Tumgik
sinemaesintileri · 8 years
Text
HÜSEYİN BARADAN
0 notes
sinemaesintileri · 9 years
Photo
Tumblr media Tumblr media
Hulusi Kentmen - Sadri Alışık, Efkarlıyım Abiler 1966
1 note · View note
sinemaesintileri · 9 years
Photo
Tumblr media Tumblr media
1 note · View note
sinemaesintileri · 9 years
Photo
Tumblr media
Küçük Rollerin Büyük Adamı
Küçük rollerin büyük adamı: Sami Hazinses. Yeşilçam'ın en ayırdedilen oyuncularından ve emeğini sinemaya dökmüş bir yeşilçam savaşçısı. Onu yeşilçam'daki sevimli suratından ve başkasının acılarına ortak olan adam diye hatırlıyoruz hep.
Sabah Gazetesi yazarı Yılmaz Özdil geçen gün şu çok tartışılan 301. maddeden bahsederken Sami Hazinses'den de sözetti. ''Neden?'' diyeceksiniz... Sami Hazinses de aslında Ermeni kökenli bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı imiş. Ama bu durumu ölene kadar saklamış, peki neden gerek duymuş buna? En kısa tahmin, korkmuş olacağından denebilir...
Anlamakta zorluk çekiyorum, insanlar neden kökenlerini saklamak zorunda kalıyorlar ya da şöyle soralım "Neden böyle bir ihtiyaç hissediyorlar?"... Hoşgörüsüz ve çatışmadan beslenen yeni bir milliyetçilik modeli yapılanıyor. Oysa milliyetçilik ötekini daha da ötekileştirmek olmamalı... Uzlaşı kültürü temelinde aynı çatı altında bir araya gelmek olmalı. Rahat uyu Sami Hazinses... Rahat Uyu..
1 note · View note
sinemaesintileri · 9 years
Photo
Tumblr media Tumblr media
Hülya Darcan
0 notes
sinemaesintileri · 9 years
Photo
Tumblr media
1 note · View note
sinemaesintileri · 9 years
Photo
Tumblr media
DİCLEHAN BABAN
2 notes · View notes
sinemaesintileri · 9 years
Photo
Tumblr media
DANYAL TOPATAN
2 notes · View notes
sinemaesintileri · 9 years
Photo
Tumblr media
http://sinemaesintileri.blogspot.com.tr/2014/10/gumus-gerdanlk-1962.html
2 notes · View notes
sinemaesintileri · 9 years
Text
EROL BÜYÜKBURÇ / Şarkıcı / Oyuncu
Erol Büyükburç , 22 Mart 1936'da Adana’da dünyaya geldi. Eğitimine babası Sufi Beyin bir Fransız şirketinde çalışmasından dolayı bulunduğu Halep’te Frere Maris’te başladı, daha sonra Adana Kemal Paşa İlkokulu’na devam etti. İstanbul’da Fatih Gelenbevi Ortaokulu’nu ve 1951 yılında başladığı Ticaret Lisesi’ni bitirdi. Ardından İstanbul Belediyesi Konservatuvarına devam ederken “Alis Rosental’dan” şan dersleri aldı. İstanbul Üniversitesi İktisadi Ticari İlimler Akademisi Yüksek ticaretin üçüncü sınıfından ayrıldı. Daha lise yıllarında İstanbul’da kurduğu ilk grubuyla (Şevket Uğurluel, akordeon; Kanat Gür, gitar; Salim Ağırbaş, davul; Metin Ersoy ve Erol Büyükburç, solist) Florya plajında müzik yaptı.
Müzik çalışmalarına daha lise öğrencisi iken İsmet Sıral Orkestrası eşliğinde solisti olarak Caddebostan Gazinosu’nda sahneye çıkarak başladı. Bu orkestrada kalmasını sağlayan şarkı Frankie Laine yorumuyla popüler olan Jezabel adlı şarkıdır. Yedek subaylığını Urfa’da yaparken orduevinde müzik ve sahne çalışmalarına devam etti. Askerlik dönüşünde Leyla Sayar’ın desteği ile İstanbul’un klüp çevrelerinde ismini duyurmaya başlar. Kendi adına kurduğu ilk orkestrası Erol Büyükburç Vokal Grubu ile Four Lads, Platters tarzı vokal müziğinin ve doo-wop’ın Türkiye’deki öncü uygulayıcısı olur.
Bu denemelerden elde ettiği olumlu sonuçlar üzerine yorumcu ve besteci oldu. Müzik hayatına 1961’de ‘‘Little Lucy” adlı bestesini plak yaparak başladı. Bu şarkıyı “Kiss Me”, “Lover’s Wish”, “Memories” adlı besteler takip etti. Bu dönemde yanında Rüştü Kurtuluş, Nüceyim Fener, Kadri Ünalan, Nejat Alpay, Altan İrtel’den oluşan bir kadro bulunmaktadır.
1962 yılında Kadri Ünalan’ın Başar Tamer ve Gönül Turgut solistliğinde kendi orkestrasını kurması üzerine Erol Büyükburç’un Şerif Yüzbaşıoğlu orkestrası ile Hilton gibi lüks mekanlarda çalıştığı bir başka dönem yaşar.
1964 yılında Erol Büyükburç‘un Şerif Yüzbaşıoğlu’ndan ayrılır ve yeni bir grup kurar, piyanoda Necdet Karar, basta Çarli, elektro gitarda Cüret Işıközlü’nün bulunduğu bir kadro ile çalışır. Aynı yıl Belgrad’ta yapılan Balkan Melodileri Festivali’nde Milli Orkestra ile sahne aldıktan sonra orkestrası yepyeni bir şekil alır. Orkestranın yeni biçiminde Erol Büyükburç dışındaki diğer solist 1939 doğumlu Ayferi, piyanist 1929 doğumlu Altan İrtel, baterist 1936 doğumlu Çetin Çalışır ve basçı 1937 doğumlu Işık Tapan ve gitarist 1940 doğumlu Yurdaer Doğulu’ydu. Yeni orkestrasıyla Erol Büyükburç’un folk düzenlemeleri ve giderek kendi bestelerini öne çıkararak ikinci çıkışın başlangıcını yapıyordu.
2 Eylül 1964 yılında düzenlenen 1.Balkan Festivali’nde ilk kez ülkemizden bir milli orkestra oluşturuldu.  Yarışmanın solistleri ise Erol Büyükburç, Tülay German ve Tanju Okan’dı. Büyükburç’un repertuvarı, Kara Tren, Kapı Önünde Durdum, Kara Kaş Gözlerin Elmas,Tamo Tamero ve Little Lucy’den oluşuyordu. Bu yarışmada en iyi şarkıcı seçilen Büyükburç, 1965 yılında yeniden Boğaziçi Müzik Festivalinde “en iyi şarkıcı” ve “en iyi orkestra” ödüllerini kazandı. Bu yarışmada “Altın Tasta Üzüm Var” adlı bir kantonun popüler batı müziği izdüşümünde yeniden üretimi niteliğindeki bir bestesini seslendirdi.
1968 yılında “Altın Şarkılar”, 1969 yılında ise “Yasemin” kliplerini yapar. Kırık Kalp, Yasemin, Gözlerime İyice Bak, Gel Gir Koluma gibi popüler müziğimizin ilk hit şarkılarını Ümit Eroğlu (Yurdaer Doğulu, Şerif Yüzbaşıoğlu) düzenlemeleri ile yapar.
Müzik piyasasında henüz yeni olan Çiğdem Talu ile 1973 sonlarına doğru işbirliğine yönelir. Büyükburç ile Talu’nun ortaklığı yalnızca iki 45’lik plak boyunca devam eder.
1992 yılına kadar futbol takımı şarkıları, illere yönelik şarkılar, çocuk şarkıları, belli vakıflara yönelik hazırlanmış marşlar, kendi hazırladığı kukla karakterleri ve kukla oyunları için hazırladığı şarkıların ağırlıklı olduğu bir üretim sürecine girer. 1990-2007 arasındaki süreçte Erol Büyükburç, TRT için tango emisyonları yapar, yabancı şarkılara Türkçe söz yazıp seslendirir, turistik programlar yapar, resim yapar, vecize yazar, çocuk şarkıları ve iller ile ilgili şarkılar yapmaya devam eder. Öte yandan Büyükburç içinden geleni yapan bir şarkı yazarı kimliğinden sıyrılıp, kendi oluşturduğu sipariş katalogundaki kategorilere birileri “check” atmış gibi ısmarlama bir üretkenliği benimsedi. Böylelikle ne Büyükburç nostalji tacirlerinden sıyrılıp sanatçı kimliğini dolaysız bir biçimde ortaya koyabildi, ne de kendisi bu kimliği hatırladı.
İlk albümü Sevgi Çiçekleri 1975 yılında müzik marketlerinde yer aldı. 1981 yılnda ise yeni albümü Sen Varsın’ı çıkarttı. Bu albümündeki Sevemem şarkısı ile ün kazandı.
