Tumgik
#Biyografiler
sonmuzik · 9 months
Text
Efe Dikmen Kimdir
Tumblr media
Efe Dikmen Kimdir 12 Mayıs 1989’da Aydın’da doğdu. Lise başlarında hobi arayışıyla gitar çalmaya başladı. O dönemde ilk grubu Nev-i Şahsına Münhasır’da vokalist ve ritim gitarist olarak görev aldı. Aydın’da birçok sahne aldıktan sonra üniversite sebebi ile eski grubuyla bir daha yeni bir proje yapamadı. Üniversite döneminde İzmir’de dahil olduğu gruplar da uzun soluklu olmadı. İş hayatı sebebiyle 10 yıl kadar müziğe ara verdikten sonra 1 Aralık 2020 itibariyle NŞM ile sahnede çaldıkları “Git”i solo olarak On Air Music’ten yayımladı. Ardından Kaçsam, Git (Akus?tik), Nedense ve Boşver Geçer şarkılarını yine On Air Music markasıyla yayımladı. Yayımladığı şarkıları: “Git”, “Kaçsam”, “Git – Akustik”, “Nedense”, “Hayat Durdu”, “Boşver Geçer”, “Boşluk”, “Kendimle Savaştım”. Efe Dikmen Kimdir? 2009 yılında müzik sektörüne girişini yaptı. Amatör/profesyonel kayıtlarını almaya ve sözlerini yazmaya başlarken, Birçok çalışmada da yer aldı. 2010 yılında bir aç müzik stüdyosunda ilk kayıtlarını almaya başlayıp, ardından kendi kurmuş olduğu stüdyosunda çalışmaya devam ederek, birkaç single ve yeraltı albümler yayımladı. Emre Can Bez Kimdir 2019 yılına kadar müziğin mutfağı kısmında birçok işe imza attı, ardından kendisine ait projelerini yayımlarken, kurucu/ortağı olduğu “Mota Yapım” ile de 15’den fazla sanatçının müzik projelerini yayınladı. Emre Ogden bugüne kadar sanatçılık dışında prodüksiyon kısmında da çok projede imzası olan bir müzisyen. Çalışmalarına İzmir’de devam ediyor. İlerlemekte olan müzik kariyerine “On Air Music Co.” ile yoluna devam etmekte. Read the full article
0 notes
silvangunes · 1 year
Photo
Tumblr media
#gazimustafakemalaratürk #atatürk #silvangunes #biyografiyazari #biyografiyazarı #biyograf #biyografi #biyografist #biyografistim #biyografiler #biyografilerim #birbiyografi #birbiyografiyazarı #biyografiniyazdır #biyografileryazılıyor #biyografiombundsmanı #ombundsman #adıyaman #adana #hatay #osmaniye #diyarbakır #kahramanmaraş #gaziantep #deprem #isyan #buneyinkaderi #8martdünyakadınlargünü #8mart https://www.instagram.com/p/CpiRa-qIzgr/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
lolonolo-com · 4 days
Text
İnsan Davranışı Ve Sosyal Çevre-2 2022-2023 Vize Soruları
İnsan Davranışı Ve Sosyal Çevre-2 2022-2023 Vize Soruları 1. …… bireysel yaşam öykülerinden ve insanların yaşamış oldukları durumları ifade etmek ve anlam ve amaç yaratmak için referans gösterdikleri toplulukların veya kültürlerin hikayelerinden (masallar filmler biyografiler romanlar gibi) ilham almaktadır bu yaklaşım dilin gücünü kabul ederdüşünce örüntülerimiz toplumumuzda gömülüdür ve kendi…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
dortnumara · 1 month
Text
Ne tür kitaplar insanı geliştirir?
Tumblr media
Ne tür kitaplar insanı geliştirir? İnsan gelişimine katkı sağlayan kitaplar, çeşitli türlerde ve konularda bulunabilir. Her bireyin gelişim yolculuğu farklı olduğundan, kitap tercihleri de kişisel ihtiyaçlara ve ilgi alanlarına göre değişir. - Yaratıcı Düşünce ve Kişisel Gelişim: Bu kitaplar, insanların potansiyellerini keşfetmelerine, kendilerini anlamalarına ve daha etkili bir yaşam sürmelerine yardımcı olur. İletişim becerileri, liderlik, motivasyon gibi konuları kapsayabilirler. - Felsefe ve Düşünce: Felsefi eserler, insanların derinlemesine düşünmelerini teşvik eder ve yaşamın anlamını sorgulamalarına yardımcı olur. Felsefi metinler, insan zihnini genişleterek yeni bakış açıları kazanmalarını sağlar. - Tarih ve Biyografi: Tarih kitapları, geçmişin derslerinden öğrenmemizi sağlar ve insan deneyimlerini anlamamıza yardımcı olur. Biyografiler ise örnek alabileceğimiz yaşam öykülerini sunarak kişisel gelişimimize katkıda bulunabilirler. - Bilim ve Teknoloji: Bilim ve teknoloji kitapları, evrenin ve teknolojinin işleyişini anlamamıza yardımcı olur. Bu tür kitaplar, eleştirel düşünme becerilerini geliştirir ve insanların dünyayı daha derinlemesine kavramalarını sağlar. - Edebiyat: Edebiyat eserleri, empati yeteneğini artırır ve insan doğasını anlamamıza yardımcı olur. İyi yazılmış eserler, derinlikli karakter analizleri ve dolaylı anlatımlarla okuyucuları düşündürür ve duygusal zekalarını geliştirir. - Sanat ve Müzik: Sanat ve müzik eserleri, yaratıcı düşünme becerilerini teşvik eder ve estetik anlayışımızı geliştirir. Sanat ve müzik, ruh halimizi iyileştirir ve hayal gücümüzü besler. - Ruhsal ve Dini Kitaplar: Ruhsal ve dini eserler, manevi yönelimimizi bulmamıza yardımcı olur ve iç huzura ulaşmamızı sağlar. Bu tür kitaplar, bireylerin kişisel gelişimine katkıda bulunabilir ve hayatlarında derin etkiler bırakabilir. Her biri farklı bir bakış açısı sunar ve okuyucuların kendilerini daha iyi anlamalarına yardımcı olabilir.
Ne tür kitaplar insanı geliştirir?
Tumblr media
Ne tür kitaplar insanı geliştirir? The Dawn Of Everything (Her Şeyin Şafağı)
Tumblr media
The Dawn Of Everything (Her Şeyin Şafağı) David Graeber ve David Wengrow'un "The Dawn of Everything" adlı eseri, tarihimizi sorgulayan ve mevcut kabulleri sorgulayan bir yaklaşımla kaleme alınmıştır. Bu kitap, yaygın olarak kabul edilen birçok inancı çürütmek için sağduyu ve bilimi kullanırken, tarihin daha karmaşık ve çeşitli olduğunu ortaya koyuyor. Geleneksel olarak, insanlığın avcı-toplayıcı olduğu ve tarım devrimiyle birlikte eşitsizliğin başladığı düşünülür. Ancak Graeber ve Wengrow, bu basitleştirilmiş anlatının gerçekleri yansıtmadığını savunuyorlar. Onların çalışması, insanların tarih boyunca çeşitli sosyal ve ekonomik yapılarla yaşadığını gösteriyor. Bu, insanlığın evrimini anlamak için daha derinlemesine bir yaklaşım sunar. Kitapta en dikkat çekici özelliklerden biri, yazarların kendi bakış açılarını sorgulamalarıdır. Eleştirel bir düşünce tarzıyla, sadece dış dünyayı değil, kendi varsayımlarını da sorgularlar. Bu kişisel farkındalık, okuyuculara yalnızca tarih hakkında değil, aynı zamanda dünya görüşlerini de sorgulama fırsatı sunar. "The Dawn of Everything", tarihsel anlatıları ve insan doğasını daha kapsamlı bir şekilde anlamak isteyen herkes için çarpıcı bir okuma sunuyor. Graeber ve Wengrow'un sağlam araştırması ve eleştirel düşünce tarzı, okuyucuları tarihin ötesinde derinlemesine düşünmeye teşvik ediyor. Bu kitap, insanlığın karmaşıklığını ve çeşitliliğini kutlarken, aynı zamanda evrensel önermelerin genellikle ne kadar sınırlayıcı olabileceğini gösteriyor. Goethe - Genç Werther'in Acıları
Tumblr media
Goethe - Genç Werther'in Acıları Johann Wolfgang von Goethe, dünya edebiyatının önde gelen isimlerinden biri olarak kabul edilir ve Genç Werther'in Acıları gibi eserleriyle kalıcı bir iz bırakmıştır. Goethe, sadece yirmi beş yaşında olduğu zaman yazdığı bu eserde, kendi deneyimlerinden ilham alarak Charlotte adlı genç bir kadınla yaşadığı mutsuz ilişkiyi konu alır. Genç ve tutkulu bir ressam olan Werther'in duygusal yolculuğunu, yakın dostu Wilhelm'e yazdığı mektuplar aracılığıyla anlatır. Bu mektuplar, Werther'in iç dünyasına dair derin bir bakış sunar ve okuyucuyu duygusal bir yolculuğa çıkarır. Genç Werther'in Acıları, akılcılığın yerini alarak duygusallığın ön plana çıktığı bir başyapıttır. Eser, Goethe'nin döneminin edebi akımlarına meydan okur ve duygusal derinlikle karakterlerin iç dünyasını keşfeder. Werther'in acı dolu deneyimleri, insanın tutkularıyla başa çıkma ve aşkın karmaşıklığı gibi evrensel temaları ele alır. Goethe'nin ustalıkla işlediği bu temalar, eserin günümüzde bile okuyucuları etkilemeye devam etmesini sağlar. Genç Werther'in Acıları, sadece bir aşk hikayesi değil, aynı zamanda insanın ruhsal derinliklerini keşfetme çabasını da temsil eder. Goethe'nin eseri, edebiyat dünyasında haklı bir üne sahip olmasının yanı sıra, okuyuculara insan doğasının derinliklerinde bir yolculuk sunar. Too Soon Old, Too Late Smart (Çok Erken Yaşlı, Çok Geç Akıllı)
