Tumgik
Text
Tumblr media
#yoruldum
8 notes · View notes
Text
Zaaflarına bir gece
Hatalarına bir nilüfer...
#müslümgürses #murathanmungan #haydibeoglum
3 notes · View notes
Text
Sitare
“Çeşmek Be-zen Sitare 
Ezmen Mekon Kenâre” *
Nerden çıktın karşıma böyle Sitare  
Efsaneler dökülüyor gülüşlerinde  
Kirpiklerin yüreğime batıyor  
Telaşlı bir kalabalığın ortasında  
Ayaküstü konuşuyoruz  
Nedimin nigehban nergisleri gibi  
Üstümüzde bütün nazarlar  
Çok utanıyorum Sitare  
Dün oturup hesap ettim  
Sen doğduğun zaman  
Ben bir askeri mektepte talebeymişim  
Sen bilmezsin Sitare  
Burada gündüzler çekip durduğumuz bir mercan tespih  
Geceler içinde uyuduğumuz birer siyah buluttu  
Her akşam dokuzda yat borusu çalardı  
Yat borusu baştan aşağı hüzün çalardı  
Bir derin uykuya atardım kendimi  
Siyah benli bir kız düşlerime kaçardı  
Bende onu alır anamın düşlerine kaçardım 
Bu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum  
Gözlerin mi daha sıcak gülüyor  
Yoksa dudakların mı anlayamıyorum 
Seninle konuşurken Sitare  
Aklıma yıldızlar dökülüyor  
Bir çaresiz Zühre oluyorsun Babil caddelerinde  
Ateş gözlü kahinler koşuyorlar arkandan  
Binlerce meşalenin ışığı kımıldıyor saçlarında  
Gökyüzü salkım salkım  
Zigguratlar tıklım tıklım  
Dönüp dolaşıp dudaklarına takılıyor aklım  
Ah benim bu akıldan sıyrılmış aklım  
Kimi gün boşlukta konacak yer bulamayan  
Kimi gün inatçı yosunlar gibi kepez diplerine yapışan aklım  
Gözlerine baktığım zaman Sitare  
Bütün çöllere ay doğuyor  
Yoldaş ediyorum kendime İmrül Kays’ı Antere’yi A’şa’yı  
En kuytu vahaları dolaşıyorum  
Hangi vahaya gitsem çadırlar sökülmüş Sitare  
Çadırla su arasında bir cılga var  
O cılgada narin ayak izlerin var  
Durgun suya düşüp kalmış gözlerin var 
Bu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum  
Gözlerin mi daha sıcak gülüyor  
Yoksa dudakların mı anlayamıyorum 
Bazan sapsarı bir benizle geliyorsun  
Yorgun çizgileri alnında uykusuzluğun  
Biliyorum içinde bir sızı var  
Bıçak ağzı gibi bir sızı var  
Bu sızıdır işte seni verimsiz kılan  
Züheyr’in Suad’ı gibi keremsiz kılan  
Kuzeyden güneye  
Güneyden kuzeye  
Heyy! Gidip geliyorum bu çöllerde  
Kureyş’in heybetli ve inatçı develeri  
Hiç aldırmadan benim esmer sevdama  
Geviş getiriyorlar ufka bakarak  
Ben kaçıp Yesrib’e sığınıyorum  
Yesrib bahane, bir kitaba sığınıyorum  
Dağda, ovada, badiyede okuduğum hep elif  
Elif diyorum Sitare, sineme elif çekiyorum  
“Ah minel aşk-ı ve halatihi..”  
Çok eski bir gerçektir bu biliyorum 
Bu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum  
Gözlerin mi daha sıcak gülüyor  
Yoksa dudakların mı anlayamıyorum 
Sinsi bir yağmur altında beraber yürüyoruz  
Ve ikimizde ıslanıyoruz  
Ben ne yağmurlar gördüm Sitare  
Ben kaç kez iliklerime kadar ıslandım  
Bilmiyorum sen kaç yaşındaydın  
Ben göğü hep bir kurşun gibi ağır  
O şehirde sırılsıklam gezerdim  
Bölük bölük insanlar boşanırdı tapınaklardan  
Tapınaklar insanları safra gibi atardı  
Sonra hepsi bir yere toplanıp bana bakarlardı  
Bir gün bu şehrin kirli yağmurları alıp götürdü beni  
Gidip bir Uygur çadırında göğü dinledim  
Kara bulutlar kükrerken bir Kaşkar sabahında  
Oturup Aprunçur Tigin ile seni konuştuk  
Bakışlarımı sunuyorum, tereddütsüz alıyorsun  
Gizli bir tebessümle çağırıyorum, geliyorsun  
Kaşı karam, gözü karam, saçı karam  
Umay gibi yumuşak huylum  
Nerden çıktın karşıma böyle  
Sesin ılık bir bahar güneşi gibi ığıl ığıl akıyor içime  
Asya’nın bozkırlarında ordular düşüyor peşime  
Yığılıp kalmışım bu Anadolu toprağına Sitare  
Adam akıllı yorulmuşum  
Ellerin böyle olmamalıydı  
Ellerine acıyorum  
Ve kim bilir kaç zamandan beridir kalbimi öğütlüyorum  
Durup durup ıssız yerlerde  
“güçlü ol ey kalbim, güçlü ol  
Daha çok işimiz var” diyorum 
Bu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum  
Gözlerin mi daha sıcak gülüyor  
Dilaver Cebeci
5 notes · View notes
Text
Tumblr media
2 notes · View notes
Text
Güneş Sarısı Saçlarında Gri Bulutlar
/senden önce yazdıklarımın hükmü kalktı
Senli şiir yazmak için dantellenmiş kağıt
Sustuklarım bana ağır, sana ağıt/
Nefesini öpmediğimden dilim hicran tadıyor
Ay kesiği bir kızıllık düşüyor gözyaşlarıma
Düğümleniyor kirpiklerimde gidişin
Saçımda çığlaşan çiğ taneleri
Sakalımda zemheri
Uçuruma tutunmuş cılız bir dal yüreğim.
Ki şimdi senin ay beyazı teninde
Yabancı soluk alışlar
Benim çöle dönmüş tenimde
Damağıma yapışmış ağıtlar gezinmekte...
Yağmur değildi sırılsıklam kaldığım ardında
Tüm aşıklar ağladı üstüme.
Ve senin güneş sarısı saçlarında gri bulutlar
İçinde azalan birikintilerim
Döküntülerim, bırakıp gittiğin kısa yol hikayesinde.
Çıksan çıkmaz bir sokağın dehlizlerinden
Yüzüne bakılmayacak kadar kirlenmişsindir
Anlarım!
-aşk kokan dilde kalan diş izlerinden, kirlendiğini-
Ve benim düş kurduğum sevda
Beyaz, ak pak, pamuk tarlası yüzümde .
Sen şimdi balkonunda
Islak bir şiir kurutursun
Yüreğinde zindan kurup aşkımı avutursun
Ah öpülesi saçlarında ellerim tutsak kalsa
Oysa ben seni beyaz gönderdim
Her yanı kedere bulamak niye?
Bırak rakı bardaklarına deniz dolsun şimdi
Tuzlu göz yaşım gibi
Hatıram kalsın...
Ardım sıra gel
Ayak izlerim aşkın gölgesi
Gel ayrılığı yollara gömelim
ayrılığın
Allah belasını versin
Ellerimi tut
Tut ellerimi
b e r a b e r ö l e l i m.
2 notes · View notes
Text
Tumblr media
2 notes · View notes
Text
Tumblr media
İzmir'de Öldüm
Aşk yüze atılmış bir faça gibi derin bir izdir...
Bir yanı aşk,  bir yanı özlemdir İzmir...
Üstümde yapış yapış nem 
Sarı ve iyotu tenimde kavuran, 
Sonra ufukta kızıla dönen güneş
Kan davası var belli ki
Gün İzmir’de kıpkırmızı batıyor.
Dilime batmış çupra kılçığı
Sözcüklerimi acıtıyor.
Kendime kızıyorum.
Kelimeler büyüyor dilimde 
Şiirler geçiyor gözbebeklerimden. 
Masada kanayan sohbetler
Birazdan iki ayrı yakası olan bu kentte 
Özlem yudumlayacağım.
Kaç kabuk bağlamış yarayı deşeleyip
Kan revan düştüm akşamın içine
Keder tohumları ekip içime
Sözcükleri eşeliyorum.
Biter, adına ölüm dediğim bu yokluk
Geçer, intiharın eşiğinden cesedim
Ve senin aşk bildiğin ellerim 
Solgun bir gül olup düşer toprağa
Kendi cesedimi kaldırdım boylu boyunca uzanırken
Yaralarıma baktım
Acılarımı sardım
Sevdim kendi ellerimle kendimi
Sardım ellerimle benliğimi
Kendime kimse kaldığımda anladım 
Susmak, intiharın diğer adıdır
Dilinde ezgisi hayatına eş bir türkü varken
Susmak,  aptallıktır
Susmak...
...
Ayrı yazılan ayrılıklar 
Bir yazılan kaderler gördüm.
Hep yazılan kederler.
Bir de bir birine denk düşen insanlar
Bir birine denk düşmeyen seviler
Cinneti ömrümden geçen hayatlar
Gözlerime kurulan sehpalar bir de
En çok dokuz milimetre çapında yaralar 
İçerde en derinde sancılar, gördüm.
Ve martılar çığlık çığlığa bir senfoni eşliğinde.
İzmir'de öldüm.
2 notes · View notes
Photo
Tumblr media
Sen benim yere göğe sığdıramadığımdın. Ve ben senin son çıkıştan öceki durağındım...
2 notes · View notes
Photo
Tumblr media
Hakim bey -Çokçadır beynimin sakini değilim Araya derin uçurumlar gireli- Kanayan her yara adedince Sağaldım, sıkıldım Kendime en büyük eziyet yine ben kaldım. Yanıldım, yangındım İçimin derin uçurumlarında. Ellerim kaydı kaburgalarımdan Kalbime tutunamadım. Sığamadım Soluk boruma Kendime koca bir hiç kaldım Saçlarıma oturan karakış Sakalımda ak pak acılar Nicedir üşüyor ellerim Bıyıklarımda nikotin sarısı Ben geçiyorum yalnızlığın içinden Bütün kavgaların sebebi, küskünlüklerin mimarı Her ayrılığın azmettiricisiyim. ellerim günahkar vebali boynumda tüm aşkların Bundan iki yakam gelmiyor bir araya Benim hakim bey her ayrılığa sebep Kır kalemi kes cezamı Demir parmaklık ardında her gece müebbet bir yalnızlık düşsün payıma. Pembeye çalıyor tüm gün doğumları Güneş ilk beni selamlıyor her sabah Solgun çiçekler benim eserim Boynu bükük çocukların ben çaldım şekerini Tüm aşkların ben biçtim ederini... Gitmeliyim Anadolu’da bir dağ köyüne Solumalıyım tezek kokan bir bacanın isini Susturmalıyım iç sesimin sesini Geceler haram Heceler harem olmalı her dem Ölüme selam verip susmalıyım madem Ağzımda çocukluk küfürlerim İçimde gençlik heyecanım Geçmeliyim ölü bir aşığın düşünden... Mehmet Avcı
2 notes · View notes
Photo
Tumblr media
Alamamak gibi bir şey yalnızlık Bakkaldan bir bütün ekmeği. Yarım ekmek isteyip Çeyreğini yiyebilmek sadece... Sofrayı kaldırmazsan küf tutana kadar orada duran Ve sadece dokununca kabuğuna, kanayan bir yara Ve bahtı “jilet ısıran bir sokak çocuğu” kadar kara Ellerini bir birine sürtüp ısınan bir meczubun Saçlarına düşmüş bitler kadar çaresiz Sokak ortasında insanların uğultusu sessiz Ve herkes kadar kimse Hep kimsesiz. Aşıktır ay önünü kapatan yağmur bulutuna Ve çekip gidene kadar sessiz izler Bir düş kokusu siner geceye Çocuğun bölük pörçük rüyasında ebem kuşakları Yıllardır yağmurun her rengiyle giydiriyorum sevdayı Ve siyaha bulayıp hatıraları Yalnızlığa sarılıyorum Kahrım asırlık çınar Ve içim de ölüm kusan efkar İçim dışım düşman şimdi İçim dışım aşk İçim dışın yalnızlık Kahır... Ellerimi bir sevda alır Gözlerimde mecnun ağıtlanır. Ah içimin dünyaya gülen bacısı Ellerinden kayıp giden hayatım Ellerimde bin yıllık özlem Beni tut Tut ellerimden aşkın içinden çıkar Sevda buzdur dünyaya Benimse içim yanar... Mehmet Avcı
4 notes · View notes
Photo
Tumblr media
/bir adım ötesi uçurum şimdi Sanırım ellerindi tutan hayatta Soluğumu dizip boğazıma Bir adım öteye sen git hadi/ Tut ellerimi abi tut çok yorgunum Kıyamazdın ya sen benim bu hallerime Ben yine çok durgunum. Bu gece temmuzun yirmidördüne Bir masa kur ikimiz baş başa olsun Çok ağlarım ben bu gece Mendili masada mutlak bulundur. Yine böyle sıcak bir yaz akşamında Oturmuştuk Gümüş vadide Anason kokulu bir dost sohbetine Çokça gülüp biraz sarhoş olunca Salına salına kalkmıştık hani İşte her şey orda başladı. Ne çok sakınırdın beni gözünden Ben ne zaman tökezlesem Ne zaman aşık olacağım desem Bir tokatla silkelerdin hep beni Ah be Süleyman abi Böyle aşka takılıp düşmek yakışmadı bana. Hatırlar mısın bize kurduğun sofraları En çok seninle güldük bu şehirde Bütün mutluluklarımızın tek şahidisin Kıra incite Döke saça İçe dışa aşk bulaşmış Ki sen sevmezsin aşkın adını. Bundandır bel ki bana tüm kırgınlığın Benim yine de gidecek tek yerim sensin. Şimdi şu şehirde beraber çekildiğimiz tek kare resim ile Bizi yad ediyorum Seni de konuştuk daha geçen de Niye bize kızdığından dem vurduk Ve biz aşka yelken açınca en çok seni unuttuk Bundan olsa gerek kızgınlığın Kırgınlığın bize ikiden teke düşüşümüz sanırım. Yine de sen kırılma bize Vakit ayrılığa çok yakın be Süleyman abi Sanırım ondan acıyor sol yanım nicedir Sen aşka hep uzak durdun da Şimdi anımsadım ne çok ağrırdı sol yanın Sen de mi aşıktın da hiç söylemedin? Ondan mı geceleri uykusuzluğun Sabahlara kadar, sızasıya kadar sarhoş oluşun. Bize bizi anlat be Süleyman abi Elimizden tut Şu küçük sevdanın tek tanığısın Ki aşk seni bilir Aşkın sen en eski yanığısın Yargısız hüküm giymiş ilk sanığısın... Mehmet Avcı
4 notes · View notes
Text
Sen ya çok yalancısın Pinokyo hayran sana
Ya ben çok güvensizim ne yapsan haram bana
1 note · View note
Photo
Tumblr media
Yalnız bile değilim...
1 note · View note
Text
Öyle sevdim ki seni yara oldun içimde
Şimdi her gün kanatıp seni kanayacağım
2 notes · View notes
Text
Olurda aklına gelirse bana yaptığın haksızlıklar
Kendi kafanda büyüttüğün saçma duygular
Utanma, sıkılma yine de ara beni
Ben kızıp küsemeyecek kadar çok sevdim seni...
Tumblr media
1 note · View note
Text
“İçimde ölen biri var” diyordu Ahmet Kaya
Yaşayan bir ceset olduğumu görünce anladım
Ruhum çoktan terk etmiş cesedimi.
Tumblr media
3 notes · View notes
Video
5 yıl oldu rahmetle #müslümgürses
2 notes · View notes