Yetmedi mi ey yurdum,
Bu aymazlık, bu gaflet?
Bu yolun hiç yol değil,
Bunun sonu felaket!
Üstünden silkin artık,
Şu ölü toprağını,
Yeşil, ak örümcekler,
Örüyorlar ağını.
Ele ele veriyorlar,
Şerefsizle, hainle,
Saldırıyorlar sana,
Onca nefret ve kinle.
Seni kutsallarınla,
Sırtından vuruyorlar.
Yarınını gasp edip,
Tuzaklar kuruyorlar.
Bir hatırla geçmişi,
Böylemiydi vatanın?
Kemikleri sızlıyor
Toprağında yatanın.
Ataların kanıyla
Bu toprak senin oldu.
Şimdi ise vatanın
Mültecilerle doldu.
Belki şimdi sen değil,
Ama bil çocukların,
Öz vatan, yurtlarında
Garipleri yarının.
Senin mi sanıyorsun,
Üstünü ve başını?
Borç ile buluyorsun
Sofrandaki aşını.
Eskiden Anadolu,
Eşsiz güzel, cennetti,
Toprağı hepimizi
Doyuran bereketti.
Cennet, toprak kalmadı,
Her yer beton dökülü.
Sana biçilen 'kader(!)':
'Beton altında ölü'
Oysa bu memlekete
Efendi, sahip sensin.
Cumhuriyetimizde
Yegane egemensin.
Ne zaman razı oldun,
Kula kulluk yapmaya?
Adile, Hakk'a değil,
Örümceğe tapmaya?
Yoksa sen değil misin,
Tarihe damga vuran,
İmparatorlar yıkıp,
İmparatorluk kuran?
Yükselt artık sesini,
Haykır, örümcek ürksün.
Unutma ki sen necip,
Unutma ki sen Türksün!
Mehmet Alp
10 notes
·
View notes
Yunanistan'a kaçma plânları yapıyorum... Çünkü diktatör liman cüzdanımı vermiyor... Türkiye içi gemilerde bile çalışamıyorum... Edirne, Kırklareli sınırında jandarma kuş uçurtmuyor... Adeta kafes örülmüş sınırlara...
Fakat Suriyeliler, Afganlar ellerini kollarını sallaya sallaya ülkeye giriyor... Oralarda neden sıkı denetim yok?!..
Tuhaf değil mi?!..
Ben size yazayım gerçeği...
Çünkü 2 amaç var...
1. Sigortasız ucuz iş gücü.
2. AB'den her ay kelle başı gelen 2000 Eurocuk...
Evet, evet yanlış okumadınız; her ay düzenli olarak geliyor bu para... Geliyor da gelmesine, iktidar bu parayı mülteciye vermiyor, mideye indiriyor...
Kısacası ne kadar mülteci, o kadar "mangır" ve "köle" demek...
Diyeceksiniz ki; AB salak mı her ay neden veriyor bu parayı?.. AB kendi rahatı için seve seve ödüyor bu parayı... Heriflerin parası çok sonuçta... Amaç Avrupa'yı mülteciden korumak ve yine kendi çıkarları için kendilerinden uzakta ucuz iş gücü oluşturmak...
Şeytan'ın aklına gelmez...
CEM AKKILIÇ
Denizci eskisi, blog yazarı, bostan korkuluğu
2 notes
·
View notes
500 yıllık çeşmeye aşağılık isimler yazmak karalamalar yapmak hainliktir..
Şanlı tarihimizde asıl gerçek kahramanları, fetih sahiplerini, şehadete kavuşmuşları anmamak hainliktir..
Peygamber övgüsüne nail olmuş Fethin sahibinin mezarının bulunduğu beldede bu bilmem ne bela ecnebiler HAİNLİKTİR..
glysunflower
6 notes
·
View notes
Un Ufak Hayat
Alışılanın ötesinde bir tehdit / tahakküm döngüsü içerisinde hayat un ufak ediliyor. Bariz açık ve aleniyette var edilmiş bir kısır döngü içerisinde hayat mefhumunun çürümesine en kestirmeden ataklar güncelleniyor. Ne insani norm, kimsenin umurunda, ne bundan sonra her ne getirir kimseler kestirmekte, her şey bir şimdi içerisinde olabildiğince yalın bir hale esir edilmekte. Erkanı muktedirin gücü yettiğince var edebildiği her fecaat / tehdit / terör ve benzerleriyle birlikte ol cerahat kültü yinelemekte. Kimsenin bir başkasının / ötekisi ol sanılanın yarasını görmediği önemsemediği bir zeminde hayatiyet mefhumu / meselesini ne anlatır. Bedene / zihne / eylem ve fikriyata doğrudan müdahalelerin çağında her şey ol muktedir elinden çıkagelirken yol / yön nereye tekabül eder ki? Her şey yalın bir katran karanlığına çıkartılırken, dur durak bilmeden ilerlenen istikamette kotarılmış olagelen her şey bitimsiz bir tükenişi imlerken un ufak edilenin farkına kim ne zaman / sahiden nasıl varacaktır?
