Tumgik
#ruhu-saye
sayebulut · 11 months
Text
Lisedeyken bir diziye merak salmıştım:Beni böyle sev.Dizide Reyhan adında bir kız vardı. Arkadaşlarım hep bana benzetirdi. Balonlarla mutlu olduğu sahne hâla gözümün önünde. Sonra Nezih geldi hayatına çok kalmadan trafik kazasında vefat etti. Nezih’in ona son verdiği parayı çerçeveletmişti. Arkadaşlarım bu hallerini de benzetti. Onlara söyleyemedim kim bana benzeşe hep sevdikleriyle imtihanı. Biraz anlatmaya çalıştım ama herkes saçmalama Elvan o bir dizi dedi. Ama içimden geçenler.Neyse aradan yollar geçti.Şimdilerde ise Gönül dağı dizisinden Elif’e benzetmeye başladılar. Duruşu ,kitapları ,mücadeleci ruhu. Yine sen dediler. Ama evimizde Tv izlenmez haliyle takip etmiyorum. Fragmana denk geldim. Elif ölüyor. Daha birkaç hafta önce yengem kına videosunu atmıştı “Amcanla gözümüzün önüne hep sen geldin” şimdi yine kalbim karıştı. Bura dışında kimseye yazmam anlatmam ama ne bileyim kalbim acıdı. Biliyorum belki sizde “Saye abartma o dizi seninle ne Alakası var” diyeceksiniz. Lakin Saye’nin gönlü çoktan uçtu….
10 notes · View notes
mnaasilveira · 2 years
Text
Petrus Romanus, 13 ga Agusta 2022
Petrus Romanus, 13 ga Agusta 2022
____________________________________________________________ BANGIJINMU: “Ina gaishe ku, ƙaunataccena William kuma ina sa muku albarka: cikin sunan Uba da Ɗa da na Ruhu Mai Tsarki. Amin. Kada ku ji tsoro, domin zuciyarku a buɗe take ga kaddarata, kuma kun fi yarda da Ni. Kada ka ji tsoro, ɗana, gama ka da sauran lokaci kaɗan ka zauna a kurkuku.” WILLIAM: Yesu yana saye da farare sanye da…
View On WordPress
0 notes
opacarophileeee · 3 years
Note
ff verir misin 🤗
@graphomaniaa @grafomanisel @gramafonplaklari @gluggavejur @garip1astronomii @morbirlavinia @mukmir @morrkasimpati @mutsuzum @ruhu-saye @kitaplarveplaklar @papatyalarameftun @kedilerisevenbiri @kedileervesarkilar @gokyuzuevim @bekledigimedegmisgibi @resberf @pirayedensatirlar @venusekacsakya @bilgeyst @piyanonunkalbi @bilgo @ron-and-sans @plaklarvekitaplar @yitikumutlardiyari @abistengelenler @payidarist @incinenlerdenn @meczuphaller @uslanmiyor @asran @gizgibi @gamcicegi @nepenthel @galaksilerpiri @nemesiisxx @sigaradumanindasakli @lunaparksensiiz @withnur @enkazlar @zaafyuklu @palavralarr @nerosable @yalnizligisevdirdiler @zamansizvefransi-z @zamanunutturmaz @gokyuzununellittonu @kendihalim-de @ve-benn @begonvii
Hepsi yok amaa :)
72 notes · View notes
gozel · 2 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
1895 SİVAS ERMENİ KATLİAMINA BEKTAŞİ VE ALEVİ TOPLUMU DESTEK VERDİ Mİ? Mahsuni GÜL Konuya geçmeden önce Ale- vilik hakkında kısa bir bilgi vermek gerekirse: Alevilik veya o zamanın ta- nımlamasıyla Kızılbaşlık, doğayı merkez alan bir sevgi inancıdır. Dolayısıyla, doğada bulunan, can- lı-cansız her şeye sevgi gözüyle bakar. Kendisini hiçbir varlıktan ne üstün ne de aşağı görür; sadece eşitler arasında birinci olduğunun bilinciyle, bütün varlıklara karşı sorumlu olduğunu hisseder ve ona göre davranır. Aleviliğin insana bakışı ise tamamen hümanist