Tumblr media
Too Soon Old, Too Late Smart (Çok Erken Yaşlı, Çok Geç Akıllı) Gordon Livingston'un "Too Soon Old, Too Late Smart" adlı eseri, yaşamın temel gerçeklerini derinlemesine ele alarak okuyuculara önemli dersler sunar. Livingston, psikiyatrist olarak edindiği deneyimleri ve tedavi ettiği hastaların hikayelerini kullanarak, yaşamın karmaşıklığını anlatır. Kitabın adı, yaşamda sıklıkla karşılaşılan bir kaderi temsil eder: Bir şeyleri çok geç öğrenmek. Livingston, bu kaderi kaçınmanın yollarını gösterirken, insanların genellikle inatçı olduklarını ve ders almak yerine kendi hatalarını tekrarlamayı tercih ettiklerini vurgular. Kitap, 30 kısa pasajdan oluşur ve her bir bölümde yaşamı değiştirebilecek öğretiler barındırır. Livingston'un akıcı üslubu ve derin bilgisi, okuyucuları kitabı bitirdikten sonra bile tekrar tekrar okumaya teşvik eder. Kitapta yer alan en etkileyici derslerden biri, "İnşa etme süreci her zaman yıkımdan daha yavaş ve daha karmaşık olmuştur" sözüdür. Bu söz, hayatın her alanında geçerlidir: sağlık, ilişkiler, yatırımlar ve kariyer gibi. Livingston'un bu dersi, insanların yaşamlarını bilinçli bir şekilde yönlendirmeleri gerektiğini ve her adımı dikkatle düşünmeleri gerektiğini hatırlatır. "Too Soon Old, Too Late Smart", sadece bir kitap değil, aynı zamanda yaşamın temel gerçeklerini anlama ve değerlendirme fırsatı sunar. Gordon Livingston'un derinliği ve bilgeliği, okuyuculara yaşamlarını daha bilinçli bir şekilde yönlendirme konusunda ilham verir. Sun Tzu - Savaş Sanatı
Tumblr media
Sun Tzu - Savaş Sanatı Sun Tzu'nun "Savaş Sanatı" adlı eseri, insanlık tarihindeki en etkili strateji kitaplarından biri olarak kabul edilir. Çinli bir savaşçı-filozof olan Sun Tzu tarafından yazılan bu eser, günümüzden iki bin yıl önce kaleme alınmış olmasına rağmen, hala askeri liderler, stratejistler ve politikacılar tarafından büyük bir ilgiyle incelenmektedir. "Savaş Sanatı", sadece askeri stratejilere odaklanmaz, aynı zamanda liderlik, diplomasi ve rekabet gibi geniş bir yelpazede stratejik konuları ele alır. Bu nedenle, Asya kıtasında olduğu kadar çağdaş politika ve iş dünyasında da büyük bir etkisi vardır. Özellikle feodal kültürden tüzel kültüre geçiş yapan Japonya gibi ülkelerde, "Savaş Sanatı"nın önemi büyüktür. Günümüzde Japon öğrenciler, Sun Tzu'nun stratejilerini çağdaş politika ve iş dünyasına uygulamaya devam etmektedirler. Hatta bazıları, Japonya'nın savaş sonrası ekonomik yükselişinin temelinde, Sun Tzu'nun vurguladığı "savaşmadan kazanmak" ilkesinin yattığını düşünmektedirler. Sun Tzu'nun eseri, sadece askeri zaferler için değil, aynı zamanda barışı sağlama ve rekabetin üstesinden gelme stratejileri için de bir rehber olarak kabul edilir. Bugün bile, "Savaş Sanatı"nın öğretileri, liderlik ve strateji alanındaki en temel kaynaklardan biri olarak kabul edilmektedir. Freedom From The Known (Bilinenlerden Özgürlük)
Tumblr media
Jiddu Krishnamurti, 20. yüzyılın en etkileyici düşünürlerinden biridir ve felsefi bakış açısıyla insanların zihinlerinde derin izler bırakmıştır. Hindistan'da 1895 yılında doğan Krishnamurti'nin hayatının erken dönemleri büyük bir gizemle çevrilidir. Ancak 16 yaşında felsefeyle ilgili konuşmalar yapmaya ve düşüncelerini paylaşmaya başlamasıyla tanınmaya başlamıştır. Krishnamurti, yaşamının geri kalanını seyahat ederek ve fikirlerini paylaşarak geçirmiştir, 90 yaşına kadar. Ancak onu diğer filozoflardan ve düşünürlerden farklı kılan şey, onun takipçileri tarafından körü körüne hayranlık beklememesi veya onu bir guru olarak görmelerini istememesidir. O, herkesin eşit olduğuna inanır ve hiç kimsenin bir başkasına körü körüne itaat etmesi gerektiğini düşünmez. Bu tutum, Krishnamurti'nin özgün ve bağımsız bir düşünür olmanın önemini vurgulamasıyla öne çıkar. Krishnamurti'nin eserlerindeki sert ve doğrudan tavsiyeler, onun felsefi yaklaşımını yansıtır. Kitapları, genellikle konuşmalarına dayanır ve kendi kendine yardım kitaplarından ziyade, daha çok bir konuşma havası taşır. Bu nedenle, Krishnamurti'nin eserlerini okurken, onun derin ve düşündürücü felsefesini anlamak için dikkatli bir şekilde dinlemek ve içselleştirmek önemlidir. Krishnamurti'nin eserleri, okuyuculara sadece düşünme ve sorgulama yeteneklerini geliştirme fırsatı sunmakla kalmaz, aynı zamanda özgür düşünceye ve bağımsızlığa olan vurgusuyla da önemli bir ilham kaynağıdır. Onun eserleri, çağdaş dünyada hala derin etkiler bırakan evrensel ve etkileyici felsefi bir mirasın parçasıdır. Jose Saramago - Körlük
Tumblr media
Jose Saramago - Körlük Portekizli yazar José Saramago'nun 1998 yılında Nobel Edebiyat Ödülü kazanmasının ardından yazdığı en çarpıcı eserlerden biri olan "Körlük", insan doğasının karanlık ve derinliklerine ışık tutan bir başyapıttır. Roman, bir araba kullanıcısının ansızın kör olmasıyla başlar ve körlük, tüm şehri etkisi altına alan bir salgın hastalık gibi yayılır. Bu körlük, sadece fiziksel bir kusur değil, aynı zamanda toplumun ahlaki değerlerini de yok eder. Kentin sokakları, körlüğün getirdiği kaos ve çaresizlikle dolup taşar. İnsanlar, göremedikleri için birbirleriyle iletişim kurmakta zorlanırken, toplumda var olan düzen ve saygı çöker. Tecavüzler, cinayetler ve şiddet olaylarına tanıklık eden bir toplum, var olan tüm ahlaki değerleri unutur ve sadece güçlülerin ayakta kalabileceği bir ortam oluşur. Ancak, bu karanlık tablonun içinde bir umut ışığı parlar: Göz doktorunun karısı, kentin tek kurtulanı olarak belirir. Onun görme yeteneğinin korunması, roman boyunca umudun sembolü haline gelir ve insanlığın yeniden doğuşunu temsil eder. Saramago'nun "Körlük" adlı eseri, sadece bir salgın hastalığın fiziksel etkilerini değil, aynı zamanda insan doğasının psikolojik ve sosyolojik boyutlarını da derinlemesine inceler. Bu roman, okuyuculara karanlık bir alegori sunarken, insanlığın kırılganlığını ve dayanışma duygusunun önemini hatırlatır. Saramago'nun etkileyici üslubu ve derinlikli karakter betimlemeleri, "Körlük"ü unutulmaz bir edebi deneyim haline getirir. Enough (Yeterli)
Tumblr media
Enough (Yeterli) John Bogle, modern finans dünyasının dönüşümünde önemli bir figürdür. Vanguard'un kurucusu olarak, endeks fonlarının popülerleşmesine öncülük ederek finansal piyasalarda devrim yaratmıştır. Bogle'ın liderliğindeki bu değişim, insanlara daha düşük maliyetlerle ve daha düşük riskle yatırım yapma fırsatı sunarak borsaya erişimi demokratikleştirmiştir. Endeks fonları, Bogle'ın vizyonu ve yönlendirmesiyle, yatırımcılara geniş bir piyasa getirisi sağlama imkanı sunar. Bu fonlar, profesyonel yöneticilere dayalı aktif fonlara kıyasla daha düşük maliyetlerle işlem görür ve bu da yatırımcıların daha fazla getiri elde etmelerini sağlar. Bogle, bu basit ve etkili yatırım stratejisiyle milyonlarca insanın finansal geleceğini iyileştirmiştir. Ancak Bogle'ı sadece finansal deha olarak değil, aynı zamanda cömert ve dürüst bir lider olarak da hatırlamak önemlidir. Servetinin önemli bir kısmını hayır kurumlarına bağışlaması, onun kişisel değerlerinin ve topluma olan sorumluluğunun bir ifadesidir. Bogle, milyarder olmayı asla istememiş ve servetini toplumun iyiliği için kullanmayı tercih etmiştir. Bu, onun sadece finansal bir lider değil, aynı zamanda etik bir role model olduğunu gösterir. John Bogle, finans dünyasında iz bırakan bir figür olmanın ötesinde, yaşam felsefesi ve kişisel değerleriyle de hatırlanır. Endeks fonları aracılığıyla milyonlarca insanın finansal geleceğini şekillendirmesi ve cömertliğiyle topluma katkıda bulunması, onun sadece bir finansal deha değil, aynı zamanda etik bir lider olduğunu gösterir. Bogle, finansal başarısının ötesinde, insanlığa ve topluma sağladığı katkılarla unutulmaz bir miras bırakmıştır. Gustave Flaubert - Madam Bovary
