Daha Az Söyle, Daha Çok Hisset: Minimalist İletişimin Gücü
Daha Az Söyle, Daha Çok Hisset: Minimalist İletişimin Gücü
Minimalizm, ilk olarak 1960’lı yıllarda Amerikalı bir grup heykel sanatçısı ve düşünür tarafından kavramsallaştırıldı. Fakat kökenlerine indiğimizde 1900’lü yıllarda modernizm döneminin ünlü ressamı Kazimir Malevich ve mimarı Ludwig Mies van der Rohe ile ilk sinyallerinin atıldığı söylenebilir. Minimalizm de kendisinden önceki birçok akım gibi ilk önce sanatta ortaya çıkmış, daha sonra farklı…
View On WordPress
1 note
·
View note
Sahte Balayı (2023)
Sahte Balayı (2023)
#GunDogaSari #AsliBekiroglu #SinanCaliskanoglu #AslihanKapansahin #HanKuleberoglu #BetugulCeylan
Mehr auf:
Jahr: 2023
Genre: Comedy / Romantik
Regie: Gün Doğa Sarı
Hauptrollen: Aslı Bekiroğlu, Sinan Çalışkanoğlu, Aslıhan Kapanşahin, Han Kuleberoğlu, Betügül Ceylan, Gökhan Yavuz, Levent Sülün …
Filmbeschreibung: Nachdem seine Tochter von ihrer Hochzeit flieht, begibt sich ein stolzer Vater, dessen Ruf bedroht ist, auf die Suche nach ihr…
View On WordPress
0 notes
"Yarasına ilacı başka yerde arayan her zaman yanılır. Her yaranın merhemi kendi dalındadır."
9 notes
·
View notes
Merhaba, birbirinize hediye ettiğiniz ilk kitaplar neydi? Benim için özel birine(erkek) kitap hediye etmek istiyorum. Bu konudaki önerilerinizi paylaşırsanız sevinirim ☺
Merhaba 😊 bizim mektuplasmamız ve kitap hediyelerimiz arkadaşça başladığı için pek de romantik kitaplar gondermedik birbirimize(gerçi bizim için romantizm kavramı biraz farklı 😏). Ama ille de bir kitap tavsiye etmemiz gerekiyorsa, mektuplarimizin içeriği değişmeden hemen önce gönderdiğim, Sinan SÜLÜN'ün "Kırlangıç Dönümü" kitabını gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim ☺️
Daha bugün geçmişi yâd etmiş ve mektup arkadaşıma şu sayfaların fotoğrafını göndermiştim 💕
16 notes
·
View notes
Kimi insan faşizme benzer; karşılık bulamayınca öldürür sevdiğini.
Kimi insan kapitalizme benzer; yalanlar üstüne kurar bütün ilişkiyi.
Kimi insan devrime benzer; kavuşmak bir ihtimaldir ve çok güzeldir.
Kimi insan da bir türküye benzer. Cahildir, dünyanın rengine kanar. Bir hayale aldanır, boşuna yanar.
68 notes
·
View notes
Çünkü karadutun lekesini sadece kendi yaprağı çıkarırmış. Babaannem, insan da aynı bu ağaç gibidir, demişti o gün bize. Yarasına ilacı başka yerde arayan her zaman yanılır. Her yaranın merhemi kendi dalındadır.
Sinan Sülün - Kırlangıç Dönümü
8 notes
·
View notes
“Mevsimler geçti üzerinden. Alışkanlığa dönüştü her şey. Kronik bir hastalığa benzedi gökyüzü. Gelmedi. Kapanmayan bir yara gibi sızladı söylediğim türküler. Gelmedi. Sahile vurdu ölü dalgalar. Gelmedi. İnsanlar geçti iki yanımdan. Çocuklar alay etti ardımdan. Bulutlar geçti başımdan. Gelmedi. Ne bir şarkı söyleyecek halim kaldı ne de bir söz. Anladım ki söz anlamından eksikti.”
45 notes
·
View notes
1 note
·
View note
Karadutun lekesini sadece kendi yaprağı çıkarırmış… Babaannem, insan da aynı bu ağaç gibidir demişti o gün bize. Yarasına ilacı başka yerde arayan her zaman yanılır. Her yaranın merhemi kendi dalındadır.
Sinan Sülün - Kırlangıç Dönümü
67 notes
·
View notes
"Hoş geldin," dedi Verda. "Hoş bulduk," dedi Ali. Elindeki paketi Verda'ya uzattı. "Teşekkür ederim," dedi Verda. Eliyle salonu göstererek, "Böyle geçebilirsin. Bunları mutfağa bırakıp geliyorum." Salon aydınlıktı. Ev giriş katında olduğu için apartmanın ön cephesine ve sokağa bakıyordu. Bahçede büyük bir ıhlamur ağacı vardı. Ali evi incelemeye devam ediyordu. Kütüphaneye doğru bakınca, "Sen kitaplara göz gezdirirken, ben bir şeyler hazırlayayım," dedi Verda. "Oraletin nasıl olsun." Ali aniden döndü, Verda'ya baktı. "Sen sevdiğini söyleyince sabah aldım," dedi Verda. "Elma, portakal, limon. Hangisini istersin?" Minik bir kuş ıhlamur ağacından kalbine atladı. Pıt diye. "Portakal," dedi kanat çırparak.
11 notes
·
View notes
Ben hayatım boyunca düşlere, başka türlü bir hayatın varlığına inandım.