Yaratıcı, yenilikçi ve çok yönlü olan Erol Büyükburç, Türk pop müziğine getirdiği yeniliklerle anılıyor. Uzun yıllar Efsaneler Orkestrası ile çalıştı.
33 film, 20 fotoroman, 6 taş plak, 5 long play, 75 tane 45’lik, 9 kaset, 200’e yakın ödül, 1800 beste, yapıp sayısız gazino çalışması ve bir o kadar da turneye katıldı.
ALBÜMLERİ
Sevgi Çiçekleri (1975)Sen Varsın (1981)Yıllar Sonra (2000)
 MÜZİK VİDEOLARI
"Little Lucy""Haydi Gençlik Hop Hop"
FİLMLERİ
Plajda Sevişelim / Neşeli Aşıklar (1964), Horoz Nuri (1965), Kızılcıklar Oldu Mu (1967), Gençlik Türküsü (1967), Yasemin'in Tatlı Aşkı (1968), Bir Damat Aranıyor (1968), Sus Sus Kimseler Duymasın (1968), Menekşe Gözler (1968), Berduş (1969), Öp Beni (1970), Avare Aşık (1970), Turist Ömer Boğa Güreşcisi (1971), Haydi Gençlik Hop Hop (1975), Oldu Olacak (1976), Cıbıl (1976), Kader Rüzgarı (1976), Kurban Olayım (1976), Ah Bu Sevda (1977), Bitmeyen Azap (1980), Enayiler Kralı Murtaza (1987), Reklam Filmi:Shubuo Kral (2003), Nerdesin Firuze (2003), Hababam Sınıfı Merhaba (2004), Şöhret Okulu (2007).
KAYNAK: http://www.milliyet.com.tr/erol-buyukburc-hayatini-kaybetti-gundem-2027209/
1 note · View note
sinemaesintileri · 9 years
Text
Türkan Şoray / Oyuncu /Yönetmen
Türk sinemasının ''Sultan'' lakaplı oyuncusu  Türkan Şoray, 28 Haziran 1945'de İstanbul’da dünyaya geldi. Babası devlet demir yolları memurlarından Halit Şoray , annesi Meliha Şoray ev hanımıydı. Maddi imkanları sınırlı bir ailenin çocuğu olması nedeniyle sürekli ev ve semt değiştiriyorlardı. Bu nedenle Rami Taş mektebinde başladığı eğitimini 1956’da Feriköy ilk okulunda tamamladı.  1954’te Meliha ve Halit Şoray çifti boşanır. Çocuklar annede kalır. Karagümrük Sarmaşık Sokak’a taşınırlar. Burada ev sahiplerinin kızı Emel Yıldız'la tanışır, onun sayesinde de Yeşilçam’a adım atar. Bir gün onunla beraber film setine gider ve böylece ünlü “Yeşilçam Sokağı”na adımını atmış olur. Şoray o dönemde on beş yaşındadır. Emel Yıldız, o sıra “Köyde Bir Kız Sevdim” adlı filmin başrolünde oynayacaktır. Bir gün filmin setine Şoray'ı da götürür. Kenarda bir yerde otururken Türker İnanoğlunun dikkatini çeker. Şoray’la tanıştırılır. İnanoğlu başrol için Türkan Şoray’ın daha uygun olacağına karar verir. Şoray’ın Yeşilçam’a girişi de böylece gerçekleşir.Bir Yıldızın Doğuşu (1960’lar)Türkan Şoray bu filmin ardından yeni yeni teklifler almaya başlar. Çevirdiği filmlerle, özelikle magazin basının dikkatini çeker ve ilk kez, dönemin ün yapmış haftalık popüler dergilerinden “Sinema” ya kapak olur (15 Mart 1961, s.18). Ardından Artist, Büyük Gazete ve Ses Dergilerine..1960 yıllarla birlikte Şoray’ın başarı grafiği de yükseliyordu. Artık yaşamında herşey değişmekteydi ve bu değişiklik sosyal durumdan fiziğine kadar her şeyine yansıyordu. Erkeklerden gördüğü ilgi ve artan seyirci ilgisi ona güven kazandırıyordu. Artık kararsızlıktan kurtulup kadınlığa adım atıyordu. Artık daha şuh biri halini alacaktır. Bu değişimiyle gerek Yeşilçam çevrelerinde gerek seyircisi arasında büyük bir etki gücüne sahip olur.İlk Önemli Aşama“Acı Hayat” Türkan Şoray’ın sinema hayatındaki ilk dönüm noktasıdır. “Otobüs Yolcuları” ile bu dönüm noktasının ilk kıpırtılarına veren Şoray “Acı Hayat”la ilk önemli aşamasını da geçer. Bu filmindeki rolü diğerlerine göre daha tutarlı, tip olarak da gerçeğe daha yakındır. Film o güne kadar yapılmış en başarılı, en şiirsel görüntülü bir aşk filmidir.1963’te çevirdiği bu filmle 1964’te I. Antalya Film Festivalinde en iyi kadın oyuncu ödülünü alır. Ayrıca “Acı Hayat” sinema yazarlar tarafından “yılın filmi” seçilir. Artık izleyicide Şoray imgesi oluşmaya başlamıştır. Senaryo yazarları onun için öyküler oluşturabilir, yönetmenler filmlerini onun üzerine kurabilirler.
Hayatına Yön Veren AdamRüçhan Adlı’nın Şoray’ın hayatında önemli bir rolü vardır. Onu korumuş, hep zirvede kalmasında büyük rol oynamıştır. Eylül 1962’de bir film setinde tanışırlar. Rüçhan Adlı Şoray’dan tam 23 yaş büyüktür. Görmüş–geçirmiş bir insandı. Şoray hep bir babanın şefkatinden ve sevgisinden mahrum büyümüş, bunlara ihtiyaç duymaktadır. Şoray’da bu sevgi ve şefkati Adlı’da bulur ve 20 yılını onunla birlikte geçirir.İlişkilerinden sonra Şoray giderek süzgün bakışlı şuh bir kadın olmaktan sıyrılıp, yeni kimliğine bürünür ve 1965’lerden başlayarak “Türk sinemasının bir numaralı kadını” olur. Dört büyükler arasında olup (Fatma Girik, Hülya Koçyiğit, Filiz Akın) en çok o tutulmaktadır.SultanŞoray’ın Sultan olmasında ve kanunlarının oluşmasında Adlı’nın büyük payı vardır. Adlı, Şoray’a gönderdiği çiçek buketlerine iliştirdiği kartlarda ya da bıraktığı notlarda ona hep “Sultanım” diye hitap eder. (Canım sultanım, hanım sultan.. gibi) Bunlar daha sonra basında yer alır ve dönemin ünlü gazete ve dergilerinde yayınlanır. Böylece Şoray artık Türk sinemasının da, halkın da “Sultan”ı olmaya başlar.Adlı’nın onun hayatındaki yeri ve üzerindeki etkisi, özelikle birlikte yaşamaya başladıkları 1963 yılından başlayarak önemini ve ağırlığını artırır. 1966’nın sonlarına doğru ise birbiri ardına Şoray filmleri çevrilir ve aynı haftalarda Beyoğlu sinemalarında vizyona girince durum bir süre için aleyhine gelişir. Aynı haftalarda oynayan Şoray’lı filmler adeta birbirini vurur. Şoray’ın böyle bir hataya kurban gitmesinin nedeni aynı yıl içinde çok sayıda film çevirmesi ve oynadığı filmlerin aynı konuları kapsamasıdır.Bir süre sonra aleyhine gelişen bu tehlikeli sarsıntıyı güçlükle atlatır ve durumu lehine geliştirip fiyatına zam yapar. Böylece bütün yapımcılar Şoray’ı kara listeye alırlar. Bu karara göre ona film çevirttirmeyecek, mukavele süresi uzatılmayacak, sinema salonlarında da filmleri gösterilmeyecektir. O artık Akün, Acar, Arzu, Duru film....gibi büyük şirketlerin de kara listesindedir. Aleyhine gelişen tüm olaylardan sonra Şoray kendine bir savunma politikası bulur ve yapımcıların karşısına aldığı bazı kararlarla çıkıp, bu kararlardan da taviz vermeyecektir. Böylece Şoray kanunları oluşur.
Şoray Kanunları: 1) Türkan Şoray film senaryolarını film çekim tarihinden en az bir ay önce beğenir.
2) Türkan Şoray, Senaryoyu beğenmediği takdirde yeni senaryo verilecektir.
3) Her senaryoda beğendi mutabakatı şarttır.
4) Filmde öpüşme ve açık sahneden olmayacaktır.
5) Filmdeki modern giysiler Türkan Şoray’a tarihsel olanlar ise şirkete aittir.
6) Film çekimi İstanbul dahili olup Türkan Şoray İstanbul dışına çıkamaz.
7) Çalışma saatleri sabah 8 ile akşam 19 arasıdır.
