Tumgik
#madımak katliamı
Text
2 Temmuz 1993'te Sivas Madımak Otelinde, bu ülkenin aydın insanları diri diri yakıldı. 35 insan yandı. Bundan büyük ayıp olur mu? Topluma hiçbir faydası olmayan, sarıklı cübbeli müptezeller yüzünden toplum için çabalayan, sanatkâr insanlar yaşamını yitirdi.
Unutma!
4 notes · View notes
yfs-t-t-2623 · 2 years
Link
Tumblr media
0 notes
hazanla · 7 months
Text
Sivas Katliamı davasının zamanaşımından düşmesine karar verildi!
Yaşar Kemal'i hatırlayalım; " Utançtan başka ne kaldı elimizde...."
İnsanlığa karşı işlenmiş suçların, zaman aşımı olmaz. Kabul edilemez bu karar!
60 notes · View notes
yurekbali · 2 years
Video
Şiirler öğretti ve tarih: “İnsan yanan bir maddedir.” “Kalbin varsa türkü yakarsın, kalbin yoksa insan.” 2 Temmuz 1993, Sivas Katliamı. Tarihimize kara bir leke olarak sürülen ve Madımak Otelinin gerici, yobaz, İslamcı ve ırkçı gruplar tarafından ateşe verilerek insanlığın diri diri yakıldığı büyük bir acının adı. Unutmuyoruz, unutmayacağız! İnsanlığı diri diri yakan yaratıkları sonsuza kadar nefretle anacağız! Katliamda hayatını kaybeden aydınlık yüzlü 35 cana sevgi ve saygıyla...
111 notes · View notes
nesrin-c · 10 months
Text
Bazı acılar vardır çok derinlerde bir yerde sızlar ve o gün geldiğinde durmadan kanar, dinmeyecek acı bitmeyecek ağıttır Madımak Katliamı, dumanı 30 yıldır tüten.
#unutMADIMAKaklımda
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
105 notes · View notes
bedrierdem · 10 months
Text
NesimiÇimen. (Aşık Nesimi )
Paris'e gider. Elinde avucunda az var. Hemen elden yemek olmaz der. Paris'te gezer az parayla. Biter parası. Tutar Paris'in bir mahallesinde açar yere alın bezini,çıkarır curasını, Paris'in göbeğinde çalmaya başlar curasını.
Abidin Dino o sıra Paris'le özdezleşen sosyete pazarından döner. Yolda cura sesi duyar. Tutar alır adamı evine götürür. Bilmez Nesimi olduğunu. Evde tanışırlar,şaşırır Dino,bu ozan,koskoca Nesimi, beş parasız ha! Yardım etmek ister. Kabul etmez Nesimi,ısrar eder Dino.En sonunda sadece bir ''kaç lira alam,hayır der borcum ola' der. Çok az bir para alır. Dino şaşırır ve neden bu kadar az diye sorar.?
Nesimi cevaplar : Sözüm var idi,bi garip doğdu zaten,adını Mazlum koydum,sözümdür bale ayakkabısıynan çorabından gönderecem Mazlum'a (Çimen).
Dino şaşırır, bu adam, halk müziği sanatçısı ve bale? Son dönemde halk müziği sanatçıları aynı şeyi tekrarlayan, kendi coğrafyası dışında düşünemeyen insanları simgeliyordu. Ama bu adam, enternasyonel düşünen bu adam başka. Başka bakıyor, başka düşünüyor, başka konuşuyordu. Bir sevinir ki Dino.
'Yaşa be Nesimi !' der.
Yaşatmazlar! 93 'ün 2 Temmuz'nda Madımak'ta yakarlar diri diri.!
Sunay Akın
“Karanlığa meşale olanlar, küllerinden yeniden doğarlar.”
Pir Sultan Abdal
Madımak Katliamı
Tumblr media
22 notes · View notes
melancholymans-blog · 2 months
Text
Siz yakılarak öldürülen suçsuz insanların feryatlarını, acısını hissedebilirmisiniz..Madımak oteli katliamı,dinci yobazların işlediği, bu dünyadaki en ağır insanlık suçlarından biridir..🐞
3 notes · View notes
ferfecirkara · 1 year
Text
Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun.
Ne de şanlı bir gün bugün!