Tumblr media
Gustave Flaubert - Madam Bovary Gustave Flaubert, 19. yüzyıl edebiyatının en önemli ve yenilikçi yazarlarından biridir. Ünlü romanı "Madame Bovary" ile tanınan Flaubert, insanın bilgi arayışı ve içsel mücadelesi gibi evrensel konuları işlerken, edebiyat dünyasında önemli tartışmalara yol açmıştır. Ancak tamamlayamadığı son romanı "Bouvard ile Pécuchet", Flaubert'ın edebi yeteneğinin zirvesini gösteren bir başka önemli eseridir. Flaubert, her romanında farklı bir yaklaşım deneyerek edebiyata yeni bir soluk getirmiştir. Madame Bovary'de, kadın karakterin iç dünyasını derinlemesine incelerken, Bouvard ile Pécuchet'de ise insanın bilgiye olan sonsuz arayışını ve bu arayışın sonuçları üzerine odaklanmıştır. Bu roman, Flaubert'ın edebi yeteneğinin ve derinlikli karakter analizlerinin en çarpıcı örneklerinden biridir. Flaubert, döneminin edebi normlarına meydan okuyarak modern romana yeni bir boyut kazandırmıştır. Onun eserleri, sadece Fransız edebiyatının değil, dünya edebiyatının önemli köşe taşlarından biridir. Flaubert'ın dili ustalıkla kullanması ve insan psikolojisini derinlemesine işlemesi, eserlerinin zamanın ötesinde kalmasını sağlamıştır. Gustave Flaubert, hem eserleriyle hem de edebi yaklaşımıyla edebiyat dünyasında önemli bir yer edinmiştir. Onun yenilikçi ve özgün tarzı, günümüzde bile okuyucuları etkilemeye devam etmektedir. Bouvard ile Pécuchet gibi tamamlanamamış eserleri bile, Flaubert'ın edebi dehasının ve düşünsel derinliğinin bir yansımasıdır. A Manual For Living (Yaşam Kılavuzu)
Tumblr media
A Manual For Living (Yaşam Kılavuzu) Stoacı filozof Epictetus'un "Enchiridion"u, kişisel gelişim ve yaşam felsefesi alanında öne çıkan nadir eserlerden biridir. 2015'ten bu yana birçok tavsiye listesinde yer alması, onun insanların yaşamlarını yönlendirmede önemli bir kaynak olduğunu gösterir. Benim de en sık başvurduğum ve dönüp tekrar okuduğum kitaplardan biridir. Kitabın en beğendiğim çevirilerinden biri "Yaşamın El Kitabı" olarak adlandırılanıdır. Diğer bir sevdiğim çeviri ise "İyi Yaşam El Kitabı"dır. Her iki çeviri de Epictetus'un özgün fikirlerini ve derin düşüncelerini en iyi şekilde yansıtmaktadır. Epictetus'un öğretileri, basitliği ve anlaşılabilirliği ile öne çıkar ve bu da kitabı okunmasını kolaylaştırır. Her sayfasında hayatı değiştirebilecek önemli dersler bulunur. Bu nedenle, kitap insanlara her dönemde yol gösteren bir rehber niteliği taşır. Seyahatlerde yanımda götürmek için tek bir kitap seçmek zorunda olsaydım, hiç tereddüt etmeden "Enchiridion"u seçerdim. Aslında, seyahatlerimde her zaman bu kitabı yanımda taşırım. Odaklanmakta zorlandığım veya yolumu kaybettiğimde, her zaman bu "kılavuza" başvurabilirim. Epictetus'un felsefesi, herkesin hayatında uygulayabileceği pratik öğretiler sunar. "Enchiridion" sayfa başına en fazla bilgiyi içeren eserlerden biridir ve yaşamın her alanında insanlara kılavuzluk eder. Hiçbir şey, Epictetus'un derinlikli ve anlamlı öğretilerinin yerini tutamaz. Leo Tolstoy - Anna Karenina
Tumblr media
Leo Tolstoy - Anna Karenina Anna Karenina, Leo Tolstoy'un başyapıtı olarak kabul edilen ve edebiyat tarihinde önemli bir yere sahip olan bir romandır. Tolstoy'un olağanüstü gözlem yeteneği ve derinlikli karakter betimlemeleri, bu eseri eşsiz kılar. Roman, okuyucuya hayatın her yönünü, her detayını ve her duygusunu titizlikle aktarırken, insan doğasının derinliklerine de iner. Tolstoy'un dikkatli, açık ve kesin bakışı, roman boyunca her karakterin iç dünyasını ve ruhsal durumlarını incelemesine olanak tanır. Okuyucu, Anna Karenina'nın içsel çatışmalarını, Levin'in ruhsal arayışlarını ve diğer karakterlerin karmaşık duygularını adeta yaşar. Tolstoy'un gerçekçi ve insancıl yaklaşımı, okuyucunun kendini romanın dünyasında bulmasını sağlar. Romanın zenginlik ve derinlik dolu atmosferi, okuyucuyu 19. yüzyıl Rusya'sının karmaşık ve çalkantılı dünyasına götürür. Tolstoy, dönemin sosyal ve politik ortamını ustalıkla işlerken, aynı zamanda insan ilişkilerinin karmaşıklığını ve evrensel duyguların evrenselliğini de vurgular. Nabokov'un Anna Karenina hakkındaki sözleri, Tolstoy'un edebi mirasının önemini ve romanın edebiyat tarihindeki yerini vurgular. Anna Karenina, sadece edebi bir başyapıt değil, aynı zamanda insanlık ve insan doğası hakkında derinlemesine bir ders niteliği taşır. Her okuyuşta yeni bir şeyler keşfedilen, defalarca okunmaya değer bir romandır. Yes To Life (Hayata Evet)
Tumblr media
Yes to Life, Viktor Frankl book cover Viktor E. Frankl, tüm zamanların en etkileyici eserlerinden biri olan "İnsanın Anlam Arayışı" ile tanınır. Ancak, Frankl'ın "Yes to Life" adlı eserinden bahsetmemin sebebi, bu kitabın temel felsefesine olan hayranlığımdır. Başlık, gerçekten de her şeyi özetlemektedir: "Hayata Evet." "Yes to Life", Frankl'ın Nazi toplama kamplarından kurtarıldıktan sonra Viyana'da verdiği bir dizi konferansa dayanmaktadır. Read the full article
0 notes
apkdrv · 3 months
Text
Coming Soon Cinema
Tumblr media
Yeni Filmleri İlk İzleyenlerin Adresi
Coming Soon Cinema Apk, film tutkunları için tasarlanmış bir uygulamadır. Bu uygulama, kullanıcılara en son çıkan filmleri ve gelecek projeleri hakkında bilgi sağlar. Coming Soon Cinema Apk, sinemaseverlere sinema dünyasındaki gelişmeleri takip etme ve en yeni filmleri ilk izleme fırsatı sunar. Ana Özellikler: - Yeni Filmleri Takip Edin: Coming Soon Cinema Apk, sinema dünyasındaki en yeni projeleri sizlere sunar. Hangi filmlerin yakında vizyona gireceğini ve hangi projelerin yapım aşamasında olduğunu öğrenmek için bu uygulamayı kullanabilirsiniz. - Fragmanları İzleyin: Uygulama, çeşitli filmlerin fragmanlarına kolay erişim sağlar. Film öncesi heyecanını yaşamak ve gelecek projeleri değerlendirmek için fragmanları izleyebilirsiniz. - Vizyon Tarihlerini Takip Edin: Coming Soon Cinema Apk, vizyona girecek filmlerin tarihlerini takip etmenizi sağlar. Hangi filmin ne zaman vizyona gireceğini öğrenmek için uygulamayı düzenli olarak kontrol edebilirsiniz. - Film İncelemelerini Okuyun: Uygulama, çeşitli film incelemelerine ve eleştirilerine erişim sağlar. İzlemeyi düşündüğünüz bir film hakkında düşünceleri öğrenmek için kullanışlı bir kaynaktır. - Kişiselleştirilmiş Tavsiyeler: Coming Soon Cinema Apk, kullanıcıların ilgi alanlarına göre kişiselleştirilmiş film tavsiyeleri sunar. Bu sayede, kişisel zevklerinize uygun filmleri keşfetme şansına sahip olabilirsiniz. Coming Soon Cinema Apk Nasıl İndirilir ve Kullanılır? - İndirme: Uygulamayı indirmek için resmi web sitesinden veya güvenilir uygulama mağazalarından apk dosyasını edinebilirsiniz. - Kurulum: Apk dosyasını indirdikten sonra cihazınıza kurulumu gerçekleştirebilirsiniz. Kurulum sırasında gerekli izinleri vermek önemlidir. - Kullanım: Uygulamayı açtıktan sonra, ana sayfada yeni filmleri, fragmanları, vizyon tarihlerini ve incelemeleri bulabilirsiniz. Kişiselleştirilmiş önerileri görmek için profilinizi oluşturabilirsiniz. Sonuç: Coming Soon Cinema Apk, sinema dünyasındaki yenilikleri takip etmek ve en son çıkan filmleri keşfetmek isteyenler için ideal bir uygulamadır. Kullanıcı dostu arayüzü ve zengin içeriğiyle film tutkunları için keyifli bir deneyim sunar. Coming Soon Cinema size tiyatrolar, saatler ve programlamadaki filmlerle dolu bir sinema bulucu sunuyor. UCI Sinemaları ve Uzay Sineması devrelerinin programlanması da dahil olmak üzere Milano, Torino, Napoli, Roma ve İtalya'nın tüm şehirlerindeki sinemaların tarifelerine başvurabileceksiniz. 