Bir gün bahçede tek başıma oyun oynarken, ağaçtaki olgunlaşan dutları gördüm. Hemen ağaca çıkıp, yemeye başladım. O kadar çok yedim ki yemekten yorgun düştüm, ağaçtan inip gölgesine uzandım, uyudum. Sonra birden ablamın çığlığıyla uyandım. Beni yerde ağzım burnum kıpkırmızı bir halde görünce ağaçtan düştüğümü sanmış. Yanıma gelip bakınca, kan olmadığını, karadut lekesi olduğunu anladı. Bu sefer de üstümü başımı kirlettiğim için ağlamaya başladı. Bilirsin karadut lekesi de hiç kolay çıkmaz. Annemle babam işten gelip beni o halde görseler kendisine de kızacaklar. Sonra babannem bahçeye gelip 'Ne oldu Nergis?' dedi. Ablam 'Baksana babanne, bütün üstünü kirletmiş. Annem kızacak bana.' Babaannem, 'Hadi ağlama, şimdi çıkartırım ben onları,' dedi. Sonra karadut ağacının yanına gidip birkaç dut yaprağı kopardı, avcunun içinde parmaklarıyla ezdi, köpürttü. Elimi, yüzümü dut yapraklarıyla ovalamaya başladı." "Neden?" diye sordu Verda. "Çünkü karadutun lekesini sadece kendi yaprağı çıkarırmış... Babaannem, insan da aynı bu ağaç gibidir demişti o gün bize. Yarasına ilacı başka yerde arayan her zaman yanılır. Her yaranın merhemi kendi dalındadır."
Sinan Sülün, Kırlangıç Dönümü
39 notes
·
View notes
Karadutun lekesini sadece kendi yaprağı çıkarırmış.
Babaannem:
'İnsan da aynı bu ağaç gibidir' demişti o gün bize...
Yarasına ilacı başka yerde arayan her zaman yanılır...
Her yaranın merhemi kendi dalındadır...
*Sinan Sülün / Kırlangıç Dönümü
166 notes
·
View notes
“ Bir gün bahçede tek başıma oyun oynarken ağaçtaki olgunlaşan dutları gördüm. Hemen ağaca çıkıp yemeye başladım. O kadar çok yedim ki yemekten yorgun düştüm. Ağaçtan inip gölgesine uzandım uyudum. Sonra birden ablamın çığlıgı ile uyandım. Beni yerde ağzım burnum kıpkımızı bir halde görünce ağaçtan düştüm sanmış. Yanıma gelip bakınca kan olmadığını karadut lekesi olduğunu anladı. Bu seferde üstümü başımı kirlettiğim için ağlamaya başladı. Bilirsin karadut lekesi de hiç kolay çıkmaz. Annemle babam işten gelip beni o halde görseler kendisine kızacaklar. Sonra babaannem bahçeye gelip “ne oldu Nergis?” dedi. Ablam “ baksana babaanne bütün üstünü kirletmiş annem kızacak bana” Babaannem “ hadi ağlama şimdi çıkartırım ben onları” dedi. Sonra karadut ağacının yanına gidip birkaç dut yaprağı kopardı, avcunun içinde parmaklarıyla ezdi, köpürttü. Elimi yüzümü dut yaprakları ile ovalamaya başladı.
“Neden?” diye sordu Verda
Çünkü karadutun lekesini sadece kendi yaprağı çıkarırmış… Babaannem insanda aynı bu ağaç gibidir demişti o gün bize. Yarasına ilacı başka yerde arayan her zaman yanılır. Her yaranın merhemi kendi dalındadır. “
Aslında bu kitabı Karahindiba’yı bitirdikten hemen sonra alıp okumuştum sevdiğim yazarları arka arkaya okumayı severim. Ama kitaptan o kadar çok etkilendim ki hemen paylaşmak gelmedi içimden. Çünkü sonunda gerçekten üzüldüm ve etkisi birkaç gün sürdü. Kitabı çok çok çok beğendim. Karakterler o kadar gerçek ki hala yaşıyorlar mesela zihnimde. Karahindiba yı da çok beğenmistim. Üçüncü kitabını merakla bekliyorum Sinan Sülün'ün
Genel olarak beni üzen bir hikaye olduğu için içerik hakkinda çok bir şey yazmak istemiyorum ama etkilendiğim kitapları her zaman tavsiye etmisimdir umarım burdan görüp merak edip alıp okuyanlar da beğenir
Son olarak bu kitabın kesinlikle filminin çekileceğini düşünüyorum.
Editörün notu(ikinci okuyucu): Bu kitabı okurken öyle gerçekti ki her şey… Hatta biraz “bendim” karakter. Fakat bence kesinlikle mutsuz sonla bitmiş bir kitap değil bu.
Nasıl da taze korkularım, şükür bu güne…
《37》
181 notes
·
View notes
“”Kuş kafeste doğarsa, uçmanın bir hastalık olduğunu düşünür.’ demiş Alejandro Jodorowski. Acaba bu yüzden mi vazgeçemiyoruz kendimizden.”
287 notes
·
View notes
Karadutun lekesini sadece kendi yaprağı çıkarırmış. Babaannem, insan da aynı bu ağaç gibidir demişti o gün bize.. Yarasına ilacı başka yerde arayan her zaman yanılır.. Her yaranın merhemi kendi dalındadır.. Sinan Sülün https://www.instagram.com/p/B_8Md8vDF8e/?igshid=hoi5ki4r9jgp
1 note
·
View note