niteliktedir. Avrupa’nın ancak XV. yüzyılında Rönesans’la idrak ettiği hüma- nizmi, Kızılbaş/Aleviler, asırlardır, inançlarının temel değeri olarak savunmaktadırlar. Buna göre bütün insanlar, eşit, özgür ve kar- deştirler. Aleviliğin, eşitlikçi, özgürlükçü ve demokratik yönü, devletin res- mi ideolojisine aykırı düştüğü için, Alevi inancı hoş karşılanmamış, baskı altına alınıp yok edilmesi için her türlü yol ve yöntem de- nenmiştir. Alevilik, devletten hep uzak kalan, muhalif bir inançtır. Alevilikten etkilendiği kadar, İslami öğelerini de hâlâ koruyan Bektaşilik ise, devletle hep sıcak ilişkiler içinde olmuştur. Devletin, bazı uygulamaları, inancın hümanist özüne aykırı olmasına karşın, söz konusu devletin çıkarı olunca, onun yanında yer almaktan asla sakınmamıştır. Bununla da yetinilmemiş, Alevi değerlerini kullanarak, sömürerek, bilinçsiz halkı da bu uğurda kullanmaya çalışmışlardır ve yer yer de başarılı olmuşlardır. Oysa Bektaşiliğin etkili olmadığı yerlerde Aleviler, bırakınız Ermeni kardeşlerine saldırmak, canları pahasına da olsa bu kardeşlerini korumuşlardır. Aşağıdaki destan, gerçek adı Seyyid Gökçe (1869 - 1940), ama Mahzuni Seyyid veya Seyyid Gazi veya Zünubi gibi mahlasları kul- lanan Bektaşi bir ozan tarafından, 1895 yılında Sivas’taki Ermeni katliamı ve bu katliama katıldığı iddia edilen Alevi / Kürt aşiret- lerinin sözde yapmış oldukları katliamı ve ardından yapılan talan hareketini coşkulu bir dille anlat- maktadır. Destanda önce saldırının İs- lam’da ne anlama geldiğini anlatır. Ardından da saldırı emrini veren Sultan Abdülhamid’e övgüler ve dualar edilerek şöyle başlar: “Bir ahval söyleyeyim dinle birader Guş eyle Can ile işbu beyanı Hoş-şirin kelamdır şerhi beraber Efendim anla bu tavrı, ünvanı Evvela zümre-i bende-i Hüdayız Saniyen ümmet-i hem Mustafayız Saye-i destinde mir u gedayız Mahrum etme bizi göster cinanı Salisen penahım Çaryardır Umum ehl-i İslam bend-i ikrardır Bu Hazretlerine her kim inkarîdür Vallahi billahi nardır mekânı (...) Benim Es-Sultan İbnus-Sultanım Sultan-ı berreyn u bahr Hakanım Çok yaşasın Sultan Hamid Hanım Avn eylesin Sultanların Sultanı Efendime versin Hakk ömr-ü Nuh’u Cemadata versin hem nut- kula ruhu Destanın bundan sonra ki bölümünde kendince Ermenileri katletmenin haklı gerekçeleri anla- tılır. Çünkü onlar özgürlük (Beylik) istiyorlardı. Budur katletmelerine neden olan ferman: “Velhasıl sözümde dinle ne derim Mülk-ü Osmanide ehl-i buldanı Sivas Ermenileri / Pirkinik köyü ahalisi24SOSYALİST MEZOPOTAMYA Dest-i Osmanide ne denli inşa ne denli şehirler ne denli kura İçinde bulunan hep alelumya Ermeniyan istedi beylik nişanı Ermeniler yeni söküldü bendi Bey- lik ister iken şehri ve kendi Bu sene kimi bey kimi efendi He- mince buldular Han-ı zamanı Kimi der livayım kimi serasker Kimi kaymakam kimisi nefer Kimi müşir kimi serir-i mihter Kimi ister binbaşılık nişanı Beylik istediler alırız deyu Beylikle biz ebed kalırız deyu Destanın bundan sonraki bölümünde Dersim aşiretlerinin, Ermenileri beylik sevdasından vazgeçirmek için