Tumgik
cigaretis-god · 4 years
Text
İnsanı yoran şeyler; Düşünülmediğin halde düşünmek, sevilmediğin halde sevmek, özlenmediğin halde özlemek ve tüm bunların ayrımında olmak.
9K notes · View notes
cigaretis-god · 4 years
Text
Her defasında aynı yerden kırılmak, her defasında aynı yarayı kanatmak kolay mı sanıyorsun.
163 notes · View notes
cigaretis-god · 5 years
Text
ya sizin yapacağınız işi sikeyim
2K notes · View notes
cigaretis-god · 6 years
Text
Gözlerinde bir kumsal biriktirdiğinden bu yana Eksik onca kenti tamamladığından beri yani Birkaç öpüşünle binlerce düşü açıklarken hani Ölüm kendini astı hiç silah sesi duymadım ben
2 notes · View notes
cigaretis-god · 6 years
Text
icerisi bembeyaz ama duvarda asili resimler karmakarisik ve renkli. siradanligin icinde siradisilik var. o gun, siradisiligin her zaman bas kaldiri ve asilik demek olmadigini anliyorum. her sey o kadar siradan ki. ama bir sey, fark ettirmeden, disaridaki siradan hayattan ayri gidiyor burada. disaridakilere gore icerideki herkes siradisi, sirf burada olduklari icin. hic bir sey icin mecbur degilim, ilaclari almak disinda. kahvaltiya cagirilinca "gelmiyorum ulan, rahat birakin beni hepinizin amina korum" bakisiyla herseyi anlatabiliyorum mesela, bir daha sormuyorlar. kosarak binadan ciktigim bir aksam, kosarak arkamdan hemsireler geliyor. bazen bana verilen bu deger rahatsiz ediyor, icimi daraltiyor. sonradan, insanlarin birbirine deger vermesinin ve bunu gosterebilmenin ne kadar kolay ve guzel oldugunu fark ediyorum. resim atolyeleri, muzik odalari, yoga salonlari var. atolyede geciriyorum vaktimi cogu zaman. istediginiz zaman gidip, istediginiz kadar kalip, istediginiz gibi malzemeleri kullanabiliyorsunuz. oysa ben gitmekten cekiniyorum, hakkimi kullanmaktan cekiniyorum. o an, insanlari memnun etmek icin ugrasmaktan, hakkim olani hic isteyemedigimi, daha kotusu buna alistigimi, oysa bazen bencilce dusunmenin en buyuk hakkim oldugunu ve bunun aslinda cok basit ve dogal oldugunu anliyorum. yoga salonunda muzigi acip, yerde yatirdiklari herkesi rahatlatmak icin konusuyorlar; "istediginiz bir yerde hayal edin kendinizi, her sey berrak, butun kotu dusuncelerden ariniyorsunuz". ilaclarin etkisiyle mi bilmem horul horul uyuyor insanlar. belki de her seyi unutmak icin sadece uyutulmaya ihtiyaclari var. o an uyuyamadim ama hayal dunyasinda olmanin da insani rahatlatabildigini dusundum.. hayaller ve gercekler paralel evrende gibiler. adam gibi hayaller sizi kurtarirken, kimi imkansiz hayaller tum bir hayati mahvedebiliyor. dogru hayaller kurmak icin de saglikli bir kafaya sahip olmak gerektigini düsünüyorum, digerleri uyurken. bir bina var otede, ormanin oteki tarafinda. dikenli tellerle cevrili. icimden "tehlikeliler demek ki.." diye gecirip, hizla uzaklasiyorum. sanki disaridakiler hic tehlikeli degilmis gibi. oyle bir bahcesi var ki alabildigine yesillik, rengarenk ciceklerle suslenmis. icinde ordeklerin yuzdugu kocaman bir göl var. nisan ayinin yakici gunesinde, golgesinde ilik esintileri olan kocaman agaclar var. ama ruhum o kadar perisan ki, ne gunes ne de agaclar