamalarına yardımcı olur.
Bu kediler genellikle gece aktif olan, tek başlarına yaşayan hayvanlardır. Avlarını genellikle tavşan, kuş, fare gibi küçük memeliler oluşturur. Ayrıca, sık sık ağaçlara tırmanma yetenekleriyle de bilinirler.
Evcil Hayvanlar burada
17 notes · View notes
mustafasalihbozok · 2 months
Text
Arıları ve sinekleri ağzı açık bir şişeye koymuşlar.
Şişenin taban tarafını ışığa doğru,
Açık olan ağız kısmını da karanlığa doğru yerleştirmişler.
Arıların hepsi ışık olan tarafa doğru ilerlemiş .
Ama şişenin tabanı kapalı olduğundan dışarı çıkmayı başaramamışlar
Bu arada sinekler, şişenin ağzına doğru doluşmuşlar ve dışarı çıkıp karanlıkta kaybolmuşlar.
Karanlık tarafta bulunan şişenin açık ağzına doğru tek bir arı bile gitmemiş…
Camın önünde ışığa doğru çabalamaya devam etmişler.
İnsanın aklına hemen arıların akılsızca davrandıkları geliyor.
Ancak daha derinlemesine düşününce;
Karşımıza anıt gibi dikilen bir yaşam tarzı ortaya çıkıyor….
Einstein e göre arılar olmazsa, insan yaşamı 4 yıl sonra son bulur…
Arılar nerede, hangi çiçek ile besleneceğini bilen, yüzlerce kovan arasında kendi kovanını bulabilen ve o kovanın yüzlerce peteği arasından kendininkine yumurtlamayı hiç şaşırmadan uygulayabilen bir canlıdır…
Ve bu olağanüstü canlı Nasıl olur da şişenin ağzını bulup çıkamaz değil mi?
Kuşkusuz Işığa doğru yürüyenlerin önünde her zaman engeller olacaktır…
Onlar, engellere rağmen ışıktan vazgeçmeyeceklerdir…
Ve bu uğurda da gerektiğinde ölmeyi göze alabileceklerdir.
Sinekler ise karanlığa doğru sıvışan kaçaklardır.
Hiç umursamadan Karanlığa doğru yürüyenlerdir.
Sadece kendi yaşamları değerlidir.
Nerede yemek varsa, nerede rahat yaşayacaklarsa, nerede çok para kazanacaklarsa oraya giderler. Değerlerin bi önemi yoktur….
Arıyı kovalamak isterseniz o kaçmaz, sizinle savaşır.
İğnesini sapladığında öleceğini bilerek savaşır.
Ve değerleri için ölür.
Ama sinekler kaçarlar. Sonra yılışık yılışık tekrar dönerler terkettikleri yere…
Mikrop taşıyan ayaklarıyla ezerler; yaşadığımız her yeri…
Arılar yumurtalarını yalnızca kovanlarına bırakırlar.
Oysa sinekler her yere yumurtlar, her yerde ürerler.
Çöplüklerde, tuvaletlerde, bataklıklarda… Onlar için yumurtalarını bırakacakları yerin bile hiç önemi yoktur.
Sinek olup karanlığa mı?
Arı olup aydınlığa mı?
Engellere rağmen ışığa yürüyenlere, ışığa ulaşmak için çabalayanlara, insanca değerler yaratma adına mücadele eden el etek öpmeden onurluca yaşayan ve ışık saçanlara selam olsun...
Tumblr media
11 notes · View notes
selinyerebakan · 2 months
Text
Aksam salata yiyelim diycektim ama hayir ya fastfood ve cikolata selalesi istiyorum.... bu kadar agri cekerken diyet kovalamak cok buyuk haksizlik olurdu
10 notes · View notes
Text
Sahipsiz
Boşluktayım; bu, öyle bir boşluk ki yapbozun parçaları kaderime ihanet ediyor sanki. Gidecek yerim yok, tutacak sözüm yok, bekleyenim yok, beklediğim yok. Hüsranlar ve kırgınlıklar fazlaca birikti ömrüme; düzeltilebileceğine dair inancım, tuzla buzun gönül kiracısı âdeta... Kıyıda köşede kalınmış, seslenilmemiş, ses vermemiş bir derbederliğin fonetik kaybında gibiyim. Kaybım çok, acıyan yanım çok, acım çok; inancım yok... Tanrı değil mi ki yazgıya yön veren? Elim, nasıl bir yanılgının töreninde bahtımı tutmuş ve acımış olabilir?
