Akrep ve yelkovanın her dans edişinde külleri kalır zamana yenilişimin.
0 notes
Anlattılar bana kavuşanların masalını
Yarım kalanlardansa söz eden olmadı
Uykuları zehir eden tek dişli canavarın,
Tahtındaki prens olduğunu bilen olmadı
0 notes
bir takım şeyler kırıldı
kadehler ve sevgi kırıntıları
gözlerin yarama sargıydı
şimdiyse cinayet sanığı
yokuşların vardı senin
dizlerimde yaralar derin
hava kalbin kadar serin
üzerime karanlıkları serin
bir yıldız kayıyor ufukta
selam veriyor gurursuzca
ağlıyorum bu hayasıza
tanrının öfkesi yağıyor karaya
dalga dalga hudutsuz sevda
yanaşıyor karamsar bir limana
küçük bir umut ışığı var oralarda
alevlenir ama kaç bahar sonra
0 notes
Belki yoktu seyre duracağın gözlerim.
Boş ver, ben yine yolunu gözlerim.
0 notes
Tesellini başka sevgilerde, başka bedenlerde aradığın her gün yine sana Leyla olarak uyanacağım.
0 notes
Zira yaşananlar hâlâ taze, yaşatanlar hâlâ yüreğimde.
0 notes
Hatalarım canlı cesetlerle tanışmamdan, mütemadiyen alay ediyorlar mezarlarından.
0 notes
Bir çehre var duvarlara resmettiğim, kaybolduğunda defalarca yeniden çizdiğim.
0 notes
Öldürüyorum seni bu gece. Kalemimle deşeceğim buz tutmuş yüreğini. Harfler azmettirici, gözyaşlarıyla ıslanmış kâğıtlar olay mahali olacak. Mürekkebim kan olup ıslatacak bedenini.
0 notes
Bugün biraz alelade yazıyorum, biraz da çirkin. Bir ara uykuya daldığımı hissediyor düşümde ellerimi tuttuğunu görüp kendime geliyorum. Ne göğe bakabiliyorum ne denize. Mavi belirsizlikler görüyorum limanda,söylenemeyen dalga dalga sözler ve ışıl ışıl gözler...Seni görüyorum ufukta. Uzaklaş, ateşten gömlek seni de yakacak.
0 notes
Bir çehre var duvarlara resmettiğim
Kaybolduğunda silip silip yeniden çizdiğim
Bir ses var her gece yanıbaşımda işittiğim
Sustuğunda çığlıklarımla eşlik ettiğim
Bıktım çığlık çığlık susan bu yaradan
Bir of çeksem sesimi duysa yaradan
Tüm bunlar canlı cesetlerle tanıştığımdan
Mütemadiyen alay ediyorlar mezarlarından
Geceler artık ıstırap veriyor
Gündüzlerim sağanak yağmur
Gözyaşlarım beni ele veriyor
Bir mağrura vurgun mağdur
Soğudukça hava, yanardı canımız. Gün çiçeklerimiz güneşten selamını beklerken çürür, ölürdü. Sahi, bize biçilen ömür kaç gündü?
0 notes
Mezarım göçüyordu derinlere. Bedenim toprağa bile yük olmuştu. Eziliyordum günahlarımın ıstırabıyla.
0 notes
"Ve bu dünyadaki ömrünü tamamlayıp öldüğünde, hizmetkarların atıldığı çöplüğe gömüldüğünde, hiç kimse bir zamanlar ülkede erdemin dört adıyla övülen bu adamı artık hatırlamıyordu. Oğulları ortaya çıkmadı, rahipler ölen bu adamın arkasından ne dua ettiler ne de tören yaptılar. Sadece köpekler iki gün iki gece boyunca uludular, sonra adı ne hükümdarların vakayinamelerinde ne de bilgelerin kitplarında geçen Virata'yı onlar da unuttu."
0 notes
"Adil mi? Adaleti neyle ölçersin sen ey Yargıç? Kim seni kırbaçladı ki, kırbaçlanmanın ne olduğunu bilesin? Nasıl oluyor da toprak altında geçireceğim yılları gün ışığında geçirecekmişim gibi parmaklarınla sayabiliyorsun. Sen hiç zindana atıldın mı? Ömrümün kaç baharını benden aldığını biliyor musun? Hiçbir şey bilmiyorsun sen, adil bir insan değilsin sen, çünkü ancak darbe yiyen bilir onun ne olduğunu, darbeyi vuran değil, sadece acı çeken bilir acının ne olduğunu."
0 notes
"Ah! Gitmiş olanlar bizim burada nasıl çalıştığımızı bilirler mi? Onlar ne zaman iyi ve mutlu olduğumuzu bilirler mi? Onlar kendilerini ne zaman sevgiyle andığımızı bilirler mi?"
0 notes