Ermeni ve Pontus katliamları,
Mustafa Suphi ve arkadaşlarının öldürülmesi,
Dersim katliamı,
Sabahattin Ali'nin katledilmesi,
12 Mart ve 12 Eylül cuntaları.
Diyarbakır zindanları,
Çorum,Maraş,Madımak,Gazi katliamları.
Ve sayamadığım onlarcası...
Ne de şanlı bir gün, bugün!
Kutlu olsun!
32 notes · View notes
290453 · 2 years
Text
Tumblr media
"Hor baktık mı karıncaya?
Kırdık mı kanadını serçenin?
Ya nasıl kıyarız insana?"
Hasan Hüseyin Korkmazgil
#unutMadımaklımda
#2Temmuz1993 #madımak #sivas katliamı
KALBİN VARSA TÜRKÜ YAKARSIN, KALBİN YOKSA İNSAN!
21 notes · View notes
yuksekovahaber · 2 months
Text
AYM'den Madımak Katliamı kararı
http://dlvr.it/T2mtg7
0 notes
hetesiya · 7 months
Text
Sivas Katliamı Davası: Kaybettiğini doğru yerde aramak
İlk olarak Madımak bir katliam değil bir pogromdur. Cumhuriyete karşı ayaklanma değil bizzat cumhuriyetin bastırma pratiklerindendir. Ve bu bir cezasızlık politikası değil bir ceza politikasıdır.
Tumblr media
Orhan Gazi Ertekin*
Madımak katliamı ve davası o kadar uzadı ki artık eski zaman hikaye anlatıcılarının diliyle söze aktarılabilir hale geldi: Bir zamanlar emekle ve ısrarla takip edilen bir “Sivas Katliamı Davası” varmış. Bir süre sonra failleri yakalamayan, tebligat yapmayan, sanıkları kırmızı bülten ile aramayan ve dahi iade talep etmeyen devlet kurumları tarafından davanın “yumurtlaması” sağlanarak “Sivas Katliamı Davaları” haline dönüştürülmüş. Böylece 1994 yılındaki ilk mahkeme kararından 2030’lardaki ceza zamanaşımına kadar uzanacak bir Madımak Katliamı davalar labirenti önümüze konulmuş oldu. Davanın başından beri takipçileri olan avukatlar bile yön bulamaz hale geldiler. Nihayetinde dünkü mahkeme kararı ile bu maratonun bir evresini daha kapatmış olduk. Görevli mahkeme düşme kararıyla birlikte Sivas dosyalarının zamanaşımı ile ilgili bir aşamasını daha tamamladı. Davalar maratonu bazı sanıklar için ceza zamanaşımı süresinin 2030’larda dolmasıyla birlikte tamamlanmış olacak ve biz bu davayı da öfkeyle paketleyip geçmiş hüsranlarımızın sırasına yerleştireceğiz… Ve yeni kuşaklara kadim bir hikaye olarak anlatacağız…
BİR HÜSRANIN KISA TARİHİ
Geçmiş davalar tarihini birazcık bilenler için Madımak davası sürecinin bu son gelişmesi hiç şaşırtıcı değil. 1978 Maraş katliamı davası da benzer biçimde ilerlemişti. 6-7 Eylül 1955 pogrom davası da… Bütün bu tecrübelerimize karşılık bizler hala kızgınlık ve öfke bir yanda, klişe boyutunda ezberletilmiş gevşek itirazlar diğer yanda bir gidip bir geliyoruz: İnsanlığa karşı suçlarda zamanaşımı olmaz deniyor. Katliamın hesabı sorulmalı deniyor. Türkiye’de cezasızlık politikası hakim deniyor. Anayasal düzene şeriatçı kalkışma deniyor. Klişelere dönüşmüş, üzerinde hiçbir çalışma yapılmamış itirazlarımız listesinin ilk sıralarında bunlar var…
KAYBETTİĞİMİZİ DOĞRU YERDE ARAMAK!
