Tumgik
ravza-nd · 1 year
Text
MOONFALL
Herkese merhaba bu haftaki blog konumuz Moonfall.
Moonfall, ayın yörüngeden çıkıp, dünyaya doğru yaklaşması karşısında insanların yaşadıklarını konu ediyor. Dünya büyük bir tehlikeyle karşı karşıyadır. Gizemli bir güç Ay'ı Dünya çevresindeki yörüngesinden çıkıp, Dünya'ya doğru hareket etmeye başlamasına neden olur.
Tumblr media
Oyuncular
Halle Berry Patrick Wilson John Bradley Charlie Plummer
Özet
Moonfall, ayın yörüngeden çıkıp, dünyaya doğru yaklaşması karşısında insanların yaşadıklarını konu ediyor. Dünya büyük bir tehlikeyle karşı karşıyadır. Gizemli bir güç Ay'ı Dünya çevresindeki yörüngesinden çıkıp, Dünya'ya doğru hareket etmeye başlamasına neden olur. Çarpışmanın gerçekleşmesine sadece haftalar kala NASA yöneticisi ve eski astronot Jo Fowler, dünyanın yaklaşmakta olan sonunu önlemek için bir çözümü olduğuna inanır. Ancak ona sadece astronot Brian Harper ve komplo teorisyeni K.C. Houseman inanır. Üçü, sevdiklerini geride bırakarak neredeyse imkansız olan bir yolculuğa çıkar. Onların kurtarma görevlerinde ay hakkında öğrendikleri, akıllarını alt üst edecek ve olaylara yepyeni bir ışık tutacaktır.
Moonfall Film Konusu
Gizemli bir güç, Ay'ı Dünya çevresindeki yörüngesinden saptırır ve onu dünyadaki yaşamla çarpışma rotasına fırlatır. Çarpışmadan sadece haftalar önce ve dünya yok olmanın eşiğindeyken, NASA yöneticisi ve eski astronot Jo Fowler hepimizi kurtarmanın anahtarına sahip olduğuna inanmaktadır - ama ona sadece eski bir astronot olan Brian Harper ve komplo teorisyeni KC Houseman ona inanır. Bu beklenmedik kahramanlar, sevdikleri herkesi geride bırakarak, uzayda imkansız bir son görev başlatırlar.
Yapımcı: Roland Emmerich , Alastair Burlingham , Spenser Cohen , Ute Emmerich , Marco Shepherd ,
0 notes
ravza-nd · 1 year
Text
DEDEMİN İNSANLARI
Herkese merhaba bu haftaki blog konumuz Dedemin İnsanları filmi.
Filmin konusu;
Çağan Irmak'ın kendi çocukluğunu konu aldığı filmde mübadele sonucu Girit adasından Türkiye 'nin İzmir şehrine göçen dedesi ile geçirdiği son yaz mevsimini anlatır. Filmde 12 Eylül 1980 İhtilali 'nden sonra yaşanan olaylara dayanamayıp intihara sürüklenen dedesinin hüzün verici hikâyesine yer verilmiştir.
Filmin özeti:
Ozan, Ege'nin sevimli ve küçük bir sahil kentinde geniş ailesiyle yaşayan 10 yaşında bir çocuktur. Ailesinin kökenleri şimdi Yunanistan'a bağlı olan Girit adasına dayanmaktadır ve dedesi Mehmet Bey zamanında mübadele ile Türkiye'ye göçmek durumunda kalan Giritli bir göçmendir. Bu yüzden mahallede Ozan'a arkadaşları "gavur" diye seslenmektedir. Dışlanmaktan korkan Ozan ise gavurluğu reddederek "Biz Türküz!" diye ailesine ve dedesine kafa tutar.
Yaşadıkları kasabanın saygın eşrafından olan Mehmet Bey ise çevresindeki herkese el uzatan, yardımsever biriyken torununun bu hırçın haline üzülmektedir. Kendisi henüz 7 yaşında küçük bir çocukken Giritten İzmir'e göç etmek zorunda kalan Mehmet Bey, şimdi torununa atalarının geçmişini, doğduğu toprakları ve içinde sakladığı özlemi Ege'nin mavi sularına bıraktığı şişelerle anlatacaktır.
Oyuncuları:
Yiğit Özşener, Durukan Çelikkaya, Gökçe Bahadır, Çetin Tekindor






0 notes
ravza-nd · 1 year
Text
ÖLÜ OZANLAR DERNEĞİ
Herkese merhaba bugünkü blog konumuz " Ölü Ozanlar Derneği".
Öncelikle filmin konusu;
Welton Akademisi güzel başarılara imza atmış ve katı kurallarıyla bilinen bir okuldur. Bu düzeni ‘ gelenek, onur, disiplin ve mükemmeliyet ‘ ilkelerini benimseyerek sağlarlar. Başarı anlamında öne çıkan bir okul olmasına rağmen sistemlerinde çok büyük yanlışlar vardır. Mesela yönetimdekilerin ve eğitimcilerin geri kafalı oluşu, öğrenciye hiçbir seçim hakkının tanınması, sadece kurallara göre hareket edilen bir sistem oluşu bunu kanıtlar niteliktedir. Kendisi de bu okuldan mezun olmuş olan Bay Keating’in İngilizce öğretmeni olarak okula atanmasıyla işler biraz değişir. Bay Keating’in mottosu ‘carpe diem’ dir yani yaşadığın günü kavramak. Bay Keating daha ilk dersten kendine has öğretim tarzıyla öğrencilerin ilgisini çekmeyi başarır. Ders kitaplarını yırtıp atmalarını, öğrencilerin zorla alıştırılmış oldukları düşüncelerden uzaklaşmalarını ve hayatlarının her anını dolu dolu yaşamalarını istediği için okuldaki sistemle zıt düşer. Öğrencilerini gerçek edebiyatla, gerçek eserlerle tanıştırır. Çoğu öğrencisinin üzerinde derin etkiler bırakır ve öğrencilerin geleceklerine dair onlara umut ışığı, yol gösterici olur. Öğrencilerin sadece eğitim hayatlarına değil özel hayatlarına da dokunmuştur. Öğrencileriyle bu kadar samimi oluşu onların bir şeylerin farkına varmasını sağlaması yönetimdekiler tarafından fark edilir ve hoş karşılanmaz. Okuldan göndermek için fırsat kollarlar. Okul müdürü açığını gördüğü an onun okuldan uzaklaştırılması gerektiği kararını verir. Bay Keating’in hayatlarına dokunduğu birçok öğrencisi onu savunmak için ellerinden geleni yapar.
