Tumgik
#tbmm haber
newsfindy · 2 years
Link
CANLI YAYIN
2 notes · View notes
iahaber · 6 months
Text
Tumblr media
İA HABER AJANSI MUCİZE 2: AŞK oyuncu kadrosunda kimler var? Mucize aşk hikayesi gerçek mi, hangi ilde çekildi? www.iahaber.com
0 notes
sakaryahaber · 7 months
Text
Ankara'da gündem Sakarya
0 notes
fisiltihaberleri · 16 days
Text
Tumblr media
Alemdar, TBMM KEFEK Başkanı Erdoğan ve gençleri ağırladı “Şimdi Sakarya için hep birlikte çok çalışma vakti” Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Alemdar, hayırlı olsun ziyaretinde TBMM KEFEK Başkanı Çiğdem Erdoğan ve AK Parti Gençlik Kolları’nı ağırlayarak, “Şimdi Sakarya için hep birlikte çok çalışma vakti. TBMM KEFEK Başkanımıza, genç kardeşlerime teşekkür ediyorum” dedi. TBMM KEFEK Başkanı ve AK Parti Sakarya Milletvekili Çiğdem Erdoğan, AK Parti İl Gençlik Kolları Başkanı Hüseyin Serdar Akgün ile yönetimi, Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Alemdar'a hayırlı olsun ziyaretinde bulundu. https://www.fisiltihaberleri.com/haber/alemdar-tbmm-kefek-baskani-erdogan-ve-gencleri-agirladi-simdi-sakarya-icin-hep-birlikte-cok-calisma-vakti-10845.html
0 notes
seslimeram · 4 months
Text
Çürüten Yerin Meseli
Tumblr media
Gören, anlayan, fark eden olmak yerine, bilmeyen hiç sorgulamayan bir çürüme halinin, çeperinin esiri kılındı koca ülke. Deneyim, yaşam standartları altüst edilirken hemen tüm var edilenlerle beraber bir cürüm halini bütünleştirirken bunlar mevzumuz değil denilerek ötelendi. Görmezden gelinsin diye var edilmiş eylemlerin yekunu çevrelendi, kuşatıldı. Ol hayat bir badireler sarmalı adı hiçbir zaman konulmayacak bir kör dövüş alemi, tamamen şansa var edilebilen bir tecrübe haline terk olundu. Yeter ki görülmesin, anlaşılmasın, tek bir cümle olsun sorgulanmasın diye cerahatin kollarına esir edilmiş yer hakikatimiz belki tek istikametimiz ilan olundu. Vahamete tutunmak bir eyleme dönüştü. Zorbalık devletin şefkatli yüzü denilerek pazarlanan bir mesele dönüştü. Tahakküm, kötülük tümüyle açık bir biçimde sizlerin iyiliği için denilerek güncellendi. Bugün ulaşılan merhale bütünüyle o deneyimlerin refakatinde her nasıl çürümüş bir toplumun ülke diye kakalandığını da açık bir biçimde göstere gelen örnekleri barındırıyor. Tümden cürmün, bet ve feci olanın yolu, istikametinde yürüyen ülkenin dünü gibi şimdisinin, şimdiden de yarının pek de ehven olmayan bir güzergahta seyrüseferi devam olunuyor. Yolu, yönü, şimdisi, yarınları tüm bu sorgusuz sualsiz kalanların gözetiminde çürümenin kılınıyor. Bir sorgu ihtimali dahi geriye konulmasın diye var edilen her hamlede bu iletişim faciası görünür olur. Yolun, anlamın, güncelliğin karanlığı artık afakidir.