Bana öyle geliyor ki kaybettiğimizi kaybolduğu yerde aramıyoruz. Kızgınlığımız politik içeriğinden sıyrılıp şu yukarıdaki klişelerle temsil edilmeye başlandığında tüm yaratıcılığından uzaklaşıyor, uyur gezer sayıklamalarla sakinleşmeye çalışıyoruz. Daha açık söyleyeceğim: Sadece Madımak davası ve süreçleri bakımından yalnızca Türkiye’nin iktidar alanına değil adalet arayışımızın bizzat kendisine de dönüp bakmamız ve onunla da hesaplaşmamız gerekiyor artık.
Niye peki? Temel noktalara odaklanalım: İlk olarak Madımak bir katliam değil bir pogromdur. İkincisi Cumhuriyete karşı ayaklanma değil bizzat cumhuriyetin bastırma pratiklerindendir. Üçüncüsü bu bir cezasızlık politikası değil bir ceza politikasıdır. Peki başka? “İnsanlığa karşı suçlarda zamanaşımı olmaz” değil! 2005 yılı öncesi suçlarda olur! Eğer biz Şili ve Arjantin’li avukatlar gibi zamanaşımı konusunda ciddiye alınabilir içtihatlar oluşturabilecek çalışmalar yapmaz isek bal gibi olur. Yapmadık ve oldu! Daha başka? Daha çok şey var ama hepsinin özeti şu: “Sivas Katliamı sözlüğü”nü (bundan sonra Sivas Pogromu) bir bütün olarak ve yeni baştan kurmaz isek klişeleri sayıklayarak kaybettiğimizi yanlış yerde aramaya devam ederiz.
En başından bir kez daha vurguyla söyleyelim: Bu yarı uykulu adalet arayışından artık çıkılması şarttır. Gerçek sorular sorup cevaplarını bulmak da şart…
Buradan buyurun…
KATLİAM MI? POGROM MU?
Sivas 2 Temmuz 1993 bir katliam değildir. Bir pogromdur. Aradaki fark ise şiddetin “kamu”sal destek, kurumsal müdahale ve toplumsal hazırlıklarının bir arada ve birlikte yürütülmesidir. Pogromda şiddet hareketleri genellikle yasalar (örn. Irk yasaları) kurumsal destekler (resmi görevlilerin tutarlı ve sürekli dahli) ve toplumsal taleplerle (lincin meşrulaştırılması) devam ederek kalıcı ve sürdürülebilir bir “siyasal sistem”e dönüşür. Dolayısıyla katliamdan daha fazlası vardır pogromda...
En basit örnek olarak devlet görevlileri ile sokakta “karşılaşma” halini verebiliriz. Şöyle diyeyim: Hak mücadelesi için sokağa çıkmanın çok zor ve “bedel” gerektiren bir eylem olduğuna dair bilgilerimiz ile bir cinayet ve katliam için sokağa çıkmanın ne kadar kolay olduğuna dair tecrübelerimiz arasında oldukça geniş bir “siyasal ve hukuksal ders” yer alıyor Türkiye’ye dair. Bizi bu soruya en çok iten “şey”in bir pogrom; Sivas pogromu olduğunu gayet iyi biliyoruz. Bırakınız sekiz saati on beş dakika boyunca hak talebiyle sokakta yürümenin ne kadar zor olduğunu hepimiz pek iyi biliriz. Ama 8 saat boyunca devlet görevlilerinin refakatıyla kuşatılmış olmanın ne olduğu da pek iyi öğretilmiştir.  Devletin on beş dakika boyunca karşınızda olmasının sonuçları ile sekiz saat boyunca yanınızda olmasının getirdiği sonuçlar bize bu devlet, bu devletin kurumları, hukuku ve yönetim stratejileri ile toplumsal işlevleri konusunda pek çok bilgiyi bir anda sunabiliyor.
KALKIŞMA MI? BASTIRMA MI?
Devlet şiddeti ile toplumsal şiddetin içiçe geçtiği bu tür karnavalesk süreçlerin kurucu dönemlere kadar uzanan derin kökleri vardır ve bu durum Alevilere, Kürtlere ve solculara uygulanan toplumsal şiddeti resmi uygulamaların saklı parçası haline getirir. Toplumsal şiddet ile “kamu” arasındaki bu bağ fark edilmez ise çok şey birbirine karışır. Sivas pogromu “Cumhuriyete karşı bir kalkışma” olarak paketlenir. Şiddet ile hukuk arasındaki bağ görülmezse de gene her şey bulanmaya başlar. Mahkemelerin ve tüm devlet kurumlarının tavırları birer yanlışlık olarak anlatılır hale gelir. Ve bizler duruşmalarda kendi ellerimizle kendi sesimizi alenen kısmaya devam ederiz.
