Tumgik
#aysun selçuk
avufuktekin · 3 months
Text
George Saunders - "Benim Frapan Torunum" ve "Direkler"
Bu bölümümüzde George Saunders’in “Benim Frapan Torunum” ve “Direkler” isimli öykülerinin yakın okumasını yaptık. Keyifli dinlemeler. #georgesaunders #benimfrapantorunum #direkler #iknaulusu #aralığınonu #öykü #hikaye #edebiyat #yakınokuma Youtube’da izle Spotify’da dinle Apple Podcasts’te dinle Google Podcasts’te dinle
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
pazaryerigundem · 19 days
Text
EZZİB’te yeni dönem... Hedef 1 milyar dolar ihracat
https://pazaryerigundem.com/haber/171115/ezzibte-yeni-donem-hedef-1-milyar-dolar-ihracat/
EZZİB’te yeni dönem... Hedef 1 milyar dolar ihracat
Tumblr media
Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği’nde Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Emre Uygun oldu. Uygun, EZZİB’in 84 yıllık tarihinde 27. başkan olarak görev yapacak.
İZMİR (İGFA) – Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Davut Er, Türkiye İhracatçılar Meclisi ve İhracatçı Birlikleri’nin 5910 sayılı kanunu gereği başkanlık görevinde 8 yılı doldurduğu için başkanlık görevi kanunen sona erdi.
HALEF-SELEF OLDU
Ege İhracatçı Birlikleri’nde toplanan, Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu, yaptığı seçim sonucunda EZZİB Başkan Yardımcısı Emre Uygun’u oybirliğiyle Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanlığı’na seçti. Davut Er ise; Mehmet Emre Uygun’dan boşalan Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığına oy birliğiyle seçildi. Emre Uygun ile Davut Er, halef-selef oldu.
Yeni dönemde; Mehmet Kadri Gündeş, EZZİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı görevine devam ederken, Ayhan Bakan, Aykut Eker, Aysun Aras, Güngör Şarman, İsmail Selçuk, Levent Bilginoğulları, Mehmet Şafi Tunç ve Rahmi Balsarı Yönetim Kurulu Üyesi olarak görevlerini sürdürecekler.
“ÖNCELİKLİ HEDEFİMİZ 1 MİLYAR DOLAR İHRACATA ULAŞMAK”
Türkiye’nin son çeyrek asırda zeytincilik sektörüne büyük yatırımlar yaptığına dikkati çeken Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı M. Emre Uygun, 90 milyondan 200 milyona çıkan zeytin ağacı varlığının rekoltede kendini hissettirmeye başladığını, bu rekoltenin katma değere dönüşmesi, üreticinin emeğinin karşılığını alabilmesi için ihracatın tarım ürünlerinin sigortası niteliğinde olduğunu vurguladı.
Dünya genelinde zeytinyağı fiyatlarının 10 Avro seviyelerinden 6-7 Avro bandına gerilediği bilgisini paylaşan EZZİB Başkanı Uygun, ellerinde stoktaki ürünler beklediği için değer kaybederken fiyatlardaki gerileme nedeniyle kaybının katmerlendiğini söyledi. Kısıtlamaların kalkması durumunda 2024/25 sezonunda Türk zeytin ve zeytinyağı sektörünün ihracatta 1 milyar doları geçebilecek potansiyele sahip olduğu ortada olduğunu kaydeden Uygun, “Türk zeytin ve zeytinyağı ihracatçıları olarak önümüzdeki yıllarda dünyanın dört bir tarafında Türk zeytin ve zeytinyağını pazarlayarak yıllık 1 milyar dolar ihracat hacmine ulaşmak için çalışacağız” dedi.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
Yıkılan Binaların için Tutuklu Sayısı 23 Oldu
Tumblr media
Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı'nın koordinesinde İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Şube Müdürlüğü tarafından yapılan çalışmalar sonucu, yıkılan binalarla ilgili sorumlulukları olduğu gerekçesiyle haklarında işlem yapılanlardan tutuklananların sayısının 23'ü bulduğu haber alındı. İlk etapta tutuklanan bina sahibi Hasan Hüseyin Ermeç, Müteahhit Muharrem Poyraz, Mühendis Mehmet Gündüz, Mühendis Mustafa İğci, Mimar Metin Karataş, Mühendis Ebubekir Özbey, Müteahhit Bülent Yeroğlu'ndan sonra 16 tutuklamanın daha yapıldığı kaydedildi. Tutuklanan diğer 16 kişinin Mühendis Necip Selçuk, Mühendis Mehmet Yumrutepe, Mühendis Ali Baran Gül, Mühendis Mehmet Fırat, Mühendis Basri Ardağ, Mühendis Hayriye Uç, kolon kestirildiği için yıkılan Palmiye Sitesi'ndeki marketin sorumlusu Selahattin Şengül, Mimar Serpil Başar, bina sahibi Şükrü Kuş, Mimar Rıdvan Kaya, bina sahibi Engin Aslan, bina sahibi Sefa Gülfırat, Mühendis Şükrü Kaya, Denetimci Aysun Demir, Mühendis Demet Doğan ve İnşaat Teknikeri Eser Çakır oldukları haber alındı. Tutuklanan 23 kişinin yanı sıra bina sahibi Barbaros Avşar'ın da adli kontrol kaydıyla serbest bırakıldıktan sonra itiraz üzerine hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkarıldığı öğrenildi.   Soruşturma kapsamında gözaltına alınanlardan bina sahibi, müteahhit, mimar, mühendis, denetim görevlisi, fenni sorumlu konumunda olan 25 kişinin savcılıktaki ifadelerinin ardından veya sağlık koşulları nedeniyle ya da adli kontrol kararıyla serbest bırakıldıkları, hakkında gözaltı kararı verilenlerden 5'inin yakalanmasına çalışıldığı, gözaltı kararı verilenlerden birinin ise Konya'da yakalandığı haber alındı. Bu arada yıkılan binalardan birinin, hakkında gözaltı kararı verilen müteahhidinin, binanın alt katındaki marketin kolon kestiği için daha önce kendilerini şikayet ettiğini, bu konuda market sorumlularıyla davalık olduunu, bina sakinlerinin de bu davada tanık oldukları yolundaki ifadeleri üzerine serbest bırakıldığı, söz konusu marketin kolon kesmesiyle ilgili olarak sorumlusunun ise tutuklananlar arasında olduğu öğrenildi. Read the full article
1 note · View note
seslimeram · 4 years
Text
Adalet Meseli
Tumblr media
Adalet kavramı boşa düşürülüyor. Anayasasından, gündelik yaşama sirayet etmiş her gün yeniden zikredilen varlığı için sağa sola, öteye beriye yazılamalar yapılan adalet tahayyül ve edimi bu sahada yok edilmenin kıyısına taşınıyor. Cerahat öylesine pek, yaratılan halin sunduğu vahamet o kadar kesintisiz ki, adaletin yokluğu fark edilmiyor hala inatla sümen altı kılınmaya çalışılıyor. Bir düzlemin, yaşatan bir sahanın eksiltilme hali artık doğrudan, artık kesin ve kati dönemeçleriyle muktedir eliyle bina edilmiş her hamlede bir kez daha o adalet kavramını hedef alıyor. Bugün bir ülkeden bahis açabilmenin imkansıza yakınlığını göz önüne getirdiğinizde adalet mülkün temelidir sözünün her nasıl itinayla tahrif edildiği ya da silindiğini görmek düşündürücü değil midir?
Bir asır boyunca süre giden demokrasiyi var etme / insan hakları üstünde yürüyen, güncel müştereklerin zamanla herkese paylaştırıldığı / eksiksiz kılındığı bir coğrafya deneyimini, denetim, gözetim ve tahakkümle boğmuş bir sahanın varlığıdır o adaleti tükenişin tam da odağına götüren. Bugün bir hayat temsilinin, mecazi değil sahiden de bir karşılığının hiç ama hiçbir biçimde bırakılmadığı yeri görebilmek ne fenadır ki, sorgusuz / sualsiz bariz bir biçimde geçiştirilendir. Burası bir hikayeler birlikteliği / burası birbirini duyanların ev diye bellediği, burası bir zamanlar çoğulculuğu herkes için bir müşterek kılmış sahayken iş bu zeminin şimdiki yönetim katı o bir asırlık tahayyülü sıfırlamaya sevk etmektedir hal midir, yol mudur?
Görünmez, duyulmaz ya da anlaşılmaz değil, pandemi sürecinde, dikiş tutturamayan bir türlü bu sahadaki hakkaniyetli / eşit sağlık politikasını var etmeyen, çalışana güvencesini temin etmek bir yana onu sermayenin kapısına terk etmiş bir menzilde daha ne beklenirdi ki! Normalleşme adımlarının çarçabuk atılması halinden, ortaya çıkmış garabetliklerin bu sahada kolayca sindirilebilir kılınmasının yansısından, daha nicesinden ve nice seferinden bildiğimiz yöneten katının tahakküm etme hallerine sımsıkı bağlılığına, adalet kavramının bir biçimde imhası güncellenir. Çürümenin kıyısında, suyun kokuşmasına bağışıklığı tam ve eksiksiz sağlama alınmış ülkenin nasıl bir biçimde yönlendirildiği salt birkaç haftalık o meramları geriye doğru okuduğunuzda afişe olacaktır. Burasının, bu sahanın, şu evin hali içler acısı yıkımlardaki sureti bütün o adalet kavramını da çürütmektedir, bu kadar kesin, bu kadar kasti!
