Tumgik
#bundan tabii ki size ne haklısınız
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Geçen yıl ayaklarımı bir türlü ısıtamadığım için bu yıl paraya kıyıp, kalın yün mün polar çorap vs ne varsa almaya karar verdim
4 notes · View notes
Text
iki yıl önce bu zamanlar hissettiğim şeyleri düşündükçe kendimi nasıl bir psikolojiye sokmuşum diye düşünüp çok kızıyorum kendime. tabii tek başıma yapmadım bunu, bu psikolojime destek olan tonla insan vardı. dersanedeki hocalarım, okuldaki hocalarım, ailem, arkadaşlarım hatta sadece tanıdığım diyebileceğim insanlar. dünyanın en önemli şeyiymiş gibi geliyordu sınav, istediğim olmazsa hayallerimin sonuymuş gibi. düşük bir sıralama yaparsam hayal kırıklığına uğratacağımı düşündüğüm insan sayısı o kadar fazlaydı ki kendi psikolojimi düşünecek halde değildim. kendimden daha önemli şeyler vardı o dönem için-konudan bağımsız ama hala var bu arada fkelşdğsğ- kendimi düşünecek vaktim bile yoktu. şu an düşündükçe buna nasıl dayandığıma, bunu kendime neden yaptığıma dair yeterince tatmin eden bir açıklama bulamıyorum.
bu yıl sınava girecek olanları düşünüyorum sonra. o sınav psikolojisinin yani sıra o kadar çok önemsenecek konu var ki bu yıl için. ailesini, çevresini, kendini tehlikeye atma riski; ailesinden birini kaybetmiş olanların psikolojisi, kronik bir rahatsızlığı olanların aynı sınıfa sokulacak olmasının tehlikesi, sınavın ertlenmesi sonra tekrar öne alınması...(baya alay ediyor gibiler haklısınız)daha sayamayacağım tonla şey. sınav başlı başına psikolojik bir savaşken üst üste gelen birsürü şey. sadece şunu söylemek için uzattım bu kadar. yalnız değilsiniz, sizin gibi hisseden ne yapacağını bilemeyen çok fazla öğrenci var. ve her şey bittiğinde bunun için mi bu kadar yıprattım kendimi deme ihtimaliniz çok yüksek. o yüzden kendinizi bu olaylardan birkaç günlüğüne soyutlamaya çalışın derim, hayatın en önemli şeyiymiş gibi geliyor bazıları için biliyorum ama deli deli yapmayın kendinizi. özellikle sosyal medyada çok takılıp daha da büyümesin gözünüzde her şey, çünkü sosyal medya tayfası o kadar büyük büyük yaşıyor ki her şeyi, dünyanın sonuna üç gün falan kaldı onlara sorarsanız. o yüzden biraz uzaklaşmak iyi gelecektir bu süreçte. bu zamana kadar şartlar el verdiğince elinizden geleni yaptıysanız bundan sonra sizi kimse suçlamayacak emin olun. kendinizi sizden daha fazla da kimse suçlayamaz zaten, kendinize yüklenmeyin tavsiyesini vermeyeceğim elinizde olmadığını biliyorum. yapabildiğinizin en iyisini yapın, gerisi nasip kısmet şans artık nasıl adlandırırsanız. bu maçı almadan gelmeyin size güveniyorum snxldşdid
11 notes · View notes
pleksiglastabelada · 7 years
Text
Dün, mutfaktaki lavabonun altındaki borulardan biri aniden patladı; patladığını sonradan anladım aslında, önce lavabodan su sızdığını falan düşünüp çeşmeyi kapatmıştım. İşe yaramadı. Bir anda tazyikli su çok büyük bir hızla mutfağa dolmaya başladı. Panik anlarında kafam çalışmaz, tazyikli suya karşı elimde viledayla savaşamayacağımı anlamam en az iki üç dakikamı aldı. Ardından da,  sadece gidip apartman görevlisini çağırmayı akıl edebildim. Murat’ın hangi dairede oturduğunu bilmiyordum. 27 daire var apartmanda, aslında tam sayısını da dün konuşurken ondan öğrendim. Bir yıldır bu evde oturuyorum ama apartmanda kimseyi tanımıyorum, bir keresinde evde olmadığım için kargomu alt daireye bırakan kargocu sayesinde, alt komşuya teşekkür etmişliğim var. İsmini ise hala bilmiyorum.