8) Pazar günleri Türkan Şoray çalışmaz.
9) Türkan Şoray adı jenerik, afiş ilan ve sinema fenerlerinde başta ve tek olarak yazılacaktır.
10) Filmin her oynadığı yerde 9. madde uygulanacaktır.
11) Filmlerin seslendirilmesinde Türkan Şoray’ın sesi için kendi mutabakatı şarttır.
12) Şirket filmi kendi hesabına çeker. Eğer başka şirketle ortak yapıma gidilirse Türkan Şoray’ın mutabakatı şarttır.
13) Film renkli ise Türkan Şoray’ın mutabakatı ile çekim günleri uzayabilir.
14) Çekilecek filmin rejisörü ve baş erkek oyuncusu için Türkan Şoray’ın mutabakatı şarttır.
15) Bu şartlara riayet etmeyen film şirketi 100 bin lira ödemeyi taahhüt eder.
16) İhtilaf vukuunda merci mahkemeleri İstanbul mahkemeleridir.
17) Türkan Şoray şirketlerden film başına 60 bin lira alır.
18) Türkan Şoray mecburi gecikmeleri 10 günden fazla beklemez.
Dönemine göre bu oldukça ağır koşullar, 1967’de son halini alıp yazılı bir metne dönüştürülür. Türkan’ın ünlü ve gişe geliri öylesine yüksektir ki, hiçbir firma, yönetmen veya oyuncu ona karşı çıkamaz. Türkan Şoray’la mukavele yapmak için birbirleriyle yeniden yarışa girerler. Bu kanunlarla Rüçhan Adlı, Şoray’ın, Yeşilçam’daki imajını koruma altına alır.Şoray’ın Sinemamızdaki Yeri1960’larda 4 büyükler saltanatı söz konusudur. Fatma Girik; baştan itibaren dinamik canlı, “acul”, girişken kolay yılmayan, daha erkeksi, yeni yaşama kültürüyle dalga geçen, alt kültüre yakın bir tip, Filiz Akın; daha modern, toplumun Batı’ya dönük yüzüydü. O ince sarışın ve kırılgan kişiliğiyle halk kızlarını oynasa da pek inandırıcı olmayacak, daha çok zengin kızlarını, “burjuva güllerini” temsil ederek biraz farklı bir alana geçecekti. Hülya Koçyiğit, geniş bir canlandırma yelpazesi ve çok farklı kimliklere bürünme yeteneği olan, her sınıfa ait olabilen, kibar evin kızı.Türkan Şoray ise; güzel, çekici, alımlı bir kadın kişiliği yaratacak ve bunu hem güldürü, hem dramda aynı başarıyla sürdürecekti. Sosyal kökenler itibarıyla bir uçtan öbürüne, bir kutuptan diğerine kolaylıkla gidip gelebilecekti. Türk toplumu, sanatçının halk kızı veya burjuva dilberi tiplemelerini aynı ilgiyle kabul edecekti.Tip olarak da Türk kadınını yansıtmaktadır. Türk sinemasının en güzel resim veren kadın oyuncusudur. Sinemasal açıdan zengin, seyirciyi çarpan bir görüntüsü vardır. Halkın içinde gelmesi zor şartlarda büyümesi onu halka daha yakın kılacaktır. Türk sinemasında hiçbir kadın oyuncu onun gibi çevresinde yaygın bir etkinliğe sahip olmamıştır. Güzelliği hep abartılıdır ama sıcaklığı da tartışılmaz.Bu özellikleriyle sinemamızda farklı bir yer açar. Diğer kadın sanatçılara örnek olmuş, uygulamalarıyla da takip edilmiştir. Sinemada en yüksek fiyata sahip oyuncu oluşu, en çok aşık olunan kadın oluşu, kendine has yasaklar koyuşu, her rolün altından 
başarıyla kalkması, farklı güzelliği, sıcaklığı, bir sultan, bir efsane oluşuyla ve diğer yönleriyle sinemadaki yerini de belirlemiştir.1970’ler, Şoray, Sinema ve ToplumŞoray, değişir gözüken bir şeylere karşın, 1970’lerin başlarında da sinema siyasetini hemen hemen aynen sürdürür. Yılda yine 10-12 film yapar. Ünlü yazarların eserlerine el atılır fakat başarılı olunmaz. Sultan Gelin, Cemo gibi yarım başarılar elde edilirken, Vukuat Var, Asiye Nasıl Kurtulur gibi filmler fiyaskoyla sonuçlanır. Ünlü yönetmenlerle (Atıf Yılmaz, Osman Seden, Halit Refiğ..) çalışmak da pek bir şey değiştirmez.70’lerin başında yine zirvede gözükmektedir. Fakat o artık daha değişik, daha farklı birşey arama çabasındadır. 1972 yılında mesleki yaşamında yeni bir dönem açılır.  Film sayısını ciddi anlamda azaltır. Bu yıla iki filmi damgasını vuracaktır. Biri Cemo’dur. Bu filmin çekimlerinde Şoray attan düşer ve felç olma tehlikesiyle karşı karşıya kalır. Olay, filme iyi bir reklam aracı olur. Asıl büyük tepkilere yol açan olay ise bir diğer filmi “Dönüş”tür. Çünkü Şoray’ın yönetmenlik denemesi yaptığı ilk filmdir. Şoray birçok çevrenin eleştirisine maruz kalır. Filmin başarılı olmayacağı düşünülür, fakat beklenenin aksine dikkat çeker ve başarılı olur. Şoray, eleştirmenlerin, sinema uzmanlarının ve de “ciddi basın”ın dikkatini çeker. Film yılın en büyük iş yapan filmi olur. Şoray’a daha önce yüz çevirenler, bu kez onu sahiplenirler. Ayrıca “Dönüş” 1973’te “Moskova Film Festivali”nde özel bir ödül alır. “Azap’ta (1973) ikinci yönetmenlik denemesini gerçekleştirir fakat bu filmde başarılı olamaz.70’lerin başlarında O hepsi birbirinin aynı, en azından benzeri dram veya komedilerden daha kişilikli, daha gerçekçi filmlere doğru kaymasında, belki yıllardır süre gelen aklı başında, sorumlu ve oldukça poltize bir eleştirinin katkısı olmuştur. Ama temel neden, Türk toplumunun o yıllardaki genel havasıdır. 
Artık sinema da o uzun yıllar sürdürdüğü pembe rüyadan uyanıyordu. Yönetmenler ilk defa gerçekçi konulara el atmakta, Anadolu bozkırlarında mekan bakmakta, köylü kadınların dramını keşfetmektedirler. Başta Türkan Şoray ve diğer ünlü starlar, gerçekten yaşamış ve yaşayan kadın portreleri çizmeye başlarlar. Konfeksiyon usulü yapılan filmlerin yerini daha gerçekçi konular, daha kapsamlı yaklaşımlar, daha bütüncül çabalar alır. Artık her film ayrı bir proje olup, çok daha dikkatle üzerinde durulacaktır. 76’da 3. Şoray yönetmenliği ürünü olan “Bodrum Hakimi”ni çeker ve yeniden sahnededir. Yerini yeniden sağlamlaştırmıştır. 1977’de en güzel filmlerinden biri olan “Selvi Boylum al Yazmalım” da oynar. Bu filmle Şoray’a en iyi kadın oyuncu ödülü gelir.1980’ler ve Sonrası Şoray, Toplum ve SinemaBu hızlı dönemden sonra Şoray bir süre setlerden uzak kalır. 80’de film yapmaz. 1981’de ise son yönetmenlik ürünü olan “Yılanı Öldürseler” ile geri döner. Bu arada halk sinemaya gitmeyi reddeder. Artık yeni bir kuşak, yeni yönetmenler, yeni bir anlayış doğuyordu. (ve 80’li –90’lı yıllar boyunca Şoray’da bir çok yeni yönetmene destek verdi.) 1980’lerle bağımsız sinemanın önü açılır. 80’lerde sinemamız artık daha aydın, daha incelmiş ürünler, büyük kentin orta sınıflarına dönük hikayeler vermeye başlayan daha özel bir alan olmaya doğru gidecektir.1983’te şarkıcı ve türkücülerin oynadığı arabesk ağırlıklı filmler Türk Sinemasındaki yerini ne kadar korumaya çalışsa da, kadın dünyalarını sorgulayan “kadın filmleri” öne çıkmaya başlayacaktır. Değişen koşullar ve yaşanan ekonomik krizler nedeniyle 1980-86 yıllarında ikişer filmle yetinmek zorunda kalan Türkan Şoray 1987’de bu sayıyı dörde çıkarır.80’li yıllar Şoray’ın hem mesleğinde hem de özel yaşamında önemli değişikliklere sahne olacaktır. Şoray kanunları yıkılacak, oynadığı “Mine” adlı filmiyle “kadın filmleri” akımını da açacaktır. Özel yaşamında ise yirmi yılını feda ettiği Rüçhan Adlı’yı 1983’te terk edecek, aynı yıl sinema ve tiyatro sanatçısı Cihan Ünal ile evlenecektir. 84’te annesini kaybedecek ve bir süre sonra kızı Yağmur dünyaya gelecektir. Şoray Ünal çifti beraber birkaç filmde beraber oynarlar fakat filmler beklenen işi yapmaz. 87’de çift ayrılır. 90’lı yılları da birkaç filmle kapatır Şoray. 94’te babasını, 95’te de büyük aşkı Rüçhan Adlı’yı kaybeder. Bu yıllarda seyircisinin karşısına birkaç dizi filmle gelir. 2000 yılında çevirdiği “İkinci Bahar” adlı dizi ise diğerlerinden çok farklı bir yere sahip olacaktır.Ayrıca Türkan şoray Türkiye eğitiminede katkıda bulunmuştur.1973 yılında yaptırmış olduğu ilköğretim okulu Istanbul'un Hisarüstü semtinde yer almaktadır.