Filmin özetinden de anlaşılacağı üzere bu okulda okuyan çocukların baskı altında geleneksel eğitimle yetiştirilirken Bay Keatingin gelmesiyle işler biraz daha normalleşiyor. Filmin Anafikride bu yüzden. Ölü Ozanlar Derneği adlı filmde geleneksel değer yargılarına ve prensiplerine bağlı olarak eğitim veren Welton Akademisi’nin öğrencileri, hayatlarını hep esaret altında, başkalarının kurallarına göre yaşamışlardır. Kendilerini keşfedip arzularına göre yaşamaları için daha önce olanak tanınmamıştır. Ta ki Bay Keating hayatlarına dokunana kadar… Bay Keating’in yönlendirmesiyle içlerindeki ışığı ortaya çıkarmak için uğraşırlar. Filmde “carpe diem “kavramı çerçevesinde kişinin kendini keşfedip, hayatını olağan dışı kılarak anı değerlendirmesi gerektiğinden söz edilmiştir. Bize asıl verilmek istenen mesaj ise insan özgürce kararlar vererek, anı yaşayarak ve içinden geldiği gibi davranarak yaşamayı bilmelidir.
1 note · View note
ravza-nd · 1 year
Text
YAŞAMAK ÇOK NADİR RASTLANAN BİR ŞEYDİR. ÇOĞU İNSAN SADECE VAR OLUR.
Herkese merhaba, bugünkü blog konumuz dünyaca ünlü yazar Oscar Wilde'den " Yaşamak çok nadir rastlanan bir şeydir. Çoğu insan sadece var olur." cümlesidir. Öncelikle bana göre bu cümle, her insan var olur yani doğar, büyür, gelişir ama gerçekten hayatı yaşamaz. Bana göre gerçekten hayatı yaşamak demek; yeni yerler keşfetmek, gezmek, öğrenmek, mutlu olmak. yeni insanlar tanımak, aşık olmak, birinin sizi gerçekten sevebilmesi; üzülmek, ağlamak, mutsuz olmak… ve daha bir çok duyguyu yaşamaktır. İnsanlar hiç bir duyguyu tadamazsa yaşadıkları hayatın sizce bir anlamı olabilir mi? bence olamaz. Yaşamak sadece nefes almak değildir. Sadece nefes almak için yaşayanlar aslında sadece var oluyorlar. İnsanlığa bir şeyler katmakta yaşamaktır. Siz kulaklık takılı son ses müzikle yağmur altında yürüdünüz mü? eğer yapmadıysanız kusura bakmayın ama yaşıyorum demeyin. Peki hiç aşık oldunuz mu? birinin sizi gerçekten sevebileceğine inandınız mı? onu her salise düşündünüz mü ya da onu her gördüğünüzde heyecanlandınız mı? hayatınızın sadece ondan ibaret olduğuna inandınız mı ya hiç birinin gözlerine aşık oldunuz mu? eğer gerçekten aşık olmadıysanız siz gerçekten yaşıyor musunuz? hayır yaşamıyorsunuz. Hayatın her evresinde bir çok şey olur. Birden mutlu olurken üzüle de biliriz çünkü hayat sadece gülmek koşmak değildir. Bazen koşarken ayağımız takılabilir. Bazen ağlamaktan yorula da biliriz. Eskiden her şeyinizi bilen birisi size yabancı da olabilir. Hayatınız da güvendiğiniz kardeşiniz dediğiniz insanlar sizi kırabilir üzebilir hiç beklenmediğiniz bir anda yalnız olabilirsiniz. Sizi kıran üzen insanlardan nasıl nefret edebileceğinizi bilemeyebilirsiniz. Hayattınız dümdüz olmamalı. Mesela okuldan eve evden okula olmamalı. Okul-ev arasında daha başka şeyler de katabilirsiniz. Hayatı yaşamak hayatın tadını çıkarabilmek benim için çok önemli. 2 dakika hatta 2 saniye sonra ne olacağımız belli olmayan şu küçücük dünyada neden birbiriyle küs durursunuz ki ? Dert diye edindiğimiz o küçük şeyler bir kağıt parçası kadar hafif. Saçlarınız her şeyden daha önemli olsun artık. Cümlelerimi toparlamam gerekirse hayatın tadını çıkarın, gezin, dolaşın, eğlenin, gülün ama her ne olursa olsun her zaman pozitif olun. İnsanların sizin kalbinizi kırmasına izin vermeyin. Kimseye de küs kalmayın. Şu hayatı gerçekten güzel yaşayın arkanızdan gelenlere vay be dedirttirin ama ne olursa olsun sakın sadece yaşamak için yaşamayın size zorla yaşattırılan bir hayat olmasın sizin gerçekten yaşayıp zevk alabileceğiniz bir hayat olsun o yaşadığınız hayat...
1 note · View note
ravza-nd · 1 year
Text
Kim ve Nerede olmak isterdim?
Herkese merhaba bu haftaki blog konumuz kim ve nerede olmak isterdiniz?
Öncelikle ben Bloom olmak isterdim ve winx club evreninde yaşamak isterdim. Çünkü ben oraya aitim. Çocukluğumdan beri tek istediğim şey şu yaşadığım hayatın benim yani bloomun rüyası olmasını istemek. Bloom 16 yaşındadır. Domino adlı gezegenin prensesi, ejderha ateşi gücüne sahip olan peri ve bu büyük gücün koruyucusudur. Kral Oritel ve Kraliçe Marion'un kızıdır. Okulumun adı da Sihirli Boyut. Kendimi neden oraya ait hissettiğimi bilmiyorum ama her izleyişimde elimden alev çıkmasını istemişimdir. Kendimi böyle havalı hissetmek için falan değil tamamıyla prenses bir ruha sahip olduğum için. Kendimi her zaman ve her koşulda bir prenses olarak görüyorum ve hissediyorum . O yüzden de Bloom gibi bir gezegenin prensesi olan birini kendime benzetmem ya da kendime idol olarak almam çok normal. Tamam gerçekte böyle bir şey yok ama hayal dünyamızda bu kadar dar olmamalı diye düşünüyorum. Ne de olsa Winx ne demiş;
Sen de olursun bizden biri Sen istersen Winx neşeli gülüşünle yaratırsın mucize Kaybolur karanlık geceler Winx tutuşunca el ele bulutlar üzerinde Sihirli diyarlara uçarız Winx Sihirlisin sen Winx Kızlar içinde Winx Macera burcundansın winx Işık veya peri Winx
Yani müziğinden de anlaşılacağı üzere eğer istersek winx'ten biri oluruz el ele tutuşunca sihirli dünyalara uçuşuruz.
