Tumgik
#yağsın
selin-n · 5 days
Text
Yağmur yağsın isterdim bu sabah
Merhaba soylu sevdam merhaba___☔💧💙 🎶🎵
☔💧💙🥀🕊️
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Bu sendeki gurur ne kadar artacak?
Çeşit çeşit görünüşünün hayali, sende daha ne kadar sürecek?..
Sübhanallah, sende şaşılacak bir tavır, anlatılamayacak bir iş, bir hal var.
Ben sana "hiç" diyeceğim ama, sen "hiç" de değilsin.
Bu kendini bir şey görmen, hep senin zannın, vehmindir.
Divan-ı Kebir
Sevgiyle 💙
Tumblr media
109 notes · View notes
neysekahveyapalim · 4 months
Text
Seninle yağan karın altında dolaşamayacaksak karın yağmasının ne anlamı var
32 notes · View notes
yurekbali · 15 days
Text
Tumblr media
Yaşar Abi’yle anılar... anılar... Yaşar Abi aslında çocuk gibidir. Çabuk kırılır, çabuk küser. Ama içinde kötülük yoktur. Fakat kendine yapılanı da hiç unutmaz. Zaten hiçbir şeyi unutmaz ya, neyse. Şimdi sizlere bu konuyla ilgili birkaç anekdot anlatmak istiyorum. (...) Aziz Nesin, Yaşar Kemal ve Çiçek Arif Madem konu küslükten, dargınlıktan açıldı, o zaman bir de Yaşar Kemal Aziz Nesin hikâyesi anlatmalıyım size. Aziz Abi bir yazısında mı, yoksa bir sohbette mi ne Yaşar Abi’yle ilgili bir laf söylemiş. Yaşar Abi de bunu duymuş ve selamı sabahı kesmiş onunla; konuşmuyorlar. Türk edebiyatının ve kültürünün tepesinde oturan, uluslararası ünleri olan bu iki devin küslüğünden herkes rahatsız. Özellikle de dostları, arkadaşları tabii. Kimse de cesaret edip onları bir araya getiremiyor. Böyle de sürüp gidiyor bu durum. Bir akşamüstü Yaşar Abi, ben, Karanlık Cengiz ve Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın hem danışmanı hem basın sözcüsü, Büyükelçi Kaya Toperi dostumuzla Çiçek Bar’da muhabbeti kurmuşuz. Gülmecenin, fıkranın bini bir para. Erken bir saat olduğu için barda kimseler yok. Biz gülmekten kırılıyoruz. Tam tanımıyla yerlerdeyiz. Biz kahkahalara boğulurken bahçe kapısından Aziz Nesin girdi içeri. Yanında, son zamanlarda beraber olduğu kadın arkadaşı. Ölümünden üç beş ay önce olsa gerek. Artık, barda yalnız değiliz. Seslerimize çekidüzen verip biraz kısarak sohbetimize devam ettik. Ne de olsa barın sahibiyiz. İşin gereği bile olsa, ki o yüzden değil, gerçekten saygı duyduğum bir abi olarak Aziz Abi’ye hoş geldiniz demek için masadan kalktım. Aziz Abilerin masasına gidip, “Hoş geldiniz” dedim. Kısa bir süre için de olsa masalarına oturdum. Hoşbeşten sonra, lafı da döndürüp dolaştırıp, Yaşar Abi’yle olan dargınlıklarına getirdim ve niye konuşmadıklarını sordum. Aziz Abi de dargın olmadığından, bir konuşmasından dolayı Yaşar Abi’nin alınganlık gösterdiğinden söz etti. Aziz Abi’nin beni sevdiğini bildiğimden de cesaret alarak sordum: “O zaman Yaşar Abi’yi alıp masanıza getirsem bana kızmazsınız değil mi abi?” “Niye kızayım ki canım. O bizim küçük kör ayıcığımızdır” dedi. Bunun üzerine masadan izin isteyerek kalktım. Kafamda acele bir plan geliştirdim. O zamanki Çiçek Bar’ın şefi Cafer’i çağırıp, soğukluktan bir şişe Cordon Rouge şampanya çıkarıp, servise hazır hâle getirmesini söyledim. Çalışanlardan birinden de fotoğraf makinesini hazır etmesini istedim. Ben işaret ettiğimde hemen harekete geçersiniz, dedim. Sonrasında da gidip kendi masamıza oturdum. Oturur oturmaz da Yaşar Abi, “Aziz ne anlatıyor?” diye sordu. Ben de, o anda yazdığım senaryoyu okudum Yaşar Abi’ye. “Diyor ki Aziz Abi, ‘Ne o, bir şey mi var da Yaşar bana selam vermiyor. Hoş geldin demiyor? Sen bilirsin Arif?’ diye sordu” diyorum. “Peki sen ne dedin?” “Ben de bilmediğimi söyledim tabii.” “Hadi lan ordan. Aziz böyle şeyler söylemez. Düpedüz yalan söylüyorsun.” “Ben niye