-O gün, hayatımın kırılma anlarının bir olup deprem etkisi yarattığı bir gündü. Kimse farketmedi. Binlerce insanın arasında gezindim, kimse enkaz olduğumu farketmedi.
-Oysa bilinmek reddedilmektir.*
- Soru sormayı, anlatılan şeyi kurcalamayı sevmiyorum. Kim neyi ne kadar anlatmak istiyorsa, o kadarını dinliyorum. Nedeni nasılı yok. Bilmenin bir sınırı olmalı.
-Oysa anlamak boyun eğmektir.*
- Kibirli biri olduğumdan değil, konuşmak beni yorduğu ve rahatsız hissettirdiği için iletişim kurmuyorum.
-Olmak biraz da olmadığın şeye biat etmektir. *
- Hayatında fazlalıkmışım gibi hissettiğim insanların hayatında inatla kalmak gibi yüzsüzlüklerim olmadı. Öte yandan ölçütü ne kadar fazla olursa olsun, değer verdiğim kişiler kendimi değersiz hissettirme lüksüne sahip değiller.
- İnsan kendiyle sınırlanmış bir kayboluştur biraz da.*
- Sevilmek ve kabul görülmek gibi dertlerim yok. Ağzıma geleni söylüyorum. Kırmışım, dökmüşüm, hiç umrumda değil. Çünkü ben dağınık seviyorum.
-İnsan reddettiği şeyde kendini bulan bir inkardır.*
-Ne zaman radikal kararlar alsam, ne zaman onları uygulamaya başlasam… hedefime adım adım ilerlerken, bir şey… ufacık bir şey… Ağır hasarlar bırakarak beni durduruyor.
-İtiraf ediyorum, kimseyi özlemiyorum artık. İtiraf ediyorum, birini merak etmek bende vicdan masturbasyonu haline dönüşmüş ve itiraf ediyorum, bu itirafı buraya yazarken farkettim.
Hiç bitmeyen bir istek... Üstelik hepsi bizi öldürmek için. Arabalar, bilgisayarlar, telefonlar, kitaplar, insanlar... Hepsi... Gözlerimiz köreldi. Hislerimiz kayboldu. Vücutlarımız artık rüzgarı hissetmiyor. Giysilerimiz başkaları için... Söylediğimiz ve dans ettiğimiz şarkılar bizi kandırmakla ilgili. Sürekli yaşamaktan, mutlu olmaktan ve pozitif şeylerden bahsediyoruz. Sahip olduklarımız ortadayken. Okullarımız, işlerimiz ve insan olmak için zorunlu olmayan diğer şeylerimiz... Artık hiçbirimizin uçurtması bile yok... Bu kimsenin umurunda değil. Kimsenin buna ayıracak vakti yok. Çünkü biz yaşamakla meşgulüz. Kötü olmayı, kalp kırmayı güçlü olmak sanıyoruz. Her şeyi bildiğimizi ve herkesten daha iyi olduğumuzu. Burada yaşıyoruz. Bu hissiz robot yığını çağında. Elimizde mutlu olmak için hiçbir şey yok ama yine de bir araya geldiğimiz zaman kahkahalar atmak için programlanmışız.