Gazete Karınca’dan aktaralım: “Okmeydanı’ndaki İdil Kültür Merkezi’ne yönelik polis baskınında gözaltına alınan Nuriye Gülmen tutuklandı.
5 Ağustos’ta İstanbul Okmeydanı’ndaki İdil Kültür Merkezi’ne polis baskın düzenlemişti.
Baskında aralarında Nuriye Gülmen’in de olduğu altı kişi gözaltına alınmıştı.
Halkın Hukuk Bürosu Twitter üzerinden yaptığı açıklamada baskınında gözaltına alınan Nuriye Gülmen, Yasemin Karadağ, Fırat Kaya, Ezgi Kul ve Rıdvan Akbaş’ın tutuklama istemiyle, Olcay Karadağ’ın ise adli kontrol talebiyle mahkemeye sevk edildiği belirtildi.
Mahkemeye sevk edilen Gülmen ve Akbaş’ın tutuklandığı, Karadağ, Kaya ve Kul’un ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığı kaydedildi.
Nuriye Gülmen 6 Ocak 2017’de yayınlanan Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında ilan edilen 679 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Konya Selçuk Üniversitesi’ndeki görevinden ihraç edilmişti.
Gülmen 9 Kasım 2016’da KHK ile ihraç edilen öğretmen Semih Özakça ile birlikte 23 Kasım 2016’dan Ankara’da Yüksel Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde eyleme başladılar.
Gülmen ve Özakça 9 Mart 2017’de eylemlerini açlık grevine dönüştürdüler, 23 Mayıs 2017’de de tutuklandılar.
Semih Özakça 20 Ekim 2017’de, Nuriye Gülmen 1 Aralık 2017’de tahliye edildi.
26 Ocak 2018’de açlık grevlerinin 324. gününde açlık grevini sonlandırdılar.
Ne olmuştu?
Grup Yorum’un 9 Ağustos’taki “9. Bağımsız Türkiye Konseri” öncesi İdil Kültür Merkezi’ne yönelik polis baskınında Nuriye Gülmen’in de aralarında bulunduğu altı kişi gözaltına alınmıştı.
Aynı gün Grup Yorum üyeleri Dilan Poyraz, Bahar Kurt, Betül Varan, Eren Erdem, Barış Yüksel ve Sercan Toptancı da Polonezköy’de gözaltına alınmıştı.
9 Ağustos’ta ise Grup Yorum’un Yenikapı’da düzenlemek istediği konsere de polis müdahalesi gerçekleşmiş ve konsere katılmak isteyenler gözaltına alınmış, 10 Auğstos’ta da serbest bırakılmışlardı.”
Hukukun üstünün çizildiği, dahası bir kamu emekçisinin unutturulmak istendiği bir saha hala barizdir. Bir insanın sözüne, sesine sahip çıkanlara el etmesi, onlarla buluşması ve dahi konserlerine katılmak istemesinin suç addedildiği başkaca bir garabetlik ülke ihtimal midir, hala var mıdır? Bu kadar nobran, dediğim dedik, çaldığım düdük ile çıkagelen ve nihai anlamda bir yurttaşı tıpkı açlık grevlerinde katledilmesi seyredilmiş İbrahim Gökçek ve Helin Bölek gibi yok sayan, yok addeden duruşun varlığı düşündürücü değil midir. Ol Nuriye Gülmen hakkı olanı savunmak, içinden geçeni sahiplenmek, insanlara el uzatmak dışında ne gibi bir suçla rehin alınır. Böylesine açık bir biçimde yaşam yerle yeksan edilip hayata kuşatma devam olunurken, insanlar birbiri ardına hedef gözetilerek rehin edilirken bir adale kavramı bu bahislerde her nerededir? Her ne haldedir adalet!
Tumblr media
Mezopotamya Ajansı’ndan aktaralım: “Ankara Kadın Platformu üyesi kadınlar İstanbul Sözleşmesi’nden imza çekilmesine karşı Kolej Metro çıkışında “Yaşam Zinciri” oluşturmak için bir araya geldi. Eylem öncesi polisler tarafından barikatlarla kapanan alana kadınlar ilk olarak alınmadı. Polisler yapılan görüşme ardından kadınların etrafı polis tarafından kapatıldı. Kadınların “Yaşam Zinciri” oluşturarak, yürümelerine izin vermeyen polislerle kadınlar arasında gerginlik yaşandı.
Eylemlerine izin verilmesine tepki gösteren kadınlar, polislere mor boya fırlattı. Bu sırada yaşanan gerginlik sonrasında polisler kadınlara sert müdahalede bulundu.
Kadınlara müdahale sırasında bir kadın polis, “içlerinde biri elimi tırmaladı, intikamımı almalıyım” dediği duyuldu. Platform üyesi kadınlar polisler tarafından darp edilerek, ters kelepçe ile gözaltına alındı.
Ondan fazla kadın polisin bir kadını yere yatırarak, ters kelepçe yapmasını ise eylem sırasında gözaltına alınan bir kadının cep telefonuyla kayda alındı.
Müdahale sırasında aralarında avukat Sevinç Hocaoğulları ve Arzu Kurt’un da bulunduğu 24 kadın gözaltına alındı. Kadınların eylemini takip eden muhabirimiz Eylem Akdağ da gözaltına alındı.
Gözaltına alındığı öğrenilen isimlerin bazıları şöyle: “Avukat Sevinç Hocaoğulları, Nebiye Merttürk, Buse Üçer, Aysun Gençtanır, Zeynep Tan, Aylin Kalp, Kardelen Demir, Emel Vural, Yağmur Alaz Gülveren, Gülçin Polat, Sena Bademli, Arzu Kurt (avukat), Sude Sivri, Gülbahar Gündüz, Beste Uymaz, Tuğba Koçer, Serap Kaplan, Meziyet Yıldız, Deniz Akıl, Sibel Göktaş, Zelalsu Değirmenci, Fatma Kılıçarslan, gazeteci Eylem Akdağ ile soyadları öğrenilemeyen Meryem. Gözaltına alınan kadınların nereye götürüldüğü hakkında bilgi edinilemedi.” Ertesi gün gözaltına alınmış olan kadınlar serbest bırakılır.
Bir adalet mefhumu bırakılmıyor. Geriye izi kalmasın diye dört koldan saldırmaya hala ve inatla devam diyen muktedir eliyle yaşama gölgeler düşürülmeye devam olunuyor iş bu sahada. Çürümenin boyutu kadınlara karşıt olarak sahiplenen ve cübbeli hocalarından o dünkü hacı hocanın mayasından olanlara, muktedirin iktidar kanadına haiz olmuş tüm yapış yapış hale teslimiyet gösterenlerin ortasında ses vermek dahi engellenmek istenir. On dokuzuncu yılında olduğu bildirilen bir iktidar tahayyülünün, bir çatının sıradana dair olan tahakküm etme hallerinin korkunçluğu, altında imzacı olduğu sözleşmeye bile isteye geri çekme halinin oluşturacağı yıkım bir meseldir. Bugünün bütün o modern ülke lafzını alaşağı eden cürümler sarmalının ta kendisi kılınmış olan yerin hakikatini sorgulamak ne zamandır, hangi zaman?
Helin Çakır’ın Evrensel Gazetesi’ndeki haberidir: “Gaziantep’in Batıkent Mahallesi'nde dün 17 yaşındaki lise öğrencisi Duygu Delen, eski erkek arkadaşı Mehmet Kaplan’ın evinin penceresinden şüpheli bir şekilde düşerek yaşamını yitirdi. Duygu Delen’in ölümüyle ilgili soruşturma sürerken Mehmet Kaplan gözaltına alındı.  
Olayda şüpheli şekilde adı geçen Atlantik Halı’nın sahibinin oğlu Mehmet Kaplan, daha önce ehliyetsiz ve alkollü bir biçimde araba kullanarak yaya geçidindeki Zeynep Berna Atay adlı kadının ölümüne sebep olmuş, adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı.
Kimi medya kuruluşlarının "İntihar" olarak verdiği olaya ilişkin Duygu’nun arkadaşları Ekmek ve Gül’e konuştu. İsmini vermek istemeyen genç kadınlar, “Adı geçen şahsın zamanında uyguladığı psikolojik ve fiziksel şiddeti bildiğimiz için intihara ihtimal dahi vermiyoruz” diyerek, cinayetin üstünün kapanmaması için destek beklediklerini söyledi.
Ülkede daha önce de birçok cinayete "intihar" süsü verildiğini aktaran kadınlar, bu olaya da intihar süsü verilmeye çalışıldığını söyledi: “Cinayetin üstünün kapatılmasına izin vermeyeceğiz, sosyal medya üzerinden #duyguicinadalet etileti ile sesimizi duyurmaya çalışıyoruz, herkesin desteğini bekliyoruz.”
Duygu Delen’in gördüğü psikolojik ve fiziksel şiddet yüzünden ayrıldığı madde bağımlısı olduğu söylenen eski sevgilisi Mehmet Kaplan’ın Duygu’nun peşini bırakmadığını söyleyen Duygu’nun arkadaşı, son olarak da Duygu’yu tehdit ederek eve götürdüğünü anlattı: “Paylaşılan videolarda eve giderkenki tedirginliği tavırlarından belliydi. Evde çıkan uzun süreli arbede ve boğuşmalar sonucu 15.30-16.00 sularında, 4. kattan atılarak hayatına son verildiğini düşünüyoruz. Arkadaşımızın vücudunda çeşitli kırık ve darbeler bulundu. Olay yerinde anlık müdahalerle hayata döndürülse de hastaneye ulaşamadan yaşamını yitirdi.”
