Tumgik
#Bütün kırgınlıklara
egeemavisi · 9 months
Text
'İçindeki kız üstünü başını yırtıp bağıra çağıra ağlıyor, dışındaki kız bir yerlere gözlerini dikmiş saatlerdir aynı yere bakıyor...'
800 notes · View notes
ay-misali · 1 year
Text
Sitem sayma!..
Bu bir ant ; taahhüttür yâr!
Yüreğimi tamamlayan gönül yarım!…
Sen ki yüreğime en güzel yakışanım, Ru-humun nakkaşısın!
Seni sinemde saklamışken hicran nedir hiç bilmedim ben ?!
Günlerimi hatıraların , leyalimi hayâlinle, düşlerimi seninle süsledim.
Omuzumda sevda yükü ; yorgun biçare düşsemde yorgunluk nedir hissetmedim!…
Terkedişleri yüreğime yakıştıradım!…
Kırıldığımda çekip gitmek varken,
En ağır imtihanım olsada, ben kalmayı, bir ömür beklemeyi yeğledim…
Baş köşenin rahatlığında değil dilimde dua naşideleriyle, kapı önünde oturup ölüyorken bile sensizlikte sessizce seni yaşamayı, aşkınla yaşlanmayı seçtim.
Her şeyi geride bırakıp gitmek mi,
Yoksa yüreğine koyup sabırla beklemek mi zor ?
Gidenlerin yükü kalanlarınkinden hafiftir ; sen gel sabırla bekleyen yüreğime sor!
Ağır olsada sadrım taşıyamayıp ezilsede sürgün yesem bile yüreğinden, ben bu sevdayı yitik duygulara, kurban etmeyeceğim.
Bu bir dilekçe, taahhüttür sevgili!…
Bütün kırgınlıklara, sessizce yağmur misali çiseleyen gözyaşlarımla, susarak, içimde kopan fırtınaya aldırmadan elif gibi dimdik, el ele gönül gönüle yürümeye, hep seninle olmaya, aşkla kalmaya ant içiyor, yemin ediyorum!…
…ay-misali
86 notes · View notes
kebelekly · 3 years
Text
Oysa çicektik biz ,koklayıp çöpe atılana kadar, toprağımızdan koparılana kadar, ezilip geçilene kadar... çiçektik ; gül ,papatya, kaktüs , menekşe,lale. Her birimiz ayrı kokardık, ayrı yerlerde açardık, bazılarımız suyu severdi bazılarımız pek ihtiyaç duymazdı, bazılarımız ilkbahardan sona açardı bazılarımız günbatımından sonra,bazılarımız beyazdı bazılarımız siyah. Bizi eleştirdiniz, yargıladınız ve koca bir hiçden ibaret oldunuz. Bugün dünya kız çocukları günü ve biz tüm bu yargılara ,kırgınlıklara,eleştrilere karşı bütün dünyaya meydan okumaya devam edicez. Sizde seyirci kalmaya; Kızlarım ,Dünya kız çocuklar gününüz kutlu olsun
8 notes · View notes
ziyapasa-01 · 4 years
Text
Tumblr media Tumblr media
Gelişler ve gidişler diyarıdır bu dünya..
Bir Ezan'la bir Sela arasındaki yolculuğumuzun adı; Hayat...
Hayatımızda dargınlıklara kırgınlıklara bütün kötülüklere yer vermemeniz dilegiyle .....
✔Gönlünüz Huzurla
Yüreğiniz Sevgiyle dolsun.
Aksamınız hayr olsun
🧿🌿🌾🌸🍂🥀🍒🧿
5 notes · View notes
Note
hayatın ne getireceğini hiç bilemeyiz. o yüzden geçmişteki kalp kırıklıklarının bedelini hayatını güzelleştirebilecek birine ödetmemelisin. zarar gelir diye kaçtığın belki ilacındır. bütün acılara,kırgınlıklara yani her şeye rağmen denemeye değer. asıl kendini kısıtlarsan kaybedersin. haddimi aştıysam kusura bakma.
Düşüncen için teşekkür ederim. Şöyle bir alıntı okumuştum “İnsan çok sevmekten, kıyamamaktan, kızamamaktan, üzememekten ve hep alttan almaktan kaybeder. Hayat, ilk olarak kendini yok sayanları harcar.” Biz hep kimse üzülmesin diye böyle bir insan olduk, hep kaybeden olduk üzülen olduk, benim bundan sonra kırılmaya üzülmeye kaybetmeye ve bazı şeylere tahammülüm kalmadı. Artık ne olacaksa olsun zaten engel olamıyorum.
3 notes · View notes
butwel0ve · 4 years
Text
Sevdiğiniz birini asla affedemeyeceğinizi bilmek yaşadığınız bütün kırgınlıklara denk bir acı verir.
1 note · View note
whitetoneofdarkness · 3 years
Text
Bir gün başaracağım ve o gün çektiğim bütün kırgınlıklara değecek.
0 notes
brieffarmnerdhoagie · 4 years
Text
Tumblr media
KIZ KAÇIRARAK EVLENMEK CAİZMİ
Günümüzde bir çok genç kızınımız kaçarak evlenmek kızın kendi rızasıyla evlenmek dinimizdeki yeri günah mı yoksa kader mi diye merak ediliyor. Bir erkeğin sevdiği kızı kaçırma yoluyla evlenmesi ne kadar caizdir? İslamda kızın kaçması ve erkekle nikahlanması ne kadar doğrudur?
Bunlar arasında bir kısmı da, “Sevdiğim bir kız var. O da beni istiyor ama ailesi vermiyor. Kaçarak evlenirsek dinen bir sakıncası olur mu?” şeklinde sorular.
Günümüzde kız kaçırmaların genellikle kırgınlıklara sebebiyet verdiğini, bazen yıllarca anne-babaların çocuklarına küs durduğunu görüyoruz. Dolayısıyla usulünce evlenebilecekken, aileler ve gençler arasında yıllarca sürecek bu tür problemlere sebebiyet vermek dinen de ahlaken de uygun değildir.
Dengini ve isteyenini bulan herkes, evlenmesinde sakınca olmayan birisiyle evlenebilir. Lakin Evlenmek için kız kaçırmanın hukmu çeşitli açılardan değerlendirilmesi gereken bir meseledir. Öncelikle burada çok önemli bir konu var. Kaçırılan razı değilse, kız kaçırma caiz değil, haramdır. Kız kaçırma haramdır derken başına “kaçırılan kız razı değilse” demek zorunda kaldık. İlkel topluluklarda, kaba kuvvete dayalı zoraki evlilikler çok yaşanmıştır. Böyle devrelerde ve öyle çevrelerde ne bir kızcağız kendi istediğini kendisi tercih etmekten emin olabilir, ne de kızı yetiştiren ana baba yavrularının geleceğinden korku duymadan yaşayabilirler.
Ayrıca Anne babanın rızası olmayan bir evlilik bereketsiz yürür. Onları ikna etmeye çalışın, akrabalarınızı veya sevdikleri birini devreye sokun. İnsanlar böyle yollara başvurmadan her işini uygun bir şekilde yapmalıdır. Yani en güzel yapılan evlilik, tarafların ailelerinin rızalarının bulunduğu, meşru örf ve adetlere uyulmak suretiyle herkesin gönlünün alındığı evliliktir.
Kızı kaçırmakla helallik gelmez. Helallik ancak rızasıyla evet diyen kızın nikahından sonra söz konusu olur.
Çünkü her an bir kaba kuvvet sahibinin saldırısına maruz kalabilirler. Kızlarını kaçırmayı kafasına koymuş bir ilkel düşünce, her şeyi alt üst edebilir. Ana baba ve aileyi kolayca devre dışına itip rızası olmayan kızı kaçırarak sonunda evlenmeye razı olacak duruma getirebilir.
Bu türlü zoraki evlilikler kaba kuvvetin hakim olduğu ilkel toplumlarda korkutucu boyutta yaşanmıştır. Böyle bir kaçırma olayından sonra iki aile de baştan bunu namus meselesi yapıp düşman kesilmişler, bir müddet bu düşmanlıklarını sürdürdükten sonra çaresiz kalıp olanları unutmaya çalışmak ve bir anlaşma zemini bulup barışmak zorunda olduklarım anlamışlardır. Yani bir mutsuz ve tatsız başlangıç temeli üzerine mutlu aile yuvası inşa etmeye mecbur kalmışlardır.
Kaba kuvvetle işini halletmeyi tercih eden saldırganın bundan sonra anlaşmaya yatkın medeni insan görüntüsü vermesini ise, ayının kimseye kaptırmamak için av etini toprağa gömüp kokutarak kimsenin yemeyeceği duruma getirdikten sonraki saldırganlıktan vaz geçme haline benzetirler. Eti kokuttuktan sonra artık kimsenin elinden alma teşebbüsüne geçmeyeceğinden emin olan ayı, saldırganlıktan vaz geçer, çevresiyle uyumlu hale gelir.
Tabii bu teşbih ve yorum, rızası olmayan kızı zorla kaçırıp artık kimsenin istemeyeceği hale getiren zorba için yapıliniştir. Şayet kızın nzası dahilinde bir kaçışsa bu, elbette durum aynı ağırlıkta bir teşbihe layık olmaktan çıkar; keşke ailesiyle anlaşarak kurulsaydı bu akrabalık temennisine dönüşür.