Neredeyse son yirmi bir yıldır benzeş bir hattan daima ilerleme, sürekli yenilenme, hemen hiç kesintisiz bir biçimde atılım ve benzeri onlarca lafla çıkagelirken muktedir bizatihi var ettiği yegane şey o tehdit / tahakküm döngüsünü yinelemektir. Kimi zaman demokrasinin adı çokça anıldığı vakit zorbalık / istibdat göklere çekilir. Kimi yerde haktan hukuktan bir bahis açılırken darbeci bir anayasanın dahi ezilip geçildiği bir güncellik hasıl olur. Ne hali haldir memleketin, ne gidişatı gidişat. Muktedirin tahakkümünün var ettiği açmazları belli bir biçimde yol / yönelim / istikamet olarak bildirirken hayatın ehveni alıkonulur. Sürekli bir halde yinelenen her eylemle, bir dolu tezatla, aralıksız denetim, gözetim ve tahakkümü yineleyerek hürriyeti men etmekten çekinmez. Çoklu katmanlarıyla, her güne içkin kılına gelen her hamleyle birlikte çitlenen, kuşatılan bir hayattan geriye her ne kalacaktır ki sahi ama sahiden? Un ufak edile gelen hayat isteminin yıkımına devamlılıkla bir tek iyi gün var edilebilir mi? Bütünüyle bunca açık bir halde, doğrudan bir yönelim / sürekli kılınan her hamleyle, devinimi sağlama alınan o çitleme hali içerisinde hayat berhava ediliyor en kestirmeden, yalın, çok acı!
Evrensel Gazetesinden aktaralım: “Ankara’nın CHP'li Mamak Belediye Başkan adayı Veli Gündüz Şahin, sokakta karşılaştığı göçmen çocuklara ayrımcı ifadeler kullandı. Çocukları işaret ederek "Gönderirim ben bunları memleketine. Bunlar büyünce memlekete büyük sorun olacak” dedi. Şahin'in ifadelerine tepki yağdı. Tepkilerin ardından "özür" açıklaması yayımlayan CHP'nin Mamak adayı Veli Gündüz Şahin, "amacını aşan ifadeler" dedi, tepki gösterenleri "Partimizi yıpratmaya çalışan fırsatçılar" diye suçladı.
Sosyal medyada yayımlanan görüntüde Veli Gündüz Şahin'in sokakta gördüğü çocuklar üzerine yanındakilere, "Bunlar Iraklı değil mi?” diye sorduğu görüldü. "Iraklı başkanım…” yanıtını aldıktan sonra Şahin, ayrımcı ve ırkçı ifadeler kullandı: "Bunlar büyüyünce memleketine gitmesi gerekir. Onun için, bana oy vermeyen insanlar bunu duysun. Gönderirim ben bunları memleketine. Oy da vermesin… Anladın mı; kimse oy vermesin. Bunun için benim adaylığımı çekseler, bu çocuklar yarın büyüdüğü zaman bizim memleketimize büyük sorun olacak.” Şahin’in yanındakilerin ayrımcı sözleri alkışladığı "Helal olsun başkanım” dediği görüldü.
Görüntülerin sosyal medyada paylaşılması üzerine Şahin’in ifadelerine tepkiler yükseldi.
EMEP’in Mamak Adayı Işık’tan Şahin’e Tepki
EMEP’in Mamak Belediye Başkan adayı İlke Işık, Evrensel'e yaptığı değerlendirmede bir belediye başkanının halka eşit hizmet sunmakla yükümlü olduğunu vurgulayarak "En temel vaadinin de bu olması gereken bir belediye başkan adayının küçücük çocuklara unutamayacakları travmalar yaşatacak sözler sarf etmesi kabul edilebilir değil. Her çocuğun hiçbir ayrımcılığa uğramaksızın güvenli bir geleceği için yerel yönetimler çalışmalı ” dedi.
"Hakaret Ettiği O Çocuklar Uzun Süredir Mamak’ta Yaşıyorlar"
Mamak’ta çok fazla Iraklı Türkmen ailenin yaşadığını ifade eden Işık, göçmen nüfusun çok yoğun olduğu bir bölge olduğunu vurgulayan Işık, “Özellikle CHP adayının hakaret ettiği o çocukluklar, çok uzun süredir Mamak’ta yaşıyorlar. Burada hayatlarını sürdürüyorlar. Göçmen oldukları için yapılan bir saldırı var. Göçmenleri göndermeyi iddia eden, bunu belediye başkanlığı görevi biçen ve gayet hakaretvari şekilde söyleyebilen bir yönetim anlayışı kabul edilebilir değil” diye konuştu.