Yapay gülüşlerimin terörist yanındayım; partizanlık kokuyor gönlümün kireç odaları. Bir alana, bir bedava mutluluk vermiyor hayat artık... Kaç sancım var, bir bilinse. Doğumhaneler dolup taşar imdatlarımda. Hayat boyu mutlu olmayı dilerken, kaç acı doğurduğumu bilseler; ebenin sorgusundan muzdarip mutluluklar ifade verir... Yazım yanlışları gibi çözülüyorum içime; özlüyorum, her dem iç huzurumla dolu olmayı; sevmeyi, sevilmeyi, inanmayı... Memuriyeti başlıyor inançsızlığımın; sekiz saat mesaisi oluyor inanmamak, kayboluyorum, boşluktayım...
Başkalarına teslim ettim. Terk-i diyar ettim kavşakta bıraktığım dileklerimi; gidecek yerim yok, gideceğim biri yok, kanacağım sözüm yok. Yazmak... Başkasına ait olan harfleri çalıp yazarlık taslamak gibi geliyor onu yazarken, artık bana. Bütün hücreleriyle, yirmi dokuz harfiyle; her nefesiyle başkasına aitken... Unutmak zorunda olduğum kaderden gecelere asıyorum kendimi. Hatırında gönül kuşu, hatıralarında gurbet yolcusu bile değilim.
Boşluktayım. Çok zordayım. İnanmak, mührü basmış kaşesiyle; dört başı mamur günahlar devşirme gönlün gayrimüslim sancısı olmuş. Herkes, hep başkalarının zaten. Boşluktayım, aklımdasın. Tutunuyorum aklımın merdivenlerine, düşüyorum; yuvarlanan sonsuzluk bir gıdım mesafede hep 'sen' bulvarı...
Bunalıyorum, boşluktayım, tokluktayım, doyuyorum cehennem pizzama; zeytini bol bir güzellikte peyniri küflü kalıyor mutlu olmaya. Saçımı düzelttiğim kadar, hayatımı düzeltemiyorum. Piyonu, şah ile mat'ından zorlamış insafı; güneş, sorgu sual cetvellerinde dövülen bir öğrenci, gönlümde... Boşluktayım, kınamaktayım; zarardayım. Kanmak sultanlığında saraydan kovulan cariye harflerimin cesurca "Seviyorum" diyemediği zindanlardayım. Tövbeliyim bir de; gülemeyen otuz iki dişimin kırk katırlı inadında somurtuk özneyim. Nesneden ayrı, öznede bir mutluluk bulamayanım; koltuğumuz yok, evimiz yok, yatağımız yok, iki gönülde pişen yemeğimiz yok. Şimdi, neyleyim bu aşkı? Pedallarını çevirip son yaşamının, müziğimin sol anahtarıyla bana gelsen; bize bir şarkı yazacağım yok. Boşluktayım, korkudayım, iskambil kağıtlarının kral ile valesini kendi döngüsünde yaktığı bir umarsızlığım...
İyileşmiyor; ilkbahar, başucumda. Yatağını sahipleniyor özürlü şanslı şahıs. Dirayeti, bir onu sevmek... Bana kaldırmamak, her hücresini; bahtıma ateş edip onu kalbime gömmek... O da bir kadın sonuçta; bir de ana üstelik, analık hakkıyla fark atıyor, ezip çiğniyor mutsuzluğum gibi beni...
Kapıdayım. Gönül taziyesi helali hoş olsundan başlayıp helvalar dağıtıyor imdadıma. Arap saçıyım; Elhamdülillah aşklarında fala inanan gavurbazım. Gavurluğumu konuşturuyorum, beni görsün diye zalimin zal'i. Firdevsinin Şehnamesindeki Pers savaşçı zannediyor kendini. Halbuki, düpedüz zalim işte; zalimin kendisi...
Arştayım; gök kubbenin keman arşesine diklendi soytarım; Firavun'dan cesaret alıp soytarı; soykasını hasretin bağrına giydirdi. Yemin ederim; ben, Müslümanım.