çok uğraştılarsa da başarılı olamadıklarını yazar. Bunun üzerine Ermenilerin üstüne Kürt Dırejan aşiretleri, Battal Efen- di başkanlığındaki Atma aşireti ve Alişan Beyzade başkanlığındaki Koçgiri aşiretlerinin bu olaya katıl- dıklarını yazmışsa da bunlar birer iddia olarak kalmaktadır, çünkü Osmanlı arşiv belgeleri bunu yalanlamaktadır. Bunun başlıca nedeni ise: 1- Bu tarihlerde Ermenilerin ulusal talepleri olmasına rağmen, bölgesel bir ayaklanmaları yok. 2- Adı geçen aşiretler Osmanlı Devleti ile sorunları olan aşiretler- dir. Ermenilere yapılan katliamın bir gün kendilerine de yapılaca- ğından kuşkulanan Koçgiri aşiret- leri 1920-21 yılları arasında Alişan Beyzade ve kardeşi Haydar Bey- zade başkanlığında isyan ede- ceklerdir. Sivas’taki Ermeni katlia- mında, Kürt aşiretlerinden ziyade, bölgeye Abdülhamid tarafından yerleştirilen Çerkezler, Karapapak - Terekemelerin katıldıkları belge- lerde açıkça görülmektedir; hatta bu konuda Mihralı Bey üzerinde söylenmiş pek çok destan, türkü ve hikâye de anlatılmaktadır. Yeniden destana dönecek olur- sak destan -Yukarıda açıkladığı- mız gibi çoğu temelsizdir- saldırı, katliam ve ardından gelen talan olaylarını çok net bir biçimde an- latmaktadır. “Dersim Beyleri hep hazır amade Mecmuan geldiler suvar piyade Ermeniler tuttular inat Bize beylik deyu pir u cevanı Dersimin neferleri geldi yanaştı Zimmiyanın emvaline sataştı Ermeniler Kelpeleri dolaştı Mukar- rer bildiler başile canı Guluvv-i amm edip Dersim bena- mı Nice kanlar döküp kıldı hen- gamı Atma aşireti cümle namdar Battal Efendidir onlara serdar Hunrizi afettir böyle şanı var Ol cihangir aşiretler merdanı Arapgir şehrini fethetti ancak Ba- rekellah diyende anı duyuncak Dest vurup tiğıne cenge duruncak Tarumar eyler hep olan düşmanı Alişan Beyzade geldi erişti Hıristi- yan olan başına üşdü İslam olduk deyu payına düştü Divriğinin bütün Ermeniyanı Şatırzade neferler cem’ edip geldi Hücum edip şehr-i Divriki aldı Bu sırada Ermeniler bunaldı Nice- leri ister oldu emanı Ve katliam anlatılır. “Nedenlu var ise Civar kura Aşayi- riz deyu oldular hempa Hücum eylediler mir u geda Efen- dim görmesin gözler yamanı Hücum eylediler bir seher vakti serefraz olanlar kıldı dikkati Aşiret olanın artsın kuvveti Mert olanın keskin olsun seyfanı Aşiretler doldu hep oymak oymak İslam evlerinde dikildi bayrak Kurşun emre bakar tüfekler tak tak Bıçak hançer-i la’li giydi kaftanı Evlere giruban ettiler talan Pir u cevanı sağir u kebiran Taife-I zenan iderler giryan Urma- dılar asla ehl-i zenanı Urdular ateşi kalmadı konak Er- meniler görüp kaldılar bitak Kani no’ldu o durarşun armutak Bu köylerde attırdılar dumanı Yalnız keşişler yanuldı pürgam Eksiğin koymayıp kıldılar tamam Yani, Ermeniler buldu belasın mü- kemmeldir hiç kalmadı noksanı Aşiret ev be ev gezip dolaştı Hata- lar şuurlar başa güleşti Bir üçü serhadd-ı Şama ulaştı Bir tarafı buldu Muşu ve Vanı Yanmaz oldu kafir fanusu çerağlar Bulgurla yarmadan doydu sokak- lar Sahibine küsmüş yanmaz ocaklar Cenan beca görmemiş hergez duhanı Kilise içine