Lisedeyken bir diziye merak salmıştım:Beni böyle sev.Dizide Reyhan adında bir kız vardı. Arkadaşlarım hep bana benzetirdi. Balonlarla mutlu olduğu sahne hâla gözümün önünde. Sonra Nezih geldi hayatına çok kalmadan trafik kazasında vefat etti. Nezih’in ona son verdiği parayı çerçeveletmişti. Arkadaşlarım bu hallerini de benzetti. Onlara söyleyemedim kim bana benzeşe hep sevdikleriyle imtihanı. Biraz anlatmaya çalıştım ama herkes saçmalama Elvan o bir dizi dedi. Ama içimden geçenler.Neyse aradan yollar geçti.Şimdilerde ise Gönül dağı dizisinden Elif’e benzetmeye başladılar. Duruşu ,kitapları ,mücadeleci ruhu. Yine sen dediler. Ama evimizde Tv izlenmez haliyle takip etmiyorum. Fragmana denk geldim. Elif ölüyor. Daha birkaç hafta önce yengem kına videosunu atmıştı “Amcanla gözümüzün önüne hep sen geldin” şimdi yine kalbim karıştı. Bura dışında kimseye yazmam anlatmam ama ne bileyim kalbim acıdı. Biliyorum belki sizde “Saye abartma o dizi seninle ne Alakası var” diyeceksiniz. Lakin Saye’nin gönlü çoktan uçtu….
10 notes
·
View notes
Petrus Romanus, 13 ga Agusta 2022
Petrus Romanus, 13 ga Agusta 2022
____________________________________________________________
BANGIJINMU: “Ina gaishe ku, ƙaunataccena William kuma ina sa muku albarka: cikin sunan Uba da Ɗa da na Ruhu Mai Tsarki. Amin. Kada ku ji tsoro, domin zuciyarku a buɗe take ga kaddarata, kuma kun fi yarda da Ni. Kada ka ji tsoro, ɗana, gama ka da sauran lokaci kaɗan ka zauna a kurkuku.”
WILLIAM: Yesu yana saye da farare sanye da…
View On WordPress
0 notes
ff verir misin 🤗
@graphomaniaa @grafomanisel @gramafonplaklari @gluggavejur @garip1astronomii @morbirlavinia @mukmir @morrkasimpati @mutsuzum @ruhu-saye @kitaplarveplaklar @papatyalarameftun @kedilerisevenbiri @kedileervesarkilar @gokyuzuevim @bekledigimedegmisgibi @resberf @pirayedensatirlar @venusekacsakya @bilgeyst @piyanonunkalbi @bilgo @ron-and-sans @plaklarvekitaplar @yitikumutlardiyari @abistengelenler @payidarist @incinenlerdenn @meczuphaller @uslanmiyor @asran @gizgibi @gamcicegi @nepenthel @galaksilerpiri @nemesiisxx @sigaradumanindasakli @lunaparksensiiz @withnur @enkazlar @zaafyuklu @palavralarr @nerosable @yalnizligisevdirdiler @zamansizvefransi-z @zamanunutturmaz @gokyuzununellittonu @kendihalim-de @ve-benn @begonvii
Hepsi yok amaa :)
72 notes
·
View notes
1895 SİVAS ERMENİ
KATLİAMINA BEKTAŞİ VE
ALEVİ TOPLUMU DESTEK
VERDİ Mİ?
Mahsuni GÜL
Konuya geçmeden önce Ale-
vilik hakkında kısa bir bilgi
vermek gerekirse:
Alevilik veya o zamanın ta-
nımlamasıyla Kızılbaşlık, doğayı
merkez alan bir sevgi inancıdır.
Dolayısıyla, doğada bulunan, can-
lı-cansız her şeye sevgi gözüyle
bakar. Kendisini hiçbir varlıktan ne
üstün ne de aşağı görür; sadece
eşitler arasında birinci olduğunun
bilinciyle, bütün varlıklara karşı
sorumlu olduğunu hisseder ve
ona göre davranır.
Aleviliğin insana bakışı ise
tamamen hümanist niteliktedir.
Avrupa’nın ancak XV. yüzyılında
Rönesans’la idrak ettiği hüma-
nizmi, Kızılbaş/Aleviler, asırlardır,
inançlarının temel değeri olarak
savunmaktadırlar. Buna göre
bütün insanlar, eşit, özgür ve kar-
deştirler.