Bu türlü kız kaçırma olaylarında ihmale uğramaması gereken ilk acil meşruiyet çaresi, nikahtır!. Kızı kaçırmakla helallik gelmez. Helallik ancak rızasıyla evet diyen kızın nikahından soma söz konusu olur. O sebeple nikah anlaşması tehir edilemeyecek ilk acil meşruiyet çaresi bir mecburiyettir.
Hanefi’ye göre en azından iki adil şahidin huzurunda yapılan serbest isteğe bağlı nikah, geçerlidir. Ancak böyle bir nikahtan sonraki münasebet meşruiyet arz eder, haramlık-tan kurtarır, helallik getirir. Yeter ki taraflar en azından iki şahitle evlilik haklarım ispat etme imkanına kavuşmuş, inkar ihtimalinden kurtulmuş bulunsunlar
Şafii’ye göre ise, iki yabancı şahit yeterli olmaz. Kızın velisinin izin ve rızası da bulunması lazım gelir. Yani kaçırmakla meşru evlilik başlamaz. Olaydan haberi olan ana babanın izniyle yapılan nikahtan sonra meşru evlilik söz konusu olur.
Anlaşılan odur ki, kız kaçırmak suretiyle yuva kurma teşebbüsleri kızın rızası dışmda ise tümüyle meşruluktan uzak ilkel bir zorbalıkür. Rızasıyla gerçekleştirilmişse, bu defa nikah olayı ilk çare olarak en önde görünmektedir.
Bundan dolayı İslamda kurulacak yuvanın temeli, aileyi devreden çıkaran kaba kuvvete ve ilkellik üzerine aülmaz. Karşılıklı anlayış ve rıza temeli üzerine inşa edilir mutlu aile yuvası. Bu sebeple aileler gençlerin mutlu olacakları tercihlerine değer vermeliler. Böylece kaçma, kaçırma olayının da baş sorumlusu haline gelmemeliler. Bazen bir inat ve hiç yüzünden büyük yanlışlıklar yapılıyor, tamiri mümkün olmayan tahribatlar söz konusu olabiliyor.
Gençler ise her tarafı kırıp dökme pahasına yaptıkları izinsiz tercihlerinin yanlışlığım ancak hislerinin baskısından kurtulduktan sonra anlayabiliyor, onlar da derin pişmanlıklar duyuyorlar. Ama iş işten geçmiş, bu pişmanlıklar fayda getirmez hale gelinmiştir. Artık bundan sonraki çare, arayı açacak şekilde geçmişi kurcalamak değil, tam aksine birlik beraberliği sağlayacak şekilde geleceğe bakmak, gençlerin istikbalini düşünmektir..
Allah (c.c) intikam peşinde koşanlan değil, af ve hoşgörü içinde olanları sever. Büyüklüğün şanından olan da aftır; intikamcı bir zihniyetle küslüğü sürdürmek değildir.
Zina Suç Değil Babanın Tokadı Suç
Bir baba.. Zina yapan kızı.. Bir tokat ve bir mahkeme kararı… Peki bu tokat kimin yüzüne patladı?...
Dün haber merkezlerine “Kızına tokat atan babaya 740 lira ceza...” başlıklarıyla 3. Sayfa haberi olarak düşen bir olayın vehameti toplumun geldiği noktayı en çarpıcı şekilde ortaya koyuyor. Türkiye’de zinanın suç olmaktan çıkarılmasının açtığı yara kanamaya devam ediyor. Öyle ki, bu ülkede zinanın suç olmadığı, babanın zina yapan kızına attığı tokadın suç olduğu mahkeme kararıyla tescillendi.
Hakim “Yasa bu şekilde” dedi
Vahim olay Zonguldak’ın Devrek ilçesinde yaşandı. Kendi evinin bir odasında kızını “zina” esnasında yakalayan babanın fuhuş bataklığından kurtarmak istediği kızına attığı tokat mahkemeye taşındı. Baba, “öfkeyle bir tokat attığını” kızının farklı erkeklerle fuhuş yaptığını hakime söyledi. Hakimin ‘Yasa bu şekilde’ diye başlayan sözlerinin sonuncunda fuhuş yapan kız ve erkekler suçsuz bulunurken hakkında 5 yıla kadar hapis ceza istemiyle dava açılan çaresiz babaya ceza verildi. Mahkeme, Sefer B.’ye önce 180 gün karşılığı 3 bin 600 lira verdiği para cezasını, daha sonra kızının davranışları nedeniyle haksız tahrik altında eylemi gerçekleştirdiği gerekçesiyle 37 gün karşılığı 740 liraya düşürdü.
ZİNAYI SUÇ OLMAKTAN KİM ÇIKARMIŞ VE İSPATLARI
Ordu düşmanlıklarını, sahte dindarlık ve muhafazakârlık kılıfıyla örtmeye çalışanların, Haçlı AB hayranlıkları ve zina duyarsızlıkları mide bulandırıyordu!
Evli çiftlerin zina etmesi halinde verilen cezaların Türk Ceza Kanunundan çıkarılması şartına “evet” diyen ve Recep Erdoğan’ın AB’ye boyun eğdiğini gösteren 24.09.2004 tarihli, çoğu da AKP yandaşı Gazetecilerin manşet ve haberleri sizi susturmaya yeterlidir! İşte evli erkek ve kadınların zina etmeleri halinde verilen cezaların kaldırılmasıyla ilgili 24.09.2004 tarihli bazı Ulusal Gazetelerin ‘AB’yle Yaşanan Zina’ Krizi Sonrasında Yazdıkları:
Yeni Şafak: Gitti, Çözdü, Geldi.
Ankara’da koparılan Türk Ceza Kanunu fırtınası, Başbakan Erdoğan’ın Brüksel ziyaretiyle son buldu. Meclis, TCK’yı 6 Ekim’den önce çıkaracak ve Günter Verheugen olumlu rapor verecek
Vatan Gazete: Harika Sonuç
Verheugen “Başbakan zina cezasının kaldırılması konusunda güvence verdi. Türkiye’nin önünde artık hiçbir ENGEL KALMADI” dedi
Star Gazete: 5 dakikada krizi çözdü.
Başbakan Erdoğan “TCK(da istediğiniz değişiklik Meclis’ten) geçecek” dediği Verheugen’den Türkiye’nin önüne yeni şart konulmayacak sözü aldı. TCK üzerinden sorun çıkarmak isteyenlerin hevesleri de kursağında kaldı.
Sabah: Biz Avrupalıyız! (Çünkü artık zina cezalandırılmayacaktı!)
Başbakan Erdoğan, AB ile Ceza Yasası krizini Brüksel’de yine kendisi çözdü. Attığı adımla AB hedefi 41 yıldır hiç olmadığı kadar yakına geldi. (Bu zina eden evlilere verilen cezanın kaldırılmasıyla ilgili)
Radikal: Rapor Tamam Sıra Kararda
Başbakan, AB ile krizi, zinayı suç haline getirmekten vazgeçerek bitirdi. Verheugen de müjdeyi şu sözlerle verdi: Artık müzakere tavsiye etmemiz için Türkiye’nin tamamlaması gereken bir şart yok
Milliyet: AB Kapısı Açıldı.
Erdoğan Verheugen’e TCK’yı Ekimden önce zina maddesi olmaksızın geçireceğiz ancak başka şart istemeyiz mesajı verince hiç sorun kalmadı.
Milli Gazete: Efelik sökmedi!
“İçişlerimize karıştırmayacağımız!” (palavralarıyla halkı oyalayıp), AB’ye, tam teslimiyet gösterildi. Türkiye’ye iki günde 1 katrilyona malolan zina tartışması sırasında “AB içişlerimize karışamaz” çıkışını yapan Başbakan, Verheugen karşısında yelkenleri suya indirdi. Ve Haçlı ağabeylerinin dayatmasına boyun eğildi.
Hürriyet: Yolumuz Açıldı!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Brüksel gezisinde zina pürüzü aşıldı. Erdoğan, TCK(daki zina değişikliği) için söz verince, Avrupa Birliği yeşil ışık yaktı. TBMM pazar günü olağanüstü toplanıyor.
Akşam: Tam Yol Avrupa.
Brüksel’de tarihi uzlaşma. Erdoğan, TCK’yı zinasız çıkarma sözü verdi.Verheugen AB kilidini açtı: Engel kalmadı. Müzakere tavsiye edeceğiz” dedi.
Güneş: Yanlış hesap Brüksel’den Döndü.
Kritik zirveden beklenen oldu! Erdoğan, zina inadından vazgeçince, Verheugen, ‘Artık tarih için engel kalmadı’ diyerek Türkiye’nin önünü açtı
Evrensel: Erdoğan boyun eğdi.
Türkiye’yi haftalardır zina tartışması ile meşgul eden ve “AB bizim içişlerimize karışamaz” diyenBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, AB’nin bütün şartlarına boyun eğdi. Dün AB Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Günter Verheugen ve AB yetkilileri ile görüşen Erdoğan, TCK’nın zina düzenlemesi olmadan (Yani artık zina suçuna verilen ceza kaldırılarak) Meclis’ten geçeceği sözünü verdi.
