Bir şiirin son dizesinde buluştuğumuz anlar oluyor ve o anlar da şiirin o satırında sonsuza kadar kalmak istediğimi görüyorum. Elden ne gelir ki seni tutamamak orada sanki özgürlüğünü elinden alıyormuş gibi ve hemen o anın tüm duvarlarını yıkıyorum, yine bazen denk geliyoruz orada ve bu sonsuzluktan çok daha güzel..
Bir dizinin bu kadar çok şeyi içinde barındırması müthiş.. İzlerken duygu değişmi içinde oluyorum her an. Fantastik, savaş, gerilim, dram, korku, aksiyon, suç, polisiye.. Ne ararsan var bu dizide. Irkçılığı bu denli ele alması her ne kadar fantastik bir görsel, karakterlerin olağan dışı olması bunun gerçekliğini değiştirmiyor. Dizinin fantastik özelliğini ilk defa bir gerçeklikle bağdaştırdım. Özellikle de insan hakları, adalet ve insan özünün, soyunun, ırkın hâtâ göçmenlerin benimsenmesi ya da dışlanmasının yol açtığı sorunları her iki açıdan da görememe olanak sağladı. Sonunu da epey merak ettim ama eminim ki ezilenlerin yaratacağı dünya gaddar olanları dize getirecek ve belki de ütopya dediğimiz bir yer olacak işte fantastiğin bu yönünü gerçekliğe bağdaştıramıycağım belki.
gömdüğümüz yerde ve en yalın biçimde gömdüğümüz yerde, doğal olarak yalın bir cenaze istemişti, bir keresinde, daha yirmi bir yaşındayken Karrer'e yalın bir cenaze istediğinden söz etmişti, Döblinger mezarlığında bile diyor Oehler, o kadar çok olağanüstü insan gömülü ki, hepsi de devlet tarafından mahvedilmiş, bürokrasinin hainliği ve kitlenin ahmaklığı tarafından başarısızlığa uğratılmışlar. Biz bir konuyu ya da bir olayı ya da doğrudan doğruya bir felaketi yorumluyor ve bu felakete nasıl varıldı diye soruyoruz kendimize, tıpkı bu felaket nasıl olabildi? diye sorduğumuz gibi, bilerek insan trajedisi denen şeyden kaçınıyoruz.
İntiharı pek çok intihardan biridir, her geçen yıl kıymet verdiğimiz ve yetenek ve deha sahibi olan ve müstesna ve olağanüstü olanların kendilerini öldürdüklerini saptıyoruz, çünkü biz hep devlete karşı umutsuzlukları yüzünden bu kendilerini öldürenlerin sadece cenaze törenleri için mezarlıklara gidiyoruz, diyor Oehler, geriye bakıp düşünecek olursak, bu devlet tarafından ihanete uğradıkları duygusunu taşıdıkları ve gerçekten de bu devlet tarafından ihanete uğradıkları için kendilerini pencereden atanların ya da asanların ya da vuranların cenazelerine. Biz mezarlıkları, diyor Oehler, sırf devlet tarafından mahvedilen ve ölüme sürüklenen dehayı gömmeye gidiyoruz, gerçek bu. Bu ülkenin güzelliği ile bu devletin hainliğini karıştırırsak, diyor Oehler, intihara varırız.
İntiharı pek çok intihardan biridir, her geçen yıl kıymet verdiğimiz ve yetenek ve deha sahibi olan ve müstesna ve olağanüstü olanların kendilerini öldürdüklerini saptıyoruz, çünkü biz hep devlete karşı umutsuzlukları yüzünden bu kendilerini öldürenlerin sadece cenaze törenleri için mezarlıklara gidiyoruz, diyor Oehler, geriye bakıp düşünecek olursak, bu devlet tarafından ihanete uğradıkları duygusunu taşıdıkları ve gerçekten de bu devlet tarafından ihanete uğradıkları için kendilerini pencereden atanların ya da asanların ya da vuranların cenazelerine. Biz mezarlıkları, diyor Oehler, sırf devlet tarafından mahvedilen ve ölüme sürüklenen dehayı gömmeye gidiyoruz, gerçek bu. Bu ülkenin güzelliği ile bu devletin hainliğini karıştırırsak, diyor Oehler, intihara varırız.
Karanlığı biliyorum. Alacakaranlığın sonunu gördüm. Ve ışıksız kuyulardan kanını donduracak şeyler çıkardım. Ama hiçbir şey ayaklarımızın altındaki karanlıkta gördüğüm şeye benzemiyordu. Yüzleşeceğin zorluklara karşı hazırlıklı değilsin. Kavrayabileçeğinden daha fazlası var. Bu dünyanın sana ait olduğundan emin önemsiz hayatına devam ederken karanlıkta bir tanrı uyanıyor.