Şaka bir yana ben gerçekten bloom olmak isterdim ama günümüz dünyasında yaşamak isterdim. Mesela mangal yaparken kendi ateşimden yararlarız. Güzel olurdu. Ama günümüz dünyasında winx prensesi olmak yerine herhalde daha mantıklı kararlar veren bir insan olmayı tercih ederdim. Kendimde beğenmediğim bir kaç özelliği değiştirdikten sonra hayatım daha anlamlı ve yaşanmaya değer bir yere sahip olurdu. Mesela ben ��ok düşünmek istemiyorum ama çok fazla düşünüyorum. Daha akıllı bir insan olmayı çok isterdim. Herkes tarafından parmakla gösterilen birisi olmayı da çok isterdim. Bu özellikleri kazandıktan sonra 20'li yaşlarımda bulunmayı çok istediğim o yer yani Milano'da olmak isterdim. Tek bir hayalim var o da kendi yazılım şirketimi kurmak. Şirketimi New York'a kurmak isterdim ve Milano'da yaşamak isterdim. Cümlelerimi toparlamam gerekirse kısaca ben kendi hayallerini gerçekleştiren ben olmak isterdim ve Milano'da yaşamak isterdim.
0 notes
ravza-nd · 1 year
Text
KIZILAY
Herkese merhaba bu haftaki ilk blog konumuz Kızılay'ın Hayatımızdaki anlamı ve önemi.
Öncelikle belli tanımlar yaparsak;
Türk Kızılay ya da resmî adıyla Türkiye Kızılay Derneği, Türkiye'deki en büyük insani yardım kuruluşudur ve Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketi'nin bir parçasıdır. Personelinin bir kısmı gönüllü olarak, bir kısmı ise maaşlı olarak çalışır.
Peki işlevi nedir?
Kurulduğu 1868 yılından bu yana toplumsal dayanışmayı sağlamak, sosyal refahın gelişmesine katkıda bulunmak, yoksul ve muhtaç insanlara barınma, beslenme ve sağlık yardımı ulaştırmak için önemli görevler üstlenen Türk Kızılay, kan, afet, uluslararası yardım, göç ve mülteci hizmetleri, sosyal hizmetler, sağlık, ilk yardım, eğitim, gençlik ve mineralli su işletmeleri alanlarında faaliyet sunar.
Yukarıda da yazıldığı üzere bir afet durumunda hemen yanımızdadır. İhtiyaç sahibi olan insanlara yani ailelere gerekli erzak , giyecek ,yakacak yardımı yapıyor. İlk yardım merkezlerinde verdikleri eğitimler sayesinde ani durumlarda yardım edebiliriz. Bağış olarak kullanılan kanlar sayesinde bir çok insanın hatta çocukların hayatlarını kurtarıyorlar. Yani kısacası basit olarak görünen her şeyi zorluklarla yapan bir kurumdur. İnsanlar için kesinlikle ve kesinlikle önemlidir.
Yardım her insanın bir gün öyle yada böyle ihtiyacı olabilecek bir şeydir. Hayatımızda her şey gayet yolunda giderken bir gün aniden yatmak için çadıra, yemek için bir kap sıcak çorbaya muhtaç olabiliriz
Kızılay’ın insanlığa hizmet ettiği kutsal görevini yerine getirebilmesi için elimizden gelen imkanları zorlamalı, Kızılay’a yardımda bulunmalıyız. Bu yardımlar maddi olabilmekle birlikte, en azından kan bankasına bağış yaparak da mümkündür. Destek ve yardımlaşma ile hiç kimse zorda kalmaz, herkesin yüzü güler.
Kızılay, dil, din, ırk ayrımı yapmaksızın tüm insanlığa yardım elini uzatır. Bayrağındaki beyaz renk yaralı askerlerin gömleklerini, kırmızı ay ise kan izlerini simgeler. Kan bağışı üzerine dikkat çekerler. Kimi insanlar kan vermenin zararlı olduğu düşüncesindedirler. Oysa sağlıklı her insan kan verebilir. Kan bağışı, hem kemik iliğinin yağlanmasını önleyip, kan yapımını canlı tutar hem de insanın dolaşımına dinçlik ve canlılık kazandırıp, kanın yerine genç hücrelerin dolaşıma katılmasını sağlar.
Kızılay’ın yaptığı tüm yardımlar, halkın yardım ve bağışlarından oluşur. En basitinden bir Kızılay pulu almak ya da kan bağışı yapmak bile önemli bağıştır. Bir gün biz de felâkete uğrarsak, Kızılay’ın bizim de yardımımıza koşacağını unutmamalıyız. Kızılay, dil, din, ırk ayrımı yapmaksızın tüm insanlığa yardım elini uzatır. Bayrağındaki beyaz renk yaralı askerlerin gömleklerini, kırmızı ay ise kan izlerini simgeler. Kan bağışı üzerine dikkat çekerler. Kimi insanlar kan vermenin zararlı olduğu düşüncesindedirler. Oysa sağlıklı her insan kan verebilir. Kan bağışı, hem kemik iliğinin yağlanmasını önleyip, kan yapımını canlı tutar hem de insanın dolaşımına dinçlik ve canlılık kazandırıp, kanın yerine genç hücrelerin dolaşıma katılmasını sağlar. Son olarak unutmamalıyız ki Kızılay’ın yaptığı tüm yardımlar, halkın yardım ve bağışlarından oluşur. En basitinden bir Kızılay pulu almak ya da kan bağışı yapmak bile önemli bağıştır. Bir gün biz de felâkete uğrarsak, Kızılay’ın bizim de yardımımıza koşacağını unutmamalıyız.
0 notes
ravza-nd · 2 years
Text
CESARET
Herkese merhaba bu haftaki blog konumuz cesaret.
Cesaret bence herkesin içinde saklı olan bir özelliktir. Kimininki ön plandayken bazılarının ise içerilerinde bir yerlerde hep saklı asla dışarı çıkmaz. Böyle olan insanlara genellikle cesaretsiz insan diyoruz ama bu bence çok saçma . Bir insanın zaten gururunu kırarsanız zaten elinde olan şey de olamaz.
Bir de bazı şeylere olabildikçe cesaretli davranmalıyız.
 Korkularımızı yenmenin en iyi yolu onların üstüne gitmektir. Örneğin karanlıktan korkuyorsanız, yapmanız gereken tek şey ısrarla karanlıkta kalmaktır. Bunu yaptıkça bu korkunuzu yendiğinizi göreceksiniz. İşte, cesur insanların böyle basit korkuları yoktur. Bu insanlar aynı zamanda kimseye haklarını yedirmez, kendilerini ezdirmezler. Hayatta karşılaştıkları zorlukların da üstüne üstüne gider ve bu zorlukları aşarlar. Başarılı insanları başarıya götüren şey cesarettir. Bu insanlar korkmadan ve bazı riskleri göze alarak zor işlere girişmişlerdir ve bu cesaretlerinin meyvesini de almışlardır. Her şeyden önce kendimize güvenmeliyiz.