ALDIĞI ÖDÜLLER:
1964) I. Antalya Film Festivali. “Acı Hayat”la “en başarılı kadın oyuncu.” (Altın Portakal)
1968) 5. Antalya Film Festivali: “Vesikalı Yarim”le “en başarılı kadın oyuncu”. (Altın Portakal)  
1969)  Ekspress Gazetesi: Halk oyu ile “yılın kadın artisti”
1971)  Ekspress Gazetesi: Halk oyu ile “yılın kadın artisti”.
1973)  5. Adana Film Festivali: “Mahpus”la “en başarılı kadın oyuncu”. (altın Koza)- Moskova Film Şenliği (Rusya): “Dönüş”le “özel ödül”.- Ankara Gazeticiler Cemiyeti: “Yılın Artisti”- Kelebek Gazetesi: Halk oyu ile “yılın kadın sanatçısı”.- Kıbrıs Gazeteciler Cemiyeti: “Yılın Sanatçısı”- Tercüman Gazetesi: Halk oyu ile “en iyi sanatçı”- İzmir Kadınlar Birliği: “Dönüş”le “en iyi kadın oyuncu”.- 1978) Taşkent Film Şenliği: “Selvi Boylum Al Yazmalım”la Uluslarası Aytmatov Kulübü’nün geleneksel ödülü.  
1987) 27. Antalya Film Festivali: “Hayallerim, Aşkın ve Sen”deki yorumuyla “en iyi kadın oyuncu”. (Altın Portkal)
1990) 2. İzmir Film Festiali: “Altın Artemis onur ödülü.”
1992) 8. Bastia Akdeniz Sinemaları Festiali “Soğuktu ve Yağmur Çiseliyordu”daki yorumuyla “en iyi kadın oyuncu”.
1994) 6. Ankara Film Festivali: “Emek ödülü”. 31. Antalya Film Festivali: “Bir Aşk Uğruna”daki yorumuyla “en iyi kadın oyuncu”. (Altın Portakal)
1996) 15. Uluslararası İstanbul Film Festivali: Sinema onur ödülü- Magazin Gazeticiler Derneği 4. Altın Objektif Ödülü, Onur Ödülü.
1999) Roma Film Festiali: Büyük Ödül- 2. Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali: Kadın yönetmen ödülü.
2000) Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi: Zirvedekiler 2000 ödülü. 31. Antalya Film Festivali: “Bir Aşk Uğruna”daki yorumuyla “en iyi kadın oyuncu.” (Altın Portakal)
2001) Sakıp Sabancı Türk Kalp Vakfı: “İkinci Bahar” dizisiyle “iyi kalp ödülü”. 2001 İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi-Tekofaks Panasonic: “İkinci Bahar” dizisindeki rolüyle “2000 yılının başarılı iletişimci ödülü.”  Akademi İstanbul: “Yılın en başarılı sanatçısı ödülü”.
FİLMOGRAFİSİ
1960  Köyde Bir Kız Sevdim, Aşk Rüzgarı, Güzeller Resmi Geçidi 1961  Utanmaz Adam, Afacan, Aşk ve Yumruk, Dikenli Gül, Gönülden Gönüle, Hatırla Sevgilim, Kaderin Önüne Geçilmez, Kardeş Uğruna, Melekler Şahidimdir, Otobüs Yolcuları, Sevimli Haydut, Siyah Melek / Zincirler Kırılırken
Yönetmen: Sami Ayanoğlu
Senaryo: Yılmaz Tümtürk
Oyuncular: Sami Ayanoğlu, Ahmet Tarık Tekçe, Öztürk Serengil, Orhan Günşiray, Türkan Şoray
Yapım: Pesen Film-1961
Süre: 103 dakika
Kurtuluş Savaşı yıllarında İstanbul'da vatanseverlerle padişah yanlısı askerler arasında gelişen olaylar konu alınmış. Filmde Sami Ayanoğlu, Orhan Günşiray, Öztürk Serengil, Ahmet Tarık Tekçe gibi usta oyuncuların yanında sinemaya yeni girmiş fakat gelecek vadeden çok genç bir Türkan Şoray var. Gelecekte sinemanın Sultanı olacağı daha o günlerden belliymiş...Filmin baş rolünde oldukça başarılı bir oyunculuk sergiliyor.
1962  Acı Hayat, Allah Seviniz Dedi, Aşk Yarışı, Bardaktaki Adam, Billur Köşk, Bizde Arkadaş mıyız, DikmenYıldızı, Kırmızı Karanfiller, Lekeli Kadın, Ne Şeker Şey, Ümitler Kırılınca, Zorlu Damat
1963  Acı Aşk, Ayşecik Canımın İçi, Badem Şekeri, Beni Osman Öldürdü, Bütün Suçumuz Sevmek, Çalınan Aşk, Çapkın Kız, Dağlar Kralı, Genç Kızlar, İki Kocalı Kadın, Küçük Beyin Kısmeti, Sayın Bayan
1964  Adanalı Tayfur Kardeşler, Anasının Kuzusu, Bomba Gibi Kız, Bücür, Fıstık Gibi Maşallah, Gençlik Rüzgarı, Gözleri Ömre Bedel, Kader9 Kapıyı Çaldı, Kızgın delikanlı, Macera Kadını, Mualla, Öksüz Kız, Yılların Ardından
1965  Ekmekçi Kadın, Elveda Sevgilim, Garip Bir İzdivaç, Hayatımın Kadını, Komşunun Tavuğu, Sana Layık değilim, Seven Kadın Unutmaz, Siyah Gözler, Sürtük, Vahşi Gelin, Veda Busesi
1966  Akşam Güneşi, Altın Küpeler, Anaların Günahı, Çalıkuşu, Çamaşırcı Güzeli, Düğün Gecesi, El Kızı, Eli Maşalı, Günahkar Kadın, Karanfilli Kadın, Kenarın Dilberi, Meleklerin İntikamı, Meyhanenin Gülü, Siyah Gül
1967  Ağlayan Kadın, ana, Ayrılsak da Beraberiz, Bir Dağ Masalı, Her Zaman Kalbimdesin, Kara Duvaklı Gelin, Kelepçeli Melek, Ölümsüz Kadın, Sinekli Bakkal, Tapılacak Kadın
1968  Abbase Sultan, Ağla Gözlerim, Artı Sevmeyeceğim, aşk Eski Bir Yalan, Ayşem, Dünyanın En Güzel Kadını, Kadın Değil Baş Belası, Kadın intikamı, Kadın Severse, Kahveci Güzeli, Vesikalı Yarim
1969  Aşk Mabudesi, Ateşli Çingene, Bana Derler Fosforlu, Buruk Acı, Fosforlu Cevriye, Günah Bende mi, Köle Olayım, Sana Dönmeyeceğim, Seninle Ölmek İstiyorum, Son Bahar Rüzgarları 1970  Ağlayan Melek, Arım Balım Peteğim, Birleşen Yollar, Buğulu Gözler, Bülbül Yuvası, Hayatım Sana Feda, Herkesin Sevgilisi, Kara Gözlüm, Mağrur Kadın, Mazi Kalbimde Yaradır, Merhamet, Tatlı Meleğim
1971  Ateş Parçası, Bir Genç Kızın Romanı, Bir Kadın Kayboldu, Gelin Çiçeği, Gülüm Dalım Çiçeğim, Güllü, Mavi Eşarp, Melek mi, Şeytan mı, Sevmek ve Ölmek Zamanı, Unutulan Kadın, Yedi Kocalı Hürmüz
1972  Cemo, Çile, Dönüş, Sisli Hatıralar, Vukat Var, Zulüm
1973  Asiye Nasıl Kurtulur, Azap, Dert Bende, Gazi Kadın, Güllü Geliyor Güllü, Mahpus, Namus Borcu, Sultan Gelin, Yalancı