50.000'den fazla film sayfası sayesinde salonda, TV'de veya canlı yayında izleyeceğiniz filmi seçmek için faydalı ipuçlarına erişebileceksiniz. Tüm sinemalar için: adres, telefon, Google Haritalar'a doğrudan bağlantılı harita, film gösterim saatleri, özel bir bölüm ayırdığımız 2D / 3D ve Orijinal Sürüm izleme. Ve sinemanın bilet servisi varsa, bileti doğrudan akıllı telefonunuzdan rezerve edebilir ve satın alabilirsiniz. Ayrıca, "televizyonda" bölümü aracılığıyla, Dijital Karasal ve Gökyüzü'nde planlanan tüm filmler hakkında, yayın günleri ve saatleri ile ilgili bilgi edinebileceksiniz. Biyografiler ve filmografiler sayesinde sinemaya 360° bir bakış: Aslında en sevdiğiniz oyuncunun veya yönetmenin tüm filmlerini keşfedebilir ve haberlerimizle salonda veya televizyonda izleyeceğiniz filmlerden haberdar olabilirsiniz. Çok Yakında Sinema size şunları yapma imkanı sunar: • Filmlerin fragmanlarını, videolarını, bilgi formunu, hikayesini, incelemesini ve yorumlarını görün. • Yakınınızdaki filmi gösteren sinemayı bulun ve program saatlerine bakın. • Hangi sinemaların orijinal dilde filmler gösterdiğini öğrenin • Filmler ve büyük ekran yıldızları hakkında güncel kalın. • İtalya ve ABD için Gişe sıralamasına bakın • TV'deki tüm sinema programlarını keşfedin • Çocuklara ve ailelere özel film teklifini öğrenin   coming soon apk indir, coming soon apk Read the full article
0 notes
ankarahayati · 5 months
Text
Ankara Hayatında Biyografileri, geniş bir yelpazede öne çıkan isimleri kucaklayan zengin içeriğiyle, iş dünyasından sağlık sektörüne, siyasetten kurumsal liderliklere kadar farklı alanlardaki etkileyici isimlerin yaşam hikayelerini okuyuculara sunan bir platformdur. İş insanlarının strateji dolu kariyerlerinden, siyasi figürlerin toplumsal değişimlere olan katkılarına, kurumsal liderlerin şirketlerindeki başarı öykülerinden, sağlık profesyonellerinin sağlık sektöründeki öncü rollerine kadar geniş bir perspektifi kapsayan bu biyografiler, okuyuculara ilham verici öyküler sunmanın yanı sıra, liderlik ilkeleri, toplumsal sorumluluklar ve kariyer stratejileri konularında da rehberlik etmektedir. Ankara Hayatında Biyografileri, bu önemli isimlerin yaşamına dair derinlemesine bir bakış sunarak, toplumsal bilinci artırmayı, kariyer hedeflerine ulaşma konusunda motivasyon sağlamayı ve topluma değer katma misyonunu başarıyla sürdürmektedir. https://www.ankarahayati.com/
0 notes
kurtlukiraz · 8 months
Link
İster sıkı bir roman okuyucusu ister hevesli bir podcast hayranı olun, Audible'da tüm zevklerinize ve meraklarınıza uygun olarak indirebileceğiniz veya üyelikle yayınlayabileceğiniz çok sayıda başlık bulunmaktadır. Kitaplar ya bir anlatıcı, başlığın yazarı ya da tanınmış bir ünlü tarafından size okunurken, podcast'lerin çoğu zaman ünlü sunucuları vardır.Tüm zamanların klasikleri, güncel yeni çıkanlar, modaya uygun mutlaka okunması gerekenler ve orijinal podcast'ler içeren binlerce başlık arasından seçim yapabilirsiniz; böylece favorilerinizi gittiğiniz her yerde dinleyebilirsiniz. Biyografiler ve anılar, gerilim ve gizemler, yolculuk dinlemeleri, çocuklara yönelik sesli kitaplar ve çok daha fazlası var; aralarında Harry Potter, Prens Harry'nin Yedek Kitabı, Perşembe Cinayet Kulübü ve Stephen Fry'ın Efsaneleri'nin de yer aldığı, kendi ağzından anlatılanlar var.RadioTimes.com'daki favorilerimizden bazıları için Audible'da bulabileceğiniz en iyi sesli kitaplardan ve kurgu olmayan en iyi sesli kitaplardan oluşan özetlerimize göz atın. Çocuklar için en iyi sesli kitaplar listemizde küçükler için de bir şeyler var.İşleri başlatıp Audible'ı denemeye hazır mısınız? 30 günlük ücretsiz deneme süresinden yararlanma hakkında bilmeniz gereken her şey için okumaya devam edin.Audible hakkında daha fazla bilgi edinmek ve hizmet hakkında bilmeniz gereken her şeyi öğrenmek için Audible'ın nasıl çalıştığına göz atın ve bu ayın en iyi tekliflerinden bazıları için en iyi Audible fırsatlarına göz atın. Veya sevdiğiniz birini Audible hediye kartıyla abonelik hizmetine davet edin.Birleşik Krallık'ta Audible'ın ücretsiz deneme sürümünü nasıl edinebilirim?Hizmeti denemek ister misiniz? Şanslısın ki, gerçekten oldukça basit. Bir Amazon hesabınızın olduğundan emin olun, ardından tek yapmanız gereken en sevdiğiniz eserleri dinlemeye başlamak için yeni bir Audible hesabı oluşturmaktır. Ya internet tarayıcınız üzerinden kullanın ya da Audible uygulamasını cihazınıza indirin. Uyumlu cihazlar arasında iOS veya Android cep telefonları, Fire tabletler, Kindles, Sonos cihazları, Alexa özellikli herhangi bir cihaz ve daha fazlası yer alır.Ücretsiz deneme yalnızca daha önce hesabı olmayan veya ücretsiz denemeye katılmamış yeni Audible müşterileri için geçerlidir. Deneme süreniz boyunca istediğiniz zaman iptal edebilirsiniz ve sizden herhangi bir ücret alınmaz. Bundan sonra Audible aboneliği, Birleşik Krallık'ta ayda bir krediyle aylık 7,99 £ olacaktır. Ya da yalnızca sınırlı bir süre için Audible'a hemen kaydolabilir ve yalnızca 3 £ karşılığında üç aylık kullanımdan yararlanabilirsiniz (bu, ayda yalnızca 1 £ ve %85'lik büyük bir tasarruf demektir). Kredilerin nasıl çalıştığı hakkında daha fazla bilgi için Audible nasıl çalışır? başlıklı makalemizi okuyabilirsiniz.Audible ücretsiz deneme sürümü neler içerir?30 günlük ücretsiz Audible denemesine kaydolun ve binlerce podcast'i, sesli kitabı ve Audible orijinalini ücretsiz olarak dinlemeye başlayın.Ücretsiz deneme, tek bir krediyle Audible kütüphanesindeki tüm kitaplara erişimi içerir. Krediler, hizmetin dahili para birimi olarak kullanılır; bir kredi, bir sesli kitap satın alır. Ancak ücretsiz olarak sunulan pek çok eser var, aylık ve günlük teklifler mevcut ve tüm Audible Originals'ları dinleyebilirsiniz, böylece tek bir eserle sınırlı kalmazsınız. Amazon Prime üyesiyseniz ücretsiz denemede iki kredi alırsınız. Ücretsiz deneme sürenizin sonunda, krediyle alınan ve satın alınan tüm kitaplar sonsuza kadar kütüphanenizde kalacaktır.En çok tercih edilenlerimiz arasında Bonnie Garmus'un çok satan romanı Lessons in Chemistry, Miriam Margoyles'un yazıp anlattığı samimi anı kitabı This Much Is True ve çocuklar için Kate Winslet'in anlattığı Roald Dahl's Matilda yer alıyor.Ayrıca Sienna Miller ve Jamie Dornan gibi yıldızlar tarafından sunulan uyku podcast'leri, bilimkurgu ve fantastik kitaplar ve sağlık, diyet ve beslenme, fiziksel hastalık ve hastalık gibi kategorilerle kişisel gelişim üzerine başlıklar da mevcut.Buna benzer daha fazlaDeneme sonucunda ikna olursanız, üyeliğiniz 30 gün sonra otomatik olarak yenilenecektir (iptal etmediğiniz sürece), böylece en sevdiğiniz sesli eğlencenin keyfini sorunsuzca çıkarmaya devam edebilirsiniz.Ücretsiz deneme süresi sona erdiğinde ne olur?Audible üyeliğiniz, iptal etmediğiniz sürece, 30 günlük ücretsiz deneme süresinden sonra aylık 7,99 £ fiyatla otomatik olarak yenilenecektir.Okumayı dinlemek kadar seviyor musunuz? En iyi Kindle fırsatlarından oluşan seçimlerimizi ve Kindle Unlimited'ın nasıl çalıştığına dair açıklayıcıları kaçırmayın.