Gören ve sorgulayan olmak yerine teslimiyetçiliği vaaz eden bir akımın sürekliliği içinde gündelik yaşamın tarumar edilmesine devam olunur. Öylesine değil doğrudan devlet elli müdahale / dönüşüm gayretlerinin, her demeçte ortaya çıkan biz / onlar ayrımcılığının her neyi işaret ettiği zaten afakidir. Düzenin sorgusuz sualsiz esareti var ettiği yerde hiçbir ama hiçbir bunun nedenleri sorulmasın isteniyor. Ekonomik buhranın artık aleni bir yıkım halini simgeleştirdiği, herkese pay ettiği zeminde yarının, özellikle o asgari ücret tahayyül ve belirtecinin ortaya çıkması sonrasında var edeceği yıkım konuşturulmamaya devam olunuyor. Her halükarda sürgit devam olunan esaret halini, bunca yıkıcılık dolu güncenin var ettiği karanlık dönemeçlerin ülkenin geleceğinden yediğini fark etmesin kitleler diye yine yeniden insanların canları çalınıyor. Tümüyle bir düşük yoğunluklu savaş yeniden ve yeniden imal edilerek, üç onlardan bir bizden eksilsin denilerek kurulan düzenekte kan aksın biz de yolumuza bakalım diye bir garabetlik hal var ediliyor. Kürd halkının toptan bir akılla terörist potasına esir edildiği ülke gerçekliği, o savaş tamtamları arasında Kuzey Suriye / Rojava topraklarındaki imha çabalarının birlikteliğinde sunulan / paylaştırılan tüm o nefret imgesiyle bir kere daha rutin tekrar ediliyor. Hiç kimseleri sevmeyen, sahici anlamda önemsemeyen devlet yeniden ölümleri kutsamaya devam diyor. Gören, soran ve sahiden de barışı aramakta olan insanların cezalandırılması dışında hiçbir adım var edilip, yıkıcı ve kör karanlık bir tutuma karşı itiraz var edilemiyor. Tümüyle birkaç güne unutulup gitmesi beklenen / talep olunan yıkımların ardından memleketten çıt, hakikate dair tek satır bahis açılamıyor. Bunca eğrelti hal içerisinde hiçbir zaman düzden bahis açılabilir mi, takdirinize!
Bianet’ten aktaralım: “Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü ve Şırnak Milletvekili Ayşegül Doğan, bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) Genel Kurulu’nda görüşülen Cumhurbaşkanlığı ve bağlı kuruluşların bütçelerine ilişkin söz aldı.
İletişim Başkanlığı’nın bütçesine dair konuşan Doğan, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un dünkü (21 Aralık) açıklamalarına ve İletişim Başkanlığı’nın gazetecilere yönelik tutumlarına değindi.
Bakan Tunç, Adalet Bakanlığı'nın 2024 yılı bütçesine ilişkin konuşmasında "Şu anda gazetecilik faaliyeti nedeniyle cezaevlerimizde bulunan kimse yok" demişti.
“Propaganda başkanlığı”
Mezopotamya Ajansı’nda yer alan habere göre, Doğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:
“Kurulduğu günden bu yana İletişim Başkanlığı, yalanı hakikat gibi gösterme, inandırma ve yayma başkanlığı gibi davranıyor. Propaganda başkanlığı yapıyor. Yetmiyor. Neyi, ne kadar, nerede, ne zaman, nasıl, kimin için söyleyeceğimize karar vermek isteyen bir başkanlık performansı sergiliyor.
“Sorun, okuyun, araştırın. Yasaklamaya, kısıtlamaya, engellemeye, hapsetmeye çalıştığınız o gazetecilerin haberlerine, söyleşilerine bir bakın. Hakikati ulaştırmaya çalışan gazetecilerin haberlerini izlediğinizde göreceksiniz, kim sardı yaraları? Hatay’a resmi arama kurtarma ekipleri dördüncü gün gidebildi. Yaşamsal önemi olan saatler, dakikalar hatta günler boyunca enkaz altında bırakılan birçok insanın hipotermi nedeniyle öldüğünü, yine onlar sayesinde öğrendik. Kol kanat gerdiğiniz medya sayesinde öğrenemedik. Siz de hakikati aslında, kol kanat gerdiğiniz medya sayesinde değil; kısıtlamaya çalıştığınız medya sayesinde öğreniyorsunuz.
“Kim gazeteci?”