umurumda. dunyadaki tum bu guzellikleri gormekle hissetmek arasindaki farki da o gün anliyorum. bazen sadece gunesin ve bir o yana bir bu yana yuzen bir ordegin dahi insana huzur verebildigini anliyorum. yani aslinda mutluluk belki de algida gizli, sahip olunan istekte, anin keyfini cikarabilmekte. yasam anlardan ibaret demislerdi. ama bu bir yetenek bence ve sonradan ogreniliyor mu bilmiyorum. alip basimi gitmek istiyorum, kapilar kilitli. her disari ciktigimda soylemem gerek, digerleri hic cikamiyor. ruhlarindaki yaralari tedavi ederken, bedenlerinde ve bileklerinde yeni yaralar acmasinlar diye. faydasi olmuyor. bir kiz cd ile kesiyor bileklerini. biri var ayakkabi giymiyor, ayaklarinin altlari kesik icinde umursamiyor. bir baskasi ofke krizleri yuzunden yataga baglaniyor. hepsi cok genc ama ruhlari cürümeye yüz tutmus sanki. anliyorum ki; bu insanlarin, bu kadar genc yasta, bu derece yipranmis bir psikolojiye sahip olmalari icin cocukluklarindan calismaya baslamis olmali insanlar. bebeklik, cocukluk, ergenlik caginin onemini kavriyorum bir kez daha. bir kadin geliyor, sevgilisini evde bulmus. firina bir pizza koyup asmis kendini. geride aklini yitirmis bir sevgili birakarak. benimse aklimda hep bir soru var "o zaman pizzayi neden yapti ki, bir insanin hayattan vazgecebilmesi, pizza yemekten vazgecmek gibi ani ve kolay bir karar olabilir mi?" butun bu gelen ve gidenlerin icinde bir yatagin icine gömülmüsüm. mecazi anlamda degil, yorganin icinde, bir mezara gömülür gibi gömülmüsüm. defterim var, arada icine kareler ciziyorum sayfalar doluyor. kare, küp gibi bir sey, hucre gibi, hapis gibi. hep yorganin altindayim, korkuyorlar benden. gece yataga baglanan, cildirinca saga sola tabak firlatan bir manyak benden korkuyor. o gün, sessizligin en korkutucu sey oldugunu anliyorum. gece uyurken ust kattaki odadan gelen gurultu ve cigliklarla irkiliyorum, eve gitmek istiyorum. eve gittigim ilk hafta sonu iznimde bir gece bile kalamadan hastaneye dönüyorum. dunyanin ne kadar guvensiz bir yer oldugunu anliyorum, kendimi guvende hissettigim hastaneye donerken. ve insanin nerede mutlu ve huzurluysa kendini oraya ait hissettigini. aidiyet duygusunun guven verdigini, hayata bagladigini. aramadigim halde haftalarca kafamdaki bir cok sorunun cevabini buluyorum. ama bu cevaplarla, hic bir seyi umursamadan, keyifle yasamayi beceremiyorum. insanlardaki bilincsizlige ve bencillige karsi hep dikkatli, bilincli olma hali, uyum saglama mecburiyeti. hayat tesaduflerle alip bir yere koyuyor sizi ve diyor ki "buradan devam et". o yuzden deli, kafayi yemis ne derseniz, yasam boyu oyle kalmayi tercih ediyorum. cunku, akli basinda olan insanlarin yarattigi sorunlardan, surekli bu sorunlarla ugrasmaktan ve sonunda yine delirmekten kacis yok. kime sorsan hepsi akilli. benimse cevabini bulamadigim tek soru; "gercekten hangimiz akilli hangimiz deli?"
3 notes · View notes
cigaretis-god · 6 years
Text
Zihnen çok yorgunum amca biraz şarap, biraz yara, biraz para Bolca ihanet etrafım, biraz yalan
0 notes
cigaretis-god · 6 years
Text
Şimdi intihar etsem. Sessizce gitsem gecenin ortasında.