Çözüldü Islam'a Göre Kız Kaçırmanın Hükmü ?
Esselamualeykum ve Rahmatullah
Kız Tarafının veya Her iki Tarafın gönlü razı olmadığı halde,çiftlerin ailelerinden kaçmalarına nasıl bakılmalı ?
Başka örnek verecek olursak;Kız tarafının uçuk başlık parası istemesi veya kız tarafının müşrik olup,kızlarının müslüman biri ile evlenmelerini istememesi gibi ve benzeri durumlarda ?
İslam'da Kız kaçırmak caiz değildir.
Evlenmek için kız kaçırmanın hükmü çeşitli açılardan değerlendirilmesi gereken bir meseledir.
Nikahta mâlum olduğu üzere cumhura göre(Hanefi mezhebi haric) Velinin (kızın) izni, nikahın şartıdır.
Nikahta (mu'min) velisinin rızasının olmadığı bir erkeğe kaçarak beddua alan kızın, aile yuvasında hayır, bereket beklemesi çok sıkıntılı bir durumdur. Üstelik Cumhura göre böyle bir nikah câiz de değildir. Velev ki kaçmaya sebeb olarak yüksek başlık parasını veya babasının kesinlikle vermeyeceğine kanaât getirmiş olsun.
Bu gibi durumlarda kız ve erkeğin; (kızın)velinin görüşlerine itibar ettiği diğer aile büyükleri , akrabalar ve varsa âlimlerden bu hayırlı işe aracılık etmeleri istenebilir. Tüm bunlara rağmen o anlık olumlu gelişmeler olmasa bile kaçırmak yerine, farklı ve benzer meşru yollar denenmeye devam edilerek sabır ve tevekkul üzerine Allah'tan (c.c.) hakklarında hayırlısını dilemelidirler. Çünkü bizler mutezile gibi "Allah (c.c.)nin kiminle evleneceğimizi bilmez" sapkınlığını benimsemiyoruz.
Ebu Hurayra (r.anh)'den; demiştir ki: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Hiçbir kadın, kız kardeşinin kabını boşaltmak için onun boşanmasını isteyemez. (Kadın istediği kimseyle) evlensin, onun nasibi ancak Allah'ın kendisine takdir ettiği şeydir.”
(Buharî, Nikâh 53, Bûyu' 58, şurût 8; Muslim, Nikâh 38, 39, 51, 52; Muvatta, Kader 7; Ahmed b. Hanbel, II, 238, 311, 410, 489, 508, 516; Tirmizî, talâk 14; Nesâî, nikâh 20, buyu’ 19, 21; Ebu Davud, Talak, Bab 2, Hadis no: 2176)
Ayrıca işin bir de sosyal boyutu vardır ki; kız ve erkek taraflarının birbirlerine husumet güder, kavga ve küskünlükler meydana gelebilmekte, yıllarca dargınlıklar sürmekte, hatta evlatlıktan reddetmeye(!) varan derin yaralar bırakmaktadır.
Bir de kızın kaçmayı istemediği halde, erkek tarafından zorla kaçırılması durumu da vardır ki böyle bir nikah/evlilik zaten caiz de değildir.
Kızın mu'mine, velisinin ise kafir olması durumunda da kız, mu'min olan en yakın akrabalarından başlayarak uzak akrabalarına kadar kendisinin evlendirmelerinde veli pozisyonuna soyunmalarını isteyebilir. Zirâ kafirin müslümana velayet hakkı yoktur.
İlgili Konu :
Kızı Kaçan Baba, Nasıl Bir Tavır (Yol)İzlemelidir?
https://www.islam-tr.net/konu/kizi-kacan-baba-nasil-bir-tavir-yol-izlemelidir.35003/
Anne Babanın Kafir Olması Durumunda, Nikahta Velinin İzni Nasıl Olur?
https://www.islam-tr.net/konu/anne-...umunda-nikahta-velinin-izni-nasil-olur.28466/
0 notes
mansetmalatya · 4 years
Text
Avşar'dan Gündeme dair açıklama
Tumblr media
MHP İl Başkanlığı görevini kendi isteği ile bırakarak, bayrak yarışında Mesut Samanlı'ya yerini bırakan Ramazan Bülent Avşar gündeme dair açıklamalarda bulundu. MHP Malatya İl Başkanlığı döneminde yönetimi ile birlikte ellerinden gelen tüm fedekarlığı yaptıklarını dile getiren Ramazan Bülent Avşar, "Ateşle imtihandan geçen Türkiye’yi bugün yaşadığı bunalımlardan çıkartacak yegane siyasi güç ruhu ve benliği Türkiye sevdası ateşiyle yanan Milliyetçi harekettir. Türkiye’nin milli devlet niteliği, üniter yapısı ve Türk milli kimliği etrafındaki milli birliği her türlü tartışmanın üzerindedir. Hiçbir siyasi projenin, bu ortak değerlerimizi tartışmaya açarak sulandırılmasına ve yıkmasına izin verilmeyecektir. Milliyetçi hareket Türkiye’nin bugününe ve geleceğine Türkiye gözüyle bakmaktadır. Türkiye, tarihi geçmişiyle, devlet tecrübesiyle, milli kültür ahlak ve şuuruyla, insan kaynaklarıyla büyük ve güçlü bir ülkedir. Kendi sorunlarını kendisi tanımlayacak ve çözümünü kendisi bulacak kudrettedir" dedi. Avşar, "Sizlerden aldığımız güç ve milletimize olan hizmet aşkıyla böylesine zor ve çetin bir dönemde bizler Malatya’ya yakışan bir duruşu sergilediğimizi düşünüyorum. Genel başkanımızın emrinde, üç hilal sancağını bu şehrin burçlarında dalgalandırdık. Bir olduk, diri olduk, iri olduk. Malatya’da el ele vererek  kırgınlıklara son vermeye çalıştık. Darende’den Kale’ye Hekimhan’dan Doğanşehir’e kadar ülkücü rüzgarını estirdik. Malatya’mızın birliği ve dirliği aynı zamanda hareketimizin ve büyük Türk milletinin de teminatı anlamına geldiğini her platformda deklare ettik" ifadelerini kullandı. Her platformda bütün vatandaşlara kapılarını açtıklarını dile getiren ve göreve geldiği gün, Ülkücüyü özelde , kamuda ezdirmeyeceğiz sözünü deklare ettiğini açıklayan Avşar, "Görevim süresince tüm vatandaşlara yardımcı olmaya çalıştık. Bize bir Allah razı olsun sözü ve duası yetmiştir.Göreve geldiğim günün akşamı tüm ülkücü kardeşlerime verdiğim sözü yerine getirdiğime inanmaktayım. Ülkücü kardeşimi ezdirmedim ezdirtmedim. MHP Genel Başkanım Liderim Dr.Devlet Bahçeli bey ve Teşkilatlardan sorumlu genel başkan yardımcısı Semih Yalçın başkanımında olurları ilegörevi bırakma kararı aldım."şeklinde konuştu. Avşar açıklamasına, "Bayrağı şu an MHP İl Başkanlığına Liderimiz Devlet Bahçelinin  takdirleri ile atanan Mesut Samanlı kardeşime bıraktık. Bayrağı daha yukarılara taşıyacağından en ufak bir terettüdüm yoktur. Mesut Samanlı Başkan da camiamızın tabanında yetişen bir kardeşimiz. Her ne kadar görevi bırakmış olsak da bilinmeli ki Ramazan Bülent Avşar , her daim şehit kanları ile kurulmuş dualı davasının partisinin liderinin ve teşkilatının emrinde   bir neferidir. Alemde şer bitmez, Allah rızası yolunda yapılan bu kutsal davada, ülkücü harekette de nefer bitmez. Ne mutlu Türküm diyene” diye konuştu. Read the full article
0 notes
musstuffsworld · 5 years
Text
Tumblr media
KIZ KAÇIRARAK EVLENMEK CAİZMİDİR?
Günümüzde bir çok genç kızınımız kaçarak evlenmek kızın kendi rızasıyla evlenmek dinimizdeki yeri günah mı yoksa kader mi diye merak ediliyor. Bir erkeğin sevdiği kızı kaçırma yoluyla evlenmesi ne kadar caizdir? İslamda kızın kaçması ve erkekle nikahlanması ne kadar doğrudur?
Bunlar arasında bir kısmı da, “Sevdiğim bir kız var. O da beni istiyor ama ailesi vermiyor. Kaçarak evlenirsek dinen bir sakıncası olur mu?” şeklinde sorular.
Günümüzde kız kaçırmaların genellikle kırgınlıklara sebebiyet verdiğini, bazen yıllarca anne-babaların çocuklarına küs durduğunu görüyoruz. Dolayısıyla usulünce evlenebilecekken, aileler ve gençler arasında yıllarca sürecek bu tür problemlere sebebiyet vermek dinen de ahlaken de uygun değildir.