“Dün Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, ‘İçeride tutuklu gazeteci yok.’ Daha önce Cumhurbaşkanı Erdoğan da sayısız kez dedi. Hatta yılların gazetecileri yok sayıldı İletişim Başkanlığı sayesinde. Bütün basın kartlarının kontrolü de İletişim Başkanlığı’nda. Adalet Bakanı, çok haklı. Niye haklı? Kime soruyor kimin gazeteci olup olmadığını? Mahkemeler aracılığıyla İletişim Başkanlığına soruluyor ve İletişim Başkanlığı'nın uygun görmediği kişiler gazeteci sayılmıyor artık bu ülkede. Mahkemeler de İletişim Başkanlığı’ndan gelen bu yazıya göre karar veriyorlar. Bunları bizzat yaşayan gazetecilerden dinledik. Ara karar çıkarıldı bazı gazeteci arkadaşlarımız için.
“İletişim Başkanlığı’nda kaydı olmayan, turkuaz basın kartı olmayanlar gazeteci değil, örgüt üyesi sayıldı. Bunlardan bir tanesi Dicle Müftüoğlu. Dicle Fırat Gazeteciler Derneği’nin eş başkanı. Uluslararası En Dirençli Gazetecilik Ödülü aldı yakın zamanda. Kendisi hapiste. Adalet Bakanı’na sorarsak değil. Adalet Bakanı’na göre 81 yaşında kaybettiğimiz, kaybettikten sonra basın kartı ile ilgili açtığı davayı kazanan sevgiyi Aydın Engin de gazeteci değildi o zaman.
“Susmayacağız”
“Adalet Bakanı’na göre Nadire Mater de gazeteci değil, Tuğrul Eryılmaz da. Milli güvenlik gerekçesi ile Tuğrul Eryılmaz’ın daimi sarı basın kartı iptal edildi. Nasıl bir milli güvenlik gerekçesidir bu? Gökçer Tahincioğlu’na sarı basın kartı davasında, dostane çözüm arayışına gidildi, emsal karar oluşturulmasın diye. İletişim Başkanlığı’nın 2024 bütçesinin ne kadar olacağını biliyorsunuz değil mi? 4 milyar 126 milyon 595 bin TL. Böylece başkanlığa, 2024 yılı için teklif edilen bütçede, 2019 yılına oranla artış yüzde 1097 olacak.
“Gazeteci olmadığı iddia edilen ve yakın zamanda tutuklanan malum, her seçim öncesi bir yıldırma operasyonu yapılıyor, yedi aylık mahpusluğunun ardından 8 Aralık’ta tahliye edilen Kürt gazeteci Abdurrahman Gök’ün sözleri ile bitirmek istiyorum. ‘Kürt gazetecinin’ altını özellikle çiziyorum. Çünkü en önde, her zaman ilk defa alınanlar. Diyor ki ‘En fazla korktukları şey hakikat. Bu hakikat sonlarını getirecek.’
"Susmayacağız, korkmayacağız, itaat etmeyeceğiz.”
Gören, anlayan, fark eden olmak yerine, bilmeyen hiç sorgulamayan bir çürüme halinin, çeperinin esiri kılındı koca ülke. Tümden mahvetme çabasının suna geldiği bir yerin en kestirmeden cürümlere rehin edilmesidir. Şırnak vekili Doğan’ın bildirdiği isimler ve tüm o özgür basın geleneğinin anlatmaya çabaladığı şey bizatihi bu fark ettirmeme haline karşı gerçek bir direniştir. Onu da sorgusuz sualsiz yıkabileceklerini zanneden bir iktidar pratiği karşısında buradayız seslenişi zaten başlı başına bir meramı oluşturur. Gazeteciliği imha etmeye çalışarak, o emeği sarf edenleri terörist olarak damgalayıp, örgüt üyesi diyerek mahpus ederek hakikatin önü alınabilir mi? Tümüyle kendi içerisinde dönüşümünü mutlak / kesin / kati yıkıcılık ekseninden biçimlendiren bir yerde, hakikatten bahis açabilmenin anahtarı o gazeteciliği unutturmamak olduğu yinelenir, vekil Ayşegül Doğan tarafından. Bilinmesi elzem olanların göz ardı, sümen altı, halının dibine sürüldüğü, bir yalan makinesinin aralıksız yinelendiği zeminde neden o esaretin / eylemin hayatı mahvettiği anlaşılır kılınmaktadır, sorana, görene, anlayana.
