Tumgik
#öğretmen olacağım ben ya
velhasileyvallah · 2 years
Text
çok çalıştım öğretmenliği kazanabilmek için ve nasip oldu kazandık, şimdi son senemin son haftası ve bu garip heyecanı ve aynı zamanda stresi üzerimden atamıyorum
5 notes · View notes
aynodndr · 1 year
Text
Tumblr media
Annen var mı senin?
- Var tabiî.
- Ne iş yapar?
- Çamaşıra gidiyor.
- Sen ne olacaksın büyüyünce?
- Ben mi? dedi.
Gözlerini gözüme kaldırdı. İkimiz de mavi mavi baktık.
-Ben, dedi, boyacı olacağım.
- Ne boyacısı?
- Kundura boyacısı.
- Neden kundura boyacısı?
- Ya ne olayım?
- Doktor ol, dedim.
- Olmam, dedi.
- Neden ?
- Olmam işte.
- Neden ama?
- Doktoru sevmem ki.
- Olur mu ya? Bak, dedim. Doktor sevilmez olur mu ?
- Tabiî sevmem, dedi. Annem hasta oldu. Evimize geldi. Kumbaramızı kırdık. Bütün yirmi beşlikleri ona verdik. Sonra çeyrekler kaldı. Onlarla da reçeteyi yaptırdık. O da zorlan.
- Ama annen iyileşti.
- Annem iyileşti ama paramız gitti. İki gün, yemek yemedim ben.
- Peki, dedim, öğretmen ol.
- Ben mektebe gitmiyorum ki.
- Neden?
- Öğretmen beni dövüyor.
- Neden?
- Yaramazlık ediyorum da ondan.
- Sen de yaramazlık yapma.
- Ben yaramazlık ne demek bilmiyorum ki.
- Öğretmenin yapma dediği şey, dedim.
- Belli olmuyor ki!.. Bir gün arkadaşımın biri “Çamaşırcının piçi” dedi. Ben de döğdüm onu. Öğretmen de beni döğdü. Ondan sonra hep çamaşırcının piçi diye çağırdılar. Hiç kimseyi döğmedim. Yaramazlıkmış diye. Birkaç gün sonra yanımdaki arkadaşın iki kalemi vardı. Birini aldım. Hırsızsın sen diye döğdüler. Benim kalemim yoktu aldım. Sonra o da yaramazlıkmış, hem de çok fena bir şeymiş. Bir daha kimsenin kalemini almam dedim. Defterini aldım. Bu sefer hem döğdüler, hem mektepten koğdular.
- Çok fena yapmışsın.
- Fena yaptım. Ben adam olmak istemiyorum ki.
- Ne olmak istiyorsun ya?
- Boyacı olacağım dedim ya.
*Sait Faik Abasıyanık / Plajdaki Ayna'dan
Hayatın sadece kitaplardan öğrenilmeyeceğini yine kitaplardan öğrendim.
8 notes · View notes
sterrka · 1 year
Text
Ben sanırım bölüm değişikliği yapıp öğretmen olacağım ya, dün bir öğrenci öğretmenine adımla seslendi. ‘Zeynep öğretmenim.’ Yemin ederim çok hoşuma gitti.
7 notes · View notes
emir616161 · 6 months
Text
Biri öldüğünde ondan geriye kalan kitapları ve defterleri bazen yakınları bir koliye doldurur ve sahaflara bırakır. Sahaflar o kolilerdeki kitapları ayıklar, satılabilir durumda olanları raflara koyar. Satılamayacak olanları ise ya depoya gömer ya da kağıt toplayıcılara verir. Defterler de önem bakımından kondisyon bakımına göre incelenir, bu işin meraklısı bazı kişilere gösterilir. İşe yaramaz olduğu düşünülenler ise yine kağıt toplayıcılara bırakılır. Üniversitenin ilk yılından beri elimden geldiğince o defterleri toplarım ben. Bazen bir matematik işlemi ya da telefon numaraları, bazen yarım bırakılmış bir günlük sayfası, bazen de yemek tarifleri çıkar o defterlerden. Ara ara şiirler olur. Bazen de öyküler olur. Çok nadir olsa da bazen sayfalarca iç kusmaya denk gelinebilir. Sadece bir kalem, bir defter, bir nefes, bir oda ve bir ışığın şahitlik ettiği ve tek şahidin de bunlar olarak kalacağı düşünülerek geçirilmiş o saatler, o düşünce fırtınaları, o defteri keşfetmemle sanki ölü sahibiyle zaman arası bir anlaşma yapmışız gibi bana emanet kalır. İrkilirim o zaman. Okurken irkilirim, taşırken irkilirim. Keşfetmek bir beladır bazen. Emanetini seçemezsin ve üstüne taşıması zor bir yük olarak kalır. O defterlerden birinde geçenlerde okuduğum bir durum günlerce kafama takıldı. Ne yapacağımı, kime anlatacağımı bilemedim. Buraya yazmayı düşündüm, nasıl olur ikilemine düştüm. Fakat bu bir emanetse şayet, ben zarımı emanetin anlaşılmasından yana atmaya karar verdim. Şöyleydi okuduğum;
''..... 1998
Abimin doğum günü. Heybeliada'yı bıraktığından beri yüzümüz gülmedi. On üç sene geçmiş. Deniz Lisesi'ni kazandı diye Kur'an okutmuştuk. ''Ne oldu okuttuğunuz dualar, borç içinde kaldık'' diye sorup durdu babam. Tazminat belimizi büktü. Anlatmaz, konuşmaz. Ben biliyorum arkadaşları hırpalamış. İfade edemez kendini o. Bir başına kalmışlığı yok. Dayanamıyorum dedi, geldi. Çok korktum babam kemiklerini kıracak diye. Bir şey yapmadı. 4 ayını boş geçirdi, anadolu öğretmen lisesini kazandı. Mutlu olmadı. Kendini iyi hissetsin diye hep gülümsedim ona. Evde babamla, okulda öğretmenlerle anlaşamadı. Yıl sonu başvuru yaptı, fen lisesine kabul aldı. ............ olduysa da ...... bilemiyorum. Hacettepe İngilizce tıbbı kazandığında mutluluktan havaya uçtum. Abim doktor olacak, az şey miydi? Zarf gelince babamın yüzü düştü, zehir oldu gecemiz. ''Senden bir bok olmaz onu da bırakırsın'' dedi. Babamın canını sıkan okul süresinin uzun olmasıydı. Allah biliyor, hepimizi zorlayan o tazminat parasını bir an önce abimden almak istiyordu. Onun Ankara'daki üçüncü yılında başladım Uludağ'a. Bir kere yanıma gelmedi. Ben Ankara'ya gitmek istedim, davet etmedi. Meğer o sene harç parasını gitara vermiş. Kaydı düşmüş. Pidecide çalışmaya başlamış. İlk ve en büyük kavgamız ............ bir şeydi. Babamdan intikam alıyorsun dedim. Çok sinirlendi. Doktor olacaktın sen abi dediğimde ben olacağımı oldum deyişini unutmuyorum. İnşaatlarda çalışmaya başladığında babamla neredeyse hiç görüşmez oldular. Eve gitmiyordu. Onu düşünmekten bir senem ziyan oldu, sınıfta kaldım. Son seneme geçeceğim yaz tatilinde Adana'da dikildi karşıma. İtü'yü kazandım, mühendis olacağım dedi. İnşaatta dövmüşler, hazmedememiş. Babama yalvardım. Ne olur üstüne gitme, harcanıyor dedim. ....... olacaksa sen sebep olma dedim. ''Her gün camiide ne günah işledim bu oğlu bana ceza verdin'' diye soruyorum dedi. Arada kalmaktan çok sıkıldım. Yoruldum. Keşke İtü'yü bitirse diye dualar ettim, tutmadı. Onu da bıraktı. Çeyreği olmayanlar aşağıladı, lise mezunu diye küçümsediler. Zeki abim. Zeka kurbanı abim. Öğretmen olduğum günden bu yana ona her harçlık verişimde saatlerce ağlıyorum. Benim abim bu olacak adam değildi. Tiyatroya merak sarmış. Oyuncu olacağım diyor. Bizden sonra sen ne olacaksın abim. Senden nefret ediyorum bazen baba.''
2 notes · View notes
bilmemkineyimben · 2 years
Text
kendime.
biricik, kıymetli ve pek duygusal canım kendim. 17 yaşımın son günlerinde yazıyorum bunları sana. hala çocukken. büyümek beni hiç korkutmuyordu biliyor musun, ta ki büyümenin pek de güzel bir şey olmadığını fark edene kadar. korkuyorum. sanki büyüdükçe zaten pek de iyi gitmeyen her şey yolundan iyice çıkacakmış da ben düzeltemeyecekmişim gibi hissediyorum. biliyorsun beni, fazlaca karamsar biriryim ne yazık ki. bu nedenle pek de umutlu bakamıyorum geleceğe ama her şeye rağmen bize güveniyorum. olmasa da olmasın, her şey de yolunda gitmeyiversin değil mi..