Dengini ve isteyenini bulan herkes, evlenmesinde sakınca olmayan birisiyle evlenebilir. Lakin Evlenmek için kız kaçırmanın hukmu çeşitli açılardan değerlendirilmesi gereken bir meseledir. Öncelikle burada çok önemli bir konu var. Kaçırılan razı değilse, kız kaçırma caiz değil, haramdır. Kız kaçırma haramdır derken başına “kaçırılan kız razı değilse” demek zorunda kaldık. İlkel topluluklarda, kaba kuvvete dayalı zoraki evlilikler çok yaşanmıştır. Böyle devrelerde ve öyle çevrelerde ne bir kızcağız kendi istediğini kendisi tercih etmekten emin olabilir, ne de kızı yetiştiren ana baba yavrularının geleceğinden korku duymadan yaşayabilirler.
Ayrıca Anne babanın rızası olmayan bir evlilik bereketsiz yürür. Onları ikna etmeye çalışın, akrabalarınızı veya sevdikleri birini devreye sokun. İnsanlar böyle yollara başvurmadan her işini uygun bir şekilde yapmalıdır. Yani en güzel yapılan evlilik, tarafların ailelerinin rızalarının bulunduğu, meşru örf ve adetlere uyulmak suretiyle herkesin gönlünün alındığı evliliktir.
Kızı kaçırmakla helallik gelmez. Helallik ancak rızasıyla evet diyen kızın nikahından sonra söz konusu olur.
Çünkü her an bir kaba kuvvet sahibinin saldırısına maruz kalabilirler. Kızlarını kaçırmayı kafasına koymuş bir ilkel düşünce, her şeyi alt üst edebilir. Ana baba ve aileyi kolayca devre dışına itip rızası olmayan kızı kaçırarak sonunda evlenmeye razı olacak duruma getirebilir.
Bu türlü zoraki evlilikler kaba kuvvetin hakim olduğu ilkel toplumlarda korkutucu boyutta yaşanmıştır. Böyle bir kaçırma olayından sonra iki aile de baştan bunu namus meselesi yapıp düşman kesilmişler, bir müddet bu düşmanlıklarını sürdürdükten sonra çaresiz kalıp olanları unutmaya çalışmak ve bir anlaşma zemini bulup barışmak zorunda olduklarım anlamışlardır. Yani bir mutsuz ve tatsız başlangıç temeli üzerine mutlu aile yuvası inşa etmeye mecbur kalmışlardır.
Kaba kuvvetle işini halletmeyi tercih eden saldırganın bundan sonra anlaşmaya yatkın medeni insan görüntüsü vermesini ise, ayının kimseye kaptırmamak için av etini toprağa gömüp kokutarak kimsenin yemeyeceği duruma getirdikten sonraki saldırganlıktan vaz geçme haline benzetirler. Eti kokuttuktan sonra artık kimsenin elinden alma teşebbüsüne geçmeyeceğinden emin olan ayı, saldırganlıktan vaz geçer, çevresiyle uyumlu hale gelir.
Tabii bu teşbih ve yorum, rızası olmayan kızı zorla kaçırıp artık kimsenin istemeyeceği hale getiren zorba için yapıliniştir. Şayet kızın nzası dahilinde bir kaçışsa bu, elbette durum aynı ağırlıkta bir teşbihe layık olmaktan çıkar; keşke ailesiyle anlaşarak kurulsaydı bu akrabalık temennisine dönüşür.
Bu türlü kız kaçırma olaylarında ihmale uğramaması gereken ilk acil meşruiyet çaresi, nikahtır!. Kızı kaçırmakla helallik gelmez. Helallik ancak rızasıyla evet diyen kızın nikahından soma söz konusu olur. O sebeple nikah anlaşması tehir edilemeyecek ilk acil meşruiyet çaresi bir mecburiyettir.
Hanefi’ye göre en azından iki adil şahidin huzurunda yapılan serbest isteğe bağlı nikah, geçerlidir. Ancak böyle bir nikahtan sonraki münasebet meşruiyet arz eder, haramlık-tan kurtarır, helallik getirir. Yeter ki taraflar en azından iki şahitle evlilik haklarım ispat etme imkanına kavuşmuş, inkar ihtimalinden kurtulmuş bulunsunlar
Şafii’ye göre ise, iki yabancı şahit yeterli olmaz. Kızın velisinin izin ve rızası da bulunması lazım gelir. Yani kaçırmakla meşru evlilik başlamaz. Olaydan haberi olan ana babanın izniyle yapılan nikahtan sonra meşru evlilik söz konusu olur.
Anlaşılan odur ki, kız kaçırmak suretiyle yuva kurma teşebbüsleri kızın rızası dışmda ise tümüyle meşruluktan uzak ilkel bir zorbalıkür. Rızasıyla gerçekleştirilmişse, bu defa nikah olayı ilk çare olarak en önde görünmektedir.
Bundan dolayı İslamda kurulacak yuvanın temeli, aileyi devreden çıkaran kaba kuvvete ve ilkellik üzerine aülmaz. Karşılıklı anlayış ve rıza temeli üzerine inşa edilir mutlu aile yuvası. Bu sebeple aileler gençlerin mutlu olacakları tercihlerine değer vermeliler. Böylece kaçma, kaçırma olayının da baş sorumlusu haline gelmemeliler. Bazen bir inat ve hiç yüzünden büyük yanlışlıklar yapılıyor, tamiri mümkün olmayan tahribatlar söz konusu olabiliyor.
Gençler ise her tarafı kırıp dökme pahasına yaptıkları izinsiz tercihlerinin yanlışlığım ancak hislerinin baskısından kurtulduktan sonra anlayabiliyor, onlar da derin pişmanlıklar duyuyorlar. Ama iş işten geçmiş, bu pişmanlıklar fayda getirmez hale gelinmiştir. Artık bundan sonraki çare, arayı açacak şekilde geçmişi kurcalamak değil, tam aksine birlik beraberliği sağlayacak şekilde geleceğe bakmak, gençlerin istikbalini düşünmektir..
Allah (c.c) intikam peşinde koşanlan değil, af ve hoşgörü içinde olanları sever. Büyüklüğün şanından olan da aftır; intikamcı bir zihniyetle küslüğü sürdürmek değildir.
Zina Suç Değil Babanın Tokadı Suç
Bir baba.. Zina yapan kızı.. Bir tokat ve bir mahkeme kararı… Peki bu tokat kimin yüzüne patladı?...
Dün haber merkezlerine “Kızına tokat atan babaya 740 lira ceza...” başlıklarıyla 3. Sayfa haberi olarak düşen bir olayın vehameti toplumun geldiği noktayı en çarpıcı şekilde ortaya koyuyor. Türkiye’de zinanın suç olmaktan çıkarılmasının açtığı yara kanamaya devam ediyor. Öyle ki, bu ülkede zinanın suç olmadığı, babanın zina yapan kızına attığı tokadın suç olduğu mahkeme kararıyla tescillendi.
Hakim “Yasa bu şekilde” dedi
Vahim olay Zonguldak’ın Devrek ilçesinde yaşandı. Kendi evinin bir odasında kızını “zina” esnasında yakalayan babanın fuhuş bataklığından kurtarmak istediği kızına attığı tokat mahkemeye taşındı. Baba, “öfkeyle bir tokat attığını” kızının farklı erkeklerle fuhuş yaptığını hakime söyledi. Hakimin ‘Yasa bu şekilde’ diye başlayan sözlerinin sonuncunda fuhuş yapan kız ve erkekler suçsuz bulunurken hakkında 5 yıla kadar hapis ceza istemiyle dava açılan çaresiz babaya ceza verildi. Mahkeme, Sefer B.’ye önce 180 gün karşılığı 3 bin 600 lira verdiği para cezasını, daha sonra kızının davranışları nedeniyle haksız tahrik altında eylemi gerçekleştirdiği gerekçesiyle 37 gün karşılığı 740 liraya düşürdü.
ZİNAYI SUÇ OLMAKTAN KİM ÇIKARMIŞ VE İSPATLARI
Ordu düşmanlıklarını, sahte dindarlık ve muhafazakârlık kılıfıyla örtmeye çalışanların, Haçlı AB hayranlıkları ve zina duyarsızlıkları mide bulandırıyordu!
Evli çiftlerin zina etmesi halinde verilen cezaların Türk Ceza Kanunundan çıkarılması şartına “evet” diyen ve Recep Erdoğan’ın AB’ye boyun eğdiğini gösteren 24.09.2004 tarihli, çoğu da AKP yandaşı Gazetecilerin manşet ve haberleri sizi susturmaya yeterlidir! İşte evli erkek ve kadınların zina etmeleri halinde verilen cezaların kaldırılmasıyla ilgili 24.09.2004 tarihli bazı Ulusal Gazetelerin ‘AB’yle Yaşanan Zina’ Krizi Sonrasında Yazdıkları:
Yeni Şafak: Gitti, Çözdü, Geldi.
Ankara’da koparılan Türk Ceza Kanunu fırtınası, Başbakan Erdoğan’ın Brüksel ziyaretiyle son buldu. Meclis, TCK’yı 6 Ekim’den önce çıkaracak ve Günter Verheugen olumlu rapor verecek
Vatan Gazete: Harika Sonuç
Verheugen “Başbakan zina cezasının kaldırılması konusunda güvence verdi. Türkiye’nin önünde artık hiçbir ENGEL KALMADI” dedi
Star Gazete: 5 dakikada krizi çözdü.