Her neyse, Murat’ın dairesini bulmak için apartmanın en alt katına inmem gerektiğini düşündüm. Apartman görevlileri, apartmanın en alt dairesinde oturur bilgisine ise ne zamandır sahibim, hiç bilmiyorum. İlk defa böyle bir apartmanda yaşıyorum çünkü. Zeminden aşağı bir kat indim, sonra, bir kat daha, yok artık, bir kat daha. Dün öğrendim, girişin altında üç kat varmış, hayret. Merdivenlerin bittiği son daireye geldiğimde kapıyı korkarak çaldım, eğer bu daire değilse, ne diyeceğimi kafamda kurarak: “Şey ben apartman görevlisine bakıyordum, ama bu dairede değil mi, ah çok pardon, siz değilsiniz o...peki biliyor musunuz nerede oturuyor, ben apartmanda yeniyim de (kısmi yalan), öyle mi peki çok teşekkürler”
--
Bu olası konuşma kafamda dönerken “kim o” sesini işittim, “şey ben, apartmandan 23 numara” dedim. İçimden kendimi apartman numarası olarak tanıtmış olmama şaşırmış gülerken. 23 numara olursam, bana hemen yardım edebilirler, çünkü ben o zaman apartman görevlisinin sorumluluk alanına girmiş olurum diye düşünüyordum sanırım, neyse. Kapıyı bir kadın açtı.
-Apartman görevlisine bakmıştım, dedim.
- Evet, benim eşim dedi Murat, ama evde değil. Ne olmuştu?
-Bizim mutfağı dedim, alelacele, su basıyor. Boru patladı, yerler suyla dolmak üzere. Ne yapacağımı bilemiyorum, su çok hızlı, tazyikli. Gelmesi uzun sürer mi?
-Vanayı kapattınız mı dedi, kadın. Hemen vanayı kapatın. -Vana?
-Evet dairenin dışında su vanası var, kapının yanında kendilerinkini gösterdi. Onu bulup kapatın, ben Murat’ı arıyorum. Markete gitmişti, hemen bakar gelip.
Teşekkür ettim, koşarak yukarı çıktım. Vanayı kapattım, su kesildi, biraz rahatladım ama  bu sürede ortalık berbat bir şekilde su dolmuştu.  Evde ne kadar havlu, paspas filan varsa getirip yerlere sermeye başladım. Dolapların altına kadar gitmiş sular, of! Ne yapacağımı bilemez haldeyken kapı çaldı. Gelen Murat’ın eşiydi, orada tanıştık Yeliz’le. Eşim biraz gecikecekmiş, yapabileceğim bir şey var mı diye geldim, dedi.
-Bilmiyorum ki ne yapabiliriz dedim, çok su var. Temizlemeye çalışıyorum.
Benim beceriksizliğimi Yeliz’in anlaması uzun sürmedi, hemen yardıma girişti. Dolapların altına ulaşamıyorum dedim, viledanın başlığı alta girmiyor. Öyle olmaz tabii dedi, viledanın başlığını çıkardı, onun yerine sopanın ucuna havlulardan birini takarak dolapların altını temizlemeye başladı. Yeliz’in pratik çözümlerine ve canla başka çalışmasını hayran olmuştum.