Bitimsiz bir girdap halinin içinde çürüten bir yerin ta kendisi olarak varlığını sürdürüyor ol yeni Türkiye. Baş efendi ve avenesinin suna geldiği her şeyin, hemen her durumda her nasıl bir yıkıcılığı ihtiva ettiği aralıksız güncellemelerle beraber hayatımızda sabit olunup duruyor. Yolunu kaybetmiş, izanını yitirmiş, sözünü kendisine dahi duyuramayacak kadar korkulara rehin edilmiş bir yerde hayatın ehven ile olan kesişimi çoktan tüketiliyor. Akla seza olanın yolunda belirsiz değil gerçekten katran karasının yolunda ilerlemek tercih ediliyor. Bir kere daha ama son kez değil savaşı barışa tercih eden bir aklın tezahürü olarak çıkagelen her şey bu mahvetme retoriğini daha da kalıcı kılıyor. Uzun lafza gerek kalmıyor. Görünen köye kılavuza hacet de yok artık. Bir çürüme toplamından mülhem olan yerde yaşamın her ne hallere konulabildiğini fark ettiğinizde itiraz etmeyi sahiden de hayatınızın merkezine konumlandırdığınız vakit zaten gerisi çorap söküğü gibi gelecektir. Bu ülkenin bir geleceği kaldıysa / bırakıldıysa şayet!
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2023
Görsel: Resist (Diren!) - Sides Imagery – Pexels
0 notes
elazigsurmanset · 4 months
Text
Özel: “CHP’yi hesaba katmayanlar kirli hesaplarını bundan sonra iki kere yapsınlar”
Tumblr media
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM grup toplantısında gündeme ilişkin açıklama yaptı. Özel'in konuşmasından bazı satır başları şöyle: "Bugün ağır bir atmosferde grup toplantısı yapıyoruz. Peş peşe acı haberler aldık. İlk şehit haberini aldıktan sonra Menemen'de, Şehit Asteğmen Kubilay'ı anma törenindeydim. Bu ülkeyi kuranlara bir kez daha minnet duygularımızı ifade ettik. İzmir'de şehidimizin ailesiyle bir araya geldik. Şehit babasının söyledikleri şahsım adını Türkiye'yi kuran partinin genel başkanı olmanın gururunu yaşadım. 6 şehidimizin ardından, yine aynı bölgeden 6 şehidimizin haberi daha geldi. Yüreğimiz yandı ve böğrümüze taş oturdu. Hem acıyı yaşadık hem de kahraman ordumuza da milletimize de başsağlığımızı ilettik. Biz her zaman Türk Silahlı Kuvvetleri'nin arkasında olduk, her zaman da onların arkasında olmaya devam edeceğiz. Elbette siyasi partiler takındıkları sorumluluğun gereğini yerine getirmek zorundalar. Birileri bir büyük oyunun, algı operasyonunun da akıl sahibi vicdan sahibi olan her birimize hissettirdiler. Ankara'da birileri alışılmış ezberleri tekrar ettirmekle meşguldüler. Biz 12 askerimizin nasıl şehit olduğunun Meclis'te anlatılmasını, parti gruplarının, Meclis'in, milletimizin bilgilendirilmesini istedik. Farklı farklı bilgiler gelirken bizim bunu istememiz çok normaldi. 