Yeminle, dişi bir sadakatle sevmiştim zalimin zal'ini. Savaş açıp dikte nöbetlerde, didaktik ve sofistike haramlarda meclise aday göstermiş beni; boşluktayım, kovalamak, hep ölüm gibi aşkı şimdi... Marmelatı serpilip bu haram pastaya; başkasına afiyet olmuş, üstelik. İyi yemiş, iyi sevmiş, iyi kusmuş zal'i.
Barbar onsuzluktayım; elimi tutan ölüsü, dirimi tutan hayaletini kemiriyor. Sahi, sahipsizim şimdi...
Dilara AKSOY
36 notes · View notes
rengarenkac1lar · 1 year
Text
Abi kimseyi kovalamak lugatımda yok gidiyosa gitmiştir o kadar
28 notes · View notes
delitay · 6 months
Text
Milliyetçilik, sığınmacı kovalamak, Arap turist dövmek, tengricilik oynamak değildir .
Milliyetçilik, Ermenilerin işgal edip PKK'lılarla dans ettikleri toprakları kurtarıp Cıdır ovasında poz vermektir...
12 notes · View notes
alaboralar · 6 months
Text
arkadaşım kendi evine çıktı. onun için bir ev hediyesi bakıyorum.. biz ne ara büyüdük yahu. daha dün anaokulunda kovalamak için onu ebelemiştim??
10 notes · View notes
harfzen · 19 days
Text
demzen 140
İdeolojiler insanların teoriye veya modele uymasını bekler. Sosyalizm’in bir insan modeli vardır ve teori de bunun üzerine inşa edilmiştir. İhtiyaçların karşılanırsa insan kardeşlerinin refahını ve mutluluğunu kendi bencilliğinin, kazanma hırsının önüne koyacağını kabul eder. Bu model yanlıştır. İslam’ın da bir insan modeli var ve bu model modern hayatta eriyor. İnsanların beş vakit namaz kılması, helali haramı tam olarak bilip sakınması ve sair hususlara dikkati giderek zayıflıyor. Modern hayatın mecbur bıraktığı alt yapı ilişkileri içinde, din gibi üst yapı kurumunun aynı heyecan ve hızla yaşaması mümkün değil. Bununla beraber İslamcılık bizden aynen Hz. Peygamber’in devrindeymişiz gibi bir bağlılık bekliyor. Bu insan modeli, varolmayan bir model ve insanların önemli bir kısmı için dini ahlak ciddiye alınan bir mesele değil artık. İslamcılığın insan modeli gerçek bir model değil, beklentileri hayli yüksek ve insanlar da buna saygı duysalar bile hayatlarını bu beklentilere göre belirlemiyor. Geçenlerde Twitter'da Muhammed Emin Yıldırım'ın erkeklerimiz kadınlarımız kadar iyi değil mealinde bir konuşmasına denk geldim. Evlenecek kızlara tavsiye edecek erkek bulamıyormuş. Konuşmanın içeriği doğru. Hep beraber hak verdik. Bunun sebepleri konusunda ise erkekleri ve aileleri suçladık. Ben suçlamadım çünkü hem insanları suçlamayı sevmem, hem kendim de o ideal erkeklerden değilim ama genel kanaat erkeklerin kadınlar kadar iyi eğitilmediği y olundaydı. Kimse erkeklere ilişkin modelin anlamlı olmayabileceğini söylemedi. İdeal erkek diye anlattığınız insanlar belki de ideal değildir. Belki bütün bu beklentilerin temelinde, erkeklerin dünyaya ve hayata daha maruz bulunmasından kaynaklı model uyumsuzluğu vardır. Dindar erkek modeli genç erkeklere cazip gelmiyordur. Oturduğunuz yerde idealleri konuşmak kolay ama insanlar neden müslüman gibi yaşamıyor diye sorunca alacağınız cevaplar o kadar da hoşunuza gitmeyebilir. Bu yüzden kimsenin erkeklere dönüp gerçekten dinlemeye hevesi yok. İslam'ın samimiyete, ne olduğuna, ne olabileceğine dair bir samimiyete ihtiyacı var. Benim gençliğimde müslüman olmak muhalif olmak demekti, Kemalist düzenin geneline bir muhalefet. Kemalist düzenin insan modeline