Başbakan Erdoğan “TCK(da istediğiniz değişiklik Meclis’ten) geçecek” dediği Verheugen’den Türkiye’nin önüne yeni şart konulmayacak sözü aldı. TCK üzerinden sorun çıkarmak isteyenlerin hevesleri de kursağında kaldı.
Sabah: Biz Avrupalıyız! (Çünkü artık zina cezalandırılmayacaktı!)
Başbakan Erdoğan, AB ile Ceza Yasası krizini Brüksel’de yine kendisi çözdü. Attığı adımla AB hedefi 41 yıldır hiç olmadığı kadar yakına geldi. (Bu zina eden evlilere verilen cezanın kaldırılmasıyla ilgili)
Radikal: Rapor Tamam Sıra Kararda
Başbakan, AB ile krizi, zinayı suç haline getirmekten vazgeçerek bitirdi. Verheugen de müjdeyi şu sözlerle verdi: Artık müzakere tavsiye etmemiz için Türkiye’nin tamamlaması gereken bir şart yok
Milliyet: AB Kapısı Açıldı.
Erdoğan Verheugen’e TCK’yı Ekimden önce zina maddesi olmaksızın geçireceğiz ancak başka şart istemeyiz mesajı verince hiç sorun kalmadı.
Milli Gazete: Efelik sökmedi!
“İçişlerimize karıştırmayacağımız!” (palavralarıyla halkı oyalayıp), AB’ye, tam teslimiyet gösterildi. Türkiye’ye iki günde 1 katrilyona malolan zina tartışması sırasında “AB içişlerimize karışamaz” çıkışını yapan Başbakan, Verheugen karşısında yelkenleri suya indirdi. Ve Haçlı ağabeylerinin dayatmasına boyun eğildi.
Hürriyet: Yolumuz Açıldı!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Brüksel gezisinde zina pürüzü aşıldı. Erdoğan, TCK(daki zina değişikliği) için söz verince, Avrupa Birliği yeşil ışık yaktı. TBMM pazar günü olağanüstü toplanıyor.
Akşam: Tam Yol Avrupa.
Brüksel’de tarihi uzlaşma. Erdoğan, TCK’yı zinasız çıkarma sözü verdi.Verheugen AB kilidini açtı: Engel kalmadı. Müzakere tavsiye edeceğiz” dedi.
Güneş: Yanlış hesap Brüksel’den Döndü.
Kritik zirveden beklenen oldu! Erdoğan, zina inadından vazgeçince, Verheugen, ‘Artık tarih için engel kalmadı’ diyerek Türkiye’nin önünü açtı
Evrensel: Erdoğan boyun eğdi.
Türkiye’yi haftalardır zina tartışması ile meşgul eden ve “AB bizim içişlerimize karışamaz” diyenBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, AB’nin bütün şartlarına boyun eğdi. Dün AB Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Günter Verheugen ve AB yetkilileri ile görüşen Erdoğan, TCK’nın zina düzenlemesi olmadan (Yani artık zina suçuna verilen ceza kaldırılarak) Meclis’ten geçeceği sözünü verdi.
Çözüldü Islam'a Göre Kız Kaçırmanın Hükmü ?
Esselamualeykum ve Rahmatullah
Kız Tarafının veya Her iki Tarafın gönlü razı olmadığı halde,çiftlerin ailelerinden kaçmalarına nasıl bakılmalı ?
Başka örnek verecek olursak;Kız tarafının uçuk başlık parası istemesi veya kız tarafının müşrik olup,kızlarının müslüman biri ile evlenmelerini istememesi gibi ve benzeri durumlarda ?
İslam'da Kız kaçırmak caiz değildir.
Evlenmek için kız kaçırmanın hükmü çeşitli açılardan değerlendirilmesi gereken bir meseledir.
Nikahta mâlum olduğu üzere cumhura göre(Hanefi mezhebi haric) Velinin (kızın) izni, nikahın şartıdır.
Nikahta (mu'min) velisinin rızasının olmadığı bir erkeğe kaçarak beddua alan kızın, aile yuvasında hayır, bereket beklemesi çok sıkıntılı bir durumdur. Üstelik Cumhura göre böyle bir nikah câiz de değildir. Velev ki kaçmaya sebeb olarak yüksek başlık parasını veya babasının kesinlikle vermeyeceğine kanaât getirmiş olsun.
Bu gibi durumlarda kız ve erkeğin; (kızın)velinin görüşlerine itibar ettiği diğer aile büyükleri , akrabalar ve varsa âlimlerden bu hayırlı işe aracılık etmeleri istenebilir. Tüm bunlara rağmen o anlık olumlu gelişmeler olmasa bile kaçırmak yerine, farklı ve benzer meşru yollar denenmeye devam edilerek sabır ve tevekkul üzerine Allah'tan (c.c.) hakklarında hayırlısını dilemelidirler. Çünkü bizler mutezile gibi "Allah (c.c.)nin kiminle evleneceğimizi bilmez" sapkınlığını benimsemiyoruz.
Ebu Hurayra (r.anh)'den; demiştir ki: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Hiçbir kadın, kız kardeşinin kabını boşaltmak için onun boşanmasını isteyemez. (Kadın istediği kimseyle) evlensin, onun nasibi ancak Allah'ın kendisine takdir ettiği şeydir.”
(Buharî, Nikâh 53, Bûyu' 58, şurût 8; Muslim, Nikâh 38, 39, 51, 52; Muvatta, Kader 7; Ahmed b. Hanbel, II, 238, 311, 410, 489, 508, 516; Tirmizî, talâk 14; Nesâî, nikâh 20, buyu’ 19, 21; Ebu Davud, Talak, Bab 2, Hadis no: 2176)
Ayrıca işin bir de sosyal boyutu vardır ki; kız ve erkek taraflarının birbirlerine husumet güder, kavga ve küskünlükler meydana gelebilmekte, yıllarca dargınlıklar sürmekte, hatta evlatlıktan reddetmeye(!) varan derin yaralar bırakmaktadır.
Bir de kızın kaçmayı istemediği halde, erkek tarafından zorla kaçırılması durumu da vardır ki böyle bir nikah/evlilik zaten caiz de değildir.
Kızın mu'mine, velisinin ise kafir olması durumunda da kız, mu'min olan en yakın akrabalarından başlayarak uzak akrabalarına kadar kendisinin evlendirmelerinde veli pozisyonuna soyunmalarını isteyebilir. Zirâ kafirin müslümana velayet hakkı yoktur.
İlgili Konu :
Kızı Kaçan Baba, Nasıl Bir Tavır (Yol)İzlemelidir?
https://www.islam-tr.net/konu/kizi-kacan-baba-nasil-bir-tavir-yol-izlemelidir.35003/
Anne Babanın Kafir Olması Durumunda, Nikahta Velinin İzni Nasıl Olur?
https://www.islam-tr.net/konu/anne-...umunda-nikahta-velinin-izni-nasil-olur.28466/
0 notes
antiduck-z · 5 years
Note
Özledim/bütün kırgınlıklara rağmen ama önemi yok
Bende özledim gerçe kimsin onu bile bilmiyorum ama özledim birini bende kırgınlıklara rağmen hemde bastırmaya çalışıyorum içimde yok etmeye çalışıyorum tam oluyor diyorum lan yoluna bak işte aq geçmişe takılı kalma bu hayat acı çekmek için çok kısa diyorum ama işte yok edemiyorsun bazı insanları garip ya hemde çok garip (eğer seni çok kırdıysam özür dilerim insanları kırmaktan kaçınırım aslında ama insanız işte oluyor yapıyoruz ama emin ol seni kırmak istememişimdir)
0 notes
Text
#yazarlığaadımadım
Sevgiye ihtiyacı oluyor insanın.. Pat diye bir mesaja güzel bir söze bir telefonun çalmasına.. Sıcacık bir sesle özledim diyişine.. Gözlerine bakıp.. En güzel limanım demesine.. Sana ihtiyacım var güler yüzüm demesine.. Saatlerce yanımda oturuşuna.. Saatlerce başımın omzunda kalmasına.. Kokusuna ihtiyacım var.. İlgiye, Sevgiye, Aşk'a ihtiyacım var.. Kim olduğunu bilmeden.. İlla bu olsun demiyorum.. Mesela yolda karşılaşalım.. Ya da karşıdan karşıya geçerken çarpalım birbirimize.. Aklında kalayım günlerce, bu kız kimdi desin.. Nerden çıktı karşıma.. Belki desin belki aradığım kişi bu.. Aşkı tadacağım insan bu.. Sonra tesadüfen aynı banka oturup, aynı kitapları okuyalım.. Aynı sayfa da.. Kitabın en güzel sahnesinde.. sırtımızı daha sıkı yaslayalım.. Yüzümü masum bir gülümseme sarsın gökyüzünün maviliğine bakayım.. O sırada farketsin beni.. Kitaplarla mutlu olan bayan desin.. En güzel sahnene misafir ister misin.. Belki sizin kadar güzel bakamam, belki sizin kadar güzel hissedemem.. Ama isterim ki bu masum halinize ortak olayım.. Belki o güzel yüzünüzün arkasında sakladığınız kırgınlıklara ilaç olurum.. Belki de bir anlık hepsini unutturabilirim.. Ne dersiniz dese.. Ufacık bu gülümsemeyle buyrun bayım desem.. Gelin sizde sahneme belki daha güzel şeyler keşfederim.. Belki de ilham perim olursunuz.. Kollarını açar, utangaçlıkla yanına yaklaşıp gökyüzünü anlatırım.. Bulutlara yüklediğim hikayeleri.. Arkasına sakladığım insanları anlatırım.. O sırada kokusu gelir burnumun ucuna.. Aklım karışır, bulanır.. Bu sefer binlerce güzel şeyler ağzından dökülür.. Daha güzel binlerce hikayeyi bana anlatır.. Yüzümü güldürür, kahkahalarımı duyar.. Sonra dönüp bana bakıp adımı sorar.. Bu güzel gülen kadının adını öğrenebilir miyim.. Benim benliğimi alıp götüren kadını, tesadüfen, hiç aklımda yokken karşıma çıkan kadının.. Yıllardır arayıpta bulamadığım kadının.. Tüm ömrüme misafir etmek istediğim.. İçim olmasını istediğim kadının dese.. Şaşırsam, sadece baksam gözlerine.. Beklediğim adam sen misin şimdi.. Hayallerimin baş kahramanı.. Herşeyden çok seveceğim sen misin.. Bir ömür senin ellerinden mi tutacağım desem.. Kendi kendime.. Gözlerimden okusa.. Evet dese beklediğin bendim, bir ömür sen tutacaksın ellerimden.. Bir ömür yanı başında ben olacağım dese.. Adın dese.. Sussa.. Baksa.. Gülümsese.. Avuçlarının arasına yüzümü alsa.. Dudaklarımdan dökülse adım.. Sonra adın desem gözlerine bakıp.. Gülümsese ne olmasını istersin dese.. Mutluluk olsun da dört bir yanımız farketmez adının ne olduğu.. Ben severim adın ne ise.. Alırım içime çıkartmam da bir ömür desem.. Dudaklarından harfler tek tek dökülse.. Dünyanın bütün güzellikleri adında saklı olsa.. Ve ben bir ömür onun yanında huzurlu ve mutlu olsam.. Acelem yok ama gelsen hani çok ihtiyacım var.. Bu aralar hem mutluluğa, hemde senle gelecek kalabalığa ihtiyacım var.. Bu aralar çok yalnızım da hemde kalabalıklar için de yalnızım.. Etrafımda milyonlar var ama yok gibi.. Belki sen olursan ne bileyim belki ben iyi olurum.. Kabul eder misin bilmem ama benim de ihtiyacım var herşeyi unutup.. Taptaze, yeniden canlanıp çiçek açmaya.. Gelicek misin bekleyeyim mi seni yoksa alışayım mı bu halime..
1 note · View note
meyhanedebirkadeh · 6 years
Note
Odanın bir duvarının sinirlenince yaptığın resimlerle dolu olduğunu biliyorum. Bir diğer duvarının ise bütün kırgınlıklara rağmen canını acıtan insanlarla dolu fotoğrafların olduğunu. Kitaplarını üst üste kule gibi dizdiğini ve yükseldiğini gördükçe mutlu olduğunu biliyorum. Odandaki içki şişelerini soranlara koleksiyon yapıyorum demene rağmen üç yıldan fazla süredir o şişelerin ikiyi geçmediğini biliyorum. Ben senin içindeki insanı biliyorum.
Bende şuan arkaşımın dalga geçtiğini biliyorum..
0 notes
Photo
Tumblr media
https://www.youtube.com/watch?v=anOSJurFzsg
Ya bu denizin tuzu Ya bu martılar, ya bu vapurlar, ya bu yaşanmış yıllar Ya bu yıldızlı ışık, ya düşleriniz, ya geçmiş Ya bu mavi ya bu yaz ya bu kar ya bu beyaz Ya bu gül ya bu koku ya bu bahar Anılara hiç sığar mı İstanbul??
Diyor fonda Ezginin Günlüğü.
Bazen “sığar” diye aklımdan geçirirken sadece, bazen “sığmaz ulan” diye haykırasım geliyor. Hııı! (Ulan yok, ayıp…aaaayıııp…diyen bir ses var ki içimde,bazen ondan kurtulasım gelmiyor değil hani.)
İnsan “Signomi”nin ne anlattığını bilmese bile şarkının içine giriyor, ezgisindeki yalınlığı, kırgınlığı hissediyor. Bilince başka, bilmeyince başka çalıyor Signomi. Zaten şarkılar hep başka başka çalıyor; ya biz üstümüzde ki kıyafeti değiştiriyoruz bazen ya da kim bilir belki onların bir başka dile gelesi tutuyor.
Aklımda bir mutluluk reçetesi yazmak var kendime, elektrik yok, mum ışığında üç-beş Sezen Aksu şarkısı sonrası “Ne acı! insan kendine ne kadar yenik” diye mırıldanırken, “ruhuna iyi gelir” diye önerdi bir arkadaşım Signomi’yi mesajla, aklıma düştü şarkı ve dinliyorum.
Mutluluk reçetem hızla kırgınlık reçetesine doğru yol alacakken, aniden duruyorum. İşte diyorum “mutluluk reçetesinin ilk şartını gerçekleştirdin.” Kırgınlıklara yenik düşme ve hatta mümkünse kırılma. Zaten biri ya da bir şey bizi isteyerek ve bilerek kıracak bir noktadaysa, hayatlarındaki vademiz dolmuş sayılmaz mı? İnsan bir şeyi kendine anlatmak istediğinde çok da uğraşmasına gerek kalmıyor aslında. Tek bir kelime bile yetiyor, kendini anlamaya.
Ne zaman bu gibi şeyleri düşünüp yazsam ince bir hüzün sarıyor beni. İnsanın kendi muhakemesi her zaman biraz hüzünlüdür zaten. Ama hüznün sevileni ve sevilmeyeni var, “ince hüzün” hep aranılan, olmayınca insanlık olarak eksik kalınan ve dolayısıyla sevilen hüzün kategorisinde benim için. Günbatımlarında hissettiğim duygunun daha genişletilmiş halini yaşıyorum kısacası.
Üzerine hala bir şey karalamaya elimin varmadığı bir defterim var. Romada bir çiçekçi de görüp, hayran kaldığım için çiçekçi adamın dalından kopartıp bana verdiği bir çiçek var,yazmaya kıyamadığım o defterin arasında. Aslında sayfalar arasında çiçekler kurutacak tarzda biri değilim. Kuşları gökyüzünde, balıkların denizlerde, yıldızları gecelerde nasıl seviyorsam, çiçekleri de saksılarında özgürlüklerini büyüyerek ilan ederken seviyorum. Ama bazen işte defteri açıp, dakikalarca koparılmış o çiçeğe bakıyorum. Garip bir şekilde o çiçeğin yerinde olmak istediğim anlar oldu defalarca, ama o çiçek benim yerimde olmak istemez diye hiç dillendirmedim ona. Evet konuşuyorum çiçekle. İnsan, kendiyle kaldığı anlarda en çok çiçeklerle konuşur çiçeklerle bakışır. Böyle mağrur bir çiçeğe sahip olmak da gururlandırmıyor değil beni inceden. Hayır delirmiyorum. Çiçekleri sevmek insanı delirtmez. Sevmemek insanı delirtir.
Hayır, Sevmekle de kafayı bozmadım:) Bence sevmek, şükretmek gibi birşey. İnsan şükretmeyi diline nasıl telafuz edebiliyorsa, sevmeyi de dilinden düşürmemeli. Diye böyle düşünen benim tabi.. Thomas Hobbes’un aslında her ne kadar makro düzeni ele alarak söylemiş olduğu “Herkesin herkese karşı savaşı” diye dile getirdiği bir cümleye de benzetebilirsiniz isterseniz (sevmeyi).
Ama yine de benim gibi düşündüğünüze inanmayı tercih ederim. Çünkü savaş, insanın ister kendisiyle olan savaşı olsun isterse de bir başkasıyla farketmez, yorar insanı. Ve yorgun hissettiğimiz sürece başkalarını yorgun etmek dışında gelmez elimizden hiç birşey. Bütün duygular, bütün hisler paylaşılınca çoğalır, iyi kötü ayrılmaz kendi içinde. İnsanlara sevgiyi de hissettirebilirsiniz nefreti de. Bağışlamayı da öğretebilirsiniz, affetmemeyi de. Bütün duyguların bir kumaşı var aslında, ve o kumaşlardan üzerimize dikilen her biri kendine münhasır giysilere sahibiz. İnsanın üstüne giydiği elbisede her kumaştan biraz olması makbuldur. örneğin bu zamanla oluşan yamalar gibi kin,nefret,güvensizlik ve benzeri şeyler dahi olsa..insanın kendi kendini koruyacağı bir alan yaratır.
(Ama makbul olanı bir parça yamadır daha fazlası değil..)
kim ne derse desin bizler değişmiyoruz.Üstümüzde ki kıyafetleri değiştirip duruyoruz sadece. Zaten herşeyi bir kenara bırakırsak önemli olan giysileri üzerimiz de ne kadar yakışır bir şekilde taşıyabildiğimizde.
Bu yüzden kötü hisleri de kötü dikilmiş elbiselere benzetirim ben,insanı rüküş yapan giysiler.. Çıkarıp atmak gerek insanın üstünden.Güzel duyguları paylaşabileceğimiz elbiseleri seçip giymek gerek.
Şu an’a kadar kimseden duymamışsan sevgili okuyucu o halde bunu söylemek boynumun borcu..
“Sevmek sana çok yakışıyor, bir kere giyersen bir daha hiç çıkarma üstünden.”
Sevgiler.
Ps:Güya ben bir süre yazmayacaktım değil mi burada! Tamam tamam.. benim de üstümde adam edemediğim iflah olmaz bir kumaş var işte napim..:/
0 notes
duygusuzhatun7-blog · 7 years
Text
İçelim bütün kırgınlıklara bütün kırılanlara🍷
0 notes
musstuffsworld · 5 years
Text
Tumblr media
KIZ KAÇIRARAK EVLENMEK CAİZMİ
Günümüzde bir çok genç kızınımız kaçarak evlenmek kızın kendi rızasıyla evlenmek dinimizdeki yeri günah mı yoksa kader mi diye merak ediliyor. Bir erkeğin sevdiği kızı kaçırma yoluyla evlenmesi ne kadar caizdir? İslamda kızın kaçması ve erkekle nikahlanması ne kadar doğrudur?
Bunlar arasında bir kısmı da, “Sevdiğim bir kız var. O da beni istiyor ama ailesi vermiyor. Kaçarak evlenirsek dinen bir sakıncası olur mu?” şeklinde sorular.
Günümüzde kız kaçırmaların genellikle kırgınlıklara sebebiyet verdiğini, bazen yıllarca anne-babaların çocuklarına küs durduğunu görüyoruz. Dolayısıyla usulünce evlenebilecekken, aileler ve gençler arasında yıllarca sürecek bu tür problemlere sebebiyet vermek dinen de ahlaken de uygun değildir.
Dengini ve isteyenini bulan herkes, evlenmesinde sakınca olmayan birisiyle evlenebilir. Lakin Evlenmek için kız kaçırmanın hukmu çeşitli açılardan değerlendirilmesi gereken bir meseledir. Öncelikle burada çok önemli bir konu var. Kaçırılan razı değilse, kız kaçırma caiz değil, haramdır. Kız kaçırma haramdır derken başına “kaçırılan kız razı değilse” demek zorunda kaldık. İlkel topluluklarda, kaba kuvvete dayalı zoraki evlilikler çok yaşanmıştır. Böyle devrelerde ve öyle çevrelerde ne bir kızcağız kendi istediğini kendisi tercih etmekten emin olabilir, ne de kızı yetiştiren ana baba yavrularının geleceğinden korku duymadan yaşayabilirler.
Ayrıca Anne babanın rızası olmayan bir evlilik bereketsiz yürür. Onları ikna etmeye çalışın, akrabalarınızı veya sevdikleri birini devreye sokun. İnsanlar böyle yollara başvurmadan her işini uygun bir şekilde yapmalıdır. Yani en güzel yapılan evlilik, tarafların ailelerinin rızalarının bulunduğu, meşru örf ve adetlere uyulmak suretiyle herkesin gönlünün alındığı evliliktir.
Kızı kaçırmakla helallik gelmez. Helallik ancak rızasıyla evet diyen kızın nikahından sonra söz konusu olur.
Çünkü her an bir kaba kuvvet sahibinin saldırısına maruz kalabilirler. Kızlarını kaçırmayı kafasına koymuş bir ilkel düşünce, her şeyi alt üst edebilir. Ana baba ve aileyi kolayca devre dışına itip rızası olmayan kızı kaçırarak sonunda evlenmeye razı olacak duruma getirebilir.
Bu türlü zoraki evlilikler kaba kuvvetin hakim olduğu ilkel toplumlarda korkutucu boyutta yaşanmıştır. Böyle bir kaçırma olayından sonra iki aile de baştan bunu namus meselesi yapıp düşman kesilmişler, bir müddet bu düşmanlıklarını sürdürdükten sonra çaresiz kalıp olanları unutmaya çalışmak ve bir anlaşma zemini bulup barışmak zorunda olduklarım anlamışlardır. Yani bir mutsuz ve tatsız başlangıç temeli üzerine mutlu aile yuvası inşa etmeye mecbur kalmışlardır.
Kaba kuvvetle işini halletmeyi tercih eden saldırganın bundan sonra anlaşmaya yatkın medeni insan görüntüsü vermesini ise, ayının kimseye kaptırmamak için av etini toprağa gömüp kokutarak kimsenin yemeyeceği duruma getirdikten sonraki saldırganlıktan vaz geçme haline benzetirler. Eti kokuttuktan sonra artık kimsenin elinden alma teşebbüsüne geçmeyeceğinden emin olan ayı, saldırganlıktan vaz geçer, çevresiyle uyumlu hale gelir.
Tabii bu teşbih ve yorum, rızası olmayan kızı zorla kaçırıp artık kimsenin istemeyeceği hale getiren zorba için yapıliniştir. Şayet kızın nzası dahilinde bir kaçışsa bu, elbette durum aynı ağırlıkta bir teşbihe layık olmaktan çıkar; keşke ailesiyle anlaşarak kurulsaydı bu akrabalık temennisine dönüşür.
Bu türlü kız kaçırma olaylarında ihmale uğramaması gereken ilk acil meşruiyet çaresi, nikahtır!. Kızı kaçırmakla helallik gelmez. Helallik ancak rızasıyla evet diyen kızın nikahından soma söz konusu olur. O sebeple nikah anlaşması tehir edilemeyecek ilk acil meşruiyet çaresi bir mecburiyettir.
Hanefi’ye göre en azından iki adil şahidin huzurunda yapılan serbest isteğe bağlı nikah, geçerlidir. Ancak böyle bir nikahtan sonraki münasebet meşruiyet arz eder, haramlık-tan kurtarır, helallik getirir. Yeter ki taraflar en azından iki şahitle evlilik haklarım ispat etme imkanına kavuşmuş, inkar ihtimalinden kurtulmuş bulunsunlar
Şafii’ye göre ise, iki yabancı şahit yeterli olmaz. Kızın velisinin izin ve rızası da bulunması lazım gelir. Yani kaçırmakla meşru evlilik başlamaz. Olaydan haberi olan ana babanın izniyle yapılan nikahtan sonra meşru evlilik söz konusu olur.
Anlaşılan odur ki, kız kaçırmak suretiyle yuva kurma teşebbüsleri kızın rızası dışmda ise tümüyle meşruluktan uzak ilkel bir zorbalıkür. Rızasıyla gerçekleştirilmişse, bu defa nikah olayı ilk çare olarak en önde görünmektedir.
Bundan dolayı İslamda kurulacak yuvanın temeli, aileyi devreden çıkaran kaba kuvvete ve ilkellik üzerine aülmaz. Karşılıklı anlayış ve rıza temeli üzerine inşa edilir mutlu aile yuvası. Bu sebeple aileler gençlerin mutlu olacakları tercihlerine değer vermeliler. Böylece kaçma, kaçırma olayının da baş sorumlusu haline gelmemeliler. Bazen bir inat ve hiç yüzünden büyük yanlışlıklar yapılıyor, tamiri mümkün olmayan tahribatlar söz konusu olabiliyor.
Gençler ise her tarafı kırıp dökme pahasına yaptıkları izinsiz tercihlerinin yanlışlığım ancak hislerinin baskısından kurtulduktan sonra anlayabiliyor, onlar da derin pişmanlıklar duyuyorlar. Ama iş işten geçmiş, bu pişmanlıklar fayda getirmez hale gelinmiştir. Artık bundan sonraki çare, arayı açacak şekilde geçmişi kurcalamak değil, tam aksine birlik beraberliği sağlayacak şekilde geleceğe bakmak, gençlerin istikbalini düşünmektir..
Allah (c.c) intikam peşinde koşanlan değil, af ve hoşgörü içinde olanları sever. Büyüklüğün şanından olan da aftır; intikamcı bir zihniyetle küslüğü sürdürmek değildir.
Zina Suç Değil Babanın Tokadı Suç
Bir baba.. Zina yapan kızı.. Bir tokat ve bir mahkeme kararı… Peki bu tokat kimin yüzüne patladı?...
Dün haber merkezlerine “Kızına tokat atan babaya 740 lira ceza...” başlıklarıyla 3. Sayfa haberi olarak düşen bir olayın vehameti toplumun geldiği noktayı en çarpıcı şekilde ortaya koyuyor. Türkiye’de zinanın suç olmaktan çıkarılmasının açtığı yara kanamaya devam ediyor. Öyle ki, bu ülkede zinanın suç olmadığı, babanın zina yapan kızına attığı tokadın suç olduğu mahkeme kararıyla tescillendi.
Hakim “Yasa bu şekilde” dedi
Vahim olay Zonguldak’ın Devrek ilçesinde yaşandı. Kendi evinin bir odasında kızını “zina” esnasında yakalayan babanın fuhuş bataklığından kurtarmak istediği kızına attığı tokat mahkemeye taşındı. Baba, “öfkeyle bir tokat attığını” kızının farklı erkeklerle fuhuş yaptığını hakime söyledi. Hakimin ‘Yasa bu şekilde’ diye başlayan sözlerinin sonuncunda fuhuş yapan kız ve erkekler suçsuz bulunurken hakkında 5 yıla kadar hapis ceza istemiyle dava açılan çaresiz babaya ceza verildi. Mahkeme, Sefer B.’ye önce 180 gün karşılığı 3 bin 600 lira verdiği para cezasını, daha sonra kızının davranışları nedeniyle haksız tahrik altında eylemi gerçekleştirdiği gerekçesiyle 37 gün karşılığı 740 liraya düşürdü.
ZİNAYI SUÇ OLMAKTAN KİM ÇIKARMIŞ VE İSPATLARI
Ordu düşmanlıklarını, sahte dindarlık ve muhafazakârlık kılıfıyla örtmeye çalışanların, Haçlı AB hayranlıkları ve zina duyarsızlıkları mide bulandırıyordu!
Evli çiftlerin zina etmesi halinde verilen cezaların Türk Ceza Kanunundan çıkarılması şartına “evet” diyen ve Recep Erdoğan’ın AB’ye boyun eğdiğini gösteren 24.09.2004 tarihli, çoğu da AKP yandaşı Gazetecilerin manşet ve haberleri sizi susturmaya yeterlidir! İşte evli erkek ve kadınların zina etmeleri halinde verilen cezaların kaldırılmasıyla ilgili 24.09.2004 tarihli bazı Ulusal Gazetelerin ‘AB’yle Yaşanan Zina’ Krizi Sonrasında Yazdıkları:
Yeni Şafak: Gitti, Çözdü, Geldi.
Ankara’da koparılan Türk Ceza Kanunu fırtınası, Başbakan Erdoğan’ın Brüksel ziyaretiyle son buldu. Meclis, TCK’yı 6 Ekim’den önce çıkaracak ve Günter Verheugen olumlu rapor verecek
Vatan Gazete: Harika Sonuç
Verheugen “Başbakan zina cezasının kaldırılması konusunda güvence verdi. Türkiye’nin önünde artık hiçbir ENGEL KALMADI” dedi
Star Gazete: 5 dakikada krizi çözdü.
Başbakan Erdoğan “TCK(da istediğiniz değişiklik Meclis’ten) geçecek” dediği Verheugen’den Türkiye’nin önüne yeni şart konulmayacak sözü aldı. TCK üzerinden sorun çıkarmak isteyenlerin hevesleri de kursağında kaldı.
Sabah: Biz Avrupalıyız! (Çünkü artık zina cezalandırılmayacaktı!)
Başbakan Erdoğan, AB ile Ceza Yasası krizini Brüksel’de yine kendisi çözdü. Attığı adımla AB hedefi 41 yıldır hiç olmadığı kadar yakına geldi. (Bu zina eden evlilere verilen cezanın kaldırılmasıyla ilgili)
Radikal: Rapor Tamam Sıra Kararda
Başbakan, AB ile krizi, zinayı suç haline getirmekten vazgeçerek bitirdi. Verheugen de müjdeyi şu sözlerle verdi: Artık müzakere tavsiye etmemiz için Türkiye’nin tamamlaması gereken bir şart yok
Milliyet: AB Kapısı Açıldı.
Erdoğan Verheugen’e TCK’yı Ekimden önce zina maddesi olmaksızın geçireceğiz ancak başka şart istemeyiz mesajı verince hiç sorun kalmadı.
Milli Gazete: Efelik sökmedi!
“İçişlerimize karıştırmayacağımız!” (palavralarıyla halkı oyalayıp), AB’ye, tam teslimiyet gösterildi. Türkiye’ye iki günde 1 katrilyona malolan zina tartışması sırasında “AB içişlerimize karışamaz” çıkışını yapan Başbakan, Verheugen karşısında yelkenleri suya indirdi. Ve Haçlı ağabeylerinin dayatmasına boyun eğildi.
Hürriyet: Yolumuz Açıldı!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Brüksel gezisinde zina pürüzü aşıldı. Erdoğan, TCK(daki zina değişikliği) için söz verince, Avrupa Birliği yeşil ışık yaktı. TBMM pazar günü olağanüstü toplanıyor.
Akşam: Tam Yol Avrupa.
Brüksel’de tarihi uzlaşma. Erdoğan, TCK’yı zinasız çıkarma sözü verdi.Verheugen AB kilidini açtı: Engel kalmadı. Müzakere tavsiye edeceğiz” dedi.
Güneş: Yanlış hesap Brüksel’den Döndü.
Kritik zirveden beklenen oldu! Erdoğan, zina inadından vazgeçince, Verheugen, ‘Artık tarih için engel kalmadı’ diyerek Türkiye’nin önünü açtı
Evrensel: Erdoğan boyun eğdi.
Türkiye’yi haftalardır zina tartışması ile meşgul eden ve “AB bizim içişlerimize karışamaz” diyenBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, AB’nin bütün şartlarına boyun eğdi. Dün AB Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Günter Verheugen ve AB yetkilileri ile görüşen Erdoğan, TCK’nın zina düzenlemesi olmadan (Yani artık zina suçuna verilen ceza kaldırılarak) Meclis’ten geçeceği sözünü verdi.
Çözüldü Islam'a Göre Kız Kaçırmanın Hükmü ?
Esselamualeykum ve Rahmatullah
Kız Tarafının veya Her iki Tarafın gönlü razı olmadığı halde,çiftlerin ailelerinden kaçmalarına nasıl bakılmalı ?
Başka örnek verecek olursak;Kız tarafının uçuk başlık parası istemesi veya kız tarafının müşrik olup,kızlarının müslüman biri ile evlenmelerini istememesi gibi ve benzeri durumlarda ?
İslam'da Kız kaçırmak caiz değildir.
Evlenmek için kız kaçırmanın hükmü çeşitli açılardan değerlendirilmesi gereken bir meseledir.
Nikahta mâlum olduğu üzere cumhura göre(Hanefi mezhebi haric) Velinin (kızın) izni, nikahın şartıdır.
Nikahta (mu'min) velisinin rızasının olmadığı bir erkeğe kaçarak beddua alan kızın, aile yuvasında hayır, bereket beklemesi çok sıkıntılı bir durumdur. Üstelik Cumhura göre böyle bir nikah câiz de değildir. Velev ki kaçmaya sebeb olarak yüksek başlık parasını veya babasının kesinlikle vermeyeceğine kanaât getirmiş olsun.
Bu gibi durumlarda kız ve erkeğin; (kızın)velinin görüşlerine itibar ettiği diğer aile büyükleri , akrabalar ve varsa âlimlerden bu hayırlı işe aracılık etmeleri istenebilir. Tüm bunlara rağmen o anlık olumlu gelişmeler olmasa bile kaçırmak yerine, farklı ve benzer meşru yollar denenmeye devam edilerek sabır ve tevekkul üzerine Allah'tan (c.c.) hakklarında hayırlısını dilemelidirler. Çünkü bizler mutezile gibi "Allah (c.c.)nin kiminle evleneceğimizi bilmez" sapkınlığını benimsemiyoruz.
Ebu Hurayra (r.anh)'den; demiştir ki: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Hiçbir kadın, kız kardeşinin kabını boşaltmak için onun boşanmasını isteyemez. (Kadın istediği kimseyle) evlensin, onun nasibi ancak Allah'ın kendisine takdir ettiği şeydir.”
(Buharî, Nikâh 53, Bûyu' 58, şurût 8; Muslim, Nikâh 38, 39, 51, 52; Muvatta, Kader 7; Ahmed b. Hanbel, II, 238, 311, 410, 489, 508, 516; Tirmizî, talâk 14; Nesâî, nikâh 20, buyu’ 19, 21; Ebu Davud, Talak, Bab 2, Hadis no: 2176)
Ayrıca işin bir de sosyal boyutu vardır ki; kız ve erkek taraflarının birbirlerine husumet güder, kavga ve küskünlükler meydana gelebilmekte, yıllarca dargınlıklar sürmekte, hatta evlatlıktan reddetmeye(!) varan derin yaralar bırakmaktadır.
Bir de kızın kaçmayı istemediği halde, erkek tarafından zorla kaçırılmas�� durumu da vardır ki böyle bir nikah/evlilik zaten caiz de değildir.
Kızın mu'mine, velisinin ise kafir olması durumunda da kız, mu'min olan en yakın akrabalarından başlayarak uzak akrabalarına kadar kendisinin evlendirmelerinde veli pozisyonuna soyunmalarını isteyebilir. Zirâ kafirin müslümana velayet hakkı yoktur.
İlgili Konu :
Kızı Kaçan Baba, Nasıl Bir Tavır (Yol)İzlemelidir?
https://www.islam-tr.net/konu/kizi-kacan-baba-nasil-bir-tavir-yol-izlemelidir.35003/
Anne Babanın Kafir Olması Durumunda, Nikahta Velinin İzni Nasıl Olur?
https://www.islam-tr.net/konu/anne-...umunda-nikahta-velinin-izni-nasil-olur.28466/
0 notes