Aleviliğin, eşitlikçi, özgürlükçü
ve demokratik yönü, devletin res-
mi ideolojisine aykırı düştüğü için,
Alevi inancı hoş karşılanmamış,
baskı altına alınıp yok edilmesi
için her türlü yol ve yöntem de-
nenmiştir. Alevilik, devletten hep
uzak kalan, muhalif bir inançtır.
Alevilikten etkilendiği kadar,
İslami öğelerini de hâlâ koruyan
Bektaşilik ise, devletle hep sıcak
ilişkiler içinde olmuştur. Devletin,
bazı uygulamaları, inancın
hümanist özüne aykırı olmasına
karşın, söz konusu devletin
çıkarı olunca, onun yanında yer
almaktan asla sakınmamıştır.
Bununla da yetinilmemiş, Alevi
değerlerini kullanarak, sömürerek,
bilinçsiz halkı da bu uğurda
kullanmaya çalışmışlardır ve
yer yer de başarılı olmuşlardır.
Oysa Bektaşiliğin etkili olmadığı
yerlerde Aleviler, bırakınız Ermeni
kardeşlerine saldırmak, canları
pahasına da olsa bu kardeşlerini
korumuşlardır.
Aşağıdaki destan, gerçek adı
Seyyid Gökçe (1869 - 1940), ama
Mahzuni Seyyid veya Seyyid Gazi
veya Zünubi gibi mahlasları kul-
lanan Bektaşi bir ozan tarafından,
1895 yılında Sivas’taki Ermeni
katliamı ve bu katliama katıldığı
iddia edilen Alevi / Kürt aşiret-
lerinin sözde yapmış oldukları
katliamı ve ardından yapılan talan
hareketini coşkulu bir dille anlat-
maktadır.
Destanda önce saldırının İs-
lam’da ne anlama geldiğini anlatır.
Ardından da saldırı emrini veren
Sultan Abdülhamid’e övgüler ve
dualar edilerek şöyle başlar:
“Bir ahval söyleyeyim dinle birader
Guş eyle Can ile işbu beyanı
Hoş-şirin kelamdır şerhi beraber
Efendim anla bu tavrı, ünvanı
Evvela zümre-i bende-i Hüdayız
Saniyen ümmet-i hem Mustafayız
Saye-i destinde mir u gedayız
Mahrum etme bizi göster cinanı
Salisen penahım Çaryardır Umum
ehl-i İslam bend-i ikrardır
Bu Hazretlerine her kim inkarîdür
Vallahi billahi nardır mekânı (...)
Benim Es-Sultan İbnus-Sultanım
Sultan-ı berreyn u bahr Hakanım
Çok yaşasın Sultan Hamid Hanım
Avn eylesin Sultanların Sultanı
Efendime versin Hakk ömr-ü
Nuh’u Cemadata versin hem nut-
kula ruhu
Destanın bundan sonra ki
bölümünde kendince Ermenileri
katletmenin haklı gerekçeleri anla-
tılır. Çünkü onlar özgürlük (Beylik)
istiyorlardı. Budur katletmelerine
neden olan ferman:
“Velhasıl sözümde dinle ne derim
Mülk-ü Osmanide ehl-i buldanı
Sivas Ermenileri / Pirkinik köyü ahalisi24SOSYALİST MEZOPOTAMYA
Dest-i Osmanide ne denli inşa ne
denli şehirler ne denli kura
İçinde bulunan hep alelumya
Ermeniyan istedi beylik nişanı
Ermeniler yeni söküldü bendi Bey-
lik ister iken şehri ve kendi
Bu sene kimi bey kimi efendi He-
mince buldular Han-ı zamanı
Kimi der livayım kimi serasker
Kimi kaymakam kimisi nefer
Kimi müşir kimi serir-i mihter Kimi
ister binbaşılık nişanı
Beylik istediler alırız deyu Beylikle
biz ebed kalırız deyu
Destanın bundan sonraki
bölümünde Dersim aşiretlerinin,
Ermenileri beylik sevdasından
vazgeçirmek için çok uğraştılarsa
da başarılı olamadıklarını yazar.