0 notes
gundemburadadedim · 8 months
Link
İster sıkı bir roman okuyucusu ister hevesli bir podcast hayranı olun, Audible'da tüm zevklerinize ve meraklarınıza uygun olarak indirebileceğiniz veya üyelikle yayınlayabileceğiniz çok sayıda başlık bulunmaktadır. Kitaplar ya bir anlatıcı, başlığın yazarı ya da tanınmış bir ünlü tarafından size okunurken, podcast'lerin çoğu zaman ünlü sunucuları vardır.Tüm zamanların klasikleri, güncel yeni çıkanlar, modaya uygun mutlaka okunması gerekenler ve orijinal podcast'ler içeren binlerce başlık arasından seçim yapabilirsiniz; böylece favorilerinizi gittiğiniz her yerde dinleyebilirsiniz. Biyografiler ve anılar, gerilim ve gizemler, yolculuk dinlemeleri, çocuklara yönelik sesli kitaplar ve çok daha fazlası var; aralarında Harry Potter, Prens Harry'nin Yedek Kitabı, Perşembe Cinayet Kulübü ve Stephen Fry'ın Efsaneleri'nin de yer aldığı, kendi ağzından anlatılanlar var.RadioTimes.com'daki favorilerimizden bazıları için Audible'da bulabileceğiniz en iyi sesli kitaplardan ve kurgu olmayan en iyi sesli kitaplardan oluşan özetlerimize göz atın. Çocuklar için en iyi sesli kitaplar listemizde küçükler için de bir şeyler var.İşleri başlatıp Audible'ı denemeye hazır mısınız? 30 günlük ücretsiz deneme süresinden yararlanma hakkında bilmeniz gereken her şey için okumaya devam edin.Audible hakkında daha fazla bilgi edinmek ve hizmet hakkında bilmeniz gereken her şeyi öğrenmek için Audible'ın nasıl çalıştığına göz atın ve bu ayın en iyi tekliflerinden bazıları için en iyi Audible fırsatlarına göz atın. Veya sevdiğiniz birini Audible hediye kartıyla abonelik hizmetine davet edin.Birleşik Krallık'ta Audible'ın ücretsiz deneme sürümünü nasıl edinebilirim?Hizmeti denemek ister misiniz? Şanslısın ki, gerçekten oldukça basit. Bir Amazon hesabınızın olduğundan emin olun, ardından tek yapmanız gereken en sevdiğiniz eserleri dinlemeye başlamak için yeni bir Audible hesabı oluşturmaktır. Ya internet tarayıcınız üzerinden kullanın ya da Audible uygulamasını cihazınıza indirin. Uyumlu cihazlar arasında iOS veya Android cep telefonları, Fire tabletler, Kindles, Sonos cihazları, Alexa özellikli herhangi bir cihaz ve daha fazlası yer alır.Ücretsiz deneme yalnızca daha önce hesabı olmayan veya ücretsiz denemeye katılmamış yeni Audible müşterileri için geçerlidir. Deneme süreniz boyunca istediğiniz zaman iptal edebilirsiniz ve sizden herhangi bir ücret alınmaz. Bundan sonra Audible aboneliği, Birleşik Krallık'ta ayda bir krediyle aylık 7,99 £ olacaktır. Ya da yalnızca sınırlı bir süre için Audible'a hemen kaydolabilir ve yalnızca 3 £ karşılığında üç aylık kullanımdan yararlanabilirsiniz (bu, ayda yalnızca 1 £ ve %85'lik büyük bir tasarruf demektir). Kredilerin nasıl çalıştığı hakkında daha fazla bilgi için Audible nasıl çalışır? başlıklı makalemizi okuyabilirsiniz.Audible ücretsiz deneme sürümü neler içerir?30 günlük ücretsiz Audible denemesine kaydolun ve binlerce podcast'i, sesli kitabı ve Audible orijinalini ücretsiz olarak dinlemeye başlayın.Ücretsiz deneme, tek bir krediyle Audible kütüphanesindeki tüm kitaplara erişimi içerir. Krediler, hizmetin dahili para birimi olarak kullanılır; bir kredi, bir sesli kitap satın alır. Ancak ücretsiz olarak sunulan pek çok eser var, aylık ve günlük teklifler mevcut ve tüm Audible Originals'ları dinleyebilirsiniz, böylece tek bir eserle sınırlı kalmazsınız. Amazon Prime üyesiyseniz ücretsiz denemede iki kredi alırsınız. Ücretsiz deneme sürenizin sonunda, krediyle alınan ve satın alınan tüm kitaplar sonsuza kadar kütüphanenizde kalacaktır.En çok tercih edilenlerimiz arasında Bonnie Garmus'un çok satan romanı Lessons in Chemistry, Miriam Margoyles'un yazıp anlattığı samimi anı kitabı This Much Is True ve çocuklar için Kate Winslet'in anlattığı Roald Dahl's Matilda yer alıyor.Ayrıca Sienna Miller ve Jamie Dornan gibi yıldızlar tarafından sunulan uyku podcast'leri, bilimkurgu ve fantastik kitaplar ve sağlık, diyet ve beslenme, fiziksel hastalık ve hastalık gibi kategorilerle kişisel gelişim üzerine başlıklar da mevcut.Buna benzer daha fazlaDeneme sonucunda ikna olursanız, üyeliğiniz 30 gün sonra otomatik olarak yenilenecektir (iptal etmediğiniz sürece), böylece en sevdiğiniz sesli eğlencenin keyfini sorunsuzca çıkarmaya devam edebilirsiniz.Ücretsiz deneme süresi sona erdiğinde ne olur?Audible üyeliğiniz, iptal etmediğiniz sürece, 30 günlük ücretsiz deneme süresinden sonra aylık 7,99 £ fiyatla otomatik olarak yenilenecektir.Okumayı dinlemek kadar seviyor musunuz? En iyi Kindle fırsatlarından oluşan seçimlerimizi ve Kindle Unlimited'ın nasıl çalıştığına dair açıklayıcıları kaçırmayın.
0 notes
4rgoo · 11 months
Text
Sevgili günlük
Ben Tuncay bir kaç şey yoluna giriyor gibi.
Dünyanın en köklü şirketlerinden biri olan Meta Inc iş başvurum onaylanmış aylar sonra bir nebzede olsa ufak bir kaç saniyelik bir tebessüm oluştu.
Dolgun bir maaşla işe başlayacağım sanırım
Sonrasında…
Kardeşim ekinle kavuştum annemin babamın bana kalan son yadigarıma kavuştum şu an yanımda uyuyor bazen bakıp ağlıyorum bazende sarılıyorum.
Düşünüyordum birgün annemi ve babamı kaybedersem ne yaparım kahrolurum diye alışıyorum gibi ama özlüyorum anımsıyorum ve hatıralar günlük onlar gitmiyor.
Onları çok özlüyorum.
Ekin alışmaya başladı bile şu anda kanada onun çok hoşuna gidiyor adeta aşık olmuş vaziyette uçuşuyor. Bana sarılıyor ağlıyor arıyor abi dikkat et kendine diyor endişenyor kaybetmekten korkuyor onun için yaşamaktan fazlasını yapacağım söz veriyorum günlük söz.
İngilizce yeterlilik testini %79 Alarak tamamladım bir köylü çoçuğu olarak bir çobandım ben bu imkanları kendim yarattım günlük gece gündüz demeden çalıştım ve araştırdım aşık oldum günlük yeri geldi ağladım yeri geldi ezberledim yeri geldi sabahlara kadar biyografiler taradım yeri geldi 7 saatlik bir belgeselde 3 dakikalık o kısmı bulmak için saatlerce izledim.
Şimdi Annem ve Babam Benimle gurur duyun sizleri çok seviyorum aşklarım Ekine gelince gözünün arkada kalmasın son nefesime kadar onu hep seveceğim ve şu anda yanağına konduracağım o öpücük sizlere armağanımdır huzur içinde uyum.
0 notes
netbilge · 1 year
Text
Mehmet Emin Marangoz kimdir? Mehmet Emin Marangoz Hiranur kimdir, nerelidir, kaç yaşında?
Mehmet Emin Marangoz kimdir? Mehmet Emin Marangoz Hiranur kimdir, nerelidir, kaç yaşında?
Mehmet Emin Marangoz kimdir? Mehmet Emin Marangoz Hiranur kimdir, nerelidir, kaç yaşında? Netbilge.com adresimizde Mehmet Emin Marangoz kimdir? Mehmet Emin Marangoz Hiranur kimdir, nerelidir, kaç yaşında? gibi sorulara yanıt aranmakta, sorular sorulmaktadır. Lakin internet ortamında böyle bir şahıs biyografisi hakkında bilgi yoktur. Bildiğiniz üzere güncel biyografiler paylaşan bir web…
View On WordPress
0 notes
hetesiya · 2 years
Text
PAUL GAUGUIN - Herbert READ
"Albert Aurier, Gauguin hakkında yazdığı makalede şöyle demektedir: "Ona göre bir sanat eserinde, onsuzda yapılabilecek en son şey, çizim ve boyamadır; yalnızca fikirler önemlidir ve bunlar, birkaç sembolle gösterilebilirler. Artık kabul etmeliyiz ki sanat, her şeye karşın, 'bir kaç sembolün' çizilmesi gerektiği dışında Gauguin'in söylediği gibidir. Ayrıca fikirleri renkler yolu ile de ifade etmek gerekir..."
Tumblr media
Kendi Portresi
Öncelikle, sanat ile efsane arasındaki farkı belirtmek gerekir. Binlerce, belki de milyonlarca insana göre, Gauguin adı, özgün bir şeyi, hatta kahramanca bir şeyi tanımlayan bir efsane gibidir. Gauguin, bütün zamanını 'sanat' a adamak için, borsa temsilciliği gibi oldukça iyi bir işi terk eden, orta sınıfa mensup, sıradan bir işçidir, bir ücretlidir. Fakat, bunun yanı sıra, çağdaş uygarlığın çirkinliğine ve aldatıcılığına karşı başkaldırabilen ve Güney Denizleri'ne; içtenliğe ve canlılığa, masumiyete ve saflığa yönelen bir ressamdır.
Gauguin'in romantik yaşam öyküsünün her bir dönemi için, hiç de romantik olmayan yaşam deneyimleri unutuluncaya dek, romanlar, öyküler, oyunlar ve öykü gibi okunabilen biyografiler yazılmıştır. Gauguin'in tüm enerjisini ve tüm düşüncesini adadığı sanatın, resim sanatının, artık kendiliğinden varolur görünmediği, ancak bir yaşamın resim aracılığı ile temsilinin bir parçası haline gelmiş göründüğü efsanesi, her zaman ve her yerde vardır. Bu tür bir düşünce, kalplerimizdeki derin isteğe de yanıt verir. Oysa, gerçekleri yeniden ortaya çıkartmaya çalışmalıyız, ya da daha doğru bir deyişle, toplumun düşgüçlerinde gerçeklere verilen önemi düzeltmeye ve doğruya doğru yönlendirmeye çalışmalıyız.
Üstelik gerçekler de belirsiz halde değildir. Çünkü; iki mektup koleksiyonunda,[1] Gauguin'in oğlu merhum Pola[2] tarafından hazırlanan biyografide ve Gauguin'le aynı çağda yaşamış olanlarca yazılan sayısız, cilt cilt hatıralarda gerçek, açık ve seçik bir şekilde ortaya konmuştur. Bu gerçekler, Gauguin'in kişiliği ve karakteriyle ilgili olduklarından, okuyucusunun etik değer yargılarını da harekete geçirebilir.
Gauguin, karısını ve dört küçük çocuğunu bilinçli bir şekilde terk etmiştir. Kendi başlarının çaresine kendilerinin bakması koşuluyla onlardan ayrılmış ve yirmi yıl boyunca onların yaşamlarına kayıtsız kalmıştır. Bunlar, gerçeklerin acımasız yönüdür. Fakat bu gerçeğin bir de başka yönü vardır: Bir kez kararını verir vermez Gauguin kendine hiç bir ayrıcalık tanımamıştır. Seçkin yapıtlarından oluşan koleksiyonundan elde ettiği gelir de dahil olmak üzere, tüm mal varlığını karısına terk etmiştir.
Gauguin çocuklarını da severdi şüphesiz. O kadar ki, en büyük oğlu Clovis'i, Paris'teki tüm yoksulluğuna karşın yanına almıştır. Çocuğunun bakış açısından bu, belki de yapılabilecek en iyi şey değildi. Fakat sevgiyi gösteriyordu.
