enkaz

[enkaz]

Eskiden böyle değildim diyebileceğim öyle güzel bi eskim yok. Ben hep böyleydim..

[enkaz]

Bazı şeyleri kendime bile anlatamıyorum.

[enkaz]

sürekli aynı yerden yara almak çok yorucu

[enkaz]

Oysa benim yolum fazlaydı.. siz beni ilk adım da yıldırdınız.

[enkaz]

Bi yara var... bütün dünyanın yükü üzerimdeymiş gibi hissettiriyor.

[enkaz]

Zihnimde asılı duran anı ve sancıları yatıştırmakla geçiyor tüm uykusuz gecelerim..

[enkaz]

Mesafeleri düşününce, aslında en çok kendimden uzaklaşmışım.

[enkaz]

Dört duvar yetmiyormuş gibi bir de kendi duvarlarımız arasında sıkışıp kaldık.

[enkaz]

İçimin ağırlığını kelimelere yükleyemediğim bir dönemdeyim.

[enkaz]

Hayattan bir beklentin olmayınca altında kaldığın ağır bir yük oluyor yaşamak..

[enkaz]

Bazı acılar da kelimeler hiçbir cümleye yerleşmiyor.

#susuyoruz

[enkaz]

'Yok olmaya yüz tutmuş fakat yok olamayan birisiyim.'

[enkaz]

Ben, siz görmeyeli çok öldüm.

[enkaz]

Hep bir bekleyiş... yüreğin olmazlara meylettiği yerde.

[enkaz]

Yazmaktan yorulmadım ama bir satır da haberin olsaydı.

[enkaz]

Bütün yarınlarım ağır yaralı.

[enkaz]

Uçurumdan atlamaya yakınken hala omuzlarımda hissedeceğim bi el arayışındayım. Bunun adı umut değil bunun adı çaresizlik..