Bir de eğer birinden hoşlanıyorsak onu uzaktan sevmek yerine neden cesaretli olup ona olan aşkımızı ilan etmiyoruz? Reddedilme korkusuna girmemeliyiz. Cesaret edip denemeliyiz. İyi ya da kötü herhangi bir sonuç alabilmek için cesaretli davranmalı ve kesinlikle ilk adımı atmalıyız.
Yaşam devamlı bir uğraşdır. Bu uğraşdan başarılı olarak çıkabilmek için ilk koşul, cesarettir. Cesur bir insan, yaşama isteği ile dolu, azimli ve enerjiktir. Önüne çıkan her engeli yenebilme gücüne sahiptir. Bugün başarıya ulaşmış olarak gördüğümüz insanların tümü, cesaretleri sayesinde bu duruma gelmişlerdir.
Cesur insanın alacağı kararlar her ne kadar riskli olursa olsun nihayetinde başarıya ulaşması kaçınılmaz hale gelir. Duygu ve düşüncelerini kontrol edebilen mantıklı karar verebilen insanlar doğru kararları alırlar. Cesur insanların aldığı kararlar her zaman insanı önemli yerlere taşır. İlerlemek için bazen cesaret sahibi olmak gerekir.
İnsanın yaşadığı coğrafya, aile, gelenek ve görenekleri karakterini belirler. Yaşadığı yerde zorluklara karşı mücadeleci tavır sergilemesi gerekiyorsa eğer cesur olması gerekir. Zorlukların aşılması ve başarıya ulaşmasında haylice etkilidir. 
Cesaret insanın içinden gelen, genetik ve çevresel kalıtımla birlikte yoğrulur. Yürekli insan haksızlıklar karşısında durur, adaletli davranmayı benimser. Toplum içinde yürekli askerlerimiz, polislerimiz her türlü suça karşı mücadeleci tavır sergilemektedir. Adaletsizliğe karşı boyun eğmedikleri gibi cesur şekilde yaşamlarına devam ederler. Mazlumun yanında olmanın yanı sıra haksızlıklara karşı daima mücadele eden kişilerdir.
Cesaret ile elde edebileceğimiz nimetler sonsuz olucağı gibi zararda görebiliriz. Ancak cesaret ile alabileceğimiz konularda çevremizde var olan insanlar ile konu hakkında bilgi alışverişi yapmamız gereklidir. Ancak bu şekilde bilgi sahibi olarak konu hakkında cesaretimiz eklenmesi ile başarıyı elde edebiliriz.
Ama siz içinizdeki cesareti hep ön planda tutun.
0 notes
ravza-nd · 2 years
Text
KAPALI GÖZLERİN ÖRTÜYE İHTİYACI YOKTUR
Herkese merhaba bu haftaki blog konumuz kapalı gözlerin örtüye ihtiyacı yoktur.
Bana sorarsanız bu söz yani nasıl anlatayım , bana göre cahil insanı tanımlıyor. Cahil insan zaten etrafındakileri kendi doğrularına göre görür sorgulamaz daha doğrusu hayatı sorgulamadan yaşar. Cahil olduğu için kendileri çok biliyormuş gibi görürler doğru olan ne varsa onlara göre yanlıştır dünyaya gözlerini açıkta olsa bilinç açısından ve bu düşünme açısından kapalıdır ve bu kapalı olan gözleri için herhangi bir örtüye bir parça kumaşa ihtiyaç yoktur çünkü cahil insanı nasıl normalleştirebiliriz ki ?  
Ya da başka bir şekilde ifade etmemiz gerekirse; Kötü düşünen insanlar. kötü bakmaması gereken olaylara kimsenin müdahalesi olmadan kötü bakmayan insanların gözlerinin önüne koymak için bir örtüye gerek yoktur. Çünkü onlar zaten o konularda gözlerini kapalı tutarlar ve herhangi bir örtüye ihtiyaç duymazlar.
. Dünyadaki insanları düşünelim çok zengin insanlar, ne çok zengin ne çok fakir orta halli insanlar var, bir de fakir insanlar. Fakir insanlar kendilerinin herkes tarafından bilinmesini istemez utanır. Ancak sadece çevresindeki insanlar tarafından bilinir. Dünyanın öbür ucundaki bir insanın görmemesi için bir perde koymaya gerek yoktur. Çünkü zaten onun gözü bir nevi kapalıdır. Zengin insanların bazıları ise zengin olduklarının bilinmesini ister mesela Elon Musk, onu dünyada şu an bilmeyen çok az insan vardır. Çünkü adam dünyanın en zengin insanlarından birisi olarak biliniyor. Fakir olan ülkelerdeki insanlar onları görüp bilmek istemezler. Çünkü kendileri fakir oldukları için zengin insanları görmek onlara kötü hissettirir. Bu şekilde olan fakir insanların bu konularda gözlerini kapalı tutacakları için bir örtüye daha ihtiyaç duymazlar.
Sonuç olarak, bana göre bu cümle görülmemesi gereken bir durumu görmemek gibi geliyor.
0 notes
ravza-nd · 2 years
Text
KAFES'TE DOĞAN KUŞLAR UÇMAYI HASTALIK SANIRLAR
Herkese merhaba, bugün sizlere kafeste doğan kuşlar uçmayı hastalık sanırlar cümlesinin bana hissettirdiği şeylerden bahsedeceğim. öncelikle bu söz Alejandro Jodorowsky ' e aittir ; Kafeste doğan kuşlar uçmayı hastalık sanırlar. Yani yazarımız şunu demek istiyor; kafeste doğan kuşlar daha özgürlüğün ne olduğunu bilmedikleri için uçmak onlara göre bir kişiliktir.. Yani uçan kuş aç kalmaz: yaşam kavgası vermeyi bilen ne yapar yapar rızkını çıkarır. Şeklinde açıklamaya çalışılmış.
Bana göre bu söz; bir insanı anımsatıyor. Aslında insanlar da kafesteki bir kuş gibi uçmaya çalışır ama uçamaz. Kanatları birbirine çarpar , kafasını kafese çarpar yine de uçamaz. Biz insanlar kuşlar gibi özgür olmak isteriz , onlar gibi uçmak isteriz , onlar gibi yaşamak isteriz. Ama unu beceremeyiz. Özellikle de baskıcı ailelere sahipseniz bu asla gerçekleşemez. Oraya gitme , bunu giyme , şunu söyleme gibi sözler duymak kuş olmamızı sizce de engellemiyor mu ?