Kadınlar bir şekilde böyle işleri halletmeyi zamanla öğreniyor herhalde, diye düşündüm. İşin büyük kısmını bir anda üstlenmişti, ben daha çok ne yapabilirim diye soruyor, öte yandan sürekli teşekkür ediyordum, ah siz olmasanız ne yapardım, çok kötü çok evet iyi ki evdeydik, doğru ya evde olmasak ne olurdu, tüm odalar of, aman aman Allah korudu, haklısınız, ucuz atlattık. Onunla konuşurken, içimden insanın zaman zaman kendi beceriksizliği ve çaresizliğiyle yüzleşmesinin de ne kadar gerekli olduğunu hatırlatıyordum. Biz temizliği yarılamışken, Murat geldi, her tarafımız ıslak yerleri siler halimize güldü. Neyse ki mutfağı biraz kontrol altına alabilmiştik de birlikte gülebiliyorduk. Borunun içindeki, siyah plastiği gösterdi, Murat. Bak dedi, eriyor bunlar zamanla. Bu kim bilir ne zamandır değişmemiştir. Yarın ben gider alırım, değiştiririm bunu, kolay iş. Uzun uzun anlattı yapılacakları, teşekkür ettim. Sonra dedi, ev sahibine söyleyin de, bunun parasını kiradan düşsün. Size kalmasın sonra, olmaz öyle.
--
Murat bu sabah geldi, boruları değiştirdi, uzun uzun kontrolleri yaptı ve her şey halloldu. Yine çok teşekkür ettim, hem malzemenin parasını ve hem kendisine ne kadar vermem gerektiğini sordum, baştan siz bilirsiniz gibi şeyler dedi, ama ben bilmiyorum dedim. Çünkü ben gerçekten bir insanın emeğine değer biçmeyi, bilmem, diye içimden geçirdim. Devam ettim, “Hem bundan önce yıllarca yurtta kaldım, böyle şeyler gelmedi başıma. Ailemle yaşarken de boyacıya, tesisatçıya falan kaç para verdiğimizden hiç haberim olmazdı.” Daha önceden biçilmiş değerlerin de farkında değildim yani. Onu bilgisizliğime ikna edince bir miktar söyledi, yanımda o kadar yoktu, ertesi gün parayı getirmeye söz verip uğurladım.
Murat hem yeni boruları tesisatçıdan almış, hem de onları değiştirmişti, bu yüzden parayı ona verecektim, fakat Yeliz’in en çaresiz zamanımda yardımıma koşması, ve bunu çok içten bir şekilde yapması benim için çok daha değerliydi. Mesela ertesi gün, Murat’ın yerine gelecek başka bir tesisatçı bulabilirdim, aşağı yukarı benzer bir şekilde sorunu çözer, yaklaşık bir para alırdı herhalde diye düşündüm. Ama Yeliz olmasa mutfağı asla yoluna koyamazdım, tek başıma çok zordu. Bir şeyler yapmam, ona ayrıca teşekkür etmem lazımdı ama para vermek de istemiyordum, hoşuna gidecek bir şeyler alabilirdim belki. Öte yandan, onunla ilk kez dün tanışmıştım ve zevklerini bilmiyordum. Kadınların sevebileceği türden şeyler diye içimden geçirdim, bir şal, veya kolye filan nasıl olurdu. Biraz riskli geldi, hem belki de işine yaramaz, gereksiz bir hediye vermek de kendi içini rahatlatmak olurdu sadece diye geçirdim içimden. Nedense hediyenin ya işlevselliği, ya da o kişinin kişisel tarihinde bir anlamı olması gerekiyor, gibi hissettiğimden olacak. Yeliz’e bir şey almaktan vazgeçtim, ama oğullarına bir kitap alsam, yaz tatilinde belki okur, diye düşündüm. Kitap almak güzeldir, her zaman, değil midir?
Gündüz kitapçıdan güzel bir kitap seçmiştim, eve girmeden onu vermeye gittim, saat akşam 10 civarıydı. Biraz geç olmuştu, hediyenin acelesi yoktu belki ama parayı geciktirmek istemiyordum, ihtiyaçları olabilirdi. Kapıyı çalarken içeri oturmaya çağırabilirler diye aklımdan geçirdim. Tüm gün dışarıdaydım ve yorgundum, pek oturmak istemiyordum aslında ama davet ederlerse de reddetmek ayıp olurdu. Yine “kim o” sesi, bu sefer bir çocuktan.
-Merhaba dedim, Murat evde mi? Ben komşunuzum, K, içimden 23 numara olmaktan vazgeçişimi takdir ediyordum.
-Evet, dedi.