1974  Açlık, Bal Kız-Şenlik Var, Çılgınlar, Yüreğimde Yare Var
1975  Acele Koca Aranıyor 1976  Bodrum Hakimi, Deprem, Devlerin Aşkı 1977  Baraj, Dila Hanım, Selvi Boylum Al Yazmalım
1978  Bir Aşk Masalı, Cevriyem, Sultan, Tatlı Nigar
1979  Hazal, Küskün çiçek
1981  Yılanı Öldürseler
1982  Mine, Seni Kalbime Gömdüm
1983  Metres, Seni Seviyorum
1984  Bir Sevgi İstiyorum
1985  Bir Kadın Bir Hayat, Körebe
1987  Gramafon Avrat, Hayallerim Aşkım ve Sen, On Kadın, Rumuz Gonca Gül
1988  Ada
1989 ölü Bir Deniz
1990  Berdel, Menekşe Koyu, Soğuktu ve Yağmur Ciseliyordu
1993  Şahmaran
1995  Yerçekimli Aşklar
1997  Nihavent Mucize
2003  Gönderilmemiş Mektuplar
2004  Mürüvvetsiz Mürüvvet
Diziler
1993 Tatlı Betüş 
1996 Bir Aşk Uğruna 
2000 Gözlerinde Son Gece 
2000 İkinci Bahar 
2002 Tatlı Hayat 
2006 Cemile.
ALINTIDIR
TÜRKAN ŞORAY kimkimdir.gen.tr TÜRKAN ŞORAY TÜRKAN ŞORAY TÜRKAN ŞORAYemekforum.net 
2 notes · View notes
sinemaesintileri · 9 years
Text
MUHSİN ERTUĞRUL / Oyuncu / Yönetmen / Yapımcı
Muhsin Ertuğrul (1892 - 1979)
Sinema ve tiyatro oyuncusu, yönetmeni  Muhsin Ertuğrul (veya Ertuğrul Muhsin) 7 Mart (?) 1892'de İstanbul'da doğdu. Türk tiyatro ve sinemasında ilklerin adamı olan sanatçı, uzun sanat yaşamı boyunca bir çok atılımların öncüsü olmuş, tiyatro ve sinema tarihimize adeta damgasını vurmuştur.
  Almanya'da Sampson filminin çekimi sırasında - 1919
İlköğrenimini Tefeyyüz Mektebi'nde ve Darüledep'te yaptı. Daha sonra Soğukçeşme ve Toptaşı Rüştiyelerinde okudu. Oradan Mercan İdadisi'ne geçti. 1909 yazında Erenköy'de Burhanettin Kumpanyasının bir temsilinde (Canan Doyle'den Decaurcelle'nin uyarladığı Şerlok Holmes oyunundaki Bob rolüyle) ilk olarak sahneye çıktı. Daha sonra Reşat Rıdvan ve Burhanettin Beylerin Odeon tiyatrosunda çalıştı. ''Hamlet''  oyununda Laerdes rolünü oynadı. Bir süre ilgi çektikten sonra arkadaşı Vahram Papazyan'ın tavsiyesi üzerine gittiği Paris'te (1911), uzun yıllar etkisinden kurtulamadığı Mounet - Sully'yi izledi. 
İstanbul'a dönünce arkadaşlarıyla yeni bir topluluk kurdu. Bursa ve İstanbul'da oyunlar sergiledi. Kısa bir süre sinema işletmeciliği yaptı. Arkasından yeniden Paris'e gitti. O sıralar I. Dünya Savaşı çıktığı için yurda dönmek zorunda kaldı. Kendi adıyla bir tiyatro kurdu: ''Ertuğrul Tiyatrosu''... Bu arada Reşat Rıdvan Bey, ''Darülbedayi-i Osmanî''nin hazırlık çalışmalarına girişmişti. Edebi Tiyatro Heyeti adındaki, Fransa'dan çağrılan Antoine'ında katıldığı jüri önünde ''Hamlet''ten bir bölümü oynayan Muhsin Ertuğrul, tiyatronun sanatçıları arasına alındı. Strintberg'den ''Baba'', Kistemaeckers'den ''Kasırga'' adlı oyunları Türkçe ye çevirdi. Viyana'da ''Otello'' çalışmalarını izledi.
1922'de Kemal Film adına, ''İstanbul'da Bir Facia-yı Aşk'' ve ''Boğaziçi Esrarı'' filmlerini çekti. Daha sonra  ''Leblebici Horhor, Kız Kulesi'nde Bir Facia, Ateşten Gömlek, Sözde Kızlar'' filmlerini çevirdi.  Repertuardaki oyunlar arasında İhtilal (L. Andreyev), Baba (Stringberg), Bir Halk Düşmanı (İpsen), Prof. Kienow (K. Branson), Kreuteser Sonatı (L. Tolstoy), Humma ( C. Mere ), Otello ( Shakespare), Sırat Köprüsü (Birabeau - doley), Kamelyalı Kadın ( A. Dumas Fils ) gibi yabancı oyunların yanı sıra, Ahmet Vefik Paşa'nın Moliere uygulamaları, Azerya ve Yorgaki Dandini ile Vedat Örfi (Bengü), Vedat Nedim (Tör), Sermet Muhtar, Mahmut Yesari, Osman Cemal, İbrahim Necmi gibi Türk yazarlarının yapıtlarını da sahneledi ve oynadı. 
Devlet Tiyatro ve Operası Kanunu çıkınca, bu kurumun başına genel müdür olarak getirildi (1927).
1949 yılına kadar bu görevde kaldı. Çalışmaları sırasında Türk yazarlarının oyunlarının sahnelenmesine büyük ölçüde önem verdi. Oynanacak oyunların seçiminde titiz davranması, provaların düzenli yapılması, oyunların tam saatinde başlaması gibi yenilikler kültür ve eğlence hayatımıza onunla yerleşti. 1947'de kurulması düşünülen Devlet Tiyatrosunu yönetmek üzere Ankara'daki Uygulama Sahnesinin başına getirildi. 1949'da Devlet Tiyatrolarının ilk Genel Müdürü oldu ve bu çatı altında Operayı yönetti. Ancak bu çabalar 1951 yılında kesintiye uğradı. İstifa ederek ayrıldı. Bir bankanın desteği ile İstanbul'da Küçük Sahne'yi kurdu ve çalıştırmaya başladı. 
Ertuğrul, tiyatro çalışmaları dışında yalnızca yurt içinde otuz film yönetti. Çeşitli türdeki filmlerin sinemamızdaki ilk örneklerini verdi. Bu arada da ilk renkli Türk filmi olan ''Halıcı Kız''ı da bir bankanın desteğini alarak çekti  ( 1953). Tiyatroya yaptığı hizmetlerden ötürü 1931'de Goethe Madalyası'yla ödüllendirildi. Muhsin Ertuğrul, sanat yaşamının 70. yıl kutlamalarına katılmak ve Ege Üniversitesi'nin verdiği onur doktorluğu unvanını almak için gittiği İzmir'de 29 Nisan 1979'da hayata veda etti. HALICI KIZ (1953) Yönetmen : Muhsin Ertuğrul Senaryo : Mebrure Sami Alevok Görüntü Yönetmeni : Cezmi Ar Müzik : Hasan Ferit Anlar Oyuncular : Heyacan Başaran, Asuman Korad, Müfit Kiper, Agah Hün, Handan Uran, İbrahim Delideniz, Kamuran Yüce, Mehdi Yeşildeniz, Altan Karındaş, Sadri Alışık Yapımevi (şirket) : Doğan Kardeş Yayınları Konu : Güzelliğiyle çevresine ün salan işçi kız Gül'ün macera dolu yaşamının öyküsü. Notlar : Halk önüne çıkan (Atlas sineması 1953) ilk renkli film denemesi.  NOT: Bu film hakkında ayrıntılı bilgiye ''Halıcı Kız Aranıyor'' başlıklı bir blog yazısında rastladım.
Samson-1919
Filmografi (Oyuncu) 
1919 -Samson.  1922 - İstanbul'da Istırap, Boğaziçi Esrarı. 1923 -Ateşten Gömlek, Kızkulesi Faciası. 1928 - Ankara Postası. 1940- Şehvet Kurbanı. 1942 - Kıskanç
Filmografi (Yönetmen)
1919 - Samson. 1922 - İstanbul'da Bir Facia-i Aşk, İstanbul'da Istırap, Boğaziçi Esrarı.  1923 - Leblebici Horhor, Kızkulesi Faciasi, Ateşten Gömlek.