Bunun üzerine Ermenilerin üstüne
Kürt Dırejan aşiretleri, Battal Efen-
di başkanlığındaki Atma aşireti ve
Alişan Beyzade başkanlığındaki
Koçgiri aşiretlerinin bu olaya katıl-
dıklarını yazmışsa da bunlar birer
iddia olarak kalmaktadır, çünkü
Osmanlı arşiv belgeleri bunu
yalanlamaktadır. Bunun başlıca
nedeni ise:
1- Bu tarihlerde Ermenilerin
ulusal talepleri olmasına rağmen,
bölgesel bir ayaklanmaları yok.
2- Adı geçen aşiretler Osmanlı
Devleti ile sorunları olan aşiretler-
dir.
Ermenilere yapılan katliamın
bir gün kendilerine de yapılaca-
ğından kuşkulanan Koçgiri aşiret-
leri 1920-21 yılları arasında Alişan
Beyzade ve kardeşi Haydar Bey-
zade başkanlığında isyan ede-
ceklerdir. Sivas’taki Ermeni katlia-
mında, Kürt aşiretlerinden ziyade,
bölgeye Abdülhamid tarafından
yerleştirilen Çerkezler, Karapapak
- Terekemelerin katıldıkları belge-
lerde açıkça görülmektedir; hatta
bu konuda Mihralı Bey üzerinde
söylenmiş pek çok destan, türkü
ve hikâye de anlatılmaktadır.
Yeniden destana dönecek olur-
sak destan -Yukarıda açıkladığı-
mız gibi çoğu temelsizdir- saldırı,
katliam ve ardından gelen talan
olaylarını çok net bir biçimde an-
latmaktadır.
“Dersim Beyleri hep hazır amade
Mecmuan geldiler suvar piyade
Ermeniler tuttular inat Bize beylik
deyu pir u cevanı
Dersimin neferleri geldi yanaştı
Zimmiyanın emvaline sataştı
Ermeniler Kelpeleri dolaştı Mukar-
rer bildiler başile canı
Guluvv-i amm edip Dersim bena-
mı Nice kanlar döküp kıldı hen-
gamı
Atma aşireti cümle namdar Battal
Efendidir onlara serdar
Hunrizi afettir böyle şanı var Ol
cihangir aşiretler merdanı
Arapgir şehrini fethetti ancak Ba-
rekellah diyende anı duyuncak
Dest vurup tiğıne cenge duruncak
Tarumar eyler hep olan düşmanı
Alişan Beyzade geldi erişti Hıristi-
yan olan başına üşdü
İslam olduk deyu payına düştü
Divriğinin bütün Ermeniyanı
Şatırzade neferler cem’ edip geldi
Hücum edip şehr-i Divriki aldı
Bu sırada Ermeniler bunaldı Nice-
leri ister oldu emanı
Ve katliam anlatılır.
“Nedenlu var ise Civar kura Aşayi-
riz deyu oldular hempa
Hücum eylediler mir u geda Efen-
dim görmesin gözler yamanı
Hücum eylediler bir seher vakti
serefraz olanlar kıldı dikkati
Aşiret olanın artsın kuvveti Mert
olanın keskin olsun seyfanı
Aşiretler doldu hep oymak oymak
İslam evlerinde dikildi bayrak
Kurşun emre bakar tüfekler tak tak
Bıçak hançer-i la’li giydi kaftanı
Evlere giruban ettiler talan Pir u
cevanı sağir u kebiran
Taife-I zenan iderler giryan Urma-
dılar asla ehl-i zenanı
Urdular ateşi kalmadı konak Er-
meniler görüp kaldılar bitak
Kani no’ldu o durarşun armutak
Bu köylerde attırdılar dumanı
Yalnız keşişler yanuldı pürgam
Eksiğin koymayıp kıldılar tamam
Yani, Ermeniler buldu belasın mü-
kemmeldir hiç kalmadı noksanı
Aşiret ev be ev gezip dolaştı Hata-
lar şuurlar başa güleşti
Bir üçü serhadd-ı Şama ulaştı Bir
tarafı buldu Muşu ve Vanı
Yanmaz oldu kafir fanusu çerağlar
Bulgurla yarmadan doydu sokak-
lar
Sahibine küsmüş yanmaz ocaklar
Cenan beca görmemiş hergez
duhanı
Kilise içine düştü bir telaş Suret-i
menhuse oldu hor duhan
Milletvekili hem geldi karabaş Ni-
celeri ister oldu emanı”
Katliamdan sonra yağma baş-
lar.