Ailem sabah küvette cansız bedenimi bulur. Yatağıma bakarlar önce. Beni göremeyince odaları ararlar. “Azra,” diye seslenirler birkaç kez. Balkona çıkar bakarlar belki, orada mıyım diye. Biri gelir açar banyonun kapısını. Küvette cansız bedenimi görmeyi tahmin eder mi acaba? Hiç sanmıyorum. İnanmazlar öldüğüme. Kimse etrafa gülücükler saçan, kendilerini sürekli teselli eden ve hayalleri olan bir kızın kendi hayatına son verebileceğine inanmaz, inanmak istemez. Küçücük bedenim musalla taşıyla birleşince farkına varır hatta bazıları öldüğümün. Sizi izleyeceğim. İnsan öldüğünde bunun farkında olmazmış ve etrafındakileri görürmüş. Ben de, hayattayken bana gösterdiğiniz yapmacık sevginin kalıntılarını izleyeceğim. Çoğunun ölüm nedenimi ‘kendine zarar verip dikkat çekmeye çalışırken oldu’ ya da ‘ergen psikolojisiyle yanlış bir karar aldı’ tarzı yorumlayacaksınız. Sizden iğreniyorum. Hepinizden. Çünkü kimse benim geceleri yanağımdan süzülen gözyaşlarıyla kafamı yastığa gömüp dinlediğim müzikleri bilmeyecek. Bileğimdeki ve kalbimdeki yaraları bilmedikleri gibi. Yazıyor olduğum ve tamamlamadan gideceğim kitaptaki karakterlerin aslında bir hayal gücü olmadığını, onların yardım çığlıklarım olduğunu anlamayacaklar. Anlasalar/anlasanız yardım ederdiniz değil mi? Ya da etmezdiniz, hepiniz kalbi değersiz ve kan pompalamaktan başka bir boka yaramayan insanlarsınız. İki gün üzülüyor gibi yapıp sonrasında hayatınıza devam edersiniz. Yas tutun arkamdan demiyorum, bari bir izim kalsın be. Biri de çıkıp “Bu yaşta kaldıramayacağı kadar yük yüklendi sırtına. Ezildi gitti en sonunda.” desin. “Ergen değildi o, yaşından çok daha olgundu ve her şeyin farkında olmak ona ağır geldi.”
Yüzme bilmeyen birini okyanusun ortasına bıraktınız. Lütfen sabah cansız bedenimi bulduğunuzda “Yüzmeyi öğrenmesi gerekiyordu,” demeyin. Ben sizi izleyeceğim. Ve ben hayattayken uzatmadığınız elinizle sahte gözyaşlarınızı silmeyin.
Durun. Burası karanlık. Baba? Duyuyor musun beni? Hey! Toprak atmayın üzerime. Boğuluyorum. Nefes alamıyorum burada. Beni hayattayken boğdunuz, şimdi durun bari! Ah, ben karanlıktan korkarım. Yalnız bırakmayın beni.
Karanfiller koyuldu mezarımın üzerine. İçerde bedenim yalvarırken ben ise kendi cenazemdeyim. Birazdan gökyüzüne çekilecek bir ruh olarak. Siz, evet sen de; neden sözümü dinlemediniz?
23.09.18’
03.21
374 notes · View notes
cigaretis-god · 6 years
Text
büyüdüm ben artık dedim aylar önce, ağlamadım hiç. çok dolmuşum dayanamadım küçük çocuklar gibi ağladım sessizce, büyüyememişim
2K notes · View notes
cigaretis-god · 6 years
Text
Beni umutlandırıp üzmeden hemen gerçekleşecek güzel bir olaya ihtiyacım var. İyi bir şey olsun şu döngüyü kırsın artık.
2K notes · View notes
cigaretis-god · 6 years
Text
Beni en çok anlaması gerekenlerin anlamaması kırdı diğerlerini hallederiz
702 notes · View notes
cigaretis-god · 6 years
Photo
Tumblr media
Tumblr da aşık olmayıp aşk acısı çekenlere;
3K notes · View notes
cigaretis-god · 6 years
Text
insanlar bu saatlerde geleceği düşünürken, ben geçmişimi kusuyorum*
11K notes · View notes
cigaretis-god · 6 years
Text
susarak anlaşılmayı beklemek de benim kendime mağlubiyetim olsun.
3K notes · View notes
cigaretis-god · 6 years
Text
Sen, gecelerimin en derin yarası olduğunu bilmiyorsun.
2K notes · View notes
cigaretis-god · 6 years
Photo
Tumblr media
2K notes · View notes
cigaretis-god · 6 years
Text
ansızın,sıyrılıp ayrılacağım aranızdan
5K notes · View notes
cigaretis-god · 6 years
Text
Üç harfe sığdırıyorum kendimi.HİÇ'liğe YOK'luğa ve BOŞ'luğa.
381 notes · View notes