İsmini vermek istemeyen bir başka genç kadın ise, “Duygu’nun Mehmet Kaplan tarafından uzun süredir ailesi üzerinden ağır tehdit ve hakaretler aldığını ve buna dair mesajların olduğu ortaya çıktı. 17 yaşındaki genç arkadaşımızın bu şekilde gördüğü hem psikolojik hem fiziksel şiddetin ve ölümünün cezasız kalmasını istemiyoruz” dedi.
Her geçen gün kadın cinayetlerinin arttığını, her gün başka bir kadının ismini sosyal medyaya yazarken bugün arkadaşının isimini yazacaklarını tahmin etmediklerini söyleyen bir başka arkadaşı, “Bahsi geçen aile tarafından tehdit edilir miyiz bunu bile bilmediğimizden ismimizi veremiyoruz. Dün Duygu öldürüldü, yarın bir başka kadın, sonraki gün belki de ben… Etkin cezalandırma olmadığı sürece bu döngünün böyle ilerleyeceğini hepimiz biliyoruz fakat ne yazık ki failleri cezalandıracakları yerde kadına şiddeti önlemek için var olan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek tartışılıyor“ dedi.
Genç kadın, Duygu Delen cinayetinin yarın kendi isimlerini bir başkası sosyal medyada yazmasın diye takipçisi olacaklarını belirtti.
Gazetemize konuşan Gaziantep Barosu başkanı Bektaş Şarklı, hukuki sürecin takipçisi olduklarını söyledi. Dosyanın takibi için 3 avukat arkadaşı görevlendirdiklerini, ayrıca Kadın Hakları Komisyonu tarafından dosyanın titizlikle takip edileceğini bildiren Şarklı, Gaziantep Tabip Odası ile iletişime geçtiklerini ve otopside bir avukat ile bir doktorun bulunacağını aktardı.”
Temmuz ayında otuz altı kadın erkekler tarafından katledilmiştir. Bir sahadaki adaletin hiç edilmesi, bunca kolayca ve bağnazlıkla yaşamların çalınabildiği bir yerde geriye salt ve sadece isimler kalmaktadır. Duygu Delen kaçıncı kurbandır! Bu kadar lalettayin bir hal ve istençle bu kadar kör kör parmağım gözüne katliamcılığın gemiyi azıya aldığı bir saha ya da yer ülke olabilir mi? Düpedüz, doğrudan ve kesintisiz bir halde yaraların çoğaltımı hemen hiç eksiksiz var edilirken, can almaların karşısında işlevselliği bırakılmayan adalet bize neyi anlatmaktadır. Kadınların yaşadıklarının bir cehennemin ta kendisi olduğunu daha idrak etmeye çok var mıdır? Sahiden!
Kimselere sahip çıkamadığımız, cerahatin ta kendisi olan muktedir ve avenesi ile haracını ileri sürüp bütün o rantından pay kapan bir avuç kan emici asalak, sermaye diye çıkagelen kansızlar bir gıdım o kadar da kadük elitler elindedir ülke. Kimseye sahip çıkamadığımız. acıyı anlatamadığımız bir yer gerçekliğini muhafaza edendir. Kadın katliamlarından tüm o sokağa düşmüş devlet şiddetinin farklı parametrelerine  bir süreklilik halinde bezginlik ve teslimiyet vaaz olunuyor. İyi de bu çürüme nereye kadar!
Sakin ol champ diye bir ünlemenin hala bir milyon tepkime alırken, aynı kanlı sermayenin şirketinde sömürülen market çalışanı görülmüyor. Devletlinin istanbul sözleşmesine karşıtlığı ortadayken, Numan Kurtulmuş gibilerin aklı ile Cüppeli fanatizmi birleşiyor. şeriat kapıda ne gam, kimselere sahip çıkamıyoruz. Ekonomik çökertme, birilerini karun ederken, çalışmak zorunda kalan / hakları gasp edilmeye şu pandemi güncesinde bile devam olunan milyonlar var, lakin ekranlar bodrumda manyakça tatil yaptıklarını iddia ettikleri bir avuç andavalı gösteriyor. Bu hallerle bir ülke kalmaz. Kesin! Bu kadar afaki kılınanla bir hayat tek bir iyi günü var etmez. Kimselere sahip çıkılamayan, cerahatin her yeri kuşattığı bir zeminde ülke namına geriye pek de bir şey kalmamıştır, kalmaz da. Adaletin çürümeye terk olunduğu yerde hayat da eksiklidir, hep eksiktir bu kadar kesin.
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2020
Görseller: Black Lives Matter – Joana Mafalda GOMES – Behance
0 notes
mansetmalatya · 4 years
Text
MTÜ’de "Kriz Yönetiminde Kadın" konulu panel yapıldı
Malatya Turgut Özal Üniversitesi (MTÜ) Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla "Kriz Yönetiminde Kadın" konulu panel düzenlendi. MTÜ Battalgazi Yerleşkesindeki konferans salonunda gerçekleşen panele Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Özgül Özkan Yavuz, Rekabet Kurumu Üst Kurul Üyesi Ayşe Kardaş Ergezen ve  İç Mimarlar Odası Kadın Komisyonu Başkanı Hanze Gürkaş katıldı. Panele Vali Yardımcısı Güher Sinem Büyüknalçacı, Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Selim Pilten, 7. Ana Jet Üs Komutanı Albay Hasan Hüseyin Kanbur, MTÜ Rektörü  Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut,  Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Rektörü Osman Selçuk Aldemir,  İl Emniyet Müdürü Ercan Dağdeviren, Türk Veteriner Hekimleri Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Türkan Gümüşay,  kamu kurum ve kuruluş yöneticileri, STK temsilcileri, akademik ve idari yöneticiler, öğretim üyeleri, öğrenciler katıldılar. Panel il Müftüsü Veysel Işıldar’ın şehitler için Kur’an-ı Kerim okuması ve dua yapması ile başladı. Rektör Prof. Dr. Karabulut, vatan savunması  şehitlerini rahmet ve şükranla anarak başladığı konuşmasında Kurtuluş Savaşı dönemi kahraman kadınları ile terörle mücadelede şehit düşen kadın  asker, öğretmen ve polisleri  ve gazileri de andı. -Hazırlıklar tamam, MTÜ, 3 fakülteye aynı anda bu yıl öğrenci alacak Rektör Prof. Dr. Karabulut üniversite çalışmaları hakkında bilgi vererek,  “Malatya Turgut Özal Üniversitesi, şehrimizin markasıdır, görünen yüzüdür. Kuruluş ve kurumsal çalışmalarımızı aynı anda yürütüyoruz.  1.5 yılda çok önemli mesafeler aldık.   Önümüzdeki eğitim yılında 3 yeni fakülte ve yaklaşık 15 yeni bölümü aynı anda faaliyete geçiriyoruz. Mühendislik ve Doğa Bilimleri,  İşletme ve Yönetim Bilimleri ile Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fakültelerimizin kuruluşları büyük oranda tamamlandı, öğrencilerimizi bekliyoruz.  Ülkemize hayırlı olsun.   Akademisyen sayımız, 120’den 190’a yaklaştı. Sadece İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesinin akademik kadrosu için 10 binin üzerinde akademisyene, Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi için 4 bin 500 akademisyene,  “Malatya’ya gelin, birlikte çalışalım” mesajı gönderildi.   Türkiye’nin dört bir yanında çok olumlu dönüşler aldık. Ekibime, çalışma arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Sadece akademik çalışmayla kalmıyoruz, öğrencilerimizin istihdamlarına yönelik çalışmalarda yürütüyoruz.  Bu hafta Dünyanın ve Avrupa’nın en büyük turizm şirketlerinden TUI Grup ile  “Turizm sektöründe istihdam protokolünü” imzaladık. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın YÖK ile yaptığı işbirliği kapsamında üniversite-özel sektör arasındaki ilk protokolü üniversite olarak biz yapmış olduk. Malatya’mıza ve bölgemize hayırlı olsun. Malatya Turgut Özal Üniversitesi’nin duvarları olmayan 4. nesil bir üniversitedir. Yani toplumla iç içe olan bir üniversiteyiz. Ülkemizde ve bölgemizde kalkınmanın hızlandırılması, istihdamın artırılması, rekabet gücünün yükseltmesi öncelikli hedefimizdir. Bu kapsamda öğrencilerimizi bilgi, beceri, meslek ve  iş alışkanlıklarına sahip nitelikli insanlar olarak yetiştireceğiz.” -“Huzurlu bir dünya, mutlu bir kadın ile mümkündür” Rektör Prof. Dr. Karabulut, “Kadının yüzü, çağın medeniyetinin yansımasıdır.  Kadının gözü, insanlığın geleceğini gösterir.  Kadın; kız çocuk, eş ve anne olarak hayata tutunabiliyor ve geleceğe umutla bakabiliyorsa; insanlık mutludur.  Huzurlu bir dünya, mutlu bir kadın ile mümkündür.  Çünkü tüm insanlığın ilk öğretmeni olan kadın eliyle dünya şekilleniyor.  Büyük ve Güçlü Türkiye’de kadınların eli ile gerçekleşecektir. Yeni Türkiye’nin geleceğinde kadınlar her alanında önemli bir rol oynayacaktır. Çünkü artık Türkiye’de temel hak ve yükümlülükler açısından erkek ve kadın arasında herhangi bir ayrımcılığın olmaması gerektiği büyük oranda kabul görüyor.” İfadelerini kaydetti. -“Türk toplumu sahip olduğu özellikleri ile krizlere karşı avantajlı” Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Özgül Özkan Yavuz,  “Elbette ki başta doğal afet olmak üzere savaş, göç veya ekonomik kriz her an, her ülkenin başına gelebilir. Önemli olan önleyici tedbirler ve kriz olduğu anda bu süreci en etkin ve başarılı şekilde nasıl yönetiriz, buna odaklanmak ve başarmak. Bunlarla bizim yaşamaya alışık olmamız gerekiyor. Ben; Türk toplumu olarak burada çok avantajlı olduğumuzu düşünüyorum. Çünkü bizim esnek yapılanmamız,  şevkli hareketlerimiz, hızlı karar verebilme yeteneğimiz, toplumsal dayanışma ruhumuzun olması, geleneklerimiz, bizi güçlü tutan, ayakta tutan özelliklerimiz. O yüzden kriz dönemlerinde her zaman çok başarılı geçtiğimizi düşünüyorum. En son örneğini de Malatya ve Elazığ Depreminde yaşadık aslında. Zor bir süreç olmasına rağmen hem toplumumuzun duyarlığıyla hem büyük devletimizin muhteşem organizasyonuyla her şey hızla yönetildi.” diye konuştu. -“Kadının krizlerde toparlayıcı rolü ve daha bütünleyici bir bakış acısı var” Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Özgül Özkan Yavuz şu şekilde konuştu, “Her türlü krizin savaş olsun, göç olsun, doğal afet olsun, ekonomik kriz olsun veya sosyal bir problem olsun öncelikli mağduru kadınlar ve çocuklardır.  Gerçekten sorunların çözümcüsü, sürecin yöneticisi anneler, kadınlar bir sorunu zamanlamasıyla, şevkiyle isterlerse çok güzel yönetebiliyorlar. Allah’ın verdiği çok güzel ve kıymetli bir yetenek. Biz aile içindeki sorunları çözme yeteneğimizi toplumun diğer alanlarına da taşıyoruz. İş yaşamında da bu özellikler, bu yetenekler kendisini gösteriyor. Uluslararası çalışmalar var;  kadın yöneticisi en az yüzde 15 ve üzerinde kadın yöneticisi bulunan şirketler, yüzde 10’dan daha az kadın yöneticisi olan şirketlerin karlılık oranlarıyla karşılaştırıldığında 1.5 kat daha karlı. Yani diyoruz ki, daha çok kadın yöneticisiniz olursa, şirketinizde verimlilikte, karlılıkta artar. Amerika’da krizi girmiş iki büyük uluslararası şirket krizden çıkmak için ceo’larını değiştirdiler ve kadın atayarak kriz sürecini çok iyi yönettiler.  Kadınlar kazandıkları paranın yüzde90’ını aile, eğitim, sağlık ve toplum için harcıyorlar. Artık çağımızda kurum ve kuruşların, bu bir STK’da olabilir, bir üniversitede olabilir,  özel sektörde bir şirkette olabilir, devletin bir kurumu da olabilir, bilgi, deneyim, karar verme, analitik düşünme,  problem çözme ve inisiyatif alma çok kıymetli oluyor. Bu nitelikler kadının iş yaşamında karar verme konumunda daha çok değerlendirilmesine neden oluyor. Çünkü bunlar kadının güçlü ve ayırıcı özellikleri. Bu özelliklerde özellikle kriz yönetimlerinde çok gerekli olan özellikler. Çünkü kadın; süreç ve ilişki yönetmek üzerine başarılı olduğu için bir krizde en alttakini veya zincirin en zayıf halkasını gözeterek süreci yönettiği için daha toparlayıcı rolü ve daha bütünleyici bir bakış acısı var. “ -“Kadın yöneticiler krizlerde daha başarılı” Rekabet Kurumu Üst Kurul Üyesi Ayşe Kardaş Ergezen, “Birçok nedenden dolayı ortaya çıkabilen krizlere toplumların en önemli savunması önceden hazırlıklı olmak ve dayanıklı olmaya çalışmaktır. Kriz yönetiminde iletişim çok önemlidir. İvedilikle harekete geçerken iletişim kanallarının doğru kullanılması, krizin ufak, önemsiz bir sorun olarak kalmasını sağlarken tam tersi bir durum ise krizi büyütebilir. Queen's Üniversitesinde yapılan bir araştırma kadın yöneticilerin kriz yönetiminde başarılı olduklarını ortaya çıkarmıştır. Kadınlar iletişime açık, duygularını daha rahat ifade edebildikleri için kriz durumunda güven ilişkisini kurabilmektedir. McKinsey şirketi tarafından 2009 yılında Avrupa’da bulunan şirketleri kapsayan araştırma raporunda kadın yönetici sayısı yüksek olan şirketlerin 2008 krizinden daha az etkilendiği belirtilmektedir.  Raporda neden kadın yöneticiler şirketlerde daha başarılıdır diye bakıldığında çalışanların kişisel gelişimine önem vermeleri, iletişime açık olmaları, rol model olmaları gibi özelliklerin ön plana çıktığı görülmüştür. IMF eski başkanı ve şuan Avrupa Merkez Bankası Başkanı olan Lagarde, 2008 krizine neden olan “Lehman Brothers şirketi Lehman Sisters olsaydı bu kriz yaşanmazdı” ifadesini birçok kez dile getirmiştir. IMF tarafından yapılan birçok araştırmada yönetim kurullarında kadın yönetici olan şirketlerin daha dengeli bir gelişim sergilediği, krizlere daha hazırlıklı olduğu ortaya çıkmıştır. Kriz yönetiminde en önemli unsur olan krizin belirtilerini fark etme kadınların önsezileri ile mümkün olabilmektedir. Hollanda da yapılan bir araştırma kriz yönetiminde kadınların erkeklere gore başarılı olduğunu göstermektedir. Bu başarıda kadınların her zaman iletişime açık olması ve ön sezilerini doğru kullanmalarının etkisi olduğu ifade edilmektedir. -“Kadın liderler ekip çalışmasına önem veriyor”  Ergezen şu şekilde konuştu, “Great Place to Work Enstitüsü de 25 yıldır tüm dünyada gerçekleştirdiği çalışmalar ışığında, kadınların profesyonel yaşama önemli bir artı değer kattıklarını savunmaktadır.  Kadınların özellikle kriz dönemlerinde sergiledikleri başarı şirketlerin kar oranlarını arttırmaktadır. Enstitünün çalışma raporlarına göre, kadın liderler, problemlerin üstesinden gelme ve karar süreçlerinde, çalışanları sürece dahil ediyor ve ekip çalışmasına daha çok önem veriyor. 