Kuşlar Dünya'daki en güzel varlıklardan birisidir. Bir kuş nasıl yaşadığı kafesi ağaçta ki yuvası tavanını gökyüzü sanırsa insan da aynı öyle şekilde yaşadığı 4 duvarı evi tavanını gökyüzü sanır. İnsanları kısıtlamayın. Neyin ne zaman olduğunu öğretin, Dünya'daki adaletsizliği gösterin, sevgiyi öğretin , saygıyı öğretin ama bir insana asla kafesteki kuş muamelesi yapmayın. Hatta hiç bir canlıya kafese koymayın. Onların da kendi koşulları altında kendi başarına yetişmeyi sağlayabilirsiniz. Onların günahı sadece bir insanın ellerine bakmaları onlardan bir kap su bir kap yemek beklemeleri mi ? Peki siz parmaklıklar ardından acınarak bakınmanın ne olduğunu biliyor musunuz?
İnsanlar 4 duvar arasında , uçmayı bırakın hep bir korku içinde yaşarlar. Korkak gibi yaşarlar. Neden ? Cevabı basit değil mi ; uçmayı hastalık sanırlar yani özgür olmayı bir hata bir hastalık olarak görürler. Böyle olan insanlar var. İnsanlar kendilerini iyi hissetmelerini isterler. Tıpkı diğer canlılar gibi. Siz bir çiçeğe düzenli su verirseniz ona gerekli ilgiyi gösterirseniz hatta onunla konuşursanız o çiçeğin solmasını bekler misiniz? Ben beklemem. İşte insan da bu şekilde ilgi bekler karşısındaki insan da aynısını ondan bekler. Beklenti içerisine girer. Ya da girmez. Çalışmayı bilmeyen, insanalar için ise ya aslında şu şekilde çalışmak istemeyen birine göre hayat nasıldır? Bir ele bakar parasını yemek için. Ama ona gelen para suyunu çekince e artık herkes gibi onunda çalışması gerek malum ekonomiden dolayı. Çalışmaya hayatına girdiği ilk gün nasıl hissedecek , çalışmayı bir hastalık olarak görücek, Çünkü onun özgürlüğü para. Ve bu parayı kafes olarak gördüğü çalıştığı yerde, hastalık olarak gördüğü işi ile elde etmeye çalışıcak.
Kelimelerimi toparlamak gerekirse; Kafeste doğan kuşlar uçmayı hastalık sanırlar cümlesi; bana göre çalışmayı ya da özgürlüğün ne olduğu kendinden ya da kendinden hariç dolaylı kişilerden bilmeyen bir insandır. Kafesi yaşadığı 4 duvar evi , tavanını da gökyüzü sanır. Her anlamda çalışmayı bilmeyen insan benim için bir hiçtir. Kanatlarını çırpmayı hatta uçmayı bilmeyen bir kuştur. Bir deyim vardır. Ekmeğini taştan çıkarmak bence bu söz tamamiyle benim cümlelerimi anlatıyor. Son kez anlatıyorum, bu söz bence hiçbir şey bilmeyen cahil kişilere de benzetilebilir çünkü hayatında gün yüzü görmeyen bir kişi neden dışarı çıkmak istesin ki. Korkmadan bir şeyleri becerebilmek gerekir. Sonucu ne olursa olsun hayatıma ne katarsa katsın bir şeyleri yapmam gerek. Korkmadan yapmam gerek ki günün sonunda insanlar arkamdan 'Kafeste doğan kuşlar uçmayı hastalık sanırlar' demesinler diye bir şekilde bilmesem bile denemeliyim..
0 notes
ravza-nd · 2 years
Text
OKYANUS
Herkese merhaba. bugün sizlere okyanuslar hakkında bilgi vereceğim. Benim için okyanuslar Dünya'daki en önemli su kaynaklarından biridir. Başka anlamda benim için okyanuslar huzuru ifade ediyor. Renginden dolayı da olabilir.
Okyanuslar kıtaları birbirinden ayıran engin, açık deniz olarak adlandırılır. Yeryüzünün yaklaşık üçte bir (%71) okyanuslar tarafından kaplanır. Bu alanın yaklaşık yarısında su seviyesi 3.000 metrenin üzerine ulaşmaktadır.
1. Okyanuslardaki Karanlık
Işık okyanus yüzeyinden sadece 200 metre kadar derinliğe inebilir. Okyanuslardaki 200 metreden sonraki derinliklerde karanlık hakimdir.
2. Okyanus Keşifleri
Okyanusların hala %95'i keşfedilmemiştir. Araştırmalar sürekli devam etse de okyanusların büyüklüğü nedeniyle henüz daha %5'i keşfedilebilmiştir.
3. Okyanusta Basınç
Okyanuslarda araştırma yapmayı engelleyen en önemli faktörlerden biri de suyun basıncıdır. Çünkü derinliklerde balık adamların yüzebilmeleri mümkün değildir. Teknoloji geliştikçe özel keşif araçları üretilmektedir ancak yeterli değildir.
4. Okyanus Canlıdır
Okyanusta yer alan bitkiler, resifler, mercanlar canlıdır.
5. Virüsler
Okyanuslar canlı bakteriler ile doludur. İçerisinde virüsler ve bakteriler barındırır. Birçoğu zararsızdır. Ancak okyanusta masum olmayan bakteri ve virüsler de vardır. Hepatit gibi enfeksiyonlara neden olabilirler.
6. Çöpler
Okyanuslarda milyonlarca ton çöp ve atık bulunmaktadır. Zararlı bakterilerin artmasına en çok da bu çöp ve atıklar neden olur. Doğada her yerde olduğu gibi okyanusları da kirleten tek canlı insanlardır.
7. Ses
Okyanus sessiz değildir. Ürkütücü seslere sahiptir. Bilim insanları bu ürkütücü seslerin kaynağını sürekli araştırmaktadırlar. Derinlere indikçe sesler daha bir ürpertici hale gelir.
8. Gelgitler
Okyanuslardaki gelgit ve dalgaları enerjiye çevirebilmeyi dünya genelinde başarabilseydik, tüm dünyanın 5 katı kadar daha fazla enerjiyi çevre dostu bir şekilde üretebilirdik.
9. Hazine
Okyanuslar 20 milyon tondan fazla altın içerir. Bu altınlar filmlerdeki ve bu fotoğraftaki gibi hazinelerden ibaret değildir. Ancak okyanuslardan altın elde edilebilmesinin maliyetleri oldukça yüksektir.
10. Ölüm
Bilindiğinin aksine köpek balıkları okyanustaki bazı canlılara göre daha az ölümcüldür. Örneğin deniz anaları her yıl köpek balıklarının öldürdüğü insan sayısından çok daha fazla insanı öldürmektedir.
11. Yaşayan Türler
Okyanusta yaşayan canlıların %86'sı hala keşfedilememiştir.
12. Devlerin Ana Vatanı
Okyanusta keşfedilememiş dev yaratıklar olduğu efsanelerde yer alır. Örneğin dev kalamarların olduğuna inanılırdı. Bilim insanları başlarda bunun gerçek olmadığını düşünüyorlardı. Ancak 2013 yılında yapılan bir keşifte dev kalamarların görüntülerine ulaşılmıştır.