-Şey çağırabilir misin acaba, bir de sana kitap almıştım hediye. Onu verecektim.
Kitaba uzanmadan hemen içeri babasını çağırmaya yeltendi. Murat kapıya geldi. Parayı uzattım, acelesi yoktu ya K. hanım dedi, K. hanım olmak istemiyordum, keşke bana hanım demese dedim, ama bunu nasıl düzeltirim bilemedim, ses etmedim.
-Ferhat’a bir kitap almıştım, onu da verecektim ama hemen içeri kaçtı dedim. Güldüm.
-Gelsenize içeri dedi, Yeliz de burada, gelin otururuz.
Bekliyordum bunu, tamam geleyim madem dedim. Ama rahatsız olmayacaksanız, saat de geç oldu ya, biraz zamansız geldim.
- Yok olur mu dedi, biz gece geçe kadar otururuz, şimdi kola içiyorduk, sonra çay içeriz, karpuz yeriz. Kola için, buyrun alın, ama siz içmezsiniz kola dedi. Neden öyle dedi bilmiyorum, sormadım. İçerim dedim, çok sıcak içim yandı valla, soğuksa alırım bir bardak.
Dolaptan yeni çıkardık dedi, hemen bir bardak doldurdu. İçerken havadan sudan sohbete başladık, apartmandaki dairelerde kim kalıyor, en çok kime misafir geliyor, hangisi hoca, hangisi öğrenci, hangisi deli ( çok okumaktan deliymiş, öyle dedi), kim gece sarhoş eve geliyor gibi pek çok bilgiyi bir çırpıda öğrendim. Memleketimi sordu, apartmanda oradan gelen iki kişi daha varmış, beni bir ara onlarla tanıştıracak, iyi olur dedi, hemşehrisiniz.
Lafı kitaba getirdim, oğlan geldi hediye paketini açtı, kitabı biraz kurcaladı yanımızda. O sırada Yeliz’e döndüm:
-Aslında dedim, size hediye alacaktım ama bilemedim nasıldır zevkiniz. Epey düşününce de oğlana yazın okuması için bir kitap aldım. Umarım sever.
Murat hemen araya girdi:
- Sever sever, çok okur o, dedi. Ben de okuyorum ondan sonra, güldü, seviyorum aslında okumayı, bakma yani, dedi. Yeliz devam etti sonra: -Ben, öyle herkese yardım etmem aslında dedi. Sizi görünce sevdim, ondan ettim. Karşılıksızdı, bir şeye gerek yok. 
Bazıları, diye devam etti, kapıyı açınca suratına bakmıyorlar, siz öyle değilsiniz, güler yüzlüsünüz, ondan yardım ettim size.
Sustum.  Bazıları öyledir, boşverin siz, ama kendinizi üzmüyorsunuz inşallah onlar böyle yapınca, diyemedim. 
Beni herkesten farklı yapanın, yalnızca Yeliz’in yüzüne bakıp, gülümsemek olması beni utandırdı. Başkaları adına orada çok utandım.
Gülümsedim.
5 notes · View notes
benyaziyomyeah · 7 years
Text
Calm Yo Tits =Okay ladies, now let's get in formation, I slay _Respect_
Çağlar: Sıçmayız sıçmayız
CocoLesh: Küfür falan etmeyin şu grupta. Herhangi bir samimi davranışta bulunmayın. Öyle tuhaf insanlar var ki inanamazsınız. Sanırsın ki profesörler. 40 yaşında formasyon almak koymuyor da fazla mesaj almak koyuyor.
Nermin: İleriki yaşlarda formasyon almak ya da almamak kimseye koymaz rahat ol arkadaşım ama ileride öğretmen olduğunda bu yaptığın sivrilirlerle kurumlarda barınamaman ya da aldığın Az maaş koyabilir dikkat et. Mesela bana olgun olmayan insanların öğretmen olup çocukları eğitmesi bana çok koyuyor
Burak: Sakin arkadaşlar. Şunun şurasında 1-2 ay birlikteyiz boşu boşuna kalp kırmanın anlamı yok, bu grupta zaman zaman geyik dönüyor olabilir ama kimsenin niyeti kötü değil, zaten kötü niyetli olan insanı da barındırmayız bu grupta. Bu grubun amacı bırbırımıze yardım. Kımse kımseyı sevmek ya da çekmek zorunda degıl ısteyen cıkmakta özgür, ders, formasyon dısında da çok gerekmedikçe konuşmamaya özen gösterelim.