CEZASIZLIK POLİTİKASI MI? CEZA POLİTİKASI MI?
Ve bir başka klişe olarak bu son karar sonrası Türkiye’nin bu tür suçlardaki “cezasızlık politikası”ndan yeniden dem vurulmaya başlandı. Halbuki bu bir cezasızlık değil. Bu hukuk düzeninin bu olayda yanlış işlemesi değil. Yanlış bir uygulama değil! Suç ve ceza düzeninin temel ilkelerinin ihlali de değil. Bu suç ve ceza düzeninin ta kendisidir. Türkiye’nin kurumsal ceza politikası budur.
Peki bu kavramdan kaçınmak neden önemli?
Cezasızlık kavramı literatürümüze 1990’lardan sonra “insan hakları endüstrisi” ile birlikte geldi. “İnsan hakları müteşebbisleri”nin workshoplarda kullanmayı en sevdikleri kavramlardan birisi oldu. Sonradan akademiye ve popüler kullanıma da açıldı. Kavramın söylediği şey esas olarak şuydu: Suç ve ceza düzeni gelenek veya eğitimden veya “iktidar baskısı”ndan kaynaklı bazı eksiklik ve yanlışlıklar taşır ve bu durum belirli suçlarda bir “cezasızlık politikası” haline gelerek kangrenleşir. Sorun herkes tarafından görülebilir teknik ihlallerin üzerinde sebat ve ısrarla durularak, doğrusu gösterilerek çözülecektir. Bu eksiklikler tamamlanırsa yasalar ve kurumlar zaman içinde ait oldukları adil hedefe ulaşırlar.
Söz konusu yaklaşım ceza hukukunu tek biçim ve teknik bir yapı zanneden bir yaklaşımdır ve sorunu “yasaların uygulanmaması” olarak tercüme eder. Bu yaklaşımın bir yanında yasaların kendiliğinden konuştuğu ve kurumların da teknik bir dünyanın içinde iş gördüğü yaklaşımı vardır. Diğer yanında da hukukun ve hukukta doğrunun tek olduğu iddiası yatar. Oysa bu yaklaşım yarı eğitilmiş dünyasından çevresine ödev ve programlar yazan bir ergenin kolaycılığından başka bir şey değildir. Çünkü hukuk, yasaların uygulanması ile uygulanmaması arasındaki ilişkide kurulur. Eksik ve yanlışlık zannettiğimiz şey hukuk düzenlerinin bütünlüğü içinde tutarlı bir bütünlük olarak doğar. Yani ortada bir cezasızlık yoktur. Tam tersine o bir “ceza politikası”dır…
Bunu Sivas pogromu davalarına nasıl tercüme edebiliriz peki? Şöyle: Madımak davası Türkiye yargısının bir eksikliği değil “tamlığı”dır. Yanlışlığı değil “doğrusu”dur. Bu da bizi hem siyasal ve toplumsal politikalar hem de adli stratejiler, dava, duruşma ve dosya taktiklerinde oldukça farklı yöntemler uygulamayı, farklı söylemler ve müdahale biçimleri uygulamayı zorunlu kılar…
Sivas pogrom davası ve en son zamanaşımından düşme kararı verilmesi gerçekte Türkiye’de hak mücadelesi politikaları ile alakalıdır ve maalesef bu konuda etraflıca düşünme geleneğine sahip değiliz. Son kararın bu ihtiyaca cevap verecek sorular ve cevapları geliştirmesi dileğiyle özeti şudur ki Türkiye, bütün kurumları ve gelenekleri ile kendi rutinleri olan bir iktidar alanına sahiptir. Ve bizim bu gerçeği görüp buna uygun bir hak mücadelesi alanı açmamız zaruridir. Zamanaşımı konusunda bile tek söyleyebildiği “İnsanlık suçlarında zamanaşımı olmaz”dan öteye gitmeyen bir hak mücadelesi geleneğinin kendine dönüp kendisini yeni baştan kurması da şarttır…
Her beklenen gelişmede şaşırıp, mahkemeler zamanaşımından düşme kararı verdiğinde ani kızgınlık ve öfke patlamaları  yaşayarak hemen sonra uykuya dalmaktan vaz geçmemiz gerekli… 
*Emekli Hakim /Akademisyen Dr. 