17 yaşımdan kendime bir kaç şey bırakmak istediğim için yazıyorum bunları. ileride dönüp baktığımda bugünlerimi hatırlayabilmek ve belki de kendimle gurur duyabilmek için. pek hoş gelmedi bana 17 yaşım.. çok kırıldım, çok üzüldüm, çok yıprandım. o kadar çok zorluk atlattım ki bu yaşımda, bir daha kalkamayacağımı düşündüğüm her düşüşümde kendimi yeniden ayakta buldum. öyle herkesin anlattığı gibi mükemmel bir yaş olmadı yani benimkisi. 17 yaş aşkım olmadı mesela ya da hayat bana başka türlü sürprizler sunmadı. kafamı toplayamadığım için ders çalışamadığım günlerle, baştan aşağı her kemiğimin ağrısıyla uyandığım sabahlarla, ağlayarak uykuya daldığım gecelerle, kimseye anlatamadığım için gereğinden fazla güldüğüm anlarla dolu bir seneydi. ama geçti. geçmedi. babama hep bu günler için çok kızgın olacağım. biliyorum hiçbir zaman bizi üzmek istemedi ama üzdü. çok kırgınım. ona ihtiyacım olduğu günlerde yanımda olmadığı için, ağladığımda bana kızdığı için, üzülmeye hakkım yokmuş gibi davrandığı için, kafaya taktığım şeyleri hafife aldığı için, hayallerimi dinlemediği için, yalnızca sözde destek olduğu için ve en çok daha anne karnındayken beni alıştırmaya başladığı o muhteşem ilgisini bir anda üzerimden çektiği için. bunu affedemiyorum. yıllarca o kadar iyi hissettim ki bana olan sevgisini ve ilgisini şu an onların çoğunun yok olması beni paramparça ediyor. çok sevdiğim bir söz var ‘ben büyüyorum sanıyordum benimki büyümek değil parçalanmakmış.’.. ama en çok kendime kızıyorum. bir başkası için kendimi bu kadar üzmem hiç doğru değildi. üstelik bu kişi babam bile olsa. hep arkadaşlarımın babamla olan ilişkimi kıskanması beni şaşırtıyordu, bir insanın babası tarafından incitilmiş olması bana hiç gerçekçi gelmiyordu. ben bunun gerçek olduğunu yaşayarak öğrenmek istemezdim. ama olsun. hepsini atlatıyorum, atlatacağım. eskiden olsa bunları yazıyorken kesin ağlardım ama şu an gözlerim bile dolmadı. değişiyorum. 
gelelim üniversite sınavına. hayalim hep moleküler biyoloji ve genetik okumaktı biliyorsun. olmadı, olmasın, belki olur. sınavda pek iyi bir sıralama yapmadım, zaten ben hiçbir zaman çok yüksek hedefleri olan biri değildim. istediğim çoğu üniversitede psikoloji bölümünü yazabiliyordum ama yazamadım. hep derlerdi ki sınavdan sonra rahatlayacaksın ben en çok sınavdan sonra tercih döneminde zorlandım. kendimi o kadar çok karşıma alıp konuştum ki.. ne nasıl olacak, ben nasıl yapacağım.. şehir dışı fikri beni hem heyecanlandırdı hem korkuttu. ama sanırım korkularım daha ağır bastı. evimdeyim, dört sene daha evimde olacağım. uzun düşünceler, uykusuz geceler ve hatta uykularımda bile düşünmeler sonucu matematik öğretmenliği bölümünü yazdım ve kazandım. hala şaşkın ve heyecanlıyım. iyi bir öğretmen olmak için elimden geleni yapacağım. öğrencilerime sadece matematik değil, kitaplar insanlar ve hayat konusunda anlamlı şeyler öğretmek istiyorum. içten içe korkulan ama bir o kadar da sevilen bir öğretmen olacağım galiba. bana ilham olan öğretmenlerimin izinden gidecek, öğrencilerime ilham olacağım. ilk başlarda bana çok tuhaf gelen bu fikrin bana şu an heyecan veriyor oluşu çok garip!
#devam edecek.
7 notes · View notes
Text
- Annen var mı senin?
- Var tabii.
- Ne iş yapar?
- Çamaşıra gidiyor.
- Sen ne olacaksın büyüyünce?
- Ben mi? dedi.
Gözlerini gözüme kaldırdı. İkimiz de mavi mavi baktık.
-Ben, dedi, boyacı olacağım.
- Ne boyacısı?
- Kundura boyacısı.
- Neden kundura boyacısı?
- Ya ne olayım?
- Doktor ol, dedim.
- Olmam, dedi.
- Neden ?
- Olmam işte.
- Neden ama?
- Doktoru sevmem ki.
- Olur mu ya? Bak, dedim. Doktor sevilmez olur mu ?
- Tabii sevmem, dedi. Annem hasta oldu. Evimize geldi. Kumbaramızı kırdık. Bütün yirmi beşlikleri ona verdik. Sonra çeyrekler kaldı. Onlarla da reçeteyi yaptırdık. O da zorlan.
- Ama annen iyileşti.
- Annem iyileşti ama paramız gitti. İki gün, yemek yemedim ben.
- Peki, dedim, öğretmen ol.
- Ben mektebe gitmiyorum ki.
- Neden?
- Öğretmen beni dövüyor.
- Neden?
- Yaramazlık ediyorum da ondan.
- Sen de yaramazlık yapma.
- Ben yaramazlık ne demek bilmiyorum ki.
- Öğretmenin yapma dediği şey, dedim.
- Belli olmuyor ki!.. Bir gün arkadaşımın biri “Çamaşırcının piçi” dedi. Ben de döğdüm onu. Öğretmen de beni döğdü. Ondan sonra hep çamaşırcının piçi diye çağırdılar. Hiç kimseyi döğmedim. Yaramazlıkmış diye. Birkaç gün sonra yanımdaki arkadaşın iki kalemi vardı. Birini aldım. Hırsızsın sen diye döğdüler. Benim kalemim yoktu aldım. Sonra o da yaramazlıkmış, hem de çok fena bir şeymiş. Bir daha kimsenin kalemini almam dedim. Defterini aldım. Bu sefer hem döğdüler, hem mektepten koğdular.
- Çok fena yapmışsın.
- Fena yaptım. Ben adam olmak istemiyorum ki.
- Ne olmak istiyorsun ya?
- Boyacı olacağım dedim ya.
~
Sait Faik Abasıyanık - Plajdaki Ayna...
Tumblr media
3 notes · View notes
smilekeles · 14 days
Text
Tumblr media
- Annen var mı senin?
- Var tabiî.
- Ne iş yapar?
- Çamaşıra gidiyor.
- Sen ne olacaksın büyüyünce?
- Ben mi? dedi.
Gözlerini gözüme kaldırdı.
İkimiz de birbirimize baktık.
-Ben, dedi, boyacı olacağım.
- Ne boyacısı?
- Kundura boyacısı.
- Neden kundura boyacısı?
- Ya ne olayım?
- Doktor ol, dedim.
- Olmam, dedi.
- Neden ?
- Olmam işte.
- Neden ama?
- Doktoru sevmem ki.
- Olur mu ya? Bak, dedim. Doktor sevilmez olur mu ?
- Tabiî sevmem, dedi. Annem hasta oldu. Evimize geldi. Kumbaramızı kırdık. Bütün yirmi beşlikleri ona verdik. Sonra çeyrekler kaldı. Onlarla da reçeteyi yaptırdık. O da zorlan.
- Ama annen iyileşti.
- Annem iyileşti ama paramız gitti. İki gün, yemek yemedim ben.
- Peki, dedim, öğretmen ol.
- Ben mektebe gitmiyorum ki.
- Neden?
- Öğretmen beni dövüyor.
- Neden?
- Yaramazlık ediyorum da ondan.
- Sen de yaramazlık yapma.
- Ben yaramazlık ne demek bilmiyorum ki.
- Öğretmenin yapma dediği şey, dedim.
- Belli olmuyor ki!.. Bir gün arkadaşımın biri “Çamaşırcının p.çi” dedi. Ben de dövdüm onu. Öğretmen de beni dövdü . Ondan sonra hep çamaşırcının p.çi diye çağırdılar. Hiç kimseyi dövmedim. Yaramazlıkmış diye. Birkaç gün sonra yanımdaki arkadaşın iki kalemi vardı. Birini aldım. Hırsızsın sen diye dövdüler . Benim kalemim yoktu aldım. Sonra o da yaramazlıkmış, hem de çok fena bir şeymiş. Bir daha kimsenin kalemini almam dedim. Defterini aldım. Bu sefer hem dövdüler , hem mektepten koğdular.
- Çok fena yapmışsın.
- Fena yaptım. Ben adam olmak istemiyorum ki.
- Ne olmak istiyorsun ya?
- Boyacı olacağım dedim ya.
"Ürkek bir serçe gibi eğme başını.
Kaldır başını ve dimdik dur.
Bu senin değil, ülkemin ayıbı.
Hırpalanmış yerlerinden öperim çocuk. "
Sait Faik Abasıyanık..