Gauguin, Tahiti'deyken, kızı Aline için bir günlük tutmuştur ve Aline öldüğünde Gauguin'in duyduğu ızdırap, iki ayrı mektupla karısına anlatılmıştır. Bu mektuplardan biri öylesine sert ve acımasız bir dille yazılmıştı ki karısı onu yırttıp atmak gereksinimi duymuştu. Diğeri ise kıyıp atılamıyacak kadar dokunaklıydı: "...Kızımı kaybettim, artık Tanrı'yı sevmiyorum. Tıpkı annem gibi onun adı da Aline'di. Herkes kendince sever, bazıları için sevgi. ölümle yücelir, diğerleri için ise bilemiyorum. İşte, çiçekleriyle birlikte oradaki mezarı sadece bir düş. Onun mezarı burada, benim yanımda; gözyaşlarım onun çiçekleri, canlı çiçekleri..."
Bunlar, Gauguin'in karısına yazdığı son mektuplardı ve karısının yorumu ise, kocasına karşı ne kadar derin bir kin beslemeye zorlandığını göstermekteydi: " ...onun zalim egoizmi, düşündüğüm her an beni isyana götürüyor...."
Bu, tartışmasız bir egoizmdi. Fakat hiç bir şey, insanlarla tüm ilişkilerini kesmek bile, Gauguin'i hedef olarak düşündüğü şeye yaşamını adamaktan asla alıkoyamazdı. Başka bir ortamda, bu denli bir aşırılık kutsal bile sayılabilirdi. Örneğin, dinsel bir bakış açısıyla... Gauguin, Güzellik sevgisini Tanrı sevgisinin yerine koymuştur. Bu anlaşıldığında ressamın yaşamı da bir anlam kazanır. Gauguin, bu önemli kararı verdiğinde iki dürtü etkisinden söz edilebilir: Hem kendi alınyazısını yaratan körü körüne bir inanç, hem de tüm zamanını ve enerjisini resim yapmaya verebilirse, kesinlikle ünleneceği, resimlerinin satılacağı ve ailesini geçindirebileceği yolundaki umudu...
Ancak, resimleri satılamadı. Biriktirdiği parası sekiz ay içinde tükendi. O da, onsekiz ay için, karısının ailesinin olanaklarıyla geçinmek üzere Kopenhang'a çekildi. Fakat orada devamlı sorun yarattığı ve hiç kimse ile geçinemediği için, korkunç bir yoksulluk ve sıkıntıyla geçen bir altı ay sonunda Paris'e geri döndü. Yaşamın geri kalan kısmı, uygarlıktan kaçış olarak değil, mümkün olan en düşük yaşam koşullarına yönelik umutsuz bir arayış şeklinde yorumlanmalıdır.
Gauguin, daha sonra Bretanya'ya gitti. Ressamlıktan, burada bile yaşanacak parayı sağlayamadığını görünce, yiyeceklerin ağaçlardan toplandığı, giysinin bile gerekli olmadığı tropikal adaları düşlemeye başladı. Eşine, "Ah, o gün bir gelse" diye yazmıştı, " ...ve yakında, gidip Okyanus'daki bir adanın koruluklarına kendimi gömdüğüm zaman, sanatımla birlikte, orada, mutlu ve sakin bir şekilde yaşayacağım. Ailemden uzakta, Avrupalıların para için verdiği savaştan uzakta... Orada, Tahiti'de, tropikal gecelerin hoş sessizliğinde, çevremi saran gizemli varlıklarla, sevecen bir uyum içindeki kalbimin kıpırtılarını, hafif hafif mırıldanan müziğini duyabileceğim. Gerçekten, sonunda, para derdi olmaksızın, sevebileceğim, şarkı söyliyebileceğim ve ölebileceğim...”[3]
Atom bombalarının 'Okyanus'daki bir ada'ya atılmış olduğunu bilen bizler, ancak iş işten geçtikten sonra gerçeği kavrayabiliriz. Ama artık, Avrupalıların para için verdikleri bu mücadeleden hiç bir kaçış olmadığını kavramış bulunuyoruz. Bu durumda, ya sanatımızı, borsa temsilciliği, ya da benzeri kimi meslekler adına feda edip kendimizi ve ailemizi akla yatkın bir rahatlık içerisinde yaşatıyoruz; ya da Gauguin'in hatasını tekrarlıyoruz. Bizim bir yöne bağlanıp kalmamız, bize yakıştırılan dürüstlüğümüzdür ve ben, bunun, Gauguin'in etik açıdan başarısızlığının eleştirisine yönelik iyi bir dayanak olmadığını ileri sürüyorum. Gelin, Gauguin'in uğruna her şeyi feda ettiği, herkesi feda ettiği sanata dönelim.
Başlangıçta, Gauguin'in, ressam olmak gibi bir dileğinin olmadığı görülüyor. 23 yaşındayken Gauguin, bir borsa temsilcisinin bürosunda işe başlamıştır ve orada heyacanlı bir amatör ressam olan iş arkadaşı Emile Schaffenecker'le tanışmıştır. 0, Gauguin'i yönlendiren ve sonra da onu sürekli cesaretlendiren bir eğitmen gibidir. Öğrenci, doğuştan gelen becerilerini derhal sergiledi ve hızlı bir ilerleme gösterdi. Dört yıl içerisinde, bir tablosu, bir sergiye bile kabul edildi. Bu olay 1876'da oldu. ilk empresyonist sergi 1874'de gerçekleştirilmişti. Bu sergi, artık unutulmuş olan ressamların yapıtlarıyla birlikte, Degas'nın, Cezanne'ın, Monet'nin, Morisat'nın, Pissarro'nun, Renoir'ın ve sisley'in eserlerini de içeriyordu. Gauguin, yeni akımın ateşli bir taraftarı olmuştu. Onların tablolarından koleksiyon yapmaya ve onları yönlendiren kuralları incelemeye başladı. Pissarro'nun dostluğunu kazanmaya çalıştı. Pissarro, Gauguin'i diğer empresyonistlerle tanıştırdı. Gauguin, onlarla birlikte ilk kez 1880 de eserlerini sergiledi.
Gauguin, daha sonra empresyonizmi red edecek ve onların pek çoğu ile tartışmaya girecekti. Ancak, başlangıçta, on yıl boyunca, Gauguin bu akımın gönülden izleyicisi olmuştur. Degas, onun en çok hayranlık duyduğu ustasıydı. Yine de Pissarro, Gauguin'in en çok, doğrudan etkisine kapıldığı sanatçıydı. 1883'ün sonlarında, sırf Pissarro'nun yakınında olmak için Roven'e gitti ve çıraklığını, Pisarro'yla yanyana oturmaya ve aynı konularda resim yapmaya kadar götürdü.[4] Gauguin'in bu empresyonist yapıtları, toplum tarafından pek bilinmez. Bunlar çoğunlukla İskandinav koleksiyonlarındadır.
Ancak bu yapıtların önemli bir ayrıcalığı vardır ve diğerleri arasında Pissarro'nun kabul etmiş olduğu gibi, Gauguin'in empresyonizmi yanlış uyguladığı savına bir ölçüde dayanak oluşturmaktadırlar. 1880'de yapılıp, şu an Kopenhag Carlsberg Giyptotek'de bulunan bir nü tablosu, Huysmans'ı, hiçbir çağdaş ressamın, hatta Courbert'in bile, bu tür bir yapıtı, böylesine ateşli bir realizmle üretmemiş olduğunu itiraf etmeye yönlendirdi. Huysmans'ın resmi tanımlayışı bile kendi içinde, ateşli realizmin bir parçası olarak kabul edilebilir.
Gauguin'in üslubundaki kesin değişiklik ki bunu bir dönüşüm olarak tanımlamak hiç de abartılı olmaz, 1888 yılında ani bir şekilde gerçekleşmiştir ve bu değişikliğin Gauguin'in, Emile Bernard adında bir ressamla karşılaşmasına bağlanması gerekir. Bernard, Van Gogh'un arkadaşıydı ve çok çekici, duygulu, müthiş zeki bir gençti. O zaman daha 20 yaşındayken Bernard, orta çağ vitrayına, köylü sanatına, Japonların yaptığı tahta baskılara karşı duyduğu tutkuya dayalı bir sanat kuramı geliştirmişti. "Bireşimcilik" adını verdiği bu kuram, düş gücünün; koruduğu bir nesne biçiminin algılanmasıyla ilintili imajın yalınlaştırılması olduğu savına dayanır. Bellek, sadece, önemli saydığını tutar. Akılda tutulan sembolik bir şema' dır; renklerin parlak ve değişik bir sadeliğe indirgendiği basit, çizgisel bir şema. Bu yeni kuramın ustalarından biri haline gelen Maurice Denis, şu önemli açıklamayı eklemektedir: "Birleştirmek, mutlaka, nesnenin kimi kısımlarını ihmal ederek sadeleştirmek değildir. Birleştirmek, kolay anlaşılır kılma anlamında yalınlaştırmadır. Gerçekte bu, ... her resmi, egemen olan tek bir ahengin içine sokmak, kimi niteliklerini feda edip ikincil kılmak ve tek ahengde genelleştirmek demektir."
Gauguin'in, daha Bemard kuramının etkisine girmeden önce bu ilkelere ulaşmış olduğu söylenir. Gerçekten de, 1887'de Martinique'de yapmış olduğu kimi resimler, çizgiselliğe verilen yeni önemi, daha yalın bir bileşimi ve renklerdeki giderek artan zenginliği göstermektedir.
Ancak bunlar, yine de, 'doğaya sadık' durumdadırlar. Bunların şematik hiç bir özelliği yoktur ve 1888-1889 da yapılan "Melek'le Güreşen Sarı İsa ve Yakup" gibi tablolarında aniden ortaya çıkan sembolizmden hiç bir iz görülmez. Şüphesiz, Bernard'ın Gauguin üzerindeki etkisi çok derin ve mutlak idi. Bu etki, empresyonistlerin etkisini tamamen yok etmiştir. Pissarro'nun oğlu Lucien'e yazdığı bir mektupta belirttiği düşüncesi, bu gerçeği üzülerek kabul ettiğini göstermektedir.
