Tumgik
#yazar mı olsam n'apsam
cansincanimsin · 4 months
Text
az önce var olmayan evim için trendyol'da koleksiyon hazırladım ve evde olmasını istediğim bütün eşyaları seçtim. . koltuk takımından tuvalet kağıtlığına kadar enn ince ayrıntıya kadar düşündüm. ee fiyat performans yapmadan olmazz. sonra gözümü kapatıp eşyaları eve yerleştirdim, bu burda olmadı diyip yerini değiştirdim sdfghjklş evi bir hafta içinde istediğim şekilde hazır edince bir sabah yeni aldığım sepetli bisikletimle yaklaşık 45dk süren bi seyahat yaptım. bulduğum küçük samimi seramik kursuna gittim, kayıt oluşturdum, insanlarla tanıştım kurs günlerini öğrendim ve tekrar görüşmek üzere ordan ayrıldım. kulağımdaki kulaklıkta en sevdiğim şarkı eşliğinde merkeze gidip gezdim biraz. bir kafe buldum sonra. vitrindekiler çok ilgimi çekti. bisikletimi dükkanın önündeki direğe zincirledim ve içeri girdim. tatlılar çok güzel görünüyordu. magnolya ve çay istedim tatlı inanılmaz güzeldi ve fiyatı da uygundu. garsonlarla samimi bir sohbet ettik ve içimden 'burası benim mekanım olacak:)' dedim. tekrar bisikletimle gezmeye başladım. saat geç olmaya başladığı için eve dönüş yoluna gireyim artık dedim ve bir çiçekçinin önünden geçtim. o kadar güzel çiçekler vardı ki... papatyalar, ayçiçekleri, laleler, begonyalar... küçük bir buket yaptırıp yaşlı teyzeye çok teşekkür ettim, buketteki kokuyu içime çektikten sonra sepetime koydum. yine kulaklığımı taktım ve eve doğru yol almaya başladım. sahil yolundan eve gitmek istediğim için biraz uzattım yolu. kafelerin önünden geçerken içeriyi görmeye çalıştım ancak o benden önce davranıp 'ne o, bana mı baktın:)' dediği sırada irkildim ama bu tatlı bir irkilmeydi. ayaküstü biraz sohbet ettik ona buketimden birkaç çiçek verdim. sabah kahvaltı yapmak için sözleştik birbirimizi sevdiğimizi söyledik ve huzurla sarıldık. eve geldim sonra. bisiklet sürmekten bitap düşmüş halde evin önünde bisikletten indim. garaja koydum bisikletimi. buketimi aldım eve doğru ilerledim. kapıyı açtığım sırada ayaklarıma kedim dolandı ve mırlamaya başladı. belli ki gün boyu özlemişti beni. bende onu tabii. önce pijamalarımı giydim sonra buketteki çiçekleri yeni aldığım vazoma özenle yerleştirdim. güzel bir akşam yemeği hazırladıktan sonra en sevdiğim dizinin yeni sezonunun çıktığını hatırladım ve keyifle koltuğuma çöktüm. televizyonu açtım kedim de ayaklarımın dibinde yemeğimden istedi. onu yaş mamayla kandırdım, karnını doyurunca bana salça olmaktan vazgeçti ve kucağıma yatıp uyumaya başladı. keyifle yemeğimi yedim, dizimi izledim. kedime baktım ve içimden 'işte huzur, ,işte hayat bu ya...' diye geçirdim. kedim ayaklanınca bende bulaşıkları toparladım. evdeki ışıkları loşlaştırdım. pikabıma rahatlatıcı müziklerin olduğu bir plak taktım ve yeni başladığım kitabı okumaya devam ettim. kedim kucak gördü mü dayanamaz hemen gelip atladı kucağıma:) birkaç saat bu şekilde kitap okuduktan sonra artık yatmaya karar verdim. yatağıma girdiğimde o kadar huzurluydum ki. eşyalarını benim seçtiğim ve benim yerleştirdiğim evimde, yatağımda, kedimle, samimi insanların olduğu, herkesin birbirini tanıdığı küçük sahil kasabasında yaşadığım için o kadar huzurluydum ki. işte bunları düşündüm gözlerim kapalıyken. bu hayata ne zaman ulaşırım acaba...
4 notes · View notes