2012 yılında McKinsey’nin hazırladığı Organizational Health Index araştırmasında Fortune 500 listesine giren kurumlar içinde, yönetim kurulunda daha çok kadın yönetici bulunan şirketlerin satış gelirleri anlamında yüzde 16, yatırım karlılığı anlamında ise yüzde 26 daha yüksek performans gösterdiklerine işaret etmiştir. İnsani krizlerde, kadınlar ahlaki değerleriyle, vicdanlarıyla çözüme yönelik adım atmaktadır. Ülkemizde yapılan yardım faaliyetlerinin uluslararası alanda da fark edilmiş ve Sayın Emine Erdoğan’a Londra’da Birleşmiş Milletler ve İngiltere tarafından desteklenen Dünya İnsaniyet Forumu'nca "Changemaker" ödülü verilmiştir.” -MTÜ’de Kadın ve Aile Çalışmaları Merkezi Malatya Turgut Özal Üniversitesi Genel Sekreteri ve Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Özlem Altuntaş, “Turgut Özal Üniversitesi, henüz 1 yıllık kuruluş sürecini yürütürken, kurmuş olduğu 10 araştırma merkezinden birisisi de Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’dir. Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi 8 Ekim 2019 tarihinde kurulmuştur.  Rektörümüz Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut’a bu hassasiyetinden dolayı teşekkür ediyoruz. Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin amacı;  kadının eğitim, ekonomik, sosyal, hukuk ve sağlık alanlarında yaşadığı sorunlara ilişkin bilimsel araştırmaları yürütmek, kadın sorunlarına karşı duyarlılık geliştirmek ve farkındalık oluşturmak, yaşam kalitelerinin iyileştirilmesi için sosyal, ekonomik ve siyasal alanda stratejiler geliştirmek ve uygulamak; mevcut sorunlara çözüm önerileri geliştirmek için proje, kongre, sempozyumları organize etmek ve Üniversite ile toplum arasında iletişimi sağlamaktır. Merkez olarak; Kadının ekonomik sorunlarını azaltmak için istihdamı artıracak, girişimciliği özendirecek, sosyal ve ekonomik kalkınmaya katkı sağlayacak mesleki bilgi, yetenek ve becerileri geliştirmeye yönelik çalışmalara ağırlık vereceğiz.” ifadelerini kaydetti. -“Elimin hamuruyla şantiye de de olacağım, her yerde olacağım” Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İç Mimarlar Odası Kadın Komisyonu Başkanı Hanze Gürkaş, “Daha iyi bir gelecek Kadınla olacak. Krizi aşmak için daha iyi bir geleceğe ulaşmak için mücadele vermeliyiz. Ekonomik krizimiz var, doğal afetlerle gelen krizimiz var, küresel krizlerimiz var, psikolojik ve sosyolojik krizlerde yaşıyoruz, bireysel, kişisel krizlerde yaşıyoruz. Krizleri say say bitiremeyiz, ama krizlere sebep olan belki de şu kelimeyi de irdelemeliyiz,  sorun, sorunu çözemediğimiz noktada krize ulaşıyoruz. Krize gelemeden önce sorunlarımızı tartışıp, önlemlerimizi biraz daha kati noktada alırsak belki krize gitmeden önleyeceğiz. Her mesleğin kendi önemi var , kendi güzelliği var. Kadın noktasına baktığımız noktada İnşaat Mühendisi dedik, İç Mimar dedik, Mimar dedik, TMMOB  24 tane meslek odasından oluşuyor. Bu 24 odanın toplam üye sayısı 580 bin, bunun 150 kadarı kadın.  Kriz noktasında kadınların çözümü farklıdır. Emin olun iş hayatında da kadınların çözümleri farklı. Kadın mühendisler için  ‘Şantiyede ne işi var’ diyorlar.  Elinin ojesiyle, elinin hamuruyla şantiyenin içinde’ olacağız. Ç��nkü üniversite sınavına girerken ben kadın yada erkek olarak tercih yapmıyorum, ‘İnşaat Mühendisliği kadın almaz’ denilmiyor bize, dolayısıyla ben işimi doğru yaptığım noktada şantiyede de varım, beyin gücümü kullanıyorum çünkü cinsiyetimi değil, atölyede de varım, akademisyen olarak üniversitelerde de varım, her yerde olmalıyım.” şeklinde konuştu. Panelde Malatya İl Jandarma Komutanlığında görevli  kadın jandarma astsubay tarafından deprem sürecinde Malatya’da yürütülen çalışmaların ve vatandaşlara  yönelik yardımları kapsayan bir video gösterimi de yer aldı. Panelde ayrıca MTÜ Öğretim Üyelerince  hazırlanan resim ve seramik sergisi de düzenlendi. Read the full article
0 notes
halkinsesitv · 5 years
Text
Tutsaklarımıza Mektup Yazalım Tecriti Kıralım! (ÖZGÜR TUTSAKLARIMIZIN ADRESLERİ)
14.3.2019 
ADANA F TİPİ HAPİSHANESİ (KÜRKÇÜLER)
1.   Cengizhan PİLAF  
2.   Doğan KARATAŞTAN
3.   Fatih Özgür AYDIN  
4.   İlker ALTINDAL
5.   Umut Gündüz ALTUN
6.   Kenan Emre ÜSTÜNDAĞ
7.   Ramazan ANİK
8.   Hakan İNCİ
9.   Fikret KARA
ALİAĞA ŞAKRAN KADIN HAPİSHANESİ (İZMİR)                      
1.   Güzin TOLGA
2.   Didem AKMAN      
3.   Sevda KURBAN   
4.   Tuğçe Nur ÖZBAY
5.   Bahar ERTÜRK
6.   Halime KEÇELİ
7.   Besime DURU  
8.   Rojda YALINKILIÇ
9.   Kübra SÜNNETÇİ
10.Umut ŞENER 
11.Ayşe Lerzan CANER
BAYBURT… HAPİSHANESİ
1.   Huriye GÖZE (başka hapishaneye sevk)
BANDIRMA 1 NOLU T TİPİ HAPİSHANESİ
2.   Muharrem ÇAY
3.   Abdurrahman Aziz ARSLAN        
BURHANİYE T TİPİ HAPİSHANESİ
1.   Kadir Durukan ADIYAN
2.   Naim Feyzullah EMİNOĞLU
3.   İsmail Cengiz MUMCU
4.   Ali İhsan KAYA
5.   Mehmet SEVİK 
6.   Nedim ÖZTÜRK
7.   Zeki DEMİR
8.   Rıza KARTAL         
9.   Mustafa GÖK
10.Serkan Onur YILMAZ
11.Fikret AKAR
12.Nurettin KAYA   
13.Oktay KELEBEK
14.Sezer ERGİN
15.Aytaç ÜNSAL
16.Nagehan KURT
17.Bahar KURT
18.Fatma ALAN
BOLU F TİPİ HAPİSHANESİ
1.   Metin Yavuz
2.   Veysel Şahin
3.   Yaşar YÜN
4.   Ayberk DEMİRDÖĞEN
5.   Süleyman MATUR
6.   Latif MOLLAAHMETOĞLU
7.   Duran KIVANÇ
8.   Eren KESKİN
9.   Deniz ŞAH 
10.Emrah YAYLA 
11.İlhan KAYA  
12.Yunus BOLUKOÇ
13.Musa KURT
14.Mehmet Manas DOĞANAY
15.Alişan TABUROĞLU
BOLU T TİPİ HAPİSHANESİ
1.   Sevcan ADIGÜZEL
2.   Hatice AŞIK  
3.   BALIKESİR L TİPİ HAPİSHANESİ (KEPSUT)
4.   Aslıhan BURÇAKLAR
5.   Harran AYDIN 
6.   Aysun KAŞDAŞ   
7.   Hüseyin ÖZARSLAN
8.   Bülent BAĞCI
9.   Arif ERSÖNMEZ
10.Cem GÖÇER
11.Cemal YAŞAR
12.Ethem ZARİÇ
13.Celal ÖNKOYUN
14.Dursun KAŞ
15.Cem KILIÇ
16.Çağatay MAZLUM
DÜZCE T TİPİ HAPİSHANESİ
1.   Pınar BİRKOÇ
2.   Aycan ÇİÇEK
EDİRNE F TİPİ HAPİSHANESİ
1.   Hüseyin KARAOĞLAN
2.   Osman BEYAZKAYA
3.   Hüseyin ÖZEN
4.   İnan GÖK
5.   Serdal KARAÇELİK
6.   Sezgin ZENGİN 
7.   Ali ÜLGÜ            
8.   Arif PELİT
9.   Selmani ÖZCAN
10.Ümit ÇOBANOĞLU
11.Talip ŞEKER
12.Sadık ÇELİK
13.Deniz Can DİL
14.Ferdi İŞCİ
15.Güven GÜZELER
16.Ergün AKDOĞAN
17.Veli DİKME
18.İsmet ÖZDEMİR
19.Erdal SALTIK
ELAZIĞ E TİPİ KAPALI HAPİSHANESİ (ELAZIĞ)
1.   Murat GÜNDOĞDU
GEBZE M TİPİ HAPİSHANESİ
2.   Dursun GÖKTAŞ
3.   Beste YILMAZ   
4.   Helin BÖLEK
5.   Nurhan YILMAZ   
İZMİR KIRIKLAR 1 NO LU F TİPİ HAPİSHANESİ
1.   Hacı DEMİR
2.   Çağdaş AYDOĞDU 
3.   Bekir ŞİMŞEK     
4.   Güven USTA
5.   Remzi UÇUCU
6.   Rıza ÖZÇOLAK
7.   Muharrem CENGİZ
8.   Berdan Ulaş DİLSİZ 
İZMİR ŞAKRAN 2 NO LU T TİPİ HAPİSHANESİ
1.   Mustafa KOÇAK
2.   Cengiz KIRLANGIÇ 
3.   Cengiz ÖZEL
4.   Gökhan ATAY
5.   Mehmet Ali ASLAN
6.   Ulaş İNCİ
7.   Hasan FARSAK   
İZMİR ŞAKRAN 1 NO LU T TİPİ HAPİSHANESİ (ŞAKRAN/ İZMİR)
1.   Ufuk KESKİN    
2.   Emre SARIGÜL
3.   Sercan Ahmet ARSLAN
4.   Özgür KARAKAYA
5.   Yasin KARASULU
6.   Şerif TURUNÇ 
7.   Gülbey DİLSİZ
8.   Mithat ÖZTÜRK
9.   Eser MORSÜMBÜL