muhalefet. Halkına tepeden bakan bu bürokratlar gibi olmayacağım muhalefeti. Namaz kılmak devrimci bir eylemdi, cumaya gitmek ciddi bir göstergeydi. Liseden 97'de mezun oldum. Benim gençliğim dediğim tam olarak Kemalist düzenin İslam'la kavgasının zirve yaptığı zamanlardı. Şimdi nasıl? Müslüman olmanın devletle, toplumla ve onun düzeniyle muhalefet anlamına gelmediği belli. Eskiden sağcılık diye küçük gördüğümüz yere geldik. Artık namaz kılınca bir gadre uğramıyorsunuz. Erdoğan'ın (dünya beşten büyüktür vs yoluyla) kurulu düzene muhalif kalma yolundaki bütün çabalarına rağmen artık müslümanlık bir muhalefet, bir savaş, bir anlam getirmiyor. Bilakis kadro bulmak için bir yol gibi görünüyor. Gençler İslam'ın vazettiği insan modeline özenmiyor. Özendirmesi gerekenlerin derdi ihale kovalamak çünkü. Benim (bile) müslümanlar arasında şu adam gibi yaşasam daha iyi olurum dediğim kimse yok. Şahsen ben bütün bu müktesebatımı, hukukumu bırakıp, geleneksel anlamıyla İslam'dan uzaklaşıyorsam, daha iyi yaşamanın yollarını başka yerlerde arıyorsam, Internet çağında dünyaya gelmiş çocukların nasıl olup da müslüman erkek modeline özeneceklerini bilmiyorum. İslam önemli ölçüde göstermelik bir meseleye dönüştü. Korkutucu derecede göstermelik. Vatandaştan oy toplarken belli olmuyor ama evlenecek adam ararken ortaya çıkıyor bu. Sandık gelince oy verecek kadar, televizyonda dizi izleyecek kadar ama daha fazlasına ihtiyacı da, imkanı da, arzusu da olmayan bir müslüman. Zamansız Mektuplar https://ift.tt/cpWPe4l
2 notes · View notes
duygu-larr · 1 year
Text
Kovalamak ve saklanmak, Ölüm doğasının tuhaf bir alışkanlığı vardır; tıpkı ‘’büyük bir balık’’ tutuğunuzda hissettiğimiz gibi, sevgi ilişkilerinde de tam bir sevgili kazandığımızı hissettiğimiz anda yüzeye çıkar, Hayat/Ölüm/Hayat doğası su yüzüne böyle anlarda çıkarak herkesi korkutup kaçırır,
Tumblr media
Okuduğum kitaptan kısa bir alıntı..
Kurtlarla koşan kadınlar..
Tavsiye Kitap..📖 📕
10 notes · View notes
antuan · 1 year
Text
Tumblr media
Pazardan dönüyorum. Tere ve mandalina da aldım akşam bu salatayı yapacağım, tarifi sizde de dursun çok iyi oluyor. Aldığım şeyler ağır geldi, bir bankta oturdum sigara molası veriyorum.
Valla seviyorum yahu burada kendime kurduğum hayatı. Duş başlığı değiştirmeyi, süpürge tamir ettirmeyi, çamaşır makinesi çalıştırmayı öğrendim burada. Daha iyi bir insan olmaya beni teşvik eden insanlarla tanıştım, en yakın arkadaşlarımdan birini burada tanıdım. Tamı tamına 7 yıl ayrı yaşadığım canımın içi N. ile sonunda aynı şehre taşındım. Artık onunla ders çalışmak, sinemaya gitmek, festivallere bilet kovalamak gibi günlük işleri de yapabilir oldum. Önceden hep bir zaman sınırlamamız vardı. Buluşup birkaç saat sohbet ettikten sonra ayrılmak durumunda kalırdık. Artık yok o günler, ne güzel.
Ankara'daki dostlarıma İstanbul'da bir kapı oldum. Kafa dağıtmak, kimi zaman da tüm gün uyumak istediklerinde gelebildikleri bir ev açtım onlara. Sevdiğim işleri yapmaya başladım. Hafızaya dair tonlarca şey okudum, hala da öğreniyorum. Bir kedi sahiplendik. Beyoğlu'nun arka sokaklarını, neresinden Karaköy'e en güzel inilir'i, metroda hangi durakta inince nereye gidilir'i öğrendim.
Şimdi geriye bunları tek tek kameramla kaydetmek kaldı.
8 notes · View notes