“Kiliseler içre doldu aşiret Pay pay
ettiler kalmadı ziynet
Markus Keşişe kalmadı rağbet ne
rahip koydular ve ne ruhbanı
Ne ala safaya erdi Mardrus Mey-
dan bizim derken Kirkor, petrus
No’ldu Haçik Margermiyan kor-
torus baş deftere kaydeyledim
nişanı
Ayakta paymal oldu kitaplar No’l-
du senet defteriyle hesaplar
Et yüzünü görmez oldu kasaplar
Bilmeyen böyledir hükm-ü Furkanı
No’ldu demirciler uyanmaz oldu
Çilingir, kuyumcu dayanmaz oldu25SOSYALİST MEZOPOTAMYA
Al yeşil boyaklar boyanmaz oldu
Kimi terk eyleyip kaçtı taş hanı
Biitibar oldu ol sim u zerler Elmas
küpe bilezikler kemerler
Kani no’ldu martiniler lorlar Nadir
gördüm acep oldum hayranı
Bir yandan çekilir davarlar mallar
Halılar kilimler taze çuvallar
Nice Trablus kumaşlar şallar An-
cak kürk giyenler tuttu meydanı
Nicesi dengiyle buldu sivayı Çoğu
çoğa kimse kimi zorbayı
Kimi mangal çeker kimi sopayı
Kimisi tahtadan yükler hayvanı
Evlerde kalmadı kürk yabalar mü-
nakkaş giyindi iller obalar
Kimi ben buldum diye çabalar Arar
ki, soya bir Hristiyan’ı
Ozan, bu olayların Ekim 1895
tarihinde meydana geldiğini şu
sözlerle açıklar: “Bin üç yüz on
birde kondu (okunamadı) hal Teş-
rin-i evvelde koptu bu ahval.” Ve
devamında şunları yazar:
“Allah din ve devlete zeval (za-
rar-ziyan) vermesin, Firdevs cen-
netinde tutsun vatanları.
Zavallı fakir ve aciz kul olarak
hatalıyım, günahkârım, en değer-
sizim,
Aciz, kimsesiz, günahkâr düşün-
celiyim, benim için yarattı isyan
denizini.
(Zünubî) der üstadımdır, ağlamayı
sığınak edinmişiz Osmanlı devle-
tini.
Sabah ve akşam içim yanarak
feryat ederim, Efendim esirge hep
Müslümanı.”
Destanın son mısrası okun-
duğunda bir zorlamanın, sipariş
üzerine yazıldığına dair bir hava
sezinleniyor. Ozan, kendisini
bütün bu olaylardan masum gös-
termeye çalışırken, olaya katılan
İslami unsurların korunmasını da
Efendisinden (Tanrı’dan) diler.
Dışarıda bir gözlemci olarak
olayı izleyen ozan, destanda olanı
değil, olması gerekeni yazarak
Alevi/Kürt aşiretlerini, devletin
yanında yer aldıklarını göstererek
onları töhmet altında bırakmakta-
dır. Bu aşiretlerin bu tür olaylara
katılıp katılmadıklarını kesin ola-
rak bilmiyoruz. Onun için Osmanlı
arşivlerini incelemek gerekir, bu
ise, makalenin konusunu aşmakta
ve bambaşka bir araştırmanın
konusu olmaktadır. Sadece şu
kadarını diyebiliriz ki, somut
kanıtlara dayanmadan, sadece
ozanların, yazarların, kendi duygu
dünyalarına ve soyut düşünceleri-
ne dayanarak ileri sürdükleri hak-
kında bir kanıya varamayız. Tarihi
olaylar, soyut düşüncelerle değil,
somut delillere (belgelere) daya-
narak gün yüzüne çıkarılır. Bu ise
tarihçilerin ve ciddi araştırmaların
görevidir.
Kaynak
Zünubi; Der Ahval-ı Şikest ve
Garet-i Ermeniyan , Manzume-i
Hikayet-i An
https://www.alevibektasi.eu/in-
dex.php?option=com_content&-
view=article&id=692:goekceoullar-
na-ait-dier-elyazmas-belgeler&ca-
tid=53:ariv-belgeleri&Itemid=70
1 note
·
View note