1 note · View note
vurdumgitti · 17 days
Text
bir konu netse, ya üzülürsün ya sevinirsin. iki duygu da bir süre sonra geçer. ama belirsizse yorar, yorgunluk kolay kolay geçmez. ve ben çok yoruldum. benim hiç arkadaşım yoktu, burayı açtım. Fatma içimdeki bu boşluğu kullandı, abim olmasını hep çok istedim. seni abi yerine koydum, bak öylesine değil harbi harbi abi yerine koydum. bu yüzdendir ki hâlâ sana karşı saygım var. en son ki konuşmamızda seni çok kırdığımı düşündüm, çok pişman oldum, çok üzüldüm. sana ulaşmak için çok yol aradım. hesabıma ara verecekken bile seninle ilgili post atıp, iletimi açık bırakmıştım. gelirsen yaz diye, özür dileyeyim diye. dün bir öğrendim zaten sen bir yıldan beridir buradaymışsın, istersen yazardın, istersen konuşurduk, istersen tekrar abi kardeş gibi olabilirdik. ama istemedin, istemedin ki yazmadın. çok çabaladım ben, kendi içimde sana da, merte de, fatmaya da hep hak verdim. çünkü suçlu bendim. çocuktum, arkadaşa açtım, çocuktum, sevilmeye açtım. ama şimdi büyüdüm. ve mutluluğa açım. benim şimdiye kadar sana karşı bir kırgınlığım yoktu, işte burada hesabının olduğunu, o takip ettiğin kişinin postlarını beğenene kadar. ama yine sorun değil, bir sabah ansızın affetmiş olurum içimde seni. bunu belki hiç okumayacaksın ama benim fazlaca yazmaya, konuşmaya ihtiyacım var. ve biliyor musun, her şeye rağmen iyi ki hayatıma girdin savaş abi. sayende içimde azıcık da abi sevgisini doldurdun:). ben size karşı hep mutlu, enerjik dolu göründüm ama içimde kaç savaş verdiğimi bilemedin. biliyor musun? bilmiyorsun tabi. ben öğretmen olacağım ve öğrencilerime ilk kendilerini sevmeyi öğreteceğim. çok zaman geçti, çok şey unutuldu belki. ama hisler, duygular unutulmaz. acaba sen şu an hangi bölümdesin? hayatın nasıl gidiyor? napıyorsun? bilmiyorum, öğrenemeyeceğim de. ama umarım bir gün kalbinde çiçekler açar, bir sabah uyandığında her şeyi içinde halletmiş olursun.
0 notes
srdnm · 1 year
Text
Büyüyünce Ne Olacaksın?
Annen var mı senin?
Var tabii. Ne iş yapar? Çamaşıra gidiyor. Sen ne olacaksın büyüyünce? – Ben mi? dedi. Gözlerini gözüme kaldırdı. İkimiz de mavi mavi baktık. -Ben, dedi, boyacı olacağım. Ne boyacısı? Kundura boyacısı. Neden kundura boyacısı? Ya ne olayım? – Doktor ol, dedim. – Olmam, dedi. – Neden? Olmam işte. Neden ama? Doktoru sevmem ki. Olur, mu ya? Bak, dedim. Doktor sevilmez olur mu? Tabiî sevmem, dedi. Annem hasta oldu. Evimize geldi. Kumbaramızı kırdık. Bütün yirmi beşlikleri ona verdik. Sonra çeyrekler kaldı. Onlarla da reçeteyi yaptırdık. O da zorlan. Ama annen iyileşti. Annem iyileşti ama paramız gitti. İki gün, yemek yemedim ben. Peki, dedim, öğretmen ol. Ben mektebe gitmiyorum ki. Neden? Öğretmen beni dövüyor. – Neden? Yaramazlık ediyorum da ondan. Sen de yaramazlık yapma. Ben yaramazlık ne demek bilmiyorum ki. Öğretmenin yapma dediği şey, dedim. Belli olmuyor ki!.. Bir gün arkadaşımın biri “Çamaşırcının piçi” dedi. Ben de dövdüm onu. Öğretmen de beni dövdü. Ondan sonra hep çamaşırcının piçi diye çağırdılar. Hiç kimseyi dövmedim. Yaramazlıkmış diye. Bir kaç gün sonra yanımdaki arkadaşın iki kalemi vardı. Birini aldım. Hırsızsın sen diye dövdüler. Benim kalemim yoktu aldım. Sonra o da yaramazlıkmış, hem de çok fena bir şeymiş. Bir daha kimsenin kalemini almam dedim. Defterini aldım. Bu sefer hem dövdüler, hem mektepten kovdular. Çok fena yapmışsın. Fena yaptım. Ben adam olmak istemiyorum ki. Ne olmak istiyorsun ya? Boyacı olacağım dedim ya. Sait Faik Abasıyanık
0 notes
merine-itsi · 1 year
Text
seni uğruna ölmeyeceğim bir şey için ikna ettiğime utanıyorum, sevgiye inandırıp sevgisiz bıraktığım için, yaralarını saracağım diyip sarmak bir kenarda dursun bir yeni yara daha eklediğim için, neşen ben olacağım diyip son mutluluk kırıntını da aldığım için utanıyorum. ama biliyor musun sana galiba lütuf değil imtihan için gönderilmiştim ben ya da doğrusunu gösterip deneyimlemen için seni sırılsıklam yalnız bırakan bi öğretmen olmak için. özür dilerim, insan bazen acımasız olabiliyormuş. uğruna ömrü boyunca vicdan azabı çekse bile, en çok acımasızlıktan kırılan kendisi olsa bile...
0 notes
aynodndr · 9 months
Text
Tumblr media
Annen var mı senin?
- Var tabiî.
- Ne iş yapar?
- Çamaşıra gidiyor.
- Sen ne olacaksın büyüyünce? - Ben mi? dedi. Gözlerini gözüme kaldırdı. İkimiz de mavi mavi baktık. -Ben, dedi, boyacı olacağım.
- Ne boyacısı?
- Kundura boyacısı.
- Neden kundura boyacısı?
- Ya ne olayım? - Doktor ol, dedim. - Olmam, dedi. - Neden ?
- Olmam işte. - Neden ama? - Doktoru sevmem ki. - Olur mu ya? Bak, dedim. Doktor sevilmez olur mu ?
- Tabiî sevmem, dedi. Annem hasta oldu. Evimize geldi. Kumbaramızı kırdık. Bütün yirmi beşlikleri ona verdik. Sonra çeyrekler kaldı. Onlarla da reçeteyi yaptırdık. O da zorlan.
- Ama annen iyileşti.
- Annem iyileşti ama paramız gitti. İki gün, yemek yemedim ben.
- Peki, dedim, öğretmen ol. - Ben mektebe gitmiyorum ki. - Neden?
- Öğretmen beni dövüyor. - Neden?
- Yaramazlık ediyorum da ondan.
- Sen de yaramazlık yapma.
- Ben yaramazlık ne demek bilmiyorum ki.
- Öğretmenin yapma dediği şey, dedim.
- Belli olmuyor ki!.. Bir gün arkadaşımın biri “Çamaşırcının piçi” dedi. Ben de dövdüm onu. Öğretmen de beni dövdü. Ondan sonra hep çamaşırcının piçi diye çağırdılar. Hiç kimseyi dövmedim. Yaramazlıkmış diye. Bir kaç gün sonra yanımdaki arkadaşın iki kalemi vardı. Birini aldım. Hırsızsın sen diye dövdüler. Benim kalemim yoktu aldım. Sonra o da yaramazlıkmış, hem de çok fena bir şeymiş. Bir daha kimsenin kalemini almam dedim. Defterini aldım. Bu sefer hem dövdüler, hem mektepten kovdular.
- Çok fena yapmışsın.
- Fena yaptım. Ben adam olmak istemiyorum ki. - Ne olmak istiyorsun ya?
- Boyacı olacağım dedim ya.
Sait Faik Abasıyanık
2 notes · View notes
potpori · 2 years
Text
Lacivert Cep
          Bak nasıl da gerinip geziyor velet! Dünkü götü boklu!  Dar geliyor bana bu oda. Annemin ağzına kadar kristal dolu büfesi başımdan aşağı dökülüyormuş gibi. Karşımda o yarı resmi kıyafetiyle, Allah’ın belası, dünkü boklu velet! Anneannemden kalma el dokuması halı ayağımın altından çekiliyor. Şampanya rengi duvar boyası kanıma karışıyor.
           Casual giyimli piç!
           Neymiş efendim işe girmişte, çok sevinçliymiş! Geberesice! Yok, o kadar da değil yahu.. Annem de onu övüyor, bak bak ne yakışıklı olmuş değil mi? Bugün işte ilk günüymüş! Mezun olduğumda bana bu kadar merasim yapılmadı be! Annem bana “Yönetmen olacağım derken, ne yöneteceksin yani?” diye gönülsüz ağzı yarım sordu da sonra ölmüş babamın fotoğrafına doğru bakıp iç geçirdi. O bakışında “aldık başımıza belayı” sözü vardı.
           Yeğeni işe başlıyor. Hem nasıl bitirim çocuk. Dışa dönük. Alfa dediklerinden.
