Derin bir nefes al. Arkana yaslan, öyle eğilip bakma ekrana, dik dur. Çünkü sen dik durmak için yaratıldın, dik durmak için geldin bu dünyaya.
Derin bir nefes daha al, bir nefes daha. İyice düşün, kendini bir binanın yıkık dökük merdivenlerinde hayal et. O merdivenlerden çıkmaya çalışıyorsun, duvarlar yıkılıyor. Her adımında bir parça düşüyor önüne, her adımında bir engel çıkıyor.
O bina senin hayatın.
O an, o binanın tepesinden, enkazın içinden bir ses duyuyorsun.
Hayal et, o sesi hayal et.
En sevdiğin insanın sesini duyuyorsun orada. Dünyada en sevdiğin insan. Hayal et, kim olduğuna karar ver. Biliyorum, gözünde bir görüntü, kulağında bir ses canlandı. O ses senden yardım istiyor, o ses sana "Bana yardım et" diye bağırıyor, "Kimse yok mu?" diyor bu dünyada en sevdiğin insan. Acı çekiyor, sana muhtaç. Duvarları arasında, enkazın altında o ses seni bekliyor.
Her kim geldi aklına bilmem, ama şimdi düşün, ona öyle bir cümleyle cevap vereceksin ki sevdiğin insanın tüm korkuları son bulacak.
Ona ne dersin? En sevdiğin insana, korkmaması için ne dersin?
Yemyeşil gözlerinin içinde kayboldum resmen. Evin tüm duvarları yıkıldı, koca koca ağaçlar sardı etrafımı. Bembeyaz teni bulut oldu, üzerime yağmurlar yağdırdı. Allah'ım hayallerime bile sığdıramayacağım böyle bir güzelliğin yeryüzünde işi ne?