0 notes
yfs-t-t-2623 · 2 years
Link
Tumblr media
1 note · View note
nesrin-c · 2 years
Text
Bazı acılar vardır çok derinlerde bir yerde sızlar ve o gün geldiğinde durmadan kanar, dinmeyecek acı bitmeyecek ağıttır Madımak Katliamı, dumanı 29 yıldır tüten.
#unutMADIMAKaklımda
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
125 notes · View notes
bedrierdem · 2 years
Text
NesimiÇimen. (Aşık Nesimi )
Paris'e gider. Elinde avucunda az var. Hemen elden yemek olmaz der. Paris'te gezer az parayla. Biter parası. Tutar Paris'in bir mahallesinde açar yere alın bezini,çıkarır curasını, Paris'in göbeğinde çalmaya başlar curasını.
Abidin Dino o sıra Paris'le özdezleşen sosyete pazarından döner. Yolda cura sesi duyar. Tutar alır adamı evine götürür. Bilmez Nesimi olduğunu. Evde tanışırlar,şaşırır Dino,bu ozan,koskoca Nesimi, beş parasız ha! Yardım etmek ister. Kabul etmez Nesimi,ısrar eder Dino.En sonunda sadece bir ''kaç lira alam,hayır del borcum ola' der. Çok az bir para alır. Dino şaşırır ve neden bu kadar az diye sorar.?
Nesimi cevaplar : Sözüm var idi,bi garip doğdu zaten,adını Mazlum koydum,sözümdür bale ayakkabısıynan çorabından gönderecem Mazlum'a (Çimen).
Dino şaşırır, bu adam, halk müziği sanatçısı ve bale? Son dönemde halk müziği sanatçıları aynı şeyi tekrarlayan, kendi coğrafyası dışında düşünemeyen insanları simgeliyordu. Ama bu adam, enternasyonel düşünen bu adam başka. Başka bakıyor, başka düşünüyor, başka konuşuyordu. Bir sevinir ki Dino.
'Yaşa be Nesimi !' der.
Yaşatmazlar! 93 'ün 2 Temmuz'nda Madımak'ta yakarlar diri diri.!
Sunay AKIN
“Karanlığa meşale olanlar, küllerinden yeniden doğarlar.”
Pir Sultan Abdal
Madımak Katliamı
Tumblr media
6 notes · View notes
baskatipnet · 2 years
Text
Sivas Katliamı Efes Selçuk’ta Sessiz Yürüyüş İle Anıldı
Sivas Katliamı Efes Selçuk’ta Sessiz Yürüyüş İle Anıldı
29 yıl önce Sivas Madımak Oteli’nde yakılarak öldürülen aydınlar Efes Selçuk’ta türküler, şiirler ve sessiz yürüyüş ile anıldı.   Alevi Kültür Dernekleri Selçuk Şubesi tarafından İstasyon Meydanı’nda düzenlenen anma programında Selçuk Demokrasi Platformu adına basın açıklaması metni Alevi Kültür Dernekleri Selçuk Şube Başkanı İsmail Çetin tarafından okundu   İstasyon Meydanı'nda toplanan…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
listemakale · 2 years
Text
Sivas Katliamı Efes Selçuk’ta Sessiz Yürüyüş İle Anıldı
Sivas Katliamı Efes Selçuk’ta Sessiz Yürüyüş İle Anıldı
29 yıl önce Sivas Madımak Oteli’nde yakılarak öldürülen aydınlar Efes Selçuk’ta türküler, şiirler ve sessiz yürüyüş ile anıldı.   Alevi Kültür Dernekleri Selçuk Şubesi tarafından İstasyon Meydanı’nda düzenlenen anma programında Selçuk Demokrasi Platformu adına basın açıklaması metni Alevi Kültür Dernekleri Selçuk Şube Başkanı İsmail Çetin tarafından okundu   İstasyon Meydanı'nda toplanan…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes