Tumgik
#namazaşkı
visnelimeyvesuyy · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media
Sırtını dayayacak kimsen olmayabilir ama her zaman secdeye gidip sığınabileceğin bir Rabbin var.
11 notes · View notes
yarigar · 1 year
Text
Tut elimden tut ya Rabb..
.
.
.
.﷽𝕷𝖆 𝖎𝖑𝖆𝖍ə 𝖎𝖑𝖑ə𝕬𝖑𝖑𝖆𝖍﷽
#allahaşkı#hzmuhammed❤️sav#namazaşkı
7 notes · View notes
leblebi-19 · 2 years
Text
Cuma namazı sonrası,
Tespih duası.
Selam ve dua ile...
Kısa bir video 🕌💫
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
8 notes · View notes
kendimleharbim · 3 years
Text
“ Ey yerleri ve gökleri yaratan,
Her türlü övgüye layık olan,
En güzel ve yüce vasıflara layık olan,
Güzel Allah’ım Yüce Rabbim!
Beni bu namazda da huzuruna kabul ettiğin için sana binlerce kez şükürler olsun, hamdolsun.
Verdiğin nimetler için, sağlık-sıhhatim için, bana rahat bir yaşam bahşettiğin için sana binlerce kez şükürler olsun, hamdolsun.
Kabul ettiğin dualarım için, affettiğin günahlarım için sana binlerce kez şükürler olsun, hamdolsun…”
Bu dua girizgahı benim için öyle kıymetli öyle paha biçilemez ki kelimelerle anlatmamın imkanı yok.
Yıllar önce, yalnız Allah’ı anarak sıkıntılarımı hafifletmeye çalıştığım zamanlarda bolca ve uzun uzun namazlarımı eda ettiğim o muazzam vakitlerde kendimce namaz sonu dualarıma girizgah olarak bu cümleleri kalıp yapmıştım. Belki Allah’ın huzuruna çıkarken yetersiz kalırdı ama benim dağarcığımdan o zamanlar bu kadarı dökülmüştü. Bu girizgahtan sonra tövbelerimi ve Allah’tan isteklerimi sıralıyordum. Efendimiz (S.a.v.)’in de yüz suyu hürmetinden destek isteyip Ayetel kürsi ile dua faslını kapatıyordum. Derin bir huzur haliyle seccadeyi katlayıp namazı bitiriyordum. Sıkıntılarımdan kurtulup sıyrılmak için en etkili yol buydu ve inanılmaz derecede işe yarıyordu. Ne zaman ki içimde hiç sıkıntı kalmayıp dünya hayatına kendimi pervasızca kaptırmaya başladım o zaman işte bu muazzam terapiden de o derece pervasızca uzaklaştım. Üzerine bir de ilahiyat araştırmalarım esnasında kafamı kurcalayan bilgiler eklenince, sorgulamalar artınca “yani her şeyin boşuna olma ihtimali olabilir mi” sorusu beynimi kemirmeye başlayınca bu muazzam terapi dediğim paha biçilemez huzur kaynağından kopma noktasına geldim.
Dünya hayatı benliğimi tamamen kuşatmış, maneviyat aklımın ucundan bile geçmez hale gelmişti. Ara sıra çok nadiren ufak bir vicdan rahatsızlığı duysam da bu rahatsızlık hemen geçiveriyor zaten de bu huzur kaynağına yönelmek hiç mi hiç içimden gelmiyordu. Zamanında ettiğim bütün dualar kabul olmuştu. Ekseriyetle mutluydum. Nadiren bunaldıydım zamanlarda bile artık namaz ve dua içimden gelmez olmuştu. (Ne nankörlük yaptığımı çok sonra idrak edebilecektim)
Yıllar böyle bomboş ve yavan geçti gitti.. boşa harcanan zaman elimden kayıp gitti.. namazsız ve duasız günler, haftalar, aylar ve hatta yıllar musluktan boşa akıtılan su gibi israf oldu gitti..
Bu durumdan vicdanen rahatsız olduğum nadir durumlar olduğunu söylemiştim. Bu nadir durumlardan bir iki keresinde namaz kılmaya yeltenmiştim. Namazı kılmıştım fakat eskisi gibi bir lezzet alamamıştım bu bana çok garip gelmişti ama çok da kafaya takmamıştım ama öyle bir şey olmuştu ki bu beni derinden sarsmıştı. Yıllarca namaz sonunda ezberlediğim, namaz sonunda otomatik olarak dilimden dökülen duaya beni inanılmaz derecede adapte eden kendi cümlelerimle kalıplaştırdığım dua girizgahım o yeltendiğim namaz sonunda dilimin ucuna kadar gelmişti de dilimden dökülememişti. Evet, unutmuştum. “ Ey Yerleri ve gökleri yaratan…” diyordum gerisi gelmiyordu ellerim duaya açık dakikalarca hatırlamaya çalıştım, yok sanki binlerce kez tekrarladığım o sözleri hiç söylememişim gibi tıkandım kaldım.
İşte o an anladım ki Rabbimden hiç olmadığım kadar uzakta kalmıştım. Ucu bucağı görünmeyen bir kalabalığın en arka safındakiler gibi önemsiz, teferruat durumuna düşmüştüm.Rabbimden o kadar uzaklaşmışım ki O da bana ceza ya da bir uyarı olarak çok sevdiğim dua girizgahımı unutturmuştu sanki.. Sanki o muazzam merhamet sahibi yaratıcımı gücendirmiştim de o yüzden unutturulmuştu bana o dua sözleri… Rabbim için bir kıymetim yoktu artık adeta. Bu beni çok derinden sarsmış bir miktar silkelenmemi sağlamıştı. Fakat içine düştüğüm bataklıktan bir anda çıkmam mümkün olmayacaktı…
Vicdan rahatsızlığı giderek vicdan azabına dönüşmüştü bende sürekli “artık dönmeliyim, yönelmeliyim tekrar Rabbime” diye iç hesaplaşma yapıyor bir yandan da unuttuğum girizgahı hatırlamaya çalışıyordum. Ama nafile, tek tük kıldığım namaz sonlarında hala hatırlayamıyordum. Hatırlamaktan iyice ümidi kesmiştim hatta yeni bir girizgah oturtmaya bile çalışıyordum fakat olmuyordu, eskisi gibi yapamıyordum kelime dahi bulamıyordum.
Bu yılın Ramazan ayının ilk günüydü, gerçekten bu sefer istekli bir şekilde namaza niyetlendim. İftardan sonra akşam namazını kıldım. Dua için ellerimi açtım ve birden girizgahın ilk bölümü dilimden dökülüverdi o heyecanla duanın geri kalanında sadece şükrettim.. o kadar sevinmiştim ki bu durumu eşimle bile paylaşmıştım. Allah dedim, “Allah beni huzuruna istiyor demek ki değil mi?” Dedim ama işte…
Velev ki devamı gelmedi.. çünkü şeytan anında devreye girmiş benim zayıf ve vasıfsız iradem de anında teslim olmuş bırakın namazı Ramazan orucumu bile terk etmeye başlamıştım. Kendimle yüzleşmemek için bu durumu aklıma bile getirmemeye çalışıyor adeta kendi vicdanımdan kaçıyordum.
Bu imtihan edildiğimizin aşikar olduğu zorlu ve mübarek Ramazan ayı içerisinde iki yaşındaki biricik evladımızın badem gözlerinin ileri derece hipermetrop olduğunu, hayatı boyunca gözlük kullanacağını, belki 18 yaşında ameliyatla gözlükten kurtulma ihtimalinin olabileceğini belki de hiç düzelemeyeceğini, görme kaybı olmaması için hergün bir gözünün bantla kapatılması gerektiğini kafamıza bir tokmak yemişiz gibi öğrendik. İlk on gün kabullenemeyip sürekli ağladım ve yüzleşmeye korktuğum vicdanımla tekrar yüzleştim. Bu benim cezam olabilir miydi? O zaman evladıma değil de bana olması gerekmez miydi? Belki de bu bir ceza değil sadece bir vesile idi.
Evladımın tedavisine başlayalı beri tam üç ay geçti. Yaklaşık üç haftadır dehşetli bir iç sıkıntısı, bunalım yaşıyordum ne yaparsam yapayım kalbim ferahlamıyordu. Bu sıkıntıyı tanıyordum, yıllar önce göğsümü daraltan sıkıştıran hissiyatın aynısıydı. En sevdiğim yemekleri yedim, en sevdiğim yerleri gezdim, alışverişler yaptım ama bu sıkıntım hiç azalmadı hatta çarpıntı şeklinde devam etti. En sonunda “namaz” dedim “yeter artık kendine gel, Rabbine yönel!” Diyordu içimden bir ses. Fakat ben Rabbimin huzuruna çıkmaya haya ediyordum, ne yüzle çıkacaktım bunca yaptıklarımdan sonra… birkaç gün debelendim ve nihayet Allahü’l Azim beni huzuruna kabul etti ve bir gün öğle namazı vaktinde Rabbimin huzuruna vardım.. secde secde bütün eklemlerim uzuvlarım bayram ediyordu sanki. Huzur damarlarıma enjekte edilmiş gibiydi. Namazda gözlerim doluyordu mutluluktan, göğsüm coşkuyla doluydu adeta bu sefer. Namazı bitirip duaya başladım ve tek seferde dilimden girizgahımın tamamı dökülüverdi inanamadım sadece ilk bölümü değildi tamamıydı, hatırlamaya çalışmadım, bir anda kendiliğinden oldu. Şükür şükür, tövbe tövbe o duayı da bitirdim. Sıkıntım bir anda huzura dönüştü. Rabbim bana nasip etti, bu sıkıntıyı bana geri dönmem için verdi. Namaz kılmam dua etmem şükretmem en önemlisi tövbe etmem için verdi. O benden vazgeçmedi. Rabbim beni benden çok önemsedi ve sevdi geri dönmemi nasip etti. Bu düşünce beni bulutların üstüne çıkardı.
ŞÜKÜRLER OLSUN YA RABB
Ben hiç hakketmeyen nankör bir kulun idim
SENDE ÖYLE BİR MERHAMET VARDI Kİ BANA BİLE MERHAMET ETTİN HUZURUNA KABUL ETTİN
Ne kadar şükretsem ne kadar hamd etsem az gelir.
SANA HER DAİM MUHTAÇ OLAN VE DE OLACAK OLAN BİR KULUN OLDUĞUMU İLİKLERİME KADAR İDRAK ETTİM
Şükürler olsun…
Tumblr media
16 notes · View notes
oldugumgibi · 3 years
Text
Tumblr media Tumblr media
Adı MÜSLÜMAN olanın, Soyadı NAMAZ olmalı..."
86 notes · View notes
1faani · 2 years
Text
𝘏𝘶𝘻𝘶𝘳 𝘣𝘶𝘭𝘥𝘶𝘨̆𝘶𝘯 𝘺𝘦𝘳𝘦 𝘨𝘪𝘵 𝘥𝘦𝘥𝘪𝘭𝘦𝘳, 𝘴𝘢𝘯𝘢 𝘨𝘦𝘭𝘥𝘪𝘮 𝘙𝘢𝘣𝘣𝘪𝘮..
4 notes · View notes
masumlardergahi · 2 years
Text
Tumblr media
"Hayat bir noktayı, sondu,
Ahiret ise üç noktayı, devamı vardı."
5 notes · View notes
kevkebus-subh · 4 years
Video
286 notes · View notes
caginmumineleri · 3 years
Text
Tumblr media
Yapılan bir tevbenin kabul olması için, şu hususlara önem vermek gerekmektedir;
- Samimiyet ve içtenlikle pişmanlık duymak,
- İşlenen günahlardan nefret etmek ve onlara geri dönmeyi ateşe girmek kadar feci görmek,
- Tevbeyi sâlih amellerle desteklemek,
- Tevbenin, Allah’ın kabulüne muhtaç olduğunu unutmamak,
- Tevbede ümitsiz olmamak,
- Tevbeyi ertelememek.
20 notes · View notes
sinan-ucar · 2 years
Photo
Tumblr media
" Sabaha eriştiren Allah a şükür olsun amin" . . . “Sizden herhangi biriniz uykuda iken şeytan ense kökünüze üç düğüm atar. Her bir düğümü bağladıkça: «Sen yat yat, daha gece uzundur» diyerek attığı düğümün üzerine eliyle vurur. Eğer bir kimse uykudan uyanır da Allah’ı zikreder, hatırlarsa bu düğümlerden biri çözülür, abdest alırsa biri daha çözülür, namaz kılarsa birisi daha çözülür ve zinde ve neş’eli olarak tertemiz bulunarak, sıklet ve tenbellik gibi şeylerden uzak olarak sabaha çıkmış olur. Böyle yapmayıp da güneş doğuncaya kadar gaflet üzere yatarsa vücûdu habîs ve tenbel olarak sabaha çıkmış olur.” (Buhârî, Teheccüd, 12; Müslim, Müsâfirîn, 207; Ebû Dâvud, Tatavvu’, 18) #namazaşkı #namaz #sabahnamazı #dinivideolar #din #islam #islamivideo #peygamberimiz #meal #müslüman #muslim #mümin #ayet #insta #instagram #gündem #günaydın #allahım #duâ #dua #reels #rabbim https://www.instagram.com/p/CXDB7ByD5BA/?utm_medium=tumblr
2 notes · View notes
visnelimeyvesuyy · 3 years
Text
Yaradılanı sev, yaradandan ötürü😌
Tumblr media
22 notes · View notes
cananyaren · 3 years
Text
En güzel sermaye;
bir namaz, bir dua, bir de seccade..🖤
10 notes · View notes
oldugumgibi · 4 years
Text
Tumblr media
''Bedenin yere çömelip, ruhun semaya yükseldiği yerdir SECDE"
Allah'ım kabul eyle.
116 notes · View notes
kendimleharbim · 3 years
Text
Benim kendimle harbim 20’li yaşların sonuna doğru başladı. Yani 28 yaşımda evlendikten sonra aşk acısı, yalnızlık, gelecek kaygısı, okul, dersler, sınavlar ‘bil hassa KPSS’ gibi sorunların aslında sorun olmadığını en azından önemsiz, üzülmeye değmeyecek şeyler olduğunu anladım. Tabi bu aydınlanma birden hasıl olmadı yavaş yavaş adeta bir kaplumbağa hızında aydınlandım bu konuda.
Evlenmeden önce ortalama bir genç kızdım. Aşırı muhafazakar diye kabul edilen bir ailenin nispeten muhafazakar olan(bu benim genele nazaran kabul ettiğim bir niteleme) ortanca çocuğuyum. Kendimden iki yaş büyük bir erkek kardeşim iki yaş küçük bir de kız kardeşim var. Gençliğim şimdiki eşime karşı olan karşılıksız aşkıma ve kpss deki başarısızlığıma üzülerek geçti. Tabi mutluluklarım da oldu sürekli bunalım takılan biri değildim dedim ya ortalama bir gençtim.
Babamın telkini ve desteğiyle ikinci üniversite olarak ilahiyat okumaya başlamıştım. Evimize en yakın fakülteyi kazanmıştım. İlahiyatı bölümün derinliğine inmeden okuyup bitirdim. Tabi bu arada 3. Sınıftayken yıllardır karşılıksız aşkının ceremesini çektiğim eşimle evlendim. Karmaşık ve uzun bir konu belki daha sonra değinebilirim. Zamanında en büyük derdim olan bu konuyu her fırsatta anlatırdım. Şimdi o halime gülüyorum biraz da üzülüyorum...
İlahiyata başladığımda Allah’a daha çok yaklaşmıştım. Derinden sıkı bir imanla bağlanmıştım. Daha çok ve uzun süren ibadetlerle meşgul oluyordum. 5 rekatlık bir akşam namazını 40 dk kılıyordum. Uzun uzun dualar ediyordum ve gerçekten de er ya da geç tüm dualarım istediğim gibi kabul oldu çok şükür.
Yirmi yedi yaşımda nişanlandım. Nişanlanmadan önce bir ay kadar görüşmemiz oldu. Telefonla ve yüzyüze vs o süreçte birgün görüştüğüm kişi (yani şuanki eşim) kendisiyle yaşadığı şehre gelmemi istedi birkaç günlüğüne. Bu bana başta çok tuhaf ve korkutucu gelse de kendisine çok güvendiğim için kabul ettim. O gün bir Ramazan günüydü. 300 km mesafedeki o şehre gitmek üzere yola çıktık. Ben oruçluydum bildiğim kadarıyla o da oruçluydu. Bir tesiste durduk ve kendisi seferi olduğumuzu söyleyip yemek yemeyi teklif etti. Ben şok olmuştum çünkü seferi de olsam orucu terk etmezdim. Hiç yapmamıştım. Ondaki rahatlığı görünce kendimin çok kastığımı düşünerek teklifi kabul ettim. İlk kez Ramazan orucunu terk etmiştim. Vicdanım derinden sızlıyor bir yandan da seferilik hakkımdır diye kendimi avutuyordum. İşte uzun zaman sonra ilk kez Allah ile arama bir miktar mesafe girmiş gibi hissettim. Ama hala O’ndan uzaklaşmış değildim. Ağır ağır ilerleyen bir hüsran yolculuğunun başındaydım.
Bu yolculuktan döndükten sonra nişanlandık ve yaklaşık sekiz ay sonra da evlendik. Artık başka bir şehirde bambaşka bir hayatı yaşamaya başladım.
Eşim çok iyi çok merhametli bir insandır. Evliliğe baştan adapte olmakta zorlansak da bi süre sonra birbirimize bağlandık. İradesi benim irademe baskın geldiği için neredeyse ona sormadan düşünemiyordum bile. Bu eşimin baskısından değil tamamen benim karar verme mekanizmamın pasif duruma geçmesinden kaynaklanıyordu. Eşim inançlı bir insandı ancak ülkemiz Müslümanlarının çoğunda olduğu gibi o da tahkiki imanda değil taklidi imana göre dinini yaşıyordu. Tabi hiçbir şey bilmez değildi ama uygulamada ibadetlere ara sıra yer veriyordu. Bu halinden de pek rahatsız görünmüyordu. Ben de taklidi imanla yetişmiştim ama sorguluyordum ara sıra ve de terk ettiğim ibadetlerden dolayı vicdan azabı çekiyordum. Yine de evdeki ve eşimdeki rahatlıktan dolayı, belki de kendi gafletimden dolayı bu vicdani rahatsızlığı görmezden geliyordum. Sonuç olarak dinime eski bağlılığımdan epeyce uzaklaşmış sadece işe gidiyor, evde tv ya da başka şeylerle meşgul oluyordum. İbadetlerle arama mesafe girmiş olsa da imanımdan bir şey kaybetmemiştim. Bunu ara sıra vicdani hesaplaşma yaptığımı farkettiğimden anlıyor, zamanla eski halime döneceğime inanıyordum. Gelgelelim bunun için hiçbir adım atmıyordum. Bu durum benim işi bırakıp KPSS ye hazırlanmaya başlamama kadar böyle devam etti.
Üniversitede sanırım hocaların bize vermek istediğini alıyorduk. Hülasa sorduğum sorulara hocalar ya cevap vermiyor ya da kalıp cevaplarla geçiştiriyorlardı. Bu yüzden felsefi boyutta (felsefe ile alakalı çok ders almamıza rağmen) okuduğum bölüm bana ekstra bir şey katmamıştı. Hocalar adeta sorguladığımız her şeyi baltayla kesip atıyor gibiydi. Benim sorularıma cevap bulmaya başlamam ya da cevap bulamayıp iyice kafamın karışmasına neden olan şey KPSS ye çalışırken alanımın konularını daha ayrıntılı çalışmak ve daha geniş ve farklı kaynaklardan araştırmakla başladı. Öğrendiğim her yeni bilgi “nasıl yani, bu nasıl olur, bunu bu zamana kadar neden kimse söylemedi, insanlar bunu bildiği halde nasıl emin olabiliyorlar?” Gibi sorularla boğuşmama neden oluyordu. Bir yandan nasıl tehlikeli bir durumun içine girdiğimin de farkına varıyordum. Ancak yine çoğu soruma cevap bulamıyor yeni öğrendiğim gerçeklerle de hayal kırıklığına uğruyordum. Bu durum artık ibadetleri de sorgulamama neden olmuştu ve artık hiç namaz kılamaz olmuştum. Sadece Ramazan orucunu tam olarak tutuyordum ama sanki bu da alışkanlıkla yapılan bir şeymiş gibi geliyordu. Şeytan bendeki zayıflamayı farketmiş de beni istediği yönde ilerlemeye itiyordu sanki. Tek tesellim hala inancımı kaybetmeyişimdi.
Bugün Ramazan Bayramının birinci günü. Kendimle harbimi anlatmaya devam edeceğim. Bugün bir başlangıç yapmak istedim. Çünkü bu harbin en yıpratıcı noktasına geldim. Bu noktaya gelene kadar yaşadıklarımı anlatmak ihtiyacı hissettim. Birilerine anlatamıyordum bir yerlere de yazamazsam ruhsal çöküntü yaşayıp varlığım içinde yok olacaktım...
Tumblr media
3 notes · View notes
esesinannesi · 3 years
Text
Bir Hira'sı olmalı insanın, içinde bulunduğu kalabalıklardan uzakta. Kendine yakın, Rabbine yakın, herkese uzakta
Tumblr media
11 notes · View notes
kevkebus-subh · 3 years
Photo
Tumblr media
“Sabah namazına, cami yaptırma derneği üyeleri bari gelselerdi. Hiç olmazsa on kişilik bir cemaat olurdu...”
24 notes · View notes