"Ayrımsız Her Çocuk Güvenli ve Mutlu Bir Hayat Geçirmeli"
Yerel yönetimlerin görevinin partiye verilen oylara göre hizmet sunmak olmadığını belirten Işık şöyle devam etti: "Bölgesindeki herkese hizmet sunmak, insanca koşullarda yaşayabilmesi için halka hizmet yürütmektir görevi. Eşit hizmet sunmakla yükümlüdür. En temel vaadinin bu olması gereken bir belediye başkan adayının küçücük çocuklara unutamayacakları travmalar yaşatacak sözler sarf etmesi kabul edilebilir değil. Uluslararası, ulusal sözleşmeler çocuğun üstün yararından söz eder. Çocuklar itilip katılıp ayrımcılık muamelesi yapılacak kişiler değillerdir. Korunması gereken bireylerdir. Biz bunu mücadelesini veriyoruz. Çocuklar açlar çünkü. Bir öğün ücretsiz yemek kampanyamız tam da böyle bir şeye denk düşüyor. Biz çocukların nereli olduklarına bakılmaksızın, dili, dini, hiçbir ayrım gözetmeksizin her çocuğun Mamak’ta güvenli, mutlu bir hayat geçirmesini istiyoruz. Belediyenin bir görevi varsa ancak bu olabilir. Belediye ayrımcılık yapamaz, hele ki küçük çocuklara bunu yapamaz. Asla kabul edilir bir şey değil. Her çocuğun hiçbir ayrımcılığa uğramaksızın güvenli bir geleceği için yerel yönetimler çalışmalı. Bunun için yıllardır Emek Partisi olarak çalışıyoruz. Seçim çalışmalarımıza da böyle devam ediyoruz.”
"Herkes İçin İnsanca Bir Yaşamı Savunmaya Devam Edeceğiz"
Emek Partisi Genel Başkanı Seyit Aslan da sosyal medya hesabından Şahin'e tepkisini şu ifadelerle dile getirdi: "Savaşı ve yoksulluğu yaratan emperyalistlere karşı tek söz etmeden, mülteci çocuklar üzerinden geri gönderme tehdidi yaparak siyaset olmaz! Siyaset mülteci çocuklar ile yerli çocukların eşit bir biçimde yaşayabilmeleri için emperyalistlerden ve onların işbirlikçilerinden hesap sormak için yapılır. Herkes için insanca bir yaşamı savunmaya devam edeceğiz!"
CHP’li Vekil: Kabul Edilemez
CHP İzmir Milletvekili Yüksel Taşkın, sosyal medya hesabından Şahin'i eleştirdi, "Bu davranış partimizin değerleri ve en temel insani değerler bakımından da kabul edilemez. Yurt dışında ülkemiz insanlarına böyle davranıldığında nasıl yanlış buluyorsak burada da yanlış buluruz." dedi.
"Seçim Malzemesi Yapmaktan Vazgeçin"
Göçmen Sendikası Girişimi'nden yapılan açıklamada "Göçmen karşıtlığıyla oy toplamaya çalışan CHP Mamak adayını ve tüm siyasetçileri uyarıyoruz: Göçmenleri seçim malzemesi yapmaktan vazgeçin! Bizim memleketimize büyük sorun olacak şey bu nefret dilinin yönetime gelmesidir. Halkların bir arada yaşamasına engel sizsiniz" denildi.