düştü bir telaş Suret-i menhuse oldu hor duhan Milletvekili hem geldi karabaş Ni- celeri ister oldu emanı” Katliamdan sonra yağma baş- lar. “Kiliseler içre doldu aşiret Pay pay ettiler kalmadı ziynet Markus Keşişe kalmadı rağbet ne rahip koydular ve ne ruhbanı Ne ala safaya erdi Mardrus Mey- dan bizim derken Kirkor, petrus No’ldu Haçik Margermiyan kor- torus baş deftere kaydeyledim nişanı Ayakta paymal oldu kitaplar No’l- du senet defteriyle hesaplar Et yüzünü görmez oldu kasaplar Bilmeyen böyledir hükm-ü Furkanı No’ldu demirciler uyanmaz oldu Çilingir, kuyumcu dayanmaz oldu25SOSYALİST MEZOPOTAMYA Al yeşil boyaklar boyanmaz oldu Kimi terk eyleyip kaçtı taş hanı Biitibar oldu ol sim u zerler Elmas küpe bilezikler kemerler Kani no’ldu martiniler lorlar Nadir gördüm acep oldum hayranı Bir yandan çekilir davarlar mallar Halılar kilimler taze çuvallar Nice Trablus kumaşlar şallar An- cak kürk giyenler tuttu meydanı Nicesi dengiyle buldu sivayı Çoğu çoğa kimse kimi zorbayı Kimi mangal çeker kimi sopayı Kimisi tahtadan yükler hayvanı Evlerde kalmadı kürk yabalar mü- nakkaş giyindi iller obalar Kimi ben buldum diye çabalar Arar ki, soya bir Hristiyan’ı Ozan, bu olayların Ekim 1895 tarihinde meydana geldiğini şu sözlerle açıklar: “Bin üç yüz on birde kondu (okunamadı) hal Teş- rin-i evvelde koptu bu ahval.” Ve devamında şunları yazar: “Allah din ve devlete zeval (za- rar-ziyan) vermesin, Firdevs cen- netinde tutsun vatanları. Zavallı fakir ve aciz kul olarak hatalıyım, günahkârım, en değer- sizim, Aciz, kimsesiz, günahkâr düşün- celiyim, benim için yarattı isyan denizini. (Zünubî) der üstadımdır, ağlamayı sığınak edinmişiz Osmanlı devle- tini. Sabah ve akşam içim yanarak feryat ederim, Efendim esirge hep Müslümanı.” Destanın son mısrası okun- duğunda bir zorlamanın, sipariş üzerine yazıldığına dair bir hava sezinleniyor. Ozan, kendisini bütün bu olaylardan masum gös- termeye çalışırken, olaya katılan İslami unsurların korunmasını da Efendisinden (Tanrı’dan) diler. Dışarıda bir gözlemci olarak olayı izleyen ozan, destanda olanı değil, olması gerekeni yazarak Alevi/Kürt aşiretlerini, devletin yanında yer aldıklarını göstererek onları töhmet altında bırakmakta- dır. Bu aşiretlerin bu tür olaylara katılıp katılmadıklarını kesin ola- rak bilmiyoruz. Onun için Osmanlı arşivlerini incelemek gerekir, bu ise, makalenin konusunu aşmakta ve bambaşka bir araştırmanın konusu olmaktadır. Sadece şu kadarını diyebiliriz ki, somut kanıtlara dayanmadan, sadece ozanların, yazarların, kendi duygu dünyalarına ve soyut düşünceleri- ne dayanarak ileri sürdükleri hak- kında bir kanıya varamayız. Tarihi olaylar, soyut düşüncelerle değil, somut delillere (belgelere) daya- narak gün yüzüne çıkarılır. Bu ise tarihçilerin ve ciddi araştırmaların görevidir. Kaynak Zünubi; Der Ahval-ı Şikest ve Garet-i Ermeniyan , Manzume-i Hikayet-i An https://www.alevibektasi.eu/in- dex.php?option=com_content&- view=article&id=692:goekceoullar- na-ait-dier-elyazmas-belgeler&ca- tid=53:ariv-belgeleri&Itemid=70
1 note · View note