13. ABD
ABD 64 milyon kilo sinir gazı, kara mayınları, 400.000 bomba, 500 tondan fazla radyoaktif atığı okyanusa bıraktığını itiraf etmiştir.
14. Nefes Almamızı Sağlıyor
Okyanus nefes aldığımız oksijenin yaklaşık %70'ini üretmektedir.
15.İnsanların doğaya zarar vermesiyle birlikte okyanuslar da bu zalimlikten maalesef nasibini almış durumdadır. Okyanuslarımızdaki PH hızla azalmaktadır. 1751 yıl��ndan bu yana okyanuslar %30 daha fazla asidik hale gelmiştir. Artık Daha Ölümcül
0 notes
ravza-nd · 2 years
Text
BEKLENTİ
Herkese merhaba, Bugünkü blog konumuz beklenti hakkında . Beklenti diyince aklıma bir şeyin ya da bir olayın sonucunda genellikle iyi şeylerin olmasını istemek gibi bir şeyler geliyor. Bana kalırsa baklenti ne bileyim sanki bir insandan beklenti aramak gibi bir şey. Örneğin; siz bir insana aşık olursunuz - ya da olduğunuzu sanarsınız- sanki tek aşık olan sizmişsiniz gibi davranırsınız aynı şeyi karşınızdakinden de beklersiniz, sizin gibi sevmesini, sizin onu düşündüğünüz gibi onunda sizi düşünmesini istersiniz. Ama sonuç olarak sadece beklersiniz ve bu beklediğiniz şey sizin beklentinizi karşılamaz. Ya da bir sınava giriceksiniz o sınava hiç çalışmadan girdiniz ve şaşkınlıkla yüksek bir not aldınız bu da beklentinizi yükseltir. Bazen arkadaşlarım kişilik analizi yapıyorlar kendi içlerinde, herkese karakterini söyleyebiliyorlar ama bana söyleyemiyorlar çünkü asla karakterimi ya da kişiliğimi belli etmem. Bunun neden ise karşımdaki insanın benden herhangi bir beklenti de bulunmaması istediğimden dolayı. Çünkü bir insana umut vermek bence çok saçma. Onun beklentisini karşılayamayabilirim. Onu kırabilirim. Ben 15 yıllık hayatım boyunca gördüğüm ve kesinlikle emin olduğum tek şey kimseye beklenti vericek kadar yakın olmayın. Mesela benimde beklenti uyguladığım insanlar var. Onlardan bir beklediğim şeyi bulamayınca -kırılgan olan- kalbim 2-3 bin parçaya falan bölünüyor. Bir insanda beklenti ummak çok kötü bir şey umduğum şeyi bulamamak daha da kötü. Örnek vererek gidelim; uzun uğraşlar sonucunda gece gündüz çalıştığınız hatta yeri geldi uykusuz kaldınız yeri geldi vazgeçmeye çalıştınız. Ve bu uzun uğraşlar sonucunda bir şarkı çıkardınız. Hatta tek uykusuz kalan siz değilsiniz bunun söz yazarı olsun bestecisi olsun bu işle uğraşan herkesin verdiği emekle bir şarkı çıkardınız. Çok büyük beklenti içerisine girmez misiniz? Ben girerim çünkü uğraşmışım sonuçta. Ama dinlenme sayınız 2 ayda bin dinleme elde etmişsiniz. Peki bu beklentinizi karşılar mı? Benim karşılamaz verdiğim emekle aldığım sonuç aynı değil. Beklenti içine girdiğim havayla aynı şeyi hissettirmez. Çünkü aynı şeyler değiller. Arkadaşlık açısından da beklenti kötü bir şey. Herkes herkesle aynı samimiyette değil olamazda zaten. Biri yüzünüze güldü diye ondan bir beklenti içerisine girebilirsiniz ki ben giriyorum. Ama aylaaarrrr geçer ve o insanın gerçek yüzünü görürsünüz o zaman beklentinizi bu durum karşılamaz..
0 notes
ravza-nd · 2 years
Text
PENCERE
Öncelikle herkese merhaba. Bugünkü blog konumuz pencere.
Pencere denilince başka birinin aklına ne gelir bilmiyorum. Ama benim aklıma öğretmenimiz pencere diyince , hayata bakılan farklı bir düşünce kapısı, hayal odasına açılan kapı hatta hayata açılan bir obje geldi aklıma. Örneğin; canlı renkler kullanılarak bir tablo yapılmış. Bu tablo kimine göre bir mevsimi bir deniz manzarasını veya da belki de bir insanı hayal ettirir. İşte bana göre düşünce penceresi de bu şekildedir. Düşünce penceresi diye bir şey var mıdır bilemem ama bence düşünce penceresi denilen şey, insanı insandan ayıran bir kapıdır. Hatta bu pencereyi kullanamayan insanlar penceresi olmayan bir evde yaşayıp , bu ev de sadece bomboş penceresiz duvara bakan insanlar gibidir. Ama bu pencereyi kullanan insanlar kendine yeni bir boyut kazandırmış olur - kendi fikrim olaraktan-. Bence insanın düşünme kabileyetini artıran ve bunu daha iyi noktalara yükseltmesindeki en büyük temel etken bu penceredir. İnsanların olaylara yaklaşımlarını bunlara nasıl davranmalarını gösteren bir kabileyettir.
Kendi fikirim olan bu pencereden başka yerlere gelmek gerekirsek, yani bir teyzeye sorsak pencere nedir diye kesinlikle dedikodu aracı olarak görür pencereyi. Çünkü eski zamanlarda hatta bu günümüzde bile var. İnsanların özel hataylarını pencere köşelerinde görmek isteyen ve bu gördüğü şeyi de kendi aralarında yaymak isteyen cahil bir düşünce yani farklı bir pencereden bakamayan bir zihniyet.
Ya da daha basit bir farklı örnek vereyim, yaşı ortalama olup ev işlerine takıntılı olan bir insana pencere nedir diye sorsak alacağımız kesin ve net cevap ; yağmur damla lekesi olmuş, hafta da en az 1 kere silinmesi gerek , hep toz olmuş , komşu da silmiş dur ben de silim , elalem penceremiz kirlimi desin derler bu ne biçim kadın cümlelerinden de anlaşılabileceği üzere evet o cama sahip olan elle tutulabilen hatta milletimiz arasında ayna gibi parlaması gereken somut bir nesne olan pencereden bahsediyorum. Valla buna herhangi bir yorum yapamicağım çünkü benim annem de öyle.