Albert Aurier, Gauguin hakkında yazdığı makalede şöyle demektedir: "Ona göre bir sanat eserinde, onsuz da yapılabilecek en son şey, çizim ve boyamadır; yalnızca fikirler önemlidir ve bunlar, birkaç sembolle gösterilebilirler. Artık kabul etmeliyiz ki sanat, her şeye karşın, 'bir kaç sembolün' çizilmesi gerektiği dışında Gauguin'in söylediği gibidir. Ayrıca fikirleri renkler yolu ile de ifade etmek gerekir.
Bu yüzden fikirlerinizin olabilmesi için duygularınızın olması gerekir... Çinliler gibi Japonlar da bu sanatı uygulamışlardır. Onların kullandığı semboller, harikulade bir şekilde doğaldır. Ancak onlar Katolik değillerdi. Ben Gauguin'i, fonu pembeye boyadığı için eleştirmiyorum, ya da ön planda mücadele eden iki savaşçıya ve Bretanya'lı köylülere karşı çıkmıyorum. Benim sevmediğim, onun bu unsurları, Japonlardan, Bizanslı ressamlardan ve diğerlerinden kopya etmiş olmasıdır. Onu, sentezini, bizim kesinlikle otoriteden ve mistisizmden uzak modern ve sosyal felsefemize uygulamamasından dolayı eleştiriyorum. İşte sorun burada ciddiyet kazanıyor. Bu, geriye doğru bir adımdır; Gauguin, bir kahin değildir, insanların arasında filizlenen büyük dayanışma fikrinin karşısında, burjuvazinin geri çekilerek, sağa kaydığını hissetmiş bir plancıdır.”[5]
Bu yazı, Nisan 1891'de, Gauguin, onu Tahiti'ye götürecek gemiye bindiği sıralar yazılmıştır. Yani Gauguin, böyle bir eleştiriyi haklı çıkarabilecek tipik resimlerini yapmadan önce. Gauguin, ancak, 1890 da yaptığı 'Nirvana' (ABD, Hartford, Waldsworth Athenaeum'da) 'La Belle Angele' (Louvre'da) gibi tablolarında, yeni kurama bağlılığını ortaya koymuştu ve Tahiti'nin buna ekliyeceği, sadece daha egzotik, daha renkli 'konu' idi. 1890 yapımı 'Nirvana' ile 1902 yapımı 'Contes Barbares' (Folkjang Müzesi, Essen) şaşılacak derecede birbirine benzemektedir. Gauguin, Bernard' la karşılaştığında onbeş yıllık bir ömrü kalmıştı. Bu onbeş yıl tam bir tutarlılık dönemidir, ideallerin dönemidir.
Pissarro'nun, Gauguin'e yönelik eleştirisinin iki yönü olduğu fark edilebilir. Biri, sosyal, diğeri de teknik. Bu iki yön, bugün için de geçerlidir.
Bu eleştirilerin hala geçerli olduğunu ne dereceye kadar kabul edebiliriz? Haç şüphe yok ki Gauguin'in geç dönem çalışmaları, sosyalist realistlerin bakış açısıyla, gerçek olandan kaçışı temsil etmektedir: Bu, hoş olmayan gerçeklerden bir düş dünyasına kaçışın sanatıdır. Ancak, sanırım, kabul edilmesi gerekir ki, tarihine ve gelişmesine geniş ölçüde bakıldığında, sanatın işlevlerinden biri de, 'bu tür bir kaçış özelliği göstermesidir.' Dünyanın gerçekleri, üzerimize çok gelmeye başlarsa, bizler de doğal olarak bir tepki geliştiririz ve düşlere, fantazilere yöneliriz. Böyle reaksiyonların tedavi edici bir yanı, biyolojik bir işlevi vardır; onlar yaşamın diyalektik sürecinin bir parçasıdır.
Bu anlamda, soylu Pissarro'nun çalıştığı peyzajlar, Gauguin'in sembolik yapıtları kadar, bir 'kaçış'ı gösterirler. Gauguin'in modern toplumları suçlayışı, Pissarro'nunki kadar güçlüydü ve çok daha fazla şiddetli bir şekilde ifade edilmişti. "Gelecek nesil için Avrupa'da çok kötü bir çağ hazırlanmaktadır: Para çağı. Her şey bozulmuş; hem insanlar, hem de sanatlar. Burada insan, sürekli şaşkınlığa uğruyor."
Bu ve buna benzer tanımlamalar, Gauguin'in Danimarkalı ressam Willemsen'e Tahiti'ye gitmesinin gerekçesi olarak söyledikleriydi. Onun hatası, Tahiti'de insanın, modern dünyanın çılgınlıklanndan kaçınabileceğini varsaymasıydı. Ne yazık ki uygarlıkların kötülükleri her zaman ve her yerde vardır. Pissarro, insanın direnmesiyle ve dayanışma ile, bu kötülüklerle merkezde kalarak mücadele etmesi gerekliliğine olan inancında haklıydı.
Fakat, daha ciddi olan eleştiri, teknik olanıdır. Pissarro, sembolik sanatın geçerliliğini kabul etmek istiyordu, ama sembolizmin gerçek olması gerekir (geçmiş uygarlıklardan teslim alınmış olmaması gerekir), çünkü, sadece gerçek bir sembolizm, sanatçıda gerekli olan 'duyguları uyandırabilir ve bu duygular olmaksızın yapılan resim de duyarlıktan yoksun olacaktır; kaba, saba ve şematik olacaktır. Şu nokta herkesçe kabul edilebilir: Gauguin, araştırmasını, Pissarro'nun ya da Cezanne'ın yaptığı ölçüde, duygunun inceliklerine kadar götürmemiştir. Zaten onun amacı da bu değildi. Bununla birlikte eleştirilerin etkisine kapılarak Gauguin'in çalışmalarının, tümüyle 'ressamlığa aif nitelikler açısından küçümsenmesi kolaylıkla yapılabilir. Bu anlamda, benim bugüne dek tanıdığım en titiz eleştirmen merhum Sir Charles Holmes, Şöyle demektedir: "Gauguin'in en iyi çalışmalarının, müthiş renklerle çarpıcı ve cesur çizimleri birleştirmenin ötesinde bir başka işlevi daha vardır. Onlar, gerçek birer değere sahiptirler. Şekiller, övgü ye layık bir şekilde, çok hafif kabartmayla biçimlendirilirler ve tablolarının dış görünüşlerinin altında yatan bir karmaşık bütünlüğü bulunur. Onlar, bir tür gaddar büyünün ve esrarın sihriyle, içine işlenmiş bir ruhla örülmüş görünmektedirler ki bu da, şüphecinin ve maddecinin çağı olan bu çağda, doğal olarak gizemlidir. ..Gauguin'in kullandığı renkler de göründüğü kadar sade değildir. Eğer onları yakından inceleme zahmedine katlanırsak, görsel kaba etkinin altında, Gauguin'in başlangıçdaki empresyonist eğilimine dayanan bilinçli bir inceitme ve yumuşatma sürecinin sonucu olarak, bir tondan diğer bir tona aşamalı geçişte, beklenmedik zarifliğin yer aldığı görülür. Örneğin, bir parça canlı, sırf sarı gibi görünen bir renk, hafif mavi, ya da yeşil tonlarla, bir uç noktaya doğru değişikliğe uğramış olacaktır. Bir diğerinde değiştirme, kırmızıya ya da oranja yönelik olabilir. Sürekli değişen bu dokuma, örüntüleme, Gauguin'in en iyi yapıtlarına bir incelik katar ki bu da onun red edilemez canlılığına ve fırçasının sonsuz niteliklerine eklendiğinde, bizi, ona karşı ne söylenirse söylensin, onu ciddiyetle değerlendirmek için elimizden geleni yapmamız gereken insanlardan biri haline getirmektedir."[6]
Böylesi bir özete az şey ekliyebilirim. Bununla birlikte, Gauguin'in kullandığı renklerle, 'rezonans' sözcüğüyle ayırtedilebilecek bir özgünlük vardır: Bu onu, tüm çağdaşlarından farklı kılmaktadır. Bretanya'dayken, bir keresinde, arkadaşı Schuffenecker'e şöyle yazmıştır: "Sabolarım granit kadar sert bu zemine düştüğünde, ressamlıkta yakalamaya çalrştığım o şiddetli, güçlü ve donuk sesi duyuyorum". Uyum, kısıtlı bir renk yelpazesi ile sınırlandırılmaktadır; ahengin, mutlaka, egemen bir tona 'boyun eğmiş' olması gerekmez. 0, geçişlerin, tonlamaların ustalığından çok, doygunluğun zenginliğinde eğlenerek, temel zıtlıkların titreşen derecesine çoşkuyla ulaştırılabilir.
Sonunda, rengin kendisi de semboliktir (ya da sembolik olabilir). Gauguin'in uyguladığı şekilde, bilinçsiz olanın içerisinde rengin önemi, en az biçim kadardır ve çok bilinçli bir kontrolle (empresyonistlerin denediği gibi bilimsel bir kontrolle) onun gerçek etkisini tahrip edebiliriz.
Gauguin'in yapıtlarının ritmik niteliği, belki de yeterince açıktır ve bu, sanatçının bir diğer teknik başarısıdır. Gauguin'in bu sanatsal ayrıcalıkları, onun salt 'edebi' bir ressam olduğuna ilişkin basit varsayımı da ortadan kaldırmaktadır. Gauguin, kesinlikle edebiydi: Ressamlığa, bir anlamda, dramayla ilgili farklı bir yaşam katmak, onun, önceden düşündüğü hedeflerinden biriydi. Aynı zamanda Gauguin, bir dramanın, öz kadar biçime de sahip olması gerektiğini hiç unutmamıştır. Onun 'dekoratif' bir ressam olduğu da kabul edilmelidir ve hiç şüphesiz, niteliklerinden kimisi, küçük boyutlu bir resmin sınırlı mekanından çok, heybetli bir sanat eserine daha iyi uygulanmış olabilirdi. Arkadaşı Albert Aurier, "Büyük alanlar, daha büyük alanlar, duvarlar verin" diye feryat etmiştir,[7] Gauguin, diğer pek çok modem ressam gibi, eğer onun usta hünerlerinden yararlanmayı isteyen ve bunu becerebilen bir toplumda yaşamış olsa idi, daha büyük bir ressam olmuş olabilirdi. Oysa Gauguin'in kaderi tam tersiydi. 0, yoksulluktan ve kayıtsızlıktan oluşan cephanesindeki bütün en düşmanca aletleri, ressamları için ayırmış olan bir çağda yaşamaya mahkum edilmişti.