İZMİR ŞAKRAN 4 NO LU T TİPİ HAPİSHANESİ (ŞAKRAN/ İZMİR)
1.   Haydar YILDIRIM
2.   Deniz KOCAMIŞ
3.   Cihan KEŞKEK
4.   Onur DURAN
5.   Servet GÖÇMEN
6.   Gökhan KAYA
7.   Abdullah ÖZGÜN
8.   Alişan GÜL
9.   Olcay ABALAY
10.Onur VURAL
11.Ozan KOLUKISA
  KANDIRA 1 NO LU F TİPİ HAPİSHANESİ ( Kandıra/KOCAELİ)
1.   Nebiha ARACI
2.   Nurgül ACAR  
3.   Gamze EROĞLU
4.   Sevcan GÖKTAŞ
5.   Gülay EFENDİOĞLU
6.   Sultan IŞIKLI
7.   Yıldız KESKİN
8.   Derya TAŞKIRAN
9.   Menekşe TOSUN
10.Türkan ÖZEN
11.Tülin SOYHAN
12.Özlem TAŞDEMİR
13.Sevgi SAYMAZ
14.Yeliz TÜRKMEN
15.Aysun AKDAĞ 
16.Banu ÖZCAN   
17.Meral DÖNMEZ
18.Semiha EYİLİK
KANDIRA 2 NO LU F TİPİ HAPİSHANESİ (Kandıra/KOCAELİ)
1.   Ali TEKE
2.   Fırat ÖZÇELLİK
3.   Erkan KARATAŞ
4.   Mehmet AKDEMİR
5.   Vedat AKTEMUR
6.   Serkan FİKİR 
7.   Turgay AYYILDIZ
8.   Bülent ERKOL
9.   Gürkan TÜRKOĞLU
10.Hüseyin Furkan ULUKIR
11.Ufuk SAYAROĞLU
12.Murat ÇEÇEN
13.Ali Kemal AŞIK  
14.Cemal AYDOĞAN                  
15.Yasin CİYHAN 
16.Umut GÜNEY    
17.Rıdvan AKBAŞ
18.İlyas ARGUN
19.Selman TÖKÜ
20.Hakan YILMAZÖZ
                     KARABÜK T TİPİ HAPİSHANESİ
1.   Dilek KAYA
2.   Çiğdem ŞENYİĞİT
3.   Elif ERSOY   
4.   Selda KARATAŞ
KIRIKKALE F TİPİ HAPİSHANESİ  (KIRIKKALE)
1.   Mehmet BILDIRCIN
2.   Raşit DÖRTYOL 
3.   Ercan YILDIZ
4.   Gökhan GÜNDÜZ
5.   Mehmet ÖZDEMİR
6.   İsmail Cankat Özen
7.   Mehmet TUNCAY
8.   Hasan Basri YILDIZ
9.   Orhan NAMLI
KAYSERİ T TİPİ HAPİSHANESİ
1.   Yaprak YILMAZ
2.   Dilan EKİN    
3.   Meryem ÖZSÖĞÜT
4.   Gönül BOZKURT
5.   Yeliz KILIÇ
      MALTEPE ÇOCUK
1.   Rohat KILIÇ
2.   Yunus Emre Didin
SİNCAN KAPALI KADIN HAPİSHANESİ
1.   Filiz GENCER
2.   Fadik ADIYAMAN
3.   Elif AKKURT
4.   Gülay KORKMAZ
5.   Fatma VARICI
6.   Ebru YEŞİLIRMAK
7.   Ayten ÖZTÜRK
8.   Gülhan SAĞALTICI
9.   Şirin AYAZ
10.Dilan ULUDAĞ
11.Sibel BALAÇ
SİNCAN 1 NOLU F TİPİ HAPİSHANESİ 
1.   Ertuğrul ÇAĞAN
SİLİVRİ 2 NOLU L TİPİ HAPİSHANESİ
2.   Şahin KESKİN
3.   Ferdi SARIKAYA   
4.   Engin ATEŞ
5.   Haydar DOĞAN
6.   Murat ERTÜRK
7.   Müslüm GÖNÜL
8.   Tunç Ali BAYAR  
SİLİVRİ 6 NOLU L TİPİ HAPİSHANESİ
1.   Cem ÖZCAN
2.   Umut YOLOĞLU
3.   Barış ERDEM 
4.   Nazım ARSLAN
5.   Yunus Emre KÜRK
6.   Ozan GÜZEL
7.   Mehmet Ali FIRAT
8.   Mazlum ARSLAN
9.   Mustafa Özgür MULLA
10.Mesut BÖYÜR
11.Ali ÖNAY 
SİLİVRİ 9 NOLU (KAPALI) HAPİSHANESİ
1.   İsmail AKKOL
2.   Murat ALDEMİR  
3.   Mehmet YÜCETEPE
4.   MUSA AYKANAT
5.   Coşkun ÖZDEMİR
6.   Vedat DOĞAN
7.   Abdülaziz ÇETİN
8.   Alican TOPTAŞ 
9.   Murat DOĞAN
10.Kazım ÖZELİ
11.Selçuk KOZAĞAÇLI
12.Behiç AŞÇI
13.Halil EREN
14.Faruk ERDOĞAN 
15.Onur GÜL
16.Umutcan SALTIK
17.Ömer AKYEL
18.Rezzan ŞENGÜL
19.Emrah DOĞAN
20.Emre ÜNLÜ
21.Caner KOÇ
22.Bektaş ÇETİNKAYA
23.Ümit İLTER
24.İbrahim GÖKÇEK
25.Barış YÜKSEL
26.Caferi Sadık EROĞLU
27.Serkan ÖRS 
28.Serdar Kaya
29.Melis CİDDİOĞLU
30.Zeynep YILDIRIM
31.Yasemin KARADAĞ
32.Aysu BAYKAL
33.Neslihan ALBAYRAK  
34.Meral HIR
35.Ezgi KUL
36.Aslıhan DİŞ
37.Barkın TİMTİK
38.Emel YEŞİLIRMAK
39.Duygu YASİNOĞLU
40.Mesude PEHLİVAN
41.Hatice Ruken KILIÇ
42.Melek Yalçın
  TEKİRDAĞ 1 NO LU F TİPİ HAPİSHANESİ (TEKİRDAĞ)
1.   Hasan Tahsin AKGÜN
2.   Süleyman ACAR
3.   Eser ÇELİK
4.   Utku AYKAR
5.   Abidin ATEŞOĞLU
6.   Sezgin ÇELİK
7.   Ali Osman KÖSE
8.   Ercan KARTAL 
9.   Canip TARHAN
10.Edip TARHAN  
11.Veli ELYAKUT
12.Serdar POLAT
13.Cihan ZERAYAK
14.İleri KIZILALTUN 
15.Gökhan YILDIRIM
16.Barış ARAS
17.Salih SAVAŞ
TEKİRDAĞ 2 NO LU F TİPİ HAPİSHANESİ (TEKİRDAĞ)
1.   Miktat TAŞ
2.   Umut KOCAELİ
3.   Ali NAZİK                                         
TEKİRDAĞ 2 NO LU T TİPİ HAPİSHANESİ
1.   Cafer AYDINDAĞ
2.   Murat TAN
3.   Hasan KARAPINAR
4.   Bayram GÜLEÇ
5.   Engin GÖKOĞLU
6.   Özgür Zafer GÜLTEKİN
7.   Taylan GÜLTEKİN
8.   Yalçın CANPOLAT
TEKİRDAĞ 1 NOLU T TİPİ HAPİSHANESİ
1.   Hakan KARABEY
2.   Umut ABAY
3.   İbrahim YILMAZ
4.   Mert AVCI
5.   Karip POLAT
6.   Murat TOPÇİ
7.   Dehman GÖÇER
8.   Cem DURSUN
9.   Yılmaz VİRANER
VAN KAPALI YÜKSEK GÜVENLİKLİ HAPİSHANESİ
1.   Murat KAYMAZ    
2.   Mecit ŞAHİNKAYA
3.   Taner KORKMAZ
4.   Rabbena HANEDAR
5.   Yusuf Kenan DİNÇER
6.   Talat ŞANLI
7.   Akil NERGÜZ
VAN F TİPİ HAPİSHANESİ
1.   Muzaffer ELMASTAŞ
2.   Çağrı AVCI  
Halkın Sesi TV http://bit.ly/2UT2z7j
0 notes
kentdenizlicom-blog · 6 years
Photo
Tumblr media
KentDenizli.com sizler için yeni bir haber hazırladı: https://www.kentdenizli.com/iyi-parti-pamukkale-ilce-baskanliginda-yonetim-kurulu-belli-oldu.html
İYİ Parti Pamukkale İlçe Başkanlığında Yönetim Kurulu Belli Oldu
Denizli İYİ Parti’de Pamukkale İlçe Başkanlığının yönetim kurulu belli oldu.
Genel Merkez tarafından atanan Pamukkale İlçe Başkanı Av. Mustafa Çobanoğlu, yeni yönetim kurulu listesini basın toplantısıyla açıkladı. Toplantıya İYİ Parti İl Başkanı Hasan Akgün de katıldı.
 İlçe binasında yapılan toplantıda konuşan Çobanoğlu, “Daha yeni başlıyoruz. Pamukkale ilçesi çok önemli bu sebepten dolayı hedefimiz de büyük. Menzile ulaşmak için her mahalleye, her sokağa girecek gönülleri fethedeceğiz. Bu anlayışla ilçe yönetimini oluşturduk” dedi. CHP ile ittifak sorularına cevap veren Akgün ise, “Eğer böyle bir ihtiyaç hasıl olursa, halkın kararına göre duruma göre vazife alırız” ifadelerini kullandı.
Konuşmaların ardından Çobanoğlu, yeni listesini açıkladı. İşte o liste:
Başkanla birlikte toplam 40 kişiden oluşan yönetim kurulunda  Ahmet Muslu, Aysun Ekmekçi, Bahattin Uskuç, Berrin Satır, Cevdet Çokakoğlu, Deniz Burak, Ekrem Dönmez, Emel Kapcı, Ensari Durmuş, Enver Çağlayan, Erol Göçer, Fatıma Turhan, Fatih Servet, İbrahim Özoğul, İsmail Günay, Halil Kıybar, Hayati Uğuz, Huriye Eknez, Hüseyin Ateş, Keziban Çağ, Kudret Apak, Mehmet Dönmez, Mehmet Erdoğan, Muhammet Döner, Mustafa Yalçınkaya, Nevzat Öter, Ömer Yıldız, Raziye Bebeci, Sadi Yılmaz, Salih Menteş, Şabettin Erdaş, Tamer Yiğit, Turgay Liman, Tülay Uzakgider, Yasemin İrdem, Yasin Önenç, Yaşar Uzun, Zahide Meral Ersoy ve Züleyha Selçuk görev aldı.
0 notes
medyarehberi-blog · 6 years
Text
Çocuklar için sahneye çıktılar
Çocuklar için sahneye çıktılar
Kayseri’de bir okulun birinci sınıf öğrencilerinin velileri ile yakınları, daha önce hiç tiyatroya gitmemiş çocuklar için sahneye çıktı.
Talas Yüksek Mimar Selçuk Karakimseli İlkokulu 1/F sınıfının öğretmeni Aysun Dağtekin, özellikle savaş mağduru Suriyeli çocuklar ile Doğu Türkistanlı çocukların tiyatroyla tanışmaları amacıyla ‘Senin İçin Buradayım’ adlı projeyi hazırladı. SAHNEDE TER DÖKTÜLER
A…
View On WordPress
0 notes
istandistmag · 7 years
Text
Sahne Tarihimize Yön Veren Anılar…
Sanatçı Aysun Aslan Uğur’un Cebeci Ankara Devlet Konservatuvarı yıllarını anlattığı Anne Ben Leylek mi Oldum? kitabı İnkılâp Kitabevi etiketiyle Raflardaki yerini aldı.