Uzuuuun lafın kısası biri bana pencerenedir diye sorsa vericeğim cevap ; insanları insandan ayırıp, onlara farklı bakış açıları sunan, düşünme kabileyeti sunan hatta felsefik düşünce sunan bir zihin aracıdır. Bu insandan insana göre farklılıklar da gösterebilir. Çünkü herkesin hayata bakış penceresi farklıdır..
0 notes
ravza-nd · 2 years
Text
DÜNYA'NIN EN İYİ ÇİKOLATASI İLE ÜNLÜ YERLERİ
Merhaba, bugün sizlere herkesin yerken bile mutlu olduğunu düşündüğüm çikolatalar hakkında bir kaç bilgi vereceğim. Keyifli okumalar.
1. Belçika
Tumblr media
Uzun yıllardan beridir kalitesi ve lezzetinden övgü ile söz ettiriyor. Yaklaşık 16 çikolata fabrikası bulunması ülkede çikolataya olan değeri gözler önüne seriyor. Belçika’nın dünyaca bilinen çikolata markaları; Godiva, Leonidas, Wittamer, Marcolini.
2. İspanya
Tumblr media
Çikolatayı ilk keşfeden ülkelerden olan İspanya, çikolata üretimi yapmak için ilk makine icadını yapmıştır. 150 yıldan fazladır faaliyette olan Amatller ve Chocolate a la Taza İspanya’nın dünyada isim yapmış çikolata markalarıdır. Barcelona’da Museu de la Xocolata isimli çikolata müzesi var.
3. İsviçre
Tumblr media
İsviçre, çikolatası ile en ünlü ülkelerden bir diğeridir. Dünyaca tanınan birçok markaya sahip olan İsviçre çikolatalarının lezzeti dilden dile dolaşmaktadır. İsviçre’nin en önemli çikolata üreticileri Nestle, Toblerone, Lindt, Treuscher ve Sprungli’dir.
4. Meksika
Tumblr media
El yapımı ve özel çikolataları ile nam salmış olan Meksika’da çeşit çeşit çikolatayı tadabilirsiniz. Sokakta yürürken birçok çikolata dükkanına rastlayabilirsiniz. Ülkede üretilen Oaxaca çikolatalarının en büyük farkı fabrikada değil elde üretilmesidir.
5. Fransa
Tumblr media
Dünyanın önde gelen ülkelerinden olan Fransa, tatlı ve çikolata yapımında gayet başarılı ve iddialı bir ülkedir. Çikolata çeşitleri konusunda da geniş bir seçeneğe sahip.
0 notes
ravza-nd · 2 years
Text
DÜNYA'NIN EN İLGİNÇ RENKLERİ
Merhaba, bugün sizlere Dünya'nın en ilginç renkleri hakkında bilgi vereceğim. Bazı renkler çok fazla güzel. Keyifli okumalar.
Vişne Çürüğü
Tumblr media
Kızılın en koyu ayrıltısı olan vişne rengiyle mor arasındaki renk olup güvez' in en koyu ayrıltısıdır.
Şampanya Rengi
Tumblr media
Krem, kum, bej ve nude tonunda pembe ve altın alt tonlu bir renktir. Şampanya rengi, kremsi bej ile bağlantılı bir renktir ve bej renk ile karıştırılır.
Nar Çiçeği Rengi
Tumblr media
Renk skalasında narçiçeği renk tonu turuncu ile pembe arasında bulunuyor. Bu sıcak renk doğada çok sıklıkla karşımıza çıkmasa da özellikle bitkilerde ve çiçeklerde karşılaşabileceğimiz bir renktir.
Mercan Rengi
Tumblr media
Teal renginin tamamlayıcısı olan, pembeye çalan bir renk.
Çivit Mavisi
Tumblr media
Elektromanyetik tayfta mavi ile mor arasındaki renktir.
Mint Yeşili
Tumblr media
Yeşil, pembe ve mavinin karışımıyla oluşan renge mint yeşili denir. Mint yeşili rengi o kadar çok trend oldu ki ayakkabıdan çantaya, elbiseden pantolona, duvar renginden mobilyaya kadar her alanda kullanılmaktadır.
Taba Rengi
Tumblr media
Taba rengi, kırmızı, kahverengi ve sarının karışımıyla elde edilen bir renktir. Tütün yaprağının kurumuş rengini anımsattığı için tütün sarısı da denir aslında.
0 notes
ravza-nd · 2 years
Text
DÜNYA'NIN EN ZEKİ KÖPEKLERİ
Merhaba, bugün sizlere Dünya'nın en zeki 5 köpeği hakkında birkaç bilgi vereceğim. Her zaman dediğim gibi hayvanlar bence en üstün varlık - bazı insanlara kıyasla- Keyifli okumalar...
5-Doberman Pinscher
Tumblr media
Genellikle polis köpeği, koruma köpeği ya da iz sürme köpeği olarak kullanırlar. Sahiplerine ve grubundaki diğer üyelere çok sadıktırlar. Zeka açısından bakılırsa çoğu rakibinin önüne geçerek ilk 10 ‘a girmişlerdir.
4- Golden Retriever 
Tumblr media
Eskiden daha çok avda arkadaşlık etmesi için kullanılırmışlar. Sahiplerine çok düşkündürler ve kesinlikle kimseye zarar vermezler. Bu tür için söylenebilecek tek kötü sayılabilecek özellikleri tüylerinin dökülmesidir. İnanılmaz koku alma duyuları sayesinde arama kurtarma veya narkotik köpeği olarak çalışabilirler .Küçük çocuklarla bile oynarken inanılmaz sabırlıdırlar. Bütün bu özeliklerinin yanı sıra zeki oluşları onları ön plana çıkarıyor.
3-Alman çoban köpeği
Tumblr media
Tehlikeli gibi gözükseler de yetiştirilme tarzlarına göre çok sevecen canlılardır. Zekaları sayesinde bu cins, koruma ya da polis köpeği olarak kullanılabilirler. Ayrıca eğitilmeleri oldukça kolaydır.
2-Kaniş
Tumblr media
Bu cins köpekler, mükemmel bir avcı köpeği, iz sürme köpeği ya da kurtarma köpeği olabilirler. Buna rağmen bu cins eskiden kuş yakalamak için kullanılırdı. Ayrıca Poddleler üyesi oldukları gruptaki diğer bireyler üzerinde oldukça korumacı bir tutum sergilerler. Bu da onların sahiplerine ne kadar bağlı olduklarını gösterir.
1-Border Collie
Tumblr media
 Hem sporcu bir köpektir hem de çoban köpeğidir. İnanılmaz bir zekaya ve enerjiye sahiptirler. Sahipleri ile birlikte çalışmaktan çok zevk alırlar. Çok kısa sürede eğitilebilmeleri ile ünlüdürler.