  Sözde Kızlar-1924
1924 -Sözde Kızlar. 1925 -Tamilla. 1928 - Bir Sigara Yüzünden, Ankara Postası. 1929 - Kaçakçılar. 1931 - İstanbul Sokaklarında. 1932 -  Bir Millet Uyanıyor.  1933 - Karım Beni Aldatırsa, Naşit Dolandırıcı, Söz Bir Allah Bir, Leblebici Horhor Ağa, Cici Berber, Fena Yol (O Kakos Dhromos). 1934 - Milyon Avcıları, Aysel Bataklı Damın Kızı
Aynaroz Kadısı-1938
1938 - Aynaroz Kadısı. 1939 -Tosun Paşa, Bir Kavuk Devrildi, Allahın Cenneti. 1940 - Şehvet Kurbanı, Akasya Palas.  1941 - Kahveci Güzeli. 1942 - Kıskanç. 1943 - Nasreddin Hoca Düğünde.  1945 -Yayla Kartalı. 1946 - Kızılırmak-Karakoyun. 1951 - Evli Mi Bekar Mı.  1953 -Halıcı Kız
Filmografi (Yapımcı)
Aysel Bataklı Damın Kızı -1934
1919 - Samson. 1934 - Aysel Bataklı Damın Kızı
FİLMOGRAFİ (SENARİST)
1922 - Boğaziçi Esrarı / Nur Baba, İstanbul'da Bir Facia-i Aşk.  1923 - Kızkulesi Faciasi, Ateşten Gömlek, Leblebici Horhor. 1924 - Sözde Kızlar. 1928 - Ankara Postası. 1929 - Kaçakçılar. 1931 - İstanbul Sokaklarında
1932 Bir Millet Uyanıyor  
Bir Millet Uyanıyor,  1932 yılında Muhsin Ertuğrul'un Yönettiği  bir yapıttır.  Mustafa Kemal ATATÜRK senaryoyo inceledikten sonra hareket halinde görüntülenmiş ve İsmet Paşa da bir garp cephesi sahnesinde görünmeyi kabul etmiştir. Konusu: 15 Mart 1920 günü başlar.  Kuva-yi Milliye yüzbaşısı Davut ve yardımcısı Tilki İlkin bir cephaneliğini basarlar. Sonra görevli olarak İstanbul'a gelirler.  istanbul yaşamının çeşitli olaylarına katılan Davut ve Tilki Beyoğlu'ndaki bir meyhanede tehlikeli bir duruma düştüklerinde bir '' meçhul yardımcı'' tarafından kurtarılırlar ve Erenköy'e verilen adrese giderler.  Yolda Yaver Feridun'un saldırısına uğrayan Öğretmen Nesrin'i kurtarılar ve onu evine götürürler. Ne var ki bu ev Davut'un yıllardır görmediği, annesinin evidir.
1933 - Leblebici Horhor Ağa. 1934 - Aysel Bataklı Damın Kızı.1939 -Bir Kavuk Devrildi Yapım: İpek Film, Yönetmen: Muhsin Ertuğrul, Oynayanlar: Hazım Körmükçü, İsmail Galip Arcan. 1951 Evli Mi Bekar Mı?
FİLMOGRAFİ (Sanat Yönetmeni)
1934 Aysel Bataklı Damın Kızı 
Cahide Sonku- Muhsin Ertuğrul, Şehvet Kurbanı
KAYNAKÇA Muhsin Ertuğrul-biyografi.net MUHSİN ERTUĞRUL-KimKimdir Muhsin Ertuğrul MUHSİN ERTUĞRUL-Türkçe Bilgi
2 notes · View notes
sinemaesintileri · 9 years
Text
HÜLYA KOÇYİĞİT
Hülya Koçyiğit; Türkan Şoray, Fatma Girik ve Filiz Akın'la birlikte  Türk sinemasının en önemli dört kadın oyucusundan biridir. Bu dört star Yeşilçam'ın ''DÖRT YAPRAKLI YONCASI'' olarak bilinir. Hülya, 12 Aralık 1947 tarihinde ailesinin ilk çocuğu olarak İstanbul'da dünyaya geldi. Babası Bulgaristan'dan Türkiye'ye göç etmiş bir Tüccar olan Sedat Koçyiğit, annesi ise ev hanımı Melek Koçyiğit'tir. İlkokula İstanbul'da başladı, Ankara'da tamamladı. Bu arada Ankara Devlet Konservatuvarı Bale Bölümünde ilk sanat eğitimini aldı. Atatürk Kız Lisesi'nde (Şimdiki Beşiktaş Atatürk Lisesi) öğrenciyken  İstanbul Şehir Tiyatrolarına girdi. Lise öğrenimini Ankara Devlet Konservatuarı tiyatro bölümünde devam ettirdi. Sinemayla tanışması 1963 yılında ''Susuz Yaz'' adlı filmdeki rolüyle oldu. Hülya Koçyiğit, bu filmdeki rolüyle Türk kadınlar birliği tarafından Yılın kadın sanatçısı ödülüne layık görüldü. Türkiye'de sansür engeline takılan, bu nedenle de ilk gösterimi Haziran 1964'te Berlin Film Festivali'nde yapılan "Susuz Yaz", bu festivalin büyük ödülü olan Altın Ayı'yı kazanmış ve Türk sinema tarihinde uluslararası ödül kazanan ilk film olmuştur. ''Susuz Yaz 1963 yapımı dramatik Türk filmidir. İki yönetmeni vardır: Metin Erksan ve  David E. Durston... Senaryoyu ise yine Metin Erksan, Necati Cumalı'nın 1962'de yazdığı aynı adı taşıyan hikâyesinden uyarlayıp yazmıştır. Filmin başlıca rollerinde Erol Taş, Hülya Koçyiğit ve aynı zamanda filmin yapımcısı da olan Ulvi Doğan oynamışlardır. Hülya Koçyiğit'in sinemadaki ilk filmidir. Susuz Yaz, aynı zamanda Erol Taş'ın figüran değil de başrol oyuncusu olarak oynadığı ilk filmidir. Filmin özgün müziğini Yunanistan'ın Akademi Ödüllü bestecisi Manos Hacidakis bestelemiştir. Hacidakis aynı yıl 'Topkapı' filminin müziğini de yapmıştı. Çekimleri Necati Cumalı'nın hikâyesinin geçtiği yerde, yani İzmir'in Bademler köyünde dokuz ayda gerçekleştirilen film susuzluk ve kadınsızlık temasını işler. Necati Cumalı'nı avukatlık yaptığı yıllardaki gözlemlerine dayanan bu psikolojik - toplumsal filmde çiftçi Osman (Erol Taş) arazisinde çıkan suyu kendi başına sahiplenmek ister, ancak suya ihtiyaçları olan diğer köylüleri karşısına alır. Bu çatışmada hapse düşen kardeşi Hasan'ın (Ulvi Doğan) karısı Bahar'a da (Hülya Koçyiğit) göz koyar. Filmin 1963 yılında başlanan çekimleri kalabalık bir ekiple dokuz ayda bitirdi. Sansür Kurulu tarafından flmin gösterimine izin verilmedi. Bunun üzerine film rafa kaldırımış ve yönetmen Metin Erksan'la yapımcı ve aynı zamanda başrol oyuncularından biri olan Ulvi Doğan arasında hiç bitmeyecek olan sürtüşmeler başlamış oldu. Sinemaya bir heves için girmiş olan aslında tekstilci ve stilist olan Ulvi Doğan, filmi otomobil bagajında gizlice Avrupa'ya kaçırmış ve afişteki Metin Erksan ismini uyduruk bir isimle değiştirerek Berlin Film Festivali'nde yarışmaya sokmuştu. Film, festivalin büyük ödülü Altın Ayı'yı kazanıp Avrupa'da büyük sükse yapınca devlet bu kez filme itibarını iade etme kararı vermiş, ama buna rağmen film geri gelmemişti. Avrupa'da Hülya Koçyiğit'e benzeyen bir figüranla çevrilen birkaç pornografik parça filme eklenerek film "I Had My Brother's Wife" (Kardeşimin Karısına Sahip Oldum) adıyla yeniden piyasaya verilmiş ve daha çok açık saçık film gösteren sinemalarda gösterilmişti.''