           Yok yok GEBERESİCE!
           O kadar mı, o kadar!
           Alfa olmayı önemsemiyorum ben. Ne oluyor yani alfa olunca? Yemek yenecek yer hakkında “fark etmez bana” demişim. Hah, işte bu alfa olmadığımı gösteriyormuş. Sinemaya giderken hangi filme gitmek istediğimi söylemezmişim. Hande öyle diyor. Hande beni yanında bulundurmaktan hoşlanan bir arkadaşımdır. Sürekli laf sokar. Hiçbir yaptığımı beğenmez ve beni manipüle eder. Bu yanında bulundurulma hissimin intikamını sevgilisiyle yatarak almıştım.
           Hande’ye beta şoku!
           Arkadaşıyla hala görüşürler. Üç ay küstüler sadece. Kız kardeşlik kazandı. Kız yürütücü yapımcı oldu.
           “Kızım bak ne yakışıklı olmuş yeğenin” Annem cümlenin başına “kızım” koyarsa belli ki beni sinir etmek istemiştir.
           Kızım da kızım. Kızım de bana kızım. Kızım, kızcağızım benim. Kızım, kızçelerimi ham diye yerim!
           Ana kız arasındaki sinsi çekişmeyi tarih kitapları pek yazmaz. Nedense… Ben de oturup yazamam (oturup yazamaz da hakikaten). Fır dönüyorlar etrafında. Dayım çocuğuna sanki dünyada işe başlayan ilk insan oymuş gibi bakıyor. Gözleri altın ya da çizgi film doları. Bir sermaye, bir gurur ki sormayın. Soracaksanız illa, bana sormayın.
           Gerim gerim geriliyor velet. Daha dün şu yatağa bebeyken koydular seni. Kundak çocuk! Senin bitirim hallerine sokayım! Gerim gerim gerilirken sen, benim gözümün önüne götündeki bok parçasının nasıl temizlendiği geliyor. Dayım temizlemedi. Yengem temizledi. Sonra yengem evden kaçtı. Kendisine çok bok temizletildiği için sanırım. Bir de anasız büyüdü diye ödül aldı bu velet. Keşke benimki de kaçsaydı ben de ödül alsaydım şu evin odalarında. Öksüzlük ödülü bana gidiyor. Kalkıp ağlamaklı teşekkür konuşması yapıyorum. Teşekkürler öksüzlük, bana hayat verdin. Teşekkürler öksüzlük beni “biri” yaptın.
           Kızım da kızım, odasından çıkması lazım.
           Hiç çıkmazdı odasından hakikaten. Hep film izlerdi. Bir keresinde American History X’in sikiş sahnesi sırasında, anası odaya dalmıştı da ekrana bakınca “cık cık cık” yapmıştı, elinde getirdiği üzümlerle bakmıştı kızının suratına. Kız da hiç utanmamıştı.
           Neden utanacakmışım ayol!
           Kızım da kızım, utanması olmayan entel kızım. Annemle Sıdıka dizisinin çok sıkıcı bir versiyonuyduk. Annem yarı muhafazakardır. Tam muhafazakar olmak için gereken şartlara sahip değildir. Canlı coşkulu kadındır ama gerektiğinde ölü taklidi yapmasını çok iyi bilir. Mesela benim mezuniyetime geldiğinde, cenazemde gibiydi. “Anne bi Kuran okutup pilav dağıtalım mı” diye sorsam, hiç yadırgamadan “Vallahi iyi olur yapalım” diyecekti sanki.
           Anam da anam, çilekeş olmayan ama öyle davranmayı seven apartman annesi anam. İğne işi bilmez bankacı anam. Emekli ve ağzı kokan anam.
           Benim ağzım kokmaz. Ben her şeyden önce bir anneyim. Sen sinemacı olacaksın diye ben emekli halimle gittim bir de sekreterlik yaptım.            
           Babam öğretmendi. Benim de öğretmen olmamı istiyordu. Şimdi yeğenimi görse, boklu yeğenimi, o da deliler gibi sevinirdi. Kızım sinemacı nedir, diye soramadı babam, ben lisedeyken ölmüştü. Bu soru anneme kaldı. Bu soru annemin ağzına daha çok yakıştı. Babam sormadı, duymadım ama onda eğreti dururdu bu saldırgan soru. Babam pasif agresifti. İntikamını uzun zamana yayardı.
           Baban benim gibi değildir içine atar. Zaten o yüzden öldü.
           Kızım da kızım. Babanı kaybettik kızım.
           Babam çok sigara içtiği için ölmüştü. İçine attığı bir şey yoktu. Aksine çok da güzel laf sokardı. Homur homur, ağzının içinde giydirirdi herkese. Özellikle dayıma. Dayımın solcu, gerizekalı ve paracı olduğunu dillendirirdi sürekli. Oysa dayım sadece liberal bir yavşaktı. Muhafazakar babalar liberallere solcu der. Amerika mı burası baba!?
           Babanı kaybettik. Annen hayatta. Dayın yaşıyor. Yeğenin işe başlıyor. Yengen başka adamın koynunda. Sen barda çalışıyorsun. Her şey yerli yerinde.
           O alkolik suratıyla karşıma geçiyor. “Bak nasıl oldum abla!" diye soruyor. Senin ablanın amına koyarım, diyerek ceket cebine elimi takıp hızla yırtıyorum. Bir anda oluyor. Cart diye. Belki bir ihtimal Cort diye.
           Sessizlik üç yıl sürüyor odada. Anne dayı şaşkın. Ben de şaşkınım. Yeğen hepten öyle. Küçük çocuk gibi oturup ağlamaya başlayacak birazdan. Vay ceketimi yırttı diye. Pahalı ceket. Pahalı takım. Bilmem ne avm’deki bilmem ne mağazasından alındı. Dayım annemden borç istedi. Annem, hediyem olsun, demiş.
           Kız sen bana hiç hediye almadın ya şu yaşıma kadar, ağzı kokan kaltak!
           Aa yok o kadar da değil yahu!
          O kadar yani artık dayanamıyorum!
           Bırakalım şimdi anne kutsaldır ayaklarını falan. Benim burama kadar geldi. BURAM. Eliyle alnını gösteriyor gibi düşünelim yani. Dua et sadece cebini yırttım, kafa göz dalmadım sana. Hani sebebi ne desen onu da bilmiyorum. Şöyle ağzını burnunu kırsam rahatlarım gibi geliyor. Şımarık velet! Bokun götüne sıvanmış !viyi viyik! diye gezdiğin zamanı biliyorum ya, kime bu havalar. Bilmem ne markasından bilmem ne takımından on tane giysen ne olur!  Kızım da kızım, ölesiye şeytan dölü gibi bir şey misin kızım, bardan eve geldiğinde leş, ev de bulamadın kendine, ben senin götünü topluyorum hala, işte yönetmen mönetmen olacağım dersen böyle olur, başımıza gelecek iş varmış, çekeceğim çilem varmış, artık rahat bırak beni n’olur!
           Cart diye söküldü lacivert cep. Cort diye belki de. Böyle geldi içimden. Benim de ilgi gösterme şeklim bu demek ki. Hani uzak ülkelere gidersiniz, birtakım kabilelerin sevgi gösterme şekli sanki ananıza sövüyorlar gibidir ya, öyle yani. Kültür farkı kanka, anladın mı?
           Ben zaten herkesi böyle ceket cebini söker gibi… neyse...
           Yok anlamadı. Anlamaz. İçer sıçar halasının parasını yer ve asla anlamaz. Bütün aileyi sikip attı, baş tacı oldu. Benim sesim çıkmadı, Exorcist Linda muamelesi gördüm. Neyse…
           Sessizlik bozuldu. Yeğenim dayıma dönüp küfür müfür etti. Naptı ya bakın naptı diye bağırdı durdu. Üzerime yürüdü. Ay kaç tane erkek dövdüm sen de mi korkacağım! Neyse annem yetersiz dikiş bilgisiyle cebi onarabileceğini söylüyor, bana ters ters bakıp laf söylüyor, ne söylüyor bilmiyor. Ben de uzaklaşıyorum o anda odadan. Kristal dolu bir büfe olarak boşalıyorum kafalarına. Babamı da kaybettik beni de kaybettik herkesi de kaybettik. Kaybetmediğimiz kimse kalmadı. Hande, sevgilisi, dayım. Onları da kaybettik.
           Ve ben çok mutluyum.
                                                                               emre varışlı, 2022
0 notes
motorsuz-ucak · 2 years
Text
Motorsuz uçakla uçtum!
Selam arkadaşlar hoş geldiniz Nasıl gayet havalı görünüyor değil mi arkamda görmüş olduğunuz planöre bineceğiz bugün Türk Hava Kurumu'nun dayız acayip heyecanlıyım hepsinden bahsedeceğim tulumundan bahsetmek istiyorum tulum Deniz kuvvetlerinden. alıyoruz. başımın hediyesi Şuradaki biliyorsunuz apoletleri benim uçuş okulun turu korsun hediyesi onlarla Daha işimiz bitmedi 3 takınca mezun olacağım, inşallah bu Deniz kuvvetlerinden Onur, Akyüz başımın hediyesi gördüğünüz gibi Ve bu da tabii ki Emre Mert Binbaşı Murat bakıcı binbaşım solotürk ekibinin hediyesi veya , Cindy kulübün başımın hediyesi yani , toparlama havalı bir durumdayım hepsini toplayınca bir günlük, ne yapar herhangi bir şey. uçurabilir mi Ben, kendi yetkili olan şeyler uçura biliyorum biliyorsunuz ama sonuçta böyle beni önemli ve mm desteklemesi koltuk altlarından , kanatların çıkacakmış gibi bana güç veriyor isterseniz hocalarımızı yanına gidelim hemen planı dinleyelim sonra da. uçuşa çıkalım gerçekten kalbim atacak Çünkü arkadaşlar arkamda görmüş olduğunuz aleti motoru yok motorsuz uçacağız anlatabiliyor muyum yani gerekli hava koşullarında sağlandığında oto Biliyoruz tabii ki bunu yapmadan , önce Sizden ricam tabii abone olmanız biliyorsunuz önümüzde Doğan kabak gibi bir tavşan var çok hızlı koşuyor , yakalamamız lazım bana destek olursanız bunu her videoda ısrarla söyleyeceğim Doğan abi seni yakalayacağım buyursunlar Bu arada tulumun yakışıp yakışmadığını , aşağı yazarsanız hani ona göre Hani Anladım şunu bir vur yapalım, hoşuma Oğlum bak bizim ralliciler neden, biliyorsunuz tuluma gelen tribe giren dikkat edin tribe.
Girdim ama şu an gerçekten alayım hocam abi Hoş geldiniz Hocam hocam hocam Teşekkür ederim, Nasılsınız Teşekkür ederiz hocam Ne var ne yok yok ne yapayım şöyle mi yapsam ya Bilemedim Ağabey böyle yap ya da sen öyle otobüs önünde böyle yapılmış Hayatta hep beraber Şimdi arkadaşlar Türk Hava Kurumu'nun dayız Eskişehir'in önündeyiz çok önemli Bir yerdeyiz neden önemli.
Bir yer Türk Hava Kurumu cumhuriyetten iki yıl sonra 1925'te Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk tarafından kuruldu Burası yüzlerce binlerce pilot yetiştirmiş bir kurum çok köklü bir kurum ve bölgede en Coğrafi. olarak da. şöyle önemli hepinizin kitaplarda okuduğu bildiğini Birinci, İnönü Savaşı, 2 İnönü Ey bu topraklar o Topraklar detaylarını hocalarımızdan dinleyeceğiz, Tabii ki aleti de hocalarımızdan.
Deniz ama gerçekten bu anlamda da Manevi anlamda çok önemli bir kurum dayız ve, önemli bir coğrafyadayız o yüzden benim heyecanım böyle onunla çarpılmış durumda o yüzden dedim, ki Hayır hani giyinmeliyim ya anladın mı . Hani Anıl. bana bunu. hediye etti dolapta duruyor dedim ki fırsat Ya bunu giymem lazım ama ne varsa donattım böyle teşekkür ediyorum tekrardan Değerli arkadaşlarım adı ve sözü size , bırakıyorum, Biz de teşekkür ediyoruz Öncelikle adam olsan, soyadım Kaplan burada görmüş olduğunuz, planörlerin pilotlarından bir tanesi benim aynı zamanda öğretmen adayıyım öğretmenlik eğitimine devam etmekte Biraz sonra. ümitlerle düzeltme uçuş yapacağız böyle değişikliği ambulansla ortamda Peki İrem Hocam size düşünür sormak istiyorum, Yani tamamen motorsuz tamamen hava akımını kullanarak. meteorolojik.
şartları kullanarak uçan bir al gel şimdi şöyle Özel'in özellikle dediğimiz gibi Herhangi bir motor yani takan sağlayacak çok özür dilerim Bir daha da durdu hayra gördüm, müdahale ediyorum bir sorun. yok arkadaşlar Ben tutarım zahmet etmez bu . bu teşekkür ediyorum sağ ol şimdi sizin de bahsettiğiniz gibi Herhangi bir motor yani hava.
Aracını takas sağlayacak herhangi bir güç olmadığı için doğal olarak insanlar nasıl uçuyor nasıl ediyor diye Bunu düşünüyorlar soruyorlar ancak motorun olmaması zaten tamamıyla Pilotaj, yeteneğiyle kanatları Profilindeki ardına Mic yapısı sayesinde. tamamıyla gövde profili bu. hava aracının. tasarlamıştı üstüne de iyi bir pilotajda isterseniz saatler boyunca havada kalabileceğiniz var ya Pilotaj ve yetenek cümlesi aynı cümlede geçince tek üstümü alındı sonra sessiz, Evet bence kıyafetine bunu Tamam birlikte konuştuğum için o ikisini İrem hocam İnanır mısın tatlının teklif geldi lan bırakın ya Allah aşkına dedim Tenezzül etmem, dedim , ya İyi yapmışsın bir an yani Tamam ne yapıyoruz, Hazır hazır kaldıralım sizi ne yapıyoruz Evet kuş aldıralım sizi geldim biraz tamam şöyle görmüş olduğunuz gibi mercanspor suyumuz var şaka Evet e mercanspor üstünüz, bugüne kadar hiç kullanmak nasip olmadı inşallah bundan sonra kullanmak nasip olmaz arkadaşlar, yapıyoruz o zaman kullanacaksın emniyet amaçlı Her ihtimale karşı dış olur kullanmak . durumunda kalırız Hong şanslı bunu kullanıyorum ilk defa paraşüt takıyorum İlk defa mı ha Biraz gerildim şöyle , biraz geldi mi nazar Nazar bizde koltuk fırlamıyor koltuktan kendimizi bir fırlatıyoruz her güzel tam gerilim Merdan, o zaman iyi oldu, tamam hazırım Şu an bir dil altı falan bir şey yok mu ya Yok, artık sıkınca geriye öyle bir şey ki böyle sindire gerilim.
Oluyor Yani kesin birşey oldu bu kesinlikle Ha şöyle hemen açıyorum şimdi gerekirse, diye soruyorum, yani Eğer sizin kapat gerekirse şöyle deklanşöre şu elinizde tutmak suretiyle bir kol boyu, çektiğin zaman otomatik olarak saniyenin, onda biri gibi hızlı . atlayabiliyor şu yok, mu ters geliyor yok bu mu evet evet şöyle istikamete.
Bizim eskiden oyuncaklar vardı elimi sokup Fox şey vardı çocuk Evet evet o aletle hareket yapıyorum şu an kimse yapmamış ama inşallah Size yapmaz hayırlı bilelim nefesinizi Ağabey şimdi. şu. şekilde önce oturuyoruz Tamam. tamam mı Sonra sol Elimizi böyle sert bir yere sağ elimize herhangi bir yere tutmadan kanopi paran tutmadan Tamam şöyle tutarak Aynen önce, sağ. ayak sonra sol ayak abi, küveti. otur gibi oturdu içerisini Tamam Bir şey, sorabilir miyim bır motor Yok, ya bizde sağlayacağız Abi normalde bir soru gibi o önemli bir soru geldi karşıda görmüş olduğunuz gibi Pistin en uç noktasında böyle turuncu kibrit kutusu, kadar görünen Winx bizim kalkış .
Aracımız Biliyorum şu Botlarla sarmentosum a girip sarsın Hayat olumlu havalı olur diye bot giydim yoksa hava 600bw şey değil Ha dur yanlış yaptım yok Farketmez önce önce böyle 30 Sıkıntı yok Sıkıntı yok be uzun boylu yapıyorsun orada atabiliyorum ya gövdeden tuttum Evet, sonra böyle ciddiye Evet Tamam ağabey şimdi.
Dışarı doğru yayılım biraz daha biraz daha ama haritası Tamam şimdi pedalları İttir ileri, doğru ikisini aynı anda basarak biraz fazla değil mi Yoo bastığın zaman tam gidiyorum kalırsa gidiyor Hani, şey oluyor değil mi boşluk. Yok yok ben mi kullanacağım He ben mi, kullanacağım Niye öyle oturdum Abi ben Ben Çünkü ön atıyorsun.
Ha evet ben biliyorum lirası tekniği çıkıyorum bile yapmadan şaka doğa ve basabiliyorum hakkında Ben hazırım ben ne zaman Evet şimdi, telimiz gelecek ha karşı taraftan Tamam tel takıldıktan sonra Ali, hocam da arkaya oturacak Biz, çekecek bizi çekecek Yani yaklaşık yaklaşık bir buçuk saniye kadar yani kısa bir süre kadar yüz kilometre hızla ulaşacağız yüz kilometre ulaştıktan sonra.
Bir kısım gizli kaç dedin 130 saniye buradan dakikanızı Tarkan mesela falan hep 8'de falan hızlı yerde giden en hızlı hava taşıtı bakın yerde tabi kesildikten sonra 0-100 ü normal seyir Önemli bir detay. yerde giderdi, yerdeyken hızlı. gidebilen hava aracı Aynen bunu ama topluyoruz iPhone 6'dan da iyi bir durumda kesinlikle Yani yaklaşık 450 beygirlik 470.
Birlik bilinç var karşılığı bir şey diyeceğim bir Kap alacaktım Ben boyumuzu tabi kapanacak şimdi Fuat inanıyorum Polonya yapın bu iki kişilik eğitim planları normal bir uçak gibi üçkum, anda düzlemi üzerinde hareket edebilen bir hava aracı aerodinamik yapısı sayesinde havada, tutunabilmek kabiliyetine sahip, bir hava aracı uçaklara göre, aldonik yapısı muhteşem bir hava aracı tabii şimdi . kullanım amacına göre üretilen planörler . var Bunlar öyle ok. açılı dediğimiz en küçük hatayı apsur ve edebilme kabiliyetine sahip ve küçük süratle ya düşük süratlerde perde vites olabilme kabiliyetine sahip planörler Eğitim amaçlı üretilmiştir Tandem şeklindedir ön tarafa öğrenci, arka tarafa öğretmen , oturur saatlerin bütün. sistemi de metrik.
sistemde Polonya bum olduğu için şimdi Tabii daha gelişmiş planörler var Mesela bizim plan önümüzü Kanada çıktı 16 metre 67 santim uçtan uca boyu köyde boyu 838 ağırlığı boş 380 toplam uçuş ağını 570 kilogram. öndeki pilot ağırlığımızı yüz kiloya kadar uçağa biliyoruz paraşüt dahil olmak üzere zaten toplam uçuş ağına paraşütler eklenerek sisteme giriyor şimdi daha böyle gelişmiş . planörler bu adam kapısı. gelişmiş planörler bunlar yüksek süratlerde ve yarışmalarda uçabilme kabiliyetine sahip Bunların kanatlarının içerisinde su botu var yani uçuşa çıkmadan önce havanın meteorolojik şartlarına göre o günkü termik aktivitesinin gücüne göre su dolduruyorsunuz genelde zaten full su doldurup çıkalım şu eğer termik seviyesi düşükse yani kuvvet olarak. görüşme birazcık suyun boşaltıyoruz yoksa full suyla ulaşabilirsiniz tek.
Bir şey var inmeden önce suyu boşaltıp yoksa lastik atlatırsınız olsa şimdi de soru, soruyor bizi yerde oyalıyor Bence de hoca galiba uçuşa çıkmak istemiyor Bence bu , muhabbetini onu uçuşta bitir. Evet biz o zaman uçuşa geçelim Hemen , şimdi planör dünyada uçağa bileceğimiz yapılmış en muhteşem hava araçlarının bir tanesi gerçekten motoru olmayıp.
Da kilometrelerce mesafe uçabilen bir hava aracı şimdi esas planörcülük yüzdeki esas amaç mesafe uçuş yapabilmek şu anda dünya üzerindeki yani dünya rekoru muz 3008 kilometre bu mesafe uçuşu var bir kalkış, da 3008 kilometre etkilemedi Evet bunlar, yapılan bir projeler var mesela Bu proje Arjantin'de Ant dağlarında Şimdi de ortak yapılmış bir projeydi Clans olmam diye Alman bir pilot Windows 4 planörü de çıkıyor 3008 kilometre mesafe uçuyor Ondan sonra geliyor Yani bu Onaylanmış Rekorlar Flight rekor dallarında onaylanmıştır kollar şu anda dünya irtifa rekoru da problem projesi de bir proje var Bu proje kapsamında, Eğer basın desteklediği ve eğer basın özel yaptırdığı bir planı var kabin basıncı.
Olan ve pilotların bildiğiniz astronot gelinlik kıyafetleri ile çıkıp şu anda yanlış hatırlamıyorsam irtifa rekoru 74 bin feat nasıl, yapılır O da de daha dalgası dediğimiz bir sistem uçuşu var Bu sistemin oluşabilmesi için işte, Ant. Dağları gibi sıradağların olması gerekiyor minimum 40 Nat Rüzgar olması gerekiyor çarpan rüzgarın çıktığı en .
Tepe noktaya kadar bu ta atmosferin çok bu şekerleri ne çıkabilir işte Bu projede işte atmosferin limitine dayanabilir miyiz diye yani bu tavana kadar yükselmeye çalışıyorlar şu andaki proje bunun Burada da çıktıkları en Maximum istifa şu anda 74 bin feat İnşallah bunu da arttırırlar diye düşünüyoruz bizim burada tabi şey ben şimdi biraz da tabii İnsan kafasında eşleştiriyor hocamla. da konuştuk geldiğinizde biraz böyle, kuşların hareketi Aslında bu değil mi hocam Hani dönerek Kuşlar böyle sürü halinde dönerek bir rüzgar yakalıyorlar bazen Yüksel yiyorlar Termal etkisi işte karadaki ısınan hava yukarı çıkıyor zaten biz onu kullanarak Aslında vaz bir mantıklı Aynı hareketleri yapıyoruz bir leylek düşünün.
Güney yarım küreden kalkıyor Kuzey yarımkürenin neredeyse ucuna gidiyor bu sistem planörün sisteminin aynısı, zaten plan projelerin hepsi buradan esinlenerek yapılmış bir iş Yani bu kadar cüsseli bir hayvan kanat Çırpan çıkması ya bu kadar mesafe gitmesi çok zor biliyorsunuz ne yapıyor havanın içerisindeki yükselen kaldırıcı dediğimiz termik aktivitelerinden Fayda o.
Döneme yükseliyor gidiyor tekrar bir daha buluyor bir daha yükseliyor Yani bir merdiven şeklinde düşünün işte Zaten plan oğlum performans uçuşunuz şekli , aynısı bu Biz kaç metre çıkacaksın Biz şu an, daha gel yani bizim meydandan irtifa ne verdi. 400 500 Belki de 600 metre şu anda bilmiyorum zaten yağış bekleniyor seyirler kapatmaya.
Başladı O yüzden biraz Hadi çabucak sadece o zaman ama uçarak yaştan kaçacağız, Oh bu 27 saniye yaklaşık ortalama 27 saniye 300 metre, çok olsun bir şey olmaz mı bu Şahin şeyler senin başına gelecek her şeyin bir, ilki vardır Dönüyor Geri , bizden kalmaya bakalım Tamam o zaman o şekilde yapalım arkadaşlar Evet altına bir şey getir sahibi o İmzayı attık mı tamamdır Buyrun Kapatayım mı diye soruyor alacağım şey, yaparız haberleşiriz konuşuruz onu şey yapmadım Bu şekilde hazır mıyız Hoca hazır değilim desem ne olacak ki sanki ya Yani usule soruyoruz işte size iyi bir insansınız Eyvallah kırmayı uzun ama ve hiç papağan Eko Bravo kalkışa hazır her yerde her yerinde abone, ol O ne Türbülans. vardı hem de. termini size, sahte ettirdi bize de sana bak Uçaklarda Bu kadar türbülansı çabuk hissedemiyorsun Evet mesela yarışma. planörlerin de bunun için ağırlık koymuş de koymuş kanatlarının içine su botu koymuş sanatlarından içine.
Spotu dolduruyoruz su dolduruyorsun söyle uçuyorsun hem iki leyleklerin döndü termikspor şu anda yatacak bakalım içinde yaklaşık saniyede 10 metre civarında ip sağlıyoruz şu anda Şu Karşıdaki gruplar sivri tat İtalya tarafında olup da buraya yatan ucu buraya yatıyor şu an o sanmıyorum silgilerden hocam havacılıkta pek, hoş ulaşmıyor dur Ben de sevmem, Ne oldu mu Tabii pilotların korkulu bir . yazı yolcu uçakları daha iyi o iki Bade hesabından dolaşıp geçiyorlar, ondan . uçaklarının Aksine bu kolonya yapımı olduğu için bizim saatlerimiz metrik yani sondaki sıra saatimiz kilometre cinsinden okuyorsa de altı metre Metre, cinsinden çanta 404 134-140 metre itfaiye yükseliyoruz burada, sistem için hemen beraber kullanalım. ben sana hocam İnan müsait değilim ya vallahi şeyim, almamışım yanıma uçmak istemezsen tabii içerik gerekli cesaret cm yanıma almamışım aşağıda bırakıyorum bıraktım herhalde Eyvallah bilemedim sıkıntı yok Önce emniyet, hocam Eyvallah kanka yok çok görüp la Hocam. ben çok geçen sene ilk sola uçuşuna sağ bacağım titremişti uçuş, boyunca aynısını Bir baktırayım diyorum ya bu heyecandan zaman kuruldu yemin ediyorum ya ne yapabilirsin ne yapabiliriz sol tarafa şöyle abi açabilirsin içeriye geriye elini, şöyle tutabilirsin kendini ama Aha burada Tamam ya. bekliyordum bunun olmasın ama bu kadarını beklemiyordum hocam ya Ben şu anda nasıl kaldırıyor biliyor musun Evet geldi içine gitmez bakalım motor Yo bir şey yok güç yok ya Belki kendi imkanlarımızla Evet evet şimdi bana soruyorlar bazen ya hocam diyorlar buna suçu dedim ki iman gücüyle Vallahi öyle yani şükürler olsun Yani şöyle , görünmeyen bir güç var hava içerisinde Ama hissediyor görünmese de tabi. Ve bu üç.
Ha normal 3 Yani bazen yolcu uçaklarında aynı boynunu kırıp önemli insanlar yukarıya çarptığında Evet Sağdaki , nerede saha demin Kalkan emniyetli uçuşlar olsun Evet hocam gerçekten çok ilginç yani Ben. de amin. ediyordum amacı tahmin ettiğimden çok. acayip. garip bir şey tanımlama Ne oluyor Ne bak bakalım bu sene zaman Tamız.
Bu sonra sonra sonra sosunu Evet gördüm seni gördüm şimdi oluşan kümülüs bulutları hepsi bizim için benzin istasyonu kümülüs bulutları gözle görülen şeyler karşıdakiler mesela konuşurken çevresindeki, demirinden dolayı ilmekten. oluşuyor bilenler 16 konuşuyorlar yani otelin içerisinde bulutun altına kadar yükselebiliyor 64 Bizim kendimize sağlasa da yukarıda Sen de bizden yazıyorsun ha küçük küçük hareketler yapabilirim.
istersen yani küçük küçük bilmiyorum hocam Biraz ana bağlı alıştım gibi de garip tek, size ne yapayım hocam bir gülme geliyor Normal mi Oh bir Evet evet abi. ya artık mahsus Tamam. Tamam hocam şey yapma ben aldık , pozitiflere çizimi alıp sürat bir anda acayip oldu Çok güzel , inanılmaz yavaş.
Yavaş alçalıp çok tatlıydı gerçekten uçakla şunu yapamaz mesela bıçakla bunu yaparsan aynı yapamazsın ki Ya abi ya ceplerim ha, , da alacağım elinize sağlık ne demek yaptığımı niye. uçuş buydu . Galiba şu ana kadar herhangi bir uçtan bahsediyorum yani bildiğim hava, araçları kendi kullan yok, bu bu çok garip ya o kimse böylesin bir şey olacağını söylemedi bana dedi hani. çok tulumun hakkını veremedim gibi bu çaktırma Sam . da biraz. omurilikte bir eğrilme oldu o birşey oldu şimdi toparlayacağım Of çok iyiydi Ben de iyiyim de çok iyiydi ama 35 uçuşta oturur Bu insan kabullenemiyor çok zaman alıyor gerçekten kabul etmiyor yani genel.
olarak hayatı kabul edemiyorsun Çok teşekkür ediyorum Kendime gelmeden önce hazır çenem düşmüşken kapanışı yapmak , istiyorum tekrardan bizim Türkiye Cumhuriyeti'nin en önemli Havacılık Kurumu, olan bu kadar köklü hem de. bu , kadar misafirperver hem de bu. kadar hocaları kıymetli hem de bu kadar ne, olacağını, önceden belli etmeyen hocalarımızla Türk, Hava Kurumu da ve planör uçuş okulunu çok çok teşekkür ediyorum misafirperverliklerinden dolayı havacılığa şu kadarcık de olsa bir ilginiz varsa. o ilgi böyle iPhone'a. büyütür gibi büyütmek için kesinlikle buraya uğramalısınız hocalarımızla irtibata geçebilirsiniz kendileri çok Açıklar zaten tek Çok teşekkür ediyorum, ben bu sadece Kendime gelmeye çalışacağım Siz hocam bir şeyler söylerseniz..
Kapatabilirsiniz ben biraz alete yaslanayım Bir siyasi mi yazayım daha teşekkür ederiz arkadaşlar ziyaretimize geldiniz Şeref verdiniz burada biz şu an burada burada güzel bir uçuş yaptık Daha Emre Mert Murat, bakıcı Yasin bittiğinde Siz ne yapıyoruz şu an size ilişkimi tekrar düzenleyeceğim suratsız abi size de ayrı bir, konuşmak istiyorum.
Serdar Doğan seni de bulacağız da var elimizde sizin arkadan görüyorum o zaman Bedava en azından hani plan örgülü ne olduğunu bir nebze de olsa gösterdik İnşallah görünen şey hoşlanma gittim arkadaşlar bilmiyorum ama gösterdim ben yüz ifadem göstermeye çalıştım Siz, görmediniz diyen insanlar, bizim burada Kapımız açık gelip En azından uçuşlarınızda izleyebilirler , veya kriterler tutuyorsa da uçta yaptırabiliriz Oh Bak bunu kesin. yapın , ben mesela bir daha yapacağım Çünkü ben . öyleyim ilk önce korkuyor sonra bir, daha istiyorum Teşekkürler arkadaşlar hoşça, kalın görüşmek üzere
0 notes
starstuffe · 3 years
Text
.
#ya aklım o kadar karışık ki buraya bir şeyler karalayayım#sınava başvurdum parayı da ödedim hemen#ve çalışıylrum bir sürü kitaplar da aldım ama 4 yıl daha okumak hakkında ne düşünüyorum bilmiyorum#yani kazanamazsam 2 yıl sonra mezun olacağım kazanırsam yıllardır istediğim okulda 4 yıl okuyacağım#2 türlü de kaybettiğim bir şey olmuyor ama sanki zaman geçiyor gibi hissediyorum bu çok rahatsız etti beni#sanki geç kalıyorum gibi hissediyorum ve yaşlanmak beni çok korkutmaua başladı#30 yaşına gelince hayat bitiyor gibi hissediyorum sanki ondan sonrasını yaşayamam gibi#tam olarak olduğum kişi oralarda da kabul edilmese de japonya ya da korede yaşamak istediğime karar verdim#okumak daha doğrusu#yükseklisans#neden bilmiyorum avrupa şeylerimden bi anda vazgeçtim#ve 4 yıl sonra ne#2 yıl da yüksek lisans okursan öğretmen olabiliyorum oralarda#sanki param var da#düşündüğüm şeylere bak daha ne okul bitirdim ne sınav kazandım ben neden böyleyim ya#yıllar sonraki şeyleri dert edip anı kaçırıyorum hayal kurmaktan elimdekş zamanı kaybediyorum#her şeyin tam olarak kafamdaki gibi olması imkansız#bazen gerçekten keşke hayal kurma yeteneğimiz olmasaydı diyorum çünkü dünyada o kadar çok#olasılık var ki ve sen bunları internetten gördükçe benim de hayatım bu olsun diyorsun ama herkes japonyada ya da korede doğup büyümüyo#ya da herkes amerikadan değil#sonra işte diyorum ben 20 yılımı bok gibi bir şehirde harcadım ve hayat sana o 20 yılı geri vermiyor#hayatına yeniden başlayıp idol olarak dünyaya gelemiyorsun#çok saçma ya her şey keşke hayvanlar kadar basit olsaydı hayatımız#1 kere yaşıyoruz ve ortalama ömür biçsem 60 yılım daha kaldı diyelim#ben bu 60 yıla o kadar şey sığdırmak istiyorum ki ama buna yeterli zaman var mı ya da para bilmiyorum#2 gündür hayal kurmaktan camdan dışarı bakmıyorum etrafımdaki dünyayı yaşamadan hayalde yaşıyorum#ama çalışmazsan hepsi hayalde kalıyor yani#japonya ve kore turu 1 arkadaşıma da çok mantıklı geldi eğer biriktirebilirsem ben de gelim senle diyo#kendim düşünmüştüm ama bilmiyorum gelse çpk eğlenceli olur gibime geldi#neyse o zaman sanırım susup ders çalışmam gerekiyor
0 notes
yolaemanet · 3 years
Text
İlginçbirdeneyim
2020-2021 eğitim-öğretim yılı okullarda geçen yıllarımın en ilginç dönemi oldu sanırım. Çünkü bu sene sırada oturan değil sıraların karşısında, tahtanın önünde durmadan konuşandım. Ben. Konuşan! Başta bunu nasıl yapacağımı bilmeden, sesimi yükseltmem gerektiğinde yapamayacağımı düşünürken vallahi oldu, sınıfa giriverdim. 
Staj yaparken ders anlatmam gereken günün öncesinde çok heyecanlıydım. Her şeyi öğretmenlik yapacağım o ders saatine bağlamıştım çünkü. İstediğim gibi geçmezse, zevk almazsam, bu işi de yapmak istemediğimi hissedersem, bana göre olmadığını fark edersem ne olacak? Öyle olmadı ama. Olacağını tahmin ettiğim kalp çarpıntılarımın, nefessiz kalmalarımın, terlemelerimin hiçbiri olmadı. Ben sanki o kızlarla her gün ders işliyormuşum gibi gayet rahat dersimi anlattım. Anladınız mı diye sordum hatta. Belki söylemezler diye gözlerine bile baktım. Oyun oynattım. Sonra ders bitip de gözlerimi aça aça danışman öğretmene, “Oldu mu?” diye sorduğumda, eve gidip de kendimi yatağa attığımda yüzüme oturan o gülümsemeyi fark ettiğimde, “Oh!” dedim. Bu defa oldu. 
Sınav süreci geçti. Mülakat bitti. Atamam oldu. Her yeni gelişmede, “Kim derdi ki..” diyordum içimden. Kim derdi ki ben öğretmen olacağım. Kim derdi ki ben şuraya öğretmenliğe gideceğim. Kim derdi ki...
Tabii komik şansım burada da kendini gösterdi. Pandemidir, uzaktan eğitimdir vs. derken hem yoğun hem saçma, karmakarışık değişik bir seneyi geride bıraktım. Öğretmen olarak. Tuhaf geliyor. Ben öğretmen miyim? Asla çocuklarla uğraşamam diyen ben. Daha küçükken bile bildiklerimi paylaşmaktan nefret ederdim. Arkadaşlarıma sınavlarda yardımcı olmak istemezdim. Benim bilgimdi o çünkü. Ben öğrendim. Kendi çabamla. Git sen de çalış, sana ait olan bilgiyi bul. Bu benim!
Şimdi öyle değil tabii. Şimdi nasıl biliyor musunuz? Eğer öğrencileriniz sizi biraz olsun sevebilmişse siz derse başlayacakken gözlerini sizden ayırmıyorlar. Bugün ne diyecek acaba diye bakıyorlar ve gözleri de parlıyor üstelik. Bunu görmek çok güzel. Buna sebep olmak mükemmel. Onlar için  de benim için de neyin önemli olduğu yavaş yavaş şekilleniyor kafamda. 
Birkaç gündür bunları -falanı filanı- düşünüp en keyif aldığım şeyleri buluyorum. Bunlardan ilki, benden hoşlanmadığını hatta beni görmediğini bile düşündüğüm öğrencilerin bir anda gelip bana sarılması. Bana karşı olan hislerini serbest bırakması yani. Çünkü bir çocuğun sevgisi bir yetişkininkinden çok farklı. Yalansız, eğrisiz, dosdoğru, saf. Bana sarıldıkları zaman iyi bir insan olduğumu bile hissediyorum. Kendimi bir çocuğa sevdirmişsem o kadar da kötü olamam herhalde.  Sonra, verdiğiniz şeyin karşılığını almak müthiş bir şey. Mesela sınıfta çocuklar çizgi film izlerken çektiğim bir videoya evde bakarken fark ediyorum ki kimisi  sorulara ingilizce cevap veriyor. Ya da iki üç hafta sonra bahçede beni gördüklerinde, “Hello teacheeeer!” diye bağırdıklarında, of, nasıl mutlu olmuştum.  En sevdiklerimden; kendinden umudu kesmiş bir öğrenciye çok değil, birkaç dakika ayırıp yapmasını istediğim şeyi o anlayana kadar anlatınca yapabildiğini görmek. Sonra kendini fark etmesini, sınıftan soyutlanıp zevkle işine gömüldüğünü ve sonraki çalışmalardan kaçmadığını görmek. İçinde ağaçların, kelebeklerin, canım örtmenimlerin olduğu resimler, küçük notlar almak. Çiçekler..
Öğrettiğimden çok öğrendiğim oldu. Ama öğrenmekten en keyif aldığım şey çocuk bakışı. Eskiden zaman zaman dünyaya böyle bakmak isterdim ama çocukları bu kadar iyi tanımıyormuşum demek. Hakkını veremiyordum. Şimdi onların dünyaya nasıl baktığını daha iyi anlayabiliyorum. “Ecrin gibi.” Bu cümlenin hayatımda bir yeri var artık. Ecrin, gerçeklerin ortasında bir masal gibi. Dünyadan uzak olmayan ama kendi masalına da zarar gelmesine izin vermeyen bir kız. Çizgi film izlediğimizde en içten o gülüyor. Kınamalar, alaylar umurunda değil. Dans etmemesi için hiçbir sebep yok. Koridorda, basketbol sahasında, sınıfta, her yerde onu kirazlı elbisesiyle dans ederken görebilirsiniz. Ona hayran hayran baktığımı gören öğretmeni hafızasında sorun olduğunu, hasta olduğunu söylemişti. O kadar üzüldüm ki. Ecrin’e değil, öğretmenine. Neye baktığının farkında değil. Ecrin, yaşıtlarından bile daha güzel bir çocukluk yaşıyor. Mutlu bir çocukluk. Umarım hem çocukluğunda hem yetişkinliğinde seni fark eden insanlara denk gelirsin Ecrin. Normal olan sensin, sana anormal diyenler değil. Umarım serpilip genç bir kadın olduğunda neşeni bozmalarına izin vermezsin.
Mutluyum. Çok şey bilmek, bildiklerimin hepsini onlara anlatmak istiyorum. Sadece ders değil. Kadın olmayı, erkek olmayı; insan olmayı, mutlu olmayı, saygılı olmayı, çocuk olmayı, yetişkin olmayı. İnsanlar ölümden korktukları için çocuk yaparlarmış, onlardan sonra bir parçaları kalsın dünyaya diye. Eğer ben her bir öğrencime benden minicik bir parça verebilirsem, eh, galiba ölümsüz olurum. 
9 notes · View notes
maybeonedayme · 4 years
Text
Şimdi nasıl başlamalıyım bilmiyorum, bugün senin doğum günün canımlı cicimli yapmacık mesaj atacağıma kalbimden geçenleri yazmak istedim, kalbimden geçenlerde arkadaşlık hissi felan değil, biliyorsun işte hepsi sevgi aşk dolu sözler olacak. Neyse en baştan başlayalım istersen, hani şu twitter muhabbetinden felan değil taa en başından, benden kendimden başlayalım , beni tanıdığın kadarıyla değilim birazda eskilerden bahsedelim, yaşadıklarım yaptıklarım yapamadıklarım pişmanlıklarım hepsi...
Hep asabi bi çocuk oldum hayatımı geleceğimi herşeyimi ben belirledim, fen lisesine gidip doktor olmakta vardı, anadolu lisesine gidip öğretmen olmakta, ama ben geleceğimi düşünmedim mutluluğumu seçtim, mutlu olduğum yer spor yaptığım her an,arkadaşlarımın yanı, gezmek tozmak kavgalar kafama göre yaptığım işler ve paşa yıllar işte. Bugüne kadar kızlarla ilgilenmedim değil ama pek umrumda olmadı, seviyordum ben mutlu olmayı takılmayı unutmayı, yani şu ki bağlı kalmak hiç hoşuma gitmezdi, bağlanmazdım yani bişeye, giderim gezerim tozarım aşk nedir ki onun için üzülcen onun için ağlıycan peşinden koşcan felan hiç bana göre değil dediğim yıllar işte.Ben seninle bildiğin herşeye yeniden başladım, sen beni hayatta tuttun, bana diyorsun ya hani neden seviyorsun beni diye, sen benim silbaşımsın, sen bana dünyanın en iyi iyiliğini yaptın, sen bana herşeyi unutturdun, basit gelebilir ama yaşadıklarımdan sonra çok iyi geldin sen bana, ben hissettim seni,konuşurken ses tonun bile başka geliyor, seviyorum çünkü sen herşeye değersin, sen çok ayrısın. Aslında ben sana geç kaldım. Çünkü ilk başkası için ağladın sen. İlk başkası vurdu sırtından. İlk başkası yalan attı sana. İlk başkası gitti senden. İlk başkası hayallerinle oynadı. İlk başkası öldürdü seni. İlk başkası sevdiğini söyledi. Sonrada sevmediğini. Hatta daha sonra neden sevemediğini. Çok geç kaldım sana.
Neyse bugün doğumgünün, herkesin sana süslü cümleler yazacağı iyiki doğdun diyeceği bir gün. Ve ben günlerce düşündüm sana ne alabilirim, ne diyebilirim nasıl etkilerim diye sürpriz yapmayı daha çok seviyorum yapacaksam eğer herşey eksiksiz olacak yanında değilim ama böyle  aklıma ne gelirse yazmaya karar verdim ki bu daha samimi geldi bana. Gerçi seni düşünürken bile nefesim ritmini değiştirirken sana yazmak çok zor. Sen bana hayatımın anlamını 4 ay önce gösterdin. Bana  birine güvenmeyi, birini kendinden çok sevebilmeyi, dünyada hala aşk diye bir şeyin var olduğunu öğrettin. Bugün aslında bu yüzden özel benim için. Bu blog aşkımıza bir aşk daha katsın.
Her ne olursa olsun, her an bize izin verilen derecede yanında olacağım. Ellerini bırakmak gibi bir niyetim de yok açıkçası :) Gülümsemelerin yüzünden hiç eksik olmasın, ruhuna aradığın huzur uzak kalmasın ömrünce. Sabahları uyanırken umutlara arala.Sen başka bir nefese bahar getirirken sana baharlar dilemek basit kaçar mı sevgilim? İyi ki doğdun biriciğim ,herşeyinle iyi ki varsın. Doğum günün kutlu olsun seni çok seviyorum.
Ömrümün en güzel yerine, tekrar hoşgeldin.
31 notes · View notes