Gece yarısını geçkin bir vakitte midemin kazınmasını bastırma niyetiyle yediğim mandalinanın kabukları masanın üzerinde duruyordu. Bense her hareketimde gıcırdayan sandalyede oturuyor, duvarda asılı saatin tiktaklarını dinliyor ve havada asılı kalmış mandalina kokusunu soluyordum. Aklımda dönmekte olan düşüncelerin arasına ölen kardeşinin saç telini isteyen Filistinli çocuk karıştığında gözlerimi kırpıştırarak bunun bana ne kadar kötü hissettirdiğinin farkına vardım ve içim korkunç bir unutma isteği ile dolup taştı. Ardından bir takım farkındalıklar daha zihnime peş peşe sıralandı. En son ne zaman kötü hissettiğimi, kötü hissettiğimde kötü hissetmek için kendime en son ne zaman izin verdiğimi hatırlayamadım. Ama kötü hissetmeliyim, dedim kendime. Kötü hissedilmesi gereken durumlar vardır. Mutluluk bir zorunluluk değildir, her zaman mutlu olamazsın. Şimdi ise mutsuz olmalıyım. Mutsuz olmak hayatı bir kenara bırakıp salt mutsuzluğu yaşamak anlamına gelmez. İçinde bir yerlerde bazı yaralar açılabilir, bir takım sancılar söz konusu olabilir ve senin bir hayatın var. Ne yapacağını bilmeyen küçük bir kız hâlâ. Bu durumda mutlu olabilmeyi mi seçmeli? Peki ya bu yolu her seçtiğinde insanlığından ödün verdiğini düşünüyorsa? Evet, evet. Görmezden gelmemeli bu durumda. Zaten insanlığın sonunu görmezden gelmek getirmeyecek mi? Öyleyse küçük kız görmezden gelmemeli. Ama mutlu olmak da istiyor. İkisi aynı anda da olabilir, ama küçük kız bunu başarabilir mi? Onun dengesiz halleri de tıpkı diğer insanlarınki gibi. El birliğiyle dünyanın sonunu getiriyoruz.
3 notes
·
View notes
HATAY
Antakya müzesindeki bir lahitten alıntı;
Duvarda yazan söz MS 65 yılında vefat eden "Seneca" isimli bir düşünüre ait.
*Para iIe satın aIınan sadakat, daha fazIa para iIe de satıIır.*
*BaşIayan her şey biter.*
*Büyük bir servet, büyük bir köIeIiktir.*
*ÖIüm, bazen ceza, bazen bir armağan, çoğu zaman da bir Iütuftur.*
*Yeryüzünde gün ışığına Iayık oImayan nice insanIar vardır ama, güneş her gün yeniden doğar.*
*Hayatı komedi sananIar, son espriyi iyi düşünsünIer!*
*Yaşıyorsak, haIa umut var demektir.*
*Aza sahip oIan değiI, çok isteyen fakirdir.*
*Hayatı kaybetmekten daha acı bir şey vardır, yaşamın anIamını kaybetmek.*
*Unutmazsan senin, affetmezsen onun canı acıyacaktır. Unutma, affetmek ve unutmak sadece iyi insanIarın intikamıdır.*
*Ey hayat, senin bu kadar önemIi tutuIman öIüm sayesindedir.*
*Unutma ki, birIikte oIduğun insanın geçmişini kurcaIamak, onunIa kurmayı düşündüğün geIeceği yok etmekten başka bir şeye yaramaz.*
*İnsanIarı tanımak için onIarı sınamaktan korkmayın; çünkü kaybediImesi gerekenIer, en önce kaybediImeIidirIer.*
*GençIiğinde biIgi ağacını dikmeyen, yaşIıIığında rahatIayacağı bir göIge buIamaz.*
*Hafif acıIar konuşabiIir ama, derin acılar dilsizdir.*🌿
ÖLÜM HER ŞEYİ EŞİT KILAR.
78 notes
·
View notes
Mutluluk yazalım ve,
birine dokunsun şu söz
bir sabah uyanıp açarken penceresini
karşı duvarda görsün mesela
silkeleyip gereksiz hüzünleri pencereden
yürüsün sevinçle zaman
ve gün bir başka başlasın..
Çay yazalım ve,
birine muhabbet olsun şu söz
dinsin yalnızlığın harareti
bir yudum bir yudum daha
ve bulunsun demliğin dibi
gönül bir başka demlensin
kalmasın bir damla dahi gam..
Huzur yazalım ve,
birinin diline takılsın şu söz
bir su damlası gibi parlasın
renksiz kokusuz her şey hayat bulup
kana kana içilsin
dinsin susuzluklar...
ve yağmur bir başka başlasın..
Âşk yazalım ve,
herkese rızk olsun şu söz
tam da bitap düşmüşken sevgisizlikten
bir lokma bir kelam
dua dua doyursun karamsarlığı
aç kalmasın söze muhtaç
hiç bir yürek
her şey aşkla başlasın..
~Rüzgâr~
5 notes
·
View notes
ELLERİNİZE VE YALANA DAİR
Bütün taşlar gibi vekarlı,
hapiste söylenen bütün türküler gibi kederli,
bütün yük hayvanları gibi battal,
ağır ve aç çocukların dargın yüzlerine benziyen elleriniz.
Arılar gibi hünerli hafif, sütlü memeler gibi yüklü,
tabiat gibi cesur
ve dost yumuşaklıklarını haşin derilerinin altında gizliyen
elleriniz.
Bu dünya öküzün boynuzunda değil,
bu dünya ellerinizin üstünde duruyor.
Ve insanlar,
ah, benim insanlarım,
yalanla besliyorlar sizi, halbuki açsınız, etle, ekmekle beslenmeğe muhtaçsınız.
Ve beyaz bir sofrada bir kere bile yemek yemeden
doyasıya,
göçüp gidersiniz bu her dalı yemiş dolu dünyadan.
İnsanlar, ah, benim insanlarım,
hele Asyadakiler, Afrikadakiler,
Yakın Doğu, Orta Doğu, Pasifik Adaları
ve benim memleketlilerim,
yani bütün insanların yüzde yetmişinden çoğu,
elleriniz gibi ihtiyar ve dalgınsınız,
elleriniz gibi meraklı, hayran ve gençsiniz.
İnsanlarım, ah, benim insanlarım,
Avrupalım, Amerikalım benim,
uyanık, atak ve unutkansın ellerin gibi,
ellerin gibi tez kandırılır,
kolay atlatılırsın...
İnsanlarım, ah, benim insanlarım,
antenler yalan söylüyorsa,
yalan söylüyorsa rotatifler,
kitaplar yalan söylüyorsa,
duvarda afiş, sütunda ilan yalan söylüyorsa,
beyaz perdede yalan söylüyorsa çıplak baldırları kızların,
dua yalan söylüyorsa,
ninni yalan söylüyorsa,
rüya yalan söylüyorsa,
meyhanede keman çalan yalan söylüyorsa,
yalan söylüyorsa umutsuz günlerin gecelerinde ayışığı,
ses yalan söylüyorsa,
söz yalan söylüyorsa,
ellerinizden başka herşey
herkes yalan söylüyorsa,
elleriniz balçık gibi itaatli,
elleriniz karanlık gibi kör,
elleriniz çoban köpekleri gibi aptal olsun,
elleriniz isyan etmesin diyedir.
Ve zaten bu kadar az misafir kaldığımız
bu ölümlü, bu yaşanası dünyada
bu bezirgan saltanatı, bu zulüm bitmesin diyedir.
Nazım HİKMET
5 notes
·
View notes