0 notes
ravza-nd · 2 years
Text
DÜNYA'NIN EN GÜZEL KOKAN ÇİÇEKLERİ
Merhaba, bugün sizlere Dünya'nın en güzel kokan 5 çiçeği hakkında bilgi vereceğim. Benim favori çiçeğim papatya. Ama koku olarak tabii ki de gül .Keyifli okumalar..
5 – Kraliyet Halısı (The Sweet Alyssum)
Tumblr media
Lobularia Maritima bilimsel adıylada bilinen Kraliyet Halısı çiçeği Akdeniz’e özgü bir çiçektir. Yetiştiği noktalarda geniş kümeler içinde sık ve yoğun olarak bulunur. Bahar ve yaz aylarının başında çiçek açar.
4 – Çikolata Kozmozu & Çikolatalı Kozmoz Çiçeği (The Chocolate Cosmos)
Tumblr media
Meksika sınırlarında yetişen ve bu ülkeye özgü bir çiçektir. Neslinin tükenme tehlikesi altında olduğu iddia edilen çiçek son alınan önlemler sonrasında yeniden yaygınlaşmaya başlamıştır. Geceleri çiçek açan Çikolata kozmozlarının mükemmel bir vanilya kokusu vardır. Çiçek gün içinde güneşin sıcaklığıyla kokusunu daha çok verir.
3 – Frangipani Çiçeği (Plumeria)
Tumblr media
Güney Amerika, Meksika, Karayipler ve Pasifik adalarına özgü Frangipani çiçeği, Plumeria ismiylede bilinmektedir. Aynı zamanda Nikaragua’da ulusal bir çiçektir. Oldukça farklı ve cezbedici renkleri vardır. Ağaç edasıyla büyüyen frangipaniler suyu çok fazla sevmez. Diğer yandan mükemmel kokusu yüzünden parfüm endüstrisinin çok tercih ettiği çiçekler arasındadır. Kokusu insana tropik bir adadaymış hissi verir.
2 – Mor Salkım Ağacı (Wisteria Çiçeği)
Tumblr media
Amerika, Kore, Çin ve Japonya’da yetişen mu bis kokulu çiçek, herhangi bir desteğin etrafında sarmaşık edasıyla dolanarak 20 metreye kadar tırmanır. Bu çiçeklerin pembe, mor ve beyaz olmak üzere üç rengi vardır. Wisteria çiçekleri ülkemizde Mor Salkım Ağacı ismiyle bilinmektedir. Harika kokusu olan bu çiçeğin tüm türleri kokmaz. En hoş kokuyu üreten cinsi Çin Wisteria çiçeğidir. Oldukça düşük kaliteli topraklarda yetişebilirler. Sert ağaç kesimi ve tohumla büyütmek mümkündür. Ancak yinede tohumdan yetiştirilen mor salkım ağacı onlarca yıl çiçek açabilir.
1 – Gül
Tumblr media
Kusursuz görünümü ve hoş kokusundan başka birçok kullanım alanı vardır. Gül reçeli, gül suyu, gül sabunu, gül yağı ve vazelini başta olmak üzere birçok alanda kullanılarak hayatımızda önemli bir yer edinmiştir. Amerika, Asya ve Avrupa’da çok değişik renk ve türlerde yetişen güllerin 100 civarında çeşidi olduğu bilinmektedir. Parfüm imalatında da sık kullanılan güller, eski Mısır döneminden bu yana insanoğlunun gözde çiçekleri arasındadır.
0 notes
ravza-nd · 2 years
Text
IRON MAN (DEMİR ADAM)
Merhaba , bugün sizlere Marvel evrenindeki en ama en sevdiğim karakter hakkında birkaç bilgi vereceğim. Demir adamı neden bu kadar çok sevdiğimi bilmiyorum. Ama Yenilmezler: Son Oyun filminde ölümüne iddia ediyorum benden başka kimse bu kadar ağlayamaz. Keyifli okumalar...
Demir Adam, Marvel Comic'in Mart 1963 'te çıkardığı bir süper kahramandır. Ayrıca Marvel'ın en sevilen kahramanlarındandır. Gerçekte Tony Strak kimliğini açıklamaktan çekinmez.
Şu anda eğer bitmeseydi demir adam karakterini Robert Downey Jr. canlandırıyor olucaktı. Yani şu ana kadar RDJ canlandırdı...
Tumblr media
Demir Adam'ın ;
Güçleri:
Stark'ın yaptığı zırh çok fonksiyonludur. Zırhın bilgisayarı J.A.R.V.I.S sayesinde düşmanlarını kolayca yenebilir. Zırhında manyetik kalkanlar, püskürtücü ışınlar (Repulsor) ve ayaklarında uçmaya yarayan roketleri vardır. Zırh arc-reaktörü, itici motorlar ve çeşitli silahlardan oluşmuştur. Daima geliştirmektedir.
Arkadaşları:
James Rhodes (War Machine), Pepper Potts , Steve Rogers (Captain America) , Bruce Banner (Hulk) , Thor.
Şimdi de bazı filimlerine bakalım;
IRON MAN : 1
Tumblr media
Tony Stark, hem bir mühendislik dahisi hem de tam bir playboydur. Kendi ülkesinde teknoloji harikası füzeler ve silahlar üretmektedir. Afganistan'da yeni bir füzeyi tanıtırken esir düşer ve yaralanır. Onu kaçıranlar, kendileri için bir füze yapmasını isterler.
IRON MAN : 2
Tumblr media
 Ivan Vanko adında rus bir adam babası ölüm döşeğinde iken babasının Stark'lardan intikam almasını istemesi üzerine bir silah üzerine çalışmaya başlar. Tony, dünyaya gizli kimliğini ilan ettiği için hükûmet tarafından demir adam zırhını devlete teslim etmesi için baskı görmektedir.
IRON MAN : 3
Tumblr media
 Milyarder iş adamı, kahraman ve mucit Tony Stark, bu sefer gücü ondan çok daha fazla, hatta sınırsız bir düşmanla karşı karşıya kalıyor. Üstelik bu düşman, o çok sinirlendirecek bir hamle yaparak özel hayatını yok ediyor. Stark şimdi bu olayların kaynağını araştıracağını zorlu bir mücadeleye giriyor.
Ayrıca;
Yenilmezler: Son Oyun -> Bu filmin en sonunda ölüyor.
Yenilmezler: Sonsuzluk Savaşı
Yenilmezler
Yenilmezler 2 : Ultron Çağı
Kaptan Amerika: Kahramanların Savaşı
Örümcek Adam: Eve Dönüş
İlk Yenilmez : Kaptan Amerika
İnanılmaz Hulk
gibi filimlerde de İron Man karakterini görebiliriz. Ancak çok uzun olucağından ve birçok kez bazı filimleri diğer yazılarımda anlattığım için ekstra eklemek istemedim..
Tumblr media
1 note · View note