Yan gelip yatarak para kazanmak diye, bunu derim. Yok öyle yağma, bende o işten isterim! Adamdaki keyfe bak :))) Bu arada limonları yıkamadan yemeyin. C vitamini alalım derken, mikrop almayın :)))
Bugün hava temiz ve güzeldi. Dedim kulaklığımı takıp yürüyüş yapmaya gideyim. Anahtarımı aldım, telefonumu da cebime atarak evden çıktım. Parka gittim, kulağımda kulaklık biraz müzik, biraz poadcast vari takılıyorum. Son turumu da atarken motorlu bir genç oğlan ile arkasında genç bir kız gül bahçesi olan evin yanına yanaştılar. Bahçede de işlenen bir amca vardı. Oğlan amcadan kız için gül rica etti. Amca izin verdi ve bahçesinden bir gül kopararak kıza uzattı, kız o kadar mutlu oldu ki adeta sevinçten zıplıyordu. Oğlan amcaya teşekkür etti ve motora binip gittiler. Onları öyle mutlu görünce insan da mutlu oluyor tabii, keşke her gün böyle güzel şeyler de haber olsa.
Yürüyüşümün sonuna geldim ve evin yolunu tuttum. Evin merdivenine doğru yönelirken bir de ne göreyim? Su kaplarından bir kedicik usul usul su yudumluyor. Normalde oradan geçmem gerekir, fakat bunu yaparsam kedicik korkacak. Bu yüzden suyunu bitirmesini izledim. Suyunu bitirdi ve teşekkür edercesine bir bakış ataraktan bana yol verdi.
Yaptığım yürüyüşlerin herhalde en tebessümlüsü bugün olmuştu.
Yaklaşık bir saat önce babamın ağzından durup dururken kan gelmeye başladı. Hastaneye getirdik. İç kanama sandık ama beyninden geliyormuş kan. Tomografi çekildi sonuç bekliyoruz.
Hepinizden dua istiyorum. Allah rızası için gören tüm kardeşlerim dua edin babam için. Adı Ahmet 🤲🥺
“Sen her şey bittiğinde, her şey elendiğinde kalacak olan olmalısın..” demişti Şule Gürbüz.
Her şey bittiğinde kalacak olan…
İşte size bahsettiğim boşluk bu, anlıyor musunuz?
Her şey bittiğinde hiçbir şey yoktu elimde. Hiçbir şeyi nasıl tarif edersiniz?
Avuçlarınızın arasından kayan kum taneleri gibi düşen her yaşanmamış yıl…
Geriye baktığınızda, başladığınız yerin tam ortasında durmak ve safiyane bakışlarla etrafı süzmek…
Yalan!!!
Söylediğiniz her bir söz, kurduğunuz her bir hayal, düşündüğünüz ve tanımladığınızı sandığınız her bir his… Kocaman bir yalandan ibaret.
Gerçekliğin karşınızda pis pis gülümsemesi kadar kanınıza dokunan hiçbir hal, size bu kadar acı vermemiş olmalı…
Yalnızlığınıza verdiğiniz eziyete ne demeli peki?
Sonuna kadar verdiğiniz cesaret, kuşandırdığınız zırh, eline verdiğiniz onca silaha karşı, burnuna koyduğunuz kırmızı bir top ile palyaço durumuna soktuğunuz o asil “yalnızlık…”
Özür dileyici bakışlarıma aldırmadan, avuçlarında çevirdiği topları, yine de çevirmeye çalışan ve bunu ağlamaklı gözlerini belli etmemek için gülümseyen yalnızlığıma koşup sarılmak istemiştim. İstemiştim de, başladığım yerde olmanın o görünmez mıh ile bulunduğum yerden adım atamayımışım yine engel olmuştu bana.
Yer yarılmış, yerin dibinden görünen ufak bir çizgi halindeki gökyüzüne naat yakmaya çalışmak gibiydi şimdiki halim…
İnsan nereden iyilik görürse o tarafa meyleder. Tebessümün dahi sadaka sayıldığı bir dinin mensubu olan biz Müslümanlar tanıdığımız tanımadığımız herkese iyilik ve güzellikle muamele etmeliyiz.