Nermin: Kesinlikle katılıyorum arkadaşım bu yaş muhabbeti hoş değil ben hepinize değer veriyorum ama ağır konuşuyorsunuz yazan arkadaşı tanımıyorum ama görsem eskisi gibi konuşurum. Bizler okumuş insanlarız böyle şahsi muhabbetler hoş değil tabii ki geyik yapılacak o sınıfta en çok geyik yapanlardan biriyim arkadaşlarımla ama iş hakarete gelmesin.
Erdil: Dostum harbiden 40 yaş muhabbeti hiç olmamış.
CocoLesh: Üst üste kullanılan sert dil yüzünden kullandım ben bunu . Kişiye özel bir yazı. Herkesin üzerine alınması gerekmez.
Erdil: Gerek yok böyle şeylere.
CocoLesh: Dün akşam aldığım bir karşı mesaj beni aşırı şaşırttı ve modumu düşürdü
Nermin:Ben asla üzerime almadım ama empati kurdum
Burak: Sen zaten 40 yaşında değilsin orası da ayrı :P
Nermin: :D
Burak: 40 yaşında olan biri de Yok
Nermin: Evet
CocoLesh: Dünkü deneyimimi görseydiniz küfrederdiniz
Nermin: Onu bilemem ama kapatalım burada bu konuyu iyi akşamlar gençler iyi çalışın.
CocoLesh: Bu kadar muhafazakar olmaya gerek yok uzun lafın kısası. Biz burada öğrenciyiz. Birbirimizden farkımız yok
Nermin: Orası öyle aynen
CocoLesh: İsterseniz 10000 tl maaş alın çalıştığınız okulda
Nermin: Namık hoca yorumsal soracak dikkat
CocoLesh: Ama sürekli ciddiyet beklentisi vesaire komik kaçıyor. Grubumuzda herhangi bir akademisyen de Yok
Nermin: Ya emin ol kimse o kadar ciddi olamaz doğaya aykırı. Haydi byeeeee
CocoLesh: Bye Nermin arkadaşım 😻
Nermin: Bye Berkay arkadaşım!
Burak: Yahu onu bunu bırakın da Namık hocanın notları olan güzel yürekli yardımsever arkadaşlar yok mu içimizde :(
Ahu: Bu 40 yaş muhabbeti eden arkadaş Berkay gel ben sana 40 yaş nasıl olur anlatıvereyim. Bu ne ya?
Ahu: @Nermin süper ozeltlemissin canım arkadaşım
CocoLesh: Anlat Banu*Ah-u
Ahu: Pazartesi karşıma çık
CocoLesh: Oryel at kafama
Ahu: Görürsün
CocoLesh: Bu bir tehdittir
Ahu: Sn bi saattir burdan sallarken ne oluyordu bi açıklasana öğrenelim bay çok bilmiş ukala. Türkçe de hatalı hahaha
CocoLesh: Lets see
Erdil: Berkay kardeşim. Normal insanlar herkesin gördüğü yerde insanların yüzüne karşı yaş ayrımcılığı yapmazlar. Öğretmenler hiç yapmazlar. Çünkü öğretmenler empati yeteneği gelişkin insanlardır. Bu tutumun gruptaki birçok kişi için son derece kırıcı bir tutum. hem öğrenci hem de halihazırda öğretmen olan arkadaşlarımız için.
Ahu: <333@Erdil
CocoLesh: Beni tek bir kişi çok kırdı . Geriye kalan herkesten kamuoyu önünde özür diliyor ve sorunu kapatıyorum
Ahu: Sen de insanlara kendini kirdiracak durumlara düşürme
Burak: Yapmayın arkadaşlar. Sakin aa
Koray:
Tumblr media
CocoLesh: Kaos görünce yapışıyorsunuz işte herhangi küçük bir goygoyda susun artık demeyi biliyorsunuz. Cidden saçma artık
Koray: olur oyle gerginlikler arkadaslar olcme ve degerlendirmeyi gectik. bunu kutlamaliyiz bence.