Yaşamının ilk 20 yılını kaleme alan Aysun Aslan Uğur, aralarında Mazhar Alanson, Selçuk Yöntem, Mehmet Ali Erbil, İstemi Betil, Derya Baykal gibi isimlerin de bulunduğu okul arkadaşlarıyla ilgili kimi zaman çok güldüren, kimi zamansa hüzünlendiren anılarını okurlarıyla paylaşıyor.
Aysun Aslan Uğur, Türkiye’nin sanat hayatına damga vuracak olan Cebeci Ankara Devlet Konservatuvarı öğrencilerinin ilk gençlik yıllarına kapı aralayan Anne Ben Leylek mi Oldum? hakkında şunları söylüyor:
“Bu kitap, acı, tatlı anılarımdan bir derleme… Hayatıma, aklımın bir ucunda takılı kalanlarla kendi tanıklığım… O çağımın ham keskinliğiyle, kimini eğlenceli, iyi, güzel ve doğru, kimini kederli, kötü, çirkin ve yanlış algıladığım kişi ve olaylardan zihnimde kalabilenlerin bir tortusu… Ve ihtişamlı siyasal çalkantıların göbeğinde bile hayatın aktığını unutmamak, gülmekten uzak kalmamak gerektiğinin bir retrospektifi sanki…
Anne Ben Leylek mi Oldum?, okurlarına pek çok sanatçının hiç bilinmeyen gençlik fotoğraflarını, kıymetli anılarını ve bir çocuğun Türkiye’nin önde gelen koreograflarından biri olma yolundaki ilk adımlarını sunuyor…
Aysun Aslan Uğur
Ankara Devlet Konservatuvarı’nda Molly Lake, Travis Kemp ve Angela Bayley’den klasik bale ve Cecchetti Teknik eğitimi aldı. İlk koreografisini okul gösterilerinde sergileyen Aslan, 1974 yılında ADK Bale Yüksek Bölümü’nden mezun olarak Ankara Devlet Opera ve Balesi’ne katıldı. Aynı yıl Geyvan McMillen’le contemporary dance çalışmaya başlayan sanatçı, 1986’ya dek Londra’da jazz, contemporary, limon, doğaçlama gibi farklı tekniklerde dersler almayı sürdürdü.
İzzet Öz’ün TRT 1’de yayınlanan programları için yaptığı kısa dans gösterilerini 1985’e dek sürdüren sanatçı, 1979 yılında İstanbul Devlet Opera ve Balesi’ne atandı ve ertesi yıl ilk sahne koreografisi Çeşitlemeler’i gerçekleştirdi. İstanbul Devlet Balesi için yaptığı son eser Ağır Roman – East Side Story’dir. Beş yıl repertuvarda kalan eser, Los Angeles County Arts’ın davetiyle Amerika’da sergilenen tek Türk eseridir. Sanatçı 2007 yılında kurumdan emekli oldu.
1989’da, Türkiye’nin ilk profesyonel, özel dans topluluğu Türkuaz Modern Dance Company’yi kurdu. Yurtiçi ve yurtdışında sayısız temsil yapan ve büyük ses getiren topluluk Türkiye’de modern dansın yayılmasında, dans topluluklarının kurulmasında öncü oldu. Türkuaz MDC, Fransa’da yapılan Akdeniz Olimpiyatları Kapanış Seremonisi’nde yirmi bin seyircinin izlediği ve on yedi ülkede naklen yayınlanan Bi Rüya Gördüm gösterisinin ardından maddi olanaksızlıklar nedeniyle 1993’te dağıldı.
Kariyerine onlarca eser sığdıran ve ilklere imza atan sanatçı, özgün eserlerinin yanı sıra sayısız opera, tiyatro, müzikal, konser, albüm, film, TV dizisi, reklam, fashion show ve geniş boyutlu özel gösteri gerçekleştirdi. Dans ve müziğin varolduğu hemen tüm alanlarda, koreograf, yönetmen, yapımcı ve dansçı olarak faaliyet gösterdi. Özkan Uğur’un “Olduramadım” ve “Sensiz Olamam” şarkılarının sözlerini yazdı.
Sanatçı uzun bir aradan sonra 2017 Nisan ayında MDTİst topluluğu için Jizel adlı dans drama türündeki eserinin dünya prömiyerini gerçekleştirdi.
1989 yılından bu yana, müzisyen ve oyuncu Özkan Uğur’la evlidir. Bu evlilikten Alişan adında bir oğlu vardır.
Arka kapaktan:
Küçük bir kız çocuğu… Konservatuvarda bale bölümüne girecek, çok çalışacak, umutsuzluğa kapıldığı da olacak ama yılmayacak, Türkiye’nin önde gelen dansçılarından ve koreograflarından biri olacak…
Bir okul… Öğrencileri hem heyecanlandıran hem korkutan ama nihayetinde büyülü bir atmosferin kapısını aralayan konservatuvar. Sanata damga vuran isimlerin eğitim verdiği, öğrenci olduğu derslikler… İleride tüm Türkiye’nin tanıyacağı tiyatrocuların, müzisyenlerin, sinemacıların, dansçıların sohbet ettiği, haylazlık ettiği, flört ettiği bir okul bahçesi…
Bir ülke… Anadolu’nun dört bir yanında turneler, gösteriler, tatiller… Karış karış gezilen güzel ülkenin insanları, o insanların başrolde olduğu acı tatlı anılar…
Bir dönem… Politik gelişmelerin herkesin hayatını doğrudan etkilediği, bazen komik, bazen trajik olaylara gebe günler…
Ve… Aysun Aslan Uğur’un esprili bir dille kaleme aldığı, sanat dünyasının önemli isimlerinin gençlikleriyle, heyecanlarıyla, maceralarıyla, tutkularıyla ve aşklarıyla sahnede yerini aldığı bir kitap, Anne Ben Leylek mi Oldum?..
The post Sahne Tarihimize Yön Veren Anılar… appeared first on Şehri Keşfet & Explore the City.
from WordPress http://ift.tt/2y9AiDm
0 notes
avufuktekin · 7 months
Text
William Faulkner - Ambar Kundakçısı
William Faulkner – Emily’ye Bir Gül Bu bölümümüzde William Faulkner’ın “Ambar Kundakçısı” isimli öyküsünü inceledik. #williamfaulkner #ambarkundakçısı #emily’yebirgül #öykü #hikaye #edebiyat Youtube’da izle Spotify’da dinle Apple Podcasts’te dinle Google Podcasts’te dinle
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
avufuktekin · 1 year
Text
Yusuf Atılgan - Çıkılmayan
Bu bölümümüzde Yusuf Atılgan'ın “Çıkılmayan” isimli öyküsünü inceledik. Öyküye önce yakın okuma yapıp onu edebiyat açısından değerlendirdik. Ardından öyküde geçen 6-7 Eylül 1955 Olaylarına değindik.
Bu bölümümüzde Yusuf Atılgan’ın “Çıkılmayan” isimli öyküsünü inceledik. Öyküye önce yakın okuma yapıp onu edebiyat açısından değerlendirdik. Ardından öyküde geçen 6-7 Eylül 1955 Olaylarına değindik. #yusufatılgan #çıkılmayan #öykü #hikaye #edebiyat #hukuk #6-7eylülolayları #hukukveedebiyat Youtube’da izle Spotify’da dinle Apple Podcasts’te dinle Google Podcasts’te dinle
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
avufuktekin · 1 year
Text
Shirley Jackson - Piyango
Shirley Jackson’ın “Piyango” isimli öyküsünün incelemesi.
Kurgudan Gerçeğe programının dördüncü bölümünde Shirley Jackson’ın “Piyango” isimli öyküsünü inceledik. Öyküye önce yakın okuma yapıp onu edebiyat açısından değerlendirdik. Ardından öyküden yola çıkarak toplumda geleneklerin gücünden, itaat kültüründen, milgram ve stanford deneyi gibi psikolojik deneylerden bahsettik. İzlemek / dinlemek için ilgili linke…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
avufuktekin · 1 year
Text
Bekir Yıldız - Bedrana
Kurgudan Gerçeğe Programının üçüncü bölümünde Bekir Yıldız’ın “Bedrana” isimli öyküsünü inceledik. Öyküye önce yakın okuma yapıp onu edebiyat açısından değerlendirdik. Ardından öyküde geçen töre, kadın cinayetleri, İstanbul Sözleşmesi gibi konuları hukuki ve toplumsal açıdan ele aldık. İzlemek / dinlemek için ilgili linke…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
avufuktekin · 1 year
Text
Juan Rulfo - Söyle de Beni Öldürmesinler!