12 tane ev gördük, fakir, o fotoğraflara bakarak hepimiz bir şey hissediyorduk. Öncelikle hepimiz dedik ki 3 gün milli yas ilan edilsin, açılışlar, festivaller iptal edilsin ve bu ülke acıda bir araya gelsin. Ama oralı olmadılar. Bu yetkiyi Suudi kralı öldüğünde 3 gün kullandılar. Bu milletin 12 evladı hayatını kaybedince milli yas ilan edecek bir şey görmüyorlar. İkinci 6 şehidimiz geldiğinde Meclis çalışma halindeydi ama yine bilgilendirme yapılmadı. Meclis'te başkanvekili bilgilendirme yapmayıp mikrofonu ilettiler. Bir A4 kağıdının altına imza atalım dediler. Milli yas ilan etmediler, ama bir göreviniz var bu kağıdın altına imza atıp hep beraber kınayacağız dediler. Gerekli bilgilendirme yapılmadan sizin sorumluluğunuza ortak olacak sizi meşrulaştıracak hiçbir belgenin altına imza atmayacağız dedik. Artık sizin istediğiniz kağıtlar üzerine imzalar koyup iktidarın peşinde koşturup, şehitleri bir sonraki habere kadar unutan anlayışla ortaklaşmadık bundan sonra da ortaklaşmayacağız. Dün bütçe konuşmasında CHP'de farklı düşünenler var, iktidar partisiyle birlikte olmak isteyenler var diyenler baksınlar işte grubumuz burada. Nelerle muhatap olduğumuzu biliyoruz, kimseden korkmuyoruz. 1984'ten beri kaç ortak bildiri imzaladık. Sonucunda ne elde ettik, neyi başardık, hala niye annelerin gözü yaşlı, babaların yüreğine taş oturmuş. İnsanlar neden şehit cenazesi geldiğinin cevabını istiyor. CHP'yi hesaba katmayanlar kirli hesaplarını bundan sonra iki kere yapsınlar. 2012'de, 16 şehit vardı. Meclis toplansın dediğimizde AK Parti sözcüsü birkaç Mehmet şehit oldu diye Meclis toplanmaz dedi. Suudi kralına yas ilan etmeyip, Mehmetçiğe yas ilan etmeyenlerin peşine takılacak bir CHP yoktur, olmayacaktır. İktidar demokratik değilse, gücünü mutlaklaştırıp, her geçen gün demokrasiden uzaklaşıp faşizme kayıyorsa iktidara sen niye böyle yapıyorsun denmez. Mikroba neden hastalık yapıyorsun denmez. Sorumluluğumun farkındayım, sorumluluğumuzun farkındayım. CHP onların bildirisine imza koymadı. Biz bu bildiri hazırlanırken, yollayın bildiriyi görelim bile demedik. Dedik ki bu milletin evlatlarının neden şehit edildiği konuşulmadan biz kimseyle ortaklaşmayız dedik. Yalana bak Ömer Çelik bu yalanı atıyor. Tepki geldikten sonra CHP kendi bildirisini imzaladı dediler. Bakın bu bildiri yayınlandıktan hemen sonra Ali Mahir Başarır söz aldı ve bildirimizi satır satır Meclis'te okuduk. 4 partinin bildirisinin okunduğu dakika ile CHP'nin bildirisinin okunduğu dakika aynıdır. İçerik olarak bizim bildirimiz çok daha ciddidir. Onların bildirisi terörü kınarken, bizim bildirimiz terörü lanetlemektedir. Şehit ailelerine sahip çıkmaktadır bizim bildirimiz. Yaptıkları dezenformasyon, ezberleri bozulmuştur. CHP'nin bildirisinde PKK yazmıyormuş, çünkü CHP, PKK diyemezmiş. Askerlerimiz şehit olduğunda attığım bildiride PKK terör örgütü dedim. Sayın Bahçeli PKK'nın adını anmadığımı söyledin, sen öyle bir tweet arıyorsan, işte Recep Tayyip Erdoğan'ın tweeti. Hain arıyorsan burada. Cevap verilmesi gereken sorular vardır: Bu operasyon amacına ulaşmadıysa neden ulaşmadı? Ulaştıysa da neden oradayız? Optik kameralar yetersizse bu teknik olarak neden giderilmemektedir? 15 Temmuz sonrası kapatılan askeri hastanelerin ardından altın saat denilen süreçte bu hastanelerin olmaması ve yaralı askerlerin kurtarılması sürecinde ne kadar etkili olmuştur? Tek bir Mehmetçik hayatını kaybederek oradan gelmesin. Teğmen Ramazan Günay'ın İzmir'deki evini ziyaret ettiği gibi memleketim Manisa'da şehit haberini alınca Enis Budak'ın cenaze namazına gittik. Akhisar Askeri Havalimanı'na gittik. Ailesi, kardeşleriyle birlikte 400'e yakın ailesine mensup yakınlarıyla saatlerce cenazeyi bekledik. Provokasyon bilgisi bize geldi. Özgür Özel gelince slogan atacaksınız dendi. Yöneticilerimize gelen bilgiler var. İsterseniz camiye gelmeyin dediler. Provokasyon olacak diye kendi memleketimde beni sözde itibarsızlaştırmaya kalkacaklar diye gitmezsem oturduğum koltuğun hakkını verememiş olabilir. Gaziantep'te çelengimize saldıran AK Parti'nin aday adayı çıkmışsa teker teker her biri ortaya çıkıyor. Benim üzüntüm, bir şehit cenazesini hepimize yakışır biçimde uğurlayamamış olmaktır. Harekete geçirilen güruhun buna izin vermemesidir. Buna tevessül edenlere yazıklar olsun. Manisa Valisi, Manisa Emniyet Müdürü ve mensuplarına ayrıca hiç üzerlerine düşmezken acılarını yaşamak yerine defalarca arayıp bunu yapanları lanetleyen Budak Ailesi'ne, o koca yürekli insanlara yürekten teşekkür ediyorum. Elazığ'da Sayın Meral Akşener'in gönderdiği çelengi de parçalamışlar. Ortak bildiriye imza attılar o onların da çelengini parçalıyorlar. Biz 28 tane belgeye imza attık. Onlar genel başkanımızı Çubuk'ta linç etmeye çalıştılar. Anıtkabir'de genel başkanımızın elini havada bıraktılar. Genel başkanımızın önüne kurşun koydular. Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli çok iyi politikacı ve çok iyi siyasetçi. Ama bunlar kötü insanlar. İmza atınca CHP birlik ve beraberliğin teminatı demek yok. Seçim sathına girince Kandille bizi montajlat, ama yeri gelince Osman Öcalan'dan mektup okut. Sonra yerli ve milli siyaset. Yere batsın yerliliğin yere batsın milliliğin. Meclis'e giriyorum, basın mensupları mikrofon uzattı, 'Sayın Bahçeli dedi ki CHP ve DEM partiyi dinlemeyeceğim' ne düşünüyorsunuz diye sordular. Muhalefete muhalefet etmeyeceğimi söyledim. Ama Bahçeli HÜDAPAR'ı dinledi. HÜDAPAR genel başkanı MHP sırasına bakarak eyalet sistemi, federasyon ve özerklik tartışılmalıdır dedi. Bunlar HÜDAPAR ile ortaklık yapmadılar mı? Hadi Erdoğan, saysın, rabiayı saysın, tek devlet, tek bayrak, tek milleti saysın. Ağzına geleni söyleyen Devlet Bahçeli hadi çık sen anlat bu sistemin olumlu yanlarını. İttifak ortağınızın söylediği gibi, kimler kimlerle beraber. Bu iktidar herkes bilsin ki devlet değildir. Devletin kanatları iktidarı korumak için değil milleti korumak içindir. Devletin partisi olmaz. Muhalefet iktidarı meşrulaştırmak için değil yetkinin alındığı halk için, millet için yapılır. Biz bize oy verenlerin saraya oy vermediğini biliyoruz. İktidarı o konforlu alanda rahat bırakmayacağız." Kaynak: HİBYA Read the full article
0 notes
haber-euro-turk · 5 months
Link
0 notes
haber71net · 5 months
Link
Aralarında Kırıkkale Milletvekili Mustafa Kaplan’ın da bulunduğu TBMM Milli Savunma Komisyonu üyeleri, Savunma Sanayii Başkanlığını (SSB) ziyaret ederek çalışmaları yerinde görme imkanı buldu. HABER:... ---------------------------- Haberin devamı haber71.net'te.
0 notes
nekadarhaber · 10 months
Text
Emeklilerin ek zam hayali tamamen suya düştü: Erdoğan ile Bahçeli'nin Saray'da baş başa yaptığı konuşmalar ortaya çıktı
Tumblr media Tumblr media
Emeklilerin ek zam hayali tamamen suya düştü: Erdoğan ile Bahçeli'nin Saray'da baş başa yaptığı konuşmalar ortaya çıktı.Torba yasa teklifi, memur ve emekli maaşlarına yapılacak zamı da içermektedir. Bu yasa, geçtiğimiz günlerde TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilmiştir. Yasanın kabul edilmesiyle birlikte, memurlara 8 bin 77 TL'lik seyyanen zam yapılacak, ancak emekliler için zam oranı yüzde 25'te kalacaktır. Devlet Bahçeli'nin geçtiğimiz günlerde yaptığı seyyanen zam çağrısı sonrası, emeklilerde beklentiler yükselmiştir. Bahçeli, memur maaşlarına yapılan 8 bin 77 TL'lik seyyanen zammın emekli aylıklarına da yansıtılması teklifinde bulunmuştur. Dün gerçekleştirilen Erdoğan-Bahçeli zirvesine ilişkin TGRT Ankara Haber Müdürü Ahmet Sözcan, kulis bilgilerini paylaşmıştır. Sözcan, Erdoğan-Bahçeli görüşmesinde yaşananları şu sözlerle özetlemiştir: "Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bahçeli'nin talebini dinledi. Bana gelen bilgilere göre Erdoğan, hazineye büyük bir yük getirebileceğini ve ekonomide daha büyük sorunlara yol açabileceğini söyledi. Kulislerden konuşulanlara göre Erdoğan, bu durumu tablolarla Bahçeli'ye aktardı ve Hazinenin bu yükün altından kalkamayacağını söyledi. Ancak şunu da ekledi: Ekonomide olumlu gelişmeler oldukça emeklilerin durumunun düzeltilebileceğini de söyledi." Sonuç olarak, torba yasa teklifi ile birlikte memur ve emekli maaşlarına yapılacak olan zam oranları, Devlet Bahçeli'nin çağrısı sonrası gündemdeki yerini korumaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, emekliler için yapılan zam oranını artırmaya yönelik taleplere karşı şimdilik olumsuz yanıt vermesine rağmen, ekonomideki olumlu gelişmelerin devamı halinde emeklilerin durumunun düzeltilebileceği belirtilmektedir. Read the full article
0 notes
newsfindy · 2 years
Link
0 notes
iahaber · 6 months
Text
Tumblr media
İA HABER AJANSI AB, göçmenleri hızlı göndermek için harekete geçiyor www.iahaber.com
0 notes
sigortahaber · 10 months
Link
TBMM Genel Kurulu, memur maaşı ve emekli aylıklarını arttıran düzenlemeyi de içeren kanun teklifini yasalaştırmak için mesai yapacak.
0 notes
metinakgun · 1 year
Text
Metin AKGÜN: 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızı Kutlama - Kamubiz.com - Kamudan Haber, Kamu Ajans, Meb Personel Haberleri Bizden! Memurlar Net, Kamuajans, Kamudanhaber, Mebpersonel, Son Dakika, Polis, Öğretmen, Sağlık Personeli, Sözleşmeli Memur Emekli Memur Haberleri Memur Haberleri ve Kamu Haberi, KPSS, Memuru - Kamubiz.com - Kamudan Haber, Kamu Ajans, Meb Personel Haberleri Bizden! Memurlar Net, Kamuajans, Kamudanhaber, Mebpersonel, Öğretmenleriçin
1 note · View note
fisiltihaberleri · 21 days
Text
Tumblr media
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan Sakarya’ya bayram tebriği
Başkan Alemdar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la bayramlaştı. Alemdar, “Genel Başkan Yardımcımız, TBMM KEFEK Başkanımız, Milletvekillerimiz, İl Başkanımız, İl Kadın ve Gençlik Kolları Başkanlarımız ile Sayın Cumhurbaşkanımızla bayramlaştık. Hemşehrilerimizin selamlarını ilettik. Cumhurbaşkanımız da Sakarya’ya olan sevgisini ve muhabbetini paylaştı. Rabbim razı olsun. Birlik ve beraberliğimizi daim eylesin” dedi. https://www.fisiltihaberleri.com/haber/cumhurbaskani-recep-tayyip-erdogandan-sakaryaya-bayram-tebrigi-10828.html