Ahu: Valla kimse gergin değil herkes yorum yapıyor biz yapınca mi ortam gerildi
CocoLesh: Özelden tehdit mesajları da alıyorum
Koray: harbi mi ya hsjshs. Ben birakiyorum goygoyu madem
CocoLesh: Gerçekten. Görüşeceğiz senle falan.Karşılarında paspas var sanki
Burak: Arkadaslar. Mudahale edicem ama yeter yahu :)
Derya: Sen dun bana mesaj atan arkadassin galiba,burda bir saattir konusuyorsun da .Arkadaslar biz bu grubu ya da farklı bir grubu ders paylasimi birbirimizle okul ya da notlarla ilgili herhangi bir durumdan haber almak icin kurduk,şahsi olarak mesaj atarak geyik yapma kimsenin hakkı degil,ben kendi adıma bu durumu çirkin buluyorum ve bu durumu ikinci kez yasadim.Lütfen herkes işine baksın
CocoLesh: Sıktı
Derya: Iyi calısmalar
CocoLesh: Size de
Burak: @Derya Kımsenın sana geyik yaptıgı yok sen alınıyorsun biraz. Berkay’la aranızda ne geçti bilmiyorum ama ölçme sınavından grubu rahatsız etmemek adına online olan birisine yazıp bi soru sormak istedim. Sen bunu terbiyesizlik olarak algılıyorsun. Bu grupta herkes sadece not ve paylaşım için burada. Ego tatmin yeri değil burası. Bundan sonra herkes laflarına ve tanımadığı insanlara karşı tutumlarına dikkat etsin. Art niyetli olan insanları direk atacağım. Bu konu da burada kapansın lütfen daha fazla uzamasın gecenin körü oldu. İyi geceler cumleten.
Derya: Ego tatmin eden yok. Samimiyetim yoksa gecenin 1inde bana mesaj atmayacaksin kusura bakma
Altan:
Tumblr media
Derya: Online olmam istedigin saatte beni rahatsiz edecegin anlamina gelmez,seni tanımam etmem o arkadasi da tanimiyorum.Niye şahsi olarak mesaj atiyorsunuz. Ne sebeple olsun yani ,gruba yaz ne konu hakkinda konusacaksan online olan oldugunda cevap veriyor zaten.Lütfen saygılı olun ve özelestiri yapin.Daha da yazip diger arkadaslara rahatszlik vermeyin.
Olcay: Haydaa neler neler olmuş
Altan: @Olcay sen bi dur diego :D
Derya: Ego tatmini yapan da sensin ,direkt atacammis ,sen formasyonun lideri misin. Gecenin 1bucugunda mesaj atiyor cıvık cıvık bir de gülüyor bir de üste cıkıyor.
Burak: Bi daha oku ıstersen yazdıgımı
Olcay: özelden mi oldu bunlar acaba? Yoksa bu gruptan mı oldu?
Derya: Arkadas gecenin 1bucugunda benim telefonuma mesaj atiyor.
Altan: Özelden mi atıyor gruptan mı?
Burak: Altan neden atıyosun? xD
Olcay: özelden atıyor sanırım?
Derya: Özelden
Altan: Gecenın 1 bucugunda mesaj
Derya: Evet
Burak: :D
Altan: ulan yine senin yüzünden akşam akşam grup karıştı
Burak: bi dur :D
Derya: Al iste komik ya. Bir de guluyor
Ceren: ya yeter ama kimsenin tartismasini duymak zorunda miyim ben yani ya bitirin ya da ozelden anlatin birbirinize lutfen
Altan: o zaman bir şey diyemem haklısınız ben gruptan yapılan konuşmalar sanmıştım konu
Burak: Yineliyorum
Olcay: Bence de yeter daha da yazmayın
Ceren: Konu kapansın artık :SS
0 notes