Tepki Gösterenleri Fırsatçılıkla Suçladı
Gündüz tepkilerin ardından yazılı açıklama yaptı. İfadelerinin maksadını aştığını savunan Gündüz, kendisine yönelik tepkileri "fırsatçılıkla" itham etti. Gündüz şu ifadeleri kullandı: "İlçe Başkanlığı, milletvekili adaylığı ve belediye başkan adaylığı görevlerinde bulunarak hizmet ettiğim partimin göçmenlere değil göç yaratan politikalara karşı olduğu, hepinizin malumudur. Asla niyetim olmadığı halde, amacını aşan ifadelerim nedeniyle, başta oradaki evlatlarımız olmak üzere hassasiyet duyan herkese samimi özürlerimi iletiyorum. Beni yakından tanıyan herkesin, bu ifadelerin görüşlerim olmadığını bildiğine inanıyor, bu konu üzerinden, partimizi yıpratmaya çalışan fırsatçıları da kınıyorum"
Alışılanın (sanki alışılabilir bir seviye hiç kalmış gibi) ötesinde bir tehdit / tahakküm döngüsü içerisinde hayat un ufak ediliyor. CHP'nin Mamak Belediye Başkan adayı Veli Gündüz Şahin, sokak ortasında yakaladığı üç küçük çocuğa karşı bu tahakküm ve illa ki tehdit dilini kullanmaktan çekinmez. Siyasal kutuplara ayrılmış bir menzilde, bütünüyle Veli Gündüz Şahin’in söylemini onayan, tabi canım az bile yapılmış orada yakalanıp tüm ailenin birlikte anında deport edilmesini savunan insanlar arasında bir hayat imgesi ya da tahayyülü söz konusu olunabilir mi? Şahin’in kibirli tavrı bir yanda, daha kendilerine en yakın duran bir kimliği dahi öfkeyle def etmeye çalışmanın manası hayatı un ufak etmek değilse her nedir ki? Düzenli aralıklarla güncellenen bir ayrımcılık şablonunda sahiden de hayata dair hiçbir söz bırakılmayacak mıdır? Düzen partilerinin iktidarından, suç ortakları olagelen o hizipçi / ırkçı ekiplerine, muhalif görünümlü çete yapılarından, ırkçılığın iktidar kanadındaki sureti temsilin laciverdi olanlara bir dolusunun gün aşırı bir hedef hal ve istemini doğrudan var ettiği yerde o hayatı kim nasıl savunabilecektir ki!
Yerel bir yönetim için seçimde dahi ırkçılık / ayrımcılığa yol kestirilen bir menzilde hayat mefhumu dümdüz edilmiş değil midir? Bu kadar afaki bir biçimde nefreti Türk’ün Türk’e doğrudan var edilebildiği bir sahada, ötekilerin hakkını kimsenin korumayacağı afaki bir haldedir. Bunca sınama bir dolu tecrübeden sonra halen içinde yaşayan insanları ayrıştırıp bir potada birleştirme emellerinin yolunda yürüyen bir ana muhalefet, sahiden muhalefet midir? Sosyalist enternasyonal toplantısında vurgularını, sol, sosyalist, sosyal demokrat diye bildiren genel başkanlarının gözleri önünde bir tarafta mimli bir ırkçı olarak Bolu’da yaşayan Suriyeli mülteciler başta olmak üzere tüm göçmenlere despotluk yapan Tanju Özcan gibi bir figür varken misal hayat un ufak edilmiyor da ne oluyordur? Yahut da daha çok yakın zamanlardan Afrin’e atılan bombalardan birisinin üstüne ismini yazdırma hakkını kendisinde bulan Aydın belediye başkanı Özlem Çerçioğlu misal bir şeylerin her nasıl da aşıldığını aktarmıyor mudur? Bütünüyle hayata kastı, yere batasıca bir iktidar hali için sürekli yeniden imal etmenin sonucu nereye varacaktır ki bir başka cehennemden gayri!
İnsani normun paramparça edildiği, herkesin bir diğerini öteki / hedef / nefrete yem kıldığı bir zeminde bunca canı gönülden savunulanlarla hayat un ufak edilmez de ne olur ki! İktidarı, muhalefeti her hamlesiyle bir başka açmazı bina ediyor. Genişçe bir kesimin dilinde pelesenk olmuş olagelen iktidar bu, muhalefet şu isimler etrafından şekillendirilip yoluna devam edecek argümanının günbegün hakikate dönüştüğü bir zemin üstünde zorbalık mefhumu kendisine yeni yollar çiziyor, bu kesin bilgi. Tümden başkalaşmış bir yer imgesi karşımıza çıkartılırken, asırdır birbirinin tıpkısı tepkimeler, nefret söylemleri ve had bildirimlerinin doğrultusunda bir gıdım dahi olsa yol gidilmemiş olmasının utancı her ne yana düşer sahiden? Düzensiz değil, bir göçerler toplamından mürekkep bir yerin o geçmişi bir kalemde silip atması, yerine ikame ettiği yeni ülkede de biçimsiz bir halde hep tekrar, daimi bir inkarla yeni gelenlerin üstüne çöreklendiği, nefretini saçtığı, ayrıştırıp hedef kıldığı zeminde vatan nedir ki, kuru kuruya toprak parçasından gayrı. Bir tek gün olsun iyi günü var etmeyen bir menzilin istikameti her ne olur ki bu kadar ağır, bu kadar kesif kokuşmuş ırkçılığın vahasında bir çölden gayrı. Sahiden düşünür müsünüz...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2024
Görsel: Clacton-On Sea’de Bir İtiraz – Banksy – New York Times
1 note
·
View note