#receptayyiperdoğan #akparti #türkiye #istanbul #rte #reis #ankara #mhp #başkan #cumhurbaşkanı #turkey #akp #izmir #erdogan #devletbahçeli #chp #vatan #devam #dünyalideri #vakittürkiyevakti #azerbaycan #15temmuz #başkanerdoğan #erdoğan #uzunadam #reisicumhur #muharremince #turkiye #baskanerdogan #receptayyiperdogan
0 notes
kibrisolay · 1 year
Text
TBMM Genel Kurulu’nda Tatar’a yapılan saldırı girişimine değinildi
TBMM Genel Kurulu’nda Tatar’a yapılan saldırı girişimine değinildi - https://olaykibris.com/tbmm-genel-kurulunda-tatara-yapilan-saldiri-girisimine-deginildi/ #kıbrıs #kktc #haber #türkiye #dünya
0 notes
elazigsurmanset · 5 months
Text
“Üniversite Daire Başkanlarına Makam Tazminatı Talebi”
Tumblr media
Eğitim-Bir-Sen, Üniversite Daire Başkanlarına Makam Tazminatı talep ettiklerini bildirdi. Bu konuda bir açıklama yapan sendika yetkilileri, “Adalet ve Kalkınma Partisi TBMM Grup Başkanlığı ve Yükseköğretim Kurulu’ndan, üniversite daire başkanı kadro ünvanının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun IV sayılı Makam Tazminatı Cetveline eklenmesini istedik. Bu amaçla önerimizin TBMM Genel Kurulu’nda görüşülecek olan 2/1812 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’ne dâhil edilmesini talep edildi.375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile eklenen ek 10. madde ile kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilat kanunlarında hizmet birimi olarak tanımlanmış birimlerinde daire başkanı ünvanlı kadroların mali hakları yeniden tanımlanmış, düzenlemenin yürürlüğe girdiği 2011 yılı öncesine göre ilave mali haklar ihdas edilmiş, ancak söz konusu düzenlemeye kamu yükseköğretim kurumlarındaki daire başkanı kadroları dâhil edilmemiştir” dedi.
“IV Sayılı Cetvelde Makam Tazminatı Düzenlemesi Talebi”
Sendikanın açıklamasında şu ifadeler yer verildi, “657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na ekli IV sayılı Cetvel’de makam tazminatı alacak olan kadrolar düzenlenmiş, merkez teşkilatlarında daire başkanı kadrolarında bulunanlara makam tazminatı ödenmesi öngörülmüş, kamu yükseköğretim kurumlarındaki daire başkanı kadroları yine dâhil edilmedi. Daire başkanı kadro ünvanlı kamu personeli arasında kadrosunun bulunduğu kamu kurumundan kaynaklı olarak ücrette farklılık getiren söz konusu düzenlemelerin Anayasa’nın 10 ve 55. maddelerine, kamu hizmetinin eşit iş yapılarak verilmesine karşın, aynı ücreti alamayan çalışanların motivasyon ve verimliliğini olumsuz etkilemesi nedeniyle de çalışma barışının sağlanmasını öngören Anayasa’nın 49. maddesine, ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 23/2. maddesinde yer alan “eşit işe eşit ücret” ilkesine aykırılık taşıdığı açıktır.Kamu personeli tarafından yerine getirilen hizmetin şartları ile mali hakların belirlenmesinde farklı düzenlemelerin yapılması söz konusu oluyor”
Nitelikli Kamu Hizmeti Verdiği Unutulmamalı
“Ancak daire başkanı ünvanlı personelin aynı nitelikte kamu hizmeti verdiği unutulmamalıdır. Yine yerinden yönetim kuruluşu olan üniversitelerin daire başkanlarına, kamu iktisadi teşebbüsleri ve belediyeler gibi diğer yerinden yönetim kuruluşlarından farklı olarak makam tazminatı ödenmemesinin nesnel ve makul bir gerekçeye dayandırılmadığı görülmektedir. Dolayısıyla hukuki düzenlemeden kaynaklı ücret farklılığı, daire başkanlarının mali haklarına yönelik ayrımcılık teşkil etmektedir. Sendika olarak, Adalet ve Kalkınma Partisi TBMM Grup Başkanlığı’na ve Yükseköğretim Kurulu’na yazılı müracaatta bulunarak, üniversite daire başkanı kadro ünvanının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun IV sayılı Cetveli’ne eklenmesini, önerimizin TBMM Genel Kurulu’nda görüşülecek olan 2/1812 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’ne dâhil edilmesini istediler” (BSHA-Bilim Sağlık ve Haber Ajansı) Read the full article
0 notes