Türkiye'de sansür engeline takılan, bu nedenle de ilk gösterimi Haziran 1964'te Berlin Film Festivali'nde yapılan "Susuz Yaz", bu festivalin büyük ödülü olan Altın Ayı'yı kazanmış ve Türk sinema tarihinde uluslararası ödül kazanan ilk film olmuştur. ''Susuz Yaz''la oyunculuk kariyerine başarılı bir giriş yapan Koçyiğit, o zamanın basını için de önemli bir malzeme oldu. ''Yeni bir yıldız doğuyor'' başlığı sıkça kullanıldı onun için... O da bu başarılı girişi iyi değerlendirmek istedi. Kendisine dönemin en ünlü ve başarılı oyuncularından biri olan Ayhan Işık'ı model aldı.  Ayhan Işık, saygın kişiliği ve ilkelerine bağlılığı ile tanınmıştı. Yeşilçam'da etkin bir yer edinebilmek için o da kendi ilkelerini oluşturdu. Annesinin  yardımı ve desteğiyle bu konuda hayli başarılı oldu... Vurun Kahpeye, Yıldızların Altında, Yalancı, Hıçkırık ve Dudaktan Kalbe gibi filmlerle sinema izleyicisinin gönlüne taht kuran Koçyiğit, Sadri Alılşık ve Çolpan İlhan gibi filmerinde kendisini seslendirmek istiyordu. Ancak o günkü iş temposu içinde bu pek mümkün olmadı. Fikret Hakan, Sadri Alışık gibi zamanın usta ve ünlü aktörleriyle çalışması oyunculuk kariyerine olumlu yönde katkılarda bulundu. Sanatçının diğer önemli sayılabilecek bir başarısı da özellikle yerli romanların sinemaya uyarlanmasında oynadığı roldür. Bu tür uyarlamalarda oldukça üstün bir performans sergileyen Koçyiğit, özellikle Kerime Nadir, Muazzez Tahsin Berkant, Esat Mahmut Karakurt, Halide Edip Adıvar, Peride Celal... gibi romancıların eserlerindeki kahramanlara hayat verdi. Orhan Aksoy'un romanından sinemaya aktarılan KEZBAN tipiyle adeta özdeşleştirildi... Canlandırdığı taşralı kız tipi, hayatının değişmesine karşın kendi öz değerlerine bağlı kalmış, sağlam karekteriyle örnek olmuştur... Filmlerde hep olumlu ve iyi tipleri canlandıran sanatçı, kendini geliştirmek için farklı kişilikleri de canlandırmak arzusundaydı. Mesela bu amaçla  rol aldığı ''Kırmızı Fener Sokağı'' isimli filmde sokak kızı İrma'yı canlandırmış fakat seyirciden büyük tepki almıştı. Bir filmde Ediz Hun'un annesini, bir başka filmde de Cüneyt Arkın'ın metresini oynamak suretiyle değişik rollerde kendisini kanıtlamak istemişti. O, aslında oynadığı her rolün hakkını layıkıyla vermiş bir sanatçıdır ve Türk sinema seyircisi onu bu yönüyle de sevmiş ve taktir etmiştir. Kariyerinin ilk dönemlerinde daha çok Orhan Aksoy'un  filmlerinde rol alan Hülya Koçyiğit, daha sonra Ömer Lütfi Akad, Şerif Gören gibi sosyal konuları irdeleyen yönetmenlerle de çalışmak fırsatını buldu. Akad'ın ''Gelin, Düğün, Diyet'' üçlemesinde ve ''Gökçe Çiçek'' filmleriyle; Gören'in ''Almanya Acı Vatan, Firar, Derman, Kurbağalar, Evlidir Ne Yapsa Yeridir...'' gibi önemli yapıtlarında baş rol oynadı. Hülya Koçyiğit,  filmleri Yunanistan, İran, Mısır, Lübnan, Cezayir gibi değişik ülkelerde gösterilen bir sanatçımızdır. 1965-1974 arasında tüm filmleri Yunanistan'da sinemalarda oynatılmıştır. "Derman" beş Kıtada oynatılan, "Kurbağalar" ise yabancı televizyon kurumlarına satılan ilk Türk filmidir. Sanatçı, 180 kadar filmde ve dört TV dizisinde rol aldı. Çalıştığı yönetmenlerden bazıları, Lütfü Akad, Atıf Yılmaz, Şerif Gören, Metin Erksan, Orhan Aksoy, Memduh Ün, Ertem Eğilmez, Osman Seden ve Halit Refiğ'dir.
Bu başarıları ona 1991 yılında ''Devlet Sanatçılığı'' ünvanını kazandırdı... Aynı yıllarda SO-DER'in kurucuları arasında yer aldı ve dört yıl boyunca başkanlığını yaptı. Başkanlıktan ayrıldıktan sonra da SO-DER Yönetim kurulunda çalışmalarını sürdürdü. Kısa bir süre siyasetle de uğraştı fakat seçimleri kaybedince tekrar normal yaşantısına döndü... Hülya Koçyiğit, altmışlı yılların sonlarında  Fenerbahçe'de futbol oynayan Selim Soydan'la evlendi (1968). Çiftin bu evlilikten Gülşah adlı bir kız evlatları dünyaya geldi (15 Eylül 1969). Bu gün Koçyiğit'in Gülşah'tan doğma Neslişah ve Aslışah adlı iki torunu vardı
ÖDÜLLERİ
Yurt İçinde Aldığı Ödüller
1964 Yılın Kadın Oyuncusu (Turizm Bakanlığı)
1964 Yılın Kadını (Türk Kadınlar Birliği)
1969 Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü, Cemile
1972 Altın Koza (Zehra filmi ile)
1973 Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü, Tanrı Misafiri
1975 Altın Portakal (Diyet filmi ile)
1984 Altın Portakal (Derman filmi ile)
1990 Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü, Karılar Koğuşu
Altın Portakal Yaşam Boyu Başarı Ödülü
Altın Koza Yaşam Boyu Başarı Ödülü
Çasot Yaşam Boyu Başarı Ödülü
İstanbul Film Festivali Onur Ödülü
Ankara Film Festivali Onur Ödülü
Uçan Süpürge Film Festivali Onur Ödülü
Siyad Onur Ödülü
Uluslararası Festivallerden Aldığı Ödüller
1987 Nantes Film Festivali (Fransa) En Başarılı Kadın Oyuncu - "Kurbağalar" Filmi İle
1988 Amiens Film Festivali (FRANSA) En İyi Kadın Oyuncu - "Bez Bebek" Filmi İle
Filmlerinin Katıldığı Festivaller
Susuz Yaz: Berlin Film Festivali, Meksika Film Festivali
Gelin: Tahran Film Festivali
Derman: Çekoslovakya Karlovy Film Festivali, Venedik Film Festivali, Londra Film Festivali, Nantes Film Festivali, Şam Film Festivali (En Büyük Ödülü Aldı), Taşkent Film Festivali
Kurbağalar: Fransa Nantes Film Festivali (En İyi Kadın Oyuncu Ödülü)
FİLMOGRAFİ
(OYUNCU - 181)
2010
Nisvan - Tarihe Adını Yazdıran Kadınlar (Müfide İlhan / İlk kadın belediye başkanı)
2009
Altın Kızlar (İsmet) TV Dizisi
2007
Hicran Sokağı (Zümrüt)
Aşk Eski Bir Yalan (Zümrüt) TV Dizisi
Anneler Günü (Handan) TV Filmi
2006
Kabuslar Evi: Bir Kış Masalı (Gülseren) TV Filmi
2005
Asla Unutma (Emel - Nadide) TV Dizisi
2005
Akad Sineması (Kendisi)
2004
Sular DurulmuyorSular Durulmuyor (Dilşat)TV Dizisi
2003
Yeşilçam DeniziYeşilçam Denizi Tv Programı
Hababam Sınıfı: Merhaba (Fatoş Hoca)
2002
Mihriban (Mihriban) TV Dizisi
2001
Şellale (Semra)
Nisan Yağmuru (Nisan) TV Dizisi
1991
Bir Kadın (Füsun)
Anadolu'nun Kadın Erenleri (TV Dizisi)
1989
Karılar Koğuşu (Tözey)
Hiçbir Gece (Sevda Tanyeri)
1988
Ponente Feneri
Macide Öğretmen (Macide Öğretmen)TV Dizisi
Gece Dansı Tutsakları (Zeynep)
Canım Oğlum (Ayşe Akyüz)
1987
Bez Bebek (Melek)
1986
Kader (Gülçiçek)
Gülçiçek (Gülçiçek)
Dikenli Yol (Handan)
1985
Kurbağalar (Elmas)
1984
Yavrularım (Seher Kaya)
Firar (Ayşe Sarıca)
1983
Derman (Mürvet)
1982
Gazap Rüzgarı (Avukat Selma Ataman)
1981
Herhangi Bir Kadın (Yıldız Şahin)
1979
Almanya Acı Vatan (Güldane)
1978