Kurgudan Gerçeğe Programının ikinci bölümünde Meksikalı yazar Juan Rulfo’nun “Söyle de Beni Öldürmesinler!” isimli öyküsünü inceledik. Öyküye önce yakın okuma yapıp onu edebiyat açısından değerlendirdik. Ardından çevirinin önemi ve çeviri farklılıklarından bahsettik. Son olarak öyküde geçen zamanaşımı, affetme gibi konuları hukuki ve toplumsal açıdan ele aldık. İzlemek / dinlemek için ilgili…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
avufuktekin · 1 year
Text
Tobias Wolff - Zincir
Kurgudan Gerçeğe Programının ilk bölümünde Amerikalı yazar Tobias Wolff’ün Zincir isimli öyküsünü ele aldık. Öyküye önce yakın okuma yapıp onu edebiyat açısından ele aldık. Ardından bu öyküde hissedilen adalet arayışı üstüne konuştuk. Son olarak öyküde konu edilen hayvan saldırısından yola çıkarak sokak hayvanları konusunu hukuki ve toplumsal olarak ele almaya çalıştık. İzlemek / dinlemek için…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
mansetmalatya · 4 years
Text
MTÖÜ YEREL KALMAYACAK, ULUSLARARASI OLACAK
Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, “Malatya Turgut Özal Üniversitesi yerel kalmayacak, küçük bir yerde sıkışmayacak, şehir üniversitesi olacak ve uluslararası bir üniversite olacak. İsmine yakışan  bir üniversite olacak.” dedi. Malatya Turgut Özal Üniversitesi İletişim ve Haberleşme Topluluğu tarafından 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla düzenlemiş olduğu 'Hayat Birlikte Güzel' isimli etkinlik Battalgazi Yerleşkesindeki Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Etkinlikte İstiklal Marşı, İletişim ve Haberleşme Topluluğu tarafından İşaret Dili ile çevrilirken, Abdulkadir Eriş Güzel Sanatlar Lisesi öğrencilerince ise  müzik dinletisi yapıldı. Etkinliğin açılışında konuşan  Rektör Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, “Geçen yıl ‘Farklılıkların farkındayız, ya siz’ adlı etkinliğimizi düzenlemiştik. Bu yıl Hayat Birlikte Güzel, diyoruz.  Her yıl farklı bir tema ve farklı bir konuyu işliyoruz. Eğitimin engelliler için bir hak olduğu yaklaşımı içinde; Malatya Turgut Özal Üniversitesi, engelli bireylerin eğitim, araştırma, sosyal ve kültürel yaşama katılımı konusunda ‘Engelsiz Eğitimi’ ve ‘Engelsiz Üniversite’ olmayı hedeflemektedir. Engellilerin sorunlarının çözümüne katkıda bulunmak ve yaşamlarını kolaylaştırıcı önlemler almak insanlık görevimiz Her zaman farkındalıkların farkında olan bir üniversiteyiz. Bu nedenle; engelliliği bir rehabilitasyon sorunu olarak değil; bir insan hakkı olarak kabul ediyoruz” ifadelerini kaydetti. -Battalgazi Yerleşkesine Öğrenci Yaşam Merkezi kuruluyor Rektör Prof. Dr. Karabulut, “Tüm öğretim üyelerimizin, öğrencilerimizin de içinde olduğu şuanda bulunduğumuz Battalgazi Yerleşkemiz de süreç içerisinde bir Yaşam Merkezi kurulacak. Battalgazi Yerleşkemizde şuanda  Hippoterapi Merkezimiz bulunuyor.  Milli Eğitim Bakanımız Sayın Prof. Dr. Ziya Selçuk ve Bilal Erdoğan ile Gençlik ve Spor Bakan Yardımcımız İhsan Selim Baydaş’ı misafir ettiğimizde öğretim üyelerimiz çok güzel bir proje takdiminde bulundular.   O projemiz desteklendi. Yakında hem Atçılık ve Hippoterapi Merkezi yeni hali ile,  hem de Öğrencilerin Yaşam Merkezi projesi  hayata geçiyor. Hippoterapi Merkezimiz engelli vatandaşlarımız ve aileleri için bir yaşam merkezi olacak” dedi. -“Tarih bu üniversitenin kuruluşunu yazacak” Rektör  Prof. Dr. Karabulut, “Tarih Malatya Turgut Özal Üniversitesi’nin kuruluş sürecini yazacak. Çünkü bir kadın rektör ve çok yakın çalışma arkadaşları ve bizleri hiç yalnız bırakmayan ve bırakmayacak olan Malatyalılar ile Malatya’nı kendi tırnakları ile oluşturduğu, ismi ile gurur duyduğumuz Malatya Turgut Özal Üniversitesinin kuruluşunu tarih yazacak.  Çünkü biz farklılıkların farkındayız. Hem bilimsel çalışmalarla, hem sosyal etkinliklerimizle bizlerin yerinde olacağı bir nesil yetiştirmek istiyoruz. Gecen hafta Rusya’daydık. Orada Malatya kayısısının projelerini ve üretimi ile ilgili konuları anlattık. İnşallah gelecekte bununla ilgili güzel projeleri anlatan bir etkinlik yapacağız. Şunu söylüyorum; Malatya Turgut Özal Üniversitesi yerel kalmayacak, küçük bir yerde sıkışmayacak, şehir üniversitesi olacak ve uluslararası bir üniversite olacak. İsmine yakışan  bir üniversite olacak. “ Malatya Turgut Özal Üniversitesi Genel Sekreteri Prof. Dr. Nurettin Konar’da, “İnsanlık tarihi ne zamandan varsa engellilik de o zamandan beri var. Şu anda yapılan çalışmalarla onlar için hazırlanan kanunlarla yönetmeliklerle yaşanabilir ve hayatlarını çok iyi hale getirmek için aldığımız kararlar, uygulamalar daha öncelerde yoktu.” diyerek yeni dön8emde engellilere yönelik olarak önemli çalışmaların hayata geçirildiğini kaydetti. Engelsiz Malatya Turgut Özal Üniversitesi Koordinatörü Öğretim Görevlisi Fahrettin Burak  Demir ise, “Kampüs ve bütün binaların erişilebilirlik analizini çıkardık birim olarak. Bu kapsamda 2020-2021 eğitim dönemi içerisinde bütün eksikliklerimizi gidererek Engelsiz Üniversite  için turuncu, mavi ve yeşil bayrakları almak için müracaat da bulunacağız. Aynı şekilde 2020-2021 eğitim dönemi içerisinde ‘Engelsiz Kütüphane’ çalışmamız şimdiden başlattık” dedi. -15 Temmuz şiiri ağlattı  Etkinlikte İletişim ve Haberleşme Topluluğu tarafından Rektör Prof. Dr. Karabulut ve üniversite yöneticilerinin işaret dili ile konuşmalarının yer aldığı farkındalık videosu gösterimi yapıldı.  İletişim ve Haberleşme Topluluğu üyeleri, Aşık Veysel’in ‘Uzun İnce bir Yoldayım’ eseri ile Barış Manço’nun ‘Anlıyorsun değil mi?” adlı eserini ise yine işaret dili ile sunumunu yaptılar. İletişim ve Haberleşme Topluluğu’nca 15 Temmuz gecesinin kahramanlarından Şehit Ömer Halisdemir ile ilgili şiir işaret idili ile sunulurken salonda bulunanlar gözyaşlarını tutamadılar. -“Engelli evlat Allah’ın bana bir emaneti. Bizim hayatımızda dram yok” Etkinliğin “Kadın ve Aile” konulu söyleşisine katılan engelli annesi Banu Taş, “Bir dram bekleniyordu, ama kusura bakmasın kimse. Bizim hayatımızda dram yok, bizim hayatımızda sadece saf sevgi var. Gerçekten o sevgiyi o çocukların gözlerinde, size sevgiyle bakan o gözler, bu mutluluk anlatılamaz. Ben ailelere sadece şunu söylüyorum;  biz güçlüyüz ve bu gücün farkındayız da, ben öyle olduğuna inanıyorum. Ben her zaman şükür ediyorum, bana bunu layık gören yaratana en azından bu emaneti bana veren yaratana her zaman şükür ettim ve elimden gelenin en iyisini yapmak, bu dünyada yapabileceğim tek şey.” dedi. -“Biz yardım alan, siz yardım eden pozisyonundan çıkın, hayatı paylaşalım” Görme Engelli Uzman Psikolog Aylin Aslan ise şunları söyledi, “Biz yardım alan pozisyonda olmak istemiyoruz, siz de bize yardım veren pozisyondan çıkarsanız eğer gerçekten paylaşmayı öğreneceğiz. Aramızda fark yok, sadece dediğim gibi birlikte yaşamaya cesaret etmek lazım, birlikte paylaşmaya cesaret etmek lazım. Aileler, iş yerleri, sokaktaki insanlar, vatandaşlar neyi nasıl yapabileceğimizi lütfen bize sorun, neyi nasıl yapmak istediğimizi lütfen bizden öğrenin. Ben bir bireyim ve neyi nasıl yapmak istediğimi gerçekten bana sorarak benimle öğrenebilirsiniz, bu yolu birlikte yürüyebiliriz.” -Karaburun’un mesajı Bu arada, programa annesini rahatsızlığı nedeniyle katılamayan 25. ve 26. Dönem Bursa Milletvekili, Aile, Çalışma Ve Sosyal Hizmetler Bakan Danışmanı Bennur Karaburun etkinlik için gönderdiği mesajında, “Mışmışı, meyve bahçesi, coğrafi yapısı, kültürü ve çalışkan bireyleri ile gönlümüzde ayrı bir yeri olan güzel Malatyalılar ve Malatya’ya gönül vermiş farklı illerden gelen değerli kardeşlerim, sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Rektörlüğümüzün hazırlamış olduğu bu anlamlı programda sizlerle bu salonda olmak için gün sayarken, canım annemin ansızın rahatsızlanıp yoğun bakıma kaldırılması beni derinden üzdü.  Üniversitemizin ”Hayat Birlikte Güzel” söyleşi programına katılamayacağımı üzüntü ile bildirir, emeği geçenlere sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Sizleri Allah’a emanet ediyorum.” İfadelerini kaydetti. Read the full article
0 notes