Çeviren: Sıtkı M. ERİNÇ
Not: Anarşistlerin “Sir”ü olarak bilinen, Sanat Tarihçisi, Şair, Felsefeci, eleştirmen ve Sanat alanında bir dönemler “otorite” olan, bir zamanlar da Modern Tate Gallery’nin sorumluluğunu üstlenen, “Anarşizmin Felsefesi” isimli bir kitabı ve bir çok kitabı, onlarca makalesi olan Herbert READ'in "The Philosaphy of Modern Art" Faber and Faber Pub. England' 1982, adlı yapıtından Sıtkı M.ERİNÇ tarafından özetle çevrilmiş. Biz ise bu makaleyi internet üzerinden görüp siteye koymaya ve okuyucuların dikkatine sunmaya karar verdik.
*Prof.Dr., Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Öğretim Üyesi.
Dipnotlar:
[1] 1 "Lettres a Daniel de Monfreid". Precedees d'un hommage par Victor Segalen, Paris, 1919. Yeni basım 1930. "Lettres de Gauguin a sa famme et a ses amies" ReceuiIIies et prefacees par Maurice Malinque, Paris, 1947.
[2] "Babam Paul Gauguin", Londra, 1937
[3] çev. "Paul Gauguin'in Hayatı", Robert Burnett, Londra, 1936.S:106
[4] "Camille Pissarro" yeni basım. (Resimler 6 ve 7): John Rewald tarafından yayınlanan "Oğlu Lucien'e Mektuplar", Londra, 1943.
[5] 5 A.g.e., S: 163-4.
[6] 6 "Eski Ustalar ve Modern Sanat": 'Milli Galeri', Fransa ve İngiltere, (Bell), 1927, S: 157
[7] Maurice Malingue tarafından aktarılmıştır: Gauguin, le peintre ets son oeuvre. Paris ve Lodra (Les Presses de la cite ve James Ripley), 1948. S:5Ü
http://itaatsiz.org/2018/04/03/paul-gauguin-herbert-read/
0 notes
sonmuzik · 10 months
Text
Ozan Çakmakoğlu Kimdir
Tumblr media
Ozan Çakmakoğlu Kimdir Ozan Çakmakoğlu Kimdir? Aslen nereli ve nerede Doğdu. 1977 yılında İzmir’de doğdu. Mahalli İdareler ve ardından Kamu Yönetimi bölümlerini bitirdikten sonra uzun süre web yazılımcılığı ve çeşitli kafe – restoran zincirlerinin bilgi işlem müdürlüğünü yaptı. Daha sonra İzmir’deki ilk korku evi olan Pandora’nın Evi’ni kurdu. Ardından İzmir Alsancak'ta korku temalı bir bar olan Pandora Bar’ı hizmete açtı. Şu anda kurumsal bir firmada bilgi işlem sorumlusu olarak çalışıyor ve aynı zamanda A.Ö.F. Laborant ve Veteriner Sağlık bölümü ikinci sınıfta okuyor. Ozan Çakmakoğlu Kimdir? Okumaya küçük yaşta -muhtemelen- annesine özenerek başladı. Giderek korku ve gerilim literatüründen daha fazla keyif aldığını fark etti ve okuma yoğunluğunu ister istemez bu yöne kaydırdı. Kayra Zabcı kimdir? Dünyada “vulture culture” olarak anılan anlayışa mensup. Doğal hayvan ölümleri sonucu ortaya çıkan, doğadan topladığı kalıntılardan heykeller ve dekoratif objeler yaptığı bir atölyesi ve fırsat buldukça söz konusu kültür ve ekolojik sistemin korunmasıyla ilgili deneyimlerini eklemeye çalıştığı "akbabablog.net" adında bir blogu var. Okçuluktan, doğa yürüyüşlerinden ve dünyayı gezmekten keyif alıyor. SOSYAL MEDYA: Instagram:  Twitter:  İLETİŞİM BİLGİLERİ: Cep Telefonu: 0553 675 76 97 E-posta: [email protected] Read the full article
0 notes
silvangunes · 1 year
Photo
Tumblr media
Zaten hep bi'depremin içerisinde yaşıyorduk, sonra gerçeği öyle bir vurdu ki ülkemizi, birçok dertlerimizi bir kenara koyup nice acılar denizinin içerisinde kaybolduk! Ülkece bizim yaşadığımız ve neticesinde en ağır yıkımlarıyla değil göğüslerek, altında ezilmemek için canımızı kurtarmanın dışında hiç bir şey yapamadığımız depremler, her bakımdan yaşantımızı öyle bir noktaya getirdi ki, her insanımızda bambaşka bir çileli biyografi yarattı! Bu bakımdan biyografileri değerlendirdiğimizde şunu diyebilirim ki; hangi vatandaş en çileli benim diye söze başlasa, onun anlattıklarını duyunca, 'senin ki de dert mi' deyip daha beterini duymaya tahammül dahi edemeyeceğimiz bir enkazın üstüne başka bir enkazı devirecek şiddette nice hayatlar var! #Tanık olduklarımız bir tarafa, duyduklarımıza da #tahammül edemesek de bu günleri sıcağı sıcağına, ilk ağızlardan gelecek nesillere doğru aktarmak gerekiyor! Bu sebeple yazarlara büyük bir görev düşüyor, hatta yazar olmayanlara da. Özellikle depremin yaşadığı yerlerden başlamak kaydıyla depremzedelerle çokça röportajlar yapmak, onları fotoğraflamak, duygularını anlamak çok önemli. Bunu yapamıyorsan bile, bugün memleketimizin her yerine, çadır ve konteyner ihtiyaçları giderilinceye kadar memleketin her yerine bir şekilde geçici göç etmiş vatandaşlarımızla yapılacak görüşmeler neticesinde elde edilen görüntüler, veriler belge niteliği taşıtacağından, bu alanda kayıt oluşturabilecek herkese ihtiyaç var. Bu röportajlar, kayıtlar, anlatılanlar mutlakaki ileride çok büyük bir kaynak oluştururken, gelecek neslimizin bizlerin yaptığı hataları kendilerinin yapmaması için de önemli bir veri akışını sağlamış olmak çok kıymetli bur hareket! Bugün için bu dediklerim pek bir anlam taşımasa da bundan 10, yıl, 30 yıl, 50 yıl, 100 yıl sonra bu acıların okuması başka türlü olacaktır. Kısacası, şu an hepimiz tarihin tanıklarıyız ve bu işi/görevi henüz üstünden çok zaman geçmeden bir tarihçi misyonuyla yerine getirmeliyiz. #silvangunes #biyografiyazari #biyografiyazarı #biyograf #biyografi #biyografist #biyografistim #biyografiler #biyografilerim #birbiyografi #birbiyografiyazarı #deprem #yazar https://www.biyografya.com/biyografi/23143 https://www.instagram.com/p/CpXl6j-olIy/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
blog3rdew · 2 years
Text
İş Adamı Biyografileri
İş Adamı Biyografileri
Birçok farklı alanda uzmanlaşmış olan ya da alanında tanınmış ve insanlığa hizmetleri bulunan kişilerin hayat hikâyelerini anlatan yazılara biyografi adı verilir. İnsanlığa önemli katkıları bulunan kişilerin ve hayatları boyunca yaşamış olduklarını ve yaşamları ile ilgili tüm ayrıntıların anlatılmış olduğu yazılar biyografidir ve bunlar iş adamı biyografileri bilim adamı biyografileri gibi biyografiler olarak karşımıza çıkar. Biyografiler biyografi siteleri aracılığı ile biyografi ekle şeklinde oluşturulur. Web siteleri ya da profiller için oluşturulan biyografilerde öncelikle kişinin ön adı ve soyadı yer alır. Daha sonrasında kişinin kısaca yaşama ve hobileri ile ilgili bilgilere yer verilir.
Biyografi Özellikleri Nedir?
Biyografileri kısaca yaşam öyküsü olarak tanımlayabiliriz. Biyografiler önemli kişilikleri topluma anlatır. Biyografi yazarken öncelikle bazı noktalara dikkat etmek gereklidir. Biyografi yazılırken kronolojik öneme dikkat edilmesi gereklidir. Biyografide tekil şahıs kaleme alınır. Biyografilerdeki kullanım dili sade bir dil olmalıdır ve kesinlikle karmaşadan uzak durulmalıdır. Biyografi yazımında gereksiz detaylardan uzak durmak son derece önemlidir.
Biyografiler farklı türlerde karşımıza çıkar. Bunlar; kısa biyografi, öğrenci biyografisi, akademik biyografi, filmografi, sanatçı biyografisi, kurum biyografisi ve ünlü biyografisi şeklindedir. Biyografi edebiyat türleri arasında önemli bir yere sahiptir. Biyografiler her dönemde farklı şekillerde icra edilmiş ve edebiyatımıza biyografi kelimesi olarak yerleşmiştir. Biyografiler sayesinde tanınmış kişiler hakkında bilgi edinilebilmesine olarak tanınır.
0 notes
kasetigerisar · 2 years
Note
Neden aktif değilsin?
Yeni hesaptayim @biyografiler
0 notes
dusuncekatalogu · 3 years
Text
Yaratıcı Instagram isimleri ve Biyografileri 2021
Yaratıcı Instagram isimleri ve Biyografileri 2021
Yaratıcı Instagram isimleri arayan kullanıcılar için en güzel ve en ideal profili oluşturabilecekleri isimleri ve biyografileri bulmakta zorlandığını biliyoruz. Bu yüzden aşağıda kullanabileceğiniz birden çok yaratıcı Instagram isimleri var. Kullanmak istediğiniz yaratıcı isimi seçin ve Instagram profilinizi oluşturun. Eğer yaratıcı profil isimi yeterli kalmazsa aşağıda Yaratıcı Instagram…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes