Tumgik
#kucaklaşmanınkitabı
uzunburakefendi · 2 years
Photo
Tumblr media
. "Colombia kıyılarındaki küçük Neguâ kasabasında, gökyüzüne tırmanabilen bir adam vardı. Yere döndüğünde gezisini betimler, insan yaşamının yukarıdan nasıl göründüğünü anlatırdı. İnsanlığın minik alevlerden oluşmuş bir deniz olduğunu söylerdi. "Dünya, bir insanlar yığını, bir minik alevler denizidir," derdi. Herkes kendi ışığıyla ışıldar. Hiçbir alev öbürüne benzemez. Büyük alevler vardır; küçük alevler, her renkten alev. Kimi insanların alevi öyle durağandır ki rüzgârda bile dalgalanmaz, kimi insanlarınsa havayı kıvılcıma boğan çılgın alevleri vardır. Kimi saçma alevler ne tutuşur ne de ışık serperler; kimileri de öyle bir canlılıkla yalazlanırlar ki onlara bakınca gözlerimiz kamaşır, yaklaşırsak üstümüze ateş vurmuş gibi parlarız." syf.19 . "Aşk, yolculuğunun en yoğun noktasında, uçuşunun doruğundayken, en derin ve en yüksek olduğu anda bize gülme duygusu aşılamaz; ne denli coşkun bir kıvanca boğulursak boğulalım dudaklarımızdan iniltiler, acılı çığlıklar kopar ki düşünecek olursanız bu hiç tuhaf sayılmaz, çünkü doğum acılı bir sevinçtir. Kucaklaşmalarımızın, bizi ayırırken birleştiren, yitirdiği sırada bulan, başlangıcımız ve sonumuz olan doruğuna Fransızların verdiği ad, "küçük bir ölüm"dür. "Küçük bir ölüm" derler buna, oysa büyük, çok büyük olsa gerektir, bizi öldürdüğü anda doğurduğuna göre. syf.104 . "Korku ağzı kurutur, elleri terletir ve kişiyi sakatlar. Bilmek korkusu bizi cahilliğe yazgılar, yapmak korkusu iktidarsızlığa indirger. Askerî diktatörlük, dinlemek korkusu, konuşmak korkusu, bizi sağır ve dilsiz yapmıştı. Şimdi de demokrasideki anımsamak korkusu yüzünden belleğimizi yitirdik, gene de hatıra çöplerini örtmeye hiçbir halının yetmeyeceğini bilmek için Sigmund Freud olmamıza gerek yok." syf.120 #eduardogaleano #kucaklaşmanınkitabı #çeviri #nihalyeğinobalı #canyayınları #kitap #neokuyorum #okumakiptiladır #okumahalleri https://www.instagram.com/p/CfzZ1DZtkR7/?igshid=NGJjMDIxMWI=
7 notes · View notes
yagmursenfonisi · 1 year
Text
Tumblr media
“Che düşündüğünü söyleyen ve söylediğini yapan o az bulunur insanlardandı."
- Eduardo Galeano ‘ KucaklaşmanınKitabı
4 notes · View notes
kafamnicibeter · 3 years
Text
adam, “birinin beni dinlemesi gerek!” diye bağırıyordu. “hep, yarın gel, diyorlar!” diye bağırıyordu. gömleğini çıkarıp aşağıya attı. sonra da çoraplarıyla ayakkabılarını. José Manuel Pereira, Caracas’ta bir binanın on sekizinci kat kornişinde duruyordu. polisler onu tutmaya çalıştılarsa da beceremediler. bir psikolog, en yakın pencereden ona bir şeyler söyleyip duruyordu. derken bir papaz ona Tanrı’nın kelamını iletti. “vaatlerden bıktım!” diye haykırdı José Manuel. ellerini duvara dayamış, kornişin üstünde durduğunu Güney Kulesi’ndeki restoranda oturanlar geniş camlı cepheden görebiliyorlardı. tam öğle yemeği saatiydi ve bütün masalarda o konuşuluyordu. sokakta ise bir kalabalık birikmişti. altı saat geçti. sonunda kalabalık beklemekten usandı. insanlar, “kararını verse ya artık,” demeye başladılar. insanlar, “niye atlayıp kurtulmuyor ki?” diye düşünüyorlardı. itfaiyeciler bir halatı santim santim José Manuel’e uzattılar. José Manuel ilkin halatla ilgilenmedi. ama sonra önce bir elini, sonra ötekini uzatıp halata tutunarak on altıncı kata indi. orada, açık bir pencereden içeri girmeye çalışırken kaydı ve var hızıyla boşluktan aşağı yuvarlandı. gövdesi kaldırıma çarptığında bomba patlaması gibi bir ses çıktı. o zaman kalabalık dağıldı ve dondurmacılar, sosisli sandviç satanlar, gazozcular yollarına devam ettiler.
35 notes · View notes
uzunburakefendi · 2 years
Photo
Tumblr media
. "Colombia kıyılarındaki küçük Neguâ kasabasında, gökyüzüne tırmanabilen bir adam vardı. Yere döndüğünde gezisini betimler, insan yaşamının yukarıdan nasıl göründüğünü anlatırdı. İnsanlığın minik alevlerden oluşmuş bir deniz olduğunu söylerdi. "Dünya, bir insanlar yığını, bir minik alevler denizidir," derdi. Herkes kendi ışığıyla ışıldar. Hiçbir alev öbürüne benzemez. Büyük alevler vardır; küçük alevler, her renkten alev. Kimi insanların alevi öyle durağandır ki rüzgârda bile dalgalanmaz, kimi insanlarınsa havayı kıvılcıma boğan çılgın alevleri vardır. Kimi saçma alevler ne tutuşur ne de ışık serperler; kimileri de öyle bir canlılıkla yalazlanırlar ki onlara bakınca gözlerimiz kamaşır, yaklaşırsak üstümüze ateş vurmuş gibi parlarız." syf.19 . "Aşk, yolculuğunun en yoğun noktasında, uçuşunun doruğundayken, en derin ve en yüksek olduğu anda bize gülme duygusu aşılamaz; ne denli coşkun bir kıvanca boğulursak boğulalım dudaklarımızdan iniltiler, acılı çığlıklar kopar ki düşünecek olursanız bu hiç tuhaf sayılmaz, çünkü doğum acılı bir sevinçtir. Kucaklaşmalarımızın, bizi ayırırken birleştiren, yitirdiği sırada bulan, başlangıcımız ve sonumuz olan doruğuna Fransızların verdiği ad, "küçük bir ölüm"dür. "Küçük bir ölüm" derler buna, oysa büyük, çok büyük olsa gerektir, bizi öldürdüğü anda doğurduğuna göre. syf.104 . "Korku ağzı kurutur, elleri terletir ve kişiyi sakatlar. Bilmek korkusu bizi cahilliğe yazgılar, yapmak korkusu iktidarsızlığa indirger. Askerî diktatörlük, dinlemek korkusu, konuşmak korkusu, bizi sağır ve dilsiz yapmıştı. Şimdi de demokrasideki anımsamak korkusu yüzünden belleğimizi yitirdik, gene de hatıra çöplerini örtmeye hiçbir halının yetmeyeceğini bilmek için Sigmund Freud olmamıza gerek yok." syf.120 #eduardogaleano #kucaklaşmanınkitabı #çeviri #nihalyeğinobalı #canyayınları #kitap #neokuyorum #okumakiptiladır #okumahalleri https://www.instagram.com/p/CfzZ1DZtkR7/?igshid=NGJjMDIxMWI=
1 note · View note