yalan söyleyeyim abi. Niye uydurayım ki? Ben, bana ne söylediyse onu söylüyorum.” “Beni kandırmaya kalkmıyorsun değil mi?” “Haddime mi düşmüş abi sizi kandırmak.” Yalandan kim ölmüş? Yemin billah ederek doğru söylediğimi, hatta, vakit geçirmeden masasına gitmemiz gerektiğini, yoksa çok ayıp olacağını söyledim. Kaya Abi de Karanlık Cengiz de beni desteklediler. Bana inanmasa da Aziz Abi’ye bir merhaba deme gereği duydu sanırım. “Hadi o zaman, yürü. Beraber gidiyoruz ulan” dedi. Masadan kalkarken bizim şef Cafer’e işareti çakıyorum. Bana tam inanmamış, ikircimli bir hâlde yürürken;
“Bak Arif, yanlış bir şey olursa seni asla affetmem. Bunu bilesin” dedi. “Bilmez olur muyum abi? Tamam, affetme” diyerek yüreklendirdim onu. Ama onun bu konularda bana pek güvenmediğini de biliyordum. Bu yüzden beni tehdit ederek, giderayak işin doğru olup olmadığını öğrenmeye çalışıyordu. Ne kadar yalan söylemeyen adamı oynasam da Yaşar Abi yine de benim işgüzarlık yapabileceğimi biliyor. Benim yaptığım da riskli bir iş ya, neyse. Aslında ben, Aziz Abi’nin sevgisine ve bilge kişiliğine güvenerek buna yeltenmiştim. Yapacak bir şey yoktu artık. Aziz Abi’nin masasına gelmiştik bile... Arkamızdan şef, garsonlar, komiler eşliğinde şampanya tepsisi geliyordu. Yaşar Abi; "Vay Aziz! Hoş geldin!” deyince, Aziz Abi de, "Nasılsın Yaşar?” dedi ve kucaklaştılar. Aynı anda şampanya da bütün gürültüsüyle “bom” diye hemen arkamızda patladı. Onların ürkmüş, şaşkın bakışları arasında bizim masadan bir alkış koptu. O sırada bir yandan da fotoğraflar çekiliyor. Daha sonra Kaya Toperi de gelerek Aziz Abi ile Yaşar Abi’yi kutladı. Şampanyalar içtik. Böylece uzun zamandır süren küskünlük de son bulmuş oldu. Bu işe en çok sevinenin ben olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Neyse bu kez, kazasız belasız çıktık işin içinden. Bu olaydan üç beş ay sonra Aziz Abi’yi kaybettik. Türkiye büyük bir değerini yitirmişti. Yaşar Abi, Aziz Abi’nin ölüm haberini alır almaz bana geldi. Üzgün... "Aferin ulan Arif. Ne iyi ettin de Aziz’le beni barıştırdın. O gün söylediklerinin hepsinin yalan olduğunu biliyordum. Ama bak Aziz öldü. Sen bizi o gün barıştırmasaydın, bugün birbirimize küs gidecektik. Bu da benim için daha büyük bir acı demekti. Sağ ol lan Hasan Emmimin oğlu. Yalan malan ama iyi ettiğin belli” deyip boynuma sarıldı. Dokunsalar ağlayacak hâldeydi. O an yüreğinden kopmuş gelen iki damla gözyaşı, kirpiklerinin arasından yere düşmek için sabırsızlanıyordu... Aziz Abi’nin yokluğuna alışmak hepimiz için zor oldu. Hâlâ ülkenin çözümsüz sorunlarına, ondan gelecek çözüm önerilerini bekler dururum. Kimsesiz çocuklar için kurduğu vakfının bahçesinde, nerede yattığı bilinmeyen mezarında, ışıklar içinde yat Aziz Abi! Tüm çiçekler üstüne açsın. Yıldızlar üstüne yağsın! - Arif Keskiner, Yaşar Kemal’li Anılar / Binbir Renk Binbir Çiçek - Fotoğraf: Yaşar Kemal, Aziz Nesin, Arif Keskiner
14 notes · View notes
bluejay-d · 7 months
Text
Tumblr media
20 notes · View notes
dinginsel · 3 months
Text
Kemal Sunal gibi cam yerine kar kokusuna mı ekmek banayım, niye YAĞMIYOR BU KAR
13 notes · View notes
uzaygibiseviyordum · 2 months
Text
Offf canım aşırı buzlu kahve istiyooo buz olsa her gunnnn yaparım
4 notes · View notes
bilgeyim · 11 months
Text
Kırkikindi yağmurları çok gürültülü yağıyor ya. Koşarak evdeki beyaz eşyaların fişlerini çekiyorum her gün. Kedim de korkudan banyoya saklanıyor :(
15 notes · View notes
erenist · 1 year
Text
nerde kaldın diyo..
on dakikalık yolu bir saatte geldim trafik felç , üç yüz seksen milyonluk benzin yaktım diyorum..
olsun barajlar doluyo diyo..
5 notes · View notes
ve-bittim · 8 months
Text
yağmur yağacak gibiii🥳🥳🥳🥳🥳
4 notes · View notes
miyolnir · 1 year
Text
canım sıkıldıkça iş başvurusu yapıyorum
hobi oldu
8 notes · View notes
jigglymandu · 2 years
Text
Günaydın
Tumblr media Tumblr media
7 notes · View notes
turkudostu61 · 2 years
Text
Tumblr media
0 notes
sade1-adam · 3 months
Text
Ne güzel şeyler yazmışlar ;
Yüreğimizin sesi olmuşlar.....
Tumblr media
Turgut Uyar demiş ki:
-En iyi ben yenilirim;
dosta, düşmana, aşka...
Tomris Uyar demiş ki:
-Biri geliyor,
hayatımıza bir makas atıyor;
o yaşadığımız bölüm,
bütünün dışına düşüyor...
Cemal Süreya demiş ki:
-Kim istemez mutlu olmayı
ama mutsuzluğa da var mısın..?
Edip Cansever demiş ki:
-Özlemim sanadır,
varsın kar yağsın, daha yağsın
seni arındırıncaya kadar...
Didem Madak demiş ki:
-İnsan kaybolmayı ister mi?
Ben işte istedim bayım.
Uzaklara gittim
Uzaklar sana gelmez, sen uzaklara gidersin
Uzaklar seni ister, bak uzaklar da aşktan anlar bayım...!
Sabahattin Ali demiş ki:
-Kaybedilen en kıymetli eşyanın, servetin, her türlü dünya saadetinin acısı zamanla unutuluyor da, kaçırılan fırsatlar asla akıldan çıkmıyor ve her hatırlanış da insanın içini sızlatıyor. Bunun sebebi herhalde "bu böyle olmayabilirdi" düşüncesi, yoksa insan mukadder telakki ettiği şeyleri kabule her zaman hazır...
Tezer Özlü demiş ki:
"Haykırmak istediğim çok şey var. Büyük kayıplar yıkacak değil bizi. Açıkça birbirimizle konuşamıyorsak ben ağlamak, bağırarak ağlamak için bahçenin yeşillikleri gerisindeki odama geçiyorsam, biliyor musun, ne güzel ağıtlar içinde uyuyakalmak...?"
Oğuz Atay demiş ki:
-Kelimeler albayım, kelimeler.
bazı anlamlara gelmiyor...
Attila İlhan demiş ki:
çünkü ayrılık da sevdaya dahil
çünkü ayrılanlar hala sevgili..!
Metin Altıok demiş ki:
Öyle yalnızız ki bu panayırda
Sevgimiz durmadan bir taşı ovar.
Sevgilim aşk da uyar çevreye
Ve kendine parlak bir yalan arar....
Behçet Aysan demiş ki:
Kırgınım, saçılmış
bir nar gibiyim
sessiz akan bir ırmağım
geceden
git dersen giderim
kal dersen kalırım...
Nazım Hikmet demiş ki:
Seni düşünmek güzel şey,
ümitli şey,
dünyanın en güzel sesinden
en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey...
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
ben artık şarkı dinlemek değil,
şarkı söylemek istiyorum...
171 notes · View notes
Text
Tumblr media
GÜNEŞLİ GÜZEL GÜNLERE---- Bir mevsim tut içinden.. Tuhaf bir mevsim olsun..
Bir yanımızda kar yağsın, …………………….. Bir yanımızda güneş açsın…
Bir yanımızdaki ağaç yapraklarını döksün, ……………………… Bir yanımızdaki ağaç çiçek açsın..
Leylekler hem gitsin,hem gelsin..
Ah diyelim biz,bu kaçıncı mevsim..?
Burhan Eren
122 notes · View notes
huzurkosems-blog · 2 months
Text
Doğalgaz faturalarından şikayet edip durmayın kar yağmıyor kar İstanbul da bahar havası memlekette bahar havası Şubat ayında hayr olsun sonumuz inşallah 🤲🏻🤲🏻🌸🌸
Kar yağsın özledik ❄️☃️⛄
110 notes · View notes