Evlidir Ne Yapsa Yeridir (Leyla)
1977
İstasyon (Yasemin)
Sensiz Yaşayamam (Ayfer Tezmen)
1976
Şoför (Zehra)
Gülşah Küçük Anne (Selma Akova)
1975
İşte Hayat (Ayşe)
Çirkef (Ayşe)
Kadınlar Hayır Derse (Hülya)
Gülşah (Zeynep)
Bir Araya Gelemeyiz (Füsun Atakan)
1974
Çirkin Dünya (Selma)
Sokaklardan Bir Kız (Nuran)
Sabıkalı (Aysel)
Kardeşim (Nermin)
El Kapısı (Elvan)
Diyet (Hacer)
Diriliş (Zeynep)
1973
İkibin Yılın Sevgilisi (Güldal/Sibel Tamara/Amorfia Zerrintaç)
Yeryüzünde Bir Melek (Zehra)
Siyah Gelinlik (Pınar Sayan)
Rabia / İlk Kadın Evliya (Rabia)
Hayat Bayram Olsa (Ceylan Ateşoğlu)
Gelin (Meryem)
Düğün (Zelha)
Aşkın Zaferi / Aşk ve Vatan (Oya Öğretmen)
1972
Zehra (Zehra Altuğ)
Tanrı Misafiri (Pınar)
Sezercik Aslan Parçası (Sevim)
Sev Kardeşim (Alev Güler)
Kaderimin Oyunu (Selma)
Gökçeçiçek (Gökçeçiçek)
Azat Kuşu (Melek)
1971
Üç Arkadaş (Gül Peri)
Yağmur (Günsel Dolunay)
Yarın Ağlayacağım (Sevda)
Vefasız (Zeynep)
Son Hıçkırık (Handan/Nalan)
Sezercik Yavrum Benim (Aynur)
Severek Ayrılalım (Meral Eresen)
Senede Bir Gün (Nazlı)
Kezban Paris'te (Kezban)
Hayatım Senindir (Leyla Sonay/Nermin)
Bütün Anneler Melektir (Selma)
Beyoğlu Güzeli (Alev Aker)
Beklenen Şarkı (Gül Deniz)
Bebek Gibi Maşallah (Leyla Erdem Yılmaz)
Adını Anmayacağım (Gül)
1970
Zeyno (Zeynep)
Yaralı Ceylan (Cemile)
Sürtük (Naciye/Canan Alev )
Söz Müdafanın (Selma Alkan)
Seven Ne Yapmaz (Sevda)
Saadet Güneşi (Semra)
Küçük Hanımefendi (Neriman)
Kezban Roma'da (Kezban)
Kalbimin Efendisi (Alev)
Güller Ve Dikenler (Verda)
1969
Ölmüş Bir Kadının Mektupları (Anne Fikret/Kızı Nedret)
Yarın Başka Bir Gündür (Gül Fatma Kunt)
Uykusuz Geceler (Cemile/Yıldız Ateş)
Sen Bir Meleksin (Hülya)
Kızım Ve Ben (Leyla)
Kızıl Vazo (Azize Sönmezoğlu)
Kınalı Yapıncak (Kınalı Yapıncak/Leyla)
Boş Çerçeve (Alev)
1968
Yasemin'in Tatlı Aşkı (Yasemin Birman)
Yalan Yıllar (Lale)
Vahşi Bir Erkek Sevdim (Cihan)
Sus Sus Kimseler Duymasın
Sevemez Kimse Seni (Alev)
Sarmaşık Gülleri (Gülseren)
Kırmızı Fener Sokağı
Kezban (Kezban)
Kara Sevda (Selma)
Kadın Asla Unutmaz (Nevin Doruk)
Hicran Gecesi (İlhan)
Funda (Fehiman)
Dağları Bekleyen Kız
Cemile (Cemile)
1967
Üvey Ana
Çıldırtan Dudaklar
Zalimler De Sever (Deniz)
Yağmur Çiselerken (Hülya)
Yaralı Kuş / Mazideki Yıllarım (Zeynep)
Yanık Kalpler
Utanç Kapıları (Sevim)
Söyleyin Genç Kızlara (Hülya)
Seni Affedemem (Ferdide Baykara/Canan Öz)
Samanyolu (Zülal)
Ringo Gestapo'ya Karşı
Parmaklıklar Arkasında (Gül)
Kardeş Kavgası (Nuran Volkan)
Hırçın Kadın
Gül Ağacı (Hülya)
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (Nüzhet)
Demir Kapı
Deli Fişek
1966
İntikam Ateşi
Ölmek Mi Yaşamak Mı (Hülya)
Yiğit Yaralı Olur (Gül) Vahşi Sevda (Gül) Siyahlı Kadın (Serap) Seni Seviyorum (Selma) O Kadın (Ayşe Çelik) Kıskanç Kadın (Nevin Seden) Kumarbazın İntikamı (Leyla Özer) Karanlıklar Meleği (Gül) Kaderde Birleşenler / Kıyamet ... (Nuran)
Dişi Düşman (Asuman) Dertli GönüllerDenizciler Geliyor (Birsen )Damgalı Kadın (Suzan) Bitmeyen Çile (Gönül) Aşk Mücadelesi (Zeynep)
1965
İki Yavrucak
Yıldızların Altında (Hülya)
Yalancı
Uzakta Kal Sevgilim (Hülya)
Tehlikeli Adımlar (Semra Güven)
Sevgim Ve Gururum (Zerrin Bağdatlı)
Sevgili Öğretmenim (Hülya)
Serseri Aşık (Hülya)
Posta Güvercini (Şahiser)
Nazar Değmez İnşallah (Belma)
Lafını Balla Kestim (Meral)
Kadın İsterse (Matmazel Nadya)
Karta Tibet ve Ediz Hun'la Hıçkırık filminin bir sahnesinde Hıçkırık (Nalan) Hülya (Hülya/Semra) Dudaktan Kalbe (Lamia) Aşk ve İntikam (Şermin)
1964
Vurun Kahpeye (Aliye Öğretmen)
Taşralı Kız (Hülya)
Sinema Filmi
Son Tren (Pelin)
Keşanlı Ali
Kavga Var
Katilin Kızı (Gül)
Hepimiz Kardeşiz (Elif)
Döner Ayna (Leyla)
Bir İçim Su (Hülya)
Sinema Filmi
Ayşecik Çıtı Pıtı Kız (Sevim)
Aslan Marka Nihat (Aşk Otobüsü...
Ahtapotun Kolları (Sevim)
Affetmeyen Kadın (Hülya)
Adalardan Bir Yar Gelir Bizler...
Sinema Filmi
1963
Şaşkın Baba (Leyla)
Susuz Yaz filminde Erol Taş'la
Susuz Yaz (Bahar)
Genç Kızlar (Oya Deren)
KAYNAKÇA
Sinema Türk
Vikipedi
3 notes · View notes
sinemaesintileri · 10 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Top of France by Jakub Polomski
Aiguille du Midi (3,842 m). The cable car to the summit, the Téléphérique de l’Aiguille du Midi, was built in 1955 and held the title of the world’s highest cable car for about two decades. Top station of Aiguille du Midi is the starting point for one of the routes to the Mont Blanc summit.
9K notes · View notes
sinemaesintileri · 10 years
Photo
Tumblr media
Yapım yılı: 1967
Senaryo, Yönetmen: Nejat Saydam   Yapımcı: Murat Köseoğlu
Oyuncular: Cüneyt Arkın, Selda Alkor, Esen Püsküllü, Turgut Özatay, Tunç Oral, Osman Alyanak, Ali Şen
2 notes · View notes
sinemaesintileri · 10 years
Photo
Tumblr media
SİNEMA ESİNTİLERİ bugün 1 yaşına bastı!
3 notes · View notes
sinemaesintileri · 11 years
Text
GÖNÜL TANSEL / OYUNCU / ŞARKICI
GÖNÜL TANSEL
Gerçek adı Emine Keskin olan sinema oyuncusu / şarkıcı Gönül Tansel 10 Kasım 1954 tarihinde Ordu'da doğdu. Önce gazinolarda şarkı söyleyerek bu alanda tanındı. Sinemaya 1970 yılında ''Kara Peçe'' adlı filmle başladı. Sinemaya başladığı yıllarda seks filmleri furyası etkisini göstermeye başlamıştı. O da bu furyaya katılan oyuncular arasında yerini   aldı. Bu tür filmlerin 1980'den itibaren  yasaklanması üzerine tekrar  sahnelere, şarkıcılığa döndü.    
 Gönül Tansel sinemanın krize girdiği bir dönemde sinema oyunculuğuna başlamış olduğu için kendini kanıtlama fırsatı bulamamış yan rollerle yetinmek zorunda kalmış şanssız bir oyuncudur. Rol aldığı erotik filmler ona hiç bir şey katmadı. Bütün güzelliğine ve yeteneğine rağmen sinemada başarılı olamadı.
      FİLMOGRAFİ
1970
Kara Peçe
1972
Büyük Bela
1973
Ben Böyle Doğdum, Cano, Hazreti Yusuf, Sevda Yolu, Ömer Hayyam 1974
Anter, Beş Tavuk Bir Horoz, Her Gece Bardayım, Kara Boğa, Sosyete Behçet, Televizyon Niyazi, Yolsuzlar, İntikam, İstek, Şaşkın
1975
Aşk-ı Memnu, Bakireler Çiftliği, Bana Beş Avrat Yetmez, Bakireler Çiftliği, Dadaş Hasan, Kaygısızlar / Tak Fişi Bitir İşi, Kocam Erkek mi, Muz Sever misin, Rejisörün Yatak Odası, Yirmidört Ayardayım, Çapkın Hırsız, Çapkın Kızlar, Çapkınım Hovardayım, İki Tatlı Serseri, Şeftalisi Ala Benziyor / 24 Ayardayım
    1977 Yeşilçam Sokağı
1980 Şaşkın Milyoner
1985 Kanun Adamı
1988 Gemileri Yakmak 
Gönül Tansel -Sinema Türk 
2 notes · View notes